Persephone'nin Rüyası FİNAL
Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, Sonraki

Sailor Moon Forum -> Fanart ve Fanfic -> Sailor Moon Fan Fictions
 
Yazar
Mesaj
LadyinDeath
Lanetli
Lanetli



Yaş: 34
Kayıt: 18 Ekm 2011
Mesajlar: 896
Teşekkür: 401
Uyarı: 3

Durumu: Çevrimdışı

LadyinDeath
Lanetli
Persephone'nin Rüyası FİNAL Konu: Yanıt: Persephone'nin Rüyası 18.Bölüm
Alıntıyla Cevap Gönder
evde net bağlantım yoktu. Chopine yetişmem gerek fark attı kereta:PGülücük Dağıtıyor okuyucu bulmak hoş beste haftasonu seninkine de bakacağımGülücük Dağıtıyor

he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
06 Arl 2011 16:11
MoonBeste
Beni Görmeye Alışın
Beni Görmeye Alışın



Yaş: 33
Kayıt: 08 Ksm 2011
Mesajlar: 248
Nerden: Antalya-Türkiye
Teşekkür: 26

Durumu: Çevrimdışı

MoonBeste
Beni Görmeye Alışın
Persephone'nin Rüyası FİNAL Konu: Yanıt: Persephone'nin Rüyası 18.Bölüm
Alıntıyla Cevap Gönder
Sağ ol leydim olumlu yada olumsuz görüşlerini beklemekteyim Hayranlık Besliyor üsatadım.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
06 Arl 2011 17:23
LadyinDeath
Lanetli
Lanetli



Yaş: 34
Kayıt: 18 Ekm 2011
Mesajlar: 896
Teşekkür: 401
Uyarı: 3

Durumu: Çevrimdışı

LadyinDeath
Lanetli
Persephone'nin Rüyası FİNAL Konu: Yanıt: Persephone'nin Rüyası 18.Bölüm
Alıntıyla Cevap Gönder
19.Bölüm-Uyanış

Şimdi ölümün karşısında bir duvar var.
Nerede olduğumu bilmiyorum.
Tek hissettiğim soğuk.
Mucizevi ama bir o kadar da baştan çıkaran bu soğukluğun ardındaki tek ışık benim.
Ölüm benimle şekilleniyor.
Onlar yanılıyorlar. Korkunç bir pelerinin arkasındaki iskelet olamadım asla.
Ya da Kerberosa yalvaran o kalbi atmayanlardan.
Çevremdeki karanlığın sebebinin bir şekilde benimle ilişkili olabileceğini hiç bir zaman bilemedim.
Ben ol demem sadece olmasını beklerim. Kendi karanlığımın en ücra köşesinde vakti geldiğinde kölelerime emrederim.
Kabuslarında acılarında sebebi bir şekilde benim.
Nasıl başladığını bilmiyorum ya da kim olabileceğimi de.
Bana anlatılan hikayeye inandım. Her gün sabrederek yeni güne başladım.
Sonsuzluğun içerisinde olupta zamanın akışını hissetmenin ne denli haz verici olduğunu bilemezsiniz.
Bir kalbim var evet elimi göğsüme koyduğumda atıyor; ama hiç sevemedi. Derin bir nefes aldığımda ciğerlerime temiz hava doluyor ama çürük ceset kokusunun ötesine geçemedi. Tüm bu yokluğun içinde var olduğumu iddia edebilir misiniz?
Sonunuzun yokluk olduğunu bilip varlığınızı sorgulamadan durabilir misiniz?
Ben kim miyim?
Ben ölümün efendisiyim.
Ben sizin düşlerinizi kabusa çevirenlerin bekçisiyim.
Ben Araf'ın ben Elysium'un ben cehennemin zebanisiyim.
Ne görünüşüm ne de korkularım sizi yanıltmasın.
Ben ölümü ellerinde taşıyan Hades'in varisi Persephone'yim.

Japonya'da soğuk günler baş göstermişti. Mevsimler sonbahardan artık geçiş yapmak üzereydi. Persephone kendisini Seiya ile oan ilişkisine bırakmıştı. Artık korkmuyordu. Görevini, var oluşunu olabilecekleri umursamıyordu. Onun için önemli olan sadece o andı; ve karşısında gözlerinin içine bakan yakışıklı adamın nefesiydi. Hypnos ve Thanatos ise Persephone'nin değişimini kıskançlıkla izliyorlardı. Prenseslerini başkasıyla paylaşmak nihayetinde kendilerine ait olan o canlıyı başkasının kollarında görmek ikisinin halini içler acısı bir duruma dönüştürüyordu. Persephone yine de onları umursamadı. Her konuşmaları artık tartışmaya dönüşmüştü. Anlamıyorlardı aşk nefes almak kadar doğaldı. Nefes almaktan hiçbir zaman bahsetmezdiniz o övünülecek ya da hakkında bahsedilecek bir konu değildi. Günlük sıradan her saniye saniyeden de daha az bir sürede yapılan işlemdi. Aşkta tıpkı böyleydi. En önemlisi ise nefes almadığınızda ölürdünüz. Sonrası Kerberos sizi ölüme getirirdi. Persephone karşısında yalvaran ruhları düşündü. Bu görev omzuna verileli yıllar olmuştu. Doğumundan itibaren Hypnos ve Thanatos tarafından eğitilmişti. 6 yaşında ilk kez Dünya'dan özenle getirdiği bir hayvanı severken anlamıştı özel oluşunu. Bir kez başını okşamıştı köpeğin ve sonrasında cansız bedeni karşısındaydı. O gün ölümün kendisinden daha korkunç olamayacağını anlamıştı. Babası ödül olarak 18 yaşını doldurduğunda yarım yılını dünyada geçirebileceği sözünü vermişti. Hatırlıyordu hayal meyal. Şimdi dünyadaydı ve mutluydu. Usagi ve Mamoru ise evliliklerinin tadını çıkarmaktaydılar. Sonbahar ne kadar yüzünü gösterse de onlar için her zaman yaz olacaktı. Biliyorlardı gelecek ne olursa olsun her zaman onların yanındaydı.

-Mamoooochan!
-Usako!
-Seninle burada karşılaşacağımızı sanmıyordum.
-Usagiii burasının evimizin yolu olduğunu düşünürsek..
-Bunun bende farkındayım sadece saat oldukça erken değil mi?
-Senin yanına gelmek için hiçbir zaman geç değil.
-Mamochan sen şahane bir erkeksin.
-Usako seninle evlenmek hayatımda aldığım en doğru karardı.
Bu mutlu çifti uzaktan takip eden bir adam söz konusuydu. Siyah pelerinin arkasına gizlenmiş sarışın kızı izliyordu. Bu siyah saçlı oğlanın yanında mutlu görünüyordu. Ne olursa olsun sarışın kızda Thanatos'u kendisine çeken bir şey vardı ve bu Thanatos için heyecanlı bir oyun olacaktı.Planını yapmıştı. Yollarına usulca çıkacaktı. Siyah saçlı bu adam sorun olmayacaktı. Dünyadaki kızların ölümcül cazibeden bahsettiklerine sıkça şahit olmuştu ve kendisi ne de olsa ölümden geliyordu.
-Ah merhaba.
-Buyurun.
-Sizi o gün yarışta görmüştüm değil mi hanımefendi.
-Hangi yarış?
-Tabi uzun zaman oldu. Haruka ile olan yarışta bana gülümsemiştiniz.
-Ah siz onun rakibisiniz. Şu maskeli adam.
-Aslında karanlık olacak o.
-Anlıyorum.
-İzninizle bizim gitmemiz gerekiyor.
-Bırakın da buna hanımefendi karar versin.
-Kendisi benim eşim olur ve eminim sizinle sohbet etmekten daha önemli işleri vardır.
-Mamo-chan sakin olur musun? Üzgünüm ama Mamoru haklı iyi günler dilerim.

