EFSUN ÖĞRETİSİ Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5 ... 62, 63, 64, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
Zainin gerçekten günahkar demek ^^ onu söyliyim...Palomita...evet sorunlu aslında ama herkesin sorunları var:P hikaye ilerledikçe öğreneceksiniz...Slithliam da sanırım şaşırtacak sizi....aslında herkes her an şaşortabilir hazırlıklı olun^^bugün hikayeyi akşam üstü filan koyacağım sanırım ama burda yorumlarınızı da görmek isterim^^Beklentilerininz, eleştirileriniz...hepsini bekliyorum...
Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:
Dünkü kalabalık aynı şekilde karşılarındaydı.Bu sefer meraklı kişiler de eklenmiş hatta.Yüzünden öğretiyi öğrenemediği okunan kızı gören Lord zafer havasında gerildi “Törenden sonra yemek yiyebilirsin köle” dedi yanındaki oğlana.Palomita çocukla göz göze geldi.Şimdi çocuk ona acıyordu.Konseye baktı Kızıl yıldız ve Yitik Ruh hariç herkes merakla kızı bekliyordu.Onlar diğerlerine göre daha sakin duruyorlardı.
-Günbatımı bu yola noktayı koyacak ve şafakla yeni yolun başlayacak Pusula.
-Evet efendim…
-Ben hala bu iddiaya karşıyım
-Karşı olma hakkın olmadığını söylemiştim,dedi Yitik Ruh gülümseyerek.
-En azından…benim kölem olsa…
-Bu hakkını çoktan kaybettin, dedi ciddiyetle Konsül Savaşçısı.
Zainin kız için çabalıyor gibiydi.Sanki kız çocuklardan yeni şeyler öğrenirken o da bazı şeyler öğrenmiş gibiydi.Bir anda kızın aklında şimşekler çaktı.”Deneyim…” diye mırıldandı.Sonra Kızıl cübbeli konsül üye sine baktı.Kadın dışarıya bakıyordu:
-Zaman geldi, diyerek tartışmayı noktalandırdı., Pusulanın cevabını alma zamanı.
Herkes bir kez daha kıza yoğunlaşmıştı.Bu sefer Zainin sinirden yumruğunu sıkmıştı ve Lord gülümsüyordu.
-Cevabın yok mu?, dedi alayla Lord.Nasıl olabilirdi ki?Bu kadarını bile nasıl bildin acaba?
Bunca garip olayın ortasında bir kez daha hiç tanımadığı birine üstelik bu sefer bir çocuğa güvenmeye karar verdi Palomita.Derin bir nefes aldı:
-Hayal kırıklığına uğrattığım için özür dilerim, dediğinde Zainin başını diğer yana çevirdi sanki yüzünün görülmesini istemiyor gibiydi, “Ey karanlık içindeki ruh uzaklardaki yıldızlara bahşederken kendini içindeki yıldızı söndürme.Tüm yıldızlar çoktan yok oldu beklide ama o sen yaşattığın sürecek sana yol gösterecek olandır.” Derken her kelimesinde salon bir kat daha şaşkınlıkla sarsıldı.
Lord Slitliam “Nasıl olur?Kim söyledi?” diye sinirle dişlerini sıkıyordu.Konsül üyeleri bile ağızlarını açamıyordu.Kayıp Ruh ise eğlenmiş görünüyordu “İnsanoğlu her zaman eğlenceli olmuştur.” Deyiverdi soğuk kanlılıkla.Kızıl Yıldız ise bir kez daha karmaşayı bastırdı sıcak sesiyle:
-Yarın şafakla Lithyasis töreni gerçekleştirilecektir!
Palomita hem şaşkın hem de çok mutluydu.Ona bu öğretiyi söyleyen kızı tekrar görmek için can atıyordu.Sevinçle Zainin aklına geldi ama ona döndüğünde yine sinirli bakışlarla karşılaştı.Kızıl gözlerini kısmıştı siyahlar içindeki gümüş saçlı savaşçı:
-Artık sır yok!Yalan yok! Kaçmak yok!Saygı da kusur yok!Bir Lithyasis adayı Phathisis’ine karşı böyle davranır.Hemen çalışmalara başlıyoruz!Kutlamadan sonra ,diyerek ciddi yüz ifadesinin yerini bir rahatlama aldı.
Genç kız da aynı anda derin bir nefes verdi:-Ödümü kopardın!
-Hak etmiştin, dedi havalara girmişçesine Zainin.
-Ukala…
-Daha az önce sana ne dedim ben?
Gülümseyen kölesine bir ceza daha vermek üzere iken Zainin bunu fark etti ve Lord un dikkatini bozacak bir efsun yaptı.Ne olduğunu anlayamadan düşeyazan Slithliam adamları tarafından tutuldu.Ne olduğunu fark edince ise sinirle ikinci kez taht salonunu terk etti.
-Merak ediyorum daha başımıza ne dertler açacak?
-Bence senin şu merak sorununu da halletsek iyi olacak Palomita, diyerek yanından geçip gitti Zainin kızı arkada bırakarak.
-Merak sorunu mu?Hiçte sorun…Bi dakika, dedi giden gümüş saçlı savaşçının ardından, Palomita mı dedin sen?
Sonra dışarıdan koşarak gelen küçük çocuklarla etrafı sarılan genç kız anın tadını çıkarmaya karar vererek çocukların onu aileleri ile tanıştırmasına izinverdi.
-Günbatımı bu yola noktayı koyacak ve şafakla yeni yolun başlayacak Pusula.
-Evet efendim…
-Ben hala bu iddiaya karşıyım
-Karşı olma hakkın olmadığını söylemiştim,dedi Yitik Ruh gülümseyerek.
-En azından…benim kölem olsa…
-Bu hakkını çoktan kaybettin, dedi ciddiyetle Konsül Savaşçısı.
Zainin kız için çabalıyor gibiydi.Sanki kız çocuklardan yeni şeyler öğrenirken o da bazı şeyler öğrenmiş gibiydi.Bir anda kızın aklında şimşekler çaktı.”Deneyim…” diye mırıldandı.Sonra Kızıl cübbeli konsül üye sine baktı.Kadın dışarıya bakıyordu:
-Zaman geldi, diyerek tartışmayı noktalandırdı., Pusulanın cevabını alma zamanı.
Herkes bir kez daha kıza yoğunlaşmıştı.Bu sefer Zainin sinirden yumruğunu sıkmıştı ve Lord gülümsüyordu.
-Cevabın yok mu?, dedi alayla Lord.Nasıl olabilirdi ki?Bu kadarını bile nasıl bildin acaba?
Bunca garip olayın ortasında bir kez daha hiç tanımadığı birine üstelik bu sefer bir çocuğa güvenmeye karar verdi Palomita.Derin bir nefes aldı:
-Hayal kırıklığına uğrattığım için özür dilerim, dediğinde Zainin başını diğer yana çevirdi sanki yüzünün görülmesini istemiyor gibiydi, “Ey karanlık içindeki ruh uzaklardaki yıldızlara bahşederken kendini içindeki yıldızı söndürme.Tüm yıldızlar çoktan yok oldu beklide ama o sen yaşattığın sürecek sana yol gösterecek olandır.” Derken her kelimesinde salon bir kat daha şaşkınlıkla sarsıldı.
Lord Slitliam “Nasıl olur?Kim söyledi?” diye sinirle dişlerini sıkıyordu.Konsül üyeleri bile ağızlarını açamıyordu.Kayıp Ruh ise eğlenmiş görünüyordu “İnsanoğlu her zaman eğlenceli olmuştur.” Deyiverdi soğuk kanlılıkla.Kızıl Yıldız ise bir kez daha karmaşayı bastırdı sıcak sesiyle:
-Yarın şafakla Lithyasis töreni gerçekleştirilecektir!
Palomita hem şaşkın hem de çok mutluydu.Ona bu öğretiyi söyleyen kızı tekrar görmek için can atıyordu.Sevinçle Zainin aklına geldi ama ona döndüğünde yine sinirli bakışlarla karşılaştı.Kızıl gözlerini kısmıştı siyahlar içindeki gümüş saçlı savaşçı:
-Artık sır yok!Yalan yok! Kaçmak yok!Saygı da kusur yok!Bir Lithyasis adayı Phathisis’ine karşı böyle davranır.Hemen çalışmalara başlıyoruz!Kutlamadan sonra ,diyerek ciddi yüz ifadesinin yerini bir rahatlama aldı.
Genç kız da aynı anda derin bir nefes verdi:-Ödümü kopardın!
-Hak etmiştin, dedi havalara girmişçesine Zainin.
-Ukala…
-Daha az önce sana ne dedim ben?
Gülümseyen kölesine bir ceza daha vermek üzere iken Zainin bunu fark etti ve Lord un dikkatini bozacak bir efsun yaptı.Ne olduğunu anlayamadan düşeyazan Slithliam adamları tarafından tutuldu.Ne olduğunu fark edince ise sinirle ikinci kez taht salonunu terk etti.
-Merak ediyorum daha başımıza ne dertler açacak?
-Bence senin şu merak sorununu da halletsek iyi olacak Palomita, diyerek yanından geçip gitti Zainin kızı arkada bırakarak.
-Merak sorunu mu?Hiçte sorun…Bi dakika, dedi giden gümüş saçlı savaşçının ardından, Palomita mı dedin sen?
Sonra dışarıdan koşarak gelen küçük çocuklarla etrafı sarılan genç kız anın tadını çıkarmaya karar vererek çocukların onu aileleri ile tanıştırmasına izinverdi.
Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:
bne bir play mutlaka olacaktır yani olaysız olur mu palomitanın hiçbirşeyi xD kesin bişiy olcakdır en sonunda zaininde adını söyledi ölsem de gam yemem Kıza nasıl mutlu oldu bence ona 5. öğretiyi söyleyen o kutsal hanım'ın ruhu olabilir gibi xP sıktım ama olsun belki öyledir yeni böl. büyük bir merakla bekliyorum sun-chan *__*
Lacrimis struit insidias cum femina plorat. 🌙
Öğreti 6: Akıl çelişkiye düştüğünde san yol gösterecek olan yüreğindir.
İkinci gecesini gönül rahatlığı ile geçirmişti.Tüm öğretileri söylemiş artık Lithyasislik yolunda ilerlemeye başlamıştı.Bu arada her geçen dakika ne çok şey öğrendiğini fark etmişti.Bambaşka insanlar tanıyordu görünüşleri farklı ama onlar gibi olan insanlar…”Bir de bizi ikinci sınıf saymasalar…” diye mırıldandı yumuşacık yatağında dönerken.Bu geceki odasında huzurun yanında konforu da yaşıyordu.Çünkü o artık Gümüş efsun ustasının öğrencisiydi ve saygıyı hak etmeye başlamıştı.Yine de düşünceleri değiştirmek o kadar da kolay değildi.Kızın son öğretiyi öğrenmesine dair binlerce dedikodu türemişti.Zainin hiç birine aldırmamasını Lithyasisin en önemli özelliğinin manevi olarak dayanıklılık olduğunu söylemişti.Buna karşın bazen önyargılı konuşmalara karşı kendini patlayacak gibi hissediyordu.”Acaba neler öğreneceğim?Nasıl sihirler yapacağım?Peki ya konsül üyesinin taşın hakkında söylediği neydi?Zainin ‘ e hazırla demişti…Yarın…neler olacak?” soruları zinciri aklından geçerken güzel bir rüyaya bıraktı kendini Palomita.
Rüyasında evindeydi.Her zaman ki gibi hazırlanmış okula gidiyordu ama abisi de evdeydi ve onunla okula kadar eşlik etmek istemişti.Güzel bir gündü hava ılık, güneş pırıl pırıldı.
-Buraları çok özlemişim, dedi derin bir nefes alarak Wilson.
-Temelli mi döndün abi?
-Evet.Hem Hina seni biraz üzüyormuş sanırım.
-Şeyyyy…Bilemiyorum son zamanlarda garip olan hangimizdi pek çözemedim.
Gülümseyerek kardeşinin omzuna dokundu:-Hina ve sen hiçbir zaman gerçekten arkadaş değildiniz bana kalırsa.
-Öyle deme…
-Bence öyle – hava aniden karardı ve serinlemeye başladı- ikiniz çok farklısınız.
Palomita bu sözlere üzülmüştü ama hak vermeden de edemiyordu.Abisine sıkıca teselli bulmak isteyerek sarıldı.Tıpkı eski günlerdeki gibi:-Seni çok özledim…böyle olmayı çok özledim., sonra abisinin arkasından yaklaşan Hina’yı gördü.Kız mavi gözlerini kısmış siyah saçları rüzgarda dalgalanırken onlara bakıyordu.
-Hina…
-Aptal kız., diye mırıldandığını anladı dudaklarından.
Abisinin kollarından ayrılıp yine de arkadaş olarak gördüğü kıza doğru yürüdü.Rüzgar daha da şiddetlenmişti.
-Çok farklısınız…sen Hina gibi bir dostu hak etmiyorsun., derken Wilson’ın bakışları değişmişti.Palomita korku ile Hina’nın yanına gitmek istediğinde abisinin Hina’ya sarıldığını gördü:
-Neden buradayım biliyor musun?Çünkü artık sen yoksun!Yerini alabilecek bir kız kardeş zaten var…
-Ailemize yakışır bir evlat…,dedi karanlığın içinden beliren babası.
-Baba!
-Gitmen çok iyi oldu…sakın, sakın geri dönme!
-Anne!
Palomita’nın güzel rüyası kabusa dönüşmüştü.Palomita heykel gibiydi hareket edemiyor sadece ağlıyordu.Çok büyük acı çekiyor ama bağıramıyordu.”Böyle acı çekeceğimi düşünmemiştim…” diye düşünürken buz gibi hava içerisinde sıcak bir meltem kızın etrafını sardı.Kahverengi ve her zaman donuk olarak nitelendirilen gözlerini sağa kaydırdığında yanında Zainin’i gördü sinirle kızın ailesine bakıyordu…
-İleri gidiyorsun!, diye haykırdı onlara doğru.
-Neden?Bizi terk eden o değil miydi?Ona güvenen kişileri bırakan o değil miydi?Tıpkı senin gibi!
-GEBEEER!!!!
Karanlığı yararak koşuyordu sanki Zainin gümüş rengi saçları karışırken birbirine elini kaldırdı ve gümüş alevler içinden kılıcını çekti.
-Zainin!Hayır!
Zainin’in kılıcının ilk kurbanı Hina olmuştu.Yere yığılan bedeni gören Palomita önce şokla donakaldı, ardından annesinin ve babasının kanlar içinde yere yığılmasını gördü ve acıyla çığlık atmaya başladı.
-ZAİNİN SENDEN NEFRET EDİYORUM! NEDEN ONLARI ÖLDÜRDÜN?ANNE!BABA! HİNA! SENİ PİSLİK!!!
-Kapa çeneni ve lanet olsun sadece taht salonundaki kadar bana güven!
Palomita delicesine başını iki yana sallıyordu.”Sen sevdiğim insanları öldürdün…”
-Sen de onları terk ettin, dedi düşüncelerini okuyarak abisi…, ölümlerinin bir sebebi de sensin…,İki elini de havaya kaldırdı ve üç bedenden de mavi ışıklar yükselerek birleşti bir yıldırım halinde abisinin bedenine düştü.
-WİLSOOOOOOON!!!!!!ABİİİİİİİİ!!!!NELER OLUYOR?-sıktığı yumruğu artık canını acıyordu- neler oluyor…
Fırtına içinde Palomita’nın son gördüğü Zainin’in kılıcı ile abisinin kafasını tek hamlede kesmesi idi…
Soğuk terler dökerek uyanan kız yanı başında ona baka bir çift kızıl göz gördü.
-Sen…, dedi içinde yanan alevi hissediyordu.
Zainin ise tek kelime etmeden odadan dışarı çıktı.
İkinci gecesini gönül rahatlığı ile geçirmişti.Tüm öğretileri söylemiş artık Lithyasislik yolunda ilerlemeye başlamıştı.Bu arada her geçen dakika ne çok şey öğrendiğini fark etmişti.Bambaşka insanlar tanıyordu görünüşleri farklı ama onlar gibi olan insanlar…”Bir de bizi ikinci sınıf saymasalar…” diye mırıldandı yumuşacık yatağında dönerken.Bu geceki odasında huzurun yanında konforu da yaşıyordu.Çünkü o artık Gümüş efsun ustasının öğrencisiydi ve saygıyı hak etmeye başlamıştı.Yine de düşünceleri değiştirmek o kadar da kolay değildi.Kızın son öğretiyi öğrenmesine dair binlerce dedikodu türemişti.Zainin hiç birine aldırmamasını Lithyasisin en önemli özelliğinin manevi olarak dayanıklılık olduğunu söylemişti.Buna karşın bazen önyargılı konuşmalara karşı kendini patlayacak gibi hissediyordu.”Acaba neler öğreneceğim?Nasıl sihirler yapacağım?Peki ya konsül üyesinin taşın hakkında söylediği neydi?Zainin ‘ e hazırla demişti…Yarın…neler olacak?” soruları zinciri aklından geçerken güzel bir rüyaya bıraktı kendini Palomita.
Rüyasında evindeydi.Her zaman ki gibi hazırlanmış okula gidiyordu ama abisi de evdeydi ve onunla okula kadar eşlik etmek istemişti.Güzel bir gündü hava ılık, güneş pırıl pırıldı.
-Buraları çok özlemişim, dedi derin bir nefes alarak Wilson.
-Temelli mi döndün abi?
-Evet.Hem Hina seni biraz üzüyormuş sanırım.
-Şeyyyy…Bilemiyorum son zamanlarda garip olan hangimizdi pek çözemedim.
Gülümseyerek kardeşinin omzuna dokundu:-Hina ve sen hiçbir zaman gerçekten arkadaş değildiniz bana kalırsa.
-Öyle deme…
-Bence öyle – hava aniden karardı ve serinlemeye başladı- ikiniz çok farklısınız.
Palomita bu sözlere üzülmüştü ama hak vermeden de edemiyordu.Abisine sıkıca teselli bulmak isteyerek sarıldı.Tıpkı eski günlerdeki gibi:-Seni çok özledim…böyle olmayı çok özledim., sonra abisinin arkasından yaklaşan Hina’yı gördü.Kız mavi gözlerini kısmış siyah saçları rüzgarda dalgalanırken onlara bakıyordu.
-Hina…
-Aptal kız., diye mırıldandığını anladı dudaklarından.
Abisinin kollarından ayrılıp yine de arkadaş olarak gördüğü kıza doğru yürüdü.Rüzgar daha da şiddetlenmişti.
-Çok farklısınız…sen Hina gibi bir dostu hak etmiyorsun., derken Wilson’ın bakışları değişmişti.Palomita korku ile Hina’nın yanına gitmek istediğinde abisinin Hina’ya sarıldığını gördü:
-Neden buradayım biliyor musun?Çünkü artık sen yoksun!Yerini alabilecek bir kız kardeş zaten var…
-Ailemize yakışır bir evlat…,dedi karanlığın içinden beliren babası.
-Baba!
-Gitmen çok iyi oldu…sakın, sakın geri dönme!
-Anne!
Palomita’nın güzel rüyası kabusa dönüşmüştü.Palomita heykel gibiydi hareket edemiyor sadece ağlıyordu.Çok büyük acı çekiyor ama bağıramıyordu.”Böyle acı çekeceğimi düşünmemiştim…” diye düşünürken buz gibi hava içerisinde sıcak bir meltem kızın etrafını sardı.Kahverengi ve her zaman donuk olarak nitelendirilen gözlerini sağa kaydırdığında yanında Zainin’i gördü sinirle kızın ailesine bakıyordu…
-İleri gidiyorsun!, diye haykırdı onlara doğru.
-Neden?Bizi terk eden o değil miydi?Ona güvenen kişileri bırakan o değil miydi?Tıpkı senin gibi!
-GEBEEER!!!!
Karanlığı yararak koşuyordu sanki Zainin gümüş rengi saçları karışırken birbirine elini kaldırdı ve gümüş alevler içinden kılıcını çekti.
-Zainin!Hayır!
Zainin’in kılıcının ilk kurbanı Hina olmuştu.Yere yığılan bedeni gören Palomita önce şokla donakaldı, ardından annesinin ve babasının kanlar içinde yere yığılmasını gördü ve acıyla çığlık atmaya başladı.
-ZAİNİN SENDEN NEFRET EDİYORUM! NEDEN ONLARI ÖLDÜRDÜN?ANNE!BABA! HİNA! SENİ PİSLİK!!!
-Kapa çeneni ve lanet olsun sadece taht salonundaki kadar bana güven!
Palomita delicesine başını iki yana sallıyordu.”Sen sevdiğim insanları öldürdün…”
-Sen de onları terk ettin, dedi düşüncelerini okuyarak abisi…, ölümlerinin bir sebebi de sensin…,İki elini de havaya kaldırdı ve üç bedenden de mavi ışıklar yükselerek birleşti bir yıldırım halinde abisinin bedenine düştü.
-WİLSOOOOOOON!!!!!!ABİİİİİİİİ!!!!NELER OLUYOR?-sıktığı yumruğu artık canını acıyordu- neler oluyor…
Fırtına içinde Palomita’nın son gördüğü Zainin’in kılıcı ile abisinin kafasını tek hamlede kesmesi idi…
Soğuk terler dökerek uyanan kız yanı başında ona baka bir çift kızıl göz gördü.
-Sen…, dedi içinde yanan alevi hissediyordu.
Zainin ise tek kelime etmeden odadan dışarı çıktı.
Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:
Gün doğana kadar gözünü bile kırpmayan Palomita kapıdan içeri kestane rengi saçlı bir kızın girmesiyle ayağa kalktı.
-Sen şu kız değil misin?, badem gözlü çekingen kıza baktı.
-Şey özür dilerim Lithyasis…hazırlanmanıza yardım etmek için gönderildim.
-Eminim bana yardımcı olmak falan istemiyorsundur.Geçen gün olanlardan sonra…
-Ben arkadaşlarıma katılmıyorum.Aslında pek de arkadaş sayılmayız.
-O gün hiçbir şey demedin.Onların seni susturmalarına izin verdin.
-Siz hiç böyle şeyler yaşamamış olabilirsiniz ama eğer yalnızsanız sizi kabul eden herhangi birine hemen sığınabilir hale geliyorsunuz.Tekrar özür dilerim …ben gitsem iyi olacak.
Palomita aniden rüyasını hatırladı ve Hina’yı düşündü.O da ona sığınmamış mıydı? Çünkü yalnızdı, ailesi onu sevmiyordu ve ona elini uzatan tek kişiydi.
-Dur…yardımına ihtiyacım var.
Gülümseyerek iki yandan toplanmış saçlarını savurtarak döndü kız:Lütfen şu sandalyeye oturun efendim.
Palomita oturduğu yerden aynaya bakıyordu birazdan taht salonuna gideceklerdi.Şu an yine buraya gelmeden önceki kıyafetleri ileydi.Konsül ona Lithyasis olduğunda yeniden o giysileri giyeceğini söylemişti.Bir yandan da adının Raini olduğu öğrendiği sevimli kız saçlarını tarıyordu.
-Çok güzel saçlarınız var.Keşke benim saçlarım da bu kadar gür ve uzun olsalardı.
-Saçımı topuz yapabilir misin Raini?
-Ama neden?Böyle çok güzel…
-Lütfen sadece dediğimi yap.
-Pe-peki …
-Baksana sen daha önce bir Lithyasis töreni gördün mü?
-Evet efendim.Babamın törenini gördüm.
Palomita şaşırmıştı:-Senin baban insanoğlundan mıydı?
-Hayır efendim.Bizim soyumu Flearkalardır.Çok uzun zaman önce evrenin dört bir yanına dağılmış ve kopmuşuz.Bizim de bir klanımız buraya geldi.Ama istenmeyen bir ırk olarak ilan edildik.Bazılarımız öldü bazılarımız burada kalmanın çeşitli yollarını buldu.Babam da Lithyasis olarak burada kalabildi.Ah küpe takmak ister misiniz?Bakın-masaya dokunduğunda bir çift yaprak biçiminde zümrüt yeşili minik küpe belirdi- bunlar benim küpelerim ama emini size daha çok yakışacaktır.
-Şeyyy…ama sen?
-Önemli değil benim onlara ihtiyacım yok.Hem özür hediyesi gibi düşünebilirisiniz.
Kendisi ile çok yakın durumda olan kıza bakıp gülümsedi:-Ben arkadaşlığımızın başlangıcı olarak kabul etmeyi tercih ederim.
-Gerçekten mi?, derken badem gibi kapkara gözleri ışıldamıştı sanki.
-Tabi ya..-elini cebine attı- Ah burada olması ne şans…al bu da benden bir hatıra olsun.
-Bu…bu çok şirin bir toka!Şu minik boncuklara bak…
-Şey idare eder işte…Saçlarını toplamayı seviyor gibisin belki kullanırsın.
-Kullanırım tabii…çok teşekkür ederim!
Kafasını önemli değil anlamında iki yana salladı.Sonra esas sormak istediği soru aklına geldi:-Lithyasis , hocasını yani şeyy Phathisis’ini değiştirebilir mi?
-Değiştirmek mi? Phathisis’i niye değiştirmek istiyorsunuz?
-Ona bir türlü tam olarak güvenemiyorum.ve bazı şeyler oldu-gece olanları aklından geçirdi.Zainin tam baş ucundaydı ve hiçbir şey söylememişti- sanırım o da bana güvenmiyor.
-Bu törenin yapılma sebebidir zaten.Eğer Lithyasis ve Phathisis arasında güven yok ise Lithyasis’e bu hak tanınır.
-Gerçekten mi?
-Ah evet…mesela babamın burada edindiği bir arkadaşı bunu yapmış ama babam onu hep engellemeye çalışmıştı.
-Neden?
-Çünkü babamın söylediğine göre kandırılıyordu.Güveni planlı bir şekilde azaltılmıştı ve tören günü kararını değiştirmesi amaçlanmıştı.Çünkü gümüş efsun ustası onun yetenekleri ile altın efsun ustası olmayı planlıyordu.Bu tip rekabetler için Lithyasisleri kullanmaktan çekinmezler.
-Sanırım ben de bunun tam tersi bir şekilde değiştirmeliyim.
-İyi ama gümüş efsun ustası sizi önemsiyor ve size güveniyor.
-Nerden biliyorsun?
-O gün yaşlı bilgeler sizinle konuşmak istemediğinde ne çok dil döktü.Onlar size güvenmiyordu ve onun da güvenmemesini istiyorlardı ama o hep sizi savundu.Hem unuttunuz mu?Bize karşı da sizi savunan oydu.
-Öyle ama…bir yandan da görünüşe aldanmamamı hep tembihledi bana.Bilmiyorum…kafam çok karışık…
-Bir gün değişik görünmeme nedeni ile kavga etmiştim iki kız ile arkalarından bir oğlan onlara seslenip benden uzak durmaların ı söylemişti.Ben de tıpkı o kızlar gibi benden hoşlanmadığını bu nedenle onlara benden uzak durmalarını istediğini düşünmüştüm ama onları bir gün konuşurken duydum.Aslında beni korumaya çalışıyormuş.Yinede kafam karışmıştı.Çünkü her şeye rağmen çocuk benden uzak durmaya devam ediyordu.Annem bizim ırkımızın başka bir kolundandır maalesef buraya geldiğimiz de bize tekrar görüşme gününe dek veda etti – ölümü yeni bir buluşma olarak nitelendirmek ilginç gelmişti Palomitaya- bu nedenle her şeyimi o günden beri babamla paylaşırım.Bu olaydan sonra da babama gidip akıl sordum.Yüzlerce yıllık deneyimleri bana bir yol gösteriri diye düşündüm.O da bana şöyle dedi “Akıl çelişkiye düştüğünde san yol gösterecek olan yüreğindir.” Bu eğitiminde ki öğretilerden biriymiş.Ben de bu öğretiye kulak verdim ve gidip o çocukla konuştum ve aslında sadece ilk adımı benden beklediğini öğrendim.Şimdi bu diyarın başka bir yerinde ama o bana şu an bu dünyada en yakın olan kişi.
-Bu dediğini aklımda tutacağım.Sanırım artık gitsem iyi olur, dedi huzursuzca açılan kapının ardında ciddiyetle duran Zainin’i görünce.
-Peki efendim.Bol şans!
-Arkadaşlar arasında efendim mi denir Raini?Beni adım Palomita ban öyle seslen lütfen.
Raini bir kat daha mutlu olmuştu:-Tamam Palomita! Tekrar görüşürüz.
Koridorda ilerlerken sessizliği bozan Zainin oldu:
-Sanırım bir arkadaş edinmişsin…
-Onu da uzaklaştığımda elimden alacak mısın?, diye tersledi dik dik bakarak.Zainin karşılık vermek için ağzını açtı ama sonra tıpkı efsun öğretisini bulmasında yardımcı olamadığı zamanki gibi bir yüz ifadesiyle söylemekten vazgeçti. “Demek olanları kabulleniyor” diye düşündü hırsla “beni zaten gözden çıkartmış.Bunun bir sınav daha olduğunun farkından ve bana tekrar vazgeçmem için seçenek sunuyor aklınca.Peki ya ailem ?Onlara bir şey yaptı mı gerçekten?”
-O kadar inatçısın ki…bir kerede karşı çıkmadan benim sözümü dinlesen olmaz değil mi?
Devasa kapının önünde durmuş birbirlerinin aklından geçenleri anlamaya çalışıyorlardı sanki.Palomita başını yere eğdi.Nedense kendini çok suçlu hissediyordu ama bir yandan da çok sinirliydi.Kafası karman çormandı.Kapı büyük bir gürültü ile yavaş yavaş açıldı.
-Sen şu kız değil misin?, badem gözlü çekingen kıza baktı.
-Şey özür dilerim Lithyasis…hazırlanmanıza yardım etmek için gönderildim.
-Eminim bana yardımcı olmak falan istemiyorsundur.Geçen gün olanlardan sonra…
-Ben arkadaşlarıma katılmıyorum.Aslında pek de arkadaş sayılmayız.
-O gün hiçbir şey demedin.Onların seni susturmalarına izin verdin.
-Siz hiç böyle şeyler yaşamamış olabilirsiniz ama eğer yalnızsanız sizi kabul eden herhangi birine hemen sığınabilir hale geliyorsunuz.Tekrar özür dilerim …ben gitsem iyi olacak.
Palomita aniden rüyasını hatırladı ve Hina’yı düşündü.O da ona sığınmamış mıydı? Çünkü yalnızdı, ailesi onu sevmiyordu ve ona elini uzatan tek kişiydi.
-Dur…yardımına ihtiyacım var.
Gülümseyerek iki yandan toplanmış saçlarını savurtarak döndü kız:Lütfen şu sandalyeye oturun efendim.
Palomita oturduğu yerden aynaya bakıyordu birazdan taht salonuna gideceklerdi.Şu an yine buraya gelmeden önceki kıyafetleri ileydi.Konsül ona Lithyasis olduğunda yeniden o giysileri giyeceğini söylemişti.Bir yandan da adının Raini olduğu öğrendiği sevimli kız saçlarını tarıyordu.
-Çok güzel saçlarınız var.Keşke benim saçlarım da bu kadar gür ve uzun olsalardı.
-Saçımı topuz yapabilir misin Raini?
-Ama neden?Böyle çok güzel…
-Lütfen sadece dediğimi yap.
-Pe-peki …
-Baksana sen daha önce bir Lithyasis töreni gördün mü?
-Evet efendim.Babamın törenini gördüm.
Palomita şaşırmıştı:-Senin baban insanoğlundan mıydı?
-Hayır efendim.Bizim soyumu Flearkalardır.Çok uzun zaman önce evrenin dört bir yanına dağılmış ve kopmuşuz.Bizim de bir klanımız buraya geldi.Ama istenmeyen bir ırk olarak ilan edildik.Bazılarımız öldü bazılarımız burada kalmanın çeşitli yollarını buldu.Babam da Lithyasis olarak burada kalabildi.Ah küpe takmak ister misiniz?Bakın-masaya dokunduğunda bir çift yaprak biçiminde zümrüt yeşili minik küpe belirdi- bunlar benim küpelerim ama emini size daha çok yakışacaktır.
-Şeyyy…ama sen?
-Önemli değil benim onlara ihtiyacım yok.Hem özür hediyesi gibi düşünebilirisiniz.
Kendisi ile çok yakın durumda olan kıza bakıp gülümsedi:-Ben arkadaşlığımızın başlangıcı olarak kabul etmeyi tercih ederim.
-Gerçekten mi?, derken badem gibi kapkara gözleri ışıldamıştı sanki.
-Tabi ya..-elini cebine attı- Ah burada olması ne şans…al bu da benden bir hatıra olsun.
-Bu…bu çok şirin bir toka!Şu minik boncuklara bak…
-Şey idare eder işte…Saçlarını toplamayı seviyor gibisin belki kullanırsın.
-Kullanırım tabii…çok teşekkür ederim!
Kafasını önemli değil anlamında iki yana salladı.Sonra esas sormak istediği soru aklına geldi:-Lithyasis , hocasını yani şeyy Phathisis’ini değiştirebilir mi?
-Değiştirmek mi? Phathisis’i niye değiştirmek istiyorsunuz?
-Ona bir türlü tam olarak güvenemiyorum.ve bazı şeyler oldu-gece olanları aklından geçirdi.Zainin tam baş ucundaydı ve hiçbir şey söylememişti- sanırım o da bana güvenmiyor.
-Bu törenin yapılma sebebidir zaten.Eğer Lithyasis ve Phathisis arasında güven yok ise Lithyasis’e bu hak tanınır.
-Gerçekten mi?
-Ah evet…mesela babamın burada edindiği bir arkadaşı bunu yapmış ama babam onu hep engellemeye çalışmıştı.
-Neden?
-Çünkü babamın söylediğine göre kandırılıyordu.Güveni planlı bir şekilde azaltılmıştı ve tören günü kararını değiştirmesi amaçlanmıştı.Çünkü gümüş efsun ustası onun yetenekleri ile altın efsun ustası olmayı planlıyordu.Bu tip rekabetler için Lithyasisleri kullanmaktan çekinmezler.
-Sanırım ben de bunun tam tersi bir şekilde değiştirmeliyim.
-İyi ama gümüş efsun ustası sizi önemsiyor ve size güveniyor.
-Nerden biliyorsun?
-O gün yaşlı bilgeler sizinle konuşmak istemediğinde ne çok dil döktü.Onlar size güvenmiyordu ve onun da güvenmemesini istiyorlardı ama o hep sizi savundu.Hem unuttunuz mu?Bize karşı da sizi savunan oydu.
-Öyle ama…bir yandan da görünüşe aldanmamamı hep tembihledi bana.Bilmiyorum…kafam çok karışık…
-Bir gün değişik görünmeme nedeni ile kavga etmiştim iki kız ile arkalarından bir oğlan onlara seslenip benden uzak durmaların ı söylemişti.Ben de tıpkı o kızlar gibi benden hoşlanmadığını bu nedenle onlara benden uzak durmalarını istediğini düşünmüştüm ama onları bir gün konuşurken duydum.Aslında beni korumaya çalışıyormuş.Yinede kafam karışmıştı.Çünkü her şeye rağmen çocuk benden uzak durmaya devam ediyordu.Annem bizim ırkımızın başka bir kolundandır maalesef buraya geldiğimiz de bize tekrar görüşme gününe dek veda etti – ölümü yeni bir buluşma olarak nitelendirmek ilginç gelmişti Palomitaya- bu nedenle her şeyimi o günden beri babamla paylaşırım.Bu olaydan sonra da babama gidip akıl sordum.Yüzlerce yıllık deneyimleri bana bir yol gösteriri diye düşündüm.O da bana şöyle dedi “Akıl çelişkiye düştüğünde san yol gösterecek olan yüreğindir.” Bu eğitiminde ki öğretilerden biriymiş.Ben de bu öğretiye kulak verdim ve gidip o çocukla konuştum ve aslında sadece ilk adımı benden beklediğini öğrendim.Şimdi bu diyarın başka bir yerinde ama o bana şu an bu dünyada en yakın olan kişi.
-Bu dediğini aklımda tutacağım.Sanırım artık gitsem iyi olur, dedi huzursuzca açılan kapının ardında ciddiyetle duran Zainin’i görünce.
-Peki efendim.Bol şans!
-Arkadaşlar arasında efendim mi denir Raini?Beni adım Palomita ban öyle seslen lütfen.
Raini bir kat daha mutlu olmuştu:-Tamam Palomita! Tekrar görüşürüz.
Koridorda ilerlerken sessizliği bozan Zainin oldu:
-Sanırım bir arkadaş edinmişsin…
-Onu da uzaklaştığımda elimden alacak mısın?, diye tersledi dik dik bakarak.Zainin karşılık vermek için ağzını açtı ama sonra tıpkı efsun öğretisini bulmasında yardımcı olamadığı zamanki gibi bir yüz ifadesiyle söylemekten vazgeçti. “Demek olanları kabulleniyor” diye düşündü hırsla “beni zaten gözden çıkartmış.Bunun bir sınav daha olduğunun farkından ve bana tekrar vazgeçmem için seçenek sunuyor aklınca.Peki ya ailem ?Onlara bir şey yaptı mı gerçekten?”
-O kadar inatçısın ki…bir kerede karşı çıkmadan benim sözümü dinlesen olmaz değil mi?
Devasa kapının önünde durmuş birbirlerinin aklından geçenleri anlamaya çalışıyorlardı sanki.Palomita başını yere eğdi.Nedense kendini çok suçlu hissediyordu ama bir yandan da çok sinirliydi.Kafası karman çormandı.Kapı büyük bir gürültü ile yavaş yavaş açıldı.
Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:
4. sayfa (Toplam 64 sayfa) [ 955 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |