EFSUN ÖĞRETİSİ Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4 ... 62, 63, 64, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
Sarayın çıkışındaydı Palomita.Gece çökmüştü ama içindeki karanlık çok daha kötüydü.Gökyüzüne kaldırdı başını.Başkentte de yıldızların böyle göründüğünü sanmıyordu.Küçükken hep yıldızlardan dilek diler onların yanına gelmek istediğini söylerdi.Şimdi de evinde uzaklardaydı hatta yıldızların olduğu yere gitmek kadar ulaşmanın imkansız olduğu bir yerdeydi ama yine de burada da ışık yoktu.Salondan bu çıkışa gelene kadar bile beşinci öğretiyi bulma konusunda ümitlerini kıran yüzler görmüştü.Zainin söyleyemezdi çünkü zaten onun öğrencisi olacaktı.Konsül de tarafsız kalmalıydı.Lord Slithliam’dan böyle bir şey beklemek aptallık olurdu.Bir süre sonra Zainin yanına gelip merdivenlere oturdu.
-Ne yapmalıyım?
-Bilmiyorum…şu an sana hiçbir şey öğretemem ve bunun dışında sana nasıl destek olacağımı bilmiyorum Pusula.
-Aslında şu ana kadar bile gereğinden fazla destek oldun değil mi?Lord Slithliam’ın kızgınlığını körüklüyor bu.
-Ona karşı gelmeyi denerdim ama konsül üyesi de var şimdi arada.
-Sen nasıl birisin , diye tebessümle döndü, nedense senin bir günahkar olduğuna inanmak gittikçe zorlaşıyor.
-Görünüşe aldanma…birçok kişi bana bu ismin verilmesini istedi. Ve haklılardı.
-Bilemiyorum…Bana görünüşe aldanma diyorsun ama buradaki herkes beni sadece insanoğlu olduğum için yargılıyor.Sen bile… Masada yemekleri getirenler, bana nasıl bakıyorlardı gördün mü? Beni o köle çocuk gibi aç bırakmak istiyorlardı.Buradaki kimse yüzüme bile bakmak istemezken nasıl efsun öğretisini edinebilirim?
-Zaten herkes bilmez efsun öğretilerini…
-Nasıl yani?
-Sırdan birinin efsun öğretilerini bilmesini bekleyemezsin.Birçok kişi efsun yapabilse bile eğitim yolundan geçmiş ya da ilgili olmuş kişiler bilir öğretileri.Dilden dile öylesine dolaşmaz bu cümleler.Ona ulaşmayı gönülden isteyen ve arayanlara verilir.
-Yani işim daha da zor.
-Bana bulacağına dair söz verdin.İnsanoğluna güvenilmez ama sana güvenmemi istiyorsan sözünü tutacağını kanıtlamalısın.Hadi gel sana odanı göstereyim, diyerek ayağa katlı ve içeri yürüdü.
Palomita da ağır ağır doğrulmuştu ki karşıda koşuşturan birkaç çocuk gördü ama biri onlardan ayrı bir yere oturmuş mutsuzca gök yüzüne bakıyordu.Az önce kendisinin de baktığı gibi…Sonra onu hissetmişçesine Palomita’ya baktı ve ayağa kalktı.
-Hadi Pusula!
Zainin sesiyle arkasına baktı tekrar baktığında çocuklar koşturarak oradan uzaklaşıyordu.Palomita da Zainin’in yanına gitti.
-Burada normal halktan yaşayanlar da mı var?
-Kendilerini kanıtlamış kişiler ve hizmet görenler ve aileleri ile birlikteler tabi.
-Anlıyorum…Aklıma ne geldi biliyor musun?Ben hep ödev filan araştırmak için kütüphaneye giderdim.Gerçi internet de var ama burada internet olduğunu zannetmiyorum?
-Dediğin şey hakkında hiçbir fikrim yok…ama saray kütüphanemiz var.
-Hah!İşte belki orda bir öğretiye ulaşabilirim.
-Öğretiler için ayrı bir kitap yok.Gerekli konuların içinde geçer.Ama en azından bir başlangıç olabilir tabiyki.
-Harika!O zaman sabah erkenden saray kütüphanesine gitmeliyim.
Kızın keyfi biraz olsun yerine gelmişti.Zainin ona odasını gösterdiğinde oldukça şaşırdı.O kadar güzel sarayın içinde ona kendi odasından bile küçük mermer bir yatak dışında hiçbir şey olmayan bir oda gösterilmişti.Zainin üzgün gibiydi:
-Konumun belirsiz olduğu için…
-Tamam tamam!Hiç önemli değil-gülümsedi- nasılsa yarın hepsi geçecek.
-Evet.Umarım…
Zainin gittikten sonra Palomita odasına göre aşırı büyük olan penceresinden dışarıya baktı.Üstünü bile değiştirememişti.Zainin’in ona verdiği battaniye dışında bir şey yoktu.Belki efsun bilse bir şeyler yapabilirdi.Ama şu an elinde sadece bunlar vardı.Tüm bu düşüncelerle oturduğu yerde battaniyesine sarılmış bir şekilde uyuya kaldı.
Günün ilk ışıklarıyla kapısı hafifçe tıklandı ve Palomita gözlerini ovuştururken içeri kendisinden büyük görünen genç, sarışın güzel bir kız girdi.
-Kahvaltı, dedi soğuk bir şekilde.
-Ah günaydın-dedi Palomita gülümseyerek,Teşekkür ederim.-kız mermer yatağın üstüne tepsiyi bırakıp hemen gitmek üzere döndü ama Palomita onu durdurdu.,Şeyyy…adın ne?
-Sizi ilgilendirmez.
-Neden bana böyle davranıyorsun?Ben sana bir şey yapmadım ki.
-Sen ve senin gibilerin burada olmaması gerekir.Burada bulunman bile senden nefret etmeme yeter.Boşuna benden öğreti kapmaya filan çalışma.
-Ö-öyle bir niyetim yoktu.Sadece birileriyle tanışmak…
-Tanışmak isteyen yok seninle! Ne kadar üçkâğıtçısın! Tıpkı Lord Slithliam’ın söylediği gibi!
-Ne?Lord size ne dedi?
-Senin tıpkı diğer insanlar gibi olduğun gerçeğini hatırlattı sadece.Bence buna gerek bile yoktu ya…O bizi düşündü elbet.Sana sarayda hiç kimse öğreti bahşetmez!
Ve hızla odanın kapısını çarparak çıktı.Palomita üzüntüyle tepsisindeki yiyeceklere baktı.Canı hiçbir şey yemek istemiyordu.O sırada tekrar kapı çalındı ve içeri Zainin girdi.
-Günaydın Pusula
-Günaydın.
-Neyin var?
-Sence Lord Kütüphaneye zarar verir mi?
-Kütüphaneye zarar vermek en büyük suçlardan biridir.Bilgi bizim için mühimdir.
-Belki benim öğrencin olmamam içi bunu da yapmıştır.
-Neden söz ediyorsun sen?
-Tüm saraya bana yardım etmemeleri için haber salmış.
-Lanet olası…Neyse…bunu sadece onun taraftarları ve belki ondan korkanlar yapar.Slithliam tek Lord değil üstelik ondan üstün konsül var ve konsül adalet talep ediyor.
-Hmmm…
-Bu yüz ifadesi de ne böyle?hadi kahvaltını yap da gidelim.
-Kahvaltı yapmayacağım.Canım hiç istemiyor.
-Madem öyle hemen gidelim kaybedecek vakit yok.
Çaresiz kalkıp kütüphaneye yol aldılar.Bu mükemmel saray gibi sanki Kutsal Hanımın gidişiyle içindekiler de mermer gibi soğuklaşmışlardı.Kiminle karşılaşsalar yüzünü çeviriyordu.Sonunda Kütüphaneye vardıklarında Palomita bir hayal kırıklığı daha yaşadı çünkü sandığının onlarca katı fazla kitap vardı ve buradaki tüm kitapları inceleyip içinden öğreti cümlesini bulmak onun için günler belki de haftalar gerektirirdi.Bir umut yine de başlasa da tahmin ettiği gibi oldu.Ona isteksiz isteksiz Zainin zoruyla kitap getirmede yardım eden görevlilere rağmen o kadar kitabın içinden öğretiyi bulmak için kimse ona yardım etmiyordu.Saatler geçmiş öğlen olmuştu ama hiçbir şey bulamamıştı kız.Doğrusu ne bulacağı hakkında da bir fikri yoktu çünkü buradaki kitaplardaki sanki her cümle öğreti gibiydi.Hepsi derin anlamlar içeriyordu.
-KAHRETSİN! Diyerek masaya vurduğunda görevlilerin ona artan bir kızgınlıkla baktığını gördüer bunun yanında hiçbir şey bulamadığı için mutlu gibilerdi.Kütüphaneye giren birisi nedeniyle hepsi referans verdi.Palomita Zainin’in Slithliam ile görüşmesinden döndüğünü düşünmüştü ama gelen o değildi.
Kızıl cübbeli sıcak gülümsemeli konsül üyesi kıza doğru yaklaştı ve kız da acemice selam vermeye çalıştı.Konsül üyesi gülümsedi:
-Merak etme yakında hepsini öğreneceksin.
-Tabi öğretiyi bulabilirsem.
Kadın dağ gibi yığılmış kitaplara baktı:-Oldukça fazla çabalıyorsun.
-Ama işe yaramıyor.Sarayda hiç kimse tabi Zainin hariç bana karşı iyi davranmıyor.
-Konsül üyesi olmasaydım…
-Hayır lütfen efendim sizden öğreti koparmaya filan çalışmıyorum!
Kadın daha bir üzülerek görevlilere baktı:-Ben böyle düşünmedim zaten, dedi sonra yine kıza döndü, ben de zorlu yollardan geçtim Palomita.İnan hiçbir yolda ilerlemek kolay değil.
Kız gözlerini ovuşturdu.
-Sen ağlıyor musun kızım?
-Ben…sadece…bana adımla hitap eden ilk kişisiniz efendim…, ve dayanamayıp ağlamaya başlamıştı genç kız umutsuzlukla.Konsül üyesi ileri birkaç adım attı ve kıza nazikçe bir anne edasıyla sarıldı.
-Merak etme kızım.Aştığın her engel seni biraz daha güçlü yapacak göreceksin.Aslında hiçbir zaman yalnız değilsin.Biraz dayan ve çabalamaya devam et…
Kız da dayanamayıp kadına sarılıvermişti.Bir süre öylece kaldılar.Sonra kadın kızın kulağına fısıldadı:
-Bazen kitaplar yerine onların yazılmasına sebep olanlara karışmalısın; bazen yazılı bilgi yerine deneyimlere güvenmelisin.Neden sarayda küçük bir gezinti yapmıyorsun?biraz deneyim edinmekten bir zarar gelmez.-geriye çekilip daha gür bir sesle-Eh …bu kadar vakit harcamak yeter.Artık araştırmana devam etsen daha iyi olur.
Palomita’nın şaşkın bakışlarını ardında bırakarak kütüphaneden dışarı çıktı.Kapının önünde Zainin ile karşılaşan kadın :
-Umarım öğretiyi bulur.Yoksa Slithliamın yaptıklarını çekecek kadar dayanıklı olduğunu sanmıyorum.
-Haklısınız ama kısa süredir benimle olsa da beni şaşırtmayı başardı.Oldukça inatçı ve inancını koruyan biri…
-Evet, elbette…Şu özellikler…yine de herkesin bazı zamanlar desteğe ihtiyacı olur.Zainin kutsal Hanımı ne çok bulmak istediğini biliyorum.Ama bu kızı da bu yolda harcamayacağına inanıyorum.Birçok efsun ustasından farklı olduğunu düşünüyorum ve beni hayal kırıklığına uğratmamanı umuyorum.
-Açıkçası ben de ancak umabiliyorum.Ne de olsa bir günahkarım ne yapacağım belli olmaz.Bana güvenen nadir kişilerden birisiniz.
-Sana güvenmeye başlayan birisi daha şu an içerde.Hiç birimizi hayal kırıklığına uğratma…
Kadın Zainin’in cevap vermesine izin vermeden dönüp gitti.
-Umarım Kızıl Yıdız…ve Zainin içeri girdiğinde kendini henüz toparlamış kızı gördüğünde bir an duraksadı.Palomita gülümsedi
-Beni buradaki halkı yaşadığı yere götürür müsün?
-Ne yapmalıyım?
-Bilmiyorum…şu an sana hiçbir şey öğretemem ve bunun dışında sana nasıl destek olacağımı bilmiyorum Pusula.
-Aslında şu ana kadar bile gereğinden fazla destek oldun değil mi?Lord Slithliam’ın kızgınlığını körüklüyor bu.
-Ona karşı gelmeyi denerdim ama konsül üyesi de var şimdi arada.
-Sen nasıl birisin , diye tebessümle döndü, nedense senin bir günahkar olduğuna inanmak gittikçe zorlaşıyor.
-Görünüşe aldanma…birçok kişi bana bu ismin verilmesini istedi. Ve haklılardı.
-Bilemiyorum…Bana görünüşe aldanma diyorsun ama buradaki herkes beni sadece insanoğlu olduğum için yargılıyor.Sen bile… Masada yemekleri getirenler, bana nasıl bakıyorlardı gördün mü? Beni o köle çocuk gibi aç bırakmak istiyorlardı.Buradaki kimse yüzüme bile bakmak istemezken nasıl efsun öğretisini edinebilirim?
-Zaten herkes bilmez efsun öğretilerini…
-Nasıl yani?
-Sırdan birinin efsun öğretilerini bilmesini bekleyemezsin.Birçok kişi efsun yapabilse bile eğitim yolundan geçmiş ya da ilgili olmuş kişiler bilir öğretileri.Dilden dile öylesine dolaşmaz bu cümleler.Ona ulaşmayı gönülden isteyen ve arayanlara verilir.
-Yani işim daha da zor.
-Bana bulacağına dair söz verdin.İnsanoğluna güvenilmez ama sana güvenmemi istiyorsan sözünü tutacağını kanıtlamalısın.Hadi gel sana odanı göstereyim, diyerek ayağa katlı ve içeri yürüdü.
Palomita da ağır ağır doğrulmuştu ki karşıda koşuşturan birkaç çocuk gördü ama biri onlardan ayrı bir yere oturmuş mutsuzca gök yüzüne bakıyordu.Az önce kendisinin de baktığı gibi…Sonra onu hissetmişçesine Palomita’ya baktı ve ayağa kalktı.
-Hadi Pusula!
Zainin sesiyle arkasına baktı tekrar baktığında çocuklar koşturarak oradan uzaklaşıyordu.Palomita da Zainin’in yanına gitti.
-Burada normal halktan yaşayanlar da mı var?
-Kendilerini kanıtlamış kişiler ve hizmet görenler ve aileleri ile birlikteler tabi.
-Anlıyorum…Aklıma ne geldi biliyor musun?Ben hep ödev filan araştırmak için kütüphaneye giderdim.Gerçi internet de var ama burada internet olduğunu zannetmiyorum?
-Dediğin şey hakkında hiçbir fikrim yok…ama saray kütüphanemiz var.
-Hah!İşte belki orda bir öğretiye ulaşabilirim.
-Öğretiler için ayrı bir kitap yok.Gerekli konuların içinde geçer.Ama en azından bir başlangıç olabilir tabiyki.
-Harika!O zaman sabah erkenden saray kütüphanesine gitmeliyim.
Kızın keyfi biraz olsun yerine gelmişti.Zainin ona odasını gösterdiğinde oldukça şaşırdı.O kadar güzel sarayın içinde ona kendi odasından bile küçük mermer bir yatak dışında hiçbir şey olmayan bir oda gösterilmişti.Zainin üzgün gibiydi:
-Konumun belirsiz olduğu için…
-Tamam tamam!Hiç önemli değil-gülümsedi- nasılsa yarın hepsi geçecek.
-Evet.Umarım…
Zainin gittikten sonra Palomita odasına göre aşırı büyük olan penceresinden dışarıya baktı.Üstünü bile değiştirememişti.Zainin’in ona verdiği battaniye dışında bir şey yoktu.Belki efsun bilse bir şeyler yapabilirdi.Ama şu an elinde sadece bunlar vardı.Tüm bu düşüncelerle oturduğu yerde battaniyesine sarılmış bir şekilde uyuya kaldı.
Günün ilk ışıklarıyla kapısı hafifçe tıklandı ve Palomita gözlerini ovuştururken içeri kendisinden büyük görünen genç, sarışın güzel bir kız girdi.
-Kahvaltı, dedi soğuk bir şekilde.
-Ah günaydın-dedi Palomita gülümseyerek,Teşekkür ederim.-kız mermer yatağın üstüne tepsiyi bırakıp hemen gitmek üzere döndü ama Palomita onu durdurdu.,Şeyyy…adın ne?
-Sizi ilgilendirmez.
-Neden bana böyle davranıyorsun?Ben sana bir şey yapmadım ki.
-Sen ve senin gibilerin burada olmaması gerekir.Burada bulunman bile senden nefret etmeme yeter.Boşuna benden öğreti kapmaya filan çalışma.
-Ö-öyle bir niyetim yoktu.Sadece birileriyle tanışmak…
-Tanışmak isteyen yok seninle! Ne kadar üçkâğıtçısın! Tıpkı Lord Slithliam’ın söylediği gibi!
-Ne?Lord size ne dedi?
-Senin tıpkı diğer insanlar gibi olduğun gerçeğini hatırlattı sadece.Bence buna gerek bile yoktu ya…O bizi düşündü elbet.Sana sarayda hiç kimse öğreti bahşetmez!
Ve hızla odanın kapısını çarparak çıktı.Palomita üzüntüyle tepsisindeki yiyeceklere baktı.Canı hiçbir şey yemek istemiyordu.O sırada tekrar kapı çalındı ve içeri Zainin girdi.
-Günaydın Pusula
-Günaydın.
-Neyin var?
-Sence Lord Kütüphaneye zarar verir mi?
-Kütüphaneye zarar vermek en büyük suçlardan biridir.Bilgi bizim için mühimdir.
-Belki benim öğrencin olmamam içi bunu da yapmıştır.
-Neden söz ediyorsun sen?
-Tüm saraya bana yardım etmemeleri için haber salmış.
-Lanet olası…Neyse…bunu sadece onun taraftarları ve belki ondan korkanlar yapar.Slithliam tek Lord değil üstelik ondan üstün konsül var ve konsül adalet talep ediyor.
-Hmmm…
-Bu yüz ifadesi de ne böyle?hadi kahvaltını yap da gidelim.
-Kahvaltı yapmayacağım.Canım hiç istemiyor.
-Madem öyle hemen gidelim kaybedecek vakit yok.
Çaresiz kalkıp kütüphaneye yol aldılar.Bu mükemmel saray gibi sanki Kutsal Hanımın gidişiyle içindekiler de mermer gibi soğuklaşmışlardı.Kiminle karşılaşsalar yüzünü çeviriyordu.Sonunda Kütüphaneye vardıklarında Palomita bir hayal kırıklığı daha yaşadı çünkü sandığının onlarca katı fazla kitap vardı ve buradaki tüm kitapları inceleyip içinden öğreti cümlesini bulmak onun için günler belki de haftalar gerektirirdi.Bir umut yine de başlasa da tahmin ettiği gibi oldu.Ona isteksiz isteksiz Zainin zoruyla kitap getirmede yardım eden görevlilere rağmen o kadar kitabın içinden öğretiyi bulmak için kimse ona yardım etmiyordu.Saatler geçmiş öğlen olmuştu ama hiçbir şey bulamamıştı kız.Doğrusu ne bulacağı hakkında da bir fikri yoktu çünkü buradaki kitaplardaki sanki her cümle öğreti gibiydi.Hepsi derin anlamlar içeriyordu.
-KAHRETSİN! Diyerek masaya vurduğunda görevlilerin ona artan bir kızgınlıkla baktığını gördüer bunun yanında hiçbir şey bulamadığı için mutlu gibilerdi.Kütüphaneye giren birisi nedeniyle hepsi referans verdi.Palomita Zainin’in Slithliam ile görüşmesinden döndüğünü düşünmüştü ama gelen o değildi.
Kızıl cübbeli sıcak gülümsemeli konsül üyesi kıza doğru yaklaştı ve kız da acemice selam vermeye çalıştı.Konsül üyesi gülümsedi:
-Merak etme yakında hepsini öğreneceksin.
-Tabi öğretiyi bulabilirsem.
Kadın dağ gibi yığılmış kitaplara baktı:-Oldukça fazla çabalıyorsun.
-Ama işe yaramıyor.Sarayda hiç kimse tabi Zainin hariç bana karşı iyi davranmıyor.
-Konsül üyesi olmasaydım…
-Hayır lütfen efendim sizden öğreti koparmaya filan çalışmıyorum!
Kadın daha bir üzülerek görevlilere baktı:-Ben böyle düşünmedim zaten, dedi sonra yine kıza döndü, ben de zorlu yollardan geçtim Palomita.İnan hiçbir yolda ilerlemek kolay değil.
Kız gözlerini ovuşturdu.
-Sen ağlıyor musun kızım?
-Ben…sadece…bana adımla hitap eden ilk kişisiniz efendim…, ve dayanamayıp ağlamaya başlamıştı genç kız umutsuzlukla.Konsül üyesi ileri birkaç adım attı ve kıza nazikçe bir anne edasıyla sarıldı.
-Merak etme kızım.Aştığın her engel seni biraz daha güçlü yapacak göreceksin.Aslında hiçbir zaman yalnız değilsin.Biraz dayan ve çabalamaya devam et…
Kız da dayanamayıp kadına sarılıvermişti.Bir süre öylece kaldılar.Sonra kadın kızın kulağına fısıldadı:
-Bazen kitaplar yerine onların yazılmasına sebep olanlara karışmalısın; bazen yazılı bilgi yerine deneyimlere güvenmelisin.Neden sarayda küçük bir gezinti yapmıyorsun?biraz deneyim edinmekten bir zarar gelmez.-geriye çekilip daha gür bir sesle-Eh …bu kadar vakit harcamak yeter.Artık araştırmana devam etsen daha iyi olur.
Palomita’nın şaşkın bakışlarını ardında bırakarak kütüphaneden dışarı çıktı.Kapının önünde Zainin ile karşılaşan kadın :
-Umarım öğretiyi bulur.Yoksa Slithliamın yaptıklarını çekecek kadar dayanıklı olduğunu sanmıyorum.
-Haklısınız ama kısa süredir benimle olsa da beni şaşırtmayı başardı.Oldukça inatçı ve inancını koruyan biri…
-Evet, elbette…Şu özellikler…yine de herkesin bazı zamanlar desteğe ihtiyacı olur.Zainin kutsal Hanımı ne çok bulmak istediğini biliyorum.Ama bu kızı da bu yolda harcamayacağına inanıyorum.Birçok efsun ustasından farklı olduğunu düşünüyorum ve beni hayal kırıklığına uğratmamanı umuyorum.
-Açıkçası ben de ancak umabiliyorum.Ne de olsa bir günahkarım ne yapacağım belli olmaz.Bana güvenen nadir kişilerden birisiniz.
-Sana güvenmeye başlayan birisi daha şu an içerde.Hiç birimizi hayal kırıklığına uğratma…
Kadın Zainin’in cevap vermesine izin vermeden dönüp gitti.
-Umarım Kızıl Yıdız…ve Zainin içeri girdiğinde kendini henüz toparlamış kızı gördüğünde bir an duraksadı.Palomita gülümsedi
-Beni buradaki halkı yaşadığı yere götürür müsün?
Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:
İşte ilk andan beri Palomita’nın görmeyi umduğu manzara buydu.Yemyeşil küçük ama konforlu konutlara yer ayrılmış çocukların koşup oynadığı genç kızların yüzlerinde bir gülümseme ile konuştukları yaşlıların eski günleri yaad ettikleri huzurlu bir ortam.Sevinçle koşup etrafına bakındı Palomita.Başını kaldırdı ve şu an uçsuz bucaksız görünen saray bahçesinden sarayın dışına ilk kez bakmaya akıl ettiğini fark etti.
Saray sıcaklığını yitirse de yinede masallarda anlatılan saraylar gibi hatta onlardan daha da ihtişamlıydı.Bazı yerlerinde melek, peri ve çeşitli biçimli heykeller, işlemeler vardı en yukarıda ise konsül üyelerinin cübbelerindeki kadın figürü ve elinde bir taş vardı.Ancak taş da mermerleşmişti.Zainin, Kutsal Hanımın buradayken bu taş yolu ile efsununu yaydığını söylemişti.Kutsal hanımın figürünün bulunduğu ana binanın etrafında beş kule yükseliyordu ve yukarıdan geçitlerle merkez binaya bağlanmıştı.Her kulenin üzerinde konsül üyelerinden birinin figürü vardı ve her birinde cübbesini renginde küreler tüm güzelliği ile parlıyordu.Ancak her küre farklı bir yerde idi.Konsül bilgesinin alnına dayadığı asasında, Yitik ruhun gözlerinde,Konsül savaşçısının yarısı kılıcında yarısı kalkanında, konsül perisinin kanatlarında –ki bu kanatları gerçek konsül perisinde görmeyen Palomita, Zainin’e bunu sormayı ihmal etmemiş ve küre sayesinde kanatlarını gizlediğini öğrenmişti- , kızıl cübbeli ve adını henüz Zainin’den öğrendiği Kızıl Yıldızın göğsünde tam kalbinin hizasındaydı.Sarayı korumada bu kürelerin efsunu etkiliydi çünkü kayıp kutsal hanımın efsunu eşit olarak bu diyara yayılıyordu.
Sonra etrafındaki insanları incelemeye başladı.İlk geldiğinde neşeli görünen yüzler şimdi huzursuzca ona dönmüşlerdi.Bir anda yine o kötü his sarmıştı etrafını ve Zainin’in yanına gelmesi ile biraz olsun kendini güvende hissetti.
-Ben onlarla konuşmak istiyorum ama…sanırım onlar buna yanaşmayacak.
-Ben onları ikna ederim.,diyerek yaşlı insanlara doğru yöneldi.Bilgelerin biraz olsun kıza yardımcı olacaklarını umuyordu.Ne de olsa deneyimleri birçok kişiye yol göstermişti.
O sırada gen kız ve erkeklerden oluşan bir grup etrafına toplanmıştı.Yeşil kısa saçlı bir kız Palomitayı uzun uzun süzdü:
-Ne yani Kutsal hanımı bu kız mı bulacakmış?,yeşil gözlerini devirip siyah saçlı uzun boylu oğlana baktı.
-Bir insan oğlundan ne beklenir ki?Onların gücü sadece savaşta kullandığını herkes bilir.
-Lord Slithliam neden bu kızı engellemiyor ki?
Palomita konuşmaya çalışsa da onu dinlemiyor gibilerdi.Kestane rengi saçını at kuyruğu toplamış bir kız:
-Belki de sandığımız gibi değildir…
Ancak bunu demesiyle arkadaşlarının onu susturması bir oldu.Bu sefer hepsi Palomita’ya kızgın bakışlarını yöneltmişlerdi.
-Ben kötü biri değilim…neden bana ön yargı ile yaklaşıyorsunuz?
-Çünkü insanoğlunu tanırız.
Palomitanın etrafındaki çemberi gittikçe daraltıyorlardı.Palomita iyice korkmaya başlamıştı.İçlerinden biri tam ona dokunmaya kalkacakken Zainin kolundan kavradı ve kırmızı bakışlarını onlara yöneltmesi ile hepsini bir korku sardı.
-Gümüş efsun ustası niye onu koruyor?
-Neden korumayayım?Ya sizin neden ondan nefret ediyorsunuz?
-O burada olmayı hak etmiyor.O nankörlük yapacak sizi, bizi, kutsal hanımı yarı yolda bırakacak, insanoğlu canavar taşır yüreklerinde.
-Burada gördüğüm tek canavar zavallı bir kızı sıkıştıran sizlersiniz. Burada olmayı kötü yüreği olan ve kimseye bir şan bile tanımayı beceremeyenler hak etmez.
-Sen gerçekten günahkarsın!, diye haykırdı yeşil saçlı kız.Zainin oğlanın kolunu bırakıp kıza dönmesi ile hepsinin kaçması bir oldu.Palomita bacaklarını güçsüz hissetti ve Zainin’in desteği ile kenardaki küçük havuzun yanına oturdu.
-Bu haksızlık…
-Biliyorum…
-Herkes beni çoktan köle olarak görmeye başlamış…
-Ben…
-Sen de öylesin!
-Ne?
-Buraya gelmemi hiç istemedin!
-Benim nedenim …
-Senin nedenin de aynı!-Palomita tüm öfkesini kusuyor gibiydi- Dünyada istenmiyorum!Burada istenmiyorum!Lanet olsun!Ben ne cehennemde yaşayacağım?Kutsal Hanım…bence o sizi görse üzüntüden yüreği paramparça olurdu!Siz…siz onu hak etmiyorsunuz!
Koşarak oradan uzaklaştı.Zainin şaşkınlıkla kızın arkasından baktı.Sonra onunla gelmeyi reddeden bilge yaşlılarla gençleri inceledi.Kıza bilgelerin yardım etmeyeceğini bile söyleyememişti.”Belki de gerçekten hak etmiyoruzdur.”diye iç geçirdi.Başını kaldırıp Kutsal Hanımın heykeline baktı.”Seni hak etmeyen gerçekte kim?”
Palomita zaten aç ve yorgundu pek de fazla koşamadı.Bir kenara oturdu ve uzaktan insanlara baktı.Onlardan görünüş olarak biraz daha farklıydı sadece.Neden ondan nefret ediyorlardı?İleride oyun oynayan çocukları gördü.”Keşke yeniden çocuk olabilseydim.” Ama dün gece gördüğü gibi küçük bir kız çocuğunun diğerlerinden ayrı sessizce gökyüzüne baktığını gördü.”Sanırım çocuk olsaydım da tıpkı onun gibi yalnız kalırdım.” Diye hüzünlendi ve kızın yanına doğru gitti.Bir an onun da ona bağıracağını düşündü ama küçük kız buğulu mavi gözleri ile bir an ona baktı sonra minicik eliyle yanına oturmasını işaret etti.Topuz yapılmış kızıl saçları vardı sevimli kızın.Gök yüzü yerine sanki Palomita’yı incelemeye koyulmuştu.Palomita garip hissediyordu.Sonunda küçük kız konuştu:
-Neden yalnızsın?
-Kimse beni istemiyor.
-Sen de kaçıyor musun?
-Senin gibi ayrı duruyorum diyelim.
-Ben ayrı durmuyorum ki.
-Ama…diğerleri dün gece de şimdide seni aralarına almıyorlar.
Küçük kız başını iki yana salladı:-Onlar iyi çocuklar, tıpkı buradaki diğer insanlar gibi.Tıpkı senin gibi.
-Neden bizi istemiyorlar o zaman?
-Sadece bizi yeterince tanımıyorlar ve birileri onlara bizim farklı olduğumuzu fısıldayıp duruyor.Oysa bir hiç de farklı değiliz.
-Öyle mi dersin?
-Öyle tabii.Hepimizi gülüyor, ağlıyoruz; kızıyor, pişman oluyoruz.Hepimizin iyi ve kötü tarafları var.Hepimizin sırları var.Ama birisi bizi başka göstermeye çalıştığında ve biz de ona inanıp kendimizi farklı sandığımız anda…işte o zaman ayrılıyoruz bütün olduğumuz halde.
-Sanırım haklısın., ilerde oynayan çocuklardan birini durup onlara baktığını gördü., sanırım dikkatlerini çektik…seni benim yüzümden rahatsız etmesinler.,gidecekken elinden tutup kalkmasını engelledi küçük kız.
-Gitme.Onların seni tanımasını sağla kaçmak yerine.
-Biliyor musun dün seni görmeden önce ben de senin gibi yıldızlara bakıyordum.Küçükken hep onlarla olmak isterdim.Hep onların ışığında yolumu bulmaya çalışırdım.
-Ben de önden öyle yapardım aslında güzel bir başlangıç.
-Yapardım mı?Dün sen de bunu yapıyordun ve şimdi bile gök yüzüne bakıyorsun.Onları düşlemiyor musun?
-Hayır.Ben yıldızlara bakarak kendi içimdeki yıldızı hatırlatıyorum kendime.
Palomita tüm çocukların onlara baktığını fark etti ve küçük kızın sözünü dinleyerek gülümsedi.Sonra tüm çocuklar gülümseyip onların yanına geldi.Küçük kız ile konuşmaları bölünmüştü.Palomita şimdi çocuklarla konuşuyor bazen de küçük kıza bakıyordu sevinçle.Haklı çıkmıştı.Kaçmamalı onlara kendini anlatmalıydı.Ve sabırla çocuklarla konuşmaya başladı.Tek tek sorularını yanıtladı.
-Adın ne?
-Palomita.
-Kaç yaşındasın?
-Onsekiz.
-Gerçekten Pusula mısın?
-Sanırım…
-İnsanoğlundan mısın?
-Şeyy evet.
-Vaaaay insalay da bizim gibiymiş.
-Öyleyiz.
-Çok tatlı göyüünyoysun Palomita.Ben de biy an koykmuştum senden…
-Koykak sana onun hayalet olmadığını söylemiştik.
-Heheheh….,çocuklar aralarında Palomita’yı konuşmaya dalmışlardı.
Çocuklar o kadar içten o kadar temiz kalplilerdi ki.Bu onları daha cesur yapıyor gibiydi.ve daha önyargısız.”Keşke siz öğretiyi biliyor olsaydınız.”diye düşündü.”Ama özel olsanız bile bu imkansız.Eğitim alamayacak kadar küçüksünüz.Yine de sizinle tanıştığım için mutluyum.”Batan güneşe baktı”Köle olduğumda bana siz de bakmazsınız sanırım” diye düşünürken.Ona da cesaret veren kıza döndü Palomita kız ona gülümseyerek bakıyordu artık.Palomita
-Sen neden konuşmaya katılmıyorsun?Bak ben kaçmıyorum artık…
-Ben konuşmaya katılıyorum.
-Nasıl yani?-sonra omuzlarını neyse anlamında kaldırdı.-Yıldızların ışına sanırım bakan yine ben kalacağım birazdan.Sen arkadaşlarına katıl.
Küçük kız bu sefer gizemli bir hal almıştı:- Ey karanlık içindeki ruh uzaklardaki yıldızlara bahşederken kendini içindeki yıldızı söndürme.Tüm yıldızlar çoktan yok oldu beklide ama o sen yaşattığın sürecek sana yol gösterecek olandır.
-Bu da ne demek?, derken çocuklardan biri omzuna dokundu.
-Yine mi kendi kendine konuşuyoysun?
-Kendi kendime değil yanımdaki küçük…kızla…ama…gitmiş.
-Kim?,dedi merakla çocuklardan biri.
-Hani sizin yakınınızda kenarda duran bir arkadaşınız var ya kızıl saçlı şu boylarda…
-Öyle biyi tanımıyoyuz…,derken hepsini başını salladı.
-A…ama…
-Dün seni yalnız göydük.Bugün de öyle göyünce üzülmeyesin diye geldik.
-Bu nasıl olur?
Açıklanamayan olayın şaşkınlığını yaşarken Zainin oğlan çocuğunun saçlarını karıştırdı gülümseyerek:
-Merhaba Zen.
-Gümüş saçlı şovalyeeeeeeee!!!!!!!!!!
Bütün çocuklar birden onun etrafını sarmıştı.Oğlan çocuklar onun gibi olmak istediklerini, kızlar da büyüyünce onunla evlenmek istediklerini ilan ediyorlardı heyecanla.Birkaç dakika onlarla konuştuktan sonra çocuklardan izin isteyerek Palomita’ya elini uzattı.
-Vakit geldi.
Palomita, Zainin’in elini tuttu ve ayağa kalktı.Taht salonuna doğru ilerlerken çekinerek konuşmaya başladı Palomita.
-Senden korkmuyorlar, çekinmiyorlar…
-Evet sanırım biz hak etmesek bile onlar kutsal hanımı hak ediyorlar.
-Ben…özür dilerim.Çok yalnızdım, üzgündüm…sana patladım işte.Senden dargın ayrılmak istemiyorum.Beni affeder misin?
Zainin durakladı:-Bakalım sen bizi affedebilecek misin?, derken hüzünlü görünüyordu., Haydi Pusula Konsey seni bekliyor.
-Hoşça kal Zainin…,dedi hemen girmeden önce taht salonuna genç kız.
Saray sıcaklığını yitirse de yinede masallarda anlatılan saraylar gibi hatta onlardan daha da ihtişamlıydı.Bazı yerlerinde melek, peri ve çeşitli biçimli heykeller, işlemeler vardı en yukarıda ise konsül üyelerinin cübbelerindeki kadın figürü ve elinde bir taş vardı.Ancak taş da mermerleşmişti.Zainin, Kutsal Hanımın buradayken bu taş yolu ile efsununu yaydığını söylemişti.Kutsal hanımın figürünün bulunduğu ana binanın etrafında beş kule yükseliyordu ve yukarıdan geçitlerle merkez binaya bağlanmıştı.Her kulenin üzerinde konsül üyelerinden birinin figürü vardı ve her birinde cübbesini renginde küreler tüm güzelliği ile parlıyordu.Ancak her küre farklı bir yerde idi.Konsül bilgesinin alnına dayadığı asasında, Yitik ruhun gözlerinde,Konsül savaşçısının yarısı kılıcında yarısı kalkanında, konsül perisinin kanatlarında –ki bu kanatları gerçek konsül perisinde görmeyen Palomita, Zainin’e bunu sormayı ihmal etmemiş ve küre sayesinde kanatlarını gizlediğini öğrenmişti- , kızıl cübbeli ve adını henüz Zainin’den öğrendiği Kızıl Yıldızın göğsünde tam kalbinin hizasındaydı.Sarayı korumada bu kürelerin efsunu etkiliydi çünkü kayıp kutsal hanımın efsunu eşit olarak bu diyara yayılıyordu.
Sonra etrafındaki insanları incelemeye başladı.İlk geldiğinde neşeli görünen yüzler şimdi huzursuzca ona dönmüşlerdi.Bir anda yine o kötü his sarmıştı etrafını ve Zainin’in yanına gelmesi ile biraz olsun kendini güvende hissetti.
-Ben onlarla konuşmak istiyorum ama…sanırım onlar buna yanaşmayacak.
-Ben onları ikna ederim.,diyerek yaşlı insanlara doğru yöneldi.Bilgelerin biraz olsun kıza yardımcı olacaklarını umuyordu.Ne de olsa deneyimleri birçok kişiye yol göstermişti.
O sırada gen kız ve erkeklerden oluşan bir grup etrafına toplanmıştı.Yeşil kısa saçlı bir kız Palomitayı uzun uzun süzdü:
-Ne yani Kutsal hanımı bu kız mı bulacakmış?,yeşil gözlerini devirip siyah saçlı uzun boylu oğlana baktı.
-Bir insan oğlundan ne beklenir ki?Onların gücü sadece savaşta kullandığını herkes bilir.
-Lord Slithliam neden bu kızı engellemiyor ki?
Palomita konuşmaya çalışsa da onu dinlemiyor gibilerdi.Kestane rengi saçını at kuyruğu toplamış bir kız:
-Belki de sandığımız gibi değildir…
Ancak bunu demesiyle arkadaşlarının onu susturması bir oldu.Bu sefer hepsi Palomita’ya kızgın bakışlarını yöneltmişlerdi.
-Ben kötü biri değilim…neden bana ön yargı ile yaklaşıyorsunuz?
-Çünkü insanoğlunu tanırız.
Palomitanın etrafındaki çemberi gittikçe daraltıyorlardı.Palomita iyice korkmaya başlamıştı.İçlerinden biri tam ona dokunmaya kalkacakken Zainin kolundan kavradı ve kırmızı bakışlarını onlara yöneltmesi ile hepsini bir korku sardı.
-Gümüş efsun ustası niye onu koruyor?
-Neden korumayayım?Ya sizin neden ondan nefret ediyorsunuz?
-O burada olmayı hak etmiyor.O nankörlük yapacak sizi, bizi, kutsal hanımı yarı yolda bırakacak, insanoğlu canavar taşır yüreklerinde.
-Burada gördüğüm tek canavar zavallı bir kızı sıkıştıran sizlersiniz. Burada olmayı kötü yüreği olan ve kimseye bir şan bile tanımayı beceremeyenler hak etmez.
-Sen gerçekten günahkarsın!, diye haykırdı yeşil saçlı kız.Zainin oğlanın kolunu bırakıp kıza dönmesi ile hepsinin kaçması bir oldu.Palomita bacaklarını güçsüz hissetti ve Zainin’in desteği ile kenardaki küçük havuzun yanına oturdu.
-Bu haksızlık…
-Biliyorum…
-Herkes beni çoktan köle olarak görmeye başlamış…
-Ben…
-Sen de öylesin!
-Ne?
-Buraya gelmemi hiç istemedin!
-Benim nedenim …
-Senin nedenin de aynı!-Palomita tüm öfkesini kusuyor gibiydi- Dünyada istenmiyorum!Burada istenmiyorum!Lanet olsun!Ben ne cehennemde yaşayacağım?Kutsal Hanım…bence o sizi görse üzüntüden yüreği paramparça olurdu!Siz…siz onu hak etmiyorsunuz!
Koşarak oradan uzaklaştı.Zainin şaşkınlıkla kızın arkasından baktı.Sonra onunla gelmeyi reddeden bilge yaşlılarla gençleri inceledi.Kıza bilgelerin yardım etmeyeceğini bile söyleyememişti.”Belki de gerçekten hak etmiyoruzdur.”diye iç geçirdi.Başını kaldırıp Kutsal Hanımın heykeline baktı.”Seni hak etmeyen gerçekte kim?”
Palomita zaten aç ve yorgundu pek de fazla koşamadı.Bir kenara oturdu ve uzaktan insanlara baktı.Onlardan görünüş olarak biraz daha farklıydı sadece.Neden ondan nefret ediyorlardı?İleride oyun oynayan çocukları gördü.”Keşke yeniden çocuk olabilseydim.” Ama dün gece gördüğü gibi küçük bir kız çocuğunun diğerlerinden ayrı sessizce gökyüzüne baktığını gördü.”Sanırım çocuk olsaydım da tıpkı onun gibi yalnız kalırdım.” Diye hüzünlendi ve kızın yanına doğru gitti.Bir an onun da ona bağıracağını düşündü ama küçük kız buğulu mavi gözleri ile bir an ona baktı sonra minicik eliyle yanına oturmasını işaret etti.Topuz yapılmış kızıl saçları vardı sevimli kızın.Gök yüzü yerine sanki Palomita’yı incelemeye koyulmuştu.Palomita garip hissediyordu.Sonunda küçük kız konuştu:
-Neden yalnızsın?
-Kimse beni istemiyor.
-Sen de kaçıyor musun?
-Senin gibi ayrı duruyorum diyelim.
-Ben ayrı durmuyorum ki.
-Ama…diğerleri dün gece de şimdide seni aralarına almıyorlar.
Küçük kız başını iki yana salladı:-Onlar iyi çocuklar, tıpkı buradaki diğer insanlar gibi.Tıpkı senin gibi.
-Neden bizi istemiyorlar o zaman?
-Sadece bizi yeterince tanımıyorlar ve birileri onlara bizim farklı olduğumuzu fısıldayıp duruyor.Oysa bir hiç de farklı değiliz.
-Öyle mi dersin?
-Öyle tabii.Hepimizi gülüyor, ağlıyoruz; kızıyor, pişman oluyoruz.Hepimizin iyi ve kötü tarafları var.Hepimizin sırları var.Ama birisi bizi başka göstermeye çalıştığında ve biz de ona inanıp kendimizi farklı sandığımız anda…işte o zaman ayrılıyoruz bütün olduğumuz halde.
-Sanırım haklısın., ilerde oynayan çocuklardan birini durup onlara baktığını gördü., sanırım dikkatlerini çektik…seni benim yüzümden rahatsız etmesinler.,gidecekken elinden tutup kalkmasını engelledi küçük kız.
-Gitme.Onların seni tanımasını sağla kaçmak yerine.
-Biliyor musun dün seni görmeden önce ben de senin gibi yıldızlara bakıyordum.Küçükken hep onlarla olmak isterdim.Hep onların ışığında yolumu bulmaya çalışırdım.
-Ben de önden öyle yapardım aslında güzel bir başlangıç.
-Yapardım mı?Dün sen de bunu yapıyordun ve şimdi bile gök yüzüne bakıyorsun.Onları düşlemiyor musun?
-Hayır.Ben yıldızlara bakarak kendi içimdeki yıldızı hatırlatıyorum kendime.
Palomita tüm çocukların onlara baktığını fark etti ve küçük kızın sözünü dinleyerek gülümsedi.Sonra tüm çocuklar gülümseyip onların yanına geldi.Küçük kız ile konuşmaları bölünmüştü.Palomita şimdi çocuklarla konuşuyor bazen de küçük kıza bakıyordu sevinçle.Haklı çıkmıştı.Kaçmamalı onlara kendini anlatmalıydı.Ve sabırla çocuklarla konuşmaya başladı.Tek tek sorularını yanıtladı.
-Adın ne?
-Palomita.
-Kaç yaşındasın?
-Onsekiz.
-Gerçekten Pusula mısın?
-Sanırım…
-İnsanoğlundan mısın?
-Şeyy evet.
-Vaaaay insalay da bizim gibiymiş.
-Öyleyiz.
-Çok tatlı göyüünyoysun Palomita.Ben de biy an koykmuştum senden…
-Koykak sana onun hayalet olmadığını söylemiştik.
-Heheheh….,çocuklar aralarında Palomita’yı konuşmaya dalmışlardı.
Çocuklar o kadar içten o kadar temiz kalplilerdi ki.Bu onları daha cesur yapıyor gibiydi.ve daha önyargısız.”Keşke siz öğretiyi biliyor olsaydınız.”diye düşündü.”Ama özel olsanız bile bu imkansız.Eğitim alamayacak kadar küçüksünüz.Yine de sizinle tanıştığım için mutluyum.”Batan güneşe baktı”Köle olduğumda bana siz de bakmazsınız sanırım” diye düşünürken.Ona da cesaret veren kıza döndü Palomita kız ona gülümseyerek bakıyordu artık.Palomita
-Sen neden konuşmaya katılmıyorsun?Bak ben kaçmıyorum artık…
-Ben konuşmaya katılıyorum.
-Nasıl yani?-sonra omuzlarını neyse anlamında kaldırdı.-Yıldızların ışına sanırım bakan yine ben kalacağım birazdan.Sen arkadaşlarına katıl.
Küçük kız bu sefer gizemli bir hal almıştı:- Ey karanlık içindeki ruh uzaklardaki yıldızlara bahşederken kendini içindeki yıldızı söndürme.Tüm yıldızlar çoktan yok oldu beklide ama o sen yaşattığın sürecek sana yol gösterecek olandır.
-Bu da ne demek?, derken çocuklardan biri omzuna dokundu.
-Yine mi kendi kendine konuşuyoysun?
-Kendi kendime değil yanımdaki küçük…kızla…ama…gitmiş.
-Kim?,dedi merakla çocuklardan biri.
-Hani sizin yakınınızda kenarda duran bir arkadaşınız var ya kızıl saçlı şu boylarda…
-Öyle biyi tanımıyoyuz…,derken hepsini başını salladı.
-A…ama…
-Dün seni yalnız göydük.Bugün de öyle göyünce üzülmeyesin diye geldik.
-Bu nasıl olur?
Açıklanamayan olayın şaşkınlığını yaşarken Zainin oğlan çocuğunun saçlarını karıştırdı gülümseyerek:
-Merhaba Zen.
-Gümüş saçlı şovalyeeeeeeee!!!!!!!!!!
Bütün çocuklar birden onun etrafını sarmıştı.Oğlan çocuklar onun gibi olmak istediklerini, kızlar da büyüyünce onunla evlenmek istediklerini ilan ediyorlardı heyecanla.Birkaç dakika onlarla konuştuktan sonra çocuklardan izin isteyerek Palomita’ya elini uzattı.
-Vakit geldi.
Palomita, Zainin’in elini tuttu ve ayağa kalktı.Taht salonuna doğru ilerlerken çekinerek konuşmaya başladı Palomita.
-Senden korkmuyorlar, çekinmiyorlar…
-Evet sanırım biz hak etmesek bile onlar kutsal hanımı hak ediyorlar.
-Ben…özür dilerim.Çok yalnızdım, üzgündüm…sana patladım işte.Senden dargın ayrılmak istemiyorum.Beni affeder misin?
Zainin durakladı:-Bakalım sen bizi affedebilecek misin?, derken hüzünlü görünüyordu., Haydi Pusula Konsey seni bekliyor.
-Hoşça kal Zainin…,dedi hemen girmeden önce taht salonuna genç kız.
Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:
Yeni bölüm hali hazırda mevcut yakında sizlerle...ay savaşçısı büşra neymiş senini yöntemlerin ya^^ Buki ona mı devam etsem diye çok düşündüm ama bu hikayem bile pek okunmayınca ona sonr devam ederi mdedim baya planlarım var onun için...aslında bunun için de^^
Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:
SaILoRSuN yazmış:
söylemem^^sürprüz =3.şaka yaa bizim bi tanıdığımız var bi zamanlar annemle babama kitap şeklinde defter basmış birisi ona bastıracaktım alt tarafı yeni bölümü bekliyoruz bu arada her ikisinide takip ediyorum.ona da devam etmelisin.onun için ayrı tuttuğum yer merak içinde kafamda
O kadar kafa patlattım devam edeyim mi yeni hikayeye mi başlıyım diye o.O neler çektiğimi bi kardeşi bi benbilir forumdan ise tornado...artık o acık daha beklesin ona bakarsan bende hikaye bol^^' zaten bi 3. hikaye daha vardı düşündüğüm...hiç başlamıyım dur dedim^^
Eeee peki karakterler hakkında ne düşünüyorsunuz Gerçi çok ilerlemedik ama...ne gibi yorumlarınız var neler olabilir sizce?
Eeee peki karakterler hakkında ne düşünüyorsunuz Gerçi çok ilerlemedik ama...ne gibi yorumlarınız var neler olabilir sizce?
Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:
SaILoRSuN yazmış:
zen ismi zen felsefesinden bulunmuş gibi geldi bana
zainin ise bana vampire knighttaki zeroyu çağrıştırıyor
palomita zaten sorunlu kızımız ona laf etmiyorum
slitliam ona sölicek bi söz yok zaten kötülerin lordu kendisi
hımm pusula dışında başka bir özelliği daha çıkcak(tabii efsun öğrenmek dışında da)orası hiç belli olmaz zaten sen en umulmadık şeyi bulursun o yüzden hikayenin geleceğini çözmek zordur.
3. sayfa (Toplam 64 sayfa) [ 955 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |