EFSUN ÖĞRETİSİ Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6 ... 62, 63, 64, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
Yeni bölüm yakında sizlerle ...eğer bizimkiler gelmeden ev işlerinin bitrirsem bugün koyarım...ama bu arada bu haftadan itibaren hikaye koymayı bir düzene oturtacağım sanırım^^ hem sizin için de kolaylık olur.Yeni bölümü koyarken söylerim size^^
@Sailor Star Fighter Senide burda görmek ne güzel çok mutlu oldum^^ okuyan herkesin yorumlarını bekliyorum.
Uwww ilginç teoriler üretiliyor bu arada ...yazarken daha dikkatli olmalıyım sanırım
@Sailor Star Fighter Senide burda görmek ne güzel çok mutlu oldum^^ okuyan herkesin yorumlarını bekliyorum.
Uwww ilginç teoriler üretiliyor bu arada ...yazarken daha dikkatli olmalıyım sanırım
Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:
Kristallerle bezenmiş taht salonunda ilerlemeye başlamışlardı herkes onlara bakıyordu.Bu sefer konsül üyelerini oturduğu masanın üzerinde kızın kan kırmızısı kristali duruyordu.Kristalin başında da başkenti temsilen Lord Slithliam duruyordu gülümsedi ve tüm salona yönelen bir referans verdi:
-Pusula ve onu öğrencisi olarak kabul eden Gümüş efsun ustasını güvenleri bir imtihandan geçerken her adımlarında –Palomita her adımda güveninin azaldığını hissediyordu- halen tabi olacağı kişiyi değiştirebilir ,masanın önünde sizi bekleyen gümüş ve altın efsunculardan birinin öğrencisi olabilir insanoğlu.-sen de dahil değimli?i diye düşündü kız.ama seni seçmeyeceğim-Bu insanoğluna güvenmeyen efsun ustaları lütfen otursun ve öğrenciliğini kabul edecek olanlar ayakta kalsın…-demesiyle ayaktaki tüm efsuncular önden ikinci sıradaki yerlerine oturmuşlardı.Geride sadece Lord Slithliam kalmıştı.İlk sırada oturan konsül üyeleri bile bu duruma şaşırmış gibiydi.Yitik ruhun eğlendiği ise her halinden belliydi.Palomita başka bir seçeneği kalmamıştı.-
Her adımla yaklaşırken kan kırmızısı taşına bir kez daha dönüp baktı Zainin’e sanki ondan küçük bir hareket bekliyordu tekrar güvenini kazanması için ama olmadı Zainin başını bile çevirmedi.Siyahlar içindeki gümüş işlemeli kıyafeti içinde soğuk bir eda ile yürüme devam ediyordu.”Madem öyle” diye içinden geçirirken Palomita kalbinde bir acı hissetti.Bir hata vardı….tüm bu olanlarda bir eksiklik, bir yanlış vardı…derken içindeki o sesi duydu yine “Olayların aslını gör Palomita!”ve Palomite bir anda yüreğindeki ses ile konuşurken buldu kendini
“Ama…o baş ucumdaydı ve her şeyi biliyor gibiydi”
“Bu neyi gösterir ki?”
“Bana dün geceden beri tek bir kelime etmedi.”
“Yine de acı hissediyorsun değil mi?”
“Evet ama neden?Yoksa bu senin acın mı?”
“Bu…İkimizin de acısı Palomita…benim acımı da çektiğin için üzgünüm ama seninkine engel olmama izin ver…”
Tüm salon şaşkınlıkla ayağa kalkmış ve ellerini kalplerinin üzerinde birleştirmişti.Herkesin ağzından aynı şey hayranlık ve şaşkınlıkla dökülüyordu “Kutsal hanım!”
Palomita anlayamamıştı masanın ardındaki yansımasına baktığında ise kendisi de inanamaıştı karşısında başka bir kadın vardı.Işığı öyle parlaktı ki yüzü tam seçilemiyordu.Vücudü kendi isteği dışında hareket ediyordu.Lord Slithliam a baktı ve bir pişmanlık hissetti sonra Zainine baktı büyük bir acı hissetti.kendini kan kırmızısı taşını başında bulmuştu Palomita ne zaman oraya geldiğini bile anlayamamıştı. “Rüyanı tekrar düşün Palomita…” kız Kutsal hanımın sözleriyle düşünmenin ötesinde sanki rüyasını tekrar yaşamaya başlamıştı.Önce abisinin gülümseyen yüzünü gördü sonra ona sarılışını ve sonra aniden her şeyin değişmesini.Hina’yı abisinin ona sarılışını ve annesi ile babasını…tüm acı veren sözleri…”Bizi terk eden o değil miydi?Ona güvenen kişileri bırakan o değil miydi?Tıpkı senin gibi!” demişti abisi ama ikinci kez rüyasını yaşarken önceden gördüğünden farklı olarak gözleri buz mavisi parlıyordu ve aynı şekilde devam etti rüyası… Zainin bir bir herkesi kılıcıyla öldürmüştü.” Kapa çeneni ve lanet olsun sadece taht salonundaki kadar bana güven!” Zainin ona söylediği tek cümle buydu rüyasında “…bana güven”Palomita Zainine baktı ve onunda yüzünde de bir pişmanlık okudu sanki…
“Buz mavisi gözler” dedi Palomita ve Lord Slithliam a baktı.Onun gözlerinde ise öfkeyi gördü tıpkı rüyasındaki gibi… Raini’nin ona anlattığı hikayeyi hatırladı Palomita yoksa oda her şeyi yanlış mı anlamıştı?
“Olaylarını ardını gör…sana rüyandan ötesini göstereceğim” dedi kutsal hanım ve sanki uyanmamış gibi devam etti rüya.Abisi zainin kılıç darbesi ile ölmemişti ve üzerine düşen yıldırım ile biçimini değiştirmiş Lord Slithliam olmuştu “Gereksiz canlar bana güç vererek anlam kazanacaklar” diyordu Zainin e.Zainin ise bir kez daha doğruldu “Bu sefer bana güvenen birini terk etmeyeceğim!”
“Sence sana gerçekten güveniyor mu?” derken elinde biriktirdiği yıldırımları Zainin e göndermek üzereydi…
“Sana güvenmek istiyorum…” diye mırıldandı kız önce “sana güvenmek istiyorum…ama aklım çok karışık…”
“Arkadaşının sözlerini aklında tutacaktın Palomita, unuttun mu?”
* Akıl çelişkiye düştüğünde sana yol gösterecek olan yüreğindir.*
Ve sanki hem taht salonunda hem de rüyasında haykırdı Palomita
-SANA GÜVENİYORUM!SANA GÜVENİYORUM!!SANA GÜVENİYORUM!
Ve sanki her şey çift zamanlı ilerlemeye başlamıştı.Rüyasında da Kutsal Hanımın ışığı ile Zainin’in önüne geçti Palomita, Lord Slithliam şaşkınlık ile elindeki yıldırımlar etrafını sararken hırsla haykırdı.Taht salonunda ise gözleri fal taşı açılmış hareketsi izleyebiliyordu sadece.Palomita ise Kutsal Hanımın ışığı hala etrafında iken elini taşının üstüne koydu ve diğer elini havaya kaldırdı.Zainin boynundaki gümüş madalyon elinde belirdi ışıklar saçarak ve kan kırmızısı taşı da aynı parkta olduğu gibi parıldamaya başlamıştı şiddetle.Gümüş ve kan kırmızısı ışık bir sarmal oluşturup yeni bir biçim almaya başlamıştı ve Palomitanın sol işaret parmağını üzerinde son halini alırken Kutsal Hanım gülümseyerek Zainin’e baktı “Terk etmedin…” derken ışığı son gücüyle parladı ve Palomitanı saçları dağıldı üzerinde eteği dizlerine kadar gelen kızıl elbisesi üzerine geniş yakalı pelerin gibi geniş etekli ceketi ve kızıl uzun botları tekrar belirdi ancak bu sefer sağ elinde parmaksız siyah uzun bir eldiven de belirdi ve üzerinde Zaini’nin madalyonundaki simge gümüş işleme şeklinde vardı. Aynı anda gümüş bir ışık Zainin in sol elindeki işleme de parladı diğer simgeye yanıt verirmişçesine.Ve ışığı dinginleşen Palomitanın parmağında sarmalamış biçim bir kan kırmızı bir taşı olan gümüş bir yüzün halini aldı.İçinde Zainin sembolunü görebiliyordu Palomita ama bunun diğerlerinin de görebileceğini sanmıyordu çünkü sanki okyanusun derinlerindeki gibi bir inci gibiydi sadece onun görebildiği bir inci.
Ortalık tamamen durulduğunda ve herkes olanları sindirmeye başladığında karşılarında sol ve sağ ellerini birleştirmiş Lithyasis öğrencisi ve Phathisis’ini gördüler.
-Sonunda bitti mi?, dedi Palomita gülümseyerek.
-Daha yeni başlıyor, diyerek yanıtladı Zainin önce Konsüledekilere sonra uzaktaki devasa kapının önüne gelip intikamla dolu onlara dönen buz mavisi bakışlara da yanıt verircesine.
-Pusula ve onu öğrencisi olarak kabul eden Gümüş efsun ustasını güvenleri bir imtihandan geçerken her adımlarında –Palomita her adımda güveninin azaldığını hissediyordu- halen tabi olacağı kişiyi değiştirebilir ,masanın önünde sizi bekleyen gümüş ve altın efsunculardan birinin öğrencisi olabilir insanoğlu.-sen de dahil değimli?i diye düşündü kız.ama seni seçmeyeceğim-Bu insanoğluna güvenmeyen efsun ustaları lütfen otursun ve öğrenciliğini kabul edecek olanlar ayakta kalsın…-demesiyle ayaktaki tüm efsuncular önden ikinci sıradaki yerlerine oturmuşlardı.Geride sadece Lord Slithliam kalmıştı.İlk sırada oturan konsül üyeleri bile bu duruma şaşırmış gibiydi.Yitik ruhun eğlendiği ise her halinden belliydi.Palomita başka bir seçeneği kalmamıştı.-
Her adımla yaklaşırken kan kırmızısı taşına bir kez daha dönüp baktı Zainin’e sanki ondan küçük bir hareket bekliyordu tekrar güvenini kazanması için ama olmadı Zainin başını bile çevirmedi.Siyahlar içindeki gümüş işlemeli kıyafeti içinde soğuk bir eda ile yürüme devam ediyordu.”Madem öyle” diye içinden geçirirken Palomita kalbinde bir acı hissetti.Bir hata vardı….tüm bu olanlarda bir eksiklik, bir yanlış vardı…derken içindeki o sesi duydu yine “Olayların aslını gör Palomita!”ve Palomite bir anda yüreğindeki ses ile konuşurken buldu kendini
“Ama…o baş ucumdaydı ve her şeyi biliyor gibiydi”
“Bu neyi gösterir ki?”
“Bana dün geceden beri tek bir kelime etmedi.”
“Yine de acı hissediyorsun değil mi?”
“Evet ama neden?Yoksa bu senin acın mı?”
“Bu…İkimizin de acısı Palomita…benim acımı da çektiğin için üzgünüm ama seninkine engel olmama izin ver…”
Tüm salon şaşkınlıkla ayağa kalkmış ve ellerini kalplerinin üzerinde birleştirmişti.Herkesin ağzından aynı şey hayranlık ve şaşkınlıkla dökülüyordu “Kutsal hanım!”
Palomita anlayamamıştı masanın ardındaki yansımasına baktığında ise kendisi de inanamaıştı karşısında başka bir kadın vardı.Işığı öyle parlaktı ki yüzü tam seçilemiyordu.Vücudü kendi isteği dışında hareket ediyordu.Lord Slithliam a baktı ve bir pişmanlık hissetti sonra Zainine baktı büyük bir acı hissetti.kendini kan kırmızısı taşını başında bulmuştu Palomita ne zaman oraya geldiğini bile anlayamamıştı. “Rüyanı tekrar düşün Palomita…” kız Kutsal hanımın sözleriyle düşünmenin ötesinde sanki rüyasını tekrar yaşamaya başlamıştı.Önce abisinin gülümseyen yüzünü gördü sonra ona sarılışını ve sonra aniden her şeyin değişmesini.Hina’yı abisinin ona sarılışını ve annesi ile babasını…tüm acı veren sözleri…”Bizi terk eden o değil miydi?Ona güvenen kişileri bırakan o değil miydi?Tıpkı senin gibi!” demişti abisi ama ikinci kez rüyasını yaşarken önceden gördüğünden farklı olarak gözleri buz mavisi parlıyordu ve aynı şekilde devam etti rüyası… Zainin bir bir herkesi kılıcıyla öldürmüştü.” Kapa çeneni ve lanet olsun sadece taht salonundaki kadar bana güven!” Zainin ona söylediği tek cümle buydu rüyasında “…bana güven”Palomita Zainine baktı ve onunda yüzünde de bir pişmanlık okudu sanki…
“Buz mavisi gözler” dedi Palomita ve Lord Slithliam a baktı.Onun gözlerinde ise öfkeyi gördü tıpkı rüyasındaki gibi… Raini’nin ona anlattığı hikayeyi hatırladı Palomita yoksa oda her şeyi yanlış mı anlamıştı?
“Olaylarını ardını gör…sana rüyandan ötesini göstereceğim” dedi kutsal hanım ve sanki uyanmamış gibi devam etti rüya.Abisi zainin kılıç darbesi ile ölmemişti ve üzerine düşen yıldırım ile biçimini değiştirmiş Lord Slithliam olmuştu “Gereksiz canlar bana güç vererek anlam kazanacaklar” diyordu Zainin e.Zainin ise bir kez daha doğruldu “Bu sefer bana güvenen birini terk etmeyeceğim!”
“Sence sana gerçekten güveniyor mu?” derken elinde biriktirdiği yıldırımları Zainin e göndermek üzereydi…
“Sana güvenmek istiyorum…” diye mırıldandı kız önce “sana güvenmek istiyorum…ama aklım çok karışık…”
“Arkadaşının sözlerini aklında tutacaktın Palomita, unuttun mu?”
* Akıl çelişkiye düştüğünde sana yol gösterecek olan yüreğindir.*
Ve sanki hem taht salonunda hem de rüyasında haykırdı Palomita
-SANA GÜVENİYORUM!SANA GÜVENİYORUM!!SANA GÜVENİYORUM!
Ve sanki her şey çift zamanlı ilerlemeye başlamıştı.Rüyasında da Kutsal Hanımın ışığı ile Zainin’in önüne geçti Palomita, Lord Slithliam şaşkınlık ile elindeki yıldırımlar etrafını sararken hırsla haykırdı.Taht salonunda ise gözleri fal taşı açılmış hareketsi izleyebiliyordu sadece.Palomita ise Kutsal Hanımın ışığı hala etrafında iken elini taşının üstüne koydu ve diğer elini havaya kaldırdı.Zainin boynundaki gümüş madalyon elinde belirdi ışıklar saçarak ve kan kırmızısı taşı da aynı parkta olduğu gibi parıldamaya başlamıştı şiddetle.Gümüş ve kan kırmızısı ışık bir sarmal oluşturup yeni bir biçim almaya başlamıştı ve Palomitanın sol işaret parmağını üzerinde son halini alırken Kutsal Hanım gülümseyerek Zainin’e baktı “Terk etmedin…” derken ışığı son gücüyle parladı ve Palomitanı saçları dağıldı üzerinde eteği dizlerine kadar gelen kızıl elbisesi üzerine geniş yakalı pelerin gibi geniş etekli ceketi ve kızıl uzun botları tekrar belirdi ancak bu sefer sağ elinde parmaksız siyah uzun bir eldiven de belirdi ve üzerinde Zaini’nin madalyonundaki simge gümüş işleme şeklinde vardı. Aynı anda gümüş bir ışık Zainin in sol elindeki işleme de parladı diğer simgeye yanıt verirmişçesine.Ve ışığı dinginleşen Palomitanın parmağında sarmalamış biçim bir kan kırmızı bir taşı olan gümüş bir yüzün halini aldı.İçinde Zainin sembolunü görebiliyordu Palomita ama bunun diğerlerinin de görebileceğini sanmıyordu çünkü sanki okyanusun derinlerindeki gibi bir inci gibiydi sadece onun görebildiği bir inci.
Ortalık tamamen durulduğunda ve herkes olanları sindirmeye başladığında karşılarında sol ve sağ ellerini birleştirmiş Lithyasis öğrencisi ve Phathisis’ini gördüler.
-Sonunda bitti mi?, dedi Palomita gülümseyerek.
-Daha yeni başlıyor, diyerek yanıtladı Zainin önce Konsüledekilere sonra uzaktaki devasa kapının önüne gelip intikamla dolu onlara dönen buz mavisi bakışlara da yanıt verircesine.
Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:
sun-nee-san süpersin biliyosun di mi *-* henüz yeni başladım ama süper gidiyo *-* RISA dan sonraki en büyük fanfic bombası *-* devam devam..
Teşekkür ederim^^ bunda da güzel karakterler ve olaylar bizi bekliyor olacak...henüz yapmay fırsatım olamayn bazı güzellikler de fırsat bulunca yapacağım ve böylece sizinle güzel bir hikayeyi daha paylaşmış olacağım umarım^^ yeni bölümü büyük ihtimal çarşamba filan koyarım bazı yoğunluklar var şu sıralar da...ama yeni okuyucular da bekliyorum umarım ki okuyan herkes beğenir...
Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:
Öğreti 7: Bilgi ışığın, deneyimlerin yol arkadaşın, aklın ve kalbin özünü sana unutturmayan varlığın olsun… Hareketlerini tüm bu varlık sebeplerinin sonucu olsun…
Haftalardır aralıksız çalışıyorlardı.Palomita sadece Zainin izin verdiğinde uyumaya gidiyordu.Ve bu normalde alıştığından çok daha farklı zamanlardaydı.Çünkü Palomita gece sabah ve öğlen ikişer saatlik zaman dilimlerinde uyuyor kalan zamanlarda ise eğitimi nedeniyle genellikle kütüphanede kimi zaman ise ya odasında ya sarayın bahçesinin sessiz bir köşesinde ya da Zainin’in dibinde o işlerini hallederken çalışıyor oluyordu.Ona tüm bu sıkıntılı ve yoğun çalışma sürecinde ise destek olan burada edindiği arkadaşı Raini idi. Ona meyveler, içecekler getiriyor bu bahane ile de biraz olsun mola vermesini sağlıyordu.İki arkadaş gün geçtikçe birbirleri hakkında daha çok şey öğreniyorlardı.
-Köle olmaman çok iyi Raini senin şahsi mutluluğunun yanında eminim benimle dost olmana izin verilmezdi…
-Bu konuda ben de kendimi şanslı sayıyorum.Babam bir Lithyasis olmasaydı köle olabilirdim ama onun sayesinde ve tabi onu birkaç arkadaşının bana sahip çıkması ile burada özgür bir şekilde yaşayabiliyorum. Aslında sarayda olsaydı babamın en iyi arkadaşı olan üvey babam ile seni tanıştırmak isterdim.
-Nerde peki?
-Konseyin verdiği bir görevi yerine getirmeye gitti detaylarını ben de pek fazla bilmiyorum açıkçası.Gerçekten çok iyi biridir, birçok kişiye yol göstericilik yapmıştır.
-Keşke tanışabilseydim.Sen özgürsün ama bir köle olmasam da ben pek özgür sayılmam, derken sıkıntıdan bayılmak üzere kendi geri attı, burada da ders çalışmaktan kurtulamadım.
Raini biraz içi burularak önüne yığılmış kitaplara baktı.O da Palomita’nın ne çok çalıştığının şahitliğini yapıyordu.Palomita ne kadar sızlansa da yine de onun burada olmaktan dolayı mutlu olduğunu biliyordu.
-Merak etme Palomita! Ben buralarda olduğum sürece böyle kaçamaklar yaparız…
-Çok iyisin Rainiiiii…Palomita uzun boylu badem gözlü kızın boynuna sarıldı.Bir süre sonra ikisi de gülüşmeye başladı.
-Umarım eğlencenizi bölmüyorumdur, derken kollarını kavuşturmuş ve ayağını yere vuran Zainin sinirle kızlara bakıyordu.
-Zainin…
-Lithyasis şu an muhabbet etmek yerine karşılaşılan efsunların niteliklerini tespit edebilme kitabının ikinci cildini özetliyor olmalıydın!
-Ama gümüş efsuncu…
-Sen karışma Raini! Senin yapılacak başka işlerin yok mu?
-Hayır gümüş efsuncu…
-O zaman sana bir iş verelim…Lithyasisin bitirdiği kitapların kütüphanedeki yerlerine götür ve yarın kitaplarını hazırlamaya başla…yarın yüz kitap tarayacağız…
-YÜZ KİTAP MI!!!!??? SEN DELİRDİN Mİ?
-Gayet makul bir sayı…senin yaşındaki Lithyasisler bunun üç katı kitabı bir günde tarayabilme hızına erişmiş oluyorlar küçük hanım.
-Ama ben daha yeni öğrencin oldum!
-Yani eksiklerini kapamak için daha çok çalışmalısın. Öğrenmen gereken çok fazla şey var. Okuman gereken aklına kazıman gereken…
-Yeter ya! Okumak okumak okumak…ne zaman gerçek efsun yapmaya başlayacağım?
-Gerekli bilgileri edinmeden efsunla yatağını bile toplayamazsın.
-Çok katısın Zainin!
-Sana daha kaç kere bana Phathisis demen gerektiğini söyleyeceğim?
-Ve çok resmisin.Öğretmenim olabilirsin ama bundan önce benim dostum olduğunu sanıyordum.Oysa sen sürekli aramıza bir duvar örüyorsun.Önceden Pusula diyordun, şimdi Lithyasis…asla beni sadece Palomita olarak göremeyeceksin değil mi? Ya da kendini sadece Zainin olarak hissederken benimle konuşamayacaksın.
-Burada öğretiler, bilgi, hukuk ve gelenekler önemlidir. Bunlar senin ve benim sosyal hayattaki konumlarımız herkes konumunu bilmeli.
-Bunlar benim dediğim şeye engel değil ki!
-BUNLAR BİRÇOK ŞEYE ENGEL!, derken sabrı taşmıştı Zainin ve sesini hiç olmadığı kadar yükseltmişti.Sonra sakinleşse de Palomita’nın korkusu yüzünden okusa da onun korkusunu geçirmeye çalışmak az önce dediklerine ters düşmek olacağı için arkasını dönüp gitmeden önce, sadece dediklerimi yap tamam mı? Ve sabırlı ol. Biraz daha dişini sık.Bu öğrendiklerinin sana ne kadar faydalı olacağını anlayacaksın.Efsunu yapabilmek ve kontrol etmek farklıdır.Kontrol edemediğin bir efsun büyük zarara ve yıkıma yol açabilir.Kaldı ki sen aynı zamanda Pusulasın güçlerini ancak buradaki bilgilerle uygun şekilde yönlendirebilir ve bizi Kutsal Hanıma götürebilirsin.Şimdi iki saat uyu ve daha sonra kaldığın yerden eğitimine devam et…, dedi ve oradan uzaklaştı.
Raini üzülse de Zainin’in haklı olduğu tarafları anlayabiliyordu ama ağzını açmadan kitapların bir kısmını kucaklayıp kütüphaneye götürmek üzere sessizce odadan ayrıldı.Palomita üzüntüyle odasının penceresinden dışarı bakıyordu.Bir süre sonra ayak sesleri duydu ve arkasını döndü.Karşısında Kızıl cübbeli konsül üyesini gördü.Ve hemen referans verdi.
-Hızlı öğreniyorsun Lithyasis…
-Keşke herkes sizin gibi düşünse.Şey yani ben…
-Raini bana olanları anlattı.Zaininle sık sık tartıştığınızı biliyorum ama aslında ne kadar uyumlu olabileceğinizin de farkındayım.
-Yaaa ne uyum ama...Aslan eğitmeni ve aslanlıktan eseri kalmamış bir aslanın uyumu gibi…
Kadının yüzünden bu duruma üzüldüğü belli oluyordu :
-Onu anlamaya çalış Palomita.Burada konumlar gerçekten önemlidir.Evet belki çok katı bir sistem ama bunu aniden değiştiremezsin.Nasıl ki birini aniden değiştiremezsen…Zainin’e de zaman vermelisin.O bu sistemin uzun süre sadık bir parçası oldu ta ki Zainin olarak uzaklaşıncaya kadar ve şimdi tekrar bu sistemin bir parçası olmak zorunda üstelik belki de nefret ettiği halde.
-Neden ona Zanin lakabını verdiniz?
-Bunu öğrenmen için şu an çok erken…
-Bunun için erken, şunun için erken…her şey için erken…sanki beni oyalamaya çalışıyormuşsunuz gibi.
-Emin ol sana karşı iyi niyetli olmasak oyalamak dışında çok daha kötü yollar seçerdik.Ve biliyorsun o yola hala düşürülme ihtimalin var.
Kızıl Yıldız isimli konsül üyesini ilk kez böyle sert ve ciddi bakışlarla görüyordu.Kuşkusuz haklıydı onu en başında köle yapabilirlerdi belki de ama ona destek olanlar sayesinde şu an Kızıl Efsun Büyücüsü öğrenciliğindeydi…Zainin e boşu boşuna kızmıştı çünkü sonuna kadar haklıydı. Evet bir gücü vardı ama onu kontrol edemiyordu.Yüzüğüne kavuştuktan sonra yüzüğün içindeki büyük enerjiyi nötrleyerek kendi içine aktarana kadar ve yüzük bir bağ kurana kadar sürekli gücü bir şeyleri patlatıyor kendine ya da başkalarına saçma sapan büyüler yapıyordu.Bunun üstesinden güçlükle, Zainin’in öğretmen olarak sabrı ve Palomita’nın ise öğrenci olarak azmi ile gelebilmişlerdi.Şimdi ise bu bağı kuvvetlendirmeleri lazımdı.Aksi taktirde bu güç hiçbir işe yaramazdı.ve eğer Lithyasislik sınavı geldiğinde sınavı geçemezse köle olmak zorunda kalacaktı.Şimdi Zainin’i daha iyi anlıyordu.Ne kadar resmi davransa da, ne kadar çok çalıştırsa da tüm bunlar onun iyiliği içindi.Tekrar kölelik yoluna düşmemesi için.
-Anlıyorum…çok…çok özür dilerim…nasıl daha önce fark edemedim?
Kadının yüzüne yeniden sıcak bir gülümseme yerleşmişti: Üzülme sınavına daha çoook uzun süre var…hem bunun tamamı bu şekilde sadece teori ile geçmeyecek.Mesela haftanın başında benimle efsun felsefesi dersine başlıyorsunuz.
-Sizinle mi?
-Evet.Yine öğretmenin Zainin ama bilirsin konsül üyeleri felsefe konusunda daha yetkindir.Birimiz bu derse katılmalıydık ben de gönüllü oldum. Kısacası ek öğretmen gibi bir şey olacağım.
-Bu harika! Sizden ettiğim kabalık ve suratsızlık için özür dilerim sayın konsül.
-Hiç önemli değil kızım.Benden ziyade Zainin’den özür dilesen iyi olur. O kadar da haftalardır uygulama derslerin için gerekli ekipman ve alanları ayarlamaya çalışıyordu.
-Yani ciddi ciddi uygulamaya mı geçeceğim?, Palomita daha da heyecanlanmıştı.
-Sakin ol canım.Uygulama dediysem önce spor eğitimi alacaksın ve bedenini güçlendireceksin tabi bir yandan efsun felsefesi, öğretilerin gerçek anlamını içselleştirme gibi akıl yürütme dersleri alacaksın ve bir yandan da belli sayıda kitap eğitimine devam edeceksin.Vakti geldiğinde belli standartta okuma yaparken daha çok uygulama yapacaksın ve uygulamalar içindeki efsunu seviyesi gittikçe artacak.Lithyasis olduğunda zaten sen kendini kontrol edebilir durumda olacaksın.
-Bunları öğrendiğime çok sevindim efendim! Gerçekten teşekkür ederim…ama…Zainin’den nasıl özür dileyebilirim?
-Onun senden en büyük beklentisini gerçekleştirerek?
Palomita şaşırmıştı:- Beklenti mi?
-Öncelikle uykunu al sonra kitaplarını özet ve dersine iyi çalış sonunda da iyi bir Lithyasis ol.Hepsi bu.Ve onu tanımaya çalış ama yavaş yavaş….
-Haklısınız…
Yaklaşık iki saat kadar sonra Zainin, Palomita’yı kontrol etmeye gelmeliydi en azından Palomita böyle sanıyordu ama Zainin gelmedi.Palomita onun hala kızgın olduğunu düşündü ama kızgın olmakta haklıydı.Bu sefer kendini affetirmesi gereken Palomitaydı ve şevkle kitaplarını incelemeye sarıldı.Bir ara gözü pencereden dışarı kaydı “sanırım buraya alışabilirim” diye geçirdi aklından.Ve bir esinti hissetti. Bu garipti çünkü penceri açmamıştı.Şüpheyle etrafına baktı ama sonra omzunu silkerek masasının başına tekrar geçti.
Ertesi gün güneş doğarken uyanmıştı.Artık bu alışkanlık olmuştu.Acaba güneşin doğuşu dünyada da bu kadar güzel miydi?Güneş doğup batarken altın rengi oluyordu sanki, gece is ay kendini gösterdiğinde gümüş rengi bir ışık sarıyordu etrafı.Sanki bu dünyanın iki büyük gücü olan gümüş ve altın efsuncuları temsil ediyorlardı.
Kapının tıklanmasıyla arkasına döndü.Gelen Raini idi.Ona Zainin’in onu bahçede beklediğini söyledi.Palomita da hızlıca hazırlanmaya başladı.Artık gerçekten ihtiyaç duymadıkça saçlarını topuz yapmıyordu uzun saçlı genç kız.Saçını tepeden bir at kuyruğu yaptı, tören günü üzerende beliren yerine daha rahat kızıl bir bluz ve pantolon giydi ve bahçeye indi.Bir süre etrafta Zainin’i aradı ama koca bahçede onu bulamayacağını fark edince ona öğrettiği minik bir efsun aklına geldi.
-Kladra to mos Phathisis!, ellerini birleştirdi ve işaret parmaklarını alnına dokundurduğunda Zainin’i düşündü. Böylece aklından geçen kişinin nerede olduğunu gösteren kızıl bir ışık ona yol göstermeye başladı.Kızıl ışığın onu götürdüğü yeri görünce Palomita oldukça şaşırmıştı.Spor aletleri olduğu düşündüğü birçok aletin, çeşitli engel ve tırmanma malzemelerinin olduğu oldukça geniş bir alana varmıştı.Alanın ortasında da Zainin onu bekliyordu.
-Geciktin., kızın yine ona çıkışmasını bekliyor kollarını kavuşturmuş ona bakıyordu.
-Özür dilerim.
-Ne?
-Geciktiğim için özür dilerim Phathisis…
Zainin şaşırmıştı ama sonra başını hafi yana eğip gülümsedi.Kızmaktan şimdilik vazgeçmiş gibi görünüyordu.
-Sanırım farklı bir eğitime geçtiğimiz fark etmişsindir.
-Zihin ile ruhun efsun ile bağını bedenen güçlendirme aşamasındayız, değil mi?
Zainin ikici kez şaşırmıştı:-Tebrik ederim.Peki şimdi neler yapacaksın?
-Bu biraz bizim dünyamızdaki özellikle başlangıç aşaması .Sporla çeviklik, hız ve gücümü arttıracağım daha sonra ise sihirli…ee..efsunlu engeller karşıma çıkacak ve hem spor hem efsunla onları aşacağım.
-Peki efsun ile sihirin bizim için farkı nedir?
-Efsunun felsefesi vardır ve zihni daha çok yormayı gerektirir.Bazen karmaşık bazen pratik çözüm yolları bulmak gereklidir.Efsun bazen tamamen sihir bezen sadece akıl yürütme bazense oranları değişebilecek şekilde bunların karışımıdır.
-Anlaşılan sana bugün çalışman için verdiğim kitaplarında ilk inceleme aşamasını bitirmişsin.
-Sadece ilk incelemesini değil özetlerini de yaptım ve ekstra bazı kitapları da inceledim.
-Bu ani ilerlemeyi neye borçluyuz acaba?
-Benim için çaba gösterenleri hayal kırıklığına uğratmak istemememe ve kendim de başarısız olmak istemiyorum.
-Güzel, dedi Zainin takdirle, o halde inceleyeceğin kitap sayısını iki katına çıkarıyorum.
Henüz arkadan oraya gelen Raini kendini tutamamıştı: -İyice abartıyorsun ama!
Zainin, Palomita’ya döndü:-Sence abartıyor muyum?
-Sadece sınırlarımı zorlamak istiyorsun…ama sen inatçıysan ben de inatçıyım, dedi kız saçını savurtarak.
-Bilmez miyim?Pekala yirmi tur ile başla yarın elli , iki gün sonra yüz tur koşacaksın …gerekirse…
-Gerekirse sürünerek bitireceğim koşmayı değil mi?
-Nerden bildin?
-Beden eğitimi hocamız da öyle derdi.
-O halde ne duruyorsun?
-Olaya biraz heyecan katmak istedim de…
Zainin ne gibi diyemeden Palomita onun elinde tuttuğu saat gibi görünen şeyi zincirinden tutup kaçmaya başladı.
-Hey sen ne yaptığını sanıyorsun?Gel buraya!
-Merak ettim acaba vaktinde şehrin en hızlı koşucusu olan birini yakalayabilecek misin?Sen beni yakalamaya çalışırken bende şu şeyi incelerim…
-Aaaahhh….seni…
Şaşkınlıkla bir o yana bir bu yana koşan Lithyasis ve Phathisis’i izleyen Raini ise derin bir nefes verdi.
-Onları izlemek bile beni yoruyor.,sonra onları bir süre daha izledi ve gülümsedi, yine de buradan ayrıldıklarında da böyle uyumlu olabilecekler mi merak ediyorum.Palomita sarayın dışını gördüğünde hala böyle azimli olabilecek mi?
İlerden Palomita arkadaşına seslendi:-Rainiiiii!!! Hadi sen de geeeel!!!
Raini de gülümsedi ve etraftaki ağaçlardan dallarından sıçrayarak tam ortalarına atladığında elinde saatimsi aleti tutuyordu.Palomita çok şaşırmıştı.
-Bunu nasıl yaptın?
-Beni soyum en çevik ırklardandır.Bilmediğin birçok özelliğimiz var.
-Vay canına!!Bunu bana öğretmelisin.
Raini gülümsedi ve aleti Zainin’e verdi:- Güzel bir usturlap.Kutsal hanımın emaneti mi?
-Kutsal hanımın mı?Bunu neden söylemedin Zainin?Hem sende bunun ne işi var?
-İyice lafa daldınız yine.Bunu sonra açıklarım.Şimdi eğitimine geri dön Lithyasis.
-Hmmmfff…Tamam tamam.
Zainin ve Raini kenara geçmişlerdi.
-Ona daha çok şey anlatmalısın.
-Sen de ona çok şey anlatmamalısın.
-Kafası karışacak gümüş efsuncu, olanları hazmedebilmesi için yavaş yavaş anlatsan iyi olur.
-…
-Elinden gelse hiç öğrenmemesini isterdin değil mi?Sence bu onu korur mu yoksa daha mı fazla zarar verir?
-Bilmiyorum şu an sadece onu bulmak istiyorum.Sadece hatalarımı düzeltmek istiyorum.
-Bana kalırsa yeni hataların yolunda ilerliyorsun.
-Baban sana çok fazla şey anlatmış.Ve sen de ona anlatacaksan hemen ondan uzaklaşmanı öneririm.
-Babam ve üvey babam onlar benim yeteneklerime ve aklıma her zaman güvendiler.Ben hislerime de güvenirim.Sen de biraz olsun bunu desen iyi edersin.
-Pekala ama abartacağımı düşünme…ona buradaki görevim açıklayacağım sadece.
-Ya kalanı?
-Zaman gösterecek.
Uzaklaşırken duyabileceği şekilde, merak ediyorum ikisini birden koruman gerekirse kimi seçeceksin?
Haftalardır aralıksız çalışıyorlardı.Palomita sadece Zainin izin verdiğinde uyumaya gidiyordu.Ve bu normalde alıştığından çok daha farklı zamanlardaydı.Çünkü Palomita gece sabah ve öğlen ikişer saatlik zaman dilimlerinde uyuyor kalan zamanlarda ise eğitimi nedeniyle genellikle kütüphanede kimi zaman ise ya odasında ya sarayın bahçesinin sessiz bir köşesinde ya da Zainin’in dibinde o işlerini hallederken çalışıyor oluyordu.Ona tüm bu sıkıntılı ve yoğun çalışma sürecinde ise destek olan burada edindiği arkadaşı Raini idi. Ona meyveler, içecekler getiriyor bu bahane ile de biraz olsun mola vermesini sağlıyordu.İki arkadaş gün geçtikçe birbirleri hakkında daha çok şey öğreniyorlardı.
-Köle olmaman çok iyi Raini senin şahsi mutluluğunun yanında eminim benimle dost olmana izin verilmezdi…
-Bu konuda ben de kendimi şanslı sayıyorum.Babam bir Lithyasis olmasaydı köle olabilirdim ama onun sayesinde ve tabi onu birkaç arkadaşının bana sahip çıkması ile burada özgür bir şekilde yaşayabiliyorum. Aslında sarayda olsaydı babamın en iyi arkadaşı olan üvey babam ile seni tanıştırmak isterdim.
-Nerde peki?
-Konseyin verdiği bir görevi yerine getirmeye gitti detaylarını ben de pek fazla bilmiyorum açıkçası.Gerçekten çok iyi biridir, birçok kişiye yol göstericilik yapmıştır.
-Keşke tanışabilseydim.Sen özgürsün ama bir köle olmasam da ben pek özgür sayılmam, derken sıkıntıdan bayılmak üzere kendi geri attı, burada da ders çalışmaktan kurtulamadım.
Raini biraz içi burularak önüne yığılmış kitaplara baktı.O da Palomita’nın ne çok çalıştığının şahitliğini yapıyordu.Palomita ne kadar sızlansa da yine de onun burada olmaktan dolayı mutlu olduğunu biliyordu.
-Merak etme Palomita! Ben buralarda olduğum sürece böyle kaçamaklar yaparız…
-Çok iyisin Rainiiiii…Palomita uzun boylu badem gözlü kızın boynuna sarıldı.Bir süre sonra ikisi de gülüşmeye başladı.
-Umarım eğlencenizi bölmüyorumdur, derken kollarını kavuşturmuş ve ayağını yere vuran Zainin sinirle kızlara bakıyordu.
-Zainin…
-Lithyasis şu an muhabbet etmek yerine karşılaşılan efsunların niteliklerini tespit edebilme kitabının ikinci cildini özetliyor olmalıydın!
-Ama gümüş efsuncu…
-Sen karışma Raini! Senin yapılacak başka işlerin yok mu?
-Hayır gümüş efsuncu…
-O zaman sana bir iş verelim…Lithyasisin bitirdiği kitapların kütüphanedeki yerlerine götür ve yarın kitaplarını hazırlamaya başla…yarın yüz kitap tarayacağız…
-YÜZ KİTAP MI!!!!??? SEN DELİRDİN Mİ?
-Gayet makul bir sayı…senin yaşındaki Lithyasisler bunun üç katı kitabı bir günde tarayabilme hızına erişmiş oluyorlar küçük hanım.
-Ama ben daha yeni öğrencin oldum!
-Yani eksiklerini kapamak için daha çok çalışmalısın. Öğrenmen gereken çok fazla şey var. Okuman gereken aklına kazıman gereken…
-Yeter ya! Okumak okumak okumak…ne zaman gerçek efsun yapmaya başlayacağım?
-Gerekli bilgileri edinmeden efsunla yatağını bile toplayamazsın.
-Çok katısın Zainin!
-Sana daha kaç kere bana Phathisis demen gerektiğini söyleyeceğim?
-Ve çok resmisin.Öğretmenim olabilirsin ama bundan önce benim dostum olduğunu sanıyordum.Oysa sen sürekli aramıza bir duvar örüyorsun.Önceden Pusula diyordun, şimdi Lithyasis…asla beni sadece Palomita olarak göremeyeceksin değil mi? Ya da kendini sadece Zainin olarak hissederken benimle konuşamayacaksın.
-Burada öğretiler, bilgi, hukuk ve gelenekler önemlidir. Bunlar senin ve benim sosyal hayattaki konumlarımız herkes konumunu bilmeli.
-Bunlar benim dediğim şeye engel değil ki!
-BUNLAR BİRÇOK ŞEYE ENGEL!, derken sabrı taşmıştı Zainin ve sesini hiç olmadığı kadar yükseltmişti.Sonra sakinleşse de Palomita’nın korkusu yüzünden okusa da onun korkusunu geçirmeye çalışmak az önce dediklerine ters düşmek olacağı için arkasını dönüp gitmeden önce, sadece dediklerimi yap tamam mı? Ve sabırlı ol. Biraz daha dişini sık.Bu öğrendiklerinin sana ne kadar faydalı olacağını anlayacaksın.Efsunu yapabilmek ve kontrol etmek farklıdır.Kontrol edemediğin bir efsun büyük zarara ve yıkıma yol açabilir.Kaldı ki sen aynı zamanda Pusulasın güçlerini ancak buradaki bilgilerle uygun şekilde yönlendirebilir ve bizi Kutsal Hanıma götürebilirsin.Şimdi iki saat uyu ve daha sonra kaldığın yerden eğitimine devam et…, dedi ve oradan uzaklaştı.
Raini üzülse de Zainin’in haklı olduğu tarafları anlayabiliyordu ama ağzını açmadan kitapların bir kısmını kucaklayıp kütüphaneye götürmek üzere sessizce odadan ayrıldı.Palomita üzüntüyle odasının penceresinden dışarı bakıyordu.Bir süre sonra ayak sesleri duydu ve arkasını döndü.Karşısında Kızıl cübbeli konsül üyesini gördü.Ve hemen referans verdi.
-Hızlı öğreniyorsun Lithyasis…
-Keşke herkes sizin gibi düşünse.Şey yani ben…
-Raini bana olanları anlattı.Zaininle sık sık tartıştığınızı biliyorum ama aslında ne kadar uyumlu olabileceğinizin de farkındayım.
-Yaaa ne uyum ama...Aslan eğitmeni ve aslanlıktan eseri kalmamış bir aslanın uyumu gibi…
Kadının yüzünden bu duruma üzüldüğü belli oluyordu :
-Onu anlamaya çalış Palomita.Burada konumlar gerçekten önemlidir.Evet belki çok katı bir sistem ama bunu aniden değiştiremezsin.Nasıl ki birini aniden değiştiremezsen…Zainin’e de zaman vermelisin.O bu sistemin uzun süre sadık bir parçası oldu ta ki Zainin olarak uzaklaşıncaya kadar ve şimdi tekrar bu sistemin bir parçası olmak zorunda üstelik belki de nefret ettiği halde.
-Neden ona Zanin lakabını verdiniz?
-Bunu öğrenmen için şu an çok erken…
-Bunun için erken, şunun için erken…her şey için erken…sanki beni oyalamaya çalışıyormuşsunuz gibi.
-Emin ol sana karşı iyi niyetli olmasak oyalamak dışında çok daha kötü yollar seçerdik.Ve biliyorsun o yola hala düşürülme ihtimalin var.
Kızıl Yıldız isimli konsül üyesini ilk kez böyle sert ve ciddi bakışlarla görüyordu.Kuşkusuz haklıydı onu en başında köle yapabilirlerdi belki de ama ona destek olanlar sayesinde şu an Kızıl Efsun Büyücüsü öğrenciliğindeydi…Zainin e boşu boşuna kızmıştı çünkü sonuna kadar haklıydı. Evet bir gücü vardı ama onu kontrol edemiyordu.Yüzüğüne kavuştuktan sonra yüzüğün içindeki büyük enerjiyi nötrleyerek kendi içine aktarana kadar ve yüzük bir bağ kurana kadar sürekli gücü bir şeyleri patlatıyor kendine ya da başkalarına saçma sapan büyüler yapıyordu.Bunun üstesinden güçlükle, Zainin’in öğretmen olarak sabrı ve Palomita’nın ise öğrenci olarak azmi ile gelebilmişlerdi.Şimdi ise bu bağı kuvvetlendirmeleri lazımdı.Aksi taktirde bu güç hiçbir işe yaramazdı.ve eğer Lithyasislik sınavı geldiğinde sınavı geçemezse köle olmak zorunda kalacaktı.Şimdi Zainin’i daha iyi anlıyordu.Ne kadar resmi davransa da, ne kadar çok çalıştırsa da tüm bunlar onun iyiliği içindi.Tekrar kölelik yoluna düşmemesi için.
-Anlıyorum…çok…çok özür dilerim…nasıl daha önce fark edemedim?
Kadının yüzüne yeniden sıcak bir gülümseme yerleşmişti: Üzülme sınavına daha çoook uzun süre var…hem bunun tamamı bu şekilde sadece teori ile geçmeyecek.Mesela haftanın başında benimle efsun felsefesi dersine başlıyorsunuz.
-Sizinle mi?
-Evet.Yine öğretmenin Zainin ama bilirsin konsül üyeleri felsefe konusunda daha yetkindir.Birimiz bu derse katılmalıydık ben de gönüllü oldum. Kısacası ek öğretmen gibi bir şey olacağım.
-Bu harika! Sizden ettiğim kabalık ve suratsızlık için özür dilerim sayın konsül.
-Hiç önemli değil kızım.Benden ziyade Zainin’den özür dilesen iyi olur. O kadar da haftalardır uygulama derslerin için gerekli ekipman ve alanları ayarlamaya çalışıyordu.
-Yani ciddi ciddi uygulamaya mı geçeceğim?, Palomita daha da heyecanlanmıştı.
-Sakin ol canım.Uygulama dediysem önce spor eğitimi alacaksın ve bedenini güçlendireceksin tabi bir yandan efsun felsefesi, öğretilerin gerçek anlamını içselleştirme gibi akıl yürütme dersleri alacaksın ve bir yandan da belli sayıda kitap eğitimine devam edeceksin.Vakti geldiğinde belli standartta okuma yaparken daha çok uygulama yapacaksın ve uygulamalar içindeki efsunu seviyesi gittikçe artacak.Lithyasis olduğunda zaten sen kendini kontrol edebilir durumda olacaksın.
-Bunları öğrendiğime çok sevindim efendim! Gerçekten teşekkür ederim…ama…Zainin’den nasıl özür dileyebilirim?
-Onun senden en büyük beklentisini gerçekleştirerek?
Palomita şaşırmıştı:- Beklenti mi?
-Öncelikle uykunu al sonra kitaplarını özet ve dersine iyi çalış sonunda da iyi bir Lithyasis ol.Hepsi bu.Ve onu tanımaya çalış ama yavaş yavaş….
-Haklısınız…
Yaklaşık iki saat kadar sonra Zainin, Palomita’yı kontrol etmeye gelmeliydi en azından Palomita böyle sanıyordu ama Zainin gelmedi.Palomita onun hala kızgın olduğunu düşündü ama kızgın olmakta haklıydı.Bu sefer kendini affetirmesi gereken Palomitaydı ve şevkle kitaplarını incelemeye sarıldı.Bir ara gözü pencereden dışarı kaydı “sanırım buraya alışabilirim” diye geçirdi aklından.Ve bir esinti hissetti. Bu garipti çünkü penceri açmamıştı.Şüpheyle etrafına baktı ama sonra omzunu silkerek masasının başına tekrar geçti.
Ertesi gün güneş doğarken uyanmıştı.Artık bu alışkanlık olmuştu.Acaba güneşin doğuşu dünyada da bu kadar güzel miydi?Güneş doğup batarken altın rengi oluyordu sanki, gece is ay kendini gösterdiğinde gümüş rengi bir ışık sarıyordu etrafı.Sanki bu dünyanın iki büyük gücü olan gümüş ve altın efsuncuları temsil ediyorlardı.
Kapının tıklanmasıyla arkasına döndü.Gelen Raini idi.Ona Zainin’in onu bahçede beklediğini söyledi.Palomita da hızlıca hazırlanmaya başladı.Artık gerçekten ihtiyaç duymadıkça saçlarını topuz yapmıyordu uzun saçlı genç kız.Saçını tepeden bir at kuyruğu yaptı, tören günü üzerende beliren yerine daha rahat kızıl bir bluz ve pantolon giydi ve bahçeye indi.Bir süre etrafta Zainin’i aradı ama koca bahçede onu bulamayacağını fark edince ona öğrettiği minik bir efsun aklına geldi.
-Kladra to mos Phathisis!, ellerini birleştirdi ve işaret parmaklarını alnına dokundurduğunda Zainin’i düşündü. Böylece aklından geçen kişinin nerede olduğunu gösteren kızıl bir ışık ona yol göstermeye başladı.Kızıl ışığın onu götürdüğü yeri görünce Palomita oldukça şaşırmıştı.Spor aletleri olduğu düşündüğü birçok aletin, çeşitli engel ve tırmanma malzemelerinin olduğu oldukça geniş bir alana varmıştı.Alanın ortasında da Zainin onu bekliyordu.
-Geciktin., kızın yine ona çıkışmasını bekliyor kollarını kavuşturmuş ona bakıyordu.
-Özür dilerim.
-Ne?
-Geciktiğim için özür dilerim Phathisis…
Zainin şaşırmıştı ama sonra başını hafi yana eğip gülümsedi.Kızmaktan şimdilik vazgeçmiş gibi görünüyordu.
-Sanırım farklı bir eğitime geçtiğimiz fark etmişsindir.
-Zihin ile ruhun efsun ile bağını bedenen güçlendirme aşamasındayız, değil mi?
Zainin ikici kez şaşırmıştı:-Tebrik ederim.Peki şimdi neler yapacaksın?
-Bu biraz bizim dünyamızdaki özellikle başlangıç aşaması .Sporla çeviklik, hız ve gücümü arttıracağım daha sonra ise sihirli…ee..efsunlu engeller karşıma çıkacak ve hem spor hem efsunla onları aşacağım.
-Peki efsun ile sihirin bizim için farkı nedir?
-Efsunun felsefesi vardır ve zihni daha çok yormayı gerektirir.Bazen karmaşık bazen pratik çözüm yolları bulmak gereklidir.Efsun bazen tamamen sihir bezen sadece akıl yürütme bazense oranları değişebilecek şekilde bunların karışımıdır.
-Anlaşılan sana bugün çalışman için verdiğim kitaplarında ilk inceleme aşamasını bitirmişsin.
-Sadece ilk incelemesini değil özetlerini de yaptım ve ekstra bazı kitapları da inceledim.
-Bu ani ilerlemeyi neye borçluyuz acaba?
-Benim için çaba gösterenleri hayal kırıklığına uğratmak istemememe ve kendim de başarısız olmak istemiyorum.
-Güzel, dedi Zainin takdirle, o halde inceleyeceğin kitap sayısını iki katına çıkarıyorum.
Henüz arkadan oraya gelen Raini kendini tutamamıştı: -İyice abartıyorsun ama!
Zainin, Palomita’ya döndü:-Sence abartıyor muyum?
-Sadece sınırlarımı zorlamak istiyorsun…ama sen inatçıysan ben de inatçıyım, dedi kız saçını savurtarak.
-Bilmez miyim?Pekala yirmi tur ile başla yarın elli , iki gün sonra yüz tur koşacaksın …gerekirse…
-Gerekirse sürünerek bitireceğim koşmayı değil mi?
-Nerden bildin?
-Beden eğitimi hocamız da öyle derdi.
-O halde ne duruyorsun?
-Olaya biraz heyecan katmak istedim de…
Zainin ne gibi diyemeden Palomita onun elinde tuttuğu saat gibi görünen şeyi zincirinden tutup kaçmaya başladı.
-Hey sen ne yaptığını sanıyorsun?Gel buraya!
-Merak ettim acaba vaktinde şehrin en hızlı koşucusu olan birini yakalayabilecek misin?Sen beni yakalamaya çalışırken bende şu şeyi incelerim…
-Aaaahhh….seni…
Şaşkınlıkla bir o yana bir bu yana koşan Lithyasis ve Phathisis’i izleyen Raini ise derin bir nefes verdi.
-Onları izlemek bile beni yoruyor.,sonra onları bir süre daha izledi ve gülümsedi, yine de buradan ayrıldıklarında da böyle uyumlu olabilecekler mi merak ediyorum.Palomita sarayın dışını gördüğünde hala böyle azimli olabilecek mi?
İlerden Palomita arkadaşına seslendi:-Rainiiiii!!! Hadi sen de geeeel!!!
Raini de gülümsedi ve etraftaki ağaçlardan dallarından sıçrayarak tam ortalarına atladığında elinde saatimsi aleti tutuyordu.Palomita çok şaşırmıştı.
-Bunu nasıl yaptın?
-Beni soyum en çevik ırklardandır.Bilmediğin birçok özelliğimiz var.
-Vay canına!!Bunu bana öğretmelisin.
Raini gülümsedi ve aleti Zainin’e verdi:- Güzel bir usturlap.Kutsal hanımın emaneti mi?
-Kutsal hanımın mı?Bunu neden söylemedin Zainin?Hem sende bunun ne işi var?
-İyice lafa daldınız yine.Bunu sonra açıklarım.Şimdi eğitimine geri dön Lithyasis.
-Hmmmfff…Tamam tamam.
Zainin ve Raini kenara geçmişlerdi.
-Ona daha çok şey anlatmalısın.
-Sen de ona çok şey anlatmamalısın.
-Kafası karışacak gümüş efsuncu, olanları hazmedebilmesi için yavaş yavaş anlatsan iyi olur.
-…
-Elinden gelse hiç öğrenmemesini isterdin değil mi?Sence bu onu korur mu yoksa daha mı fazla zarar verir?
-Bilmiyorum şu an sadece onu bulmak istiyorum.Sadece hatalarımı düzeltmek istiyorum.
-Bana kalırsa yeni hataların yolunda ilerliyorsun.
-Baban sana çok fazla şey anlatmış.Ve sen de ona anlatacaksan hemen ondan uzaklaşmanı öneririm.
-Babam ve üvey babam onlar benim yeteneklerime ve aklıma her zaman güvendiler.Ben hislerime de güvenirim.Sen de biraz olsun bunu desen iyi edersin.
-Pekala ama abartacağımı düşünme…ona buradaki görevim açıklayacağım sadece.
-Ya kalanı?
-Zaman gösterecek.
Uzaklaşırken duyabileceği şekilde, merak ediyorum ikisini birden koruman gerekirse kimi seçeceksin?
Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:
ouuuwww yeni böl.*_* süperdi ya *_* ama sonu beni merak ettirdi palo*nun görevi zaininle beraber kutsal hanımı bulmak ama sanki başka işler de var gibi çünkü sonunda rainin hangisini seçeceksin dedi merak ettim bakalım ileryen böl. lerde ne olacak bekliyorum *_*
Lacrimis struit insidias cum femina plorat. 🌙
5. sayfa (Toplam 64 sayfa) [ 955 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |