~Siyah Gül~ Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Oha oha oha ırmak *-*
İlk kısımda tüylerim diken diken oldu ne acımasız hain pisliklermiş onlarrr o.o Kızı hemencecik doğramış o.o
Lynette de laf sokmasını biliyor. Adamım ya :3 (biliyorum adamım demek komik oldu ama kızım falan desem daha komik olurdu neyse sustum ben )
İlk kısımda tüylerim diken diken oldu ne acımasız hain pisliklermiş onlarrr o.o Kızı hemencecik doğramış o.o
Lynette de laf sokmasını biliyor. Adamım ya :3 (biliyorum adamım demek komik oldu ama kızım falan desem daha komik olurdu neyse sustum ben )

imza için vinvin'e, ikon için de michiru-chan'a teşekkürleer <3

Muhteşem bir bölüm oldu şimdi her şey netleşmeye başladı.Devamını bekliyorum.Ayrıca bana iğma ettiğini anlıyorum sözlerinde
.Bu konuda sana çok kırıldım
haberin olsun ama fanficini okumaya devam edeceğim .



Bana bir kelime söyle sonsuzluğa ulaşan.
Bana bir hikaye anlat asla unutulmayan.
Bana bir gökyüzü göster karanlıktan daha koyu olan.
Bana bir hayal ver zamanın kalbini kıskandıran.

İlk olarak yeni bölümü hemen isteyen varsa hazır.
İkinci olarak, CB (adın bende saklı asaassdgds) evet, kızı öyle doğradılar vallahi
o kız daha ne laflar sokacak dur sen dur
Üçüncüsü, kimseye bir şey ima etmiyorum sadece gerçek anlamda kitaplarda resimlerden hoşlanmıyorum. Ben kitapların beyaz perdeye aktarılmasına da karşıyım. Çoğu şey atlanıyor ve büyük kısmı yanlış olarak gösteriliyor. Bu yüzden kitapların sanal ortamda vs. görsele dökülmesinden hoşlanmıyorum. Sana karşı özel bir şey değildi. İstediğin şekilde yakıştırdığın kişileri veya resimleri kişiler yerine yerleştirebilirsin. O yüzden bence kırılmana gerek yok.
İkinci olarak, CB (adın bende saklı asaassdgds) evet, kızı öyle doğradılar vallahi

Üçüncüsü, kimseye bir şey ima etmiyorum sadece gerçek anlamda kitaplarda resimlerden hoşlanmıyorum. Ben kitapların beyaz perdeye aktarılmasına da karşıyım. Çoğu şey atlanıyor ve büyük kısmı yanlış olarak gösteriliyor. Bu yüzden kitapların sanal ortamda vs. görsele dökülmesinden hoşlanmıyorum. Sana karşı özel bir şey değildi. İstediğin şekilde yakıştırdığın kişileri veya resimleri kişiler yerine yerleştirebilirsin. O yüzden bence kırılmana gerek yok.

imza değişmiş
yeni bölümü dört bin sekiz yüz yetmiş altı gözle bekliyorum

yeni bölümü dört bin sekiz yüz yetmiş altı gözle bekliyorum

""Prometheus was punished by the gods for giving the gift of knowledge to man. He was cast into the bowels of the Earth and pecked by birds."" -Oracle Turret
INTP, 5w6, 9w1, 2w1, sp/sx
Sapioromantic Demisexual
INTP, 5w6, 9w1, 2w1, sp/sx
Sapioromantic Demisexual

Bölüm 6
“Bana, beni anlatma!”
“Arianna,” diye fısıldadı Lynnette içindeki gölgelere.
“Buradayım,” dedi zihninde berrak bir ses.
“Gölgelerini kullanmama izin verdin. Ama neden?”
“Onlara seni korumalarını ben emretmedim, Lynnette. Onlar seni korumayı kendileri istedi.”
“Ama bunu neden yapsınlar ki? Neden böyle bir şeyi istesinler?”
“Lynnette,” diyerek içini çekti Arianna. “Sen Violet’in soyundan geliyorsun.”
“İmkânsız!” diye haykırdı Lynnette. Violet’i tanımıyordu. Arianna’yı tanımıyordu. Aralarında böyle bir bağlantı olması çok saçmaydı.
“Hayır,” diye mırıldandı Arianna. “Annem ile kaçmadan önce benimde bir hayatım vardı. Bir eşim ve bir evim… Her şey patlak vermeden hemen önce bir kızım oldu. Zamanımın çoğunu kızıma ayırdığım için sarayı dört büyük ablama bırakırdım. Kimse prenses olduğumu bilmeden halkın arasında yaşardım.” Arianna içini çekti. “Öldüğümde çok gençtim. Annem onunla gelmek istemeyeceğimi biliyordu. Fakat bana geri çeviremeyeceğim bir teklif yaptı.”
Lynnette merakına yenik düşmüş, zihnindeki bütün düşüncelerini Arianna’nın zihin sesine odaklamıştı.
“Annem, eğer onunla böyle bir yer bulabilirsem, her şey yoluna girdiğinde eşimi ve kızımı yanıma alabileceğimi söyledi. Kabul ettim. Kızım için her şeyi yapabilirdim. Tabi annemin beni istemesinin en büyük nedeni güçlü bir büyücü olmamdı. Ablalarımın hiçbiri annem veya benim kadar güçlü değildi fakat hepsinde bulunmaz bir özellik vardı.” Arianna duraksadı. “O son gece, kızımı almak için her şeyi tamamlamıştım. Ama Ruin beni öldürdü,” dedi normal bir ses tonuyla. Sanki her gün ölüyordu! “Ama ona hiç sahip olamadım. Ölmediğini biliyorum. Ölmüş olsaydı sen burada olmazdın.”
“Kaçıncı kuşak?” diye sordu Lynnette.
“Bilmiyorum, üç ya da dört? Işık halkı uzun yaşar gerçi. Benden sonra Karanlık’ta en azından 12 Kraliçe değişti. Yani yaklaşık beş yüzyıl ki bu da oldukça uzun bir süre. Bilemiyorum belki 9 ve ya 10 kuşak da olabilir. Şey… Cehennem de zaman kavramı pek yoktur.”
“Önemli de değil zaten. Kızının kim olduğunu merak etmiyorum. Benim merak ettiğim, diğer 12 kraliçe yerine neden benimle iletişim kurduğun?”
“Lynnette, sen benim kanımdan, benim gücümdensin. Diğerleri benim gücümü kaldıramadan ya öldü, ya da o kadar kaya gibi taş kalpliydiler ki, benim orada olduğumu duymadılar bile. Ama senin büyü gücün benden bile yüksek. Ruhun ve kalbin her şekilde buraya ait, sen gerçek gülsün Lynnette. Her şekilde benimle bağlantı kurabilirdin. Sen sonsuzluk için başa geçecek olansın.”
“Ama hala eğitilmem gerekiyor, değil mi?”
“Hayır,” dedi Arianna. Sesinden gülümsediği belli oluyordu. “Kimse senin zaten bildiğin bir şeyi, sana zorla öğretemez. Ruhuna bakarsan aslında eğitimin sana verebileceği her şeyin fazlasını bulabilirsin.”
Arianna bu son sözlerini söyledikten sonra sesi yavaşça solup Lynnette’in içindeki gölgelere karıştı. Uzaklardan Friella’nın ayak seslerini duyuyordu. Lynnette oturduğu yerden kalkmadı. Bu kez onu şaşırtan Friella oldu. Tepesine dikilip emirler yağdırmak yerine geçip yanına oturdu.
“Nasılsın?” diye sordu Friella duygulardan arınmış durgun bir sesle.
“Arianna’dan haberin var,” dedi Lynnette berrak bir sesle.
“Dün… O gülü görünce anladım,” diye mırıldandı.
“Beni burada istemiyorsun,” dedi Lynnette aynı sesle, Friella’ya bakmadan.
“Seninle görünür bir sorunum yok. Sadece tahtı bırakmak istemiyorum.”
Lynnette yavaşça iç çekti. “Bir anlaşma yapalım. Ben tahtı istemiyorum sen bırakmak istemiyorsun. Madem öyle, sen çekilene kadar gölgede kalmayı kabul ediyorum.”
“Bu bir oyun mu?”
Lynnette bıkkın bir tavırla iç geçirdi. Friella’ya bakarak gözlerini devirdi. “Ben, sen değilim. Unuttun mu, Karanlık yalan söylemez.”
Friella şaşkınlıkla yüzüne baktı. Lynnette’in bunu bilmemesi gerekiyordu. Henüz sadece ilk öğretiyi vermişti.
“Bunu nereden biliyorsun?” diye sordu.
“Arianna ile olan anlaşmama şaşırmıyorsun ama Karanlık öğretileri bilmeme şaşırıyorsun. Sanırım sandıkları kadar zeki ve güçlü bir hükümdar değilsin, Friella. Belki de tahta en kısa zamanda geçmem en iyisi olacak.”
“Hayır! Anlaşmanı kabul ediyorum ama şartlarım var.”
“Şart koşacak durumda değilsin,” dedi Lynnette sakince.
“Anlaşma istemiyorsan en kısa zamanda eğitimini tamamlayıp tahta geç. Kaderin seni bekliyor sonuçta.”
Lynnette, yan gözle Friella’ya baktı. “Rol yeteneği yüksek biriyim ama oyuncu değil yazarım. Bu yüzden kendi kaderimi kendim yazarım.”
Friella bunun üzerine duraksadı. Şartlarından vazgeçmeyecekti ama Lynnette’in oldukça dişli olduğunu kabul ediyordu. Fakat yine de kimse onu görmemeli kimse kim olduğunu bilmemeliydi. Nitekim Lynnette de bunu istemiyordu.
“Çağlayan yakınlarındaki ormanın sınıra yakın bir köşesinde bir kulübe istiyorum. Şövalye ya da arkadaş gereksiz… Bir kılıç ve yeterince büyük bir kütüphane işimi görür,” dedi Lynnette düz bir sesle. “Hatta bunların hepsini kendim de yapabilirim,” derken gölgeler cisim kazanmış Lynnette’in kollarına sürtünmeye başlamıştı.
“Ama eğitim? Öğretileri ismen bilmen onları gerçek anlamda anladığını göstermez,” dedi Friella sakin bir sesle. Lynnette güzel, çınlayan bir kahkaha attı.
“Bana, beni anlatma Friella,” dedi. Ayağa kalktığında Lynnette’in boynundaki atar damarının tam üstünde altı köşeli bir yıldız figürü gördü. Her öğreti için bir çizgi, diye düşündü. O gerçekten, yeni kraliçemiz. O tahta çıkmalı. Karanlık’ın en parlak dönemi onunla başlayacak. Ama zihninin bencil tarafı güllere ondan başka kimsenin el sürmemesi gerektiğini haykırıyordu.
Lynnette, Friella’yı oturduğu yerde bırakıp ormana giderken gülümsedi. Ne kadar geç, o kadar iyiydi sonuçta.
Yeni bölümü umarım beğenirsiniz. Biraz yavan mı oldu ne ben pek sevmedim çok az aksiyon var burada :/ Neyse artık sonraki bölümde aksiyona geçiş yaparım artık... İyi okumalar

NOT: Altı köşeli yıldızın dini veya siyasi hiçbir hükmü yoktur! Sadece her öğreti için bir çizgi anlamı taşır. Altı öğreti var. Altı çizgi. Altı çizgiyi yerine yerleştirince köşeli yıldız çıkıyor. Başka şekil için çok uğraştım ama en düzgünü bu oldu.
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Hotaru_Usagi
Yavan bir bölüm mü ? İçinde aksiyon olan herşey yavanlıktan kaçmaz.Hem ben burada aksiyonsuz heyecan yaşadım...
Ben çok beğendim.Ellerine sağlık Irmak...
Önceki bölümleri görmedim özür dilerim, görmediğime pişmanım doğrusu hepsine ayrı ayrı yorum yapmak isterdim
Kurgu, betimlemeler, karakter analizleri herşeyi ile çok güzel...
"Rol yeteneği yüksek biriyim ama oyuncu değil yazarım. Bu yüzden kendi kaderimi kendim yazarım.”
Ellerine sağlık
Ben çok beğendim.Ellerine sağlık Irmak...
Önceki bölümleri görmedim özür dilerim, görmediğime pişmanım doğrusu hepsine ayrı ayrı yorum yapmak isterdim
Kurgu, betimlemeler, karakter analizleri herşeyi ile çok güzel...
"Rol yeteneği yüksek biriyim ama oyuncu değil yazarım. Bu yüzden kendi kaderimi kendim yazarım.”
Ellerine sağlık

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): sailor chibi chibi moon
Güzel bir bölüm olmuş devamını bekliyorum.Şuan fazla eleştiri öhöm yani yorum yapamayacağım üşüttüm biraz bu yüzden çok yorgunum bir dahaki bölüme artık. 


Bana bir kelime söyle sonsuzluğa ulaşan.
Bana bir hikaye anlat asla unutulmayan.
Bana bir gökyüzü göster karanlıktan daha koyu olan.
Bana bir hayal ver zamanın kalbini kıskandıran.


Demek Lynette'in kırmızı gözleri Arianna yüzündenmiş. Yeni anladım o.o
Cidden aksiyon fena olmaz :3 Gerçi bu hikaye böyle de çok güzel :3
Ayrıca şu Lynette resimde çok taş *-* Gerçi sen de demiştin gerçek halleri değil diye ama yine de taş yani asdfghs
Yeni bölüm isteriim >.<
Cidden aksiyon fena olmaz :3 Gerçi bu hikaye böyle de çok güzel :3
Ayrıca şu Lynette resimde çok taş *-* Gerçi sen de demiştin gerçek halleri değil diye ama yine de taş yani asdfghs

Yeni bölüm isteriim >.<

*rol tanrısı*~Aslıı^m.

Spoiler:

aksiyonsuz aksiyon yaratmışsın
şahsen bölümler çok beyenen bir okuyucun olarak ( ki bunu bir ayçaya,bir hayale,bir sana birde jan ablaya söylerim) bu bölümü hiçte yavan bulmadım.
hem aksiyon sessiz bir konuşmada bile geçebilir u.u
bu yorum bir sayfayı buur ve geçer devam edersem
yeni bölüm
yeni bölüm
yeni bölüm 

şahsen bölümler çok beyenen bir okuyucun olarak ( ki bunu bir ayçaya,bir hayale,bir sana birde jan ablaya söylerim) bu bölümü hiçte yavan bulmadım.
hem aksiyon sessiz bir konuşmada bile geçebilir u.u
bu yorum bir sayfayı buur ve geçer devam edersem

yeni bölüm



""Prometheus was punished by the gods for giving the gift of knowledge to man. He was cast into the bowels of the Earth and pecked by birds."" -Oracle Turret
INTP, 5w6, 9w1, 2w1, sp/sx
Sapioromantic Demisexual
INTP, 5w6, 9w1, 2w1, sp/sx
Sapioromantic Demisexual

Aksiyonu ilerde görcez bence hemde fazlasıyla :3
Harika bir bölüm her zamanki gibi Irmak-chanım o.o
Şu repliklerine bayılıyorum ya Lynette cCc
Adamım ve laf sokması *-*
Not~ ırmak chaaanım w.w mesaj hakkım bitti bende kontör yüklemeye üşeniyorum maleseeef T_T bi hafta içinde tekrar alıcam söz :3
Harika bir bölüm her zamanki gibi Irmak-chanım o.o
Şu repliklerine bayılıyorum ya Lynette cCc

Not~ ırmak chaaanım w.w mesaj hakkım bitti bende kontör yüklemeye üşeniyorum maleseeef T_T bi hafta içinde tekrar alıcam söz :3

imza için vinvin'e, ikon için de michiru-chan'a teşekkürleer <3


Ara için özür dilerim. Sailor Moon; SailorStarSun'a bölüm yazınca hatlar karışıyor arada neyse onun finalini verdim. Acemilik eserim bitti şimdi sıra ustalık eserimde.. (Kalfalık eserini hiç sormayın uzun hikaye) Neyse haydi iyi okumalar.
Bölüm 7
“Bir hain.”
Anlaşmanın üzerinden aylar geçmişti. Lynnette ormanın doğu sınırında bir kulübeye yerleşmişti. Uzun zamandır, ne Friella ne de Ruin ve Alamir’i görmemişti. Gerçi çok da umurunda değildi. Zaman zaman, ormandan çıkıp Çağlayan boyunca yürüdüğü oluyordu fakat onun dışında gölgelerle olan arkadaşlığına ara vermeden devam etmiş ve çoğunlukla kitapların arasına saklanarak zamanını geçirmişti. Bazen bir kâğıda bir şeyler karalıyordu; bu zaman zaman bir elbise oluyor zaman zaman da kelimelere dönüşüp kâğıda karışıyordu. Genel anlamda özgürdü. Sadece tek sorun hala sır gibi saklanmasıydı.
Zaman ona iyi davranıyordu. Sadece hatırlamaya çalıştığı eski evini aşırı zorlanarak hatırlıyordu. Sanki her şey ikiye bölünmüştü. Arianna’dan öncesi ve Arianna’dan sonrası… Karanlık ile ilgili her şey cam kadar netti ama sanki bir yaratık geçmişe dair bütün anılarını yiyordu.
Dönüp geriye baktığında yanan bir kamelya ve kanlı sunaktan başka hiçbir şey yoktu geride... Ne zaman geride hiç var olmadığını düşünmeye başlasa zihninin silik bir köşesinden Elena çığlık çığlığa bağırıyordu. Lynnette onun çığlıklarına gülüp geçiyordu. Artık her şey için çok geçti.
***
O gece kulübeden çıkıp sınırı kaplayan yüksek ve sık ağaçların arasında doğaüstü bir zarafetle, dans edercesine yürümeye başladı. Yaprakları hışırdatan rüzgâr tenini okşuyor, dans etmesi için onu heveslendiriyordu. Kalbinde çağlayan şarkı çok uzun süre sessiz kalamadan dudaklarına kadar taştı. Şarkısının büyüsünü bozan ise gergin bir kız sesi ve onu azarlayan yaşlı bir adamın sesi oldu.
“Senin gibi bir kızım olduğu için ne kadar utanıyorum tahmin edemezsin,” diye tısladı adam.
“Bana seçme şansı sunuldu baba! Onu seviyorum!”
“Ama o seni terk etti. Şimdi ortada kaldın.”
“Hayır, beni terk etmedi. Sadece protokolü uyguluyordu. Seçme şansı yok.”
“Seninle gelmeyeceğim, Pearl.”
“Neden? Orası mükemmel bir yer! Her zaman Güneş var ve Augias harika biri! Onunla tanışmalısın.”
“Augias? Işık Kralı’ndan mı bahsediyorsun?” Yaşlı adamın sesinden duyulan belirgin tiksinti Lynnette’in ilgisini iyice çekti.
“Git buradan Pearl! Burası senin evin değil.”
Yaşlı adamın uzaklaşan ayak seslerini duydu Lynnette. Adam oldukça hafif yürüyordu. Hayalet gibi…
Bir süre bekledi. Kız aynı yerde duruyor olmalıydı. Çok kısa bir süre sonra, sanki Lynnette’in düşüncelerini duymuş gibi harekete geçti. Kızın ayak sesleri ona doğru geliyordu. Lynnette anında harekete geçerek gölgelerini üzerinden attı. Kızıl gözlerine mavi bir renk verdi. Büyü kitaplarını karıştırmamış olabilirdi ama büyü sözlerine ihtiyacı yoktu. İstediği çoğu şeyi yapabilirdi sonuçta.
Üzerinde uzun esintide yavaşça dalgalanan duman rengi bir elbise vardı. Lynnette her şeyin tamam olduğuna karar verince elbisesini savurarak yürümeye başladı. Kızın adımları giderek yaklaşıyordu.
Pearl’ün şaşkınlık dolu ince sesi ormanda yankılandı. Gölgeler anında tepki verdi. Sinir ve tiksinti dolu bir ses çıkarttılar ama emirleri kesindi; yerlerinden kımıldayamazlardı. Aynı zamanda Pearl onları ne görebilir ne de duyabilirdi…
“Üzgünüm, seni korkutmak istememiştim,” dedi Lynnette hafif bir sesle. Çaresiz görünümlü insanlar daima herkesin sempatisini kazanırdı.
Pearl bir elini kalbine koyup yavaşça nefes aldı. Bir an Lynnette’i baştan aşağı süzdü. Ardından yüzüne yapmacık ama oldukça inandırıcı bir gülümseme yapıştırdı.
“Endişelenme, sadece aniden karşıma çıkınca biraz şaşırdım,” dedi. “Ormanın bu kısmında ne işin var?” diye sordu temkinli bir ifadeyle.
“Sınır bölgesini seviyorum. Beni evime yakın hissettiriyor, kaybettiklerime…” diye mırıldandı titrek bir sesle. Lynnette, rol yapabiliyorsun ama anlaşılıyor tatlım, diye düşündü.
“Hey, sen iyi misin?” diye sordu Pearl. Sesinde samimi bir endişe vardı. Lynnette içindeki zifiri karanlıkta bir şeyin kıpırdandığını hissetti.
“Ben iyiyim,” diye mırıldandı. “Sadece kaybettiğim onca şeye rağmen onu hala sevmek canımı yakıyor.” Lynnette gözlerini yere dikti. Neden böyle bir şey söylediğini bile bilmeden sessizce bekledi. Şimdi kulaklarında tuhaf sesler vardı.
“Sonsuza dek, unuttun mu?”
“Sonsuzluk senin ihanetinle bitti. Hain!”
Lynnette dişlerini sıktı. Bu da neydi böyle?
“Seni kurtarabilirim,” dedi Pearl gereğinden büyük bir coşkuyla.
“Nasıl?”
“Ben bir Işık Şövalyesiyim. Benimle gelirsen hayatına Işık getirebilirim.”
“Bunu nasıl yapacaksın?” diye sordu Lynnette küçük kız sesiyle. Pearl o kadar saftı ki, şüphe etmek aklının ucundan bile geçmemişti.
“Kılıcım üzerine yemin edeceğim.”
“O halde hemen yap!” dedi Lynnette inandırıcı bir hevesle.
“Hemen olmaz. Bu o kadar basit değil. Adın ne?” diye sordu Pearl ani bir merakla.
“Elena,” dedi Lynnette. Tehlikeli bir şekilde aklına gelen ilk ismi söylemişti. Eh, varis ismini veya seçtiği Lynnette ismini kullanamazdı, değil mi?
“Elena…” diye mırıldandı. “Sanki bu ismi daha önceden duymuştum…” Pearl bir tutam saçı işaret parmağına dolayıp kısa bir süre düşündü ama Lynnette devreye girip Elena hakkındaki bildiklerini engellediği için ele gelen bir bilgi bulamadı. “Her neyse. Ben Pearl.” Pearl, Lynnette’e elini uzattı. Lynnette bir an kararsızca eline baktı. Görünüşünü değiştirebilirdi ama gücünü gizleyemezdi. Buna rağmen uzanıp elini tuttu. O eli tutmak istemişti çünkü. Pearl’ün eli Lynnette’in eliyle buluşur buluşmaz yandı. Hissettiği güç muazzamdı. Karanlığın habercisi bir ışık gibiydi. Sabırlı, sinsi ama alev alev yanan bir güç, Lynnette’den Pearl’e kısa bir süreliğine aktı. Bu kısa süreli dokunuş bile Pearl’ü kavurmaya yetmişti. Sanki bir an için cehennemin bütün ruhları birleşip ona dokunmuş gibi hissetti. Pearl hızla elini geri çekerken Lynnette gücün farkına vardığını anladı.
“Seninle yarın burada buluşacağım. Şimdi gidip biriyle konuşmam lazım,” dedi Pearl hızlı hızlı. Lynnette’in cevap vermesine fırsat bırakmadan dönüp sık ağaçların arasında gözden kayboldu.
Bir süre olduğu yerde bekledikten sonra Lynnette’in dudakları hafifçe yukarı kıvrıldı. Gölgeler, Pearl’ün uzaklaşmasıyla Lynnette’in yanındaki yerini tekrar almışlardı.
Mavi gözlü Elena adeta çığlık atarak geldiği karanlığa geri döndü.
“Oyun istiyorsun,” diye mırıldandı. Sinsi gülümseyişi sesine yansımıştı. “O halde oynayalım, hain.”

Bölüm 7
“Bir hain.”
Anlaşmanın üzerinden aylar geçmişti. Lynnette ormanın doğu sınırında bir kulübeye yerleşmişti. Uzun zamandır, ne Friella ne de Ruin ve Alamir’i görmemişti. Gerçi çok da umurunda değildi. Zaman zaman, ormandan çıkıp Çağlayan boyunca yürüdüğü oluyordu fakat onun dışında gölgelerle olan arkadaşlığına ara vermeden devam etmiş ve çoğunlukla kitapların arasına saklanarak zamanını geçirmişti. Bazen bir kâğıda bir şeyler karalıyordu; bu zaman zaman bir elbise oluyor zaman zaman da kelimelere dönüşüp kâğıda karışıyordu. Genel anlamda özgürdü. Sadece tek sorun hala sır gibi saklanmasıydı.
Zaman ona iyi davranıyordu. Sadece hatırlamaya çalıştığı eski evini aşırı zorlanarak hatırlıyordu. Sanki her şey ikiye bölünmüştü. Arianna’dan öncesi ve Arianna’dan sonrası… Karanlık ile ilgili her şey cam kadar netti ama sanki bir yaratık geçmişe dair bütün anılarını yiyordu.
Dönüp geriye baktığında yanan bir kamelya ve kanlı sunaktan başka hiçbir şey yoktu geride... Ne zaman geride hiç var olmadığını düşünmeye başlasa zihninin silik bir köşesinden Elena çığlık çığlığa bağırıyordu. Lynnette onun çığlıklarına gülüp geçiyordu. Artık her şey için çok geçti.
***
O gece kulübeden çıkıp sınırı kaplayan yüksek ve sık ağaçların arasında doğaüstü bir zarafetle, dans edercesine yürümeye başladı. Yaprakları hışırdatan rüzgâr tenini okşuyor, dans etmesi için onu heveslendiriyordu. Kalbinde çağlayan şarkı çok uzun süre sessiz kalamadan dudaklarına kadar taştı. Şarkısının büyüsünü bozan ise gergin bir kız sesi ve onu azarlayan yaşlı bir adamın sesi oldu.
“Senin gibi bir kızım olduğu için ne kadar utanıyorum tahmin edemezsin,” diye tısladı adam.
“Bana seçme şansı sunuldu baba! Onu seviyorum!”
“Ama o seni terk etti. Şimdi ortada kaldın.”
“Hayır, beni terk etmedi. Sadece protokolü uyguluyordu. Seçme şansı yok.”
“Seninle gelmeyeceğim, Pearl.”
“Neden? Orası mükemmel bir yer! Her zaman Güneş var ve Augias harika biri! Onunla tanışmalısın.”
“Augias? Işık Kralı’ndan mı bahsediyorsun?” Yaşlı adamın sesinden duyulan belirgin tiksinti Lynnette’in ilgisini iyice çekti.
“Git buradan Pearl! Burası senin evin değil.”
Yaşlı adamın uzaklaşan ayak seslerini duydu Lynnette. Adam oldukça hafif yürüyordu. Hayalet gibi…
Bir süre bekledi. Kız aynı yerde duruyor olmalıydı. Çok kısa bir süre sonra, sanki Lynnette’in düşüncelerini duymuş gibi harekete geçti. Kızın ayak sesleri ona doğru geliyordu. Lynnette anında harekete geçerek gölgelerini üzerinden attı. Kızıl gözlerine mavi bir renk verdi. Büyü kitaplarını karıştırmamış olabilirdi ama büyü sözlerine ihtiyacı yoktu. İstediği çoğu şeyi yapabilirdi sonuçta.
Üzerinde uzun esintide yavaşça dalgalanan duman rengi bir elbise vardı. Lynnette her şeyin tamam olduğuna karar verince elbisesini savurarak yürümeye başladı. Kızın adımları giderek yaklaşıyordu.
Pearl’ün şaşkınlık dolu ince sesi ormanda yankılandı. Gölgeler anında tepki verdi. Sinir ve tiksinti dolu bir ses çıkarttılar ama emirleri kesindi; yerlerinden kımıldayamazlardı. Aynı zamanda Pearl onları ne görebilir ne de duyabilirdi…
“Üzgünüm, seni korkutmak istememiştim,” dedi Lynnette hafif bir sesle. Çaresiz görünümlü insanlar daima herkesin sempatisini kazanırdı.
Pearl bir elini kalbine koyup yavaşça nefes aldı. Bir an Lynnette’i baştan aşağı süzdü. Ardından yüzüne yapmacık ama oldukça inandırıcı bir gülümseme yapıştırdı.
“Endişelenme, sadece aniden karşıma çıkınca biraz şaşırdım,” dedi. “Ormanın bu kısmında ne işin var?” diye sordu temkinli bir ifadeyle.
“Sınır bölgesini seviyorum. Beni evime yakın hissettiriyor, kaybettiklerime…” diye mırıldandı titrek bir sesle. Lynnette, rol yapabiliyorsun ama anlaşılıyor tatlım, diye düşündü.
“Hey, sen iyi misin?” diye sordu Pearl. Sesinde samimi bir endişe vardı. Lynnette içindeki zifiri karanlıkta bir şeyin kıpırdandığını hissetti.
“Ben iyiyim,” diye mırıldandı. “Sadece kaybettiğim onca şeye rağmen onu hala sevmek canımı yakıyor.” Lynnette gözlerini yere dikti. Neden böyle bir şey söylediğini bile bilmeden sessizce bekledi. Şimdi kulaklarında tuhaf sesler vardı.
“Sonsuza dek, unuttun mu?”
“Sonsuzluk senin ihanetinle bitti. Hain!”
Lynnette dişlerini sıktı. Bu da neydi böyle?
“Seni kurtarabilirim,” dedi Pearl gereğinden büyük bir coşkuyla.
“Nasıl?”
“Ben bir Işık Şövalyesiyim. Benimle gelirsen hayatına Işık getirebilirim.”
“Bunu nasıl yapacaksın?” diye sordu Lynnette küçük kız sesiyle. Pearl o kadar saftı ki, şüphe etmek aklının ucundan bile geçmemişti.
“Kılıcım üzerine yemin edeceğim.”
“O halde hemen yap!” dedi Lynnette inandırıcı bir hevesle.
“Hemen olmaz. Bu o kadar basit değil. Adın ne?” diye sordu Pearl ani bir merakla.
“Elena,” dedi Lynnette. Tehlikeli bir şekilde aklına gelen ilk ismi söylemişti. Eh, varis ismini veya seçtiği Lynnette ismini kullanamazdı, değil mi?
“Elena…” diye mırıldandı. “Sanki bu ismi daha önceden duymuştum…” Pearl bir tutam saçı işaret parmağına dolayıp kısa bir süre düşündü ama Lynnette devreye girip Elena hakkındaki bildiklerini engellediği için ele gelen bir bilgi bulamadı. “Her neyse. Ben Pearl.” Pearl, Lynnette’e elini uzattı. Lynnette bir an kararsızca eline baktı. Görünüşünü değiştirebilirdi ama gücünü gizleyemezdi. Buna rağmen uzanıp elini tuttu. O eli tutmak istemişti çünkü. Pearl’ün eli Lynnette’in eliyle buluşur buluşmaz yandı. Hissettiği güç muazzamdı. Karanlığın habercisi bir ışık gibiydi. Sabırlı, sinsi ama alev alev yanan bir güç, Lynnette’den Pearl’e kısa bir süreliğine aktı. Bu kısa süreli dokunuş bile Pearl’ü kavurmaya yetmişti. Sanki bir an için cehennemin bütün ruhları birleşip ona dokunmuş gibi hissetti. Pearl hızla elini geri çekerken Lynnette gücün farkına vardığını anladı.
“Seninle yarın burada buluşacağım. Şimdi gidip biriyle konuşmam lazım,” dedi Pearl hızlı hızlı. Lynnette’in cevap vermesine fırsat bırakmadan dönüp sık ağaçların arasında gözden kayboldu.
Bir süre olduğu yerde bekledikten sonra Lynnette’in dudakları hafifçe yukarı kıvrıldı. Gölgeler, Pearl’ün uzaklaşmasıyla Lynnette’in yanındaki yerini tekrar almışlardı.
Mavi gözlü Elena adeta çığlık atarak geldiği karanlığa geri döndü.
“Oyun istiyorsun,” diye mırıldandı. Sinsi gülümseyişi sesine yansımıştı. “O halde oynayalım, hain.”

yani lynette ve elena artık farklı kişilkler peki neden hain oluyor 

""Prometheus was punished by the gods for giving the gift of knowledge to man. He was cast into the bowels of the Earth and pecked by birds."" -Oracle Turret
INTP, 5w6, 9w1, 2w1, sp/sx
Sapioromantic Demisexual
INTP, 5w6, 9w1, 2w1, sp/sx
Sapioromantic Demisexual

[i]hahahay be!! -nerden esti bilmiyorum ama iki ff'de iki yeni bölüm okudum heycanım çoştu heralde-
olayların bir kısmısından haberdar olmama rağmen halen karışık gelen yerler var.nasıl oluyo da her seferinde cümlelerinle büyülemeyi başarıyorsun bilmiyorum ırmak ama yine başardın. yne etkilendim. ayrıca dün verdiğin spo nu buradan bi parça olduğunu görmek de çok hoş *-*
umarım yeni bölümü de okuyabilirim.bekleyeceğim *-*[/i]
olayların bir kısmısından haberdar olmama rağmen halen karışık gelen yerler var.nasıl oluyo da her seferinde cümlelerinle büyülemeyi başarıyorsun bilmiyorum ırmak ama yine başardın. yne etkilendim. ayrıca dün verdiğin spo nu buradan bi parça olduğunu görmek de çok hoş *-*
Spoiler:
umarım yeni bölümü de okuyabilirim.bekleyeceğim *-*[/i]
Çok Yanlışım.

4. sayfa (Toplam 6 sayfa) [ 87 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |