Hatırla Sevgili Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, Sonraki |
Yazar
Mesaj
BEREN SAAT ROPORTAJ
Beren Saat ''Türkiye'nin Yıldızları'' yarışması ile tv izleyicisinin ve yapımlacıların dikkatini çekerek tv dizilerinde rol alan ve son olarak atv de yayınlanan ''Hatırla Sevgili'' ile büyük beğeni toplayan yetenekli ve güzel oyuncu Beren Saat ile yapılan keyifli bir röportaj... Hatırla Sevgili bir dönem dizisi. Çekimler öncesinde nasıl bir hazırlık aşaması geçirdiniz? Çok yoğun bir hazırlık dönemi oldu.Dönem dizisi olması nedeniyle Yılmaz Karakoyunlu, Can Dündar, Ferhat Kenter gibi isimlerle birtakım birlikteliklerimiz oldu. Özellikle Can Dündar'ın bize büyük yardımı oldu. Belgeseller nedeniyle çok önemli bir veri tabanına sahip. Bundan çok faydalandık. Zaten, Tomris hanım ilk günden Demir Kırat belgeselini tutuşturdu elime. Sonrasında bir yandan dizideki karakterlerin psikolojik boyutunu incelerken, diğer yandan o dönemde kadınlar tırnaklarını nasıl törpülüyorlarmış, saçlar nasılmış, ayakkabıların modeli neymiş diye araştırma yaptık. Eski Hayat dergilen bulundu, Tomris hanımın evinde sabahlara kadar bu dergiler karıştırıldı. Yaratım aşamasında bulunmak benim için çok keyifli ve öğretici oldu. Dizide cumhuriyet tarihimizin siyasi açıdan oldukça sıkıntılı bir dönemi resmediliyor. O yıllarda yaşananlar hakkında ne düşünüyorsunuz? En başta şunu söylemem gerekir; bu diziyle birlikte anladım ki, o dönemi çok yüzeysel biliyormuşum. Yakın tarih deniliyor ama bana çok uzakmış gibi geliyordu. Ta ki anneannemle konuşana kadar; bir gün anneannem üzerinde 27 Mayıs tarihi olan yüzüğünü gösterdi, o dönemde orduya yardım olsun diye herkes alyanslarını değerli eşyalarını bağışlamış, karşılığında devlet onlara bu yüzükleri vermiş. O an anladım ki aslında bu dönem hiç uzak değil, anneannemin şahit olduğu olaylar. Bir insanın, başbakan konumundayken alınıp idam edildiğini düşününce beynime kurşun yemiş gibi oluyorum. Bu kadar antidemokratik bir tutum insanı üzüyor. Siyasi çalkantıları bir yana bıraktığımızda 50'li 60'lı yıllarda yaşamak ister miydiniz? Aslına bakarsanız o dönem çok özendirici. Müzikler, kıyafetler, nezaket... Nezaketin her alana yansıması; oturmaları kalkmaları, konuşmaları, insan ilişkileri... Her şey çok keyifli. 70'ler 80'ler değil ama 50'li 60'lı yıllar yaşamak için çok tercih edilebilir bir dönem. Sinema filminde oynamak istediğinizi söylediniz; teklifler var mı? Çok sabırsızlıkla beklediğim bir rol var. Tomris Giritlioğlu çekecek ve inanıyorum ki çok güzel olacak. Ama filmi perdede görene kadar konuşmamak lazım. O yüzden şimdilik söyleyebileceklerim bu kadar. Kendinizi nasıl bir oyuncu olarak değerlendiriyorsunuz? Daha oyuncuyum diyemiyorum, olmaya çalışıyorum. Bir potansiyel var galiba. Zaten buna inanmasam bu işe soyunmazdım. Kendimi hayal kırıklığına uğratmaktan çok korkarım. Oyunculuğunuzu geliştirmek için neler yapıyorsunuz? Galiba ihtiyaca göre şekilleniyor. Mesela, Aşka Sürgün dizisinde kendim konuşmuyordum, seslendirmeyi başkası yapıyordu. Ama bu dizide dublajı ben yapıyorum. Bu yaz ses egzersizleriyle, tonlama çalışmalarıyla çok uğraştım. Bir yandan da fiziksel esnekliğimi ve kondisyonumu kaybetmemek için çalışıyorum. Çok yoğun bir tempoda çalışıyorsunuz, bu sizi nasıl etkiliyor? Açıkçası şu an dizi çektiğim bir dönemdeyim ve bunu yarıda bırakamam. Biliyorsunuz bu ülkede insanların dönemleri var, ben de şu anda bırakamayacağım bir noktayım, döndüğümde aynı şansı bulamayabilirim. O yüzden son 3 senedir sürekli çalışıyorum. Dizi çekmek öyle bir şey ki, insanın başka hiçbir şeye vakti kalmıyor. Kitap okurken bile 3.4. sayfada yorgunluktan uyuyorsunuz. Bir yandan insanın kişisel gelişimini durduruyor, diğer yandan farklı yönetmenlerle ve farklı tecrübelerdeki oyuncularla vakit geçirdiğiniz için bir tür atölye çalışmasının yaşandığı bir okul aslında. Yani, bir anlamda bu döngü içinde gelişiyorum. Ali Poyrazoğlu sizin için; "Tiyatro yeteneği vardı ama kullanmadı, TV dizilerinde oynayarak para kazanmayı seçti, oysa kendine daha derin yatırımlar yapması gerekirdi" dedi. Bu konuda ne söyleyeceksiniz? Açıkçası yarışmadayken Ali hoca hakkımdaki fikirlerim başkaydı, şu an çok başka. Artık yarışma bitti ve dışarıdan baktığımda o zaman bizi çok doğru yönlendirdiğine ikna oldum. O yüzden ne diyorsa doğrudur. Ama şunu söyleyeyim, cahil cesaretiyle her şeyin üstüne atlamak bana çok tehlikeli geliyor. Daha dizide dublajımı yapmıyorken sahneye çıkıp, sesimi çok iyi kullanabiliyormuşum gibi, kendimi ortaya atmak bana cahil cesareti olur gibi geldi. Bunun sırf para kazanmak amacıyla yapıldığı eleştirisine de hak veremeyeceğim. Çünkü gerçekten öyle bir şey değil. Konu sırf para kazanmak olsaydı başka bir işten çok daha fazla kazanabilir, daha rahat koşullarda çalışabilirdim. Yaptığım işin kalitelisini seçmeye, kendimi eğitmeye çalışıyorum. En azından yerimde saymadığıma inanıyorum, bu yüzden içim rahat. Sahneye çıkmayı tabi ki istiyorum. Ben oyuncu olacağım, iyi bir oyuncu olmak istiyorum diyen birinin yolunun sahneden geçmemesi mümkün değil. Ama zamanı var. "Bir insanın kollarını açıp seni çok seviyorum ödemesi bedel olamaz, aksine çok keyif verici bir şey9' Birkaç sene öncesine kadar okuluna gidip gelen kendi halinde bir genç kızdınız. Bugün ise herkes sizi tanıyor. Olumlu ya da olumsuz hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu? Tanınmış bir insan haline geldiğinizde insanlarda tuhaf bir önyargı oluyor. Kendinizi merkez gibi düşünürseniz, çemberin yakınındaki insanlar benim aynı ben olduğumu biliyor. İlişkileriniz eskisi gibi devam ediyor. Çember dışa doğru genişledikçe bir takım insanlar var ki, sizin çok yakınında olmayan, onlar bir takım ön yargılara sahip oluyor. Sizin hakkınızda dışarıdan olumsuz yorumlar yapıyorlar. Bu, bir dönem bana çok incitici geldi. Arkandan bir sürü şeyler söylüyorlar. Oysaki sen, sadece hayallerinin peşinden koşuyorsun, yapmak istediğin bir şey için mücadele veriyorsun. Bu yüzden tanınmışlıkla birlikte insanın sosyal hayatında birtakım şeyler oluyor, zemin sallanıyor biraz. İsimlere çok fazla kapılmamak lazım, sanırım buna kapılanların hayatı biraz zor oluyor. İlgiden bunaldığınız olmuyor mu? Düşünsenize hiç tanımadığınız bir insan, sokakta asık yüzle köpeğinizi gezdirirken ben seni çok seviyorum deyip boynunuza sarılıyor. Bunlar herkese nasip olacak şeyler değil. Ama açıkçası ilk zamanlarda sıkkınlık da oldu. Mardin'de çalışırken beni gerçekten Zilan zannediyorlardı. Ve açıkçası bu sevgiden bunaldığım da olmuştu. 50 derece sıcaklıkta kimseyle öpüşmek istemiyordum, bunalıyordum. Ama artık farklı düşünüyorsunuz.. Efkan Efekan'ı kaybettikten sonra (ilk işimde beraber çalışmıştık) birden herşey değişti. Onun insanlara ne kadar nazik davrandığını ruh hali ne olursa olsun her ortamda yanına gelen herkese merhaba deyip ne kadar vakit ayırdığını düşündüm ve bu benim için bir milat oldu. Artık çok mutsuz ve ters bir anım bile olsa gülümsemek zorunda hissediyorum kendimi, çünkü bu böyle bir şey. Hem dizi çekeyim, hem insanlar izlesin, hem rating'imiz yüksek olsun deyip ondan sonra da ilgiden şikayetçi oluyorum demek doğru değil. İnsanlar bunları bir bedel olarak görmediği zaman sorun ortadan kalkıyor. Çünkü, bir insanın kollarını açıp seni çok seviyorum demesi bedel olamaz, aksine çok keyif verici bir şey. Tadını çıkarmak lazım. Türk izleyicisi şimdiye kadar oynadığınız masum kadın rollerini size çok yakıştırıyor. Sizi daha farklı rollerde ne zaman göreceğiz? Farklı rolleri denemek istiyorum, inşallah deneyeceğim de. Ama televizyonda değil. Bir grup izleyici var ki ne oynadığını izlemek için geliyor. Bunlar sizi izlemek için para veren insanlar. Yani. oyun izlemek için gelen insanlara evet ben bunu oynadım demek için farklı bir rolle karşılarına çıkmak isterim. Ama senin gerçekten dizide canlandırdığın karakter olduğuna inananlar böyle bir rolden hoşlanmayacaklardır. Şimdi herkes gördüğünde sarılıyor, el sallıyor, öpücük yolluyor, selam veriyor. Kötü bir kadını oynayıp sokaklarda tepki almak istemiyorum. Diğer taraftan gerçekten kendimi görmek, denemek, sınırları zorlamak istiyorum. Bu yüzden masum kızın dışında roller de oynayacağım ama dizilerde değil... Dizi çekmenin en keyifli yanlarından biri de normal şartlarda karşı karşıya gelemeyeceğiniz insanlarla çok uzun vakitler geçirme şansınız olması. Gerek sahnede oynarken, gerek kahve molalarında çok fazla şey öğreniyoruz, hem hayata hem de oyunculuğa dair. Mesela dizide babamı oynayan Engin Şenkan; o kadar muhteşem ki bazen karşılıklı rollerimizde arkadan bir tekme atıyor ve hop sen oynayıp gidiyorsun. Sahne hakimiyeti, karşısındaki oyuncuyla kurduğu iletişim muazzam. Tabii bir tek Engin ağabeyle değil, Lale ablayla oynarken de böyle oluyor Ayda abla ve Avni ağabeyle de. 10 sene sonra kendinizi nerede görüyorsunuz? Şu anda bulunduğum durumu da iki sene Öncesinden hayal edemiyordum, insan bir yandan kendini geliştirmeye çalışıyor ve kendine güveniyor, ama şans faktörü de çok önemli. Yarışmadayken bir oyuncunun başrol alması için olgunluk yaşı 25-30. sen daha 20 yaşındasın diyorlardı. Buna inanmıştım. ama ondan sonra Tomris hanımla tanıştım, kocaman bir prodüksiyonun başrolü geldi ve sadece 18 yaşındaydım. İşte bu şans, başrol için aranan kız 30 yaşında olsaydım ben oynayamayacaktım. O yüzden ilerisini tahmin etmek çok mümkün değil.
(Kaynak:http://hatrlasevglimmm.blogspot.com/)
Beren Saat ''Türkiye'nin Yıldızları'' yarışması ile tv izleyicisinin ve yapımlacıların dikkatini çekerek tv dizilerinde rol alan ve son olarak atv de yayınlanan ''Hatırla Sevgili'' ile büyük beğeni toplayan yetenekli ve güzel oyuncu Beren Saat ile yapılan keyifli bir röportaj... Hatırla Sevgili bir dönem dizisi. Çekimler öncesinde nasıl bir hazırlık aşaması geçirdiniz? Çok yoğun bir hazırlık dönemi oldu.Dönem dizisi olması nedeniyle Yılmaz Karakoyunlu, Can Dündar, Ferhat Kenter gibi isimlerle birtakım birlikteliklerimiz oldu. Özellikle Can Dündar'ın bize büyük yardımı oldu. Belgeseller nedeniyle çok önemli bir veri tabanına sahip. Bundan çok faydalandık. Zaten, Tomris hanım ilk günden Demir Kırat belgeselini tutuşturdu elime. Sonrasında bir yandan dizideki karakterlerin psikolojik boyutunu incelerken, diğer yandan o dönemde kadınlar tırnaklarını nasıl törpülüyorlarmış, saçlar nasılmış, ayakkabıların modeli neymiş diye araştırma yaptık. Eski Hayat dergilen bulundu, Tomris hanımın evinde sabahlara kadar bu dergiler karıştırıldı. Yaratım aşamasında bulunmak benim için çok keyifli ve öğretici oldu. Dizide cumhuriyet tarihimizin siyasi açıdan oldukça sıkıntılı bir dönemi resmediliyor. O yıllarda yaşananlar hakkında ne düşünüyorsunuz? En başta şunu söylemem gerekir; bu diziyle birlikte anladım ki, o dönemi çok yüzeysel biliyormuşum. Yakın tarih deniliyor ama bana çok uzakmış gibi geliyordu. Ta ki anneannemle konuşana kadar; bir gün anneannem üzerinde 27 Mayıs tarihi olan yüzüğünü gösterdi, o dönemde orduya yardım olsun diye herkes alyanslarını değerli eşyalarını bağışlamış, karşılığında devlet onlara bu yüzükleri vermiş. O an anladım ki aslında bu dönem hiç uzak değil, anneannemin şahit olduğu olaylar. Bir insanın, başbakan konumundayken alınıp idam edildiğini düşününce beynime kurşun yemiş gibi oluyorum. Bu kadar antidemokratik bir tutum insanı üzüyor. Siyasi çalkantıları bir yana bıraktığımızda 50'li 60'lı yıllarda yaşamak ister miydiniz? Aslına bakarsanız o dönem çok özendirici. Müzikler, kıyafetler, nezaket... Nezaketin her alana yansıması; oturmaları kalkmaları, konuşmaları, insan ilişkileri... Her şey çok keyifli. 70'ler 80'ler değil ama 50'li 60'lı yıllar yaşamak için çok tercih edilebilir bir dönem. Sinema filminde oynamak istediğinizi söylediniz; teklifler var mı? Çok sabırsızlıkla beklediğim bir rol var. Tomris Giritlioğlu çekecek ve inanıyorum ki çok güzel olacak. Ama filmi perdede görene kadar konuşmamak lazım. O yüzden şimdilik söyleyebileceklerim bu kadar. Kendinizi nasıl bir oyuncu olarak değerlendiriyorsunuz? Daha oyuncuyum diyemiyorum, olmaya çalışıyorum. Bir potansiyel var galiba. Zaten buna inanmasam bu işe soyunmazdım. Kendimi hayal kırıklığına uğratmaktan çok korkarım. Oyunculuğunuzu geliştirmek için neler yapıyorsunuz? Galiba ihtiyaca göre şekilleniyor. Mesela, Aşka Sürgün dizisinde kendim konuşmuyordum, seslendirmeyi başkası yapıyordu. Ama bu dizide dublajı ben yapıyorum. Bu yaz ses egzersizleriyle, tonlama çalışmalarıyla çok uğraştım. Bir yandan da fiziksel esnekliğimi ve kondisyonumu kaybetmemek için çalışıyorum. Çok yoğun bir tempoda çalışıyorsunuz, bu sizi nasıl etkiliyor? Açıkçası şu an dizi çektiğim bir dönemdeyim ve bunu yarıda bırakamam. Biliyorsunuz bu ülkede insanların dönemleri var, ben de şu anda bırakamayacağım bir noktayım, döndüğümde aynı şansı bulamayabilirim. O yüzden son 3 senedir sürekli çalışıyorum. Dizi çekmek öyle bir şey ki, insanın başka hiçbir şeye vakti kalmıyor. Kitap okurken bile 3.4. sayfada yorgunluktan uyuyorsunuz. Bir yandan insanın kişisel gelişimini durduruyor, diğer yandan farklı yönetmenlerle ve farklı tecrübelerdeki oyuncularla vakit geçirdiğiniz için bir tür atölye çalışmasının yaşandığı bir okul aslında. Yani, bir anlamda bu döngü içinde gelişiyorum. Ali Poyrazoğlu sizin için; "Tiyatro yeteneği vardı ama kullanmadı, TV dizilerinde oynayarak para kazanmayı seçti, oysa kendine daha derin yatırımlar yapması gerekirdi" dedi. Bu konuda ne söyleyeceksiniz? Açıkçası yarışmadayken Ali hoca hakkımdaki fikirlerim başkaydı, şu an çok başka. Artık yarışma bitti ve dışarıdan baktığımda o zaman bizi çok doğru yönlendirdiğine ikna oldum. O yüzden ne diyorsa doğrudur. Ama şunu söyleyeyim, cahil cesaretiyle her şeyin üstüne atlamak bana çok tehlikeli geliyor. Daha dizide dublajımı yapmıyorken sahneye çıkıp, sesimi çok iyi kullanabiliyormuşum gibi, kendimi ortaya atmak bana cahil cesareti olur gibi geldi. Bunun sırf para kazanmak amacıyla yapıldığı eleştirisine de hak veremeyeceğim. Çünkü gerçekten öyle bir şey değil. Konu sırf para kazanmak olsaydı başka bir işten çok daha fazla kazanabilir, daha rahat koşullarda çalışabilirdim. Yaptığım işin kalitelisini seçmeye, kendimi eğitmeye çalışıyorum. En azından yerimde saymadığıma inanıyorum, bu yüzden içim rahat. Sahneye çıkmayı tabi ki istiyorum. Ben oyuncu olacağım, iyi bir oyuncu olmak istiyorum diyen birinin yolunun sahneden geçmemesi mümkün değil. Ama zamanı var. "Bir insanın kollarını açıp seni çok seviyorum ödemesi bedel olamaz, aksine çok keyif verici bir şey9' Birkaç sene öncesine kadar okuluna gidip gelen kendi halinde bir genç kızdınız. Bugün ise herkes sizi tanıyor. Olumlu ya da olumsuz hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu? Tanınmış bir insan haline geldiğinizde insanlarda tuhaf bir önyargı oluyor. Kendinizi merkez gibi düşünürseniz, çemberin yakınındaki insanlar benim aynı ben olduğumu biliyor. İlişkileriniz eskisi gibi devam ediyor. Çember dışa doğru genişledikçe bir takım insanlar var ki, sizin çok yakınında olmayan, onlar bir takım ön yargılara sahip oluyor. Sizin hakkınızda dışarıdan olumsuz yorumlar yapıyorlar. Bu, bir dönem bana çok incitici geldi. Arkandan bir sürü şeyler söylüyorlar. Oysaki sen, sadece hayallerinin peşinden koşuyorsun, yapmak istediğin bir şey için mücadele veriyorsun. Bu yüzden tanınmışlıkla birlikte insanın sosyal hayatında birtakım şeyler oluyor, zemin sallanıyor biraz. İsimlere çok fazla kapılmamak lazım, sanırım buna kapılanların hayatı biraz zor oluyor. İlgiden bunaldığınız olmuyor mu? Düşünsenize hiç tanımadığınız bir insan, sokakta asık yüzle köpeğinizi gezdirirken ben seni çok seviyorum deyip boynunuza sarılıyor. Bunlar herkese nasip olacak şeyler değil. Ama açıkçası ilk zamanlarda sıkkınlık da oldu. Mardin'de çalışırken beni gerçekten Zilan zannediyorlardı. Ve açıkçası bu sevgiden bunaldığım da olmuştu. 50 derece sıcaklıkta kimseyle öpüşmek istemiyordum, bunalıyordum. Ama artık farklı düşünüyorsunuz.. Efkan Efekan'ı kaybettikten sonra (ilk işimde beraber çalışmıştık) birden herşey değişti. Onun insanlara ne kadar nazik davrandığını ruh hali ne olursa olsun her ortamda yanına gelen herkese merhaba deyip ne kadar vakit ayırdığını düşündüm ve bu benim için bir milat oldu. Artık çok mutsuz ve ters bir anım bile olsa gülümsemek zorunda hissediyorum kendimi, çünkü bu böyle bir şey. Hem dizi çekeyim, hem insanlar izlesin, hem rating'imiz yüksek olsun deyip ondan sonra da ilgiden şikayetçi oluyorum demek doğru değil. İnsanlar bunları bir bedel olarak görmediği zaman sorun ortadan kalkıyor. Çünkü, bir insanın kollarını açıp seni çok seviyorum demesi bedel olamaz, aksine çok keyif verici bir şey. Tadını çıkarmak lazım. Türk izleyicisi şimdiye kadar oynadığınız masum kadın rollerini size çok yakıştırıyor. Sizi daha farklı rollerde ne zaman göreceğiz? Farklı rolleri denemek istiyorum, inşallah deneyeceğim de. Ama televizyonda değil. Bir grup izleyici var ki ne oynadığını izlemek için geliyor. Bunlar sizi izlemek için para veren insanlar. Yani. oyun izlemek için gelen insanlara evet ben bunu oynadım demek için farklı bir rolle karşılarına çıkmak isterim. Ama senin gerçekten dizide canlandırdığın karakter olduğuna inananlar böyle bir rolden hoşlanmayacaklardır. Şimdi herkes gördüğünde sarılıyor, el sallıyor, öpücük yolluyor, selam veriyor. Kötü bir kadını oynayıp sokaklarda tepki almak istemiyorum. Diğer taraftan gerçekten kendimi görmek, denemek, sınırları zorlamak istiyorum. Bu yüzden masum kızın dışında roller de oynayacağım ama dizilerde değil... Dizi çekmenin en keyifli yanlarından biri de normal şartlarda karşı karşıya gelemeyeceğiniz insanlarla çok uzun vakitler geçirme şansınız olması. Gerek sahnede oynarken, gerek kahve molalarında çok fazla şey öğreniyoruz, hem hayata hem de oyunculuğa dair. Mesela dizide babamı oynayan Engin Şenkan; o kadar muhteşem ki bazen karşılıklı rollerimizde arkadan bir tekme atıyor ve hop sen oynayıp gidiyorsun. Sahne hakimiyeti, karşısındaki oyuncuyla kurduğu iletişim muazzam. Tabii bir tek Engin ağabeyle değil, Lale ablayla oynarken de böyle oluyor Ayda abla ve Avni ağabeyle de. 10 sene sonra kendinizi nerede görüyorsunuz? Şu anda bulunduğum durumu da iki sene Öncesinden hayal edemiyordum, insan bir yandan kendini geliştirmeye çalışıyor ve kendine güveniyor, ama şans faktörü de çok önemli. Yarışmadayken bir oyuncunun başrol alması için olgunluk yaşı 25-30. sen daha 20 yaşındasın diyorlardı. Buna inanmıştım. ama ondan sonra Tomris hanımla tanıştım, kocaman bir prodüksiyonun başrolü geldi ve sadece 18 yaşındaydım. İşte bu şans, başrol için aranan kız 30 yaşında olsaydım ben oynayamayacaktım. O yüzden ilerisini tahmin etmek çok mümkün değil.
(Kaynak:http://hatrlasevglimmm.blogspot.com/)

Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:

MÜZİK MÜZİK MÜZİK
HATIRLA SEVGİLİ ALBÜMÜNÜ İNDİRMEK İSTEYEN ARKADAŞLAR LİNKE TIKLAYIN ŞİFRE:mevra http://rapidshare.com/files/48968904/Hatirla_Sevgili_-_Dizi_Muzikleri_2007-www.mp3paylasim.com.tr.tc.rar YORUMLARINIZI ESİRGEMEYİNİZ... DİKKAT: link tamamen tanıtım amaçlıdır... dinlenip silinmesi gereklidir. orjinalini tercih ediniz... ALBÜMÜN ORJİNALİ HAKKINDA BİLGİ http://www.seyhanmuzik.com/main/main.php?display=music&act=show_product&cid=1&prdct_id=213Kevgslxy
(Kaynak:http://hatrlasevglimmm.blogspot.com/)
HATIRLA SEVGİLİ ALBÜMÜNÜ İNDİRMEK İSTEYEN ARKADAŞLAR LİNKE TIKLAYIN ŞİFRE:mevra http://rapidshare.com/files/48968904/Hatirla_Sevgili_-_Dizi_Muzikleri_2007-www.mp3paylasim.com.tr.tc.rar YORUMLARINIZI ESİRGEMEYİNİZ... DİKKAT: link tamamen tanıtım amaçlıdır... dinlenip silinmesi gereklidir. orjinalini tercih ediniz... ALBÜMÜN ORJİNALİ HAKKINDA BİLGİ http://www.seyhanmuzik.com/main/main.php?display=music&act=show_product&cid=1&prdct_id=213Kevgslxy
(Kaynak:http://hatrlasevglimmm.blogspot.com/)

Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:


haberler
AŞIKLAR TEPESİ NEREDE?
Bir vapura atlayıp Adalar’a geçmeye ne dersiniz? Önce Büyükada’ya varıp iskele meydanındaki faytonlardan birine atlarsanız soluğu Aşıklar Yolu’nda alırsınız. Aslında Aşıklar Yolu adada yapılan iki turdan birinin adı. Adada iki tur yolu vardır. Birine ‘Büyük Tur’, diğerine ‘Küçük Tur’ denir. Küçük Tur’a aynı zamanda ‘Aşıklar Yolu’ da denir. Aşıklar Tepesi, Heybeliada’da bulunan dört tepeden biri ve adanın en yüksek tepesi. Üzerinde harap halde bir yel değirmeni bulunduğu için halk arasında Değirmen Tepesi olarak da anılır. Heybeliada’daki Aşıklar Tepesi’ne giderseniz, ayaklarınızın altından kuzeyde İstanbul’a, güneybatıda ufuklara doğru uzanan eşsiz bir manzarada kendinizi kaybedersiniz. büyükada'da diye biliyorum ...
ŞOK ŞOK ŞOK!!!!
HATIRLA SEVGİLİ MAHKEMELİK OLDU
Ekranların sevilen dizisi HATIRLA SEVGİLİ daha başladıgı ilk günden itibaren siyasi içerigi ile ilgi görmüş ve eleştirilere maruz kalmıştı... özellikle siyasi içerikleri ve Tarihimize ışık tutan dizi son bölümlerinde DENİZ GEZMİŞ ve arkadaşlarının hayat öyküsünü anlatmaya başlamıştı.. o dönemdeki insanları ve olayları birebir canlandıran HATIRLA SEVGİLİ RÜTÜK tarafından mahkeye verildi... sebep oalrakta genç nesillerin beynini yıkamak , DENİZ GEZMİŞ'İ kahraman gibi gösterme ve o zamanın gençlerini sanki çok iyi bir şey yapıyormuş gibi özendirerek anlatma sebeplerinden dolayı MAHKEMELİK OLDU. RÜTÜK bu konuda hiç bi açıklama yapmazken,HATIRLA SEVGİLİ yapımcıları,oyuncular ve ATV zor durumda kaldıklarını çok sıkıntılı günler geçirdiklerini belirti... yapımcılar ve atv yönetimi; mahkemenin gidişatı çok önemli, davayı kaybedersek diziye ara verilebilir ya da yayından kalkabilir diye açıklama yaptılar...
YENİ SEZONUNDA NELER OLACAK?
Hatırla Sevgili’nin yeni sezon bölümleri 1969 Şubat’ından devam ediyor. Ahmet, Rüya’nın kendi kızı olduğunu öğrendikten sonra büyük çalkantılar yaşayacak ve Yasemin’le Necdet’in hayatı artık asla eskisi gibi olmayacak. Rüya’nın doğumunu, büyüdüğünü görememiş olan Ahmet bunun acısını Yasemin’den çıkaracak. Güzide’nin hayatı da dönülmez biçimde değişecek. Yasemin’le yüzleşen Güzide’yi de bir sürpriz beklemektedir.Ailelerin olaylara karışmasıyla Ahmet ve Yasemin arasında büyük bir mücadele başlayacak. Ayla’nın bu mücadeledeki rolü herkesin kaderine etki edecek. Deniz’in ağır yaralı hastaneye kaldırılması Defne ve aileler için büyük şok yaratır. Artık Türkiye’de farklı görüşten gençlerin arasında gittikçe yükselen şiddet herkesi dört bir yana savrulmaya başlar. Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan’ın da aralarında olduğu solcu gençler farklı fraksiyonlara bölünücekler. Bu süreç Türkiye’yi 12 Mart 1971 darbesine taşıyacaktır. Diğer yandan sağcı gençlerin örgütlendiği ülkü ocakları ve Yaşar’ın bu çevrelerde yükselişi Işık’la ilişkisine etki edecektir. İşçi hareketleri’nin yoğun yaşandığı bir dönemde DİSK ve emekçilerin haklarını arama kavgalarına şahit olacağız. Rıza tekrar siyasete dönme umuduyla çalışmalara başlayacak. Demirel hükümeti, İsmet İnönü’nün de desteğini alarak eski DP’lilerin siyasi haklarını geri vermeye çalışacak. Ama tabii bu, bazı çevrelerin hiç hoşuna gitmeyecektir.
YASEMİN'İN YAŞLILIĞINI AVŞAR KIZI OYNAYACAK
atv'nin sevilen dizisi 'Hatırla Sevgili'nin 80'li yılları anlatması planlanan son bölümlerinde, Beren Saat'in oynadığı rol Hülya Avşar'a teklif edilecek! atv'nin iddialı dizisi 'Hatırla Sevgili' yeni yayın dönemine, 7 Eylül'de birinci sezon finalinin tekrarıyla başlayacak. Yeni bölüm ise 14 Eylül'de ekrana gelecek. Bu sezon, 70'li yılların Türkiye'sini işleyecek olan diziye; Demirel ve Ecevit karakterleri de katılacak. Senarist Nilgün Öneş, dizinin '12 Eylül İhtilali' ile bitmesinden yana olurken; projenin tasarımcısı Tomris Giritlioğlu, 80'lere kadar gelmeyi planlıyor. Giritlioğlu'nun; 'Hatırla Sevgili'nin 80'lı yılları anlatan ve karakterlerin 20 yıl yaşlandığı bölümleri için oyuncu değişikliği düşündüğü belirtiliyor. Beren Saat'in yaşlılığını Hülya Avşar'ın, Cansel Elçin'in rolünü de Uğur Polat'ın oynaması planlanıyor. Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel'i kimlerin oynayacağı ise henüz belli olmadı
(Kaynak:http://hatrlasevglimmm.blogspot.com/)
AŞIKLAR TEPESİ NEREDE?
Bir vapura atlayıp Adalar’a geçmeye ne dersiniz? Önce Büyükada’ya varıp iskele meydanındaki faytonlardan birine atlarsanız soluğu Aşıklar Yolu’nda alırsınız. Aslında Aşıklar Yolu adada yapılan iki turdan birinin adı. Adada iki tur yolu vardır. Birine ‘Büyük Tur’, diğerine ‘Küçük Tur’ denir. Küçük Tur’a aynı zamanda ‘Aşıklar Yolu’ da denir. Aşıklar Tepesi, Heybeliada’da bulunan dört tepeden biri ve adanın en yüksek tepesi. Üzerinde harap halde bir yel değirmeni bulunduğu için halk arasında Değirmen Tepesi olarak da anılır. Heybeliada’daki Aşıklar Tepesi’ne giderseniz, ayaklarınızın altından kuzeyde İstanbul’a, güneybatıda ufuklara doğru uzanan eşsiz bir manzarada kendinizi kaybedersiniz. büyükada'da diye biliyorum ...
ŞOK ŞOK ŞOK!!!!
HATIRLA SEVGİLİ MAHKEMELİK OLDU
Ekranların sevilen dizisi HATIRLA SEVGİLİ daha başladıgı ilk günden itibaren siyasi içerigi ile ilgi görmüş ve eleştirilere maruz kalmıştı... özellikle siyasi içerikleri ve Tarihimize ışık tutan dizi son bölümlerinde DENİZ GEZMİŞ ve arkadaşlarının hayat öyküsünü anlatmaya başlamıştı.. o dönemdeki insanları ve olayları birebir canlandıran HATIRLA SEVGİLİ RÜTÜK tarafından mahkeye verildi... sebep oalrakta genç nesillerin beynini yıkamak , DENİZ GEZMİŞ'İ kahraman gibi gösterme ve o zamanın gençlerini sanki çok iyi bir şey yapıyormuş gibi özendirerek anlatma sebeplerinden dolayı MAHKEMELİK OLDU. RÜTÜK bu konuda hiç bi açıklama yapmazken,HATIRLA SEVGİLİ yapımcıları,oyuncular ve ATV zor durumda kaldıklarını çok sıkıntılı günler geçirdiklerini belirti... yapımcılar ve atv yönetimi; mahkemenin gidişatı çok önemli, davayı kaybedersek diziye ara verilebilir ya da yayından kalkabilir diye açıklama yaptılar...
YENİ SEZONUNDA NELER OLACAK?
Hatırla Sevgili’nin yeni sezon bölümleri 1969 Şubat’ından devam ediyor. Ahmet, Rüya’nın kendi kızı olduğunu öğrendikten sonra büyük çalkantılar yaşayacak ve Yasemin’le Necdet’in hayatı artık asla eskisi gibi olmayacak. Rüya’nın doğumunu, büyüdüğünü görememiş olan Ahmet bunun acısını Yasemin’den çıkaracak. Güzide’nin hayatı da dönülmez biçimde değişecek. Yasemin’le yüzleşen Güzide’yi de bir sürpriz beklemektedir.Ailelerin olaylara karışmasıyla Ahmet ve Yasemin arasında büyük bir mücadele başlayacak. Ayla’nın bu mücadeledeki rolü herkesin kaderine etki edecek. Deniz’in ağır yaralı hastaneye kaldırılması Defne ve aileler için büyük şok yaratır. Artık Türkiye’de farklı görüşten gençlerin arasında gittikçe yükselen şiddet herkesi dört bir yana savrulmaya başlar. Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan’ın da aralarında olduğu solcu gençler farklı fraksiyonlara bölünücekler. Bu süreç Türkiye’yi 12 Mart 1971 darbesine taşıyacaktır. Diğer yandan sağcı gençlerin örgütlendiği ülkü ocakları ve Yaşar’ın bu çevrelerde yükselişi Işık’la ilişkisine etki edecektir. İşçi hareketleri’nin yoğun yaşandığı bir dönemde DİSK ve emekçilerin haklarını arama kavgalarına şahit olacağız. Rıza tekrar siyasete dönme umuduyla çalışmalara başlayacak. Demirel hükümeti, İsmet İnönü’nün de desteğini alarak eski DP’lilerin siyasi haklarını geri vermeye çalışacak. Ama tabii bu, bazı çevrelerin hiç hoşuna gitmeyecektir.
YASEMİN'İN YAŞLILIĞINI AVŞAR KIZI OYNAYACAK
atv'nin sevilen dizisi 'Hatırla Sevgili'nin 80'li yılları anlatması planlanan son bölümlerinde, Beren Saat'in oynadığı rol Hülya Avşar'a teklif edilecek! atv'nin iddialı dizisi 'Hatırla Sevgili' yeni yayın dönemine, 7 Eylül'de birinci sezon finalinin tekrarıyla başlayacak. Yeni bölüm ise 14 Eylül'de ekrana gelecek. Bu sezon, 70'li yılların Türkiye'sini işleyecek olan diziye; Demirel ve Ecevit karakterleri de katılacak. Senarist Nilgün Öneş, dizinin '12 Eylül İhtilali' ile bitmesinden yana olurken; projenin tasarımcısı Tomris Giritlioğlu, 80'lere kadar gelmeyi planlıyor. Giritlioğlu'nun; 'Hatırla Sevgili'nin 80'lı yılları anlatan ve karakterlerin 20 yıl yaşlandığı bölümleri için oyuncu değişikliği düşündüğü belirtiliyor. Beren Saat'in yaşlılığını Hülya Avşar'ın, Cansel Elçin'in rolünü de Uğur Polat'ın oynaması planlanıyor. Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel'i kimlerin oynayacağı ise henüz belli olmadı
(Kaynak:http://hatrlasevglimmm.blogspot.com/)

Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:






Peklaaaa şimdi konuşalım kaynaşalım arkadaşlar
Bu dizide en beğendiğini ve en sevmediğiniz oyuncular kimler????
Ben öncelikle bir kamu yönetimi öğrencisi olarak bu bölümü ilgiyla izledim.Tarihi olaylarla da bu şekilde ilgim olunca üstüne romantik bir dizi olması da eklenince bu diz kaptı beni
Ben Cansel Elçin'e bayılıyorum diyebilirimOyunculuğunu ve yakışıklılığını taktir etmek lazım
Tamam Necdeti de tanır ve severiz.Ama ben Ahmeti tercih ediyorum.Yasemin...çok şirin kız.Mahsun Kırmızıgül ile oynadığı dizideki rolü hiç yakışmamıştı ona ama bu diziye cuk otumuş.Yine de seneler ilerledikçe daha bir olgun duruş edinmesi gerekiken edinememiş sanki.Ne de olsa yeni oyuncu...bu işler biraz da deneyim işi...
Aylaaaaa....o kızı hiç sevmiyorum hiç.sonunda başına geleceklerden kendi sorumludur yani....
Bir de şu anneler Ahmet ve yaseminden olayları gizlemeselerdi şu an çok mutlu olabilirlerdi.
Adnan Menderes gerçekten benzemiş.Asıldığı bölüm çok etkileyiciydi...
ya sizi neler etkiledi????

Bu dizide en beğendiğini ve en sevmediğiniz oyuncular kimler????
Ben öncelikle bir kamu yönetimi öğrencisi olarak bu bölümü ilgiyla izledim.Tarihi olaylarla da bu şekilde ilgim olunca üstüne romantik bir dizi olması da eklenince bu diz kaptı beni

Ben Cansel Elçin'e bayılıyorum diyebilirimOyunculuğunu ve yakışıklılığını taktir etmek lazım

Aylaaaaa....o kızı hiç sevmiyorum hiç.sonunda başına geleceklerden kendi sorumludur yani....
Bir de şu anneler Ahmet ve yaseminden olayları gizlemeselerdi şu an çok mutlu olabilirlerdi.
Adnan Menderes gerçekten benzemiş.Asıldığı bölüm çok etkileyiciydi...
ya sizi neler etkiledi????

Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:




inanılmaz bir kaynak niteliğinde olmuş sayfa emeğine sağlık öncelikle...... şimdi diziyle ilgili bi kaç sey sölemek istiorum öncelikle her ne kadar cansel elçini çok seviyor olsamda dizinin yıldızı bence okan yalabık adam bu dizi de kendini aştı . beren saati de çok beğeniyorm . zatn dizinin ekibi bir daha bulunamayacak güzellikte nasıl bir kadrodur o yavv , Engin şenkal , lale mansur , beren saat , okan yalabık çok güzel bir kadro bu arada rüya da süper şirin bir varlık dizide uyudğu ssahnelerde gözleri kıpır kıpır oynuo ama çook tatlı .


2. sayfa (Toplam 5 sayfa) [ 67 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |