Amarianna: Dreammare of the Earth Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, Sonraki |
Yazar
Mesaj

Natu-chaannnn
Nasıl olurda derslerini bırakıpta yazarsın ha cevap ver bakiiim
Tamam anladık güzel yazıyorsun ama kızım sakin ol
Bak inek ikizine O.o 15 dakikalığına zor giriyor nete XD ahh ahh şu netsizlik XD
Yakında sizlere güzel resimler koyacağım dostlar
Ama önce bir bölüm daha gelsin demi natu-chann 



Tamam anladık güzel yazıyorsun ama kızım sakin ol

Yakında sizlere güzel resimler koyacağım dostlar




bu hikayenizi çok sewmştm şimdide bölümleri bir güzel okudum her mznki gibi süpersiniz ama aqua-chan XD görüorumda sen pek yazmıorsun
hep natu-chan ehuehu XD nese cnm yeni bölüümm !!! // ßv/<!

Lacrimis struit insidias cum femina plorat. 🌙

Adam bir süre bez parçasına bakıp sırıttıktan sonra adamlarına kapıyı işaret etti. Hepsi tek tek çevik bir şekilde atladılar demir kapının ardından. Adamda sonunda atladı ve büyük bir gürültü ile ayaklarının üzerine düştü. İçerinin karanlığına alışmasını bekledi gözlerinin. Ve sonunda her şeyi ayırt edebilecek kadar iyi görüyordu. İçeride kaykay pistinin arkasına saklanmış ama eteğinin bir kısmı dışarıda kalmış kızı gördü. Adamlarına eli ile işaret etti. Adamlar kızın etrafına yerleştiler çabucak ve saklandılar. Kızın ise sessiz ağlayışı ve titreyen çenesinin birbirine çarpış sesi… Adam yavaşça yürüdü.
—Korkma küçük kız. Sana bir şey yapmayacağız.
Dedi alaycı bir sesle.
—Şimdi oradan çık bakalım. Ve diğer ikizinin yerini söyle.
Küçük kız doğruldu yerinde. Sesi ağlamaklı sayılsa da yakınlaştıkça yapmacık olduğunu seziyordu adam.
—Ama ben bana bir şey yapmanızdan korkmuyorum ki benim size bir şey yapmamdan korkuyorum.
Dedi. Artık sesi ağlamaklı değil alaycıydı. Yüzünü döndü. İlk karşılaştığı şey kırmızı gözlerdi. Kız masumca gülümsedi
—Bu basit tuzağıma düştüğünüz için size minnettarım.
Sahte bir referans yapıp elini havaya kaldırdı ve şaklattı. Bir an içinde gözleri kör edecek kadar parlak ışık yandı. Adamların gözleri kapanmıştı. Tekrar gözlerini açtıklarında ortada kimse yoktu. Telaşla etrafına baktı. Aldatılmış olmaktan duyduğu sinirle ellerini sıktı.
-Çabuk bulun onları!!!
Diye bağırdı var gücü ile… Takım elbiseli adamlar etrafa dağıldılar. Büyük bir gürültü ile eşyaları deviriyor ve bakıyorlardı. Her tarafı talan ediyordular. Adamın eli yavaşça gevşedi. “Buraya girmek onlar için asıl tuzak olacak” diye düşündü. Bu düşünce ona zevk vermişti.
Bir adamının çığlığı böldü düşüncelerini. Hemen koştu. Adamı yerde yatıyordu. Felç olmuş gibiydi. Başında ise deminki kız duruyordu. Adamın geldiğini görünce kız
—Affedersiniz elimden kaçtı
Dedi ve yükseğe, kaykay pistinin üzerine zıpladı. Arada nerdeyse 3 metre vardı. Adam yerde yatan elemanına baktı. Vücudunda hiçbir nokta hareket etmiyordu. Korkulu gözlerle patronuna bakıyordu. Adam elini yerdeki elemanının ağzına kapattı ve büyük bir kuvvetle bastırdı. Adam inlemeleri arasında gür sesi ile
—Üzgünüm bundan sonra bana yükten başka bir şey olmasın
Dedi. Artık yerde yatan kişi inlemiyordu. Gözleri sabitleşmişti. Ve korku dolu bakıyordu. Ellerini çekti ağzından ayağıya kalkarken.
—Buzul 1 ve2. Pistin üzerine hemen!!!
Diye bağırdı. İki adam hızlıca geldiler. Biri elini birleştirdi. Diğeri ise ellerinin üzerinden atladı. Sonrada öbürünü çekti.
__________________________________________________________________________________
İki adam artık yukarıdaydı. Yavaşça ilerliyorlardı. Hem birbirlerini hemde kendilerini kolluyorlardı. Biraz daha ilerlediklerinde pist aşağıya iniyordu. Pistin ortasında ise bir kız vardı. Uzun siyah saçlı güzel bir kız. Buzul 1 kendi kendine gülümsedi ve kıza doğru ilerlemeye başladı. Yaklaştıkça kızın düşündüğünden de güzel olduğunu fark etti. Kız oturmuyor yerde uzanıyordu. Siyah saçları etrafına dağılmıştı. Bembeyaz teni olabileceğinden de fazla parlıyordu. Gözleri kapalıydı. Üzerindeki etek katlanmış ve biraz açılmıştı. Görünüşe göre düşmüştü kız. Buzul 1 etrafına baktı. Kızda herhangi bir kan izi yoktu. Kıza daha da yaklaştı.
—Dikkat et bu bir tuzak olabilir
Dedi Buzul 2. Ama Buzul 1 büyülenmişçesine ilerliyordu. Dizlerinin üzerine çöküp kıza eğildi. Kulağını kızın ağzına yaklaştırdı. Nefes alıyor muydu acaba? Hiçbir şey duyamadı. Sonra kızın elini alıp iki parmağı ile bileğini tuttu. "Nabızda mı yok?” Şüpheli bir şekilde kıza baktı. Sonra
—Ölmüş. Büyük ihtimalle düşmüş ve tranva geçirmiş
Dedi Buzul 2’ye. Hala kıza bakmaktaydı. "Bir prenses mi bu?” diye düşündü. Masallarda anlatıldığı kadar güzeldi. Ve yüzünde hüzünlü bir ifade vardı. Birden etkiden kurtulurcasına güldü.
—Bu tip kızların ölüp bize çarpık bacaklıların kalması büyük haksızlık. Bu ölemeyecek kadar güzel
Dedi. Buzul 2’de güldü.
—Maalesef hayat böyle. İnsan başkasına âşık olur ama başkası ile evlenir. Evlenilecek kızlar çirkindir. Güzellerse hep hayallerimizde kalır.
—Yâda tek gecelik eğlencelerimizde kalır.
Dedi kalkarken Buzul 1. Yüzünde pis bir sırıtma vardı. Sonra arkasını döndü ve cep telsizini çıkardı. Tam ağzına götürürken vücudunu saran bir acı hissetti. Elleri titremeye başlamıştı. Vücudunu kıpırdatamıyordu. Titremeye başladı. Telsizi elinden düştü. Buzul 2 hemen arkasını döndü.
—Ne oluyor Buzul 1? Aptal şakalarından biri mi bu da?
Dedi şaşkınca. Hep Buzul 1’in şakalarına kanardı. Kendisine hep tembih ederdi ama hepte kanardı. Buzul 1 mükemmel bir oyuncuydu. Bu seferde oyun muydu acaba?
Buzul 1 sadece titriyordu. Kulağına bir şeyler fısıldandığını hissetti. Sanki çok uzaklardan geliyormuşçasına bir ses kulağına fısıldadı.
—Güzel kızlar ölmemiş olsana senin laiğin hep çarpık bacaklılar olurdu.
Buzul 1 yere yığılınca Buzul 2 arkasındaki kızı gördü. Hemen silahını kaldırdı ama artık çok geçti.
Yerde yatan iki adamın başındaki Aquamarin saçlarını arkaya savurdu. Elindeki cep telefonu ile Naturela’ya mesaj çekti.
-İkisi bitti Natu-chan’im. Geri kalanları da siz Ronin ile paylaşın. Ben öbür adama gideceğim.-
—Korkma küçük kız. Sana bir şey yapmayacağız.
Dedi alaycı bir sesle.
—Şimdi oradan çık bakalım. Ve diğer ikizinin yerini söyle.
Küçük kız doğruldu yerinde. Sesi ağlamaklı sayılsa da yakınlaştıkça yapmacık olduğunu seziyordu adam.
—Ama ben bana bir şey yapmanızdan korkmuyorum ki benim size bir şey yapmamdan korkuyorum.
Dedi. Artık sesi ağlamaklı değil alaycıydı. Yüzünü döndü. İlk karşılaştığı şey kırmızı gözlerdi. Kız masumca gülümsedi
—Bu basit tuzağıma düştüğünüz için size minnettarım.
Sahte bir referans yapıp elini havaya kaldırdı ve şaklattı. Bir an içinde gözleri kör edecek kadar parlak ışık yandı. Adamların gözleri kapanmıştı. Tekrar gözlerini açtıklarında ortada kimse yoktu. Telaşla etrafına baktı. Aldatılmış olmaktan duyduğu sinirle ellerini sıktı.
-Çabuk bulun onları!!!
Diye bağırdı var gücü ile… Takım elbiseli adamlar etrafa dağıldılar. Büyük bir gürültü ile eşyaları deviriyor ve bakıyorlardı. Her tarafı talan ediyordular. Adamın eli yavaşça gevşedi. “Buraya girmek onlar için asıl tuzak olacak” diye düşündü. Bu düşünce ona zevk vermişti.
Bir adamının çığlığı böldü düşüncelerini. Hemen koştu. Adamı yerde yatıyordu. Felç olmuş gibiydi. Başında ise deminki kız duruyordu. Adamın geldiğini görünce kız
—Affedersiniz elimden kaçtı
Dedi ve yükseğe, kaykay pistinin üzerine zıpladı. Arada nerdeyse 3 metre vardı. Adam yerde yatan elemanına baktı. Vücudunda hiçbir nokta hareket etmiyordu. Korkulu gözlerle patronuna bakıyordu. Adam elini yerdeki elemanının ağzına kapattı ve büyük bir kuvvetle bastırdı. Adam inlemeleri arasında gür sesi ile
—Üzgünüm bundan sonra bana yükten başka bir şey olmasın
Dedi. Artık yerde yatan kişi inlemiyordu. Gözleri sabitleşmişti. Ve korku dolu bakıyordu. Ellerini çekti ağzından ayağıya kalkarken.
—Buzul 1 ve2. Pistin üzerine hemen!!!
Diye bağırdı. İki adam hızlıca geldiler. Biri elini birleştirdi. Diğeri ise ellerinin üzerinden atladı. Sonrada öbürünü çekti.
__________________________________________________________________________________
İki adam artık yukarıdaydı. Yavaşça ilerliyorlardı. Hem birbirlerini hemde kendilerini kolluyorlardı. Biraz daha ilerlediklerinde pist aşağıya iniyordu. Pistin ortasında ise bir kız vardı. Uzun siyah saçlı güzel bir kız. Buzul 1 kendi kendine gülümsedi ve kıza doğru ilerlemeye başladı. Yaklaştıkça kızın düşündüğünden de güzel olduğunu fark etti. Kız oturmuyor yerde uzanıyordu. Siyah saçları etrafına dağılmıştı. Bembeyaz teni olabileceğinden de fazla parlıyordu. Gözleri kapalıydı. Üzerindeki etek katlanmış ve biraz açılmıştı. Görünüşe göre düşmüştü kız. Buzul 1 etrafına baktı. Kızda herhangi bir kan izi yoktu. Kıza daha da yaklaştı.
—Dikkat et bu bir tuzak olabilir
Dedi Buzul 2. Ama Buzul 1 büyülenmişçesine ilerliyordu. Dizlerinin üzerine çöküp kıza eğildi. Kulağını kızın ağzına yaklaştırdı. Nefes alıyor muydu acaba? Hiçbir şey duyamadı. Sonra kızın elini alıp iki parmağı ile bileğini tuttu. "Nabızda mı yok?” Şüpheli bir şekilde kıza baktı. Sonra
—Ölmüş. Büyük ihtimalle düşmüş ve tranva geçirmiş
Dedi Buzul 2’ye. Hala kıza bakmaktaydı. "Bir prenses mi bu?” diye düşündü. Masallarda anlatıldığı kadar güzeldi. Ve yüzünde hüzünlü bir ifade vardı. Birden etkiden kurtulurcasına güldü.
—Bu tip kızların ölüp bize çarpık bacaklıların kalması büyük haksızlık. Bu ölemeyecek kadar güzel
Dedi. Buzul 2’de güldü.
—Maalesef hayat böyle. İnsan başkasına âşık olur ama başkası ile evlenir. Evlenilecek kızlar çirkindir. Güzellerse hep hayallerimizde kalır.
—Yâda tek gecelik eğlencelerimizde kalır.
Dedi kalkarken Buzul 1. Yüzünde pis bir sırıtma vardı. Sonra arkasını döndü ve cep telsizini çıkardı. Tam ağzına götürürken vücudunu saran bir acı hissetti. Elleri titremeye başlamıştı. Vücudunu kıpırdatamıyordu. Titremeye başladı. Telsizi elinden düştü. Buzul 2 hemen arkasını döndü.
—Ne oluyor Buzul 1? Aptal şakalarından biri mi bu da?
Dedi şaşkınca. Hep Buzul 1’in şakalarına kanardı. Kendisine hep tembih ederdi ama hepte kanardı. Buzul 1 mükemmel bir oyuncuydu. Bu seferde oyun muydu acaba?
Buzul 1 sadece titriyordu. Kulağına bir şeyler fısıldandığını hissetti. Sanki çok uzaklardan geliyormuşçasına bir ses kulağına fısıldadı.
—Güzel kızlar ölmemiş olsana senin laiğin hep çarpık bacaklılar olurdu.
Buzul 1 yere yığılınca Buzul 2 arkasındaki kızı gördü. Hemen silahını kaldırdı ama artık çok geçti.
Yerde yatan iki adamın başındaki Aquamarin saçlarını arkaya savurdu. Elindeki cep telefonu ile Naturela’ya mesaj çekti.
-İkisi bitti Natu-chan’im. Geri kalanları da siz Ronin ile paylaşın. Ben öbür adama gideceğim.-
Ryuzaki L . You're the only one that I love for real...




No comment
Kehkehkeh
—Güzel kızlar ölmemiş olsada senin layığın hep çarpık bacaklılar olurdu.
muhahaha natu-channn XD mühtişşş bu yaz sallayacağız ortalığı
Ben yazmıyorum fazla evet ama fikirlerde yardımcı oluyorum XD Ama natu-chan de hep devamını yarına yazarım falan diyince bende br planı var herhalde diyerek karışamıyorumki
Riririraa XD Masallardaki peri kızı Aqua-chan ve tatlı yapmacık oyuncu natu-chan den ayrılmayın

—Güzel kızlar ölmemiş olsada senin layığın hep çarpık bacaklılar olurdu.
muhahaha natu-channn XD mühtişşş bu yaz sallayacağız ortalığı

Ben yazmıyorum fazla evet ama fikirlerde yardımcı oluyorum XD Ama natu-chan de hep devamını yarına yazarım falan diyince bende br planı var herhalde diyerek karışamıyorumki

Riririraa XD Masallardaki peri kızı Aqua-chan ve tatlı yapmacık oyuncu natu-chan den ayrılmayın



Naturela cep bilgisayarından hesaplamalar yapıyordu. Hemen arkasında Ronin ise şaşkın bir şekilde bekliyordu. Natu göz ucuyla ona baktı.
—Ne o oturmaya mı karar verdin? Kusura bakma ümitlerini boşa çıkardık, sen bizi korumayı düşlüyordun. Ama inan buna hiç gerek yok.
Dedi gülerek. Hala hesapları ile uğraşıyordu. Ronin birden ayağıya kalktı. Natu’nun karşısına geldi. Sinirle
—Sizleri korumam söylenmişti ama görüyorum ki korunmaya ihtiyacınız yok. Söylesene nasıl böyle bir oyuncu olabiliyorsun? Dışardan gören seni masum küçük bir kız zanneder. Oysa çok tehlikelisin.
Dedi gözlerinin içine bakarak. Naturela’da elindeki işi bıraktı.
—Eğer kendimi veya sevdiğim birini savunmam gerekiyorsa inan şuan kinden daha da tehlikeli olabilirim. Ve yine inan o halimi görmek istemesin. Bu adamlar kötü değil mi? O zaman bende olabileceğim kadar kötü olurum. Bunu bana annem öğretti. Dövüşürken ve normal hayatta insanların farklı olduğunu öğretti. Normal hayatta kaygıların küçüktür. Ve hayati bir şey için çaban gerekmez. Ama dövüşürken ya hep ya hiçsindir. Dua et öldürmüyorum. Sadece çakralarını kilitliyorum.
Dedi. Şimdi ikisi de birbirinin gözlerinin içine bakıyordu.
—Ah ne kadar güzel bir anne. Gidip görüşmek isterim. Kızlarına dövüşmeyi öğretmiş hemde acımasızca.
Dedi Ronin alaycı bir sesle. Naturela bu söz üzerine hiç istifini bozmadı. Sonra tekrar bilgisayarına döndü
—Olur, eğer çok görmek istiyorsan, Fransa kilise mezarlığına bir uğra.
Dedi sanki Ronin’in sözü onu hiç incitmemiş gibi yaparak. Ronin birden geri çekildi.
—Ben şey ben üzgünüm. Bilmiyordum.
Diyebildi kekeleyerek. Naturela umursamaz bir şekilde kıpırdandı.
—Bilsen de bir şey değişmezdi. Tamam, koca çocuk madem o kadar meraklısın bizi korumaya koru o zaman. Geriye kalan 5 adamda senin.
Dedi ve ayağı ile büyük boya varillerini devirdi. Cebinden bir sakız ağzına atıp yukarıdaki piste oturdu.
—İşte birazdan gelirler. Koru beni lütfen!!! Ben savunmasız bir genç kızım.
Dedi alaycı bir şekilde. Ve sakızını patlattı. Ronin neye uğradığını şaşırmıştı. Birkaç dakika geçmemişti ki adamların buraya geldiklerini duyabiliyordu. “Bunu yapabilirim. Alt tarafı 5 kişi” diye geçirdi içinden. Kendisini cesaretlendirmeye çalışıyordu. Akademinin en iyi dövüşçüsüydü. Ama karşısındakilerde en az onun kadar iyiydi.
_______________________________________________________________________________
Aquamarin son anda kenara çekilmişti. Adamlar koşarak başka bir yere gidiyordu. En son patronları ağır adımlarla yürüyordu. Aquamarin’in içine bunun son fırsatı olacağına dair bir his doğdu. Diğer adamların ayak sesleri artık iyice uzaklaşmıştı. Yerinden bir hamle yaparak yürüyen adamın arkasına geçti.
—Merhaba bayım. Ben yolumu kaybettim de yardımcı olabilir misiniz?
Dedi gülümseyerek. Adam birden irkildi.
—Ah yoksa arkadaşlarınızı mı çağıracaksınız? Ah ben savunmasız bir genç kızım. Yoksa benimle tek başınıza uğraşamıyor musunuz?
Dedi. Kumar oynadığının farkındaydı. Adam akıllıca davranıp arkadaşlarını da çağırabilirdi. Veya kendisine aşırı güvenenlerden olup aptallık yapabilirdi. Bu durumda ikinci seçenek daha baskındı ama belli olmazdı.
Adam yavaşça arkasını döndü.
—Ah senin ufak boynunu kendimde kırabilirim. Ama inan kırarken çok üzüleceğim. Ama bir seçeneğin daha var. Kolyeni bana ver bende senin boynunu kırmayayım. Ne dersin?
Dedi pis pis sırıtarak. Elini öne uzattı. Aquamarin şok olmuştu. “Kolyeyi biliyorlar mı? O zaman bunlar bunlar annemle babamı öldürenler”. O an içine doğan öfke tanımlanamazdı. Nefesinin kesildiğini ve boğulduğunu hissetti. Eli farkında olmadan boynuna kaydı. İşte o zaman annesinin sesi kulağına geldi.
—Sinirlerine hakim olmayı ve akıllı davranmayı öğrenmelisin. Duygularını ikinci plana at. Yoksa duyguların sana yanlış kararlar verdirir. Sakin ol.
Elini gevşedi. Gözlerini kırptı. Yüzünde tekrar sinir bozucu bir tavır vardı. Kolyeyi elinde sallandırarak bluzunun içine koydu.
—Üzgünüm. Kolyenin çok talibi var. Onu benden alabilecek misin bakalım? Ama yok sanmıyorum. Bunu almak için benim kadar akıllı olman gerek. Ve inan o kadar akıllı değilsin.
Dedi gülerek. Adamın iyice sinirleri bozulmuştu. İleri uzatmış olduğu elini geri çekti.
—Akıllı olmak mı? Bence akıllı olmak değil senden güçlü olmak gerek.
—İşte o konuda da şüphelerim var. Sen benden güçlü olduğunu mu düşünüyorsun? Oysa ben sadece senin benden daha fazla hacim kapladığını ve boş yere benden fazla oksijen tükettiğini düşünüyorum.
Dedi bilmiş bir tavırla. Bir elini beline koydu. Diğer eli ile saçlarını geri savurdu. Mavi gözleri perçemlerinin gerisinde olmasına rağmen parıldıyordu.
Bir süre adamı süzdü. Adamın kaslarla dolu vücudu Aqua’ya avantaj sağlıyordu. Çünkü kaslarını aşırı geliştirenler çakralarını geliştirmezdi. Buda dengelerini sağlamada zorluk yaşatırdı. Dizlerin arkasındaki dokulara vurduğunda ise dengelerini kaybederdiler. Özel 5 noktaya birden vurduğunuzda ise yere yığılırdılar. Çok kolay olacaktı. Tek yapması gereken adamın arkasına geçmek ve o dönmeden boyun felcini gerçekleştirmekti. Bu sırada adamın şokundan yararlanıp çakralarını kapatabilirdi.
Hareket etmeye başladı. Adamda onunla beraber hareket ediyordu. Birden Aqua’nın hiç beklemediği bir anda adam ileri yumruğunu savurdu. O anda başka bir şey düşündüğünden Aqua yeteri kadar hızlı kaçamadı ve çenesine adamın sert yumruğunun geldiğini anladı. Adam öne sendeledi. Aquamarin’de arkaya. Yaşadığı acı ile çenesini düştü.
—Hey o dişi daha yeni dolgu yaptırmıştım.
Dedi birden. Adamda şimdi dengesini toplamış ve karşısında sırıtıyordu. Aqua’nın ağzının kenarından sızan kanı görünce memnun oldu.
—Merak etme. Seninle işim bittiğinde dolgularını düşünemeyecek kadar ölü olacaksın.
Aquamarin ağzının kenarını sildi eli ile.
—İnan asıl benim seninle işim bittiğinde tüm ağzına takma diş yaptırmak zorunda kalacaksın. Eğer istersen sana kendi doktorumu önerebilirim. Ona seni bu hale benim getirdiğimi söylersen tatmin edici bir indirim yapabilir..
—Ne o oturmaya mı karar verdin? Kusura bakma ümitlerini boşa çıkardık, sen bizi korumayı düşlüyordun. Ama inan buna hiç gerek yok.
Dedi gülerek. Hala hesapları ile uğraşıyordu. Ronin birden ayağıya kalktı. Natu’nun karşısına geldi. Sinirle
—Sizleri korumam söylenmişti ama görüyorum ki korunmaya ihtiyacınız yok. Söylesene nasıl böyle bir oyuncu olabiliyorsun? Dışardan gören seni masum küçük bir kız zanneder. Oysa çok tehlikelisin.
Dedi gözlerinin içine bakarak. Naturela’da elindeki işi bıraktı.
—Eğer kendimi veya sevdiğim birini savunmam gerekiyorsa inan şuan kinden daha da tehlikeli olabilirim. Ve yine inan o halimi görmek istemesin. Bu adamlar kötü değil mi? O zaman bende olabileceğim kadar kötü olurum. Bunu bana annem öğretti. Dövüşürken ve normal hayatta insanların farklı olduğunu öğretti. Normal hayatta kaygıların küçüktür. Ve hayati bir şey için çaban gerekmez. Ama dövüşürken ya hep ya hiçsindir. Dua et öldürmüyorum. Sadece çakralarını kilitliyorum.
Dedi. Şimdi ikisi de birbirinin gözlerinin içine bakıyordu.
—Ah ne kadar güzel bir anne. Gidip görüşmek isterim. Kızlarına dövüşmeyi öğretmiş hemde acımasızca.
Dedi Ronin alaycı bir sesle. Naturela bu söz üzerine hiç istifini bozmadı. Sonra tekrar bilgisayarına döndü
—Olur, eğer çok görmek istiyorsan, Fransa kilise mezarlığına bir uğra.
Dedi sanki Ronin’in sözü onu hiç incitmemiş gibi yaparak. Ronin birden geri çekildi.
—Ben şey ben üzgünüm. Bilmiyordum.
Diyebildi kekeleyerek. Naturela umursamaz bir şekilde kıpırdandı.
—Bilsen de bir şey değişmezdi. Tamam, koca çocuk madem o kadar meraklısın bizi korumaya koru o zaman. Geriye kalan 5 adamda senin.
Dedi ve ayağı ile büyük boya varillerini devirdi. Cebinden bir sakız ağzına atıp yukarıdaki piste oturdu.
—İşte birazdan gelirler. Koru beni lütfen!!! Ben savunmasız bir genç kızım.
Dedi alaycı bir şekilde. Ve sakızını patlattı. Ronin neye uğradığını şaşırmıştı. Birkaç dakika geçmemişti ki adamların buraya geldiklerini duyabiliyordu. “Bunu yapabilirim. Alt tarafı 5 kişi” diye geçirdi içinden. Kendisini cesaretlendirmeye çalışıyordu. Akademinin en iyi dövüşçüsüydü. Ama karşısındakilerde en az onun kadar iyiydi.
_______________________________________________________________________________
Aquamarin son anda kenara çekilmişti. Adamlar koşarak başka bir yere gidiyordu. En son patronları ağır adımlarla yürüyordu. Aquamarin’in içine bunun son fırsatı olacağına dair bir his doğdu. Diğer adamların ayak sesleri artık iyice uzaklaşmıştı. Yerinden bir hamle yaparak yürüyen adamın arkasına geçti.
—Merhaba bayım. Ben yolumu kaybettim de yardımcı olabilir misiniz?
Dedi gülümseyerek. Adam birden irkildi.
—Ah yoksa arkadaşlarınızı mı çağıracaksınız? Ah ben savunmasız bir genç kızım. Yoksa benimle tek başınıza uğraşamıyor musunuz?
Dedi. Kumar oynadığının farkındaydı. Adam akıllıca davranıp arkadaşlarını da çağırabilirdi. Veya kendisine aşırı güvenenlerden olup aptallık yapabilirdi. Bu durumda ikinci seçenek daha baskındı ama belli olmazdı.
Adam yavaşça arkasını döndü.
—Ah senin ufak boynunu kendimde kırabilirim. Ama inan kırarken çok üzüleceğim. Ama bir seçeneğin daha var. Kolyeni bana ver bende senin boynunu kırmayayım. Ne dersin?
Dedi pis pis sırıtarak. Elini öne uzattı. Aquamarin şok olmuştu. “Kolyeyi biliyorlar mı? O zaman bunlar bunlar annemle babamı öldürenler”. O an içine doğan öfke tanımlanamazdı. Nefesinin kesildiğini ve boğulduğunu hissetti. Eli farkında olmadan boynuna kaydı. İşte o zaman annesinin sesi kulağına geldi.
—Sinirlerine hakim olmayı ve akıllı davranmayı öğrenmelisin. Duygularını ikinci plana at. Yoksa duyguların sana yanlış kararlar verdirir. Sakin ol.
Elini gevşedi. Gözlerini kırptı. Yüzünde tekrar sinir bozucu bir tavır vardı. Kolyeyi elinde sallandırarak bluzunun içine koydu.
—Üzgünüm. Kolyenin çok talibi var. Onu benden alabilecek misin bakalım? Ama yok sanmıyorum. Bunu almak için benim kadar akıllı olman gerek. Ve inan o kadar akıllı değilsin.
Dedi gülerek. Adamın iyice sinirleri bozulmuştu. İleri uzatmış olduğu elini geri çekti.
—Akıllı olmak mı? Bence akıllı olmak değil senden güçlü olmak gerek.
—İşte o konuda da şüphelerim var. Sen benden güçlü olduğunu mu düşünüyorsun? Oysa ben sadece senin benden daha fazla hacim kapladığını ve boş yere benden fazla oksijen tükettiğini düşünüyorum.
Dedi bilmiş bir tavırla. Bir elini beline koydu. Diğer eli ile saçlarını geri savurdu. Mavi gözleri perçemlerinin gerisinde olmasına rağmen parıldıyordu.
Bir süre adamı süzdü. Adamın kaslarla dolu vücudu Aqua’ya avantaj sağlıyordu. Çünkü kaslarını aşırı geliştirenler çakralarını geliştirmezdi. Buda dengelerini sağlamada zorluk yaşatırdı. Dizlerin arkasındaki dokulara vurduğunda ise dengelerini kaybederdiler. Özel 5 noktaya birden vurduğunuzda ise yere yığılırdılar. Çok kolay olacaktı. Tek yapması gereken adamın arkasına geçmek ve o dönmeden boyun felcini gerçekleştirmekti. Bu sırada adamın şokundan yararlanıp çakralarını kapatabilirdi.
Hareket etmeye başladı. Adamda onunla beraber hareket ediyordu. Birden Aqua’nın hiç beklemediği bir anda adam ileri yumruğunu savurdu. O anda başka bir şey düşündüğünden Aqua yeteri kadar hızlı kaçamadı ve çenesine adamın sert yumruğunun geldiğini anladı. Adam öne sendeledi. Aquamarin’de arkaya. Yaşadığı acı ile çenesini düştü.
—Hey o dişi daha yeni dolgu yaptırmıştım.
Dedi birden. Adamda şimdi dengesini toplamış ve karşısında sırıtıyordu. Aqua’nın ağzının kenarından sızan kanı görünce memnun oldu.
—Merak etme. Seninle işim bittiğinde dolgularını düşünemeyecek kadar ölü olacaksın.
Aquamarin ağzının kenarını sildi eli ile.
—İnan asıl benim seninle işim bittiğinde tüm ağzına takma diş yaptırmak zorunda kalacaksın. Eğer istersen sana kendi doktorumu önerebilirim. Ona seni bu hale benim getirdiğimi söylersen tatmin edici bir indirim yapabilir..
Ryuzaki L . You're the only one that I love for real...


aqua senden tırsmaya başladım kızım
nese natu-chnim ellerine sağlık çok güzel olmuş bu arada yazıon die dersleri boşlamıon diğmi



nese natu-chnim ellerine sağlık çok güzel olmuş bu arada yazıon die dersleri boşlamıon diğmi


Falcı, müşterisinin göremediği bir şeyi görebilen kişidir: Onun bir budala olduğunu. [Ambrose Gwinnett Bierce]

Teşekkürler yorumlarınız için. Başka bir sitede daha yayınlıyorum bunu. Ordaki bir yorum
"Her erkeğe böyle bir sevgili lazım"
Aqua'ya talip çıkıyor
Yazılıları boşlamamaya çalışıyorum. Bir hastane bir okul çok sıkıyor. Bu senem çok kötü geçti ama seneye için umutluyum
"Her erkeğe böyle bir sevgili lazım"



Aqua'ya talip çıkıyor

Yazılıları boşlamamaya çalışıyorum. Bir hastane bir okul çok sıkıyor. Bu senem çok kötü geçti ama seneye için umutluyum

Ryuzaki L . You're the only one that I love for real...

Naturela'nın küçümser gülüşleri,zaten gergin olan Ronin'in sinirlerini dahada bozuyordu.Beklemek ise öldürücüydü sanki.Bir an önce toparlanmalıydı yoksa onun için hayattaki en önemli olan şeyi başarısızlığa uğratacaktı.Görevini..
Naturela gözleri dalan çocuğun birşeyleri düşündüğünü anlamıştı ama şu anda düşünmek pek yardımcı olmaycaktı.
--Hey savaşçı çocuk! Bence bir an önce toparlan misafirlerimiz var çünkü.
Birden Ronin kendine geldi ve pozisyonunu aldı.O sırada adamlar içeriyi basmışlardı.İçlerinden biri öne çıktı ve Ronin'in önünde durdu
--Hahh çok gizli örgütün sadece bir tek ajan yollaması çok ilginç tabiki acaba çokmu güçlüsün yoksa çokmu zekisiniz beyfendi
Birden Ronin hızlıca bir hareketle adamın kolunu kaptı ve onu yere yapıştırdı.Kollarını arkada kenetlenmiş tutarken ayağını aynı çeviklikle adamın suratına bastırdı
--Neden bunun cevabını deneme yanılma yoluyla görmüyoruz ki..
Ve adamın boynuna indirdiği yumruğuyla onu etkisiz hale getirdi.Bunu gören diğer adamlar anında Ronin'in üzerine saldırmışlardı. Ama adam çevikti.Birini atlatıyor ve ötekini ustalıkla aşağıya indiriyordu. Sabit olarak hedeflerini boyun ve sırt olarak belirlemiş gibi gözüküyordu. Adamları yere yapıştırıyordu ama onlar tekrar kalkıyorlardı."Kahretsin çok iyiler" diye geçirdi içinden ve tam o sırada gözü, pistte oturan kıza kaydı ancak ortada yoktu! Bunun üzerine konsantrasyonunu bir saniyeliğine kaybetmesi, 4 adamında üzerine çullanmasına yetmişti.Hareket edemiyordu. Adamlardan biri kulağına şunu fısıldadı "Yanılan taraf sen oldun" ve karnına indirdiği bir tekmeyle Ronin yere yapıştı.
Gözleri acıdan koskocaman açılmıştı ama kesinlikle bağırmıyordu.Ona öğretildiğine göre bağırmak,sadece kaybeden zavallılara özgü birşeydi.
--Şimdi konuş bakalım kızı nereye sakladın !
"Kızı nereye sakladın mı?" Ne yani şimdi N1î onlar almamışmıydı ? Bir an için Ronin kafasını kaldırdı ve karanlığın öteki tarafında ona göz kırpan Naturela'yı gördü.Bir an için sanki birbirlerinin düşüncelerini okumuşlardı.Kafasını anladım manasında salladı ve bütün gücünü toplayarak tepesindeki 2 adamı fırlattı.Geriye kalan 2 adam tam müdahale ediyorlardıki ikiside arkalarından,boyunlarına atılan birer yumrukla yere yığıldılar.
--Ne yani gerçekten bütün eğlenceyi sana bırakacağımımı düşündün ?
dedi Naturela ve gülümsedi. Ronin neredeyse şok geçirmek üzereydi.Böyle çocuksu bir gülüş,çocuksu tavırlar ve böyle inanılmaz bir savaş yeteneği. O sırada ikiside Ronin'in tepesinden uçan adamlara baktılar . Adamlar kendilerine gelip taraflarına koşmaya başladıklarında Ronin ve Naturela aynı anda pozisyonlarını almışlardı.
-------------------------------------------
--Ne yani senin bir tek tumruğuna karşı benim,senin her tarafını sakat bırakmam mı ? Ah lütfen biraz eğlenceli ol her zaman böyle alıştırma yapacak fırsatım olmuyor...
Aqua yüzüne en flörtöz bakışlarını yerleştirmiş, tatmin olmuş bir glümsemeyle yerde yatan adama bakıyordu. Aqua,onun karnına ve sırtına öyle sıkı darbeler indirmiştiki,adam birdenbire ağzından kan kusmaya başladı. Bu,Aqua'yı hiç iğrendirmemişti. Eğer tıp okuyorsanız böyle şeylerede alışmış oluyorsunuz.
Adam bu sözler üzerine biraz nefes aldı ve son kalan gücüyle sendeleyerek ayağa kalktı.
--Kusuruma bakma...Biraz formdan düşmüşümde...Ufak bir hata o kadar
--Ah evet ama unutma bazen ufak hatalar sonumuzu getirir...
dedi ve kollarını birbirine kavuşturarak ,şeytani bir gülümsemeyle adamın yanına gitti.Kendinden hiç beklenmeyecek bir şekilde anında yere eğildi ve bacağını kendi çevresinde 360 derece döndürerek adama çelme taktı.Adam artık daha fazlasını kaldırabilecek durumda değildi. Yüz üstü yere çakıldı ve Aqua'da eğilerek,adamın saçlarından tutarak kafasını havaya kaldırdı
--Söylesene..Son sözlerin neler olacak ?
--Sadece efendilerime..Seni annenin yanına postalayamadığım için üzgün olduğumu söyle..Yani layık olduğunuz yere cehenneme seni pislik..
İşte bu sözler Aqua'nın yüzündeki gülümsemeyi silip,mavi gözlerinin sipsiyah kesilmesini sağlamaya yetmişti.
---------------------------------
Naturela ve Ronin geri kalan iki adamıda duvara yapıştırmışlardı ve Naturela yine küçük cep bilgisayarında birşeyler yapmaya başlamıştı.
--Ne yapıyorsun?
diye sordu Ronin fazla meraklı gözükmemeye çalışarak. Naturela ise yine masumca gülümsedi
--Hiçbirşey..Sadece buraya gelirken etrafa yerleştirdiğim mini kameraları kontrol ediyorum... İyiki annemin dolabını karıştırırken bunları bulmuşum..
Ronin'in yüzüne "Ha?" diyen bir ifade yerleşmişti. Bu kız neydi böyle ? Ne kamerası ? Üstelik bundan bir tane daha vardı artık etrafında... Bundan sonra hayatı pekde sıkıcı olmayacakmış gibi geliyordu Ronin'e..
Birdenbire Naturela'nın yüzüne dehşet ifadesi oturdu.
--Ne oldu?
--6 numaralı kamera çalışmıyor..
--Eee? Ne olmuş ?
Naturela yüzünü Ronin'e çevirdiğinde,Ronin,onun yüzündekinin gerçek korku olduğunu gördü...
--Orası Aquamarin'in bulunduğu yerdi....
Naturela gözleri dalan çocuğun birşeyleri düşündüğünü anlamıştı ama şu anda düşünmek pek yardımcı olmaycaktı.
--Hey savaşçı çocuk! Bence bir an önce toparlan misafirlerimiz var çünkü.
Birden Ronin kendine geldi ve pozisyonunu aldı.O sırada adamlar içeriyi basmışlardı.İçlerinden biri öne çıktı ve Ronin'in önünde durdu
--Hahh çok gizli örgütün sadece bir tek ajan yollaması çok ilginç tabiki acaba çokmu güçlüsün yoksa çokmu zekisiniz beyfendi
Birden Ronin hızlıca bir hareketle adamın kolunu kaptı ve onu yere yapıştırdı.Kollarını arkada kenetlenmiş tutarken ayağını aynı çeviklikle adamın suratına bastırdı
--Neden bunun cevabını deneme yanılma yoluyla görmüyoruz ki..
Ve adamın boynuna indirdiği yumruğuyla onu etkisiz hale getirdi.Bunu gören diğer adamlar anında Ronin'in üzerine saldırmışlardı. Ama adam çevikti.Birini atlatıyor ve ötekini ustalıkla aşağıya indiriyordu. Sabit olarak hedeflerini boyun ve sırt olarak belirlemiş gibi gözüküyordu. Adamları yere yapıştırıyordu ama onlar tekrar kalkıyorlardı."Kahretsin çok iyiler" diye geçirdi içinden ve tam o sırada gözü, pistte oturan kıza kaydı ancak ortada yoktu! Bunun üzerine konsantrasyonunu bir saniyeliğine kaybetmesi, 4 adamında üzerine çullanmasına yetmişti.Hareket edemiyordu. Adamlardan biri kulağına şunu fısıldadı "Yanılan taraf sen oldun" ve karnına indirdiği bir tekmeyle Ronin yere yapıştı.
Gözleri acıdan koskocaman açılmıştı ama kesinlikle bağırmıyordu.Ona öğretildiğine göre bağırmak,sadece kaybeden zavallılara özgü birşeydi.
--Şimdi konuş bakalım kızı nereye sakladın !
"Kızı nereye sakladın mı?" Ne yani şimdi N1î onlar almamışmıydı ? Bir an için Ronin kafasını kaldırdı ve karanlığın öteki tarafında ona göz kırpan Naturela'yı gördü.Bir an için sanki birbirlerinin düşüncelerini okumuşlardı.Kafasını anladım manasında salladı ve bütün gücünü toplayarak tepesindeki 2 adamı fırlattı.Geriye kalan 2 adam tam müdahale ediyorlardıki ikiside arkalarından,boyunlarına atılan birer yumrukla yere yığıldılar.
--Ne yani gerçekten bütün eğlenceyi sana bırakacağımımı düşündün ?
dedi Naturela ve gülümsedi. Ronin neredeyse şok geçirmek üzereydi.Böyle çocuksu bir gülüş,çocuksu tavırlar ve böyle inanılmaz bir savaş yeteneği. O sırada ikiside Ronin'in tepesinden uçan adamlara baktılar . Adamlar kendilerine gelip taraflarına koşmaya başladıklarında Ronin ve Naturela aynı anda pozisyonlarını almışlardı.
-------------------------------------------
--Ne yani senin bir tek tumruğuna karşı benim,senin her tarafını sakat bırakmam mı ? Ah lütfen biraz eğlenceli ol her zaman böyle alıştırma yapacak fırsatım olmuyor...
Aqua yüzüne en flörtöz bakışlarını yerleştirmiş, tatmin olmuş bir glümsemeyle yerde yatan adama bakıyordu. Aqua,onun karnına ve sırtına öyle sıkı darbeler indirmiştiki,adam birdenbire ağzından kan kusmaya başladı. Bu,Aqua'yı hiç iğrendirmemişti. Eğer tıp okuyorsanız böyle şeylerede alışmış oluyorsunuz.
Adam bu sözler üzerine biraz nefes aldı ve son kalan gücüyle sendeleyerek ayağa kalktı.
--Kusuruma bakma...Biraz formdan düşmüşümde...Ufak bir hata o kadar
--Ah evet ama unutma bazen ufak hatalar sonumuzu getirir...
dedi ve kollarını birbirine kavuşturarak ,şeytani bir gülümsemeyle adamın yanına gitti.Kendinden hiç beklenmeyecek bir şekilde anında yere eğildi ve bacağını kendi çevresinde 360 derece döndürerek adama çelme taktı.Adam artık daha fazlasını kaldırabilecek durumda değildi. Yüz üstü yere çakıldı ve Aqua'da eğilerek,adamın saçlarından tutarak kafasını havaya kaldırdı
--Söylesene..Son sözlerin neler olacak ?
--Sadece efendilerime..Seni annenin yanına postalayamadığım için üzgün olduğumu söyle..Yani layık olduğunuz yere cehenneme seni pislik..
İşte bu sözler Aqua'nın yüzündeki gülümsemeyi silip,mavi gözlerinin sipsiyah kesilmesini sağlamaya yetmişti.
---------------------------------
Naturela ve Ronin geri kalan iki adamıda duvara yapıştırmışlardı ve Naturela yine küçük cep bilgisayarında birşeyler yapmaya başlamıştı.
--Ne yapıyorsun?
diye sordu Ronin fazla meraklı gözükmemeye çalışarak. Naturela ise yine masumca gülümsedi
--Hiçbirşey..Sadece buraya gelirken etrafa yerleştirdiğim mini kameraları kontrol ediyorum... İyiki annemin dolabını karıştırırken bunları bulmuşum..
Ronin'in yüzüne "Ha?" diyen bir ifade yerleşmişti. Bu kız neydi böyle ? Ne kamerası ? Üstelik bundan bir tane daha vardı artık etrafında... Bundan sonra hayatı pekde sıkıcı olmayacakmış gibi geliyordu Ronin'e..
Birdenbire Naturela'nın yüzüne dehşet ifadesi oturdu.
--Ne oldu?
--6 numaralı kamera çalışmıyor..
--Eee? Ne olmuş ?
Naturela yüzünü Ronin'e çevirdiğinde,Ronin,onun yüzündekinin gerçek korku olduğunu gördü...
--Orası Aquamarin'in bulunduğu yerdi....


İkizim çok güzel olmuş bebeğim. Ellerine sağlık. Benim yarın yazılım var o yüzden yazamam ama öbür güne ben yazarım. Süper olmuş. Sen benden insaflısın. Ben yazsam Ronin'e yardım etmezdim 

Ryuzaki L . You're the only one that I love for real...


3. sayfa (Toplam 4 sayfa) [ 47 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |