Gölgedeki Melek.... Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, Sonraki |
Yazar
Mesaj


İşte sabırsızlıkla beklediğiniz yeni bölüm geldi ...
Ah! Aman Tanrım! Onun kolunu yakalamıştı.Patience'nin kalbi resmen boğazında atıyordu.Çok hızlı nefes alıp veriyordu.Panik yapmıştı.Korkudan asla ve asla olmayan şey ilk defa başına geliyodu.Korkudan gözleri dolmuştu! Lucian tam karşısında durmuş sert bakışlarla kolunu tutuyordu.Onu kendine doğru çekti ve elindeki anahtarı sertçe çekip aldı.Patience'nin korkudan dudakları bir çizgi halini almıştı.Aslında korkmamalıydı ama elinde değildi.Lucian kolunu o kadar sıkı tutuyorduki!
Birden Lucian'nın gözleri şaşkınlıkla büyüdü.Kolunu hemen bıraktı ve birkaç adım geri çekildi.Patience daha ne olduğunu anlıyamadan Lucian konuşmaya başladı.
'' Senin aklını hiçbir şekilde okuyamıyorum , ama gözyaşlarından aklından geçenleri görebiliyorum... Bu çok - çok garip.... Gözyaşlarından birden kolundaki acıyı şiddetli bir şekilde hissettim! Ah Miley gördün mü ? Sana dediğim ve düşündüğüm şey kesinlikle doğru o bir yarı ölümsüz''dedi.Söylediklerine kendisi de inanmıyor gibiydi...
Nasıl olurdu ? O kesinlikle bir ölümlüydü! Babası ölümsüz olsaydı asla ölmezdi! Birden içinde bir ateş patlaması oldu ve başını hızla Luciana doğru kaldırdı.Kendini hiç bu kadar kızgın hissetmemişti.Luciana doğru korkusuz bir kaç adım attı ve işaret parmağıyla onu sertçe dürttü.
''Bütün bunları nerden biliyorsun? Nesiniz siz?! Benden ne istiyorsunuz ? Her kimseniz peşimi bırakın!''dedi.Aslında daha fazla şey söylemek isterdi ama bu sinirle kekelemeye korktu. Çünkü küçükken sinirlendiğin de hep kekelerdi ve bu yüzden kendinden nefret ederdi. Derin bir nefes aldı, sinirlenmemeliydi.Lucian ona artık kızgın değil, şaşkınlıkla bakıyordu.Ama bu sinirlerini yatıştırmaya yetmedi ve hızla kapıyı açıp çıktı.Kapıyı arkasından sertçe çarptı ve hızla oradan uzaklaşmaya başladı.Kendilerini ne sanıyorlardı.O kadar sinirliydi ki birden kendini arabaların hızla geçtiği caddenin ortasında bulunca şaşkınlıktan olduğu yerde donup kaldı.Korna sesleri birbirine karışmıştı .... Ah hiç şüphesiz bu onun sonuydu...
Ah! Aman Tanrım! Onun kolunu yakalamıştı.Patience'nin kalbi resmen boğazında atıyordu.Çok hızlı nefes alıp veriyordu.Panik yapmıştı.Korkudan asla ve asla olmayan şey ilk defa başına geliyodu.Korkudan gözleri dolmuştu! Lucian tam karşısında durmuş sert bakışlarla kolunu tutuyordu.Onu kendine doğru çekti ve elindeki anahtarı sertçe çekip aldı.Patience'nin korkudan dudakları bir çizgi halini almıştı.Aslında korkmamalıydı ama elinde değildi.Lucian kolunu o kadar sıkı tutuyorduki!
Birden Lucian'nın gözleri şaşkınlıkla büyüdü.Kolunu hemen bıraktı ve birkaç adım geri çekildi.Patience daha ne olduğunu anlıyamadan Lucian konuşmaya başladı.
'' Senin aklını hiçbir şekilde okuyamıyorum , ama gözyaşlarından aklından geçenleri görebiliyorum... Bu çok - çok garip.... Gözyaşlarından birden kolundaki acıyı şiddetli bir şekilde hissettim! Ah Miley gördün mü ? Sana dediğim ve düşündüğüm şey kesinlikle doğru o bir yarı ölümsüz''dedi.Söylediklerine kendisi de inanmıyor gibiydi...
Nasıl olurdu ? O kesinlikle bir ölümlüydü! Babası ölümsüz olsaydı asla ölmezdi! Birden içinde bir ateş patlaması oldu ve başını hızla Luciana doğru kaldırdı.Kendini hiç bu kadar kızgın hissetmemişti.Luciana doğru korkusuz bir kaç adım attı ve işaret parmağıyla onu sertçe dürttü.
''Bütün bunları nerden biliyorsun? Nesiniz siz?! Benden ne istiyorsunuz ? Her kimseniz peşimi bırakın!''dedi.Aslında daha fazla şey söylemek isterdi ama bu sinirle kekelemeye korktu. Çünkü küçükken sinirlendiğin de hep kekelerdi ve bu yüzden kendinden nefret ederdi. Derin bir nefes aldı, sinirlenmemeliydi.Lucian ona artık kızgın değil, şaşkınlıkla bakıyordu.Ama bu sinirlerini yatıştırmaya yetmedi ve hızla kapıyı açıp çıktı.Kapıyı arkasından sertçe çarptı ve hızla oradan uzaklaşmaya başladı.Kendilerini ne sanıyorlardı.O kadar sinirliydi ki birden kendini arabaların hızla geçtiği caddenin ortasında bulunca şaşkınlıktan olduğu yerde donup kaldı.Korna sesleri birbirine karışmıştı .... Ah hiç şüphesiz bu onun sonuydu...








Yolun ortasında kalakalmıştı ne yapacağını bilemeden öylece duruyordu .
Birden arkasından ani bir korna sesi işitti.
Arkasına dönmesiyle sürücü koltuğundaki yaşlı adamın korkuyla ve telaşla yıkanmış yüzünü gördü.Son anda arabayı sola doğru kırsa da artık fark eden pek bir şey yoktu.Araba zor olsa da frenleyerek yolun kenarındaki bariyerlere çarptı ve düşen bir kaç taş beraberinde Patience'i de götürdü.
Kendini boşlukta bulan Patience kurtulamayacağını anlayınca korkusunu hafifletmek için gözlerini sıkı sıkı yumdu.Suyla bir araya geldiğinde kalbindeki korku daha da şiddetlendi.Yüzme bilmiyordu.
Acemice bir kaç kulaç attı ama bunu suyun dibine doğru inerken yapacak kadar sıfırdı bilgisi.Suyun dibinde debelenmeye başladı.
Beyni iflas olmuş gibiydi.
Sadece iç güdüyle hayatta kalma savaşı veriyordu.
Ne kadar yorgun olduğunu suyun dibindeki yumuşak çamurumsu kumlara serilince fark etti.
O kadar halsizdi ki!Bakışları donuklaştı.
Su 2-3 metre kadar derindi ve suyun üstündeki telaşlı konuşmaları ,ambulans vb. sesini boğuk bir şekilde duyabiliyordu.
Gözlerini tekrar kapatarak büyük bir nefes aldı!
Ve korkusu -nedense- git gide azaldı.
Korkusunun gitmesiyle beynin de şimşeklerin çakması bir oldu.
Nefes alabiliyordu!!!
Bir kaç kişinin suya atladığını fark edince -anlamadığı bir şekilde- daha da telaşlandı.
Su altında nefes alabildiğini bilseler ne yaparlardı acaba!?
Aşinası olduğu bir el onu bu düşüncelerinden sıyırarak kolundan yukarı doğru çekti.
Su yüzüne çıktığında ıslak okul forması tenine yapışmış , giysilerinden sular akıyordu. Onu sakinleştirmeye çalışan bir kaç kişi sivildi geri kalanı sağlık görevlilerinden ve polislerden oluşuyordu.
Bir memur gelip şikayetçi olup olmadığını sordu.Ama beyni o kadar meşguldu ki memuru duymazdan geldi.
Memur bir kaç kere daha tekrarlayınca sinirle:
-Hayır kimseden şikayetçi olmuyorum !,diye bağırdı.Yaşlı adam bu sözleri duyar duymaz rahatlayarak arabasına döndü.
Memur ise homurdanarak yanındakilere işaret edip arabaya bindi.
Siviller dağıldıktan sonra sağlık görevlileri de Patience'in tansiyon vb. ölçüp bir şey olmadığını sadece kısa bir şok geçirdiğini anlayarak olay yerinden ayrıldılar.
Şimdi sadece Patience,Lucian ve Miley kalmıştı.
*******
inşallah beğenirsiniz
Birden arkasından ani bir korna sesi işitti.
Arkasına dönmesiyle sürücü koltuğundaki yaşlı adamın korkuyla ve telaşla yıkanmış yüzünü gördü.Son anda arabayı sola doğru kırsa da artık fark eden pek bir şey yoktu.Araba zor olsa da frenleyerek yolun kenarındaki bariyerlere çarptı ve düşen bir kaç taş beraberinde Patience'i de götürdü.
Kendini boşlukta bulan Patience kurtulamayacağını anlayınca korkusunu hafifletmek için gözlerini sıkı sıkı yumdu.Suyla bir araya geldiğinde kalbindeki korku daha da şiddetlendi.Yüzme bilmiyordu.
Acemice bir kaç kulaç attı ama bunu suyun dibine doğru inerken yapacak kadar sıfırdı bilgisi.Suyun dibinde debelenmeye başladı.
Beyni iflas olmuş gibiydi.
Sadece iç güdüyle hayatta kalma savaşı veriyordu.
Ne kadar yorgun olduğunu suyun dibindeki yumuşak çamurumsu kumlara serilince fark etti.
O kadar halsizdi ki!Bakışları donuklaştı.
Su 2-3 metre kadar derindi ve suyun üstündeki telaşlı konuşmaları ,ambulans vb. sesini boğuk bir şekilde duyabiliyordu.
Gözlerini tekrar kapatarak büyük bir nefes aldı!
Ve korkusu -nedense- git gide azaldı.
Korkusunun gitmesiyle beynin de şimşeklerin çakması bir oldu.
Nefes alabiliyordu!!!
Bir kaç kişinin suya atladığını fark edince -anlamadığı bir şekilde- daha da telaşlandı.
Su altında nefes alabildiğini bilseler ne yaparlardı acaba!?
Aşinası olduğu bir el onu bu düşüncelerinden sıyırarak kolundan yukarı doğru çekti.
Su yüzüne çıktığında ıslak okul forması tenine yapışmış , giysilerinden sular akıyordu. Onu sakinleştirmeye çalışan bir kaç kişi sivildi geri kalanı sağlık görevlilerinden ve polislerden oluşuyordu.
Bir memur gelip şikayetçi olup olmadığını sordu.Ama beyni o kadar meşguldu ki memuru duymazdan geldi.
Memur bir kaç kere daha tekrarlayınca sinirle:
-Hayır kimseden şikayetçi olmuyorum !,diye bağırdı.Yaşlı adam bu sözleri duyar duymaz rahatlayarak arabasına döndü.
Memur ise homurdanarak yanındakilere işaret edip arabaya bindi.
Siviller dağıldıktan sonra sağlık görevlileri de Patience'in tansiyon vb. ölçüp bir şey olmadığını sadece kısa bir şok geçirdiğini anlayarak olay yerinden ayrıldılar.
Şimdi sadece Patience,Lucian ve Miley kalmıştı.
*******
inşallah beğenirsiniz

*roll tanrısı* emeklerine sağlık
<3<3

<3<3





3. sayfa (Toplam 7 sayfa) [ 95 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |