EFSUN ÖĞRETİSİ Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 26, 27, 28 ... 62, 63, 64, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
Ayyyyy

Zainiiiin çek kılıcınııı yakalandıııııııııın

Bu eski kaliçe bozuntusuna sinirim bozulmaya başladı

Yaa ne demek enerjisini çekicek yok deve yaani
Baş kahraman ölemez ya

Yitik Ruh çok gürmüş geçirmiş bir çocuk herhalde, he? xD
Kimin eliydi o sondaki kimindi kimiiiiiiiiiiiiiiiin
Diziye dönmüş ya sonu O_O
Biraz geç okuyabilirim kusura bakma Sun Abla

Annem bilgisayara el koyuyor da

Neeeyse yeni böüm müthişti O_O Yb'yi bekliyoruz ^^



gözde abla, rüyalar tersine çıkar derler hep ama benimkiler hep düzüne çıkıyo
dün gece de rüyamda kalın bi kitap gördüm, kapağında EFSUN ÖĞRETİSİ yazıyodu
bu arada yeni bölümü de koysan artık diyorum, çatlıycam meraktan

dün gece de rüyamda kalın bi kitap gördüm, kapağında EFSUN ÖĞRETİSİ yazıyodu

bu arada yeni bölümü de koysan artık diyorum, çatlıycam meraktan


EFSUN ÖĞRETİSİ ve KADİM SÖYLEV fanı

Efsane serisi '' ZAİNİN & PALOMİTA '' fanı


domo arigatoo gozaimasu NQS ^_^


cidden çok heycenlı bi yerde kalmış sun-chan
neler oluyo ya
en azından lateneti öğrendik ya içime oturmuştu kaç bölümdür lanet lanet diyoruz ne olduğu belli değil sinirlerimi bozuyodu
öğrendim rahatladım
(gerçi bu kadarla kalmaz bu lanet başka bi şeyleri daha çıkar bence
)
şu cümleyi gördüm şaştım kaldım
Dolayısıyla cennet alevinin gerçek gücünün ortaya çıkması için tek ruh gibi yakın iki kişinin farklı duygularının aynı anda nüksetmesi gerekiyor
şimdi buna göre bizim Palo'yla Liam baştan tek ruh kadar birbirlerine yakın mı oluyo
(şimdi acımaya başlıyorum Liam'a ya
Polo onu farkedene kadar çok çekcek garibim
ama çeksin baştan burnu sürtsün biraz kıyetini bilir o zaman
)
neyse yeni bölümü dört gözle bekliyorum


neler oluyo ya




şu cümleyi gördüm şaştım kaldım

Dolayısıyla cennet alevinin gerçek gücünün ortaya çıkması için tek ruh gibi yakın iki kişinin farklı duygularının aynı anda nüksetmesi gerekiyor
şimdi buna göre bizim Palo'yla Liam baştan tek ruh kadar birbirlerine yakın mı oluyo




neyse yeni bölümü dört gözle bekliyorum



Spoiler:
Spoiler:

Yorumlarınız için çok teşekkür ediyorum arkadaşlar.Yorumlarınız yorumlamadan önce (
) yaklaşık dört günlük yokluğum adına hepinizden özür dilerim.Hikayeyi bırakmayı hatta forumu biırakmayı düşünür noktaya gelmiştim.Ama isimlerini tek tek sayamayacağım kadar çok venüs üyesi (eski, yani, küçük, büyük, normal üye, yönetici... her aşamadan) bana birkaç şeyi hatırlattılar: ilki buranın bana ifade ettiği anlamı ve yıllarca gerek normal üye gerekse yönetici iken verdiğim emeği.İkincisi her birine teşekkür ederim ki zaten bildiğim ama bir kez daha bana gösterdikleri sevgi ve saygıyı...Ben de gerek ilk nedenden gerekse ikinci nedenden ve de üçüncü olarak kalbin kalbe karşı olması hasebiyle benim de her üyeyi tek tek sevmem ve saymamdan ötürü hikayeyi bitirme ve forumu bırakma kararından vazgeçmenin ötesinde yenilenerek foruma geri dönme kararı aldım.Ne bu forumu ne de burdaki dostluğu bırakmaya hiç mi hiç niyetim yok. Gereksiz ve anlamsız mevzuları bir kenara atıyorum. Bundan sonra da bu tip şeylerle karşılaşırsam tepkim yaşadığım tecrübeye göre olacak.
Şimdi gelelim hikayemize ve yapılan yorumlaraaaaa...
@USA/Ezgi: Heyecanlı yerde kesmişim manasında yani hmmmm....iyi bari mutlu oldum
ama lanet konusunda elimden bir şey gelmez (ehem lafın gelişi) karakterlerimiz başlarına geleni çekmek zorundalar (canimişim gibi hissettim
)
@Tsukino-Usagi: NE DİYORSUN SEEEEEN!!!!Allah'ım ne olur bu rüya gerçek olsun *.* Umarım içine doğmuştur güzelim yaaa
@_alis_ : yeni bölüm geliyor...yeni bölüm geliyor...
@moonlightt: Siz de her şeyi devletten beklemeyin canım...laneti öğrendiniz netice de
şaka şaka... lanet bazı şeylerde gerçekten önemli rol oynayacak buna emin olabilrisin.
İyi bir cümleyi yakalamışsın tebrik ederim cidden. Liam'a üzülmekte de haksız sayılmazsın^^' ama acı biraz çocuğa ya Palomita'nın babalığını üstüne aldın damat adayı sürtsün burnunu diyorsun galiba
Tüm bunların ardından sıra geldi duyurumuzaaaa...Hikayeni bölümü yarın eklenecektir.İnternette sorunlar olduğu için ekleyemedim kusura bakmayın.Yenim imza ve son düzenlemelerle size uzuuuuuuuun bir bölüm sunacağım yarın...Saatini bilemiyorum ama neticede okullar başladığı için büyük ihtimal akşam filan okursunuz ben gündüz koysam bile.
Bir duyuru daha yenilikler ve sürprizler bitmeyecek buna emin olabilirsiniz
yeterki imzalarınızda ve daha da önemlisi yüreklerinizden efsun öğretisini eksik etmeyin (sadece ilk ve tek yazmamanız yeterli efsun öğretisi fanı yazmanızda hiçbir sakınca yok korkmayın)

Şimdi gelelim hikayemize ve yapılan yorumlaraaaaa...
@USA/Ezgi: Heyecanlı yerde kesmişim manasında yani hmmmm....iyi bari mutlu oldum




@Tsukino-Usagi: NE DİYORSUN SEEEEEN!!!!Allah'ım ne olur bu rüya gerçek olsun *.* Umarım içine doğmuştur güzelim yaaa




@_alis_ : yeni bölüm geliyor...yeni bölüm geliyor...

@moonlightt: Siz de her şeyi devletten beklemeyin canım...laneti öğrendiniz netice de




İyi bir cümleyi yakalamışsın tebrik ederim cidden. Liam'a üzülmekte de haksız sayılmazsın^^' ama acı biraz çocuğa ya Palomita'nın babalığını üstüne aldın damat adayı sürtsün burnunu diyorsun galiba

Tüm bunların ardından sıra geldi duyurumuzaaaa...Hikayeni bölümü yarın eklenecektir.İnternette sorunlar olduğu için ekleyemedim kusura bakmayın.Yenim imza ve son düzenlemelerle size uzuuuuuuuun bir bölüm sunacağım yarın...Saatini bilemiyorum ama neticede okullar başladığı için büyük ihtimal akşam filan okursunuz ben gündüz koysam bile.
Bir duyuru daha yenilikler ve sürprizler bitmeyecek buna emin olabilirsiniz




Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:






İşte benim nee-chanım senin gitmediğini biliyordum.Bazılarına bunu anlatamadım ama ..
'' Olsun senin geri dönmen yeter ablişkom <3 Yeni böl. feci bir merakla bekliyorum *-* Liama acımakla beraber palonun kimle aşk yaşasın sorusuna hala cevap bulmadım
'' zainin liam kimi seçiceğim ikiside biribirinden süper ! *-* gerçi şimdiden liamın gerek görüşünü gerekse davranışları açısından beni cezbetti ama bakalım göreceğiz *-*


Lacrimis struit insidias cum femina plorat. 🌙


Yitik ruh gideli birkaç saat olmuştu.Palomita henüz şehre inmemiş onu bıraktıkları yerden şehre bakıyordu.Eli artık silinmeyen cennet alevinin izine gitti.Bir yıla yakın süre içinde yaşadığı onca şeyi düşündü.Hergünü ayrı bir maceraydı genç kızın ama şimdi sona giden ilk adımı atmıştı.Mekanikliğin içindeki huzuru hisseden Palomita bu tip bile olsa böyle bir cennette yaşamak isterken öleceğini düşünürken gülümsedi acı bir şekilde.
Liam şehrin girişi olan tünelden gözükmüştü ve Palomita’yı izliyordu uzaktan.Uzun saçları, hoş bir endama sahip olan kıza karşı ilk andan beri özel duygular besleyen aykırıların lideri bir diğer yandan kızın bunu anlamamasını hazmedemiyordu.Tüm bunların üstüne Yitik Ruh onu bir açıklama borcu ile bırakıp gitmişti.Üstündeki giysiler şimdi toprak rengiydi.Parça parça duran gereksiz gibi görünen ama aslında her biri bir silah olabilecek nitelikteki sarkan demir parçalarından biriyle oynuyordu istemeden.Sonunda derin bir nefes aldı ve şimdiye kadar sakin ve kararlı bir lider olan Liam hayatında ilk kez kendini küçük bir oğlan çocuğu gibi hissettiren kızın yanına gitti.
-Ne düşünüyorsun Palomita?
Palomita bakışlarını şehirden ayırmadan dalgın bir şekilde konuştu:
-Nasıl oldu da etrafım hainlerle çevrilmiş onu düşünüyordum. Kızıl yıldız, Zainin ve sen hariç hayatımdaki herkes hain çıktı.Yeni hayatımda bile gittikçe yalnızlaşıyorum.Konsülün diğer üyelerinin her biri güvenilmez, Raini bile hain çıktı. Slithliam belki de en dürüst düşmanım diye düşünüyorum.
“Slithliam…” diye düşündü Liam.Palomita’ya nasıl açıklayacağını düşünüyordu.Herkesten o kadar nefret etmeye başlamıştı ki pusula, ona nasıl doğru sözcükler seçerek anlatacaktı? İçin için kıvranırken Palomita yüzünü ona çevirdi:
-Sen de ihanet etmezsin değil mi?
Bu sıradan bir soru değildi.Liam denendiğini hissediyordu.Kızıl efsun öğrencisi öğrendiklerini iyi benimsemişti.Etrafındakileri farklı yollarla sınıyordu her seferinde. Ancak Liam da bu yollardan birçoğunu efsunu hiç sevmese de biliyordu. Lider olana kadar o da efsunla iç içe büyümüştü.
-Ben her zaman senin iyiliğin için çalışacağım., dedi politik bir şekilde.Palomita da bunu anlamıştı gülümsedi hüzünle ve şehre döndü:
-Peki ya halkın? Onlar ne olacak?
-Onlar…,bir süre düşündü, anlayışla karşılayacaklardır.
-Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? Onlara nasıl bu kadar güvenebiliyorsun?Bak Kutsal Hanıma bu kadar büyük gücü olan birinin bile halkı ona güvenemiyor tam olarak.Kutsal Hanım da onlara güvenemiyor.Sen nasıl-
-Sana söylemiştim.Bizim birlikteliğimiz güvene dayanır.Efsuna ya da başka bir güce değil. Tıpkı sevgimiz gibi…
-Güven…sevgi…bunlara karşı olan inancımı yitirmeye başladım.
-Efsun bunları köreltiyor, dedi Liam nefretle, efsundan nefret ediyorum.İnsanların arasına giriyor, onları ayırıyor, güvenlerini sarsıyor.Efsun yüzünden hırs kaplıyor ruhları.İşte ondan sonra elfler gibi her şeyini feda edecek hale geliyorsun.Ondan sonra kutsal hanım gibi kaçtı mı kaçırıldı mı belirsiz bir hal alıyorsun, işte ondan sonra en sevdiğine bile kendini anlatamayacak hale geliyorsun.
-Bence efsun uygun kullanılamadığı için böyle olmuş.Yoksa sizin de teknolojiniz var. Bu teknoloji ile dünyamızda neler yapıldığını bilseydin.Tıpkı buradaki efsun gibi yıkım getirebilir.
Liam bunu duyunca şaşırmıştı.Demek onlara hayat veren teknoloji de kötücül bir hal alabiliyordu.Palomita dünyasını anlattı.Güzellikleri ve kötülükleri.Bir yandan da şehre inmişlerdi.Liam ona halkını anlatıyordu.Palomita da kendi halkını anlatıyordu karşılaştırmalı olarak.Öyle yakın ve öyle zıt şeylerle karşılaşıyorlardı ki her iki durumda da ikisi de büyük bir şaşkınlık yaşıyordu.
-Burası aletlerin dövüldüğü yer.Ustamız Gleff önceden efsunlu aletlerin ustasıydı.Şimdi ise neredeyse hiç efsun olmayan aletler yapıyor.
-Neredeyse mi?
-Magnusfe dünyasının yaratılışında efsun var.Hiçbirimiz tamamen efsundan arınamayız.Hiç bir şeyimiz olmasa bile göremediğimiz spirituslarımız olur ,fısıldadı, bunu birçok kişi bilmez o yüzden her yerde söyleme.
-Söylemem, dedi ve demirci ustaya döndü, bu şehirde mutlu musunuz? Neden kendi şehrinizde değilsiniz?
Adam yeni tamamladığı bir çarkı kenara bıraktı.Yıllar yüzünden okunuyordu.Çok şey yaşamış olduğu belliydi.
-Eskiden yaşadığım yerde karnım doyuyordu burada ise ruhum…, dedi ve uzatmadan işine geri döndü.
Palomita adamın anlamlı sözlerini düşünürken halkın kalanına da o gözle bakmaya başladı.Asansör ile bir üst kata çıkıyorlardı.Ama Palomita bu asansörden biraz ürkmüştü.Dünyadan çok daha farklıydı sanki her an düşecek gibi sallanıyordu. İster istemez Liam’a biraz sokuldu.Liam önce şaşırsa da sonra gülümseyip sesini çıkarmadan kızı tuttu.Üst katta Liam onu orta yaşlı zarif bir bayana götürmüştü.
-Ahhh oğlum…
Palomita birden şaşırdı ve heyecenlandı: - O-oğlum mu? O senin annen mi? Şey eee…efendim…ben…ehem…
Kadın güldü:-Keşke gerçekten oğlum olsaydı, dedi ve Liam’ın yüzünü okşadı, ancak bu kadar sevebilirdim herhalde.
-Ah…anladım., dedi Palomita’nın heyecanı biraz olsun azalmıştı.Aile ortamı ona son zamanlarda çok uzaktı.Hoş, aile ortamı varken de pek mutlu değildi.Bu düşünceler biraz canını sıkmıştı.Kadın bunu fark etmiş gibi diğer eliyle de Palomita’nın yüzüne dokundu.
-Senin gibi bir kızım olmasını da isterdim elbet.Sen dinlenirken Liam seni bana çok anlattı.
Palomita kızararak Liam’a döndü ve Liam’ın da onun gibi kızarmış olduğunu fark edince yeniden önüne eğdi başını.
-Madga lütfen…, dedi Liam, Lienne nerde?
Palomita etrafına bakındı: -Lienne?
Madga gülümsemesini sürdürerek: -Liam’ın biriciğidir Lienne. Onun kadar değer verdiği başka bir şey var mıdır merak ediyorum.
Palomita böyle bir şey beklemiyordu.Yüzü düşmüştü ve içini bir şey kemirmeye başlamıştı sanki.Karnında bir sancı göğsünde bir ağırlık hissetmişti.
-İyi misin kızım?
-Şeyyy…, gözlerini kaçırıyordu, iyiyim… sanırım hala biraz yorgunum.
Kadın onu bir koltuğa yönlendirdi ve oturttu.Bir bardak su verdi.Bu suyun çok derinlerden gelen tertemiz hatta şifalı olduğu düşünülen bir su olduğunu anlatıyordu ki aklına geldi:
-Lienneyi çağıyordum.Tamamen unuttum.
Palomita bir an iyi hissetmişken o isimle yeniden kötü hissetmeye başladı.Kadın bir o yana bir bu yana gidip sesleniyordu. “LİENNEEEE!!!”
Liam , Palomita’nın yanına oturdu: -Neyin var senin?
-Dedim ya…
-Beni kandıramazsın.
-…
Palomita’nın sessizliği Liam’ın umudu olmuştu.Sinsice gülümsedi:-Meraklanma sandığın gibi değil.
Palomita sinirle döndü: -Ben hiçbir şey sanmıyorum! Hem ne sanabilirim ki?
Liam iyice sırıtmıştı.Bir risk alıp kızın saçlarına dokundu: -Bilmem…seni bu adar kızdırabilecek ne sanmış olabilirsin?
Palomita iyice kızarmıştı ki ilerden bir ses duyuldu “LİAM DİKKAT ET LİENNE SENİ ÜSTÜNE ATLAYACAK KADAR ÖZLEMİŞ! KOKUNU ALDI!” Palomita’nın ne demesine kalmadan üstlerine karşıdan kocaman köpekle kurt karışımı altın rengi bir şeyin koştuğunu gördü.Aynı anda koca koltuk hayvanın üstlerine atlamasıyla ters devrilmişti.Palomita zar zor ayağa kalktığında altın rengi hayvanın Liamı yere yatırıp sevgiyle yaladığını gördü.Liam çocuk gibi gülüyor Lienne yi seviyor bir yandan da uzaklaştırmaya çalışıyordu.
-Sakin ol kızım! Lienne! Hadi amaaaa…Çekil artık üstümden!
Lienne’nin bir hayvan olduğun gören Palomita kahkahalara boğulmuştu:
-Lienne bu demek?Hahahaha!
Köpek kurt karışımı hayvan ise aynı şekilde memnun olmamıştı.Kızın varlığını anlayınca hırlayarak onun üstüne yürümeye başlamıştı.Palomita’nın kahkahası azaldı sonra tamamen sustu.Geri geri adım atmaya başladı.-He-hey…kuçu kuçu…ama…yapma böyle…neler oluyor?
Liam gülüyordu şimdi: -Kızlar, dedi sırıtarak, gereksiz kıskançlıkları oluyor işte…
Palomita bu cümlenin gidişatından pek hoşlanmasa da şu an tartışacak durumda değildi.Lienne onun peşinden hırlayarak koşmaya Palomita ise kaçmaya başlamıştı.Uzun süre içinde Palomita şehri gezmediği kısmını da kaçarak turlamış ve sonunda Madga’nın evine dönmüştü.Soluk soluğa içeri koştuğunda Liam Palomita’nın önüne geçti ve Lianne’yi tuttu.Lienne’nin pençesi Liam’ın kolunu çizdi.Palomita bir an yaranın üstünde parlak bir şey gördüğünü sandı ama Liam hemen üstün örtüp sardı.
-LİENNE! KÖTÜ KIZ!, hayvan üzülerek yere oturmuştu, Palomita’ya zarar vermek yok.O demek ben demek! Anladın mı?
Palomita bir kez daha şaşırmıştı.Ancak cümlenin anlamına değil hayvanın zekice kafasını sallaması ve sevmese de Palomita’nın önüne gelip başını eğmesiydi onu şaşırtan.Palomita biraz üzülmüştü.Hayvanın onu yaralaması riskini göze alıp eğilerek ona sarıldı.İnanılmaz derecede yumuşak bir kürkünün olduğunu hissetti.
-Sana güldüğüm için özür dilerim Lienne.Kötü bir başlangıç yaptım sanırım., biraz geri çekilip gözlerine baktığında ise Liam’ınki gibi kararlı bakışlar görünce sanki içinde insan varmış gibi hissetti.Sarı parlak gözlü hayvan da Palomita’nın gözlerine bakıyordu.Mırıldanmaya başladı ve patisini kaldırdı.Palomita da gülümsedi ve patisini tuttu.
-Ben Palomita.Liam’ın arkadaşıyım.Senin de arkadaşın olmak istiyorum.Memnun oldum.
Lienne saygıyla başını eğdi ve uysallaştı.Palomitayı tam benimsemese de varlığına alışmıştı ve ona saygı duymaya başlamıştı.
Bu sefer bozuk atan Liam’dı: -Madem öyle…sevgili arkadaşım!Şehri Lienne ile gez biraz.O bir woliondır.Sıradan bir hayvan değil, arkadaşım!Benim halletmem gereken işlerim var!
-Neyin var senin? Yoksa kızların arkadaş olmasını kaldıramadın mı?, deyip Lienneye göz kırptı.Lienne ise başını iki yana salladı.
-Nasıl anladıysan öyle öyle düşün, dedi Liam ve dışarı çıktı.
Palomita hiçbir şey anlamamıştı.Lienne’ye döndü:-Ne dedim ki ben?
Lienne de kalkıp yürümeye başladı.Onun kendisi takip etmesini ister şekilde başını kıza çevirip diğer tarafa baktı.Palomita da bir süre de olsa şehrin güzellik ve ilginçliklerini Lienne ile keşfetmeye devam etti.Günleri “Saklı Şehir” denilen bu yerde geçmeye başladı.Herkes Palomita bambaşka bir sevgi ile yaklaşıyordu.Sanki Palomita’yı yıllardır tanıyormuş gibi onu ağırlıyor ve onunla konuşuyorlardı.Tepedeki boşluktan gökyüzüne baktığında gökyüzünü karardığını gören Palomita aniden bazı yerlerin minik abartısız ışıklarla aydınlandığını gördü.Birçok yerin ise çiçeklerle aydınlatıldığını gören Palomita şaşırmıştı.Çiçekler okşandıkça aydınlanıyordu.Çiçeklerden birini okşayan bir kızın yanına gitti.Kız gülümseyip Palomita’nın soru dolu bakışlarına yanıt verdi:
-Bu çiçekler her yerde yetişmez.Karanlık yerlerde nadiren görülen çiçeklerdir.Adı alacalandırandır leydim.
-Leydim?, dedi Palomita kıza dönüp, neden öyle dedin?
-Eeee…bir sebebi yok…saygıdan.Diyerek başını çevirdi ve devam etti, onları sevgiyle okşadığınızda ışığı artar.Bizim gündüzleri güneşten depoladığımız ışıklarımızdan çok daha güzel yayılan bir ışıktır üstelik kokuları da rahatlatır.Şehirde güven duygusunu körüklerler.
-İnanılmaz ,diyerek eğildi Palomita., ama söylediğin bahane gibi geldi haberin olsun.
Konuyu atlatamadığını anlayan kız bir şeyler daha geveleyip oradan uzaklaştı.Lienne de mırıldanarak Palomita’ya yaklaştı.
-Burda neler dönüyor Lienne? İnsanlar tıpkı Liam gibi bana iyi davranıyorlar çok kısa süredir burada olmama rağmen.Tabi Liam’ın sevgisi daha farklı, çiçeği okşamaya başlamıştı, neden buradaki insanlar ve Liam bana o kadar sıcak davranırken ben şüphe içindeyim.Aslında böyle olsun istemiyorum.Ben de buradakilere güvenmek istiyorum.Ben de Liam’ın bana gösterdiği sevgiyi ona göstermek istiyorum…
Okşanan alacalandıran oldukça fazla ışık vermeye ve hoş bir koku yaymaya başlamıştı.Çeşitli tonlarda olan ışığı loşluktan parlaklığa geçmişti.Arkasında birkaç adım duyan Palomita usulca döndü.Liam ona elini uzattı ve ayağa doğrulmasına yardımcı oldu.
-Nasıl bir sevgiymiş o?, derken usulca kendine yaklaştırdı Palomita’yı.Palomita öyle dalgındı ki Liam’a yaklaştığını fark etmedi.
-Bilmiyorum.O kadar çeşit sevgi gördüm ki bu dünyaya geldiğimden beri.Benim hayatımda sevgi yoktu.Şimdi anlatmak dahası anlamak çok zor benim için. Dostça…derin dostça bir sevgi olsa gerek.Çünkü içim sıcacık.
Liam’ın kalbi bu acıdan da mutlu olmayı öğrenmişti sanki.Palomita’nın saçlarına küçük bir öpücük kondururken belli etmeden kokusunu içine çekti: -Öyle diyorsan.
Öylesine huzurlu bir andı ki Palomita her şeyi unutmuş gibiydi.Ama karanlık geceyi aydınlatan loşluk güzel kokuların huzuru ve o an hissedilen sevgi bir anda cennet alevini tekrar yanmasıyla küle döndü.Palomita önce dehşetten ses çıkaramadı.Sonra ise acı ile yere çömeldi.Dişlerini bağırmamak için sıkıyordu.Kimsenin onu böyle görmesini istemiyordu.Liam ise ne yapacağını bilemiyordu.Palomita acı çektikçe Liam da acı çekiyordu.Sonunda Lienne’ye döndü:
-Çabuk hekim Xasw’ı getir ve sessiz ol. , dedi altın kürklü woliona. Başını salayıp hızla uzaklaştı Lienne.Liam da bir bıçak çıkarıp elini kesti ve mırıldanmaya başladı., Gloda ta etta tokiek dhe ina…
Palomita başına bir şeyin damladığını hissetti ve yavaş yavaş acı geçmeye başladı.Hala alev alev yansa da acıyı hissetmiyordu.Elini başına götürdüğünde başına damlayanın sıvının altın olduğunu fark etti.Liam’a baktı inanamayarak.
-Kanın…altın…ama bu nasıl olur?
Liam kıza baktı: -Yanıyorsun ama hala merakını bastıramıyor musun kızıl efsun öğrencisi?
-Ama…ama Liam bu kan…Kan altın olamaz!
-Pekala meraklı kız.Sana hocan gümüş ya da altın kanlı olmanın sadece ünvan değil gerçek anlam taşıdığını söylemedi mi?Altın ve gümüş kan soyundan gelenler bu yüzden özeldir.Bizim kanımız ilk Kutsal güçten gelir.Bu yüzden büyük efsunlar bize bahşedilmiştir.
-Bilmiyordum…ama bir dakika , dedi Palomita başına taş düşmüşçesine, SEN ALTIN KANDANSIN!
Palomita’nın sorularına fırsat kalmadan hekim koca wolionanın sırtında oraya geldi ve tedavi etmek için bir sürü bitki ve alet yığdı.Liam elindeki kesiği sakladı.Palomita ses çıkarmadan duruyor bakışlarını Liam’dan ayırmıyordu.Efsundan nefret ettiğini söylemişti Liam.Efsunsuz savaşıyor ve liderlik yapıyordu.Tüm söyledikleri yalan mıydı?O da bir hain miydi Palomita’nın hayatındaki? Bunları düşünürken alevin acısı yeniden artmaya başladı.Hekim olduğu için efsunu tekrarlayamadı Liam ama zaten efsunun geçici olduğu belliydi.Hekim Liam’a döndü:
-Efendim…bu çok başka bir güç…ne elimdeki şifalı bitkiler ne de mekanik aletler işe yarıyor.Çok yer gezip şifalar edindim ama hiç biri işe yaramıyor.
-Yapılacak bir şey bulmalıyız , dedi Liam endişeyle., Onu korumak benim görevim!
-Ama siz aynı zamanda ,etrafına bakındı hekim, onu alevinin de ortaya çıkarmanın göreviniz olduğunu söylemiştiniz.
-Bu gerçek alev değil.Bu lanetin acı verici gücü…Onun enerjisini emiyor şu anda.Bir şeyler bulmalıyız.
Palomita acısı arasında konuştu:-Neden bana yardım ediyorsun?Senin yardımını istemiyorum!Yalancı!Hain!
Liam bu sözlerle birlikte çökmüş gibiydi.Yine de kendini topladı ve hekime döndü:-Kanadı hatırlıyor musun?
-Efsunlu olduğu için kullanmamamı istemiştiniz?
-Şimdi kullanmana izin veriyorum…,hekim tereddütteydi, HADİ KULLAN!, Liam’ın kararlı bakışlarını görünce yaşlı hekim çantasından ucunda perdeli yarasa kanadını biçimindeki taştan bir kanat çıkardı.Kolye biçimindeki kanadı kızın boynuna attırdı ve kanadın boynuna yerleşmesi ile alevler aniden yok oldu.Palomita sanki hiç yanmamış gibi , bir an öncesi hiç yaşanmamış gibi acı hissetmiyordu.Sadece cennet alevinin izi kalmıştı geride.Herkesin şaşkın bakışları arasında kolye usulca Palomita’nın vücudu ile birleşti ve Palomita’nın içinde yok oldu.
Liam şehrin girişi olan tünelden gözükmüştü ve Palomita’yı izliyordu uzaktan.Uzun saçları, hoş bir endama sahip olan kıza karşı ilk andan beri özel duygular besleyen aykırıların lideri bir diğer yandan kızın bunu anlamamasını hazmedemiyordu.Tüm bunların üstüne Yitik Ruh onu bir açıklama borcu ile bırakıp gitmişti.Üstündeki giysiler şimdi toprak rengiydi.Parça parça duran gereksiz gibi görünen ama aslında her biri bir silah olabilecek nitelikteki sarkan demir parçalarından biriyle oynuyordu istemeden.Sonunda derin bir nefes aldı ve şimdiye kadar sakin ve kararlı bir lider olan Liam hayatında ilk kez kendini küçük bir oğlan çocuğu gibi hissettiren kızın yanına gitti.
-Ne düşünüyorsun Palomita?
Palomita bakışlarını şehirden ayırmadan dalgın bir şekilde konuştu:
-Nasıl oldu da etrafım hainlerle çevrilmiş onu düşünüyordum. Kızıl yıldız, Zainin ve sen hariç hayatımdaki herkes hain çıktı.Yeni hayatımda bile gittikçe yalnızlaşıyorum.Konsülün diğer üyelerinin her biri güvenilmez, Raini bile hain çıktı. Slithliam belki de en dürüst düşmanım diye düşünüyorum.
“Slithliam…” diye düşündü Liam.Palomita’ya nasıl açıklayacağını düşünüyordu.Herkesten o kadar nefret etmeye başlamıştı ki pusula, ona nasıl doğru sözcükler seçerek anlatacaktı? İçin için kıvranırken Palomita yüzünü ona çevirdi:
-Sen de ihanet etmezsin değil mi?
Bu sıradan bir soru değildi.Liam denendiğini hissediyordu.Kızıl efsun öğrencisi öğrendiklerini iyi benimsemişti.Etrafındakileri farklı yollarla sınıyordu her seferinde. Ancak Liam da bu yollardan birçoğunu efsunu hiç sevmese de biliyordu. Lider olana kadar o da efsunla iç içe büyümüştü.
-Ben her zaman senin iyiliğin için çalışacağım., dedi politik bir şekilde.Palomita da bunu anlamıştı gülümsedi hüzünle ve şehre döndü:
-Peki ya halkın? Onlar ne olacak?
-Onlar…,bir süre düşündü, anlayışla karşılayacaklardır.
-Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? Onlara nasıl bu kadar güvenebiliyorsun?Bak Kutsal Hanıma bu kadar büyük gücü olan birinin bile halkı ona güvenemiyor tam olarak.Kutsal Hanım da onlara güvenemiyor.Sen nasıl-
-Sana söylemiştim.Bizim birlikteliğimiz güvene dayanır.Efsuna ya da başka bir güce değil. Tıpkı sevgimiz gibi…
-Güven…sevgi…bunlara karşı olan inancımı yitirmeye başladım.
-Efsun bunları köreltiyor, dedi Liam nefretle, efsundan nefret ediyorum.İnsanların arasına giriyor, onları ayırıyor, güvenlerini sarsıyor.Efsun yüzünden hırs kaplıyor ruhları.İşte ondan sonra elfler gibi her şeyini feda edecek hale geliyorsun.Ondan sonra kutsal hanım gibi kaçtı mı kaçırıldı mı belirsiz bir hal alıyorsun, işte ondan sonra en sevdiğine bile kendini anlatamayacak hale geliyorsun.
-Bence efsun uygun kullanılamadığı için böyle olmuş.Yoksa sizin de teknolojiniz var. Bu teknoloji ile dünyamızda neler yapıldığını bilseydin.Tıpkı buradaki efsun gibi yıkım getirebilir.
Liam bunu duyunca şaşırmıştı.Demek onlara hayat veren teknoloji de kötücül bir hal alabiliyordu.Palomita dünyasını anlattı.Güzellikleri ve kötülükleri.Bir yandan da şehre inmişlerdi.Liam ona halkını anlatıyordu.Palomita da kendi halkını anlatıyordu karşılaştırmalı olarak.Öyle yakın ve öyle zıt şeylerle karşılaşıyorlardı ki her iki durumda da ikisi de büyük bir şaşkınlık yaşıyordu.
-Burası aletlerin dövüldüğü yer.Ustamız Gleff önceden efsunlu aletlerin ustasıydı.Şimdi ise neredeyse hiç efsun olmayan aletler yapıyor.
-Neredeyse mi?
-Magnusfe dünyasının yaratılışında efsun var.Hiçbirimiz tamamen efsundan arınamayız.Hiç bir şeyimiz olmasa bile göremediğimiz spirituslarımız olur ,fısıldadı, bunu birçok kişi bilmez o yüzden her yerde söyleme.
-Söylemem, dedi ve demirci ustaya döndü, bu şehirde mutlu musunuz? Neden kendi şehrinizde değilsiniz?
Adam yeni tamamladığı bir çarkı kenara bıraktı.Yıllar yüzünden okunuyordu.Çok şey yaşamış olduğu belliydi.
-Eskiden yaşadığım yerde karnım doyuyordu burada ise ruhum…, dedi ve uzatmadan işine geri döndü.
Palomita adamın anlamlı sözlerini düşünürken halkın kalanına da o gözle bakmaya başladı.Asansör ile bir üst kata çıkıyorlardı.Ama Palomita bu asansörden biraz ürkmüştü.Dünyadan çok daha farklıydı sanki her an düşecek gibi sallanıyordu. İster istemez Liam’a biraz sokuldu.Liam önce şaşırsa da sonra gülümseyip sesini çıkarmadan kızı tuttu.Üst katta Liam onu orta yaşlı zarif bir bayana götürmüştü.
-Ahhh oğlum…
Palomita birden şaşırdı ve heyecenlandı: - O-oğlum mu? O senin annen mi? Şey eee…efendim…ben…ehem…
Kadın güldü:-Keşke gerçekten oğlum olsaydı, dedi ve Liam’ın yüzünü okşadı, ancak bu kadar sevebilirdim herhalde.
-Ah…anladım., dedi Palomita’nın heyecanı biraz olsun azalmıştı.Aile ortamı ona son zamanlarda çok uzaktı.Hoş, aile ortamı varken de pek mutlu değildi.Bu düşünceler biraz canını sıkmıştı.Kadın bunu fark etmiş gibi diğer eliyle de Palomita’nın yüzüne dokundu.
-Senin gibi bir kızım olmasını da isterdim elbet.Sen dinlenirken Liam seni bana çok anlattı.
Palomita kızararak Liam’a döndü ve Liam’ın da onun gibi kızarmış olduğunu fark edince yeniden önüne eğdi başını.
-Madga lütfen…, dedi Liam, Lienne nerde?
Palomita etrafına bakındı: -Lienne?
Madga gülümsemesini sürdürerek: -Liam’ın biriciğidir Lienne. Onun kadar değer verdiği başka bir şey var mıdır merak ediyorum.
Palomita böyle bir şey beklemiyordu.Yüzü düşmüştü ve içini bir şey kemirmeye başlamıştı sanki.Karnında bir sancı göğsünde bir ağırlık hissetmişti.
-İyi misin kızım?
-Şeyyy…, gözlerini kaçırıyordu, iyiyim… sanırım hala biraz yorgunum.
Kadın onu bir koltuğa yönlendirdi ve oturttu.Bir bardak su verdi.Bu suyun çok derinlerden gelen tertemiz hatta şifalı olduğu düşünülen bir su olduğunu anlatıyordu ki aklına geldi:
-Lienneyi çağıyordum.Tamamen unuttum.
Palomita bir an iyi hissetmişken o isimle yeniden kötü hissetmeye başladı.Kadın bir o yana bir bu yana gidip sesleniyordu. “LİENNEEEE!!!”
Liam , Palomita’nın yanına oturdu: -Neyin var senin?
-Dedim ya…
-Beni kandıramazsın.
-…
Palomita’nın sessizliği Liam’ın umudu olmuştu.Sinsice gülümsedi:-Meraklanma sandığın gibi değil.
Palomita sinirle döndü: -Ben hiçbir şey sanmıyorum! Hem ne sanabilirim ki?
Liam iyice sırıtmıştı.Bir risk alıp kızın saçlarına dokundu: -Bilmem…seni bu adar kızdırabilecek ne sanmış olabilirsin?
Palomita iyice kızarmıştı ki ilerden bir ses duyuldu “LİAM DİKKAT ET LİENNE SENİ ÜSTÜNE ATLAYACAK KADAR ÖZLEMİŞ! KOKUNU ALDI!” Palomita’nın ne demesine kalmadan üstlerine karşıdan kocaman köpekle kurt karışımı altın rengi bir şeyin koştuğunu gördü.Aynı anda koca koltuk hayvanın üstlerine atlamasıyla ters devrilmişti.Palomita zar zor ayağa kalktığında altın rengi hayvanın Liamı yere yatırıp sevgiyle yaladığını gördü.Liam çocuk gibi gülüyor Lienne yi seviyor bir yandan da uzaklaştırmaya çalışıyordu.
-Sakin ol kızım! Lienne! Hadi amaaaa…Çekil artık üstümden!
Lienne’nin bir hayvan olduğun gören Palomita kahkahalara boğulmuştu:
-Lienne bu demek?Hahahaha!
Köpek kurt karışımı hayvan ise aynı şekilde memnun olmamıştı.Kızın varlığını anlayınca hırlayarak onun üstüne yürümeye başlamıştı.Palomita’nın kahkahası azaldı sonra tamamen sustu.Geri geri adım atmaya başladı.-He-hey…kuçu kuçu…ama…yapma böyle…neler oluyor?
Liam gülüyordu şimdi: -Kızlar, dedi sırıtarak, gereksiz kıskançlıkları oluyor işte…
Palomita bu cümlenin gidişatından pek hoşlanmasa da şu an tartışacak durumda değildi.Lienne onun peşinden hırlayarak koşmaya Palomita ise kaçmaya başlamıştı.Uzun süre içinde Palomita şehri gezmediği kısmını da kaçarak turlamış ve sonunda Madga’nın evine dönmüştü.Soluk soluğa içeri koştuğunda Liam Palomita’nın önüne geçti ve Lianne’yi tuttu.Lienne’nin pençesi Liam’ın kolunu çizdi.Palomita bir an yaranın üstünde parlak bir şey gördüğünü sandı ama Liam hemen üstün örtüp sardı.
-LİENNE! KÖTÜ KIZ!, hayvan üzülerek yere oturmuştu, Palomita’ya zarar vermek yok.O demek ben demek! Anladın mı?
Palomita bir kez daha şaşırmıştı.Ancak cümlenin anlamına değil hayvanın zekice kafasını sallaması ve sevmese de Palomita’nın önüne gelip başını eğmesiydi onu şaşırtan.Palomita biraz üzülmüştü.Hayvanın onu yaralaması riskini göze alıp eğilerek ona sarıldı.İnanılmaz derecede yumuşak bir kürkünün olduğunu hissetti.
-Sana güldüğüm için özür dilerim Lienne.Kötü bir başlangıç yaptım sanırım., biraz geri çekilip gözlerine baktığında ise Liam’ınki gibi kararlı bakışlar görünce sanki içinde insan varmış gibi hissetti.Sarı parlak gözlü hayvan da Palomita’nın gözlerine bakıyordu.Mırıldanmaya başladı ve patisini kaldırdı.Palomita da gülümsedi ve patisini tuttu.
-Ben Palomita.Liam’ın arkadaşıyım.Senin de arkadaşın olmak istiyorum.Memnun oldum.
Lienne saygıyla başını eğdi ve uysallaştı.Palomitayı tam benimsemese de varlığına alışmıştı ve ona saygı duymaya başlamıştı.
Bu sefer bozuk atan Liam’dı: -Madem öyle…sevgili arkadaşım!Şehri Lienne ile gez biraz.O bir woliondır.Sıradan bir hayvan değil, arkadaşım!Benim halletmem gereken işlerim var!
-Neyin var senin? Yoksa kızların arkadaş olmasını kaldıramadın mı?, deyip Lienneye göz kırptı.Lienne ise başını iki yana salladı.
-Nasıl anladıysan öyle öyle düşün, dedi Liam ve dışarı çıktı.
Palomita hiçbir şey anlamamıştı.Lienne’ye döndü:-Ne dedim ki ben?
Lienne de kalkıp yürümeye başladı.Onun kendisi takip etmesini ister şekilde başını kıza çevirip diğer tarafa baktı.Palomita da bir süre de olsa şehrin güzellik ve ilginçliklerini Lienne ile keşfetmeye devam etti.Günleri “Saklı Şehir” denilen bu yerde geçmeye başladı.Herkes Palomita bambaşka bir sevgi ile yaklaşıyordu.Sanki Palomita’yı yıllardır tanıyormuş gibi onu ağırlıyor ve onunla konuşuyorlardı.Tepedeki boşluktan gökyüzüne baktığında gökyüzünü karardığını gören Palomita aniden bazı yerlerin minik abartısız ışıklarla aydınlandığını gördü.Birçok yerin ise çiçeklerle aydınlatıldığını gören Palomita şaşırmıştı.Çiçekler okşandıkça aydınlanıyordu.Çiçeklerden birini okşayan bir kızın yanına gitti.Kız gülümseyip Palomita’nın soru dolu bakışlarına yanıt verdi:
-Bu çiçekler her yerde yetişmez.Karanlık yerlerde nadiren görülen çiçeklerdir.Adı alacalandırandır leydim.
-Leydim?, dedi Palomita kıza dönüp, neden öyle dedin?
-Eeee…bir sebebi yok…saygıdan.Diyerek başını çevirdi ve devam etti, onları sevgiyle okşadığınızda ışığı artar.Bizim gündüzleri güneşten depoladığımız ışıklarımızdan çok daha güzel yayılan bir ışıktır üstelik kokuları da rahatlatır.Şehirde güven duygusunu körüklerler.
-İnanılmaz ,diyerek eğildi Palomita., ama söylediğin bahane gibi geldi haberin olsun.
Konuyu atlatamadığını anlayan kız bir şeyler daha geveleyip oradan uzaklaştı.Lienne de mırıldanarak Palomita’ya yaklaştı.
-Burda neler dönüyor Lienne? İnsanlar tıpkı Liam gibi bana iyi davranıyorlar çok kısa süredir burada olmama rağmen.Tabi Liam’ın sevgisi daha farklı, çiçeği okşamaya başlamıştı, neden buradaki insanlar ve Liam bana o kadar sıcak davranırken ben şüphe içindeyim.Aslında böyle olsun istemiyorum.Ben de buradakilere güvenmek istiyorum.Ben de Liam’ın bana gösterdiği sevgiyi ona göstermek istiyorum…
Okşanan alacalandıran oldukça fazla ışık vermeye ve hoş bir koku yaymaya başlamıştı.Çeşitli tonlarda olan ışığı loşluktan parlaklığa geçmişti.Arkasında birkaç adım duyan Palomita usulca döndü.Liam ona elini uzattı ve ayağa doğrulmasına yardımcı oldu.
-Nasıl bir sevgiymiş o?, derken usulca kendine yaklaştırdı Palomita’yı.Palomita öyle dalgındı ki Liam’a yaklaştığını fark etmedi.
-Bilmiyorum.O kadar çeşit sevgi gördüm ki bu dünyaya geldiğimden beri.Benim hayatımda sevgi yoktu.Şimdi anlatmak dahası anlamak çok zor benim için. Dostça…derin dostça bir sevgi olsa gerek.Çünkü içim sıcacık.
Liam’ın kalbi bu acıdan da mutlu olmayı öğrenmişti sanki.Palomita’nın saçlarına küçük bir öpücük kondururken belli etmeden kokusunu içine çekti: -Öyle diyorsan.
Öylesine huzurlu bir andı ki Palomita her şeyi unutmuş gibiydi.Ama karanlık geceyi aydınlatan loşluk güzel kokuların huzuru ve o an hissedilen sevgi bir anda cennet alevini tekrar yanmasıyla küle döndü.Palomita önce dehşetten ses çıkaramadı.Sonra ise acı ile yere çömeldi.Dişlerini bağırmamak için sıkıyordu.Kimsenin onu böyle görmesini istemiyordu.Liam ise ne yapacağını bilemiyordu.Palomita acı çektikçe Liam da acı çekiyordu.Sonunda Lienne’ye döndü:
-Çabuk hekim Xasw’ı getir ve sessiz ol. , dedi altın kürklü woliona. Başını salayıp hızla uzaklaştı Lienne.Liam da bir bıçak çıkarıp elini kesti ve mırıldanmaya başladı., Gloda ta etta tokiek dhe ina…
Palomita başına bir şeyin damladığını hissetti ve yavaş yavaş acı geçmeye başladı.Hala alev alev yansa da acıyı hissetmiyordu.Elini başına götürdüğünde başına damlayanın sıvının altın olduğunu fark etti.Liam’a baktı inanamayarak.
-Kanın…altın…ama bu nasıl olur?
Liam kıza baktı: -Yanıyorsun ama hala merakını bastıramıyor musun kızıl efsun öğrencisi?
-Ama…ama Liam bu kan…Kan altın olamaz!
-Pekala meraklı kız.Sana hocan gümüş ya da altın kanlı olmanın sadece ünvan değil gerçek anlam taşıdığını söylemedi mi?Altın ve gümüş kan soyundan gelenler bu yüzden özeldir.Bizim kanımız ilk Kutsal güçten gelir.Bu yüzden büyük efsunlar bize bahşedilmiştir.
-Bilmiyordum…ama bir dakika , dedi Palomita başına taş düşmüşçesine, SEN ALTIN KANDANSIN!
Palomita’nın sorularına fırsat kalmadan hekim koca wolionanın sırtında oraya geldi ve tedavi etmek için bir sürü bitki ve alet yığdı.Liam elindeki kesiği sakladı.Palomita ses çıkarmadan duruyor bakışlarını Liam’dan ayırmıyordu.Efsundan nefret ettiğini söylemişti Liam.Efsunsuz savaşıyor ve liderlik yapıyordu.Tüm söyledikleri yalan mıydı?O da bir hain miydi Palomita’nın hayatındaki? Bunları düşünürken alevin acısı yeniden artmaya başladı.Hekim olduğu için efsunu tekrarlayamadı Liam ama zaten efsunun geçici olduğu belliydi.Hekim Liam’a döndü:
-Efendim…bu çok başka bir güç…ne elimdeki şifalı bitkiler ne de mekanik aletler işe yarıyor.Çok yer gezip şifalar edindim ama hiç biri işe yaramıyor.
-Yapılacak bir şey bulmalıyız , dedi Liam endişeyle., Onu korumak benim görevim!
-Ama siz aynı zamanda ,etrafına bakındı hekim, onu alevinin de ortaya çıkarmanın göreviniz olduğunu söylemiştiniz.
-Bu gerçek alev değil.Bu lanetin acı verici gücü…Onun enerjisini emiyor şu anda.Bir şeyler bulmalıyız.
Palomita acısı arasında konuştu:-Neden bana yardım ediyorsun?Senin yardımını istemiyorum!Yalancı!Hain!
Liam bu sözlerle birlikte çökmüş gibiydi.Yine de kendini topladı ve hekime döndü:-Kanadı hatırlıyor musun?
-Efsunlu olduğu için kullanmamamı istemiştiniz?
-Şimdi kullanmana izin veriyorum…,hekim tereddütteydi, HADİ KULLAN!, Liam’ın kararlı bakışlarını görünce yaşlı hekim çantasından ucunda perdeli yarasa kanadını biçimindeki taştan bir kanat çıkardı.Kolye biçimindeki kanadı kızın boynuna attırdı ve kanadın boynuna yerleşmesi ile alevler aniden yok oldu.Palomita sanki hiç yanmamış gibi , bir an öncesi hiç yaşanmamış gibi acı hissetmiyordu.Sadece cennet alevinin izi kalmıştı geride.Herkesin şaşkın bakışları arasında kolye usulca Palomita’nın vücudu ile birleşti ve Palomita’nın içinde yok oldu.

Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:

27. sayfa (Toplam 64 sayfa) [ 955 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |