Gölgedeki Melek.... Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Aman Tanrım! Ne kadar da çok ses vardı beyninde.Sanki su beynini uyandırmış gibiydi.Herkesin seslerini duyuyordu ama kimse konuşmuyordu.Beynine durmasını emretti.Fırtınalar kopuyordu beyninde.Öncelikle insanların beyinlerini okuyabildiğini şaşırtıcı ve hatta belkide korkutucu bir şekilde öğrenmişti , sonra yarı ölümsüz olduğunu öğrenmişti ve bu da yetmezmiş gibi birde suyun altında nefes alabildiğini fark etmişti.İnsanlar ona bakmıyorlardı ama beyinleri sanki Patience sinyal gönderiyordu.Tam beynine bağırmasını emredicekti ki herşey sessizleşti. Ne ? Neler oluyordu ? Patience şaşkınlıkla etrafına bakındı ve Lucianı gördü.O burada mıydı ? Ah sanki çok lazımdı! Kaşlarını çattı , çünkü Lucian ona alaycı bir ifadeyle sanki 'gördün mü başına neler geldi ?' dermiş gibiydi.Patience'nin tüm vücudu sinirden kasıldı.Onunla tartışmaya girmek istemiyordu ama işte lanet olsası buraya geliyordu! Patience kaçabilirdi ancak bu onu bir korkak gibi göstermek için mükemmel bir yoldu , ki o bunu istemiyordu. Ellerini yanında yumruk yaptı ve Lucianın gelmesini bekledi. Lucian ona yaklaştı ve bir kol mesafesinde durdu.
''Beni dinleseydin başına bunlar gelmezdi ama bir yandan iyi de oldu çünkü sana yarı ölümsüz olduğunu da kanıtlamış oldum.Ama başına çok daha kötü birşey gelebilirdi ve bundan ben sorumlu olurdum bu yüzden artık davranışlarına dikkat et!'' bu son söz Patienceyi çileden çıkartmaya yetmişti. Lucian'a güçlü bir tekme atma dürtüsüyle savaşıyordu dişlerini sıkarak konuşuyordu.
''Sen bana ne yapacağımı söyleyemezssin. Hele bir gündür tanıdığım bir insan bana asla karışamaz eğer bunu bir daha yaparsan olacakalardan ben sorumlu değilim! dedi ve sinirle uzaklaşmaya başladı. Lucian arkasından gülümsüyordu.
''Benim tatlı Patience'im daha öğreneceğin çok şey var ....'' dedi bu söz çok fazla şey ifade ediyordu.
Umarım beğenirsiniz.
''Beni dinleseydin başına bunlar gelmezdi ama bir yandan iyi de oldu çünkü sana yarı ölümsüz olduğunu da kanıtlamış oldum.Ama başına çok daha kötü birşey gelebilirdi ve bundan ben sorumlu olurdum bu yüzden artık davranışlarına dikkat et!'' bu son söz Patienceyi çileden çıkartmaya yetmişti. Lucian'a güçlü bir tekme atma dürtüsüyle savaşıyordu dişlerini sıkarak konuşuyordu.
''Sen bana ne yapacağımı söyleyemezssin. Hele bir gündür tanıdığım bir insan bana asla karışamaz eğer bunu bir daha yaparsan olacakalardan ben sorumlu değilim! dedi ve sinirle uzaklaşmaya başladı. Lucian arkasından gülümsüyordu.
''Benim tatlı Patience'im daha öğreneceğin çok şey var ....'' dedi bu söz çok fazla şey ifade ediyordu.
Umarım beğenirsiniz.





Patience duyduğu son sözü unutmak için kıyı boyunca yürüdü.
Onun sözleri neden onu bu kadar etkilemişti ki!?Miley şimdi ne yapıyordu?Birden yolun ortasında gülmeye başladı.Bir kaç kişi yanından geçerken belli etmeden ona şaşkınlıkla baktı.Hatta biri işi ilerletip onun gözlerinin içine dik dik baktı ve yoluna devam ederken sık sık arkasına dönüp baktı.Patience beyinin içinden 'Ben ölümsüzüm!!' diye bağırdı.İçi kıpırdıyordu.Yanakları pespembe olmuştu.
Neşeyle yanından geçen bir çifte baktı.Birden 'Neden onun teklifini kabul ettim ki' diye bir ses duydu etrafına bakındı bir kaç kez kimse onunla konuşmuyordu hatta çevresinde sıkıcı bir çiftten başka kimse yoktu.Birden beyninde şimşek çaktı:
-Beyin okuyorum galiba,diye düşünceli ve heyecan dolu bir şekilde seslere yoğunlaştı.Yanında ki iri yarı adamsa ondan beklenmeyecek bir şekilde'Evet şimdi zamanı geldi' diyordu garip bir şekilde adamın duygularını hissediyordu!Adam birden kırmızı kadife bir kutu çıkardı.Patience bilinçli olan ilk deneyimini gerçekleştirmiş olmanın keyfiyle hızla yürümeye başladı.Sonra bir anda ortam gerçekten çok sessizleşti sadece kendi ayak sesleri ve...Aman tanrım! birden durdu ve telaşlı ayak sesleri de onla birlikte durdu
.Arkasına bakmadan uzaklaşmak istedi fakat kimden korkuyordu ki! O yarı ölümsüzdü, akıl okuyordu ve kısmen birinin duygularını hissedebiliyordu.Hızla arkasına döndü ve Lucian ile burun buruna geldi:
-Sen n-ne yapıyo...
-Miley senin güvende olduğunu bilmek istedi , küstahca gülümsedi ve :
-Ayrıca şunu bilmeni isterim ki sen birinin aklını okurken ben de senin aklını okuyabiliyorum, sırıtması yüzünde bariz bir şekilde yayıldı.Patience aklına bir şey gelmiş gibi ciddileşti:
-Biliyor musun bu seni hiç il-gi-len-dir-mez!,Yürümeye devam etti ama Lucian'ın düşüncelerini çok merak ediyordu.Yakında ki bir banka aniden oturdu.Lucian onu şaşkınlıkla izliyordu.Deniz tam karşısında duruyordu.Ve ufukta ki Güneş turuncu ve kırmızı renkleriyle gökyüzünü bugün için son kez ısıtıyordu adeta..Deniz Güneşten parlayan kırmızı ve turuncu renlere boyanmıştı...Patience bu manzarayı büyük bir gülümsemeyle izlerken Lucian da kararsız bir şekilde banka oturdu:
-Sanırım bana söyleyeceğin bir şey var?
-Evet...Ben tam olarak neyim? Yani türümün bir ismi vardır elbette değil mi? ya da başka özellikler?
-Evet sanırım bu konuda çok şey öğreneceksin
-Bence eğitimime bugünden başlamalıyız - Birden gülümsemesi dondu-Lucian tedirgince :
-Ne oldu?
-En baştan başlayabiliriz
-Yani?
-Babamdan...
Onun sözleri neden onu bu kadar etkilemişti ki!?Miley şimdi ne yapıyordu?Birden yolun ortasında gülmeye başladı.Bir kaç kişi yanından geçerken belli etmeden ona şaşkınlıkla baktı.Hatta biri işi ilerletip onun gözlerinin içine dik dik baktı ve yoluna devam ederken sık sık arkasına dönüp baktı.Patience beyinin içinden 'Ben ölümsüzüm!!' diye bağırdı.İçi kıpırdıyordu.Yanakları pespembe olmuştu.
Neşeyle yanından geçen bir çifte baktı.Birden 'Neden onun teklifini kabul ettim ki' diye bir ses duydu etrafına bakındı bir kaç kez kimse onunla konuşmuyordu hatta çevresinde sıkıcı bir çiftten başka kimse yoktu.Birden beyninde şimşek çaktı:
-Beyin okuyorum galiba,diye düşünceli ve heyecan dolu bir şekilde seslere yoğunlaştı.Yanında ki iri yarı adamsa ondan beklenmeyecek bir şekilde'Evet şimdi zamanı geldi' diyordu garip bir şekilde adamın duygularını hissediyordu!Adam birden kırmızı kadife bir kutu çıkardı.Patience bilinçli olan ilk deneyimini gerçekleştirmiş olmanın keyfiyle hızla yürümeye başladı.Sonra bir anda ortam gerçekten çok sessizleşti sadece kendi ayak sesleri ve...Aman tanrım! birden durdu ve telaşlı ayak sesleri de onla birlikte durdu
.Arkasına bakmadan uzaklaşmak istedi fakat kimden korkuyordu ki! O yarı ölümsüzdü, akıl okuyordu ve kısmen birinin duygularını hissedebiliyordu.Hızla arkasına döndü ve Lucian ile burun buruna geldi:
-Sen n-ne yapıyo...
-Miley senin güvende olduğunu bilmek istedi , küstahca gülümsedi ve :
-Ayrıca şunu bilmeni isterim ki sen birinin aklını okurken ben de senin aklını okuyabiliyorum, sırıtması yüzünde bariz bir şekilde yayıldı.Patience aklına bir şey gelmiş gibi ciddileşti:
-Biliyor musun bu seni hiç il-gi-len-dir-mez!,Yürümeye devam etti ama Lucian'ın düşüncelerini çok merak ediyordu.Yakında ki bir banka aniden oturdu.Lucian onu şaşkınlıkla izliyordu.Deniz tam karşısında duruyordu.Ve ufukta ki Güneş turuncu ve kırmızı renkleriyle gökyüzünü bugün için son kez ısıtıyordu adeta..Deniz Güneşten parlayan kırmızı ve turuncu renlere boyanmıştı...Patience bu manzarayı büyük bir gülümsemeyle izlerken Lucian da kararsız bir şekilde banka oturdu:
-Sanırım bana söyleyeceğin bir şey var?
-Evet...Ben tam olarak neyim? Yani türümün bir ismi vardır elbette değil mi? ya da başka özellikler?
-Evet sanırım bu konuda çok şey öğreneceksin
-Bence eğitimime bugünden başlamalıyız - Birden gülümsemesi dondu-Lucian tedirgince :
-Ne oldu?
-En baştan başlayabiliriz
-Yani?
-Babamdan...
*roll tanrısı* emeklerine sağlık
<3<3

<3<3





İşte yeni bölüm geldi arkadaşlar... Bu arada Hoshiyle kararlaştırdığımıza göre Fanficimizin adı Gölgedeki Melek....
''Babandan mı?'' neden soruyordu ki ?! Tabiki de babasından bahsedeceklerdi.Sonuçta babası ölmüştü.Ve babası oldukça saygın bir insandı.Bu melek kendisi hakkında birşeyler biliyorsa elbetteki babası hakkında da birşeyler biliyor olmalıydı.
Hafif bir rüzgar Patience'nin ceketine daha sıkı sarılmasına neden oldu.Deniz kenarı bir hayli esiyordu.Patience Lucian'ın gözlerinin içine baktı Lucian onun bir cevap beklediğini biliyordu.Öyleyse oda anlatacaktı.Patiencenin babasının ölümünün asıl nedenini bilmeye ihtiyacı vardı.Lucian uzunca içini çekti ve anlatmaya başladı.
''Bak Patience bildiğin üzere Melekler ölümsüz varlıklardır.Ve baban bir ölümsüz değildi.Ancak annen öyleydi.Sen daha yeni doğduğunda beni seni korumakla görevlendirdiler ancak annen buna itiraz etti.Çünkü , kendisi seni ve babanı herşeyden koruyabileceğine inanıyordu.Ama baş melekler buna itiraz ettiler çünkü , her melek dünyaya geldiği zaman güçleri olduğundan daha da azalır , ancak ben öyle değilim ben buraya seni korumak için geldim.''Lucian Patience'nin tepkisini görmek için yüzüne baktı.Patience düşünceli gözüküyordu.
''Ama neyden ? Beni neyden korumak istiyorsun ki ?'' bu soruyu sorması tuhaf değildi.Lucian ona gülümsedi ve;
''Herşeyden , aklına gelebilecek herşeyden Patience çünkü, sen özelsin ve her melek iyi değildir anladın mı ? Bazıları yoldan sapmışlardır ama sana öyle iyi görünürler ki asla anlayamazsın.Evet annen seni ve babanı tek başına korumak için çok ısrar etti ve baş meleklerden ona bir şans tanımalarını istedi.Baş melekler bunu kabul ettiler ama ben seni ve babanı gizlice izliyordum.Sonra nasıl olduysa annen beni fark etti ve baş meleklerle tartıştı.Baş melekler onu huzurlarından kovdular ancak annen bir düşmüş melek değil.Sadece kafası çok karışıktı. Baş melekler ondan güçlerini bir süreliğine aldılar ve benim bu bir süre dediğim tam 20 yıldı.Sen 20 yaşına geldiğin zaman annen güçlerini tekrar kazanacak.İşte tam bu esnada kovulmuş bir melek olan Patch devreye girdi ve bir sürcünün beynine girip babanı ezmeye zorladı.Sonrasını biliyorsun zaten. Ama kötü olan şey baş meleklerin Patch'i henüz yakalayamamış olmaları.Sanırım herhangi bir insan görünümüne bürünmüş olabilir bu yüzden çok dikkatli olmalısın anladın mı ?''dedi.Patience şok olmuş durumdaydı.Acaba bu o Patch olabilir miydi ? Ama Patience dünyada binlerce Patch olduğuna emindi.Patience gözlerini kısıp Luciana baktı.
''Hey , eminim ki Patch adında dünyada binlerce insan vardır.Her Patch'i yakalayıp melek olup olmadıklarına mı bakacaksınız yani ?''
''Öncelikle o bir kovulmuş melek ve hayır , her Patch'i tek tek kimlik sırasına sokup taramıyacağız bizler polis değil meleğiz.Ayrıca - elini kolyesinin üzerine koydu - bu kolye sayesinde kimin insan kimin melek olduğunu anlayabiliyorum.Herneyse bu günlük bu kadar bilgi yeterli sanırım yarın tekrar görüşmek üzere eğer başın belaya girerse bana seslen yeter ama mümkünse aklından''Lucian ona göz kırptı ve uzaklaşmaya başladı.Patience yarın Lucianı Patchle tanıştıracak ve öyle olup olmadığını anlayacaklardı. Bu pekte zor olmasa gerek diye düşündü Patience.İçten içe öyle olmaması için dua ediyordu....
Umarım beğenirsiniz ^^
''Babandan mı?'' neden soruyordu ki ?! Tabiki de babasından bahsedeceklerdi.Sonuçta babası ölmüştü.Ve babası oldukça saygın bir insandı.Bu melek kendisi hakkında birşeyler biliyorsa elbetteki babası hakkında da birşeyler biliyor olmalıydı.
Hafif bir rüzgar Patience'nin ceketine daha sıkı sarılmasına neden oldu.Deniz kenarı bir hayli esiyordu.Patience Lucian'ın gözlerinin içine baktı Lucian onun bir cevap beklediğini biliyordu.Öyleyse oda anlatacaktı.Patiencenin babasının ölümünün asıl nedenini bilmeye ihtiyacı vardı.Lucian uzunca içini çekti ve anlatmaya başladı.
''Bak Patience bildiğin üzere Melekler ölümsüz varlıklardır.Ve baban bir ölümsüz değildi.Ancak annen öyleydi.Sen daha yeni doğduğunda beni seni korumakla görevlendirdiler ancak annen buna itiraz etti.Çünkü , kendisi seni ve babanı herşeyden koruyabileceğine inanıyordu.Ama baş melekler buna itiraz ettiler çünkü , her melek dünyaya geldiği zaman güçleri olduğundan daha da azalır , ancak ben öyle değilim ben buraya seni korumak için geldim.''Lucian Patience'nin tepkisini görmek için yüzüne baktı.Patience düşünceli gözüküyordu.
''Ama neyden ? Beni neyden korumak istiyorsun ki ?'' bu soruyu sorması tuhaf değildi.Lucian ona gülümsedi ve;
''Herşeyden , aklına gelebilecek herşeyden Patience çünkü, sen özelsin ve her melek iyi değildir anladın mı ? Bazıları yoldan sapmışlardır ama sana öyle iyi görünürler ki asla anlayamazsın.Evet annen seni ve babanı tek başına korumak için çok ısrar etti ve baş meleklerden ona bir şans tanımalarını istedi.Baş melekler bunu kabul ettiler ama ben seni ve babanı gizlice izliyordum.Sonra nasıl olduysa annen beni fark etti ve baş meleklerle tartıştı.Baş melekler onu huzurlarından kovdular ancak annen bir düşmüş melek değil.Sadece kafası çok karışıktı. Baş melekler ondan güçlerini bir süreliğine aldılar ve benim bu bir süre dediğim tam 20 yıldı.Sen 20 yaşına geldiğin zaman annen güçlerini tekrar kazanacak.İşte tam bu esnada kovulmuş bir melek olan Patch devreye girdi ve bir sürcünün beynine girip babanı ezmeye zorladı.Sonrasını biliyorsun zaten. Ama kötü olan şey baş meleklerin Patch'i henüz yakalayamamış olmaları.Sanırım herhangi bir insan görünümüne bürünmüş olabilir bu yüzden çok dikkatli olmalısın anladın mı ?''dedi.Patience şok olmuş durumdaydı.Acaba bu o Patch olabilir miydi ? Ama Patience dünyada binlerce Patch olduğuna emindi.Patience gözlerini kısıp Luciana baktı.
''Hey , eminim ki Patch adında dünyada binlerce insan vardır.Her Patch'i yakalayıp melek olup olmadıklarına mı bakacaksınız yani ?''
''Öncelikle o bir kovulmuş melek ve hayır , her Patch'i tek tek kimlik sırasına sokup taramıyacağız bizler polis değil meleğiz.Ayrıca - elini kolyesinin üzerine koydu - bu kolye sayesinde kimin insan kimin melek olduğunu anlayabiliyorum.Herneyse bu günlük bu kadar bilgi yeterli sanırım yarın tekrar görüşmek üzere eğer başın belaya girerse bana seslen yeter ama mümkünse aklından''Lucian ona göz kırptı ve uzaklaşmaya başladı.Patience yarın Lucianı Patchle tanıştıracak ve öyle olup olmadığını anlayacaklardı. Bu pekte zor olmasa gerek diye düşündü Patience.İçten içe öyle olmaması için dua ediyordu....
Umarım beğenirsiniz ^^





4. sayfa (Toplam 7 sayfa) [ 95 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |