Harikasın!!! Çok mükemmel bir anlatım!!! Sana artı 1 "Arigato".

Eveet süpermiş yeni bölüm
Tigara'ya bayıldım süper soğukkanlı xD
Bendende +1 ^^
Ve takipteyim :p

Bölüm 2 : İsyancı

Güneş batmak üzereydi. Tigara ufuğa baktı. Bir terslik sezmişti. Rüzgar saçlarını okşadı. Kaplanlar sinirlenmişti.
Makira:
-Ne oluyor?
Tigara:
-Sus ve koş! Dedi. Tigara çok hızlı koşuyordu. Kaplanlar Tigara’yı hiç düşünmeden takip ediyordu. Makira koşabildiği kadar koşsada Tigara’ya yetişemiyordu. Tigara Makira’nın bileğinden tuttu ve mağranın içine girdi. Ayakları sanki toprağı okşuyor gibiydi. Hiç yorulmadı. Karanlığın içine girdikler. Tigara sanki ortalık aydınlıkmış gibi koşuyordu. Sanki yönünü hep biliyordu. Makira arada sağa sola gittiklerini farketti. Sonunda mağranın ucu gözüktü. Tigara mağranın çıkışında durdu.
Tigara:
-Git!
Makira:
-Ama burası askerlerin kampı!
Tigara:
-Evin burası. Seni öldürmediğime dua et. Ve benden kimseye bahsetme. Yoksa kelleni uçururum!
Makira:
-Beni eğiticeğini sanmıştım.
Tigara:
-Bunca yıl babana hizmet ederken düşünseydin bunu! Dedi ve tekrar mağranın içine koştu. Karanlıkta görünmez oldu. Kaplanlar ise onu takip ediyordu.
Makira:
-DUR bekle! Dedi ama hiçbir işe yaramamıştı. Askerlerin yanına gitti. Makira’yı gören askerlerin hepsi şaşırmıştı.
Asker:
-Bu efendimizin kayıp kızı!
Makira:
-....
Asker:
-Onu hemen efendiye götürün. Dedi 2 asker gelip Makira’nın önünde eğildi. Başka bir asker karemel renginde bir atı Makira’nın önüne getirdi. Makira atın üstüne bindi isteksizce. Saçlarını arkaya attı ve önünden giden iki askeri takib etti.
Tigara mağradan çıkmıştı. Artık güneş tamamen batmıştı. Uzaklardan bir kaplan sesi geldi. Tigara o sese aynı bir kaplanın tonunda cevap verdi. Tigara’nın yanındaki kaplanlar da cevap verdi.
Tigara:
-Bence yine de tetikte olmalıyız çocuklar dedi ve yoluna devam etti. Evi olarak bildiği mağranın içine girdi. Kaplanlar koşarak içeri atladı. Yeri biraz koklayıp uzandılar. Tigara askerlerden aldığı eşyaları bir kenara attı. Hançerini bir taşın üstüne koydu ve kaplanların yanına uzandı. Kaplanlar yüzünü yalamaya başladı.
Tigara:
-Kesin şunu! Dedi ve kaplanların ağızlarını iki eliyle kapattı. Kaplanlar başını eğdi. Ve Tigara’ya sürtündü. Tigara kız olanın başını okşadı. Erkek olan hemen kıskanıp çığlık attı. Tigara yere başını koydu ve gözlerini yumdu. Erkek olan Tigara’nın başını patisiyle çekip kendi bedenine koydu. Tigara hiç tepki vermedi. Kaplanın tüyleri yumuşacıktı. Bu da Tigara’yı hemen uyuttu, onun uyuduğunu gören kaplanlarda gözlerini yumdu yarın acaba neler olucaktı?
Güneş ufuktan doğdu. Tigara çoktan uyanmış, gölün kenarında kahvaltısını ediyordu. Kaplanlar uyanır uyanmaz göle, Tigara’nın yanına koştular.
Tigara:
-Avlanın kardeşlerim! Dedi. Eğer kendi yemeğinden verseydi, kaplanlar artık avlanmak istemezler ve hep Tigara’ya muhtaç kalırlardı. Tigara kahvaltısını afiyetle yedi. Hançerini beline bağladı silahlarını kuşandı ve ayaklarına her zaman kullandığı deriyi bağladı. Kırmızı gözlerinin altına her zaman sürdüğü boyayı sürdü. Artık hazırdı. Okyanusu gözlemek için yüksek bir tepeye çıktı. Okyanustan 3 gemi geliyordu. Birden arkasında bir ses duydu hemen arkasını döndü. Kılıcını kınından çıkardı ve çıtırtıyı duyduğu çalılıklara atladı. Kimse yoktu. Bekledi ve birden boğazına dayalı bıçağı farketti.
...:
-Benimle geliyorsun! Dedi. Tigara hiç ses çıkartmadan ayağa kalktı. Arkasındaki kişi onu biraz yürüttü. Önündeki ağaçtan bir sürü kuş uçtu. Bu da Tigara’nın arkasındaki kişinin dikkatini dağıttı. Tigara içinden “tam zamanıda” diye düşündü. Kılıcını arkasından alıp havada takla attı. Şimdi arkada olan oydu. Tam kendisini tehtid edenin kellesini uçurucaktı ki;
...:
-Yap hiç çekinme!
Tigara:
-Sen kim oluyorsun da ölmekten korkmuyorsun! Beni öldürmeye çalışırken bunu düşünücektin!
...:
-Ben Orman Savaşçısıyım! Ormanı korumak için görevlendirdim! Yani ölene kadar öldürmeye devam ediceğim!
Tigara:
-Orman Savaşçısı mı? Beni saf mı sanıyorsun!
...:
-Tamam belki biraz olabilirsin ama beni öldürebiliceksin biliyorum!
Tigara:
-Öldürmemimi istiyorsun!
...:
-Eğer bunu sana söylediğim bilinirse zaten öldürülürüm! Dedi Tigara pek inanmışa benzemiyordu.Tam o anda kaplanlarının sesini duydu. Cevap vermedi. Kaplanlar koşarak Tigara’nın yanına geliyorlardı. Tigara’nın başının dertte olduğunu anlamış ve ağaçtaki bütün kuşların uçmasını sağlamışlardı. Tigara’nın durumu kontrol altına aldığında ise çalıların arkasından çıktılar ve boynuna kılıç dayanmış insanın önüne geçip hırlamaya başladılar.
...:
-İkimizde öleceğiz! Seni bu kadere sürüklemekten çok memnunum! Ne de olsa baban ormanlarımızı katlediyor!
Tigara:
-Beni öldürecekleri ne malum? Dedi ve kılıcını kınına koyup çocuğu yere itekledi. Kaplanların teki Tigara’nın yanına geldi ve yavaşça yerdeki insanı süzdü.
...:
-Nasıl olur? Baban buna kızmıyor mu? Dedi. Tigara sinirlice bakıyordu. Yerdeki oğlansa kahverengi saçlarını toprağa dayamış ölmeyi bekliyordu.
Tigara:
-O salak herif benim düşmanım babam değil! Onun kızını zaten yolladım! Bir de hırslanırsa bütün planlarım aksıycak. Bello, Vasta sizindir. Dedi kaplanlar hırlayarak yerdeki oğlana yaklaştılar.
...:
-Belli ki beni o salak herifin askerlerinden sandın!
Tigara:
-Yapma lütfen. Kaçıncı yalanın bu!
...:
-Öldür beni! Onurumla ölürüm daha iyi!
Tigara:
-Hangi onurunla!
...:
-Ben bir Orman Savaşçısıyım diyorum sana! Dedi Tigara gözlerini kıstı. Yerdeki erkeğin gözlerinin altına baktı. Boya sürülmüştü. Kıyafetleri de hiç askerlerinkine benzemiyordu.
Tigara:
-Yeni moda mı bu kıyafetler! Beni kandırmak için!
...:
-Seni kandıran yok ,dedi ve kendisine yaklaşan kaplanlara bir bakış atıp başını yere koydu. Ölmeyi bekliyordu sanki. Tigara son ana kadar bekledi. Kaplanlar tam onu ısaracaklarken;
Tigara:
-Durun! Dedi Bello ve Vasta şaşkınca Tigara’ya baktılar. Üzülüp geriye doğru hırlayarak yürüdüler.
...:
-Neydi bu? Bana işkence mi yapıcaksın?
Tigara:
-Sende bir güç var. Ormanınkiyle birleşmiş.
...:
-Ne?
Tigara:
-İsmin nedir?
...:
-İsmim Ares! Dedi ve Yerdeki kılıcı alıp Tigara’ya doğru koştu. Tigara hemen hançeriyle kendisini savundu. Kendi kılıcını alıp karşılık verdi. Kaplanlar Ares’e çok kızmıştı. Tam üstüne atlıycaklarken Tigara bir kaplan sesi çıkarttı bununla birlikte; kaplanlar durdu ve oturdu. Ares bütün gücüyle savaşıyor ama karşısındaki narin kızı yenemiyordu. Çok sinirlenmişti. Kılıcını tepesine dikip Tigara’ya koşmaya başldı. Ama o anda Tigara önünden çekildi ve Ares uçurumdan aşağı düştü. Aşağıda kayalık yoktu. Sadece okyanusun ucu vardı. Ares yaşıyor olmalıydı. Tigara kılıcını kınına koydu ve bir kaplan sesi çıkarttı. Kaplanlar koşarak peşine takıldı. Tigara en az kaplanlar kadar hızlı en az aslanlar kadar güçlüydü. Okyanusun kenarına indi ve okyanusa atlayıp Ares’i tuttu. Tam zamanında yetişmişti. Ares’i kıyıya çekti ve beyaz saçlarındaki suyu sıkıp yoluna devam etti. Neden onu kurtardığını bilmiyordu. Ya da Orman Savaşçılarının olup olmadığını, sadece içinden gelmişti.
~Devam Edecek~

wooooooooooooow sssssüüüüüüüüüüüüüüüüüüpeeee
eeeeeeeeeeeeeeee
eeeeeeeeeeeeee
eeeeeeeeeeee
eeeeeeeee
eeeeeeeeer
bu nasıl xD

Bazı isimler ve anlamları =
Bellona: Romalılarda zafer tanrıçası(kız kaplanın ismi burdan geliyor)
Vesta: Ocak ateşi tanrıçası (erkek kaplanın ismi burdan geliyor^^' )
Ares: Savaş tanrısı.

Tigara nın sa bir anlamı yok^^' Yani araştırdım ama bulamadım.

Tiger zaten kaplan demek Tigara kendini hemen belli ediyo
Yeni bölüme bayıldım

hiç fena değil takip edicem

Bölüm 3: Orman Savaşçıları

Mavi gözlerini yavaşça açtı. Başı ağrıdığı için elini başına götürdü. Yavaşça belini kaldırdı ve çevresine bakındı. Kumsalda tek başınaydı.
...:
-Ne oldu bana! Dedi ve ayağa kalktı. Kılıçları ve hançeri yoktu. Üstünde sadece giysileri vardı. Birden arkasında bir şey farketti. Hemen arkasını döndü. Bu Tigara’ydı. Okunu yaya takmış Ares’e bakıyordu. Kaşlarını hafif çatmıştı.
Ares:
-Sen beni kurtardın mı?!
Tigara cevap vermedi. Her zamanki gibi kaplanları yanında savunma pozisyonunda bekliyordu. Ares’e bu beyaz saçlı güzel gözlü kız birden çekici gelmişti. Hırçın ve vahşi olması ise çok hoşuna gitmişti. Ama yinede o düşmanıydı.
Tigara:
-Canını bağışladım. Kanıtla!
Ares:
-Neyi!
Tigara:
-Orman savaşçılarını! Dedi. Ares Tigara’nın ona biraz olsa da inanmış olabilceğini düşündü.
Ares:
-Ben sana nasıl güveneceğim!
Tigara:
-Sence ben bir asker olsaydım seni boğulmaktan kurtarır mıydım! Dedi. Ares onu haklı bulmuş gibi bir bakış attı.
Ares:
-İyi. Beni takip et. Dedi ve ormanın içine doğru yürüdü. Tigara pozisyonunu bozmadan Ares’in peşine takıldı. Ya onu bir tuzağa düşürecekse? Nereden bilebilirdi? Ya Ares sadece iyi bir oyuncuysa? Neden ona güveniyordu! İçinden bu düşünceler geçerken Ormanın derinliklerine vardığını farketti. Hala yayı germiş Ares’in kafasına doğru tutuyordu. Kaplanlar arada Tigara’ya sürtünüp Ares’e hırlıyordu.
Tigara:
-Vesta, Bello odaklanın! Dedi. Kaplanlar hemen ciddiyetle önlerine döndüler. Ve Ares’e odaklanıp yürümeye devam ettiler.
Ares:
-Vesta ve Bello ha?
Tigara:
-Seni ilgilendirmez!
Ares:
-Neden sürekli yanında dolaşıyorlar?
Tigara:
-Sus ve yürü! Dedi ve yayı biraz daha gerdi. Ares ciddiyetleşip devam etti. Ağaçlardan çıtırtılar geldi. Tigara hemen bakındı. Kimse gözükmüyordu. Birden biri önüne atlayıp elliyle Tigara’nın ağızını tuttu. Tigara bağırmaya çalıştı ama olmuyordu. Boynuna bıçak dayanmıştı. Kaplanlar sinirlenip saldırmaya başladı. Ama tam o sırada Tigara’nın boynuna hançer dayamış olan adam:
-Durun yoksa o ölür! Dedi. Kaplanlar çaresizce haykırdılar çok sinirlenmişlerdi. Geriye doğru çekildiler. Birkaç çığlık attılar. Tigara’yı tutan adam eli ısırılınca elini çekmek zorunda kaldı.
Tigara:
-Seni adi herif ! Dedi.
Ares:
-Sana nasıl güvenebilirdim ki!
...:
-Efendim iyi misiniz? Anneniz çok endişelendi.
Ares:
Yaşlı bunak işte. Bu o katilin kızı! Onu tutuklayın. Köle olarak iyi çalışır. Dedi.
...:
-Peki ya kaplanlar?
Ares:
-Onlarında derisinden iyi kürk olur. Dedi. Tigara’nın arkasındaki adam Tigara’nın ellerini bağladı ve ağzına bir ip geçirdi. Tigara hiç ses çıkartmadı.
...:
-Yürü! Dedi.
Ares:
-Dur ! Onu arabanın arkasına yükle. Ayaklarını da sıkıca bağla. Çok tehlikeli biri. Dedi. Adamlar kaplanların üstüne bir ağ attıp Tigara’yla birlikte arabaya koydular. Tigara’nın bilekleri, ağızı ve ayakları sımsıkı bağlanmıştı. Sertçe Ares’e bakıyordu. Adamlardan biri atlara emir verdi. Atlar koşmaya başladı. Nallarının yere değiş sesleri ormanda yankılandı. Tigara çok kızgındı, bir kez daha bir erkeğe güvenmemesi gerektiğini anlamıştı. Ama içinde onu kurtarmak isteyen küş neydi? Ondan nefret ediyordu! Ya da öyle mi düşünüyordu? Birden atlar durdu ve şaha kalktılar. Delirmiş gibi öfkelenmiş ve korkmuşlardı. Tigara kaşlarını çattı. Belinde sakladığı hançerle çoktan ayaklarındaki ipi çözmüştü. Yanındaki ağın içindeki kaplanlara gözünü kırptı.

At arabasını süren adam kırbacı atlara vurmak için geri çekti. Ama kırbaç atlara doğru gidemedi. Çünkü birisi onu tutuyordu. Adam bir şeye takılmıştır diye büyük kuvvetle atlara doğru yöneltti. Tigara da kırbaçla birlikte atların üstüne zıpladı. Atlar var gücüyle koşmaya başladı. Tigara at arabasındaki adamın kafasına ayağını attı, böylece arabacı yere yuvarlandı. Atlar hala koşmaya devam ediyordu. Tigara arabaya sapladığı hançerin yanına yaklaştı ve bileklerindeki ipi kesti. Hançeri hemen eline alıp Vesta ve Bello’yu serbest bıraktı. Eliyle ağzındaki ipleride çözdü ve at arabasını durdurup geriye döndürdü ve tekrar komut verdi. Atlar tekrar koşmaya başladı. Kaplanlar arabadan aşağı atladılar.
Tigara atların birinin üstüne atladı ve at arabasıyla olan bağları koparttı. Kaplanlar Tigara’yı takip ettiler. Tigara hızla Ares’e yaklaştı. Attan atladı ve Ares’in bütün adamlarını tek tek bayılttı. Ve Ares’e doğru yürüdü. Yayını aldı ve okunu yaya geçirip gerdi. Ares soluk soluğa kalmıştı şaşkın şaşkın Tigara’nın kırmızı gözlerine baktı. Ölüceğini hissediyordu. Ama o gözlere bakmak gerçekten harika bir histi...

~Devam Edecek~

Anamm olanlara bak sen
Yine harika bir bölüm yaratmışsınn

aww süperdi
yeni bölüm n zmn?

tigara tigrerraya benzemiş ikiside kaplan xD (biri bakugan xD)

süperrrr bn de takip edicem bayıldım eline sağlıkk

bilgisayardan bişeyler okumayı sevmediğim içn fanfic bölümüne hiç bakmıyodum ama merak ettiğim içn bugün bi göz attım ve ilk bunu okuudm aslında hikayen çok güzel ama cümlelerin çok monoton olmuş. yaptı-baktı-atladı-zıpladı-güldü vs. cümlelerin hep böyle bitiyor, bunları geliştirirsen süper olur bnce devam et^^

Bu fanfici bir kere daha görmüştüm ama okumaya fırsatım olmamıştı ama şimdi okudum ve gerçekten mükemmel yazmışsın! Devamm et!!