Thanatos kendisinden epey uzaklaşmış olan sarışın kızı izliyordu. Adını dahi öğrenemediği kızın üstüne bir de evli olduğunu öğrendi. Bir sonraki hedefi bu adam olabilirdi. Üzüntülü bir kızı teselli etmenin en iyi yanının her zaman açık bir hedef olduğunu bilmekti.
-Dalgın görünüyorsun kardeşim.
-Yeni hedefimizi buldum.
-Thanatos zamanımız doluyor. Bunu perse bile umursamazken sana neler oluyor. Söyler misin?
-Yeni hedefimizi buldum dedim. İsmi Mamoru siyah saçlı mavi gözlü. Öldür onu!
-Thanatos bunu yapamam biliyorsun. En fazla enerjisini alabilirim.
-Sana onun ölmesini istiyorum dedim!
-Kardeşim sakin ol bunu yapamayız. Perse bunu kesinlikle yasakladı biliyorsun.Atrapos ipi kestiğinde bizim işimiz başlar. En başında değil!
-Ölüme kurallar koymak. Biz öldürürüz. Biz ölüme mahkumuz. Acı çekenler dünyadaki hayatlarını harcayan lanetliler o kokuşmuş ruhlarıyla bizim yanımıza gelirler. Ölümden benden af dilerler kardeşim. Sense kabusların efendisisin. İyiliği var eden bizleriz ve kötülük bize yasak! Bunu anlamıyorum.
-Bu bağrışmalar da nedir?
-İyi ki geldin perse Thanatosun garip düşünceleri var.
-Mamoru denen adamın ölmesini istiyorum Persephone!
-Bunun çiğnenmesi yasak kural olduğunu biliyorsun.
-Hayır perse bu senin saçmalığın. Tüm bu süre boyunca tüm kurallara karşı geldin. Aşık oldun hayatını yaşadın tüm kaderine karşı gelip yasak sonsuzluğu aradın ve şimdi karşıma geçmiş bana görevimi öğretiyorsun.
-Sen sadece görevin efendisisin. İstesen tüm dünyanın ipini Atrapos'a kestririrsin. Artık onlar yok artık hiç bir tanrı ya da tanrıça yok. Bir tek sen varsın karanlık bir de o yana yakıla aradığın aydınlık.
-Sen neler söylüyorsun Thanatos.
-Aşkı Perse sadece kendine ait bildin. Tüm bu süre boyunca bencilce davrndın. Bir ölümsüzden ziyade şımarık bir çocuk gibi davrandın biz seni sürekli koruduk ama artık yeter. Yerimizi hatırlamamıza çok az kaldı. Döneceğimiz yer PErsephone!
-Hayır bunu hatırlatma hayır o iğrenç yere geri dönmeyeceğim. Ne pahasına olursa olsun.
-Hah! Bizim efendimiz korkak bir tanrıça. Bir çocuk tarafından yönetiliyoruz. Buraya kadar Persephone ne olduğunu unuttun artık yalnızsın!

Thanatos öfkeyle pelerinini savurdu ve evi terketti. PErsephone yıkılmıştı. Kendisine gerçeklerin bu denli hatırlatılması histeri krizlerine sebep olmuştu. Aylarca kendisini insan olduğuna inandırdı. Aşkını yaşadı güzel dostluklar edindi ama buraya kadardı. Tüm bu hatıraları yanında götürecek ve sonsuza kadar karanlıkta işkence çekecekti. Gözyaşlarına engel olamıyordu. Hypnos ise kararsız bir şekilde abisinin peşinden gitti. Hava kararmıştı Perse yalnızlığına gömülmüş karanlığı hissediyordu. Derin bir uykuya daldığında hayaletler sesler ve patlamakta olan bir savaş gördü. Mavi gözlü bir bebek kendisine bakıyordu. Kalbindeyse tatlı bir burukluk vardı. Ertesi gün Usagi ve Mamoru yeni açılan bir restorantta tüm arkadaşlarını yemeğe çağırmıştı tabii PErsephone'yide. Onların yanında olmak mutlulukların en güzeliydi. Usagi denen kız ve MAmoru-san birbirlerine aşık birbirini tamamlayan iki güzel ışık gibi parlıyorlardı. Aşk onlara bakıldığında o kadar masum görünüyordu ki sadece o ışığa yakın olmak dahi Perse'yi mutluluğa boğuyordu. Herkes akşam olduğunda restorantın geniş bahçesinde yerlerini almıştı.
-Hey pinti Usagi'nin yemek yemeye gelmeden yemek daveti vereceğini hiç düşünmezdim.
-Eminim Mamoru'nun fikridir.
-Rei-chan, Minako-chan fikir kimin olursa olsun bu davranış gerçekten çok ince bir jest. Biliyorsunuz.
-Ne de olsa artık benim yemeklerimden bıkmıştınız.
-Makoto-chan senin yemeklerinden asla bıkmayız. Hele o çilekli pastandan.
-Teşekkürler Taiki-san.
-Herkesin yine de birlikte olması harika bir duygu değil mi Minako.
-Haklısın Yaten-kun.
-Seiya ve Perse oldukça samimiler. Yakında yeni bir yüzük efsanesi çıkarsa kimse şaşırmasın.
-Baksanıza nasıl sevimliler.
-Ah aşk herkese ne kadar da yakışıyor.
-Minako-chan eminim aşk sana da yakışacaktır.
-Yaten kun istersen bu konuya girmeyelim!
Herkes yemekte yerini almıştı. Mamoru ve Usagi en başta bulunuyorlardı. Haruka ve Michiru hemen yanlarında koruyucu kalkan gibi duruyordu. Kızlarsa diğer köşelerdeydi. Ayın tüm insanları aynı masada birlikteydiler. Geçmişte ve gelecekte olacağı gibi. Yemek bitmiş PErse ve Seiya restorantın bahçesinde gezinmekteydiler.
-Yemek oldukça güzeldi öyle değil mi?
-Arkadaşlarının bulunduğu her ortam güzel biliyorsun onları seviyorum.
-Onlarında seni sevdiğine eminim. Sevilmeyecek biri değilsin.
-Teşekkür ederim Seiya-san.
-Persephone ay ne kadar güzel parlıyor öyle değil mi?
-Ayda hayat var mı dersin?
-Bir zamanlar olduğuna eminim.
-Sana bir hikaye anlatayım mı? Ben küçükken arkadaşlarım bana hep bu hikayeyi anlatırdı.
-Tabi merak ettim.
-Bu aslında dünya ve güneşin aşkı. Tanrı ve tanrıçaların hüküm sürdüğü yıllarda dünya ve ay gezegeninin birbirine zıt iki efendisi varmış. Ay klanı ölümsüzlerin efendisi yüce Selene'nin ölümsüzlüğü ile ödüllendirilmiş kutsal bir saflığa sahipmiş. Dünyada ise fani ve bir o kadarda bezmiş bir prens yaşarmış. Prenses her gece aydaki camından dünya denen bu mavi gezegeni izler bir gün o gezegende olacağı günü beklermiş. Gel zaman git zaman prens ve prenses bir gün karşılaşmış. Eros ise oklarını bu iki zıtta saplamış. Prens karşısındaki masumiyete aşık olmuş prenses ise prensin gözlerindeki dünyada kendi cennetini görmüş. Mükemmel olan her şeyin bozulması gerekirmiş. Çünkü kader kendisinden daha mükemmel olan hiçbir şeyi hazmedemezmiş. Bu iki yüce kuvvetin aşkından korkanlar prenses ve prense karşı gelmiş. Aşklarını hiçe sayıp prensi ölümemahkum etmiş. Prenses ise kahrından dayanamayıp kendisini öldürmüş.
-Sen bunu nereden biliyorsun PErsephone?
-Anlamadım nasıl nereden biliyorum.
-Söyle bu hikayeyi nereden biliyorsun.
-Biliyor çünkü o da oradaydı.
-Thanatos sen de nereden çıktın.
-Artık uyanışın zamanı geldi prenses artık hatırlamanın zamanı geldi. Sen ölümün efenfidisisin ve seni bu hiçliğe mahkum eden bu fani ölecek.
-Neler oluyor? Ne söylüyorsun Thanatos.
-Ölüm kaçakları belirin. Yerin dibinin cehennemin bekçisinin sözlerine kulak verin. Gezegene nefese çağrılıyorsunuz. Karanlığın hükmünü aydınlıkları yok etmekte kullanmaya çağrılıyorsunuz. Dünyanın sonunu yazmaya çağrılıyorsunuz. İtaat edin.
Gökyüzü birden kararır. Fırtına derin uğultusuyla dünyaya gelmektedir. Hava artık eskisinden çok farklı şimşeklerle bezeli ve karanlık bir kuvvetle örtülmüştür. Gökyüzünü kara gölgeler kaplar ve hepsi tek bir amaç için haykırırlar.
-Yok et
-Yok et
-Yok et
-Yok et
-Yok et
Persephone olanlara anlam verememiştir. Sonra sonra her şeyi açıklığa kavuşturduğunda her şey için çok geçtir. Ölüm kaçakları Seiya'nın etrafını sarmış onun enerjisini emmektedirler. Usagi ve gezegen savaşçıları ise dönüşüm geçirip karanlıktaki yerlerini almışlardır. Hiç kimse olan bitene anlam veremez. Tek gördükleri karanlıkta parlayan yüksek enerjidir. Persephone Seiya'nın enerjisinin bitişinde ne olacağını anlar
-Söz vermiştiniz. Ölüm olmayacaktı. Biz kadere karşı gelecektik. Biz farklı olacaktık. Bizi ölüme mahkum eden o elleri kıracaktık. Bana bunu nasıl yaparsınız. Bunu bana nasıl layık görürsünüz. Efendiniz olduğumu söylediniz. Değilmişim! Siz sevgi nedir bilmemişsiniz. Beni ölüme mahkum edenler ölümle tanışacaklardır!
Persephone çevresine ışık saçmaya başlar. Kızıl kıvırcık saçları alev alev çevriliydi. Üzerinde savaşçı kostümünün kırmızı ve siyahlarla bezeli hali vardı. Gözleri buz grisi ve soğuktu. Kanatları ise siyah ve uzundu. Usulca havada süzüldü.
-Siz efendinize karşı geldiniz. Sonunun ne olduğunu biliyorsunuz.
-Persephone ölümün efendisi. Uyanışın simgesi nihayetinde dirildiniz.
-Siz öleceksiniz!
-Hiç bir canlının ölmesine izin veremem. Düşmanın içimizde olduğunu bilmiyorduk. Sen bizim en yakın arkadaşımıza zarar verdin gezegen savaşçıları tarafından çezalandırılacak cezanı çekeceksin.
-Sen. Sonsuzluk sensin. Sen ay prensesisin. Beni bu kadere mahkum eden sonsuzluk sensin. Sen benim karşımdaki engelsin öleceksin.
Büyük bir karanlık Ay Savaşçısına doğru gelmekteydi. Kimse kıpırdamadı. Saniyeler içerisinde olaylar cereyan ediyordu. Büyük bir patlama Ay Savaşçısına doğru geliyordu. Her şeyin bitmesinin beklenildiği anda onun sesi duyuldu.
-Silent Wall!!

19.Bölüm Sonu

he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
06 Arl 2011 21:24
chopinetto
Sağlam Üye
Sağlam Üye



Kayıt: 16 Ekm 2011
Mesajlar: 166
Teşekkür: 20

Durumu: Çevrimdışı

chopinetto
Sağlam Üye
Persephone'nin Rüyası FİNAL Konu: Yanıt: Persephone'nin Rüyası 19.Bölüm
Alıntıyla Cevap Gönder
hobarellleeeezzzzz....
amanıınn...
aboovvv....
vay perse vay...
yaktın bizi!
ateşlere attın bizi!
yavrum satürnüm de geldi heleley.
çok güzel olmuş yavruum Gülücük Dağıtıyor
Hayranlık Besliyor Kızmış Kız ...

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
06 Arl 2011 21:32
MoonBeste
Beni Görmeye Alışın
Beni Görmeye Alışın



Yaş: 33
Kayıt: 08 Ksm 2011
Mesajlar: 248
Nerden: Antalya-Türkiye
Teşekkür: 26

Durumu: Çevrimdışı

MoonBeste
Beni Görmeye Alışın
Persephone'nin Rüyası FİNAL Konu: Yanıt: Persephone'nin Rüyası 19.Bölüm
Alıntıyla Cevap Gönder
OLAY OLMUŞŞ OLAY Eline sağlık laydim Hayranlık Besliyor

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
07 Arl 2011 13:10
MoonBeste
Beni Görmeye Alışın
Beni Görmeye Alışın



Yaş: 33
Kayıt: 08 Ksm 2011
Mesajlar: 248
Nerden: Antalya-Türkiye
Teşekkür: 26

Durumu: Çevrimdışı

MoonBeste
Beni Görmeye Alışın
Persephone'nin Rüyası FİNAL Konu: Yanıt: Persephone'nin Rüyası 19.Bölüm
Alıntıyla Cevap Gönder
OLAY OLMUŞŞ OLAY Eline sağlık laydim Hayranlık Besliyor

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
07 Arl 2011 13:11
LadyinDeath
Lanetli
Lanetli



Yaş: 34
Kayıt: 18 Ekm 2011
Mesajlar: 896
Teşekkür: 401
Uyarı: 3

Durumu: Çevrimdışı

LadyinDeath
Lanetli
Persephone'nin Rüyası FİNAL Konu: Yanıt: Persephone'nin Rüyası 19.Bölüm
Alıntıyla Cevap Gönder
Evet arkadaşlar final bölümlerine gelmiş bulunmaktayız. Bundan sonraki bölümleri vereceğim müzik eşliğinde okursanız sevinirim çünkü ben bu müzik eşliğinde yazdımGülücük DağıtıyorGülücük DağıtıyorGülücük Dağıtıyor

20.Bölüm-Hatıralar
Uyan göklerin efendisi.
Ölümsüzlükle onurlandırılmış kraliçe.
Masumiyetin tek simgesi.
Uyan!
Gözlerin geçmişini görmedikçe;
Duyduğun kelimeler gerçekleşmedikçe
Varlığının hiçbir anlamı kalmayacak.
Uyan yeni çağın parıltısı
Gümüş kristalin efendisi
Altın kristalin diğer eşi
Vakit aydınlanma vaktidir.
Vakit ışığının vaktidir.
Sen ki geçmişinde kandırıldın.
Zamanın geldi.
Buradan gidilir acılar kentine,
Buradan gidilir bitmek bilemeyen acıya,
buradan gidilir yitmis insanlar arasina.
Adalet yok gösterdi ulu tanrıma,
Kutsal güç, yüce bilgelik, ilk sevgi,
Yarattı beni
Benden önce her şey sonsuzdu;
Sonsuza dek süreceğim ben de,
İçeri girenler, dışarıda bırakın her umudu.


Persephone karşısında duran sessizliği usulca izledi. Kendisine engel olan gücü biliyordu aslında bilmiyordu içgüdüsel olarak hissediyordu. Hatıraların hepsi hafızasında canlandı. Tüm o acı keder ve derin nefret. Prenses var olmamalı. Prenses ölmeli. Yüce Selene varlığı yokluğa, savaşı sükunete çevirmeden önce Yüce Zeus kulağına fısıldamıştı onun tüm gerçeği.
‘Ey varlığı ölümden gelen seçilmiş yokluğun var olana bağlı.
Kurtulmak için cehenneminden önce ışık karartılmalı.
Ne zamanki senin karanlığın kaplar tüm varlığı
O zaman başlar ölümün çağı.
Birinin varlığı ötekisinin yokluğuna bağlı.’’
Öfkeyle baktı çevresine. O esnada gözüne kısa saçlı bir kız ilişti. Tanıyordu biliyordu ve yanındaki uzun saçlı savaşçı ise geçmişinin içinden parlıyordu.
-Hoşgeldiniz kuzenlerim.
-Persephone! Uyanışının bu kadar gecikmesi oldukça şaşırtıcı…
-Biliyorsun sevgili kuzenim kötülük asla beklemez.
-Persephone geçmişini iyi hatırla. Tarafını yanında olan insanları unutma.
-Beni bu kahrolası cehenneme hapsedenleri çok iyi hatırlıyorum. Bana ihanet ettiniz.
-Neler oluyor burada Satürn! Plüto!. Biri bize de açıklasa iyi olacak.
-Zavallı prenses hala derin uykuda. Geçmişini biliyor ama sadece kendisine anlatılan masaldan ibaret.
-Ay savaşçısı. Görevim geçmişi en ufak ayrıntısına kadar size hatırlatmak. Bu görevle dünyaya geri gönderildim ve gerektiğinde yıkımın efendisi yeniden varlığa son verecek.
-Ah sevgili kuzenim hep aynı saçmalıklar! Dinleyin savaşçılar! Bana bakınca ne görüyorsunuz? Ben size söyleyeyim ben sizin en büyük korkunuzum. Sevdiklerinizden ayrılmanıza sebep olacak kadar acımasız zamanı belli olmayan bir yalanım. Ben o resmini çizdiğiniz iskelet adamım. Ben boynuzlarıyla resmettiğiniz iğrenç varlığım. Ben cehennemin zebanisiyim. Tanrıların tanrısının soyundan geldim. Kuzenim Plüto zaman bekçiliği ile görevliydi. Minik kuzenim Satürn ise yıkımın efendisiydi. Ben doğduğumda ise Zeus varlığımı kabul edemedi; çünkü bir tek seçilmiş olan ben kutsanmıştım. Tüm kuzenlerimin aksine ölüm benim ellerimdeydi. Ben Hades’in varisi; kötülüğün sonsuz bekçisiydim. Herkes savaşçı kostümleri ile tek bir amaç için savaşırken ben yerin karanlık köşelerinde yaşamak zorundaydım. Varlığınız babamın kontrolüne bağlıydı. Tanrılar kaderin yerine gelmesi için babamı feda ettiler. Ölmeliydiniz prenses. Hepiniz ölmeliydiniz.
-Ben, ben hiçbir şey anlamıyorum neler oluyor?
-Zamanın kapıları seçilmişiniz sesleniyor. Açılın! Gerideki anılar bugüne aksın. Bizi geçmişe olmamız gereken yere bıraksın. Varlığı ebedi sonsuzluğun çarpıntısı zaman Chronos’un emriyle sana sesleniyorum. Kapıların benim için açılsın.
Persephone kanatlarını çırparak göğe doğru yükseldi. Arkasından ise savaşçılar gökyüzündeki bir girdaba doğru çekiliyorlardı. Herkes birbirinin elini tutmaya çalışarak bu rüzgardan kaçmayı amaçlıyordu ancak çok geçti göğün karanlığından kopup gelen kasırga onları da içine almıştı. Hepsi farklı bir yere savruluyorlardı. Birden savrulma durdu. Artık zamanda asılı kalmışlardı. Plüto olanları anlamıştı. Kendisinden başka biri zaman kapısı ile oynuyordu ve kapı kendisinden başka birisine itaat ediyordu. Şaşırdı Persephone’nin gücüne şaşırdı. Onun olması gereken yerde olmamasına şaşırdı. Kendisinin mutlak görevi belliydi. Zaman kapısından ayrılması olanaksızdı ama o kendisine verilen göreve karşı geliyordu. En nihayetinde zaman tekrar akmaya başladı. Bu sefer ay’ın yüzeyindeydiler. Eskisi gibi neşeliydi ay. Gecenin karanlığında usulca parlıyordu. Kızlar şaşkınlıkla çevrelerine bakındı. Ay’da kutlamalar vardı. Onuruna balo düzenlenecek kadar mutluluk verici bir olayın günüydü. Hepsi ileride gördükleri görüntü karşısında şaşkındılar.
-Neler oluyor?
-Persephone midir nedir? Cehennem zebanisi bizimle oyun oynuyor anlaşılan.
-Ah Jupiter buna kanacak kadar aptal olduğumuzu mu düşünüyor dersin.
-Mars eski numaralara kanmayacağız öyle değil mi?
-Kötücül kopyalarımızı karşımıza koymak daha önceki düşmanlarımızın yaptığı bir şey… Bizi zayıf noktalarımızdan vurmayı bırakmalılar.
-Ne dersin Neptün savaşmalı mıyız?
-Biliyorsun bu bizim savaşma şeklimiz ama bu sefer onların yanında olmalıyız öyle değil mi?
-O halde savaşçılar güçlerinizi birleştirin.
-Yıkılmak yok!
-Pes etmek yok!
-Amacımız dostlarımızı
-Prensi
-Ve Prensesi
-Her şeyden önemlisi gezegenimizi korumak…
-Şimdi!!
Saldırıları boşa gitmişti. Sanki tüm yaptıkları karşılarındakine işlemiyor gibiydi. İnsanlar onların farkında olmadan yaşamlarına devam ediyorlardı. Bir çocuk ayın buz yüzeyinde paten kayıyordu. Diğer çocuk ise ona yetişmeye çalışıyordu. Bir anne çocuğunun elinden tutmuş acele etmesini söylüyordu. Bugün göreceğiz diyordu. Savaşçılar insanlara selam verdi dokunmayı denedi ama başaramadılar. Her şey nafileydi. O an kara kanatları ile Persephone belirdi.
-Geçmişe hoşgeldiniz savaşçılar. Buraya her şeyi hatırlamanız için getirildiniz. Buraya intikamın sebebini görmek için getirildiniz. Ve siz yaşananların hepsine şahit olacaksınız.
Herkes şaşkınlıkla yaşananları izliyordu.Halk heyecanlıydı. Herkes akşam düzenlenecek balodan ve varisten söz ediyordu. Zaman geçtikçe insanların görkemli kaleye yöneldiklerini gördüler ve hep birlikte bu yöne doğru yürüdüler. Ay Savaşçısı ve Smokinli Şövalye ortada, gezegen savaşçıları ise onların çevresinde kalkan şeklindeydiler. Görkemli kulenin içi kahkaha ve mutluluk sesleri ile inliyordu. Tam o esnada Usagi annesi Selenity’i gördü. İçini tatlı bir huzur kapladı. Babası ile olan konuşmalarını sükunet içinde dinledi.
-Kralım heyecanlı mısın?
-Ay ve dünyayı birbirine kenetleyen bir varis. Kızımın kanını taşıyor, altın kristalin varisliğini taşıyor. Bizim torunumuz gezegenlerin geleceğini etkileyecek. İçimdeki bitmez mutsuzluğun arkasında derin bir endişe var Kraliçem. Elimizdeki sonsuzluğa fazla güveniyoruz. Biliyorsun böyle sürmeyecek.
-İnanmalısın Kralım. Serenity ve Endymion’a geleceğin varisine ve tanrıların adaletine inanmalısın. Ancak o zaman rahat ve huzurlu bir uyku uyuyabiliriz.
-Selenity sonsuzluğun seninle anlam bulması ne güzel. Varlığın ve sevgili kızım için sana minnettarım.
Usagi ailesi arasında geçen bu diyolag karşısında ağlıyordu. Dünya’da annesi İkoku herşeyden çok değerliydi. Ama şimdi burada Ay’da her şey bambaşkaydı. Biliyordu kendisi geçmişte ay prensesiydi ama dünyada geçen hayatı boyunca hisleri hiç bu yönde olmamıştı. Ayda yaşadığı hayata dair hatırladığı tek şey Endymionu kaybetmenin verdiği acıydı ama nedenini hiçbir zaman sorgulamamıştı. Şimdi orada geçmişinde yaşıyor olmak hafızasını zorlamasına sebep oluyordu ve Usagi biliyordu içinde bir yerlerde derin bir acı onu bekliyordu.
Mars, Merkür, Jüpiter ve Venüs kendilerini geçmişlerine bakarlarken buldular. Onlara dokunmak istediler ama olmadı. Geçmiş yaşantıları şu andakinden farklı değildi ve dostlukları şimdi olduğu gibi geçmişlerinde de bölünemeyecek nitelikteydi.
-Generallere güvenmiyorum. Ateş beni korkutuyor. Dünya ve prenses tehlikede bunu anlamak için ateşi okumama gerek yok çevremize bakmamız yeterli.
-Peki Mars ne düşünüyorsun? Ne yapmalıyız.
-Bilmiyorum tek söyleyeceğim hiç iyi şeyler hissetmiyorum.
-Lanet olsun o generallerin boynunu kırmalıydık. Ne Serenity ne de varisimiz zarar görmemeli. Tanrıların savaşında ezilen zavallı piyonlar olmamalı.
-Haklısı Jüpiter her gece ay’ın çevresinde nöbette olacağız. Luna ve Artemis ayı yabancılara karşı mühürlediler ama ben zayıf noktaları görebiliyorum. Hepimiz bu noktalara dikkat edeceğiz.
-Merkür bu planın gerçekten iyi oldu.
-Kızlar ne pahasına olursa olsun onları korumamız gerek.
Savaşçılar geçmişteki suretlerinin gidişini izlediler. İçlerinden bir ses onları takip etmelerini emrediyordu.
Mamoru ise şimdi tamamen farklı bir odadaydı. Bembeyaz odanın ortasında beyaz yumuşacık bir yatak duruyordu. Yatakta sarı saçlı kız uzun saçlarını serdiği yastıkta usulca uyumaktaydı. Bebek beşiğinde ince mırıltılar duyuluyordu. Bir adamsa camdan endişeli bir halde dışarıyı izliyordu. Mamoru gördüğü manzara karşısında oldukça şaşkındı. Geçmişi onunda karşısında dikiliyordu. Geçmişini hayal meyal hatırlayan Mamoru, Usagi’nin yokluğundaki boşluğu hatırladı birden. Hoyrat yaşantısı gözünün önünde canlandı. Sonra kendi gölgesini izledi.
-Bizi neler bekliyor Serenity. Doğup büyüdüğüm gezegen bana karşı geliyor. Beni hain belliyorlar. Sense tüm masumiyetinle karşımda uyuyorsun. Görevim varlığım senin varlığına bağlı. Ne kadar kötü olursa olsun senin nefesin kalp atışımdan dahi daha önemli benim için. Ölüm senin devamlılığın için zorunluysa bundan korkmuyorum. Tek isteğim senin ve bizim parçamızın yaşamaya devam etmesi. Bir fani yüzünden bir tanrıçaya beslenen bunca kinin tek nedeni sevmek mi? Ne iktidar tartışması ne koltuk sevdası sana olan hislerim. Ömrümü varlığına adadım ve ne olursa olsun seni koruyacağım emin olabilirsin!
Rei kendi geçmişini izliyordu. Geçmişi çalılıkların arkasından usulca saklanmış kötü ruhları kovma büyüsü yapıyordu. Gözleri kapalıydı. Dudakları mırıldıyordu. Transa geçmişti. Sayıklıyordu. Sonra birden onun sesi duyuldu. Karşısında dikiliyordu.
-Zamanı geldi. Sen ve o aptal prensesin öleceksin.
-Biliyordum ama sana asla teslim olmayacağım. Sen efendisine ihanet eden bir köpeksin.
-Efendisi ülkesine ihanet eden bir generalim. Ben Efendimin haketmediği yer vaadedilmiş generalim! Ben Lord Kunzite’yim.
Aralarındaki savaş ezeliydi. Kunzite kılıcı ile Mars Savaşçısının çevresinde geziniyordu. Ateş okları ya da sözcükler hiçbir etki göstermiyordu. Mars savaşçısı gücünün bittiğini gördü. Tam o esnada Rei ölümünü gördü. Kunzite kılıcını Rei’nin karnına saplamıştı. Kanlar her yanı kaplamıştı. Mars Savaşçısının ateşi gözler önünde sönüyordu. Rei ise nefes alamadığını hissediyordu.
Minako Ami ve Makoto ise kendi geçmişlerinin peşindelerdi. Geçmiş hallerindeki Merkür Savaşçısı diğer iki savaşçının önünden yürüyordu.
-Mars Savaşçısının görev yeri belli olduğuna göre sıra sizlerde. Evet bu nokta bir diğer zayıf nokta. Büyü nedense bu bölgede işlevsiz kalıyor ya da işlevi çok güçsüz tetikte olmalıyız.
-Çok zekisin Merkür ama geç kaldın.
-Zoisite seni görebileceğimi sanmıyordum.
-Sonsuzluğu elinde bulunduran birkaç aptalın bizi amacımızdan uzak tutacağını mı sandınız?
-Sizin ihanet edeceğinizi biliyordum sizi lanet olasıcalar.
Jüpiter Nephrite’e doğru yumruklarını sallar ardından da şimşeklerini gönderir ama arkadan Jadeite sıkıştırmıştır. Yardımına Venüs savaşçısı gelir ama generaller gereğinden fazla güçlüdürler. Jüpiterin şimşekleri karşısında rüzgarlar dururken suya karşılık ateş geliyordur. Kızlar ne yapacaklarını tayin edemez halde etraflarına bakınırken. Jadeite Jüpiteri sırtından bıçaklar. Jüpiter kılıcın darbesiyle yere yığılır. Kızlar ise onun yanına geldiklerinde generaller onlarıda öldürür. Kızlar geçmişlerindeki ölümü görmüştür artık. Yüreklerindeki acı yeniden canlanmıştır. Artık hepsi hatırlıyordur yaşadıklarının sebebini ve en sonunda ne olacağını. Herkes yolunda ilerlerken yol tek bir yere çıkmaktadır. Balo salonuna. Savaşçılar Usagi ve Mamoru’yu korumaya çalışırken olan olmuştur. Kızıl saçlı bir kadın saçlarını savurarak odaya girdi. Serenity ve Endymionun üzerine yürüyüp tehditler savurdu. Usagi Mamoru ve kızlar şok olmuş bir şekilde sadece izliyorlardı karşılarında duran Beryl’den başkası değildi. Beryl tüm nefretini kusuyordu. En nihayetinde Serenity’nin çığlığı duyuldu.
Serenity: oğlum! Oğlum odada yalnız!
Endymion: Serenity bekle beni!...
Beryl: küçük prens hayatın ne kadar da kısa sürdü değil mi...ama kendine yanlış bir zaman ve anne seçtin...oysa benim olsan!

Serenity odaya girdi...

Serenity: Da-oğlum...oğlum aç gözlerini...
Beryl: sana bana engel olamayacağını söylemiştim prenses!
Serenity: oğlum...oğlum...

Sonra birden her şey birbirine girdi. USagi usulca kocasının ölüşünü ardından intihar edişini izledi. Tam bu esnada Haruka’nın sesini duydu.
-Neler oluyor! Bu kadar yeter!
PErsephone siyah kanatlarını havada çırptı ve ortaya çıktı. Sonun çok öncesinden belliydi prenses. Sen sonsuz uykuna devam etmiş olsaydın hepimiz uyuyor olacaktık; ama sen nefes almayı seçtin ve sen beni karanlıklara hapsettin artık şimdiye dönmenin zamanıdır. Birden gökyüzü sallanır ve herkes kendisini restorantın bahçesinde bulur. Usagi göz yaşları içerisinde kocasına sarılmaktadır. Bir oğlan.. Kendilerine ait bir oğlan. Minicik ellerini daha tutamadığı bir oğlan nefes aldığı ilk günde ölmüştür. Ne uğruna? Sevdiği adamı aynı gün kaybetmiştir ve acı kalbine sığamayacak kadar büyüktür. Önce gümüş kristal ışıldamaya başlar. Gözyaşları hıçkırıklara dönüşmüştür ve yaşlarına Mamoru’nunda gözyaşları eklenmiştir. Birbirlerine sarılan çift altın ve gümüş parlamalar yayar etrafa. Altın ve gümüş kristal belirir önce havada sonrasında ise Usagi gözlerini göğe çevirir.
Uyandığında ise Serenity eşi Endymion ile birlikte artık tüm benliğiyle çevresini izlemektedir.

20.Bölüm Sonu

he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
10 Arl 2011 20:10
chopinetto
Sağlam Üye
Sağlam Üye



Kayıt: 16 Ekm 2011
Mesajlar: 166
Teşekkür: 20

Durumu: Çevrimdışı

chopinetto
Sağlam Üye
Persephone'nin Rüyası FİNAL Konu: Yanıt: Persephone'nin Rüyası 20.Bölüm
Alıntıyla Cevap Gönder
gene mukemmel olmus! gene mukeeeeeemmmmeeel Zarif

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
10 Arl 2011 22:03
MoonBeste
Beni Görmeye Alışın
Beni Görmeye Alışın



Yaş: 33
Kayıt: 08 Ksm 2011
Mesajlar: 248
Nerden: Antalya-Türkiye
Teşekkür: 26

Durumu: Çevrimdışı

MoonBeste
Beni Görmeye Alışın
Persephone'nin Rüyası FİNAL Konu: Yanıt: Persephone'nin Rüyası 20.Bölüm
Alıntıyla Cevap Gönder
valla bunun sonu nolur ledim yoksa cibiusa yalan olup gidecekmi yerine bu oğlan mı gelecek nolur tez gönder bölümü çatlatma eline sağlık bomba demiştim hakikaten öyle olmuş Hayranlık Besliyor Hayranlık Besliyor

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
11 Arl 2011 18:46
LadyinDeath
Lanetli
Lanetli



Yaş: 34
Kayıt: 18 Ekm 2011
Mesajlar: 896
Teşekkür: 401
Uyarı: 3

Durumu: Çevrimdışı

LadyinDeath
Lanetli
Persephone'nin Rüyası FİNAL Konu: Yanıt: Persephone'nin Rüyası 20.Bölüm
Alıntıyla Cevap Gönder


21.Bölüm-Yolculuk
Terra'nın prense kendi generalleri tarafından öldürüldü!
Terra artık düşmanların ellerinde.
Ay prensesi ve Terra prensi yaşamlarını kaybettiler.
Ay prensesi acıya dayanamayıp intihar etti.
Gümüş kristal ve altın kristalin varisi ilk nefesinde ölümle müjdelendi.
Hades tüm tanrılara intihar etti.
Gezegenler büyük bir yokluğa doğru sürükleniyor.
Tanrılar taraflarını belirliyor.
Ölümsüzlüğü ölüme götüren son tanrı va tanrıçaları tehdit ediyor.
Bir fare gibi döndüğü delikten Chronos Hadesin gücüyle çıkıyor.
Terralıların kral ve kraliçesi ve Yüce Selene'nin varisleri yaslı.
Tüm bu acıların kazananı aslında kötüler oluyor.

-Ne yapacağız Zeus? Savaşçıların hayatına son verildi. Kader ağlarını ördü. Ölümsüz ölümle buluştu. Tüm evren karanlığa sürükleniyor.
-Kader yazıldı Thanatos. Böyle olmaması gerekiyordu. Varisin gücüne inandık. Hadesin nihayetinde kendi çukurunda boğulacağı gerçeği gözümüzü karartmıştı. Yanılmışız. Prens ve prenses bu uğurda verilen ufak kurbanlardı. Biliyorsun Thanatos artık tanrıların savaşı başlıyor.
-Selene'nin kanını taşıyanlar artık ölümlülere aşık olmaktan vazgeçmeliler. Hades büyük bir güçle ilerliyor efendimiz. O ve Chronos ölümlerden zafer edasıyla çıkıyorlar. Ay klanı hala direniyor. Gümüş kristalin gücü Kraliçe Selenity'nin ellerinde.
-Peki ya Terra ne alemde?
-Terra ise Beryl ve Generallerden Kunzite tarafından yönetiliyor. Yakın zamanda ay klanını tamamıyla bitirmeyi hedefliyorlar. Amaçlarına ulaştıklarında Chronos ve Hades 2 gezegeni ele geçirmiş olacak ve size meydan okuyacaklar.
-Biliyorum. En başından biliyordum. Peki ya seçilmiş?
-Prens ve Prensesin ölümü onu derinden etkiledi. Hayatı boyunca sahip olduğu tüm dostlarını kaybetti. Onun adına üzülüyorum. Kardeşim Hypnos onu Leyhe'nin sularına bıraktı. Uyandığında her şeyi unutmuş olacak ve ona anlatılan hikayeye inanacak.
-Tüm bu hikayenin kilit taşı o biliyorsun. Chronos ve Hades'e karşı zavallı bir piyon olacak o. Ölümü ölümle yeneceğiz ve sen Thanatos ölümün yeni ölümsüzü olacaksın.
-Efendimiz çok yaşa!
Ay krallığı sakindi. Tüm savaşçılar mezarlarına gömülmüştü. Kral ve kraliçe herkesi siyaha davet etmişti. Ay'ın savaşçılarının, prens ve prensesin ve evrenin varisinin yası dinene kadar herkes siyahlar içinde olacaktı. Kraliçe durgun bir şekilde odasında oturmaktaydı. Penceresinin camından uzaktan parlayan Dünya'ya baktı. Varlığı hususunda mutluluk taşıdığı dünya artık karanlıklar altındaydı. Kızının ölümüyse bu karanlıklar uğrunaydı. Büyük büyük atası Yüce Selene'nin kaderi kendisini seçmemişti onun seçtiği tüm masumiyetiyle Prenses Serenity'di. Ölümün asla yakışmayacağı o gözleri düşündü. Sonra kocasının ölümüyle yüz yüze kaldığında yaşadığı acıyı. Her şey bir anlık olmuş ve bitmişti. Kızı gözleri önünde sonsuzluğu hiç etmiş ve ruhunu prensinin yanına hapsetmişti. Kraliçe kızının ölümü karşısında elleri bağlı durmuştu. Hiçbir şey yapamamanın derin acısı kalbini yok ederken şimdi de ülkesini Terra'lılardan koruması gerekiyordu. Gümüş kristal Serenity'nin kalbinin durması ile parlaklığını yitirmişti. Savaşçıların yokluğu ise Ay'ın tüm gardını aşağı çekmişti. Olacaklar belliydi. Ay daha fazla dayanamayacaktı. Beryl ve generallerin gücü ayı alaşağı etmeye yetecekti. Kraliçe ne yapması gerektiğini düşündü. Yüce Zeus veya tanrıçaların yanında olup olmayacağını bilmiyordu. Sonra kızının ölümü tekrar gözünün önüne geldi. Bir damla yaş usulca gözlerinden gümüş kristale süzüldü. Kraliçe kararını vermişti ve gümüş kristal süzülen yaşlar ile yeniden parlamaya başladı.

-Onu daha ne kadar Lethe'nin sularında tutacaksın?
-Zamanı var kardeşim uyanışının zamanı var.Zeus'la konuştun mu?
-Planının ne olduğunu bilmiyorum ama Persephone'nin varlığına güveni sonsuz. Tüm bu savaşı onun bitireceğine inanıyor.
-Nasıl olacağını düşünüyorsun?
-Onun hafızası ile oynayacak. Olmayan şeyleri olmuş gibi gösterecek ve gözünü kin bürüyen PErsephone babasına karşı gelecek. Ölümü ölüm yenmiş olacak.
-Bu çok acımasızca. Hades ne olursa olsun bunu haketmiyor. Biliyorsun
-Hades sevgili kardeşim senin masumiyetinden yararlandı. Yıllardır adaleti ile bizi kandırdı ve şimdi onun bitişinin sırası geldi. Zeus bu toprakları ölümün esas sahibine teklif etti. 2 ölüm karşı karşıya geldiğinde bu savaştan kazanan çıkmayacak ve biliyorsun. Kazanan her zaman için sadece Zeus olacak.
-Korkuyorum kardeşim çok korkuyorum. Bunun bizim de sonumuz olmasından sonumuzun prens ve prenses gibi olmasından korkuyorum.

Terralılar generaller eşliğinde büyük savaşa hazırlanıyorlardı. Planlar hazırdı. Saldırı bu gece olacaktı. Cehennemin kapıları Terra'nın ordusu için açılmıştı. Generaller ve Beryl ay'ın gücünü bitirdiğinde Chronos ve Hades evrene özgürlüklerini ilan edecekti. Her şey bu kadar basitti. Bery Terra'nın yeni Kraliçesi Kunzite ise yeni KRalı olacaktı. Kötülerin maşası Terra ile kutsanacaktı. Kunzite her şeyi tek tek hesaplamıştı. Gün dolunaydı. Ayın en masum olduğu ve en savunmasız olduğu zaman saldırmak için en mükemmel andı.Önce sarayın çevresindeki alanlar alınacaktı. Diğer generaller savunmanın düşmesi ile görevliydi. Son vuruşu ise Beryl ve Kunzite Sarayda yapacaktı. Selenenin kanını taşıyanlar Terraya esir düşecekti. Sırada ise o çok bilmiş Zeus vardı.

-Bu gece efendimiz! Bu gece saldırı olacak. Hades ve Chronos aydaki zafere hazırlanıyorlar
-Harika seçilmiş hazır mı? Uyandı hiçbir şey hatırlamıyor.
-Dediklerimi kardeşine ilettin mi?
-Evet şu anda onunla konuşuyor.
-Beryl ve Kunzite ay klanını esir aldığında ve o aptal kardeşim ve Chronos ortaya çıktığında karşılarında bizi bulacaklar hazırlıklı ol.

Karanlıkların ardında bir kız Lethe'nin sularından arınmaya çalışıyordu. Kırmzı saçları beline kadar geliyordu. Vücudu çıplaktı yine de üşüme hissetmiyordu. KArşısındaki karanlık yüz gri gözlerini kendisine dikmiş onu izliyordu.
-Sen de kimsin?
-Benim adım Hypnos.Sen kimsin?
-Ben bilmiyorum. Hatırlamıyorum. Senin gibi benim de bir ismim olmalı ama şu an için seçemiyorum.
-Ben biliyorum. Senin kim olduğunu ve neden burada olduğunu.
-Sen benim yardımcı meleğim misin? Öyleyse yardım et bana geri ver kimliğimi bitir beynimin bu garip işleyişini.
-Ben bildim seni Sen Persephone'sin ölümün efendisisin.
-Ah ismim bu olsa gerek. Biliyor gibi hissettim ama ölüme dair hiç bir bilgim yok.
-Sen yüzyılları aşan süredir yer altını yönettin. Aydınlığa hasret büyüdün. Çiçekleri kuşları ve gülleri hatırlıyor olmalısın. Ayın batışı ve güneşin doğuşu hayranlığını kazanmış anlardan sadece bir kaçı
-Ah hayal meyal hatırlıyorum. Kırmızı güllerin kokusunu ve baharın getirdiği tazeliği. Ama öyleyse içimdeki bu acının sebebi de nedir?
-Sen tüm bunlara hasretken buradan kurtulman gerektiğine inandın ama tek engelin vardı o da ay prensesi. Her kim ki onun varlığını yok eder o kişinin varlığı sonsuza dek sürer. Bu senin elindeydi ama yapamadın senin yerine Tanrıların en haini yaptı ve senin olması gereken sonsuzluğu evrenin anahtarını eline aldı. Senin tüm yollarını kapadı.
-Bu adı hatırlıyorum aslında. Daha güzel yerlerde yaşamak benimde hakkım olmalıydı.
-Biliyorum. Acını anlıyorum. Ama bunu yeniden elde etmek elimizde?
-Söylesene melek nasıl? Nasıl yeniden ayı ve güneşi o güzel gülleri ve sonsuz ufku görebilirim. Yeniden nasıl özgür olabilirim?
-Hatırlıyor musun yüce seçilmiş. Tanrıların tanrısı Zeus'u ve sana söylediklerini.
-Ah üzgünüm hiçbir şey hatırlamıyorum. Yardım et bana lütfen.
-Zeus senin haline acıdı usulca kulağına eğildi ve fısıldadı.
‘Ey varlığı ölümden gelen seçilmiş, yokluğun var olana bağlı.
Kurtulmak için cehenneminden önce ışık karartılmalı.
Ne zamanki senin karanlığın kaplar tüm varlığı
O zaman başlar ölümün çağı.
Birinin varlığı ötekisinin yokluğuna bağlı.’’
-Ben kimseye zarar vermek istemiyorum.
-Peki ya bulutlar. Yeryüzüne bahar geldiği söyleniyor. Ah nasıl da güzeldir ciğerlerine çürümüş cesetler yerine temiz hava dolması. Nasıl da güzeldir genç bir delikanlıya aşık olmak burada her geçen gün ölmektense. İnan bana Persephone kazandıların karşısında kaybettiklerin ufacık bir ayrıntı.
-Anlat bana Hypnos yapmam gerekeni. Kurtar ölüm denen lanet olası çukurdan beni.

Ay'ın ufkuna karanlık gitgide çökmekteydi. Tanrıların savaşının zamanı gelmişti. Generaller usulca aldı yerlerini. İlk hedef sarayı savunmasız bırakmaktı. Savaşçıların gücü olmadan Ay hiçti. Yine de ay halkı direniyordu. Karşılarındaki tüm muhafızlar siyahlar içerisinde hazır bir şekilde ölümü bekliyordu. Aceleye getirmedi ölümün askerleri işlerini. Tek tek hepsini KErberosun yanına gönderdi. Nihayetinde kutsal kalenin dibindelerdi. Kunzite için bu kaleyi ele geçirmek çocuk oyuncağı olacaktı. Ölüm kaçakları kalenin kapılarını zorladılar. Arkalarında milyonlarca ölüyü bırakarak dev kapıyı açmayı başardılar. En önde Beryl zafer kazanmış kraliçe edasıyla odaya girdi. ÇEvreyi gözetledi. Kral ve Kraliçenin nerede olduğunu biliyordu. O iğrenç zavallının mezarının başında olmalılardı. Serenity'nin odasından içinde artık gümüş kristalin olmadığı broşu aldı. Yakasına usulca taktı. Tahmin ettiği gibi kral ve kraliçeyi aradığı yerde buldu. Bery hiçbir zaman bu ölümsüzlerden korkmadı. Çünkü onun arkasında duran daha büyük ölümsüzler vardı. ve Kunzite her zaman onun yanında olacaktı.

-Zavallı ay klanı yitip gidenlere ağlıyor. Arkalarında kalan milyonlarca ölüyü umursamıyor. Uyanın zamana gömülmüş Kral ve Kraliçe zamanınız bitti. Terra lanet olası Ay'ı altetti ve şimdi son ölümsüzlerinde ölümü tatma zamanı. Yüce Hades memnun olacak karşılamaktan ruhlarınızı.
-Sen benim kzıımın broşunu takııyorsun bu ne küstahlık.
-Ah yine mi o zavallı. Bir kraliçe için ne acınası durum. Kızın karşımda yalvarıyordu. Bir bebek gibi bir çocuk gibi canını almamam için yalvarıyordu. Ama o minik canavarı öldürmek en kolayı oldu.
-Kapat çeneni seni iğrenç yaratık. Ben ölmeden Ay sana teslim olmayacak ve sen benim sonum olmayacaksın.
-Artık çok geç.
Kunzite ayın göğüne Terranın bayrağını dikmiştir bile. Bir zafer işareti. Chronos ve Hadesi onuruna çağıracak olan kutsama işareti gökte dalgalanmaktadır. Şimdiyse sıra lanet olası ayın son insanlarını haklamaktır.
-Zamanı geldi lanet olası Kraliçe biliyorsun öleceksin.
-Hemde benim ellerimden. Kzıın beni o iğrenç çukura hapsettiğinde kendi sonunu yazdı. Hiçbir yeniyetme benimle uğraşmamalı.
-Chronos sen! Kızımın ölümüne sen sebep oldun! Onursuz bir tanrı için en uygun çukur yine orası olacak.
-Selenity, Selene'nin soyundan gelenler fanilerle oynaşmak yerine onurlu tanrıçalar olmayı başarsalardı şimdi herkes yaşamına devam ediyor olurdu.
-Sen! Benim kızımın adını ağzına alamazsın.
-Ay klanı teslim oldu. Dinle Zeus artık iki büyük gezegen elimde. Dünya ve Ay iki zıt kutup senin karşında dikilecek. Ve sen Zeus kardeşinin karşısında eğileceksin.
Şimşekler gökyüzünü kaplar. Zeus tüm heybetiyle sarayın içerisindedir. Yanında Thanatos ve Hypnos bulunmaktadır.
-Biliyor musun sevgili kardeşim. Benim sonsuzluğum karşısında beslediğin şüpheler en büyük aptallıktı. Ve senin işini ben bile görmeyeceğim.
Dev siyah kanatlarıyla kızıl saçlı şeytan ölüme susamış bir halde beklemekteydi. Gri gözlerini tek bir hedefe dikmiş sayıklamaktaydı.
-Biri varken diğeri olamaz. Sen varken ben olamam.
Biri varken diğeri olamaz. Sen varken ben olamam.
Biri varken diğeri olamaz. Sen varken ben olamam.
Biri varken diğeri olamaz. Sen varken ben olamam.
-Persephone! Zeus kendi kızımı bana karşı kullanacağını mı sanıyorsun. Uyan Persephone! KEndine gel sen bu işlere bulaşmamalısın sevgili kızım. Benim içinde olduğum cehennemden sen uzak kalmalısın.
-Biri varken diğeri olamaz. Sen varken ben olamam.
-Persephone! Hayır! Hypnos, Thanatos bana ihanet ettiniz.
-Üzgünüm efendim. Siz benim kardeşimin gururuyla oynadınız. Ölümünüz herkes için en hayırlsı
-Ölümü öldürürse PErsephone kendi de ölecek. Sizin ellerinizde yetişen minik kız sayenizde can vericek buna göz yumamazsınız.
-Üzgünüm efendim. Yüce Zeus kararı verdi.
-Ah ne kadar da acıklı. Biliyorsun PErsephone. Biri varken diğeri olamaz. Bitir işini.
Persephone dev kanatlarıyla babasına saldırmaya başlar. Her saldırırsı kendi içerisinde bir şeyleri öldürmektedir. Her acı kendisine eklenmektedir. Nihayetinde Hadesin bitişi yaklaşmakta aynı oranda PErsephone zayıflamaktadır. Tüm bu sahneye dayanamayan Selenity gümüş kristali eline geçirir.
-Zeus sen baba ile kızı karşı karşıya getirdin. Kendi varlığın için kızımın torunumun yokluğunu sessizce izledin. Ben Selene'nin yüce soyundan gelen yüce tanrıca Selenity buna izin vermeyeceğim. Gümüş kristalin gücüyle herkesi mutlu olacağı zamana göndereceğim.
Dinle beni yüce kristal uyan!
Ölen prensesinin gözyaşları ile uyan.
Altın ve gümüş kristalin gücünü taşıyan varise ağlayarak uyan
Zamanı geldi aydınlanmanın.
Zamanı geldi yeniden dirilmenin.
Şimdi sıra sende.
Kaldır mezarlarından tüm ölüleri.
Canımdır uğruna giden.
Gönder tüm sevgiyi geleceğe mutlu olacağı yere.
Yeniden diriliş başlasın.
Tüm savaşçılar en mutlu olacakları çağda uyansın.
Sana gelince zavallı seçilmiş.
Senin uyanman kaderi değiştirecek.
Senin uyanman hatırladıklarını etkileyecek.
LEtheden öncesi veya sonrası yaşadıkların buna yön verecek.
Ne zamanki evrenin tek hakimi sonsuzluğa uyanır.
Gözü aç tanrılarla yeniden uğraşır.
O zaman tanrıların zamanı yeniden gelecek.
Sonsuza kadar mühürlenmek ise Serenity'nin görevi haline gelecek.
Gökyüzü derin ışıklarla parlıyordu. Tüm ölüler tüm ruhlar ait olduğu zamana doğru sürükleniyordu. Zeus öfke ile çevresinde olup bitene bakındı kendisinden daha büyük bir güç onu sonsuz zamana tıkadı. Zaman aktı gelecek geçmiş oldu. Persephone uyandı.

-Söyle bana prenses gördüklerinden memnun musun? Varlığının sebepleri ile gururlu musun? Zamanı geldi! Her şey bitti!
Yerde derin bir yarık oluştu. Katmanlar ayrıldı. Hypnos ve Thanatos derin karanlığa umutla adım attı. PErsephone kanatlarını Serenity'e doğru çırptı karşısında usulca ağlayan prensesi kolundan çekip kendi cehennemine yolladı.
Cehennemin içindeki yolculuk başladı.
21.Bölüm Sonu

he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
11 Arl 2011 20:30
chopinetto
Sağlam Üye
Sağlam Üye



Kayıt: 16 Ekm 2011
Mesajlar: 166
Teşekkür: 20

Durumu: Çevrimdışı

chopinetto
Sağlam Üye
Persephone'nin Rüyası FİNAL Konu: Yanıt: Persephone'nin Rüyası 21.Bölüm
Alıntıyla Cevap Gönder
Canım mukemmel olmus

Bir suru aksilik oldu iki gunlugune almanyaya gittim ve internete giremedim simdi telefonumdan okudum ve cooooooooooook begendim seni cok sevdigimi biliyorsun degil mi

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
11 Arl 2011 20:54
LadyinDeath
Lanetli
Lanetli



Yaş: 34
Kayıt: 18 Ekm 2011
Mesajlar: 896
Teşekkür: 401
Uyarı: 3

Durumu: Çevrimdışı

LadyinDeath
Lanetli
Persephone'nin Rüyası FİNAL Konu: Yanıt: Persephone'nin Rüyası 21.Bölüm
Alıntıyla Cevap Gönder
seni çok özlediiğimi ve seni sayıkladığımı biliyorsun değil mi?

he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
11 Arl 2011 21:18
MoonBeste
Beni Görmeye Alışın
Beni Görmeye Alışın



Yaş: 33
Kayıt: 08 Ksm 2011
Mesajlar: 248
Nerden: Antalya-Türkiye
Teşekkür: 26

Durumu: Çevrimdışı

MoonBeste
Beni Görmeye Alışın
Persephone'nin Rüyası FİNAL Konu: Yanıt: Persephone'nin Rüyası 21.Bölüm
Alıntıyla Cevap Gönder
Tez bekliyordum ama pes bu arda leydim bu vatandaşada bakacaktınız unuttunuz mu? bu garibani yoksa

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
11 Arl 2011 23:18
LadyinDeath
Lanetli
Lanetli



Yaş: 34
Kayıt: 18 Ekm 2011
Mesajlar: 896
Teşekkür: 401
Uyarı: 3

Durumu: Çevrimdışı

LadyinDeath
Lanetli
Persephone'nin Rüyası FİNAL Konu: Yanıt: Persephone'nin Rüyası 21.Bölüm
Alıntıyla Cevap Gönder
Beste bu haftasonu bitirmeyi dahi planlıyordum ama hastalık yakamı bırakmadı. Bronşit ve sinüzit ile uğraşıyorum. Ekranın bana yaptığı işkenceyi thmin edemezsin. Söz en kısa zamanda okuyacağımGülücük Dağıtıyor

he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
12 Arl 2011 12:13
chopinetto
Sağlam Üye
Sağlam Üye



Kayıt: 16 Ekm 2011
Mesajlar: 166
Teşekkür: 20

Durumu: Çevrimdışı

chopinetto
Sağlam Üye
Persephone'nin Rüyası FİNAL Konu: Yanıt: Persephone'nin Rüyası 21.Bölüm
Alıntıyla Cevap Gönder
bir garibanda burada var, yollardan b,r kurtulayım okuyacağım söz =)

leydiiim özlediimmm

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
12 Arl 2011 16:41
 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, Sonraki
5. sayfa (Toplam 8 sayfa) [ 110 mesaj ]  

 
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız