Prensesin Düşü-20.Bölüm FİNAL eklendi. Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, Sonraki |
Yazar
Mesaj
mayıştım gaaliba
Endymion naptın sen bize
Serenity seni şanslı!
Ahhh gidi ahh ahhh
Endymion naptın sen bize
Serenity seni şanslı!
Ahhh gidi ahh ahhh
he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.
inanmayın siz buna yazıp yazıp cukkaya atıyor çakal msnim açaydı heerkesten önce öğrenecektim bazı şeyleri ! seni hayalperest piyanist seniii:)
he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.
Bölüm 12: Yer’in Altı, İhanet ve Varis
Kehanet’in gerçekleşmesinden tam olarak iki ay geçmişti, Kutsal İki tanışalı tam 1,5 yıl olmuştu…
Zaman her şeyi değiştiriyordu fakat bir şey aynı kalıyordu…Serenity ve Endymion’nun birbirlerine olan özlemleri
Zaman Terra’yı karıştırmıştı, Beryl Chronos ve Hades ile işbirliği içindeydi, yerlatının yasaklı varlıklarını Terra’yı karıştırmak üzere görevlendirmişti…Prens’i ne pahasına olursa olsun geri almak istiyordu ama Beryl’den çok daha tehlikeli birisi daha vardı…
Chronos…
Tanrı olurken ettiği yeminleri birer birer unutmuştu, artık her zerresinde intikam tutkusu vardı, bu uğurda içinde hep kötülüğü taşımış olan ama asla açığa çıkarmamış olan Yer Altı Efendisi Hades’i bile feda etmişti…Hades bütün bu oyunlar içerisinde bir piyon olduğunun farkında değildi, tek arzusu kardeşleri Zeus ve Poseidon ile eş olabilmekti…Fakat Chronos’un tehlikeli adımları onu ihanetin korkunç karanlığına çekiyordu…
Zaman ve Kader ağır ağır işliyordu, kurbanlar seçilmişti…tarih tekerrürden ibaretti…Asırlar once Selene, kendi aşkı için dünyaları feda etmiş, derin uykularda huzur aramıştı…Şimdi ise mirasın taşıyıcısı uyanıyordu…Kalbi, ruhu, bedeni bir başkasının oluyordu.
Bütün bunlar olurken dışarıda kalan tek bir seçilmiş vardı…
Persephone…
Hades’in biricik kızı, babasının yeniden ışığa döneceğine dair inancını asla kaybetmeyen seçilmiş kız…Bir Tanrı’nın kızı olup, asla günışığı göremeyen kader mahkumu. Evet o da tıpkı Ay’ın prensesi gibi düşlerine tutunarak yaşamıştı, gün gelecek canlı olan herşeye dair özlemini giderecekti…Zeus Persephone’nin, Chronos’un yerine geçmesi ihtimalini yok etmek istiyordu…Persephone’nin zaman içerisindeki rolü çok daha farklıydı…Persephone iki seçilmiş’I bir arada tutacaktı…
Ve böylece kaderin çarkları işledi…
Üç seçilmiş zamanın ince ipliği ile birleşti, Zeus Persephone’yi Ay Krallığına yolladı, Hades’in karanlık tutkularından uzakta gerçekten yaşamı tanıyabilmesini istiyordu…Kader mahkumu, ellerinde ölümü taşıyan genç kız çok geçmeden Prenses’in en yakınlarından biri oldu…
Prenses ile Endymion arasındaki mektupların taşıyıcısı oldu…
Artık sadece kader mahkumu değildi aynı zamanda kehanet’in gerçekleşmesini sağlayacak bir başka piyondu…
Evet; zaman, mekan ve kader ilerliyordu…Kaçınılmaz son yaklaşıyordu…
Ama kimsenin geleceğini tahmin edemeyeceği tek olay vardı…Hafızalardan silinecek tek kişi…
Varis…Altın ve Gümüş Kristal’in doğurduğu yeni, yüce güç…
Evet, kader ağlarını örüyordu…
Prenses’in Düşü artık bir kabusa dönüşüyordu…
Evet, zaman işliyordu…
Kader Mahkumu izliyordu…
Kehanet gerçekleşiyordu.
….
Fani uyuyan seçilmişe göz gezdirdi…evet bu onun ve meleğin bir parçası idi…artık sadece o ve kalbi yoktu…bir de varis vardı…
Varis kırptı gözlerini…tıpkı melek gibiydi kalbi…
Fani artık inanıyordu, iyi olabilecek bir geleceğe…
Ama efsaneler mutsuz bitmeye mahkumlardı…
Belki de uzakta, uzak bir dünyada mutluluk onlara erişecekti…
Persephone satırları bir kaç kez daha okudu, kızlar haksız sayılmazlardı…Efsane buradan sonar devam etmiyordu…sanki devam etmek istemiyordu…
Persephone; kendi mutluluğunun sarhoşluğundan etrafını bulanık görüyordu…Serenity ve Endymion arasında gidip gelen mektuplar masum bir aşktan çok daha farklıydı…
Serenity çocukken dinlediği masal kahramanı seçilmişin ta kendisi idi…
….
Nephrite: Endymion…yeter artık kendine gel! Yakında Serenity’I göreceğine eminim…
Endymion: onu görememek değil…onun orada tehlikede olduğunu bilmek beni delirtiyor…Terra bu haldeyse…ya Ay’a da saldırırlarsa
Nephrite: Ay’a saldırmaya cesaret edemezler Endymion…etseler bile Serenity koskoca bir kurul’un gözbebeği, dört savaşçı tarafından korunuyor…
Kunzite: Endymion, lütfen artık Terra’yı düşün biraz da…Prenses’in bizi düşündüğünü hiç zannetmiyorum!
Endymion: sana onun hakkında konuşurken saygılı ol dediğimi hatırlıyorum kunzite! Serenity Terra için elinden geleni yapıyor ama birlik dışındaki bir gezegene ne kadar yardım edebilir ki!
Zoisite: kunzite, serenity’e karşı neden bu kadar önyargılısın anlamıyorum…eğer senin düşündüğün kadar düşüncesiz olsaydı, çoktan buraya gelerek Endymion’u tehlikeye atardı…
Endymion Kunzite’a dikkatini veremiyordu…Aklı sadece Serenity’deydi…
…
Chronos: Planımız işliyor…Terra Halkı Beyaz Ay halkına ve prensesine karşı öfke doluyor…
Beryl: evet…yakında sen de ben de istediğimizi alacağız…
Chronos: Serenity…seçilmiş kişi…yeni gücün taşıyıcısı…kalbini paramparça edeceğim prenses…
Beryl: onun kalbi yok olurken, benim kalbim en başından beri hakettiğine kavuşacak…hem Prens hem de Terra benim olacak…
…
Sevgili Serenity
Terra oldukça karıştı…ama o güzel kalbin yorulmasın ben iyiyim, senin özlemin bile beni ısıtmaya yetiyor…
Helios’un armağanı olan o geceden olan hatıranı…madalyonumuzu hiç bırakmıyorum, sana kavuşamıyorkenki tek tesellim o madalyon ve ona sinmiş anılarımız…Seni herşeyden çok özlüyorum…
En yakın zamanda seni görmeyi dileyen prensin
Endymion…
Endymion: Persephone bunu yaptığın için o kadar minnetarım ki…
Persephone: Ben de, bu sayede yaşadığımı hissediyorum…
Endymion: Serenity nasıl…
Persephone: çok iyi, seni çok özlüyor onun dışında gayet iyi. Kurul onu biraz yoruyor bu aralar, son olaylardan sonra Kraliçe güvenliği arttırdı…
Endymion:bir şekilde Ay’a geleceğim…
Persephone: sakın! Bu sizi de Serenity’I de tehlikeye atar…Serenity ilk dolunay’da burada olmaya çalışacak…
Endymion: ona onu…
Persephone: çok sevdiğini söyleyeceğim…merak etme…
…
Rei: dolunay surat! Gene uyuyorsun!
Serenity: a-şey ben…çok yorgunum
Ami: gene alnındaki hilal soluklaşmış…Serenity’I gene bizden bir şeyler mi saklıyorsun!
Minako: senin saçların ne ara bu kadar açıklaştı hem!
Rei: yoksa…yoksa hasta mısın!
Makato: aynı eski aşkımın saçları gibi…
Serenity: kızlar…lütfen teker teker gelin…ben sadece bu aralar pek uyuyamıyorum
Rei: gene aynı rüyalar mı! Neredeyse Kairos’un bağlantısının bozulduğuna üzüleceğim…
Serenity: Mars! Ben anlayamıyorum…neden sürekli bir çocuk sesi duyuyorum…hiç anlam veremiyorum…tıpkı takdim’den once hissettiğim gibi sanki başka bir varlık bana ulaşmaya çalışıyor
Ami: ben de bu konuda araştırma yaptım ama hiç bir şey bulamadım…
Persephone: benim bir tahminim var prenses ama…sanırım önce kızlara ve bana Helios’un sizi götürdüğü o geceyi anlatmalısınız…
Serenity: sen…bir dakika! Sen benim mektuplarımı mı okudun perse!
Persephone: hayır…hislerimi takip ettim! O geceden beri böyle hissettiğini söylüyorsun bunun sadece tek bir sebebi olabilir…
Minako: sen…hayır! Sen ve prens! Hayır!
Rei: hayır…olamaz…
Ami:Prenses!
Makoto: Daha nişanlı bile değilsiniz!
Serenity:işte tam da bu yüzden anlatmadım! Yani o gece….garipti…biz yani ne endymion ne de ben olacakları tahmin edemedik…ama bunun benim durumumla ne alakası var…
Persephone: prenses siz, hamilesiniz.
…
Endymion odasındaydı…gecenin sessizliği çökmüştü…
Beryl: Endymion…
Endymion: senin burada ne işin var!
Beryl:beni özlemediğini söyleyemezsin değil mi…prensim
Endymion:bana dokunma sana çık dışarı dedim..
Beryl: o küçük şımarık prenses daha sizing yatağınızı bile ısıtmamıştır prensim..itiraf edin beni arzuluyorsunuz
Endymion beryl’e tokat atar…
Endymion: sen! Serenity hakkında nasıl böyle konuşursun! Sen kimsin! Sana çık dışarı dedim…
Beryl bütün hıncı ile odadan çıkar ama amacına ulaşmıştır…
Beryl elindeki madalyona bakar…
Beryl: küçük ay prensesi…bunu bende gördüğüne hiç memnun olmayacak…hem de hiç…
…
Serenity: Pluto yalvarıyorum sana sadece bir seferlik…mekan ve zaman kapısını aç bana…yalvarıyorum…ne istersen yaparım…onu görmem lazım
Pluto: ama prenses…
Serenity: lütfen setsuna…ne istersen yaparım…onu görmem lazım…
Pluto: prenses…
Serenity: anlamıyorsun onu mutlaka görmem lazım…Pluto ben…ben hamileyim…
Pluto: yalnız gitmenize izin veremem…
Persephone: beni takip edemezler, ben prenses ile giderim…ama Endymion’u görmemiz lazım…
….
Terra toprakları bir kez daha bir tanrıçayı ağırlıyordu…yağmur prensinin kalbini bütün kudretiyle karşılıyordu…
Evet kader işliyordu…
Serenity bütün ısrarlara, inkarlara rağmen yeniden Terra’daydı…Endymion bebeği öğrenmeliydi…
Korkularına yenik düşemezdi…
Ama Serenity bilmediği bir şey vardı…
Endymion başka bir kalbin ihanet tuzağına düşmüştü…
Beryl: serenity…
Persephone: Prenses’ten uzak dur…
Beryl: prenses boşuna yorulmuş genç kız…o çok kıymetli prensi onu çoktan unuttu…
Serenity: sana kanacağımı mı zannediyorsun…yolumdan çekil!
Beryl: ne yazık…yağmurda ıslanmışsın…yüzün solmuş…ne o prenses gerçekleri öğrenmeye mi geldin…
Serenity: sana yolumdan çekil dedim…Endymion sana asla bakmaz…
O anda serenity tanıdık bir melodi ile irkilir…
Serenity:onu nereden buldun!
Beryl: Prensim bu gecenin anısına hediye etti…çok güzel değil mi…
Persephone: Serenity…
Serenity: endymion…sen…madalyon bu olamaz…
Zoisite: prenses! Neden haber vermediniz! Burada ne yapıyorsunuz…yağmurdan ıslanmışsınız…hemen Endym-
Serenity: Persephone gidiyoruz…
Persephone: ama serenity…
Serenity: sana gidiyoruz dedim! Bir daha onun ismini dahi duymak istemiyorum…prensine söyle bir daha asla ama asla beni düşünmesin…rüyaların da bile
Zoisite: prenses durun! Ne oldu şimdi!
Serenity’nin alnındaki hilal hafifçe parlar…
Persephone: beryl…Serenity dur! Bekle beni…
‘tanrı’nın kızı kalbini açtı…
o kalbe bir aşk, bir dostluk sığdı…
seçilmiş kişi yer altına ait bir oyuna kandı…
geride bir aşk bıraktı…’
(Kehanetler Kitabı-İhanet)
Kehanet’in gerçekleşmesinden tam olarak iki ay geçmişti, Kutsal İki tanışalı tam 1,5 yıl olmuştu…
Zaman her şeyi değiştiriyordu fakat bir şey aynı kalıyordu…Serenity ve Endymion’nun birbirlerine olan özlemleri
Zaman Terra’yı karıştırmıştı, Beryl Chronos ve Hades ile işbirliği içindeydi, yerlatının yasaklı varlıklarını Terra’yı karıştırmak üzere görevlendirmişti…Prens’i ne pahasına olursa olsun geri almak istiyordu ama Beryl’den çok daha tehlikeli birisi daha vardı…
Chronos…
Tanrı olurken ettiği yeminleri birer birer unutmuştu, artık her zerresinde intikam tutkusu vardı, bu uğurda içinde hep kötülüğü taşımış olan ama asla açığa çıkarmamış olan Yer Altı Efendisi Hades’i bile feda etmişti…Hades bütün bu oyunlar içerisinde bir piyon olduğunun farkında değildi, tek arzusu kardeşleri Zeus ve Poseidon ile eş olabilmekti…Fakat Chronos’un tehlikeli adımları onu ihanetin korkunç karanlığına çekiyordu…
Zaman ve Kader ağır ağır işliyordu, kurbanlar seçilmişti…tarih tekerrürden ibaretti…Asırlar once Selene, kendi aşkı için dünyaları feda etmiş, derin uykularda huzur aramıştı…Şimdi ise mirasın taşıyıcısı uyanıyordu…Kalbi, ruhu, bedeni bir başkasının oluyordu.
Bütün bunlar olurken dışarıda kalan tek bir seçilmiş vardı…
Persephone…
Hades’in biricik kızı, babasının yeniden ışığa döneceğine dair inancını asla kaybetmeyen seçilmiş kız…Bir Tanrı’nın kızı olup, asla günışığı göremeyen kader mahkumu. Evet o da tıpkı Ay’ın prensesi gibi düşlerine tutunarak yaşamıştı, gün gelecek canlı olan herşeye dair özlemini giderecekti…Zeus Persephone’nin, Chronos’un yerine geçmesi ihtimalini yok etmek istiyordu…Persephone’nin zaman içerisindeki rolü çok daha farklıydı…Persephone iki seçilmiş’I bir arada tutacaktı…
Ve böylece kaderin çarkları işledi…
Üç seçilmiş zamanın ince ipliği ile birleşti, Zeus Persephone’yi Ay Krallığına yolladı, Hades’in karanlık tutkularından uzakta gerçekten yaşamı tanıyabilmesini istiyordu…Kader mahkumu, ellerinde ölümü taşıyan genç kız çok geçmeden Prenses’in en yakınlarından biri oldu…
Prenses ile Endymion arasındaki mektupların taşıyıcısı oldu…
Artık sadece kader mahkumu değildi aynı zamanda kehanet’in gerçekleşmesini sağlayacak bir başka piyondu…
Evet; zaman, mekan ve kader ilerliyordu…Kaçınılmaz son yaklaşıyordu…
Ama kimsenin geleceğini tahmin edemeyeceği tek olay vardı…Hafızalardan silinecek tek kişi…
Varis…Altın ve Gümüş Kristal’in doğurduğu yeni, yüce güç…
Evet, kader ağlarını örüyordu…
Prenses’in Düşü artık bir kabusa dönüşüyordu…
Evet, zaman işliyordu…
Kader Mahkumu izliyordu…
Kehanet gerçekleşiyordu.
….
Fani uyuyan seçilmişe göz gezdirdi…evet bu onun ve meleğin bir parçası idi…artık sadece o ve kalbi yoktu…bir de varis vardı…
Varis kırptı gözlerini…tıpkı melek gibiydi kalbi…
Fani artık inanıyordu, iyi olabilecek bir geleceğe…
Ama efsaneler mutsuz bitmeye mahkumlardı…
Belki de uzakta, uzak bir dünyada mutluluk onlara erişecekti…
Persephone satırları bir kaç kez daha okudu, kızlar haksız sayılmazlardı…Efsane buradan sonar devam etmiyordu…sanki devam etmek istemiyordu…
Persephone; kendi mutluluğunun sarhoşluğundan etrafını bulanık görüyordu…Serenity ve Endymion arasında gidip gelen mektuplar masum bir aşktan çok daha farklıydı…
Serenity çocukken dinlediği masal kahramanı seçilmişin ta kendisi idi…
….
Nephrite: Endymion…yeter artık kendine gel! Yakında Serenity’I göreceğine eminim…
Endymion: onu görememek değil…onun orada tehlikede olduğunu bilmek beni delirtiyor…Terra bu haldeyse…ya Ay’a da saldırırlarsa
Nephrite: Ay’a saldırmaya cesaret edemezler Endymion…etseler bile Serenity koskoca bir kurul’un gözbebeği, dört savaşçı tarafından korunuyor…
Kunzite: Endymion, lütfen artık Terra’yı düşün biraz da…Prenses’in bizi düşündüğünü hiç zannetmiyorum!
Endymion: sana onun hakkında konuşurken saygılı ol dediğimi hatırlıyorum kunzite! Serenity Terra için elinden geleni yapıyor ama birlik dışındaki bir gezegene ne kadar yardım edebilir ki!
Zoisite: kunzite, serenity’e karşı neden bu kadar önyargılısın anlamıyorum…eğer senin düşündüğün kadar düşüncesiz olsaydı, çoktan buraya gelerek Endymion’u tehlikeye atardı…
Endymion Kunzite’a dikkatini veremiyordu…Aklı sadece Serenity’deydi…
…
Chronos: Planımız işliyor…Terra Halkı Beyaz Ay halkına ve prensesine karşı öfke doluyor…
Beryl: evet…yakında sen de ben de istediğimizi alacağız…
Chronos: Serenity…seçilmiş kişi…yeni gücün taşıyıcısı…kalbini paramparça edeceğim prenses…
Beryl: onun kalbi yok olurken, benim kalbim en başından beri hakettiğine kavuşacak…hem Prens hem de Terra benim olacak…
…
Sevgili Serenity
Terra oldukça karıştı…ama o güzel kalbin yorulmasın ben iyiyim, senin özlemin bile beni ısıtmaya yetiyor…
Helios’un armağanı olan o geceden olan hatıranı…madalyonumuzu hiç bırakmıyorum, sana kavuşamıyorkenki tek tesellim o madalyon ve ona sinmiş anılarımız…Seni herşeyden çok özlüyorum…
En yakın zamanda seni görmeyi dileyen prensin
Endymion…
Endymion: Persephone bunu yaptığın için o kadar minnetarım ki…
Persephone: Ben de, bu sayede yaşadığımı hissediyorum…
Endymion: Serenity nasıl…
Persephone: çok iyi, seni çok özlüyor onun dışında gayet iyi. Kurul onu biraz yoruyor bu aralar, son olaylardan sonra Kraliçe güvenliği arttırdı…
Endymion:bir şekilde Ay’a geleceğim…
Persephone: sakın! Bu sizi de Serenity’I de tehlikeye atar…Serenity ilk dolunay’da burada olmaya çalışacak…
Endymion: ona onu…
Persephone: çok sevdiğini söyleyeceğim…merak etme…
…
Rei: dolunay surat! Gene uyuyorsun!
Serenity: a-şey ben…çok yorgunum
Ami: gene alnındaki hilal soluklaşmış…Serenity’I gene bizden bir şeyler mi saklıyorsun!
Minako: senin saçların ne ara bu kadar açıklaştı hem!
Rei: yoksa…yoksa hasta mısın!
Makato: aynı eski aşkımın saçları gibi…
Serenity: kızlar…lütfen teker teker gelin…ben sadece bu aralar pek uyuyamıyorum
Rei: gene aynı rüyalar mı! Neredeyse Kairos’un bağlantısının bozulduğuna üzüleceğim…
Serenity: Mars! Ben anlayamıyorum…neden sürekli bir çocuk sesi duyuyorum…hiç anlam veremiyorum…tıpkı takdim’den once hissettiğim gibi sanki başka bir varlık bana ulaşmaya çalışıyor
Ami: ben de bu konuda araştırma yaptım ama hiç bir şey bulamadım…
Persephone: benim bir tahminim var prenses ama…sanırım önce kızlara ve bana Helios’un sizi götürdüğü o geceyi anlatmalısınız…
Serenity: sen…bir dakika! Sen benim mektuplarımı mı okudun perse!
Persephone: hayır…hislerimi takip ettim! O geceden beri böyle hissettiğini söylüyorsun bunun sadece tek bir sebebi olabilir…
Minako: sen…hayır! Sen ve prens! Hayır!
Rei: hayır…olamaz…
Ami:Prenses!
Makoto: Daha nişanlı bile değilsiniz!
Serenity:işte tam da bu yüzden anlatmadım! Yani o gece….garipti…biz yani ne endymion ne de ben olacakları tahmin edemedik…ama bunun benim durumumla ne alakası var…
Persephone: prenses siz, hamilesiniz.
…
Endymion odasındaydı…gecenin sessizliği çökmüştü…
Beryl: Endymion…
Endymion: senin burada ne işin var!
Beryl:beni özlemediğini söyleyemezsin değil mi…prensim
Endymion:bana dokunma sana çık dışarı dedim..
Beryl: o küçük şımarık prenses daha sizing yatağınızı bile ısıtmamıştır prensim..itiraf edin beni arzuluyorsunuz
Endymion beryl’e tokat atar…
Endymion: sen! Serenity hakkında nasıl böyle konuşursun! Sen kimsin! Sana çık dışarı dedim…
Beryl bütün hıncı ile odadan çıkar ama amacına ulaşmıştır…
Beryl elindeki madalyona bakar…
Beryl: küçük ay prensesi…bunu bende gördüğüne hiç memnun olmayacak…hem de hiç…
…
Serenity: Pluto yalvarıyorum sana sadece bir seferlik…mekan ve zaman kapısını aç bana…yalvarıyorum…ne istersen yaparım…onu görmem lazım
Pluto: ama prenses…
Serenity: lütfen setsuna…ne istersen yaparım…onu görmem lazım…
Pluto: prenses…
Serenity: anlamıyorsun onu mutlaka görmem lazım…Pluto ben…ben hamileyim…
Pluto: yalnız gitmenize izin veremem…
Persephone: beni takip edemezler, ben prenses ile giderim…ama Endymion’u görmemiz lazım…
….
Terra toprakları bir kez daha bir tanrıçayı ağırlıyordu…yağmur prensinin kalbini bütün kudretiyle karşılıyordu…
Evet kader işliyordu…
Serenity bütün ısrarlara, inkarlara rağmen yeniden Terra’daydı…Endymion bebeği öğrenmeliydi…
Korkularına yenik düşemezdi…
Ama Serenity bilmediği bir şey vardı…
Endymion başka bir kalbin ihanet tuzağına düşmüştü…
Beryl: serenity…
Persephone: Prenses’ten uzak dur…
Beryl: prenses boşuna yorulmuş genç kız…o çok kıymetli prensi onu çoktan unuttu…
Serenity: sana kanacağımı mı zannediyorsun…yolumdan çekil!
Beryl: ne yazık…yağmurda ıslanmışsın…yüzün solmuş…ne o prenses gerçekleri öğrenmeye mi geldin…
Serenity: sana yolumdan çekil dedim…Endymion sana asla bakmaz…
O anda serenity tanıdık bir melodi ile irkilir…
Serenity:onu nereden buldun!
Beryl: Prensim bu gecenin anısına hediye etti…çok güzel değil mi…
Persephone: Serenity…
Serenity: endymion…sen…madalyon bu olamaz…
Zoisite: prenses! Neden haber vermediniz! Burada ne yapıyorsunuz…yağmurdan ıslanmışsınız…hemen Endym-
Serenity: Persephone gidiyoruz…
Persephone: ama serenity…
Serenity: sana gidiyoruz dedim! Bir daha onun ismini dahi duymak istemiyorum…prensine söyle bir daha asla ama asla beni düşünmesin…rüyaların da bile
Zoisite: prenses durun! Ne oldu şimdi!
Serenity’nin alnındaki hilal hafifçe parlar…
Persephone: beryl…Serenity dur! Bekle beni…
‘tanrı’nın kızı kalbini açtı…
o kalbe bir aşk, bir dostluk sığdı…
seçilmiş kişi yer altına ait bir oyuna kandı…
geride bir aşk bıraktı…’
(Kehanetler Kitabı-İhanet)
mmm bu bölümü biliyordum sanki şanslı kişiyim:) beklemedeyiz chopin
he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.
Bölüm 13: Tanrıça’nın Kızgınlığı
Persephone: Serenity…sakin ol, kendine hakim olmazsan Sentinus seni hissedecektir…nasıl açıklayacaksın olanları…
Serenity: Ne sentinus…ne zeus kimse umrumda değil…ona inanamıyorum…demek ki tek amacı bana sahip olmakmış…inanamıyorum onun için feda ettiğim onca şeyden sonra…aptal gibi Terra’yı kurtarmak için çırpınıyorum bir de…Salağın tekiyim ben!
Persephone: Serenity…hiç bir şey anlamadan dinlemeden-
Serenity: dinlememe gerek yoktu Perse! Yüce Selene şahidim ki o madalyonu ona ben hediye etmiştim…babamın madalyonu o…ama o madalyon şimdi kıymetsiz birisine ait!
Uranüs: küçük tavşanım! Duyduklarım doğru mu! O aptal prensi bir elime geçirirsem…
Neptün: Uranüs…bari sen sakin ol! Hepiniz aklınızı mı kaybettiniz…her şeyden önce düşünmemiz gereken bir bebek var ortada!
Serenity bir anda duraksar…bebek…onu tamamen unutmuştu…
Serenity: bu bebeğin varlığı asla…ama asla Terra’ya ulaşmayacak beni anladınız mı!
Persephone: işte şimdi saçmaladın Serenity! Bir bebeği nasıl gizlemeyi düşünüyorsun…kızlar bari siz şuna bir şey söyleyin
Minako: Serenity haklı…o kendini beğenmiş prens bozuntusu bu bebeği haketmiyor!
Rei: Ah onu bir elime geçirirsem! Pluto! Bizi Terra’ya yolla lütfen!
Neptün: şimdi aklımı kaybedeceğim hepiniz kendinize gelin!
Serenity yüzü bulanıklaşır, alnındaki hilal solmaya başlar…
Ami: Prenses iyi misiniz!
Serenity: hepiniz bana şimdi burada yemin edeceksiniz! Ay Krallığı üstüne yemin edeceksiniz! Ne Endymion ne de bir başka Terra’lı taşıdığım çocuktan haberdar olmayacak!
Hepsi birden: Yemin ediyoruz majesteleri….
Persephone: sanırım size boyun eğmek zorundayım…ben…ben de yemin ediyorum…
…
Chronos: Beryl…tebrikler…
Beryl: bu kızın bir tanrıça olduğuna inanmak zor…madalyonu gördüğü anda kendini kaybetti…
Chronos: o sadece bir madalyon değil, o prenses’in sahip olduğu, olacağı bütün düşlerin sembolü…
Hades: Yakında yer üstündeki herkes, bizi kabul edecek…etmek zorunda kalıcak…
Chronos:çok yakında…
…
Kunzite: Zoi, prensesi gördüğünü asla söylemeyeceksin beni anladın mı!
Zoisite: söylemem lazım, prenses oldukça endişeli gözüküyordu…Endymion bunu bilmeli
Kunzite: Prens’in yeterince sorunu var…prensesin can sıkıntıları ile uğraşamayız!
Zoisite: şimdilik susacağım…ama eğer seni yanıltan tek bir şey olursa…
Kunzite: olmayacak…
…
Serenity: eğer haklarımdan ve tahtımdan feragat edersem…o zaman…
Makoto: öyle bir şey yaparsan sebebi merak edilecektir…o zaman Zeus geçmişe bir göz gezdirecektir…o zaman da…
Serenity: daha iyi bir fikri olan…
Rei: bu çocuğun fiziksel olarak sana hakim olmasına daha aylar var…o zamana kadar bir şey bulacağımıza eminim…
Ami: işte o o kadar kolay olmayabilir…Serenity öylesine bir çocuk taşımıyor, daha şimdiden enerjisini tüketiyor…bu hamilelik çok daha hızlı ilerleyebilir…
Minako: bence Luna ve Artemis’e söylemeliyiz…
Serenity: işte bu duyduğum en aptalca fikir! Onlar koşarak annem ve babama haber versinler değil mi! Majesteleri, prenses hamile…hem de bir faniden…hem de evlilik bağı olmadan…
Persephone: sakinleşene kadar bekleyelim kızlar, panik halindeyken hiç bir fikir bulamayız…hem Serenity senin dinlenmen lazım, bu enerji gelgitleri hiç hoşuma gitmiyor…eğer gerçekten de bir kehanet olasılığı varsa, şu an yeni bir gücü içinde özenle büyütüyorsun demektir…
Ami: Persephone çok haklı…
Serenity o gece hiç uyumadı…ondan sonraki gecelerde…Her şeye rağmen kalbi tek bir kişiye aitti, ama o kişi kalbini paramparça etmişti…
Beryl…
Endymion…
Düşleri kabustan ibaretti…
…
Endymion…
Bu sana yazdığım son mektup…
Bir kaç gece önce seni görebilmek umudu ile Terra’ya geldim….fakat karşımda seni değil, beryl’I buldum…
Aptallığımın ve körlüğümün farkına vardım, herkes haklıydı…Bir faniye asla güvenilmezdi…ama ben sana güvenebileceğim umudunu taşıdım hep, ama o gece bütün umutlarımı yok ettin Prens…
Umarım madalyonum sana ve gelecek Terra Kraliçesine şans getirir…
Ama bir Tanrıça ile oynamış olmak…bütün huzur ve mutluluk olasıklarınızı tüketmiştir…bunu bilmenizi isterim.
Lütfen, artık hiç bir cevap yazmayınız…
Ben sizin için sadece kudretli bir Tanrıçayım artık…
Siz de kendini beğenmiş bir Fani’den ibaretsiniz.
Gümüş Binyıl Prensesi, Ay Tanrıçası Serenity
Serenity satırlarını gözden geçirdi…
Serenity: perse; bunu Terra Prens’ine ulaştırır mısın…ve lütfen ağzını sıkı tutar mısın?
Persephone: elbette…ama bence yan-
Serenity: fikirlerini istemiyorum perse…sadece ricamı yerine getir…
…
Endymion: haftalar oldu…hiç bir haber yok, kesin başına bir şey geldi…yoksa bana haber verirdi!
Kunzite: iyi olduğuna eminim endymion!
Endymion: madalyonumu bulamıyorum…bu da bir işaret olmalı, ben Ay’a gideceğim…
Nephrite: Endymion; bunun imkansız olduğunu biliyorsun, prenses iyidir…eğer düşündüğün gibi bir şey olsaydı…haberimiz olurdu
Persephone: İyi günler beyler…
Endymion: Persephone, Serenity’e bir şey mi oldu!
Persephone: Majesteleri size bu mektubu iletmemi istedi…
Endymion defalarca okudu mektubu
Endymion: Serenity…buna inanıyor olamaz Persephone! Lütfen…bunun bir şaka olduğunu söyle!
Persephone: Lütfen majestelerine gerektiği gibi hitap ediniz, şimdi gitmem gerekiyor…
Endymion yere çöker…
Zoisite: Endy! Ne oldu!
Endymion: Beryl…
…
evet zaman akıyordu…ne bir fani ne de bir tanrıça olanlara, olabileceklere hükmedemiyordu…
zaman o denli bir hızla yürüyordu ki tehlikelere kimse geleceğin onlar için ne hazırlayabileceğini tahmin edemiyordu, kehanetler ve efsaneler ile çevrelenmiş hayatları arasında sıkışıp kalanlar sadece hüzünlü gözlerle olan biteni izlemekteydiler…kendi hayatlarına seyirci kalmakla yetinmekteydiler…
Endymion Serenity’nin mektubu ile yıkıldı…hem meleğini ondan koparan şeytana karşı büyük bir kin büyüttü, hem de meleğine kırıldı…
Serenity ise inkarlar içerisinde nefes almakla yetiniyordu…Zeus’un büyüyen şüpheleri kadar içinde büyütmekte olduğu varis de onu yavaş yavaş yok etmekteydi…Gümüş Kristal ile Altın Kristal’in birleşmesinden doğan yeni güç yavaş yavaş Serenity'i tüketmekteydi…
Evet zaman akıyordu…
Ve kimsenin durdurmaya niyeti de yoktu…
ya soluksuz kaldım okurkan sanki anime yanız o berly varya onu öldürücem ya kide bir araya giriyor izinle öldüreyim onu lütfen
(bu arada harika ilham perilerin var ki sende en iyi şekilde kurgulayıp bize yazıyorsun tebrikler
(bu arada harika ilham perilerin var ki sende en iyi şekilde kurgulayıp bize yazıyorsun tebrikler
Chopiin ilham perilerin kim en azından bir tanesi olmayı umuyorum bölümleri okurken ne kadar da şanslı olduğumu görüyorum
he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.
Galiba yeni bölüm uzun soluklu olacak ki henüz yok olsun sabreden muradına erer
Bu arada Chopinetto sen mangasını okuma olanayın oldumu bilmiyorum ama bende bir ara vardı türçesi bilgisayarda senin yazdıyın bazı olaylar varya aynı hemen hemen vardı ama öncedende belirtmiş olduyum gibi büyük hayranlıkla devamını bekliyorum[en kısa zamanda münkünse]
Bu arada Chopinetto sen mangasını okuma olanayın oldumu bilmiyorum ama bende bir ara vardı türçesi bilgisayarda senin yazdıyın bazı olaylar varya aynı hemen hemen vardı ama öncedende belirtmiş olduyum gibi büyük hayranlıkla devamını bekliyorum[en kısa zamanda münkünse]
yaaaa kıskanıyorum neden kimse benimkini de okumuyo beni de okuyun beni de okuyun chopiin herkes haklı yeni bölümü yaz artık gerçi chopinin sınavları başlıyor yeni bölüm için biraz daha bekleme ihtimalimiz yüksek :/ chooopiiinn çok özledim
he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.
4. sayfa (Toplam 8 sayfa) [ 110 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |