17 Haziran 2009 - Devamını Getir Sayfaya git: 1, 2, 3, 4, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Bu etkinliği bize SailorSun önerdi.
Tek yapmamız gereken size vereceğim hikayenin devamını yazıp bu başlığa yollamanız.Sizden sadece devamını buraya yollamanızı istiyoruz.Bu vereceğim hikayeyi de SailorSun seçmiştir.Ona teşekkürlerimizi iletiyoruz..
İşte Hikayemiz;
Kendisini bilmediği uzaklara götürecek otobüsün belki yüz metre belki de bin kilometre arkasındaydı ve otobüsün yavaşça hareketlenmeye başladığını büyük bir telaşla izliyordu.
Bu yeşil renkli ve siyah kalın çizgilerle bezenmiş çirkin görünüşlü otobüs nereye gidiyordu? Çok uzaklara mı yoksa sadece bir durak öteye mi?
Kim bilebilirdi ki bu otobüsün nereye gittiğini?
O da bilmiyordu zaten. Sadece otobüsün egzozundan çıkan dumanı görüyor ve telaşla koşuyordu. Koşuyor koşuyordu ama nedense bir arpa boyu yaklaşamıyordu çirkin görünümlü, eskimiş – belki de on beş yıllık – lanet otobüse. Sanki ayakları ileriye değil de geriye doğru ilerliyordu. Bir an geriye doğru gittiğini düşünüyor bir an da durduğunu, otobüsün giderek uzaklaştığını. Bir an da iki buçuk iki buçuk metrelik adımlarla koştuğunu bir yüz metre koşucusu gibi.
Bu seçeneklerden hangisini düşünürse düşünsün, emin olduğu bir gerçek vardı. Tüylerini diken diken eden, sırtından aşağı soğuk terler döktürten bir gerçek. Otobüs yükünü almış ilerliyordu geride alınması gereken bir şeyler olmadığına inanarak. Ama içi korkuyla dolan genç böyle düşünmüyordu. “ O öküz arabasına dönmüş otobüsün içinde ben de olmalıyım.”diye defalarca aklından geçirmişti..................................
Kurallar
1.Hikaye'nin sadece devamını bu başlığa yollayacaksınız.Devamını kendiniz yazacaksınız.
2.Kesinlikle grafik kullanılmayacaktır.Bu başlığa yazı ile yazacaksınız.
3.Etkinlik 19:00'da sona erecek ve oylamaya geçilecektir.
Kazananlar
1.500 Sp 2.400 Sp 3.300 Sp ile ödüllendirilecektir..
İyi eğlenceler..
Tek yapmamız gereken size vereceğim hikayenin devamını yazıp bu başlığa yollamanız.Sizden sadece devamını buraya yollamanızı istiyoruz.Bu vereceğim hikayeyi de SailorSun seçmiştir.Ona teşekkürlerimizi iletiyoruz..
İşte Hikayemiz;
Kendisini bilmediği uzaklara götürecek otobüsün belki yüz metre belki de bin kilometre arkasındaydı ve otobüsün yavaşça hareketlenmeye başladığını büyük bir telaşla izliyordu.
Bu yeşil renkli ve siyah kalın çizgilerle bezenmiş çirkin görünüşlü otobüs nereye gidiyordu? Çok uzaklara mı yoksa sadece bir durak öteye mi?
Kim bilebilirdi ki bu otobüsün nereye gittiğini?
O da bilmiyordu zaten. Sadece otobüsün egzozundan çıkan dumanı görüyor ve telaşla koşuyordu. Koşuyor koşuyordu ama nedense bir arpa boyu yaklaşamıyordu çirkin görünümlü, eskimiş – belki de on beş yıllık – lanet otobüse. Sanki ayakları ileriye değil de geriye doğru ilerliyordu. Bir an geriye doğru gittiğini düşünüyor bir an da durduğunu, otobüsün giderek uzaklaştığını. Bir an da iki buçuk iki buçuk metrelik adımlarla koştuğunu bir yüz metre koşucusu gibi.
Bu seçeneklerden hangisini düşünürse düşünsün, emin olduğu bir gerçek vardı. Tüylerini diken diken eden, sırtından aşağı soğuk terler döktürten bir gerçek. Otobüs yükünü almış ilerliyordu geride alınması gereken bir şeyler olmadığına inanarak. Ama içi korkuyla dolan genç böyle düşünmüyordu. “ O öküz arabasına dönmüş otobüsün içinde ben de olmalıyım.”diye defalarca aklından geçirmişti..................................
Kurallar
1.Hikaye'nin sadece devamını bu başlığa yollayacaksınız.Devamını kendiniz yazacaksınız.
2.Kesinlikle grafik kullanılmayacaktır.Bu başlığa yazı ile yazacaksınız.
3.Etkinlik 19:00'da sona erecek ve oylamaya geçilecektir.
Kazananlar
1.500 Sp 2.400 Sp 3.300 Sp ile ödüllendirilecektir..
İyi eğlenceler..
Myanimelist:
http://myanimelist.net/animelist/Sensou
Sonunda otobüs şöförü turbo motoru taktı.Ve hemen hızlandı,genç de yetişmeye çalışıyordu yetişemezse hayaline ulaşamıyacaktı ve kendisi çölün ortasında kalacaktı.Sonra hareket halindeyken Usain Bolt gibi koşmaya başladı.Ama şöför ondan kaçmak için elinden gelen herşeyi yapıyordu.Uzun bir yol katettikten sonra otobüsün benzini almak için benzin istasyonuna uğrayınca genç için fırsat doğmuştu ama tam yanına yaklaşacakken otobüs tekrar hareketlendi.Kendisi de bir şarkıyı hatırlamıştı.
Yıllarımı verdim ona
Tanıdım Alaska'da
İlk defa böyle olmuştu
araba değil sanki Ferrari
yıllarca kovaladım
vermedim asla mola
Sonunda buldum işte
ben hayalim onu
O hayalini yakalayadursun otobüsün şöförü telaştan direksiyon hakimiyetini kaybetmişti herkes çığlık çığlığaydı.Bu panikteyken uçurumdan aşağıya uçunca bir gencin umudu da suya düşmüştü.
---------------------------------------------------
Bir hikaye bu kadar iğrenç bitmesi için elinden geleni yaptım.Yorum sizin.
Yıllarımı verdim ona
Tanıdım Alaska'da
İlk defa böyle olmuştu
araba değil sanki Ferrari
yıllarca kovaladım
vermedim asla mola
Sonunda buldum işte
ben hayalim onu
O hayalini yakalayadursun otobüsün şöförü telaştan direksiyon hakimiyetini kaybetmişti herkes çığlık çığlığaydı.Bu panikteyken uçurumdan aşağıya uçunca bir gencin umudu da suya düşmüştü.
---------------------------------------------------
Bir hikaye bu kadar iğrenç bitmesi için elinden geleni yaptım.Yorum sizin.
Kristal Tokyo ve Ay Krallığı'nda yapılan araştırmalarda bulunan tek şey ONUR VE ŞEREF olarak kayda geçirildi. Ölümüne Sailor Moon
minnoş
sailormoooon yazmış:
Myanimelist:
http://myanimelist.net/animelist/Sensou
Belkide onu çok uzaklara götürecek otobüs buydu.
Belkide sadece kendini kandırıyordu.Hiçbir fikri yoktu ama yinede o eski püskü 15 yıllık otobüsün peşinden koşuyordu bu kadar eski bir otobüs ne kadar hızlanabilirdiki?İçinden sürekli ne olcak yetişebilirim diyerek koşmaya başladı. O anda otobüsün durduğunu farketti.Otobüsün içinden yaşlı bir adam ona sesleniyordu "gel evlat seni herzaman hayal ettiğin çok uzaklara götüreceğim."Bir an rüya gördüğünü zannetti gözlerini ovaladı açtıki evet rüya değildi.Koşar adımlarla otobüse doğru yürüdü ve elini yaşlı adama uzattı.
yaşlı adam:"maceralı yolculuğumuza hoşgeldin evlat"
Çok şaşkındı arkasını döndüğünde kendi gibi şaşkın birçok genç gördü.Onlarla konuşurken her genç bu otobüse binmelerinin nasıl olduğunu anlattı. Hepsinin anlattığı sonucu çok şaşkın kaldı.Hala düşünüyordu "Acaba bu bir rüyamı" yaşlı adam seslendi "Hayır evlat bu rüya değil gerçek" artık genç böyle birşey olduğuna kabullendi ve yolculuğuna devam etti ama bu bildiğimiz yolculuklardan değildi bu
hayat yolculuğuydu
NASIL OLMUŞ UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR BENDE PEK YETEKLİ DEĞİLİM AMA BİR AN İLHAM GELDİ YAZAYIM DEDİM...
Belkide sadece kendini kandırıyordu.Hiçbir fikri yoktu ama yinede o eski püskü 15 yıllık otobüsün peşinden koşuyordu bu kadar eski bir otobüs ne kadar hızlanabilirdiki?İçinden sürekli ne olcak yetişebilirim diyerek koşmaya başladı. O anda otobüsün durduğunu farketti.Otobüsün içinden yaşlı bir adam ona sesleniyordu "gel evlat seni herzaman hayal ettiğin çok uzaklara götüreceğim."Bir an rüya gördüğünü zannetti gözlerini ovaladı açtıki evet rüya değildi.Koşar adımlarla otobüse doğru yürüdü ve elini yaşlı adama uzattı.
yaşlı adam:"maceralı yolculuğumuza hoşgeldin evlat"
Çok şaşkındı arkasını döndüğünde kendi gibi şaşkın birçok genç gördü.Onlarla konuşurken her genç bu otobüse binmelerinin nasıl olduğunu anlattı. Hepsinin anlattığı sonucu çok şaşkın kaldı.Hala düşünüyordu "Acaba bu bir rüyamı" yaşlı adam seslendi "Hayır evlat bu rüya değil gerçek" artık genç böyle birşey olduğuna kabullendi ve yolculuğuna devam etti ama bu bildiğimiz yolculuklardan değildi bu
hayat yolculuğuydu
NASIL OLMUŞ UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR BENDE PEK YETEKLİ DEĞİLİM AMA BİR AN İLHAM GELDİ YAZAYIM DEDİM...
...
Ama içi korkuyla dolan genç böyle düşünmüyordu. “ O öküz arabasına dönmüş otobüsün içinde ben de olmalıyım.”diye defalarca aklından geçirmişti... Birden yavaşladığını hissetmeye başladı. Neden duraksıyordu? Kafatasından fırlayacakmış gibi hissettiği beyni bin bir düşüncenin içinden birini yakalamış ve aklına o otobüsün içinde neler olduğuna takılmıştı. Neden kendisini almıyordu acaba? Oradan bakılınca otobüsün içi bomboş görünüyordu aslında...
Belki şoför beni duyar umuduyla seslenmeyi denedi. Fakat kendi sesini bile duyamıyordu. Çığlıklar attı, atmayı denedi... Hiçkimse onu duyamıyordu. Çevrede kimse olmamasına rağmen ağaçlar,taşlar hepsi ona bakıp içlerinden alay ediyorlar gibi görünüyordu... Çok fazla yavaşladığını hissetti. Kurtulmalıydı buradan, gitmeliydi bir an önce.
Birden otobüsün durduğunu farketti. İçinde birden yükselen sevinç dalgasıyla daha hızlı koşmaya başladı. Fakat garip birşeyler oluyordu. Hâlâ otobüse yetişemiyordu? Ne kadar çabalarsa çabalasın onu olduğu yerden kurtaracak olan ışığa yetişemiyordu.
En sonunda gözyaşlarıyla olduğu yerde durdu. Yere diz çöktü ve yeniden harekete geçen otobüsü sadece ıslak gözlerle izlemeye başladı....
__________________
aceleye geldi biraz yazdım hemen birşeyler o.O oylamaya yetişemeyebilirim katılan ve katılacak olan arkadaşlara başarılar ^__^
Ama içi korkuyla dolan genç böyle düşünmüyordu. “ O öküz arabasına dönmüş otobüsün içinde ben de olmalıyım.”diye defalarca aklından geçirmişti... Birden yavaşladığını hissetmeye başladı. Neden duraksıyordu? Kafatasından fırlayacakmış gibi hissettiği beyni bin bir düşüncenin içinden birini yakalamış ve aklına o otobüsün içinde neler olduğuna takılmıştı. Neden kendisini almıyordu acaba? Oradan bakılınca otobüsün içi bomboş görünüyordu aslında...
Belki şoför beni duyar umuduyla seslenmeyi denedi. Fakat kendi sesini bile duyamıyordu. Çığlıklar attı, atmayı denedi... Hiçkimse onu duyamıyordu. Çevrede kimse olmamasına rağmen ağaçlar,taşlar hepsi ona bakıp içlerinden alay ediyorlar gibi görünüyordu... Çok fazla yavaşladığını hissetti. Kurtulmalıydı buradan, gitmeliydi bir an önce.
Birden otobüsün durduğunu farketti. İçinde birden yükselen sevinç dalgasıyla daha hızlı koşmaya başladı. Fakat garip birşeyler oluyordu. Hâlâ otobüse yetişemiyordu? Ne kadar çabalarsa çabalasın onu olduğu yerden kurtaracak olan ışığa yetişemiyordu.
En sonunda gözyaşlarıyla olduğu yerde durdu. Yere diz çöktü ve yeniden harekete geçen otobüsü sadece ıslak gözlerle izlemeye başladı....
__________________
aceleye geldi biraz yazdım hemen birşeyler o.O oylamaya yetişemeyebilirim katılan ve katılacak olan arkadaşlara başarılar ^__^
"Otobüsün sallanarak çakıl uçurum kenarı dar bir yoldan ilerlediğini,boyu uzamış yabani otlar ve çalıların camlara sürtündüğünü,otobüsteki radyodan gelen hafif müziğin melodisini mırıldanan rüzgarı ve aniden tenine aynı anda batan onlarca iğneyi hatırlıyordu sadece.Otobüs dağ yoluna girdiğinde toprak yol yüzünden kaza yapmış olmalıydı.Dikenli bir yere yuvarlanmıştı.Etrafta sessizlik vardı.Fırtına öncesi sessizlik.
Otobüsten oldukça uzağa süründü.Otobüsten petrol sızıyor olmalıydı ve bu da otobüste patlama yaşatmaya yeterliydi.Bavullarını alacak,başka yolculara bakacak zaman yoktu ve olmamalıydı da.Birden fırtına öncesi sessizlik bozuldu.Olan olmuş ve otobüs patlamıştı.Süründüğü yere alevler ulaşamamıştı.Sanki Tanrı,onu inadına yaşama,yaşamaya bağlanmaya zorluyordu.Oysa onun buna hakkı yoktu.Kaç insanı yüz üstü bırakarak kaçmıştı?Kaç kişiyi dolandırmıştı.Şu değersiz,beş para etmez hayatında bir kez bile iyilik yaptığını hatırlamıyordu.Fakat Tanrı,onun yaşamasına izin vermişti çünkü hatırlaması gereken bir şey vardı.O ise bunu asla hatırlayamayacak kadar acı çekiyor.Kıvranıyordu.Vücuduna batan dikenler onu bitiriyordu.O an yaşamı adeta bir film şeridi gibi gözünün önünden geçti.Öldürdüğü küçük çocuklar.Onların yaşamının adeta kendisininki gibi olmasını istemişti.Onları acılar içinde bırakarak öldürmüş ve her birini açelya ağaçlarının önüne gömmüştü.Öldürdüğü her çocuk her saf yürek için acısı ikiye katlanıyordu.Ormanın içinden ayak sesleri duyuldu.Bu bir çocuktu.Küçük,ormanın yabaniliğine karşı tertemiz bir oğlan çocuğu.Adam seslendi:
"Hey,evlat." onu da öldürecekti.O kadar tatlıydı ki çocuğu öldürmeli ve ona sonsuza kadar sahip olmalıydı.Kardeşini kaçırmışlardı ve o yıllarca kendine kardeş aramıştı,bulduklarını ise yaşları geçince öldürerek kardeşinin en sevdiği ağacın altına gömmüştü.Çocuk ona döndü "Neden" dedi bu bir soru değildi.Adam o an anladı bu kardeşiydi yıllar sonra ölüm döşeğinde ondan hesap soruyordu.Aniden beyninin küçük halüsülasyonu kesildi tam da en heyecanlı yerinde,kardeşinin adama tek bir kurşun sıktığı yerde.Beyin bunu kesmişti çünkü çocukluğun masumiyeti o an yok olmuş ve adam ölmüştü.."
Herkese başarılar bu da benden olsun
Otobüsten oldukça uzağa süründü.Otobüsten petrol sızıyor olmalıydı ve bu da otobüste patlama yaşatmaya yeterliydi.Bavullarını alacak,başka yolculara bakacak zaman yoktu ve olmamalıydı da.Birden fırtına öncesi sessizlik bozuldu.Olan olmuş ve otobüs patlamıştı.Süründüğü yere alevler ulaşamamıştı.Sanki Tanrı,onu inadına yaşama,yaşamaya bağlanmaya zorluyordu.Oysa onun buna hakkı yoktu.Kaç insanı yüz üstü bırakarak kaçmıştı?Kaç kişiyi dolandırmıştı.Şu değersiz,beş para etmez hayatında bir kez bile iyilik yaptığını hatırlamıyordu.Fakat Tanrı,onun yaşamasına izin vermişti çünkü hatırlaması gereken bir şey vardı.O ise bunu asla hatırlayamayacak kadar acı çekiyor.Kıvranıyordu.Vücuduna batan dikenler onu bitiriyordu.O an yaşamı adeta bir film şeridi gibi gözünün önünden geçti.Öldürdüğü küçük çocuklar.Onların yaşamının adeta kendisininki gibi olmasını istemişti.Onları acılar içinde bırakarak öldürmüş ve her birini açelya ağaçlarının önüne gömmüştü.Öldürdüğü her çocuk her saf yürek için acısı ikiye katlanıyordu.Ormanın içinden ayak sesleri duyuldu.Bu bir çocuktu.Küçük,ormanın yabaniliğine karşı tertemiz bir oğlan çocuğu.Adam seslendi:
"Hey,evlat." onu da öldürecekti.O kadar tatlıydı ki çocuğu öldürmeli ve ona sonsuza kadar sahip olmalıydı.Kardeşini kaçırmışlardı ve o yıllarca kendine kardeş aramıştı,bulduklarını ise yaşları geçince öldürerek kardeşinin en sevdiği ağacın altına gömmüştü.Çocuk ona döndü "Neden" dedi bu bir soru değildi.Adam o an anladı bu kardeşiydi yıllar sonra ölüm döşeğinde ondan hesap soruyordu.Aniden beyninin küçük halüsülasyonu kesildi tam da en heyecanlı yerinde,kardeşinin adama tek bir kurşun sıktığı yerde.Beyin bunu kesmişti çünkü çocukluğun masumiyeti o an yok olmuş ve adam ölmüştü.."
Herkese başarılar bu da benden olsun
BURCUYU SEWIOM BZ SUPERISSS ERIN HEATHERTONU GECTIIIK ZAAAA AYIQ OL
O araçta bende olmalıyım diye iç geçirerek ve ilerleyen otobüse inatla koşuyordu. Ama nafile otobüs geri de hiçbir şey bırakmamış ya da hiç geri dönmeyecekmiş gibi ilerliyordu. Genç içindeki çaresizlikten kurtulmak istercesine koşuyordu. Belki de bir umuda koşuyordu. Oysa bu kentte ne çok istemişti, mutlu olmayı. Ne çok hayalleri vardı ve şuan ne çok hayal kırıklıkları… Olmadı işte! Tüm hayal kırıklıkları ve çaresizlikler başka hiç kimse yokmuş gibi şu hayatta, onu buldu. Ya da o sadece böyle düşünüyordu. Kalıp savaşmak yerine o umuda doğru kaçmayı istiyordu. Belki de gücü kalmamıştı…
Tüylerinin diken diken eden sırtından aşağıya yavaşça süzülen ter onu o umuda yaklaştıracakmış gibi hissediyordu. Daha hızlı koşmak istiyordu. Karanlığın içersinden aydınlığa koşmak istercesine koşuyordu. Otobüsün o pis egzozundan ve insanı boğacakmış gibi nefes almasın engellen yolun tozundan başka şuan yanında kimse yoktu.
‘YENİ BİR BAŞLANGIÇ İÇİN YETİŞMELİYİM!’ evet, yetişmeliydi. Yaşadıklarından sonra yepyeni bir gelecek için yetişmeliydi. Çaresizliğini, karamsarlığını ve en önemlisi o tükenen umutsuzluğundan kurtulmak için yetişmeliydi. Ama yetişmesi için küçük bir mucize gerekiyordu. Hayatını değiştirecek küçük bir mucize… Artık yorulmaya başlamıştı. Ve kötü talihinin burada da onu bırakmadığına inanıyordu.
O sıra da gerçekten bir mucize oldu. İstediği o küçük mucize gerçekleşti ve otobüs usulca durdu. Bu gerçek olamazdı. Hayal gördüğünü düşündü ama gittikçe otobüse yaklaşıyordu. Sonunda şoför ardından dakikalardır –ki ona saatler hatta asırlar gibi gelmişti- bıkmadan vazgeçmeden inatla koşan kişiyi fark etmişti.
Otobüse büyük bir sevinçle ve umutla bindi. Boş bir koltuk aramak için hızlıca gözleriyle içeriyi taradı. Ama olamazdı… Sanki kaçtıkları peşi sıra onu takip ediyordu. Aydınlık olarak nitelendirdiği ışık bir anda alacakaranlığa dönüştü. Belki de yorgunluktan hayal görüyordu…
Tüylerinin diken diken eden sırtından aşağıya yavaşça süzülen ter onu o umuda yaklaştıracakmış gibi hissediyordu. Daha hızlı koşmak istiyordu. Karanlığın içersinden aydınlığa koşmak istercesine koşuyordu. Otobüsün o pis egzozundan ve insanı boğacakmış gibi nefes almasın engellen yolun tozundan başka şuan yanında kimse yoktu.
‘YENİ BİR BAŞLANGIÇ İÇİN YETİŞMELİYİM!’ evet, yetişmeliydi. Yaşadıklarından sonra yepyeni bir gelecek için yetişmeliydi. Çaresizliğini, karamsarlığını ve en önemlisi o tükenen umutsuzluğundan kurtulmak için yetişmeliydi. Ama yetişmesi için küçük bir mucize gerekiyordu. Hayatını değiştirecek küçük bir mucize… Artık yorulmaya başlamıştı. Ve kötü talihinin burada da onu bırakmadığına inanıyordu.
O sıra da gerçekten bir mucize oldu. İstediği o küçük mucize gerçekleşti ve otobüs usulca durdu. Bu gerçek olamazdı. Hayal gördüğünü düşündü ama gittikçe otobüse yaklaşıyordu. Sonunda şoför ardından dakikalardır –ki ona saatler hatta asırlar gibi gelmişti- bıkmadan vazgeçmeden inatla koşan kişiyi fark etmişti.
Otobüse büyük bir sevinçle ve umutla bindi. Boş bir koltuk aramak için hızlıca gözleriyle içeriyi taradı. Ama olamazdı… Sanki kaçtıkları peşi sıra onu takip ediyordu. Aydınlık olarak nitelendirdiği ışık bir anda alacakaranlığa dönüştü. Belki de yorgunluktan hayal görüyordu…
Spoiler:
O
kadar güzel unutmuştun ki beni, Hatırlatmaya kıyamadım...
teşekkürler sun
kadar güzel unutmuştun ki beni, Hatırlatmaya kıyamadım...
teşekkürler sun
Spoiler:
1. sayfa (Toplam 4 sayfa) [ 48 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |