New York'ta Bir İngiliz-YENİ BÖLÜM-11 eklendi... Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Kapıdaki Nick
Bayıldım bunada bayıldım elif seni kaçırıcam bir yere bağlıcam bana sürekli anlatıcaksın
Gerçekten yorumları kadar var hatta daha fazla
Elizabeth'in asilzade olduğu aklıma gelmezdi.Bak sen bana okutmakla hiç iyi yapmıyosun ben seni artık rahat bırakmam görürsün isteyenin 1 yüzü vermeyenin 2 yüzü hesabı pişman olursun
Ellerine sağlık...

Bayıldım bunada bayıldım elif seni kaçırıcam bir yere bağlıcam bana sürekli anlatıcaksın



Ellerine sağlık...

Sevgili Elaa
Kızım Chopin benim yazarı böyle sıkmayın kıskanırım.
Ela haklı yaz Elif yaz!
Ayrıca en beğendiğim bölümü yapıştırıyorum
Eğer tahminlerim doğru ise Elizabeth Stevens aslında Moire Elizabeth Margaret Warrington…Warrington Dükü William Warrington’ın büyük kızı…yani senin anlayacağın şekilde Elizabeth kraliyet ailesinin bir üyesi…
Bak şimdi harika bir yazar olabileceğini nasıl anlarsın biliyor musun?
Ben ki konuya hakimim yani bana anlattın biliyorum ona rağmen vay anasını diye okuyorum! Bildiğim halde merak ediyorum işte bu harika bir başarı bence. Tadını çıkar ileride imzaladığın ilk kitap benim olacak!
Kızım Chopin benim yazarı böyle sıkmayın kıskanırım.

Ela haklı yaz Elif yaz!
Ayrıca en beğendiğim bölümü yapıştırıyorum
Eğer tahminlerim doğru ise Elizabeth Stevens aslında Moire Elizabeth Margaret Warrington…Warrington Dükü William Warrington’ın büyük kızı…yani senin anlayacağın şekilde Elizabeth kraliyet ailesinin bir üyesi…
Bak şimdi harika bir yazar olabileceğini nasıl anlarsın biliyor musun?
Ben ki konuya hakimim yani bana anlattın biliyorum ona rağmen vay anasını diye okuyorum! Bildiğim halde merak ediyorum işte bu harika bir başarı bence. Tadını çıkar ileride imzaladığın ilk kitap benim olacak!
he's like fire and ice and rage. he's like the night and the storm in the heart of the sun. he's ancient and forever. he burns at the centre of time and can see the turn of the universe and... he's wonderful.



öhö öhö ......................
aman tanrımmmmmm süper
herzamanki gibi süper olmuş ben zaten mesajda şüphelenmiştim prenses dediğinde demek harbiden prensesmiş hemde bir ingilz pensesi wayyyyy
ve lady death imzalanmış ilk kitabını alcaksa 2. kitabına talibim
onuda belirtiyim




Spoiler:
herzamanki gibi süper olmuş ben zaten mesajda şüphelenmiştim prenses dediğinde demek harbiden prensesmiş hemde bir ingilz pensesi wayyyyy
ve lady death imzalanmış ilk kitabını alcaksa 2. kitabına talibim

neden neden neden bir türlü avatarımı değştiremiyorum neden beceremiyorum :'(

Yani bir prenses değil...ama bir düşes Elizabeth...
Birleşik Krallık'da asiller arasında bir kast sistemi var, her şehrin bir baronu, bir baronesi, bir dükü ve bir de düşesi var...
Bunlar da en tepeye yani, Kraliçe 2.Elizabeth'e bağlılar...
Elizabeth de Warrington dükü'nün kızı, dolayısı ile bir düşes.
Birleşik Krallık'da asiller arasında bir kast sistemi var, her şehrin bir baronu, bir baronesi, bir dükü ve bir de düşesi var...
Bunlar da en tepeye yani, Kraliçe 2.Elizabeth'e bağlılar...
Elizabeth de Warrington dükü'nün kızı, dolayısı ile bir düşes.


Bölüm 5: Bir Erkek, Bir Hasta, Bir İtiraf
-Nick burada ne arıyorsun?
-Hiç heveslenme, Andrew beni yolladı…
-Ne için heveslenicektim ki? Aaaa doğru, senin gibi yakışıklı, zengin bir erkeğin kapımda olması beni çok heyecanlandırdı anlatamam!
-Asıl siz saydgıdeğer düşesin karşısın-
-Ne dedin sen!
-Andrew artık pek kanmıyor sana, her şeyi çözmüş durumda…
Elizabeth ne cevap verebiliyordu, ne de itiraz edebiliyordu. Kaçmak için onca uğraştığı geçmişi şimdi onu yeniden köşeye sıkıştırmıştı…
Hayat kötü bir şakadan ibaretti, onu belki de en tanımayan Nick bile şimdi karşısında kafa tutuyordu.
-Benim kimseye yalan söylediğim falan yok Nick!
-Soyadını nasıl Stevens yapabildin; bir avukat olarak çok merak ettim…haşmetmağabları…
-Soyadım en son Warrington olduğunda takvimler 2008’i gösteriyordu, zeki avukat bey…
Şimdi suskunluğa bürünme sırası Nick’deydi…bu tek bir şey demek oluyordu, gizemi ile onu büyülen bu kadın…aslında bir başkasınındı…asla onun olamayacaktı…
-Hem bunlar seni hiç ilgilendirmez Nick…
-Sana buraya Andrew iç-
İkilinin tartışmasını israrla çalan ev telefonu susturdu…
Ben Elizabeth, şu anda evde yokum…lütfen bana mesaj bırakın…
-Elizabeth, biliyorum izinlisin ama 312’deki hastada spontan bir kanama gelişti, lütfen en kısa sürede bana ulaş, ya da hastaneye gel-
Elizabeth mesleğinin belki de ona en büyük armağını olan o tatlı heyecanı hissetti, yeniden neştere dokunmak, soğuk bir ameliyathanede sessizliği deneyimlemek…işte tam da ihtiyacı olan buydu.
-Nick, seninle tartışmayı gerçekten çok isterdim ama çıkmam gerekiyor-
-Hemşire olduğunu tahmin etmiştim, Lenox’da çalışıyorsun değil mi? Yolumun üzeri ben seni bırakırım…
Elizabeth o gün bir kez daha bir gerçeğin açığa çıkmasını kaldıramazdı…Hele ki bilinmez düşünceler içinde olduğu bu adama karşı bir kez daha yenik düşmeyi asla kaldıramazdı.
…
Araba’da Nick yol ile zihni arasında gidip geliyordu. Artık kendine itiraf ediyordu, Elizabeth ile kavga etmeyi seviyordu. Sinirlenince ingilizliğinin belirginleşmesini, kızarmasını…zekasını her şeyini seviyordu bu kadının. Ama bu sadece bir hayranlıktı, Manhattan’ın acımasız avukatı, asla duygularına yenik düşmezdi.
…
-Getirdiğin teşekkürler…de sen neden indin arabadan?
-Bir dava için bir kaç operasyonu izlemem gerekiyor, hastanenin başhekimi ya da Cerrahi şeflerinden birisi ile görüşmem lazım…
-Hastane politakası ameliyathane içerisine tıbbi personel dıışnda birisinin alınmasını yasak-
-İstersen bu soruyu bırak da gerçek bir cerrah cevaplasın…
Acil Servis kapısından içeri girmeleri ile, Nick belki de 30 yıllık hayatının en büyük utancı ile baş başa kalmıştı…
Elizabeth’in servisindeki bir başka beyin cerrahı olan Adam McKenzie, Elizabeth’i kapıda görünce derin bir nefes aldı; spontan kanaması gelişen hasta ile başetmek zordu, aileyi operasyonun gerekliliğine inandırmak imkansızdı. Eğer bunları başarabilecek bir kişi varsa o da Elizabeth idi.
-Dr.Stevens, Tanrı’ya şükür…
Nick gözlerinden birisinin seğirmeye başladığını hissediyordu…
-Doktor mu dedi o?
-Şimdi, ameliyat izlemek istiyorum mu demiştiniz sayın avukat. Tanışalım, ben Elizabeth Stevens…Lenox Hill Hastanesinin beyin cerrahi şefiyim….Şimdi o soruyu gerçek bir cerraha sormak mı istiyordun?
…
Elizabeth Warrick ailesini ikna etmişti, evet hayatından 1 saat gitmişti, ama sonunda ameliyatın gerekliliğine ikna olmuşlardı. Kendi kendine güldü Elizabeth, Nick’in onun bir cerrah olduğunu öğrendiği sıradaki surat ifadesi paha biçilmezdi. Saygıdeğer avukat şu an başhekim ile bir operasyonu izlemek üzere konuşuyordu…elindeki dava tıbbi hata üzerineydi, bir nöroşirurji vakasıydı…bu da demekti ki, birazdan başhekim ve Nick odasına gelicekler ve bir kaç saat içindeki operasyon için konuşacaklardı.
Küçüklüğünden beri gücü elinde tutmayı seven Elizabeth, şimdi ise garip bir keyif içindeydi…
-Bay Nicholas Holmes, sizi Beyin Cerrahi bölüm başkanımız Doktor Stevens ile tanıştırayım…
-Albert, beyefendi ile tanışıyoruz…
-Buna sevindim, Elizabeth Bay Holmes-
-Neden burada olduğunuzu da biliyorum Albert, bir kaç saat içerisinde kraniyotomiye başlayacağım…Hemşirelerimden birisine söylerseniz, bay Holmes’u operasyon için hazırlarlar…
Nick tek kelime dahi etmiyordu…Aylardır alay ettiği bu kadın şimdi karşısında otoritenin verdiği güçle sarhoş haldeydi…
İşin tuhaf yanı, Elizabeth’in kendinden emin bu hali inanılmaz derecede etkileyici idi…
…
-Bay Holmes, bu köşeden lütfen ayrılmayın, hiç bir şeye dokunmayın…Dr.Stevens ameliyathanesinde oldukça katıdır, onu tanıyor olmanız size farklı davranacağı anlamına gelmez.
-Tamam…
Elizabeth ellerini yıkarken, her operasyondan önce yaşadığı o garip anın içindeydi…Sanki ruhunu temizliyordu şu an akan su ile; korkunun verdiği o tuhaf huzur hoşuna gidiyordu…
Ameliyathaneye girdi, hemşire Elizabeth’in ellerini kuruladı, eldivenlerini giydirdi…Elizabeth göz ucu ile Nick’e baktı, bakışlarında garip bir durgunluk vardı…sanki büyülenmişti, bir şeyler onu etkilemişti…
Derin bir nefes aldı Elizabeth…
-Herkese Merhaba, Lily hastanın hikayesini yeniden duyabilir miyim?
Ürkek asistan korkulu gözlerle cevapladı…
-E-elbette, Dr.Stevens; Harry Richmore, 56 yaşında. İki hafta önce, Dr.McKenzie tarafından 2.evre metastatik kanser nedeni ile opere edildi. Dün akşam itibari ile, opere edilen bölgede, subdural hematom bulundu.
-Peki Lily, hastayı neden ameliyat ortalarına doğru uyandıracağız?
-Hematom motor refleksleri etkileyecek şekilde konumlanmış durumda, hastanın durumunu yorumlayabilmek için, uyandıracağız…
-Güzel, Bay Holmes…sorunuz?
-yo-yok…
-Güzel, eğer mideniz bulanırsa lütfen dışarı çıkın, ameliyathanemde karışıklık istemem…
Nick içten içe sinirlenmişti…
Güçsüzlük ona gore bir his değildi.
8 saat sonra
Yorgunluk yavaş yavaş bedeni hükmediyordu Elizabeth’in…Oysa ameliyatın sadece yarısı kadarı bitmişti…Mesleğinin onu yavaş yavaş tükettiğini bilirdi Elizabeth, uzun zamanların bitemeyişinin onda açtığı yaraları da öğrenmişti…Artık ruhu bağışıklık kazanmıştı bunlara ama asla ameliyathanesinde yabancı birisi varken bunları deneyimlememişti…Şimdi ise köşede duran avukat, onun sinirlerine dokunuyordu…Hatasızlığına gelebilecek lekeleri düşünmek düşüncelerini bulandırıyordu.
Nick uykusuzluğun onu bu kadar etkileyebileceğini düşünmemişti hiç…Evet davası için gerekliydi burada bulunmak ve bir doktorum karar mekanizması ile iç içe geçmek ama o doktor bir şekilde ona dokunmayı, onu etkilemeyi başarmış birisi olunca kendini kontrol etmesi zorlaşıyordu. Elizabeth’in soğuk, katı ve disiplinli hali Nick’i hem çileden çıkarıyor, hem de garip bir şekilde ona yabancı olan bu kadına onu yaklaştırıyordu. Geçen her dakika karşısında bu kadından biraz daha fazla etkileniyordu.
Adam; Elizabeth’den hoşlanıyordu bunu asla inkar etmemişti, hatta bu durumun üzerine gitmişti hep. Ama Elizabeth görüşlerine fazlası ile bağlı ve kendini dışarıya kapatmış birisiydi, ona ulaşmak imkansızdı. Şimdi ise ameliyathanein köşesinde duran bu avukat Elizabeth’e bir şekilde dokunulabileceğini gösteriyordu…
Adam, Bay Holmes’u içten içe kıskanıyordu.
Adam Elizabeth’e doğru baktı, komtrolsüz bir güce bırakmıştı kendini…
-Elizabeth…Elizabeth! Beni duyuyor musun?
-Ne var Adam?
-Ne yapmayı düşünüyorsun?
-Bilemiyorum, düşündüğümden daha fazla kanama var, en iyi ihtimalle felçli olarak kalkar bu masadan…Daha fazla gazlı bez istiyorum…
-Heparin verirken nasıl bu hala geldi anlamıyorum…
-Hiç bir şey göremiyorum, daha fazla aspire edin!
-belki de kapatmalıyız…
-Adam lütfen çeneni kapa, farkında mısın bilmem ama burada senin lisansını kaybetmemen için uğraşıyorum…bu adama bir şey olursa, avukatlarla sen uğraşıcaksın ben değil!
-Benim hata yaptığımı da nereden çıkardın şimdi!
-Sana metastazları almanın riskli olduğunu söylemiştim…ama sen inatla onları ameliyata sürükledin…bencillik ettin!
-Bana bencil diyene bak! Ameliyathanede ne işe yaradığını bilmediğim bir adam oturuyor! Ne zamandır arkadaşlarına hava atmak için burayı kullanıyorsun Elizabeth!
Elizabeth neşteri bıraktı…
-Dr.McKenzie, ameliyathaneden çıkın- hemen!
Nick suç işlemiş bir çocuk gibi olan biteni izlemişti…Evet, Elizabeth katı birisiydi…ama şu an karşındaki bambaşka bir insandı…
-Nick yaklaşık 9 saattir buradasın, yeterince bilgi edindiğini düşünüyorum, lütfen ameliyathanemden çıkar mısın?
Elizabeth sinirlerine zar zor hakim oluyordu…
Nick hiç bir şey söylemeden dışarı çıktı…
-Evet, nerede kalmıştık?
…
Andy’s Pub
-Ne yani sen Elizabeth’in bir cerrah olduğunu bilmiyor muydun!
-Hayır Andrew, bilmiyordum…O kendini beğenmiş doktor bozuntusu nedeni ile bugün resmen aptal durumuna düştüm.
-Bence, ona teşekkür etmen lazım…sonuçta davana yardımcı olmuş…
-Benimle resmen çocukmuşum gibi konuştu…Benimle Nicholas Holmes ile!
-Nick, Elizabeth mesleğinde çok katı birisidir, seni de çok sevdiği söylenemez…
…
Elizabeth işten çıkmıştı, soğuk havaya rağmen ağır adımlarla sokakları arşınlıyordu…bugün oldukça garip geçmişti…üstüne üstlük şimdi gidip bir de Andrew’a açıklama yapmak zorundaydı, kim olduğunu az da olsa anlatmalıydı…Hayat en kötü oyunlarına hep ona karşı oynuyordu…
Güçsüzlük ona göre değildi…
Ama yıllardır güçsüz hissediyordu kendini
Pub’ın önüne geldiğinde uzunca bir sure durdu, kararsızlığını aşmaya çalışıyordu…
İçeri girmek ya da girmemek…
Anlatmak ya da susmak…
Geçmiş ya da gelecek…
Neden her zaman en zor sorular onu buluyordu?
-Merhaba Andrew…
-Sonunda! Elizabeth eğer bugün Nick seni-
-Lütfen o konuya hiç girmeyelim, yeterince problem açtı başıma bugün, şimdi eğer bana bir kadeh şarap verebilirsen sevgili Andy…aklındakileri cevaplayabileceğimi düşünüyorum…
Nick oturduğu yerden kalktı…
Kafası biraz bulanıktı…
Biraz alkol, biraz ise kendini tanıyamaması buna sebepti…
Olanları düşündü…
Hayır düşünmeyecekti…
Şu an tek istediği bir kaç gerçeği öğrenmekti.
-Kimleri görüyorum…saygıdeğer düşes…aaaa hayır! Sevgili cerrahımız…
-Nick…
-Nick, lütfen sus…Elizabeth bana bir şeyler anlatıyordu.
-Nerede kalmıştım…a evet, soruna gelince Andy…evet ben Elizabeth Warrington’ım…ama haklarımdan vazgeçtiğim için bu ismin bana getirdiği pek bir şey yok artık….yani aslında onlardan biriydim…şimdi ise değilim…nedenini ise sorma…bütün geçmişimi sana adamayı pek de düşünmüyorum…Sana gelince Nick…umarım bu dava falan meselesi bir an önce hallolur…ayrıca sana ters davrandığımı biliyorum ama siz hukuçuları bilmem ama cerrahlar işleri sırasında çok da tatlı olmazlar…Evet umarım bugün için yeterince sorgulamışsınızdır beni…izninizle
…
Manhattan’ın uzak bir köşesinde siyah bir araba gecenin karanlığı ile buluşuyordu…
-Kız evine girdi mi?
-evet, efendim…
-Güzel…takip etmeyi bırakmayın….yakında sevgili düşes geçmişi ile ilgili her şeyi öğrenicek…

ilk ben okudum heralde çok mutlu oldum şuann
Vay bee ne bölümdü ama
Nick soyisim farklılığını görünce nasıl korktu yaa kıyamam hiç
Bu sonda takip eden kim acayip merak ettim yakında herşeyi öğrenicez.Ellerine sağlık elif
Elif sen ne okuyosun??


Nick soyisim farklılığını görünce nasıl korktu yaa kıyamam hiç



yine muhteşem bir bölüm olmuş senden beklendiği gib merek içinde kaldık.Birisi elizabethyi takip ettiriyor.Bu ikiz kardeş charles olma ihtimali yüksek ama neden o zaman söylemedi.Bence aileden birisi olmalı.Sürekli elizanın babası aklıma geliyor nedenini bende bilmiyorum.Ayrıca hala ölen eşin aileside geliyor aklıma tabi varsa ama sanki intikam alırmışcasına bir hava var çünkü.Kapıdaki tam tahmin ettiğim gibi nick çıktı.yeni bölümleri bekliyorum 


Bana bir kelime söyle sonsuzluğa ulaşan.
Bana bir hikaye anlat asla unutulmayan.
Bana bir gökyüzü göster karanlıktan daha koyu olan.
Bana bir hayal ver zamanın kalbini kıskandıran.


Bende tıpla ilgili o kadar kelime okuyunca tıp okuyosun sandım.Piyano çalıyorsun ne güzel ya bende bir ara merak sardım sonra, sonrasını hatırlamıyorum
Asıl biz teşekkür ederiz zamanından fedakarlık yapıp bizimle paylaşıyorsun ama yeni bölümü için çok bekletme lütfen 



Bölüm 6: Zamanın Getirdikleri
2 ay sonra
New York Aralık ayını kar ile karşılamıştı. Sokaklar beyazın temizliğine bürünmüştü, bu görünüş karanlık şehrin aydınlık bir yanılsamaya bürüyordu.
Nick, çalıştığı avukatlık firmasının ortaklarından biris olmuştu…Geçen iki ayda Elizabeth’e daha da çok bağlanmıştı…her ne kadar bunu inkar etsede. Bu iki ayda bir çok tek gecelik ilişkisi olmuştu…hatta bir kez de birisi ile uzun süreli bir ilişki yaşamayı denemişti…gariptir hepsi başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Nick, her sabah soluğu Andrew’ın yanında alıyordu-kahve için…en azından dudakları bu sebebi sunuyordu ama içten içe kendisi de asıl sebebin Elizabeth olduğunu biliyordu. Ama katı gururu, çocuk kalmış zihni onu duygularının serbestliğine bırakmıyordu.
Elizabeth ise hayatın tatlı monotonluğuna bırakmıştı kendini…Charles…asalet ya da geçmişi olmaksızın kurduğu garip sıradanlıkta tatlı bir huzurla yaşıyordu. Geçen iki ayda içten içe yaşadığı huzursuzluklar da olmuştu…sık sık izlendiğini hissediyordu, bunu kimseye söylememişti ama kalbini ağır ağır bir şüphe, bir korku kaplıyordu.
Noel Arifesine yaklaşırken, Elizabeth bir pazar günün daha sıcak bir kahve ve kitap ile geçirme hayali kuruyordu…
Mekan ise tanıdıktı…
Andy’s Pub
-Günaydın Elizabeth!
-Andy…merhaba…
-Oldukça üşümüş olmalısın…
-Dışarısı buzul çağı gibi…ellerimi hissedemiyorum…
-Kahve?
-Bir de soruyor musun?
Nick oturduğu yerden ayaklandı…
-Ellerine bir şey olmasını istemeyiz değil mi?
Nick, parmaklarını Elizabeth’in soğuk ellerine doladı…
Belki de ona en yakın olabileceği dokunuş sadece bu olucaktı…
Yine de kendi sıcaklığını, onun soğukluğunda hissetmek ona garip bir haz veriyordu.
Elizabeth, ellerini ısınmış olmasına mı…yoksa Nick’in aniden bir sevgi pıtırcığına dönüşmüş olmasına mı daha çok seviniyordu, bilemiyordu.
-Teşekkürler…Nick
-Ellie, kahven…
-Ah! İşte şu an seninle evlenebilirim Andrew…
Andrew güldü…
…
Pub’ın mesken ettiği caddede belki de kimsenin farketmediği bir şey vardı…Geçen zaman içerisinde sıklıkla yolu kaplayan siyah bir araba…
Ama asıl bilinmeyen bu siyahlığın, içindekilerinde gözünü kör etmiş olmasıydı…
-Demek Elizabeth buraya sık sık geliyor…
-Evet efendim…
-Charles Warrington, herhangi bir şeyden şüpheleniyor mu?
-Hayır efendim, bir kaç ay önce Elizabeth’in yerini bulduğundan beri suskunluğunu koruyor, sanırım düşesin her şeyden habersiz olduğundan emin…
-Güzel, Elizabeth’e fark ettirmeden etrafında olun, öncelikle önüme hiç bir engelin çıkmayacağından emin olmalıyım…sonra ise; 4 yıldır süren suskunluğum son bulacak…
…
-Noel’de Londra’ya gidecek misin Elizabeth?
-Hayır, Andrew…noelleri bensiz geçirmeye alışıklar hem, Londra bende pek iyi bir etki bırakmıyor…
-Nick ve Ben, Lösemili Çocuklara Yardım için düzenlenen bir galaya gideceğiz…
-Andrew…daha fazla sıkılma, çıkar bakalım şu dilinin altındakini!
-Sende gel galaya…hazır Nick ile iki insane gibi anlaşöaya başlamışken…
-Andrew…lütfen senin bu çöpçatanlık oyunlarını hiç kaldıramayacağım….Hem ben noel de büyük ihtimalle nöbette olacağım…
-Konuyu değiştirme Elizabeth…Nick ve sen…neden olmasın?
-Andrew…daha fazla üstüme gelme, emin ol herkes bensiz daha iyi…emin ol…
Elizabeth kendini asla birisi ile düşünemiyordu…
Onca olandan sonra, aldığı ve hala saramadığı onca yaradan sonra bir başkasını kabul etmek…imkansızdı.
…
Noel Gecesi 21 Aralık
Lenox Hill hastanesi klasik bir geceyi yaşıyordu…
Acil Servis trafik kazaları sebebi ile yaralanan hastalarla doluydu…
Elizabeth 16 saatlik bir ameliyattan yeni çıkmış, yorgunluğunun farkına varıyordu. Önünde daha saatler sürecek bir gece nöbeti vardı…
Aklında tek bir kişi vardı…
Nick…
Andrew gala gecesine bürosundan bir başka avukat ile beraber gideceğini söylemişti, garip bir şekilde kıskanmıştı…
Evet itirafları sonunda bir şekilde dudaklarını buluyordu…
Ama yine de bu Elizabeth’in tekilliği ile huzur bulacağı gerçeğini değiştirmiyordu…
Onca yaşanandan sonra yeniden başlayabilme kuvvetini kendinde bulamıyordu.
…
-Dr.Stevens bu gece nöbetçi mi acaba?
-Evet, ama kendisi bir ameliyattaydı…
-Ameliyattan çıkınca haber verebilir misiniz kendisine?
-Elbette
…
-Ellie, acilde bir hasta seni görmek istiyor…
-Hasta mı? Benimle dalga mı geçiyorsunuz! 20 saattir ayaktayım ve bir hasta beni mi istedi…Umarım beyin kanaması falan geçiriyordur…
…
Elizabeth adımlarını hızlandırarak Acil’e indi…Bedeninin yorgunluktan can yakmasına aldırmamaya çalıştı, uykunun onu ele geçirmek istemesine kanmamaya çalıştı…
Elizabeth kapıya ellerini uzattı…
…
-İyi geceler, ben Dr. Ste-Nick! Ne oldu!
-Biz galaya giderken, ufak bir kaza geçirdik..
-Andrew…nasıl oldu bu!
-Nick kızın kalbine indireceksin ya…Kırmızı ışıkta bir arabanın frenleri bozulunca bize çarptı…
O sırada Elizabeth’in gözü Nick’in yanındaki kıza takıldı…Mavi gözleri ve, siyah saçları ile oldukça etkileyici idi…
Hissettiği şey ise asla kıskançlık değildi!
-Şey bizi taburcu etsen de ga-
-Şaka yaptığını umut ediyorum Nick, ikinizinde başında yaralanma var…üzgünüm ama tomografi çekilmesi gerek, bu da en azından bir kaç saat daha burada olduğunuz anlamına geliyor…a şey, baya kim?
-Tanıştırayım, Charlotte, kız arkadaşım…
-O yaralı değil sanırım…
-Yo hayır, o arabada değildi…
-Noel olduğu için çok yoğunuz, tomografi de yer açılınca Mary size haber verir…
-Sen nereye?
-Senin aksine ben hala çalışıyorum Nick…
…
Cambridge, İngiltere
Charles, şöminenin karşısında oturuyordu…
Sanki alev onun vicdanını yakıyordu…
Her kül ile biraz daha bileniyordu duyguları, biraz daha suskunlaşıyordu kalbi…
Sonunda istediği yerde, istediği sıfatta…istediği gibiydi…
Ama içindeki bu derin huzursuzluk onu yavaş yavaş bitiriyordu…
-Efendim, Leighton’ın New York’da olduğunu doğruladılar, ne yapmamızı istersiniz?
-Ya onu sustur Walter, eğer çoktan konuşmuşsa…anlattıklarını sustur, her kim olursa olsun…
…
2 ay sonra
New York Aralık ayını kar ile karşılamıştı. Sokaklar beyazın temizliğine bürünmüştü, bu görünüş karanlık şehrin aydınlık bir yanılsamaya bürüyordu.
Nick, çalıştığı avukatlık firmasının ortaklarından biris olmuştu…Geçen iki ayda Elizabeth’e daha da çok bağlanmıştı…her ne kadar bunu inkar etsede. Bu iki ayda bir çok tek gecelik ilişkisi olmuştu…hatta bir kez de birisi ile uzun süreli bir ilişki yaşamayı denemişti…gariptir hepsi başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Nick, her sabah soluğu Andrew’ın yanında alıyordu-kahve için…en azından dudakları bu sebebi sunuyordu ama içten içe kendisi de asıl sebebin Elizabeth olduğunu biliyordu. Ama katı gururu, çocuk kalmış zihni onu duygularının serbestliğine bırakmıyordu.
Elizabeth ise hayatın tatlı monotonluğuna bırakmıştı kendini…Charles…asalet ya da geçmişi olmaksızın kurduğu garip sıradanlıkta tatlı bir huzurla yaşıyordu. Geçen iki ayda içten içe yaşadığı huzursuzluklar da olmuştu…sık sık izlendiğini hissediyordu, bunu kimseye söylememişti ama kalbini ağır ağır bir şüphe, bir korku kaplıyordu.
Noel Arifesine yaklaşırken, Elizabeth bir pazar günün daha sıcak bir kahve ve kitap ile geçirme hayali kuruyordu…
Mekan ise tanıdıktı…
Andy’s Pub
-Günaydın Elizabeth!
-Andy…merhaba…
-Oldukça üşümüş olmalısın…
-Dışarısı buzul çağı gibi…ellerimi hissedemiyorum…
-Kahve?
-Bir de soruyor musun?
Nick oturduğu yerden ayaklandı…
-Ellerine bir şey olmasını istemeyiz değil mi?
Nick, parmaklarını Elizabeth’in soğuk ellerine doladı…
Belki de ona en yakın olabileceği dokunuş sadece bu olucaktı…
Yine de kendi sıcaklığını, onun soğukluğunda hissetmek ona garip bir haz veriyordu.
Elizabeth, ellerini ısınmış olmasına mı…yoksa Nick’in aniden bir sevgi pıtırcığına dönüşmüş olmasına mı daha çok seviniyordu, bilemiyordu.
-Teşekkürler…Nick
-Ellie, kahven…
-Ah! İşte şu an seninle evlenebilirim Andrew…
Andrew güldü…
…
Pub’ın mesken ettiği caddede belki de kimsenin farketmediği bir şey vardı…Geçen zaman içerisinde sıklıkla yolu kaplayan siyah bir araba…
Ama asıl bilinmeyen bu siyahlığın, içindekilerinde gözünü kör etmiş olmasıydı…
-Demek Elizabeth buraya sık sık geliyor…
-Evet efendim…
-Charles Warrington, herhangi bir şeyden şüpheleniyor mu?
-Hayır efendim, bir kaç ay önce Elizabeth’in yerini bulduğundan beri suskunluğunu koruyor, sanırım düşesin her şeyden habersiz olduğundan emin…
-Güzel, Elizabeth’e fark ettirmeden etrafında olun, öncelikle önüme hiç bir engelin çıkmayacağından emin olmalıyım…sonra ise; 4 yıldır süren suskunluğum son bulacak…
…
-Noel’de Londra’ya gidecek misin Elizabeth?
-Hayır, Andrew…noelleri bensiz geçirmeye alışıklar hem, Londra bende pek iyi bir etki bırakmıyor…
-Nick ve Ben, Lösemili Çocuklara Yardım için düzenlenen bir galaya gideceğiz…
-Andrew…daha fazla sıkılma, çıkar bakalım şu dilinin altındakini!
-Sende gel galaya…hazır Nick ile iki insane gibi anlaşöaya başlamışken…
-Andrew…lütfen senin bu çöpçatanlık oyunlarını hiç kaldıramayacağım….Hem ben noel de büyük ihtimalle nöbette olacağım…
-Konuyu değiştirme Elizabeth…Nick ve sen…neden olmasın?
-Andrew…daha fazla üstüme gelme, emin ol herkes bensiz daha iyi…emin ol…
Elizabeth kendini asla birisi ile düşünemiyordu…
Onca olandan sonra, aldığı ve hala saramadığı onca yaradan sonra bir başkasını kabul etmek…imkansızdı.
…
Noel Gecesi 21 Aralık
Lenox Hill hastanesi klasik bir geceyi yaşıyordu…
Acil Servis trafik kazaları sebebi ile yaralanan hastalarla doluydu…
Elizabeth 16 saatlik bir ameliyattan yeni çıkmış, yorgunluğunun farkına varıyordu. Önünde daha saatler sürecek bir gece nöbeti vardı…
Aklında tek bir kişi vardı…
Nick…
Andrew gala gecesine bürosundan bir başka avukat ile beraber gideceğini söylemişti, garip bir şekilde kıskanmıştı…
Evet itirafları sonunda bir şekilde dudaklarını buluyordu…
Ama yine de bu Elizabeth’in tekilliği ile huzur bulacağı gerçeğini değiştirmiyordu…
Onca yaşanandan sonra yeniden başlayabilme kuvvetini kendinde bulamıyordu.
…
-Dr.Stevens bu gece nöbetçi mi acaba?
-Evet, ama kendisi bir ameliyattaydı…
-Ameliyattan çıkınca haber verebilir misiniz kendisine?
-Elbette
…
-Ellie, acilde bir hasta seni görmek istiyor…
-Hasta mı? Benimle dalga mı geçiyorsunuz! 20 saattir ayaktayım ve bir hasta beni mi istedi…Umarım beyin kanaması falan geçiriyordur…
…
Elizabeth adımlarını hızlandırarak Acil’e indi…Bedeninin yorgunluktan can yakmasına aldırmamaya çalıştı, uykunun onu ele geçirmek istemesine kanmamaya çalıştı…
Elizabeth kapıya ellerini uzattı…
…
-İyi geceler, ben Dr. Ste-Nick! Ne oldu!
-Biz galaya giderken, ufak bir kaza geçirdik..
-Andrew…nasıl oldu bu!
-Nick kızın kalbine indireceksin ya…Kırmızı ışıkta bir arabanın frenleri bozulunca bize çarptı…
O sırada Elizabeth’in gözü Nick’in yanındaki kıza takıldı…Mavi gözleri ve, siyah saçları ile oldukça etkileyici idi…
Hissettiği şey ise asla kıskançlık değildi!
-Şey bizi taburcu etsen de ga-
-Şaka yaptığını umut ediyorum Nick, ikinizinde başında yaralanma var…üzgünüm ama tomografi çekilmesi gerek, bu da en azından bir kaç saat daha burada olduğunuz anlamına geliyor…a şey, baya kim?
-Tanıştırayım, Charlotte, kız arkadaşım…
-O yaralı değil sanırım…
-Yo hayır, o arabada değildi…
-Noel olduğu için çok yoğunuz, tomografi de yer açılınca Mary size haber verir…
-Sen nereye?
-Senin aksine ben hala çalışıyorum Nick…
…
Cambridge, İngiltere
Charles, şöminenin karşısında oturuyordu…
Sanki alev onun vicdanını yakıyordu…
Her kül ile biraz daha bileniyordu duyguları, biraz daha suskunlaşıyordu kalbi…
Sonunda istediği yerde, istediği sıfatta…istediği gibiydi…
Ama içindeki bu derin huzursuzluk onu yavaş yavaş bitiriyordu…
-Efendim, Leighton’ın New York’da olduğunu doğruladılar, ne yapmamızı istersiniz?
-Ya onu sustur Walter, eğer çoktan konuşmuşsa…anlattıklarını sustur, her kim olursa olsun…
…

acaa o siyah arabadaki kim ??
ellizebethe ne anlatmak istiyor??
cahrles neden susturmak istiyor
kendimi poıliisiye hikayelerdeki ipucularını arayan dedektif gibi hissetimm
yeni bölüüm sabısızlıkla bekliyorum
ellizebethe ne anlatmak istiyor??
cahrles neden susturmak istiyor
kendimi poıliisiye hikayelerdeki ipucularını arayan dedektif gibi hissetimm

yeni bölüüm sabısızlıkla bekliyorum
neden neden neden bir türlü avatarımı değştiremiyorum neden beceremiyorum :'(

N'oluyor ya kim kimi susturuyor olay var
Yeni bölüm olduğunu görmek çok güzel öncelikle bunu belirtmeliyim.Ben Elizabeth'in yerinde olsam Charlotte neşterlerim hahhahha tamam tamam şaka yaptım pislik Nick Elizabeth'İ unutmak için başka kadınlarla oluyor dayak yiyecek benden
Elizabeth'İn neden kalbinin bu kadar kırıldığını merak ediyorum ve geçmişinden kaçmasının sebebini...
Kelimelerinde büyü mü var senin her yazdığın fanfic beni büyülüyor karşımda bir yazar var sanıyorum(gerçi hala yazar olduğunu ve bizden saklandığını düşünüyorum)
Ellerine sağlık Elif.


Kelimelerinde büyü mü var senin her yazdığın fanfic beni büyülüyor karşımda bir yazar var sanıyorum(gerçi hala yazar olduğunu ve bizden saklandığını düşünüyorum)




3. sayfa (Toplam 5 sayfa) [ 72 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |