KADER AJANLARI |
Yazar
Mesaj
KADER Mİ YOKSA TESADÜFMÜ ?
Sabah evinizden çıktınız. Otobüs durağına yürürken, baktınız vakit var. Yol üzerindeki kafeden bir kahve aldınız, karton kapta.. Hemen ordaki parkta içip otobüse yetişeceksiniz.. Ama bir aksilik oluyor. Kahve üzerinize dökülüyor. Eve dönüp üstünüzü değiştirirken o otobüsü kaçırıyorsunuz..
Kaçırmasanız neler olabilir hayatınızda aklınıza gelir mi?. Mesela o otobüste yanı boş bir güzel kız oturuyor. Binince o boş yere siz oturuyorsunuz. Kızla tanışıyor, aşık oluyorsunuz. Hayatınızın gidişi birden değişiyor..
O kahvenin üzerinize dökülmesi, kader değil mi?. Siz farkında bile olmazken oyununu oynayan kader..
İşte Kader Ajanları (The Adjusment Bureau) bu..
Hayır.. Kader değil.. miş meğer..
Hayatımız yukarda birileri tarafından planlanıyor ve bir kitaba yazılıyormuş.
Bizim Alın Yazısı dediğimiz şey yani. O kitabı yazanlar, sizin o kıza rastlamamanıza karar veriyorlar. Bunun çaresi de, bir Kader Ajanı'nın (Türkçe isim cuk oturmuş) park yolunda size çarparak, kahveyi üzerinize boşaltması.. Ama ajan dalga geçince, kahve dökülmüyor.. Siz otobüse biniyorsunuz.
Boş koltuktaki güzel ve de süper mini etekli kızın yanına oturuyorsunuz..
Kız "Bacaklarıma mı bakıyorsunuz" diyor. Siz "Bu elbiseyle bakmamak mümkün mü" diyorsunuz. Kız "O elbise değil, mini etek" diyor.. Siz "Etek değil, kemer" diye gülüyorsunuz ve, Kader Bürosunun sizin için yazdığı alın yazısı değişiyor. Hayatınızda olmaması gereken aşk başlıyor. Büro şimdi sizin için yazdıklarını yeniden rayına oturtmak için kolları sıvıyor.. Siz de, kaderinizde olmayan aşkınıza sahip çıkmak için büroya ve ajanlarına savaş açıyorsunuz..
Hoş bir öykü değil mi?..
1954'de yazılmış kısa öykü için ünlü bir senarist George Nolfi (Ocean 12, Mourne İdentity) kolları sıvamış. "Bu defa hem yazar, hem çekerim" demiş.. Amerika filmi tuttu. Bana sorarsanız, çok daha hoş, çok daha hareketli olabilirdi. Hele o final, el ele tutuşmuş genç kızla delikanlının kaderden kaçma sahneleri, nefes kesen bir aksiyona dönüşebilirdi.
Delikanlı da Matt Damon, balerin sevgilisinde Emily Blunt filmi iyi götürüyorlar.
Acımasız baş ajan rolünde yılların Terence Stamp'ini görmek güzel...
Kesinlikle öneririm çünkü; son yıllarda izlediğim en kaliteli filmdi her şeyiyle
Kurgusu, felsefesi, konusu, görsellik, oyunculuk... Kadere bakış açımı değiştirdi birazcık
Bana göre o kadar güzeldi ki hem duygusal, hem düşündürücü hemde bir şeylerin olması için çabalarken kendinizi kaptırma duygusunu yaşatıyor izlerken
Politikaya erken yaşta atılan ve New York'un en sevilen politikacısı "David Norris"
Balerin ve sanatını çok iyi yapan balerin, güzelmi güzel "Elise Sellas"
Kader Ajanları (Yani melekler, Tanrı tarafından bu iş için yaratılmış görevliler)

Sabah evinizden çıktınız. Otobüs durağına yürürken, baktınız vakit var. Yol üzerindeki kafeden bir kahve aldınız, karton kapta.. Hemen ordaki parkta içip otobüse yetişeceksiniz.. Ama bir aksilik oluyor. Kahve üzerinize dökülüyor. Eve dönüp üstünüzü değiştirirken o otobüsü kaçırıyorsunuz..
Kaçırmasanız neler olabilir hayatınızda aklınıza gelir mi?. Mesela o otobüste yanı boş bir güzel kız oturuyor. Binince o boş yere siz oturuyorsunuz. Kızla tanışıyor, aşık oluyorsunuz. Hayatınızın gidişi birden değişiyor..
O kahvenin üzerinize dökülmesi, kader değil mi?. Siz farkında bile olmazken oyununu oynayan kader..
İşte Kader Ajanları (The Adjusment Bureau) bu..
Hayır.. Kader değil.. miş meğer..
Hayatımız yukarda birileri tarafından planlanıyor ve bir kitaba yazılıyormuş.
Bizim Alın Yazısı dediğimiz şey yani. O kitabı yazanlar, sizin o kıza rastlamamanıza karar veriyorlar. Bunun çaresi de, bir Kader Ajanı'nın (Türkçe isim cuk oturmuş) park yolunda size çarparak, kahveyi üzerinize boşaltması.. Ama ajan dalga geçince, kahve dökülmüyor.. Siz otobüse biniyorsunuz.
Boş koltuktaki güzel ve de süper mini etekli kızın yanına oturuyorsunuz..
Kız "Bacaklarıma mı bakıyorsunuz" diyor. Siz "Bu elbiseyle bakmamak mümkün mü" diyorsunuz. Kız "O elbise değil, mini etek" diyor.. Siz "Etek değil, kemer" diye gülüyorsunuz ve, Kader Bürosunun sizin için yazdığı alın yazısı değişiyor. Hayatınızda olmaması gereken aşk başlıyor. Büro şimdi sizin için yazdıklarını yeniden rayına oturtmak için kolları sıvıyor.. Siz de, kaderinizde olmayan aşkınıza sahip çıkmak için büroya ve ajanlarına savaş açıyorsunuz..
Hoş bir öykü değil mi?..
1954'de yazılmış kısa öykü için ünlü bir senarist George Nolfi (Ocean 12, Mourne İdentity) kolları sıvamış. "Bu defa hem yazar, hem çekerim" demiş.. Amerika filmi tuttu. Bana sorarsanız, çok daha hoş, çok daha hareketli olabilirdi. Hele o final, el ele tutuşmuş genç kızla delikanlının kaderden kaçma sahneleri, nefes kesen bir aksiyona dönüşebilirdi.
Delikanlı da Matt Damon, balerin sevgilisinde Emily Blunt filmi iyi götürüyorlar.
Acımasız baş ajan rolünde yılların Terence Stamp'ini görmek güzel...


Kesinlikle öneririm çünkü; son yıllarda izlediğim en kaliteli filmdi her şeyiyle



Politikaya erken yaşta atılan ve New York'un en sevilen politikacısı "David Norris"




Balerin ve sanatını çok iyi yapan balerin, güzelmi güzel "Elise Sellas"



Kader Ajanları (Yani melekler, Tanrı tarafından bu iş için yaratılmış görevliler)












film çok ilgimi çekti izlemek isterim
http://myanimelist.net/profile/Marvelgirl
animelist aldım yuhaa ^ . ^
animelist aldım yuhaa ^ . ^


1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 7 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |