EFSUN ÖĞRETİSİ Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 5, 6, 7 ... 62, 63, 64, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
Yaaa ama burayada yazın fikirleriniz uzun uzun ben de sizin yorumlarınız okurken çok mutlu oluyorum çünkü.Sorular, beklentileriniz ne bileyim gıcık olduğunuz bir tipe hakaretler ne varsa dökün içinizde
Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:
aaa olur mu bak şimdi şöyle açıklayayım kötü karakteri hakketen sinir bozucu yapabilmiş miyim? ya da iyi mi kötü mü belli olmayan karakterlerin sinir olduğunuz yanları...ya da nebileyimburda neden böyle yaptı ki falan diyebileceğiniz bir şey...
benim önceki hikayelerimde olmuştu böyle şeyler.Mesela Risa yı öldürmek isteyip Dainel ya da Cody i sahiplenmek isteyen birçok arkadaşımız vardı Bunun yanında diğer kötülere de nefretlerini kusanlar vardı gayet doğal çünkü onların yaptıkları kötüydü Buna karşı kötü olmak zorunda kalmış kişilere yer yer destek olma cümlelerine gördük...bunun gibi çeşitli şeyler
Bunu ben yazabilirim ama sonuçta bana kızmayacaksınız ya burdaki karakterlerin yaptıklarına kızacaksınız ^^ ya da aksine kötü görüne birine destek bile çıkabilirisiniz size kalmış^^ demek istediğim düşündüklerini buraya aktarın^^
Bu tip yorumları görmek bana yazdığımın ne kadar çok etki yarattığını anlatır.Ben sizin yazdıklarınızdan ne yaptığımı anlamaya çalışıyorum^^ siz yazmazsanız anlayamam^^
benim önceki hikayelerimde olmuştu böyle şeyler.Mesela Risa yı öldürmek isteyip Dainel ya da Cody i sahiplenmek isteyen birçok arkadaşımız vardı Bunun yanında diğer kötülere de nefretlerini kusanlar vardı gayet doğal çünkü onların yaptıkları kötüydü Buna karşı kötü olmak zorunda kalmış kişilere yer yer destek olma cümlelerine gördük...bunun gibi çeşitli şeyler
Bunu ben yazabilirim ama sonuçta bana kızmayacaksınız ya burdaki karakterlerin yaptıklarına kızacaksınız ^^ ya da aksine kötü görüne birine destek bile çıkabilirisiniz size kalmış^^ demek istediğim düşündüklerini buraya aktarın^^
Bu tip yorumları görmek bana yazdığımın ne kadar çok etki yarattığını anlatır.Ben sizin yazdıklarınızdan ne yaptığımı anlamaya çalışıyorum^^ siz yazmazsanız anlayamam^^
Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:
Dört ay olmuştu…buraya gelişlerinin üstünden günler haftalar derken tam dört ay geçmişti.Her gün ve her geceleri bedenen-zihnen çeşitli çalışmalarla geçiyordu.Bugün birkaç gündür ertelediği açıklamayı yapmaya karar vermişti.
Güzel bir günün ardından serin bir gece yaşanıyordu yıkılmaya yüz tutmuş masal diyarında.Kutsal hanımın gidişinden sonra güzelliğini koruyan ama sıcaklığını kaybeden eşsiz saraya bu nedenle soğuk cennet ismi verilmişti bir süredir.Soğuk cennetin içinde de sanki asla tam anlamıyla huzuru bulamayan ruhlar dolaşıyordu.Buradaki belki de en huzursuz ruhlardan biri de şu an soğuk cennetin bahçesinin eşsiz bir köşesinde ağaç kökleri ve çiçeklerin sarmalanmasıyla basamak basamak bir yere ulaşmayı amaçlarcasına yükselen yerde bekliyordu.Kızıl bakışlarını gümüş ışığıyla tam önünde ona uzanan dolunaya çevirdi. Serin bir esinti uzun siyah ceketini ve tıpkı ceketinin üzerindeki işlemeler gibi olan gümüş saçlarını dalgalandırdı.
Başından geçenleri düşünüyordu.Güzel zamanları ve pişmanlıkları… Son durumu düşününce acıya dayanması daha bir güç geldi. Ne kadar özgüven sahibi olarak görülse de bu görevi nasıl tamamlayabileceği hakkında bir fikri yoktu.Elindeki usturlabı içindeki acıyı bastırmak istercesine sıktı. “Onu buraya getirmemeliydim…artık dönüş yolu kalmadı.” Elinde altın rengi parlayan gümüş işlemeler ve çeşitli taşlarla bezeli Kutsal Hanımın emanetine baktı. “Keşke sesini bana duyursaydın.Hıh…Bu şekilde her şeyden uzakta kalacağımı mı sandın?Her zamanki gibi…” sonra arkasından ona seslenen genç kızı duydu.Palomita saçlarını yarım toplamış kızıl bir bluz ve uzun bir etek giymiş üstüne de bir şal almıştı.Gülümseyen gözlerle yanına geliyordu. “Görevimi başarıyla tamamlamaktan başka şansım yok…hepsi senin böyle bencil olman yüzünden.” Tüm aklından geçenleri bastırıp yüzüne maskesini bir kez daha takmıştı sanki.Son basamakta ayağı takılan Palomita’yı kolundan kavradı
-Daha dikkatli olmalısın.Her zaman seni tutmak için yanında olamayabilirim.
-Ne demek istiyorsun?Sen benim arkadaşım, hocam, yoldaşım değil misin?Elbette her zaman yanımda olacaksın.
-Bana neden bu kadar güveniyorsun?
-Sana güvendiğimi kim söyledi?Ben sadece senin kalbine güveniyorum.
-Ne demek oluyor bu?Bir şaka mı?
Palomita gülümseye devam etti Zainin in aksine: -Şu ana kadar ne olursa olsun benim hep iyiliğimi istedin.Belki ikimizin de bocaladığı zamanlar oldu ama hala birbirimiz tam tanımıyoruz değil mi?Böyle şeyler olması doğal. Aklından ne geçerse geçsin, ruhunda ne tür bir karanlık olursa olsun kalbin her zaman bana yardım etmeni sağladı. –Zainin’e sanki kızın sözleri acı veriyordu.Yüzünü yeniden dolunaya çevirdi- Belki de Kutsal Hanım bu yüzden beni sana yönlendirdi.Çünkü Lord Slithliam ne kadar açık düşünceli, öngörülü olsa da kalbi asla yumuşamayacak kapkara bir taştan ibaret. Nasıl lord olduğunu anlayabilmiş değilim…
Zainin alaycı bir kahkaha attı: -Düşüncelerin hep böyle devam edecek mi gerçekten merak ediyorum Pusula…
-Bak! Şu isim meselesi sinirimi bozmaya başladı.
-Sana resmiyetin gerekliliğini anlatmıştım.
-Tamam sizin için olabilir ama ben başka bir gezegenden geliyorum.Bana bir istisna yapabilirsiniz sanırım.
-Sence yeterice istisna yapılmadı mı sana?
-Hadi amaaaa…en azından orta yolu bulalım.
-Efsunun politik temelleri kitabını mı bitirdin sen?
-Aslında evet-kıkırdadı- ama bunun bir ilgisi yok.Ben kartlarımı açık oynuyorum.Teklifim şu, eğitim esnasında ya da görevimiz sırasında bana Lithyasis ya da Pusula diyebilirisin amaaa…şu anki gibi normal durumlarda bana Palomita diyeceksin ve ben de sana Zainin tabiyki…
Zainin bir süre düşündü:-Öyle olsun Pusula.
-Hey ama olmadı bu şimdi!
-Bence gayet uygun oldu çünkü şu an görevimizle alakalı bir şeyler anlatacağım sana…
-Hmmm…Pekala dinliyorum.
-Bunu hatırlıyor musun?-usturlabı gösterdi ve Palomita evet anlamında başını salladı- bunu bana Kutsal Hanım verdi.
-İyi ama neden?Usturlap yıldızlara dayalı bir yön göstergesidir. Hatıra ya da teşekkür hediyesi gibi bir şey mi yoksa?
-Merakını biraz bastır ve dinle.-Kız bozulup somurttu- Bu usturlap sizin dünyanızdakinden farklıdır.Ve bana verme sebebi benim Zainin olarak isimlendirilmeden önceki görevim ile ilgili.Ben önceden bu sarayda Kutsal Hanımın şahsi muhafızıydım.Ondan önce de Ordumuzun en büyük beş bölüğünden birinin komutanıydım.
-Vay canına!
-Muhafız olduktan bir süre sonra Kutsal Hanım bunu bana verdi çünkü kimi zaman tüm sorumluluklarından sıkılıp bir yerlere saklanırdı sarayda.Ve haliyle görevliler onu merakla arardı.Ve bulma efsunlarına karşı yapılabilecek güçlü efsunları yapabilirdi Kutsal Hanım bu nedenle o istenmedikçe bulunamazdı.Bense bunun sayesinde onun sarayda olup olmadığını ve güvende olup olmadığını anlayabiliyordum.
-O halde bana neden ihtiyaç duyduğunu anlayamadım.Bununla onu bulabiliyorsan…
-Bunu bir çeşit gizli geçit gibi düşün.Bunun sayesinde istediği kişiye yerini belli edebiliyor…du.
-“du” derken?
-Nasıl ki Kutsal Hanım diğer efsunları bastırabiliyorsa onun gibi efsunları bastırabilecek bir başka güç ortaya çıktı.Bu yüzden bana yerini gösteremiyor…sanırım…
-O zaman durumunu anlayabiliyorsun.
-Evet.Sana göstereyim.
Zainin elindeki ustulabın üstünde elini dolaştırdı ve ortadaki altın kısım burularak açıldı.Ve gördükleri gök yüzü tam anlamıyla değişti.Dolunay tamamen yok oldu ve görünemeyen yıldızlar dahil tüm yıldızların ışığı görünebilir oldu.Boşlukta duruyor olmalarından kız bir an ürkse de hemen duruma alıştı.
-İnanılmaz…
Zainin çok uzaklarda güçlükle parlayan bir yıldızı gösterdi.Tatlı mavi bir ışık yayıyordu etrafa…
-İşte orda.Yönümüzü tespit edemiyoruz ama ışığının mavi olmasından ve bize yansıttığı duygudan şu an durumunun iyi olduğunu anlayabiliyoruz.
-Onu hissediyorum…
-Bu noktada ben de onu hissedebiliyorum…hatta önceden onu görebilirdim.
-Göremiyor musun?
Zainin şaşırdı:-Sen görebiliyor musun?
Palomita büyülenmiş gibiydi mavi yıldızdan gözlerini alamıyordu.Uzun süre sanki heykelmiş gibi hiç hareket etmedi sadece zaman zaman biriyle konuşur gibi dudaklarını oynatıyordu.Zainin bir yandan kıza bir yandan da yıldıza bakıyordu.Palomita’nın gözleri dolmaya başladı ama yüzünden tebessüm eksilmiyordu.En sonunda göz yaşları içinde “Peki Kutsal Hanım…” dedi ve her şey eski haline döndü.Kız yorgunluktan olduğu yere oturuverdi.Zainin bir süre bekledi sonra kızı kendine getirmek için sarstı.
-Palomita!Palomita!
Kız gözyaşlarını silip ona baktı: -Keşke…bana karşı daha açık olsaydın.
-Sana ne anlattı? Ne söyledi?, endişeli görünüyordu.
-Onun sizin için önemli olduğunu sanıyordum.Evet belki sorumlulukları bazen ağır gelebilirdi ama yine de önemliydi.Ben öyle sanıyordum…Neden bana onu buraya tutsak ettiğinizi söylemediniz?Neden onun beklide bu gezegendeki en büyük köle olduğunu söylemediniz?
-Bunlar değişecek…
-Neden değişsin ki?Yeni bir düzen sağladınız daha da mutsuz edeceksiniz onu sadece.Onu köle olması için mi bulmamı istiyorsunuz? Onun köleliği için mi benim köleliğimi engelledin?
-Bak bilmediğin şeyler olduğu doğru ama…
-Ama ne?
-Sadece onu bulduğumda her şeyin değişeceğini bil. Konsül de benim arkamda. O artık köle olmayacak.
-Bana yaşadığı bazı şeyleri gösterdi.Benim gibi yapmak zorunda olduğu şeyler vardı.Benim gibi yalnızdı ve sahte dostları vardı.Çok çok az kişiye güveniyordu…Belki de en güvendiği kişi sendin.Ama şimdi de senin gelmeni istemiyor…yine de senden başka seçebileceğim kimse olmadığını söyledi.Zamanı geldiğinde yollarımızın ayrılacağını söyledi.Neden artık seni de istemiyor?Sen de mi ona zarar vereceksin?
-O da sonunda bir insan korkuları var…ve o da hata yapabilir.Bana güvenmelisin ona zarar vermeyeceğim.
-Söz ver.
-Ne?
-Senin sözüne güvenmek istiyorum.Onu geri aldığınızda ona zarar vermeyeceğinize her şeyi değiştireceğinize söz ver.Onu sadece yıldızlarla konuşmak zorunda bırakmayacağınıza söz ver.
-Söz veriyorum.Ama sen de bana söz vereceksin.
-Ne sözü?
-O benden ayrılmanı istese de ayrılmayacaksın.Onun seninle birlikte bulacağız.Bana ne olursa olsun güveneceksin.
Kız bir süre düşündü.Ne kadar Kutsal Hanım onun gelmesini istemese de sanki bir yanı da istiyordu ama bunu saklamaya çalışıyor gibiydi.
-Söz veriyorum.
-Sana ne kadarın gösterdi?
-Çok az…daha çok acısını anlattı.Bir de…
-Bir de?
Başını iki yana salladı:-Bunun seninle ilgisi yok.Onunla benim aramda.
-Daha az önce söz verdin.
-Olmaz!Bunun sözle ilgisi yok.Şu an anlatmak istemiyorum.
Kızı zorlamanın anlamı olmayacaktı.Zainin de vazgeçti.Palomita buruk bir gülümseme ile ayağa kalktı:-Yine de aynı gök yüzüne baktığımızı öğrenmek güzeldi.
-Buradakiler istenmeyen ırkları ne kadar reddetseler de belki de aramızdaki bağın en büyük kanıtı bu.
-Demek aslında hepimiz aynı gök yüzüne bakıyoruz.Sanki aynı gezegendeymişiz gibi.Belki de bu yüzden Kutsal Hanımla ben farklı tarzlarda da olsa benzer hayatı benzer yalnızlığı yaşıyorduk.Belki de burada yaşayanlarla bizim dünyamızda yaşanların birçoğu da böyledir.
-Kim bilir? Kendi içimiz de bile benzerlik ve farklılıklarımız var.Bu arada…sanırım artık yola çıkma vaktimiz geldi.Gerekli hazırlıkları yapsak iyi olur önümüzdeki hafta yola koyuluyoruz.
Kız onayladı:-Bana bir öğretiyi hatırlattı ve bunu aklımızdan çıkarmamızı istedi.
-Hangisi?
-Bilgi ışığın, deneyimlerin yol arkadaşın, aklın ve kalbin özünü sana unutturmayan varlığın olsun… Hareketlerini tüm bu varlık sebeplerinin sonucu olsun…
Zainin bir kez daha alaycı bir şekilde güldü:-Her zaman doğru tavsiyeler vermiştir.Hadi artık dinlenmeliyiz.
Kız uzaklaşırkense Kutsal Hanımın heykeline baktı “ama asla kendisi tavsiyeleri yönünde hareket etmedi.”
Güzel bir günün ardından serin bir gece yaşanıyordu yıkılmaya yüz tutmuş masal diyarında.Kutsal hanımın gidişinden sonra güzelliğini koruyan ama sıcaklığını kaybeden eşsiz saraya bu nedenle soğuk cennet ismi verilmişti bir süredir.Soğuk cennetin içinde de sanki asla tam anlamıyla huzuru bulamayan ruhlar dolaşıyordu.Buradaki belki de en huzursuz ruhlardan biri de şu an soğuk cennetin bahçesinin eşsiz bir köşesinde ağaç kökleri ve çiçeklerin sarmalanmasıyla basamak basamak bir yere ulaşmayı amaçlarcasına yükselen yerde bekliyordu.Kızıl bakışlarını gümüş ışığıyla tam önünde ona uzanan dolunaya çevirdi. Serin bir esinti uzun siyah ceketini ve tıpkı ceketinin üzerindeki işlemeler gibi olan gümüş saçlarını dalgalandırdı.
Başından geçenleri düşünüyordu.Güzel zamanları ve pişmanlıkları… Son durumu düşününce acıya dayanması daha bir güç geldi. Ne kadar özgüven sahibi olarak görülse de bu görevi nasıl tamamlayabileceği hakkında bir fikri yoktu.Elindeki usturlabı içindeki acıyı bastırmak istercesine sıktı. “Onu buraya getirmemeliydim…artık dönüş yolu kalmadı.” Elinde altın rengi parlayan gümüş işlemeler ve çeşitli taşlarla bezeli Kutsal Hanımın emanetine baktı. “Keşke sesini bana duyursaydın.Hıh…Bu şekilde her şeyden uzakta kalacağımı mı sandın?Her zamanki gibi…” sonra arkasından ona seslenen genç kızı duydu.Palomita saçlarını yarım toplamış kızıl bir bluz ve uzun bir etek giymiş üstüne de bir şal almıştı.Gülümseyen gözlerle yanına geliyordu. “Görevimi başarıyla tamamlamaktan başka şansım yok…hepsi senin böyle bencil olman yüzünden.” Tüm aklından geçenleri bastırıp yüzüne maskesini bir kez daha takmıştı sanki.Son basamakta ayağı takılan Palomita’yı kolundan kavradı
-Daha dikkatli olmalısın.Her zaman seni tutmak için yanında olamayabilirim.
-Ne demek istiyorsun?Sen benim arkadaşım, hocam, yoldaşım değil misin?Elbette her zaman yanımda olacaksın.
-Bana neden bu kadar güveniyorsun?
-Sana güvendiğimi kim söyledi?Ben sadece senin kalbine güveniyorum.
-Ne demek oluyor bu?Bir şaka mı?
Palomita gülümseye devam etti Zainin in aksine: -Şu ana kadar ne olursa olsun benim hep iyiliğimi istedin.Belki ikimizin de bocaladığı zamanlar oldu ama hala birbirimiz tam tanımıyoruz değil mi?Böyle şeyler olması doğal. Aklından ne geçerse geçsin, ruhunda ne tür bir karanlık olursa olsun kalbin her zaman bana yardım etmeni sağladı. –Zainin’e sanki kızın sözleri acı veriyordu.Yüzünü yeniden dolunaya çevirdi- Belki de Kutsal Hanım bu yüzden beni sana yönlendirdi.Çünkü Lord Slithliam ne kadar açık düşünceli, öngörülü olsa da kalbi asla yumuşamayacak kapkara bir taştan ibaret. Nasıl lord olduğunu anlayabilmiş değilim…
Zainin alaycı bir kahkaha attı: -Düşüncelerin hep böyle devam edecek mi gerçekten merak ediyorum Pusula…
-Bak! Şu isim meselesi sinirimi bozmaya başladı.
-Sana resmiyetin gerekliliğini anlatmıştım.
-Tamam sizin için olabilir ama ben başka bir gezegenden geliyorum.Bana bir istisna yapabilirsiniz sanırım.
-Sence yeterice istisna yapılmadı mı sana?
-Hadi amaaaa…en azından orta yolu bulalım.
-Efsunun politik temelleri kitabını mı bitirdin sen?
-Aslında evet-kıkırdadı- ama bunun bir ilgisi yok.Ben kartlarımı açık oynuyorum.Teklifim şu, eğitim esnasında ya da görevimiz sırasında bana Lithyasis ya da Pusula diyebilirisin amaaa…şu anki gibi normal durumlarda bana Palomita diyeceksin ve ben de sana Zainin tabiyki…
Zainin bir süre düşündü:-Öyle olsun Pusula.
-Hey ama olmadı bu şimdi!
-Bence gayet uygun oldu çünkü şu an görevimizle alakalı bir şeyler anlatacağım sana…
-Hmmm…Pekala dinliyorum.
-Bunu hatırlıyor musun?-usturlabı gösterdi ve Palomita evet anlamında başını salladı- bunu bana Kutsal Hanım verdi.
-İyi ama neden?Usturlap yıldızlara dayalı bir yön göstergesidir. Hatıra ya da teşekkür hediyesi gibi bir şey mi yoksa?
-Merakını biraz bastır ve dinle.-Kız bozulup somurttu- Bu usturlap sizin dünyanızdakinden farklıdır.Ve bana verme sebebi benim Zainin olarak isimlendirilmeden önceki görevim ile ilgili.Ben önceden bu sarayda Kutsal Hanımın şahsi muhafızıydım.Ondan önce de Ordumuzun en büyük beş bölüğünden birinin komutanıydım.
-Vay canına!
-Muhafız olduktan bir süre sonra Kutsal Hanım bunu bana verdi çünkü kimi zaman tüm sorumluluklarından sıkılıp bir yerlere saklanırdı sarayda.Ve haliyle görevliler onu merakla arardı.Ve bulma efsunlarına karşı yapılabilecek güçlü efsunları yapabilirdi Kutsal Hanım bu nedenle o istenmedikçe bulunamazdı.Bense bunun sayesinde onun sarayda olup olmadığını ve güvende olup olmadığını anlayabiliyordum.
-O halde bana neden ihtiyaç duyduğunu anlayamadım.Bununla onu bulabiliyorsan…
-Bunu bir çeşit gizli geçit gibi düşün.Bunun sayesinde istediği kişiye yerini belli edebiliyor…du.
-“du” derken?
-Nasıl ki Kutsal Hanım diğer efsunları bastırabiliyorsa onun gibi efsunları bastırabilecek bir başka güç ortaya çıktı.Bu yüzden bana yerini gösteremiyor…sanırım…
-O zaman durumunu anlayabiliyorsun.
-Evet.Sana göstereyim.
Zainin elindeki ustulabın üstünde elini dolaştırdı ve ortadaki altın kısım burularak açıldı.Ve gördükleri gök yüzü tam anlamıyla değişti.Dolunay tamamen yok oldu ve görünemeyen yıldızlar dahil tüm yıldızların ışığı görünebilir oldu.Boşlukta duruyor olmalarından kız bir an ürkse de hemen duruma alıştı.
-İnanılmaz…
Zainin çok uzaklarda güçlükle parlayan bir yıldızı gösterdi.Tatlı mavi bir ışık yayıyordu etrafa…
-İşte orda.Yönümüzü tespit edemiyoruz ama ışığının mavi olmasından ve bize yansıttığı duygudan şu an durumunun iyi olduğunu anlayabiliyoruz.
-Onu hissediyorum…
-Bu noktada ben de onu hissedebiliyorum…hatta önceden onu görebilirdim.
-Göremiyor musun?
Zainin şaşırdı:-Sen görebiliyor musun?
Palomita büyülenmiş gibiydi mavi yıldızdan gözlerini alamıyordu.Uzun süre sanki heykelmiş gibi hiç hareket etmedi sadece zaman zaman biriyle konuşur gibi dudaklarını oynatıyordu.Zainin bir yandan kıza bir yandan da yıldıza bakıyordu.Palomita’nın gözleri dolmaya başladı ama yüzünden tebessüm eksilmiyordu.En sonunda göz yaşları içinde “Peki Kutsal Hanım…” dedi ve her şey eski haline döndü.Kız yorgunluktan olduğu yere oturuverdi.Zainin bir süre bekledi sonra kızı kendine getirmek için sarstı.
-Palomita!Palomita!
Kız gözyaşlarını silip ona baktı: -Keşke…bana karşı daha açık olsaydın.
-Sana ne anlattı? Ne söyledi?, endişeli görünüyordu.
-Onun sizin için önemli olduğunu sanıyordum.Evet belki sorumlulukları bazen ağır gelebilirdi ama yine de önemliydi.Ben öyle sanıyordum…Neden bana onu buraya tutsak ettiğinizi söylemediniz?Neden onun beklide bu gezegendeki en büyük köle olduğunu söylemediniz?
-Bunlar değişecek…
-Neden değişsin ki?Yeni bir düzen sağladınız daha da mutsuz edeceksiniz onu sadece.Onu köle olması için mi bulmamı istiyorsunuz? Onun köleliği için mi benim köleliğimi engelledin?
-Bak bilmediğin şeyler olduğu doğru ama…
-Ama ne?
-Sadece onu bulduğumda her şeyin değişeceğini bil. Konsül de benim arkamda. O artık köle olmayacak.
-Bana yaşadığı bazı şeyleri gösterdi.Benim gibi yapmak zorunda olduğu şeyler vardı.Benim gibi yalnızdı ve sahte dostları vardı.Çok çok az kişiye güveniyordu…Belki de en güvendiği kişi sendin.Ama şimdi de senin gelmeni istemiyor…yine de senden başka seçebileceğim kimse olmadığını söyledi.Zamanı geldiğinde yollarımızın ayrılacağını söyledi.Neden artık seni de istemiyor?Sen de mi ona zarar vereceksin?
-O da sonunda bir insan korkuları var…ve o da hata yapabilir.Bana güvenmelisin ona zarar vermeyeceğim.
-Söz ver.
-Ne?
-Senin sözüne güvenmek istiyorum.Onu geri aldığınızda ona zarar vermeyeceğinize her şeyi değiştireceğinize söz ver.Onu sadece yıldızlarla konuşmak zorunda bırakmayacağınıza söz ver.
-Söz veriyorum.Ama sen de bana söz vereceksin.
-Ne sözü?
-O benden ayrılmanı istese de ayrılmayacaksın.Onun seninle birlikte bulacağız.Bana ne olursa olsun güveneceksin.
Kız bir süre düşündü.Ne kadar Kutsal Hanım onun gelmesini istemese de sanki bir yanı da istiyordu ama bunu saklamaya çalışıyor gibiydi.
-Söz veriyorum.
-Sana ne kadarın gösterdi?
-Çok az…daha çok acısını anlattı.Bir de…
-Bir de?
Başını iki yana salladı:-Bunun seninle ilgisi yok.Onunla benim aramda.
-Daha az önce söz verdin.
-Olmaz!Bunun sözle ilgisi yok.Şu an anlatmak istemiyorum.
Kızı zorlamanın anlamı olmayacaktı.Zainin de vazgeçti.Palomita buruk bir gülümseme ile ayağa kalktı:-Yine de aynı gök yüzüne baktığımızı öğrenmek güzeldi.
-Buradakiler istenmeyen ırkları ne kadar reddetseler de belki de aramızdaki bağın en büyük kanıtı bu.
-Demek aslında hepimiz aynı gök yüzüne bakıyoruz.Sanki aynı gezegendeymişiz gibi.Belki de bu yüzden Kutsal Hanımla ben farklı tarzlarda da olsa benzer hayatı benzer yalnızlığı yaşıyorduk.Belki de burada yaşayanlarla bizim dünyamızda yaşanların birçoğu da böyledir.
-Kim bilir? Kendi içimiz de bile benzerlik ve farklılıklarımız var.Bu arada…sanırım artık yola çıkma vaktimiz geldi.Gerekli hazırlıkları yapsak iyi olur önümüzdeki hafta yola koyuluyoruz.
Kız onayladı:-Bana bir öğretiyi hatırlattı ve bunu aklımızdan çıkarmamızı istedi.
-Hangisi?
-Bilgi ışığın, deneyimlerin yol arkadaşın, aklın ve kalbin özünü sana unutturmayan varlığın olsun… Hareketlerini tüm bu varlık sebeplerinin sonucu olsun…
Zainin bir kez daha alaycı bir şekilde güldü:-Her zaman doğru tavsiyeler vermiştir.Hadi artık dinlenmeliyiz.
Kız uzaklaşırkense Kutsal Hanımın heykeline baktı “ama asla kendisi tavsiyeleri yönünde hareket etmedi.”
Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): hotaru-tomoe
Tsukino-Usagi yazmış:
Sorma ya ...yükseklisans neymiş feleğimi şaşırdım inanın ki...ama bir aksilik çıkmazsa (hastalık, aksilik vs. Allah Korusun ) bu hafta sonu koyacağım yeni bölüm...derslerimi de düzene bağlarsam hele düzenli az öz güzel koyabilirim...
Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:
6. sayfa (Toplam 64 sayfa) [ 955 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |