Yıllar Sonra 5.Bölüm:Eğitim Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj

Şuan benim yazdıklarımdan kat kat daha iyi assdfg
Tamam ama çok çatlatma bizi bekliyoruz yeni bölümleri
Not: bu arada ilk bölüm çok mu uzun olmuş dört (dört saydım ben
) parça :p ondan dört bölüm çıkarabilirdin.

Tamam ama çok çatlatma bizi bekliyoruz yeni bölümleri

Not: bu arada ilk bölüm çok mu uzun olmuş dört (dört saydım ben


imza için vinvin'e, ikon için de michiru-chan'a teşekkürleer <3
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): sailor V
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): rei_setsuna
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): sailor V
gerçekten meleğim^^' çok güzel olmuş gerçekten çok güzel yazıosun şimdi bn senle beraber yazıorum ya korktum falla ya batırırsam fanfici??? ayrıca misa da yüzsüz mü ne be yoh dio çocuk geleo öpüo kaçıo
fln cık cık olmas ki böle ama hanabi'ye de üzüldüm
ha tam bnm evdeki hallerimi yaşıo kız cağız 



*roll tanrısı* emeklerine sağlık
<3<3

<3<3


Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): sailor V

İşte arkadaşlar yeni bölümle karşınızdayım biraz gecikti üzgünüm çünkü ben yazlıktayım orda nadiren babam geldiğinde internet oluyor aman neyse yazim ben haha
Yıllar sonra 2. Bölüm : Gizemli Biri
''Eee nasıl ? Beğendin mi bakalım Londrayı ? '' diye sordu Kennosuke.Günlerden cumartesiydi ve Kennosuke Misa - chan'a verdiği sözü yerine getiriyordu.Okuldan gelirken birkaç gezi dergisi satın almıştı.Aslında pek gezen bir insan da değildi hani.Ama misafirler gezmeyi hak ederlerdi.Şimdi ikisi Londranın en ünlü Restorantında oturmuş kahve içiyor ve pasta yiyorlardı.Bu Restorant Kennosukenin teyzesinin arkadaşına aitti.İsmi kendisi kadar hoştu.Restorant'ın adı;Secrets of Fairys'ti bu Perilerin Sırrı anlamına geliyordu.İlk başlarda Kennosuke bu adı garipsemişti ancak sonraları ona oldukça doğru gelmeye başladı.Çünkü bayan Passion'un tatlıları o kadar güzeldi ki! Ancak birisi bunun tarifini sorduğunda bunun sır olduğunu söyler ve gülerek uzaklaşırdı.Bayan Passionun Kızıl saçları ve çimen yeşili gözleri vardı .Kocasıda onunkisi kadar iyi kalpli bir insandı.Bayan Passionun hiç çocuğu olmadığından çocuk evlat edinmişti.İki tane kızdı bunlar , adları ise tıpkı kendileri gibi hoştu ,ayrıca ikizlerdi.Birinin adı Jennefer'di Güneş turuncusu sarıyla karışık saçları ve deniz kadar mavi parlak canlı gözleri vardı.Bir diğerinin adı ise Daphne'ydi Onun ise saçları siyah gözleri bal rengiydi her ikisi de 12 yaşındaydı. Anlaşılan büyüyünce çok can yakıcaklardı.Kennosuke Misa -chan'a baktı.Bahçedeki kuşları seyrediyordu.Ah nasıl da güzeldi ama Kennosuke ona karşı hiçbirşey hissetmiyordu.Bu akşam gidicekti ama ondan önce Kennosukeyle biraz vakit geçirmek istemişti.Kennosuke bugünün güzel geçmesini istiyordu ama belki de mümkün değildi...
Arkadaşlar aklıma pek bişey gelmiyor saçmaladım işte öyle bişeyler... Umarım beğenirsiniz hahaha
Yıllar sonra 2. Bölüm : Gizemli Biri
''Eee nasıl ? Beğendin mi bakalım Londrayı ? '' diye sordu Kennosuke.Günlerden cumartesiydi ve Kennosuke Misa - chan'a verdiği sözü yerine getiriyordu.Okuldan gelirken birkaç gezi dergisi satın almıştı.Aslında pek gezen bir insan da değildi hani.Ama misafirler gezmeyi hak ederlerdi.Şimdi ikisi Londranın en ünlü Restorantında oturmuş kahve içiyor ve pasta yiyorlardı.Bu Restorant Kennosukenin teyzesinin arkadaşına aitti.İsmi kendisi kadar hoştu.Restorant'ın adı;Secrets of Fairys'ti bu Perilerin Sırrı anlamına geliyordu.İlk başlarda Kennosuke bu adı garipsemişti ancak sonraları ona oldukça doğru gelmeye başladı.Çünkü bayan Passion'un tatlıları o kadar güzeldi ki! Ancak birisi bunun tarifini sorduğunda bunun sır olduğunu söyler ve gülerek uzaklaşırdı.Bayan Passionun Kızıl saçları ve çimen yeşili gözleri vardı .Kocasıda onunkisi kadar iyi kalpli bir insandı.Bayan Passionun hiç çocuğu olmadığından çocuk evlat edinmişti.İki tane kızdı bunlar , adları ise tıpkı kendileri gibi hoştu ,ayrıca ikizlerdi.Birinin adı Jennefer'di Güneş turuncusu sarıyla karışık saçları ve deniz kadar mavi parlak canlı gözleri vardı.Bir diğerinin adı ise Daphne'ydi Onun ise saçları siyah gözleri bal rengiydi her ikisi de 12 yaşındaydı. Anlaşılan büyüyünce çok can yakıcaklardı.Kennosuke Misa -chan'a baktı.Bahçedeki kuşları seyrediyordu.Ah nasıl da güzeldi ama Kennosuke ona karşı hiçbirşey hissetmiyordu.Bu akşam gidicekti ama ondan önce Kennosukeyle biraz vakit geçirmek istemişti.Kennosuke bugünün güzel geçmesini istiyordu ama belki de mümkün değildi...
Arkadaşlar aklıma pek bişey gelmiyor saçmaladım işte öyle bişeyler... Umarım beğenirsiniz hahaha

Restorant çok fazla büyük değildi , ancak yeterince pahalıydı.Aslında Londra'nın pahalı olmayan bir yeri var mıydı? Ama bu onun için pek sorun değildi.Kaldığı ev satılık bir evdi , kira ödemesine gerek yoktu.Ayrıca okul masrafları da sorun değildi , ailesi zaten bunları karşılıyordu ; hatta bu yüzden aralarında ufak bir konuşma bile geçmişti ...
Menüyü eline aldı ve ne seçebileceğine karar vermeye çalıştı. O kadar çok tatlı çeşidi vardı ki insan her birinin tadına bakmak - ki bu mümkün değildi - istiyordu. Sadece bir çay 5 sterlinden başlıyordu. Her neyse pekte önemli değildi. Kendisine göre ; Milkshake ve '' The Secret of Chocolate '' adında bir pasta sipariş etti sonrada Misa - chan'a baktı. Belli ki kız menüdeki fiyatları görünce büyük bir şok yaşamıştı ve henüz atlatamamıştı. Zavallı kız gözüne ucuz birşeyler kestirmeye çalışıyordu ama mümküm değildi , burası küçük olmasına rağmen Londranın en meşhur tatlı restorantıydı.Kız Kennouke'ye çekingen bir bakış attı ve:
''Şey b - ben bir su istiyorum '' dedi.Şoka uğrama sırası Kennosukedeydi.Garson kıza beklemesini işaret edip Misa - chan'a döndü.
''Hey , buraya seni bir su iç diye getirmedim. Tabiki de canın ne isterse onu yiyeceksin , beni dert etme durumum müsade etmeseydi zaten gelmezdim , izin verde sana birşeyler ısmarlıyayım. Tamam mı ?'' dedi. Kz önce şaşırdı sonra da hiçbirşey söylemeden Kennosuke'ye baktı. Ah! Hadi ama ne düşünüyordu sanki. Onun sadece bir suyla yetinmesine izin vereceğini mi ? Çıldırmış olmalıydı...
Ona saatler kadar uzun gelen saniyeler sonra :
'' Eeee ben o zaman Cappichino (umarım doğru yazmışımdır) ve '' The Strawberrys of Goddes '' adlı pastadan istiyorum'' dedi.Kennosuke istediği pastaya şöyle bir göz attı ve görüntüsünün mükemmel olduğunu düşündü.
'' Harika bir seçim Misa - chan '' dedi.Az sonra yanlarına Bayan Passion geldi. Kesinlikle harika bir zarafeti vardı ve kızlarıda yanındaydı.
''Kennosuke , beni arkadaşınla tanıştırmıyacak mısın ? ''dedi kurnaz bakışlarının arasında . Kennosuke yavaşça ayağa kalktı ve Misa - chan'ın yanına gitti.
''Ah çok üzgünüm , ne kadar kabayım .Pekala Bayan Passion bu benim yakından arkadaşım Misa - Misa Haru ve Misa - chan bu Bayan Passion ve kızları Jennefer ve Daphne , kendileri onun öz kızları değil ama Bayan Passion onları kendi kızları gibi seviyor '' diyerek sözlerini bitirdi ve Bayan Passionla Misa - chan el sıkıştılar sonra her ikisi de yerlerine oturdular. Bayan Passion :
''Umarım Restorantımı beğenmişsinizdir , küçük ancak gelirimizi sağlayacak kadar iyi'' dedi . Bunu söylerken adeta gözleri parlıyordu.Misa - chan Bayan Passion'un kızlarına sevecenlikle bakıyordu ve onlarla çoktan konuşmaya dalmıştı bile .İkisine de çok güzel olduklarıyla ilgili birşeyler söylüyordu.Bu konuşma Bayan Passion'un oldukça hoşuna gitmişti . Birkaç dakika sonrada pastalar ve içicekler geldi. Pastalar mükemmelinde ötesinde bir lezzete sahiptiler...
Kennosuke oldukça yorucu bir gün geçirmişti.Neyse ki henüz cumartesiydi.Aslında yarın için bir planı yoktu , belki bu yüzden Hanabi'yle gezebilirlerdi.Ama bu günkü gibi olsun istemezdi. Neden mi?
Kız bütün gün elleri önünde bakışları yerde - Misa - chandan söz ediyordu - bir şekilde taaki havaalanına kadar konuşmamıştı , sonra da birden pat diye onun için ne ifade ettiğini sormuştu. Tanrım! Kennosuke çok hazırlıksız yakalanmıştı , bu yüzden onu çok sevdiği bir dost olarak gördüğünü söylemekle yetinmiş ve konuyu kapatmıştı. Ne aptaldı! Ancak aptallığının yanı sıra Misa - chan'ın istediği şeyi ona vermesi imkansızdı!
Ondan hoşlanmıyordu ki! Bunu aslında onun yüzüne söylemek isterdi ama eğer söylerse kızın yıkılışınıda izlemeli ve - ve işte öyle birşeydi...
Lanet olsun! Kimin umrundaydı , bunu ona daha öncede belirtmişti ve bugünde konuşmasıyla zaten gine ve gine belirtmişti. Anlamaması imkansızdı. Evet onu tanımaya çalışmıştı , çünkü tanımadan soğuk davranmak aptalca olurdu. Ama olmamıştı işte o çok fazla duygusaldı ve Kennosuke bunu kaldıramazdı ... yoksa kaldırmaz mıydı ?
Derin bir nefes aldı , yarın Hanabiyle - oda isterse - dışarı çıkacak ve bu saçmalığı aklından çıkaracaktı.
Tüm sınıfın telefon numralarının olduğu kağıdı aldı ve Hanabinin numarasını tuşladı.
Dıııt .... dııııt .... dııııt ...
''Ah! Alo . Merhaba benim Kennosuke . Rahatsız etmiyorum ya?! Ah , buna sevindim . Ben şey için aramıştım ... Acaba yarın için bir planın yoksa birlikte dışarı çıkabilir miyiz ? Yani senin içinde uygunsa ... Pekala mükemmel yarın saat 13:30 ' da Lunapark'ın önünde olur mu? Harika! Hoşçakal...
Evet ! Evet! Bunu da halletmişti . Artık rahatça uyuyabilirdi. Yarın harika bir gün olacaktı ama nedense içindeki ses bunu düşünmek için henüz erken olduğunu söylüyordu...
Umarım beğenirsiniz bir dahaki bölümde gizemli biri ortaya çıkıcak ...
Menüyü eline aldı ve ne seçebileceğine karar vermeye çalıştı. O kadar çok tatlı çeşidi vardı ki insan her birinin tadına bakmak - ki bu mümkün değildi - istiyordu. Sadece bir çay 5 sterlinden başlıyordu. Her neyse pekte önemli değildi. Kendisine göre ; Milkshake ve '' The Secret of Chocolate '' adında bir pasta sipariş etti sonrada Misa - chan'a baktı. Belli ki kız menüdeki fiyatları görünce büyük bir şok yaşamıştı ve henüz atlatamamıştı. Zavallı kız gözüne ucuz birşeyler kestirmeye çalışıyordu ama mümküm değildi , burası küçük olmasına rağmen Londranın en meşhur tatlı restorantıydı.Kız Kennouke'ye çekingen bir bakış attı ve:
''Şey b - ben bir su istiyorum '' dedi.Şoka uğrama sırası Kennosukedeydi.Garson kıza beklemesini işaret edip Misa - chan'a döndü.
''Hey , buraya seni bir su iç diye getirmedim. Tabiki de canın ne isterse onu yiyeceksin , beni dert etme durumum müsade etmeseydi zaten gelmezdim , izin verde sana birşeyler ısmarlıyayım. Tamam mı ?'' dedi. Kz önce şaşırdı sonra da hiçbirşey söylemeden Kennosuke'ye baktı. Ah! Hadi ama ne düşünüyordu sanki. Onun sadece bir suyla yetinmesine izin vereceğini mi ? Çıldırmış olmalıydı...
Ona saatler kadar uzun gelen saniyeler sonra :
'' Eeee ben o zaman Cappichino (umarım doğru yazmışımdır) ve '' The Strawberrys of Goddes '' adlı pastadan istiyorum'' dedi.Kennosuke istediği pastaya şöyle bir göz attı ve görüntüsünün mükemmel olduğunu düşündü.
'' Harika bir seçim Misa - chan '' dedi.Az sonra yanlarına Bayan Passion geldi. Kesinlikle harika bir zarafeti vardı ve kızlarıda yanındaydı.
''Kennosuke , beni arkadaşınla tanıştırmıyacak mısın ? ''dedi kurnaz bakışlarının arasında . Kennosuke yavaşça ayağa kalktı ve Misa - chan'ın yanına gitti.
''Ah çok üzgünüm , ne kadar kabayım .Pekala Bayan Passion bu benim yakından arkadaşım Misa - Misa Haru ve Misa - chan bu Bayan Passion ve kızları Jennefer ve Daphne , kendileri onun öz kızları değil ama Bayan Passion onları kendi kızları gibi seviyor '' diyerek sözlerini bitirdi ve Bayan Passionla Misa - chan el sıkıştılar sonra her ikisi de yerlerine oturdular. Bayan Passion :
''Umarım Restorantımı beğenmişsinizdir , küçük ancak gelirimizi sağlayacak kadar iyi'' dedi . Bunu söylerken adeta gözleri parlıyordu.Misa - chan Bayan Passion'un kızlarına sevecenlikle bakıyordu ve onlarla çoktan konuşmaya dalmıştı bile .İkisine de çok güzel olduklarıyla ilgili birşeyler söylüyordu.Bu konuşma Bayan Passion'un oldukça hoşuna gitmişti . Birkaç dakika sonrada pastalar ve içicekler geldi. Pastalar mükemmelinde ötesinde bir lezzete sahiptiler...
Kennosuke oldukça yorucu bir gün geçirmişti.Neyse ki henüz cumartesiydi.Aslında yarın için bir planı yoktu , belki bu yüzden Hanabi'yle gezebilirlerdi.Ama bu günkü gibi olsun istemezdi. Neden mi?
Kız bütün gün elleri önünde bakışları yerde - Misa - chandan söz ediyordu - bir şekilde taaki havaalanına kadar konuşmamıştı , sonra da birden pat diye onun için ne ifade ettiğini sormuştu. Tanrım! Kennosuke çok hazırlıksız yakalanmıştı , bu yüzden onu çok sevdiği bir dost olarak gördüğünü söylemekle yetinmiş ve konuyu kapatmıştı. Ne aptaldı! Ancak aptallığının yanı sıra Misa - chan'ın istediği şeyi ona vermesi imkansızdı!
Ondan hoşlanmıyordu ki! Bunu aslında onun yüzüne söylemek isterdi ama eğer söylerse kızın yıkılışınıda izlemeli ve - ve işte öyle birşeydi...
Lanet olsun! Kimin umrundaydı , bunu ona daha öncede belirtmişti ve bugünde konuşmasıyla zaten gine ve gine belirtmişti. Anlamaması imkansızdı. Evet onu tanımaya çalışmıştı , çünkü tanımadan soğuk davranmak aptalca olurdu. Ama olmamıştı işte o çok fazla duygusaldı ve Kennosuke bunu kaldıramazdı ... yoksa kaldırmaz mıydı ?
Derin bir nefes aldı , yarın Hanabiyle - oda isterse - dışarı çıkacak ve bu saçmalığı aklından çıkaracaktı.
Tüm sınıfın telefon numralarının olduğu kağıdı aldı ve Hanabinin numarasını tuşladı.
Dıııt .... dııııt .... dııııt ...
''Ah! Alo . Merhaba benim Kennosuke . Rahatsız etmiyorum ya?! Ah , buna sevindim . Ben şey için aramıştım ... Acaba yarın için bir planın yoksa birlikte dışarı çıkabilir miyiz ? Yani senin içinde uygunsa ... Pekala mükemmel yarın saat 13:30 ' da Lunapark'ın önünde olur mu? Harika! Hoşçakal...
Evet ! Evet! Bunu da halletmişti . Artık rahatça uyuyabilirdi. Yarın harika bir gün olacaktı ama nedense içindeki ses bunu düşünmek için henüz erken olduğunu söylüyordu...
Umarım beğenirsiniz bir dahaki bölümde gizemli biri ortaya çıkıcak ...


senin yeteneğine artık diyecek bi laf kalmadı
hele de o pasta adlarından sonra ..!
onların ismini yazmak zaten büyük bi yetenek
2.olarak da bence çok iyi kullanıyosun sözcükleri
anlatımın ayrıca cümleleri süslemen çok hoş olmuş
neredeyse bana benzeyen ama kesinlikle
hoşuma giden bi üslubun var ....
Ama gözüme çarpan bi nokta var
misa-chan diyosun sürekli anlamadım o bi isim değil bildiğim
sadece chan bi ek ve eğer fanfcini japonca fenotip şeklinde yazmıyosan
bnce chan çok anlamsız.s ...
ama her şeye rağmen yine de çok güzel
hele de o pasta adlarından sonra ..!
onların ismini yazmak zaten büyük bi yetenek

2.olarak da bence çok iyi kullanıyosun sözcükleri
anlatımın ayrıca cümleleri süslemen çok hoş olmuş
neredeyse bana benzeyen ama kesinlikle
hoşuma giden bi üslubun var ....

Ama gözüme çarpan bi nokta var
misa-chan diyosun sürekli anlamadım o bi isim değil bildiğim
sadece chan bi ek ve eğer fanfcini japonca fenotip şeklinde yazmıyosan
bnce chan çok anlamsız.s ...
ama her şeye rağmen yine de çok güzel
*roll tanrısı* emeklerine sağlık
<3<3

<3<3

Evt arkadaslar uzun bi aradan sonra iste yeni bölüm ^^
Ertesi sabah kennosuke son hizla yataktan kalkti ve direk dusa girdi.Ardindan üzerine beyaz bir kisa kollu gömlek ve en sevdigi mavi pantalonunu giyip kalvaltisini etti ve evden çikti.Niye, bilmiyordu ama çok heyecanliydi.Sanki daha önce baskasiyla çikmamisti. Ah Tanrim! Tabiki de daha önce baskalariyla da çikmisti.Ama bu kiz da garip birseyler vardi. Mesela ; iki gündür okula gelmiyordu ve ögretmen de ne ailesine ne de kendisine ulasabilmisti.Ancak dün Kennosuke onu aradiginda telefonu hiçbirsey yokmus gibi açmisti.Kennosuke gelen otobüse binip bir koltuga ve basini cama dayayip düsünmeye basladi...
******
"Ah! Tanrim, geç kalacagim! Daha ilk bulusmamiz bu geç kalmamaliyim!". Ellie ( aslinda diger adiyla Hanabi) annesinden nasil izin aldi merak ediyor musunuz?
Hadi iki gün öncesine dönelim ^^
" Ne , ne yaptim dedin?! Of onu nasil korkutursun ? Onun rüyasina girmemeliydin! Madem onu öldürmeyecektin öyleyse neden beynini bulandirip gül bahçesine davet ettin?! Bir ölümlüyü kendi dünyamiza çagiramayiz , unuttun mu? Fisiltici Güllerin büyüsüne kapilip uykusundan hiç uyanamayabilirdi.Ya da babam onu görüp öldürte bilirdi! Bana bak, seni Kennosukeyi koruman için tuttum.Madem sana güvenebilecegimi söyledin, öyleyse sözünün arkasinda dur!."
Fisiltici güllerin o kadar büyülü sesleri vardi ki onlari bir kere dinleyen insan bir daha daldigi uykudan uyanamazdi, ya da uyandirilirsa hayati boyunca krala hizmet etmesi gerekirdi.
"Ah, efendim lütfen bagislayin beni.Ben sadece onu güllerden uzak tutmak istemistim , hepsi bu.Izin verin hatami telafi edeyim , ne isterseniz yaparim"dedi.Ellie'nin onu azarlamasi kendisini üzmüstü ancak Prenses Ellie'nin hakli oldugunu pekala biliyordu.Bir kaç saniye sonra Ellie gülümseyerek :
"Pekala , demek hatani telafi etmek istiyorsun.Öyleyse bu pazar günü benim yerime geçip evde kal, benim biriyle bulusmam gerekiyor.Eger bu iyiligi benim için yaparsan , beni çok mutlu edersin"dedi.Gül perisinin (diger ismiyle Rosie'nin) kafasi karasmisti ancak hiçbirsey sormamaya karar verdi...
Hadi bu günümüze dönelim ^^
"Pekala , ben çikiyorum sakin kimseye birsey belli etme , hatta evde durmamaya çalis ben gelirken sana haber verecegim.Ayrica çok gecikmemeye çalisacagim"dedi.Eger annesiyle babasini kendisi ikna edemiyorsa o da bu sekilde evden gizlice gidecekti! Rossie sadece basini sallamakla yetindi...
15 dakika sonra Lunapark'in önünde ...
Kennosuke Lunapark'in duvarina yaslanmis , kolundaki saate bakiyordu.O da henüz yeni gelmisti gelmisti.Basini kaldirip mavi gökyüzüne bakti.Bugün hava sanslarina oldukça güzeldi. Aslinda Londra da böyle birseyin olmasi inanilmazdi.Az sonra Kennosuke basini yana çevirdi , ve Hanabinin gelmekte oldugunu gördü.Hemen ona dogru ilerledi ve :
"Ah , demek geldin mükemmel görünüyorsun"dedi.Hanabi'nin üzerinde kirmizi askili bir bluz ve buz mavisi renginde bir pantalon vardi.Ayakkabi olarak bilekis kirmizi babetlerini giymisti ve birde boynunda , gül perisi ile iltibata geçebilmesi için bir kolyesi vardi.
"Tesekkürler,sen de mükemmel görünüyorsunbeyaz sana yakismis "dedi.Kennosuke tek kasini kaldirip , Hanabiye bakti ve :
"Ben ilk basta , Lunaparktan baslariz diye düsündüm , sen ne dersin ?."Hanabi'nin cevabi ise gülümsemek oldu...
Birkaç saat sonra Hanabi ve Kennosuke bir lokanta da sohbet ediyorlardi.Hanabi artik gitmesi gerektigini çok iyi biliyordu ancak , o biraz daha kalmak istiyordu.
Pekala Kennosukeden gerçekten de hoslaniyordu.
Sesinin garip çikmasindan nefret ederek:
"Sanirim artik gitsem iyi olacak, anneme erken gelecegime dair söz verdim"dedi.Yalan söylemekten nefret ediyordu özellikle de Kennosukeye karsi!
Kennosuke bir kaç kez gözlerini kirpistirdi ve :
"Ah bu kadar çabuk mu ? Neyse umarim baska zaman da görüsürüz, seni eve birakmami ister misin ?"
"Ah , hayir buna hiç gerek yok gerçekten , kendim giderim.Öyleyse yarin okulda görüsürüz."dedi.Kendisi de biraz fazla acele ettiginin farkindaydi , ancak içinde garip bir his vardi ve bu yüzden hemen eve gitmek istiyordu.
Kennosukeden yeterince uzaklastigindan emin olunca , hizla evini hayal edip gitti...
Eve geldiginde Rossie , bir saga bir sola gidip geliyordu.Ellie sevimli bir sesle:
"Eh , iste geldim! Birsey oldu mu ben yokken ?" Gül perisi tam agzini açmis birsey söyleyecekti ki Ellie annesinin onu çagirdigini duydu ve :
"Ah , annem! Hemen git burdan çabuk çabuk !"Gül Perisi aninda ortadan kayboldu ve Ellie son hizla asagi indi.
Asagi indiginde annesi ve yaninda genç bir adam onu bekliyorlardi.Annesi gülümseyerek:
"Ellie , hayatim bak bu bay Peter.Kendisi bir bir arkadasimin oglu ve seni çok merak ettigi için gelmis.Neyse ben sizi yalniz birakayimda tanisin."dedi annesi ve hizla uzaklasti.
Annesinin gözleri donuk mu bakiyordu sanki ?
Adam oldukça gizemli gözüküyordu.Bay Peter yavasça Ellie'ye yaklasti ve elini öperek;
Sizinle tanistigima memnun oldum bayan Ellie...
Umarim begenirsiniz bayagi bir kafa patlattim ^^
Ertesi sabah kennosuke son hizla yataktan kalkti ve direk dusa girdi.Ardindan üzerine beyaz bir kisa kollu gömlek ve en sevdigi mavi pantalonunu giyip kalvaltisini etti ve evden çikti.Niye, bilmiyordu ama çok heyecanliydi.Sanki daha önce baskasiyla çikmamisti. Ah Tanrim! Tabiki de daha önce baskalariyla da çikmisti.Ama bu kiz da garip birseyler vardi. Mesela ; iki gündür okula gelmiyordu ve ögretmen de ne ailesine ne de kendisine ulasabilmisti.Ancak dün Kennosuke onu aradiginda telefonu hiçbirsey yokmus gibi açmisti.Kennosuke gelen otobüse binip bir koltuga ve basini cama dayayip düsünmeye basladi...
******
"Ah! Tanrim, geç kalacagim! Daha ilk bulusmamiz bu geç kalmamaliyim!". Ellie ( aslinda diger adiyla Hanabi) annesinden nasil izin aldi merak ediyor musunuz?
Hadi iki gün öncesine dönelim ^^
" Ne , ne yaptim dedin?! Of onu nasil korkutursun ? Onun rüyasina girmemeliydin! Madem onu öldürmeyecektin öyleyse neden beynini bulandirip gül bahçesine davet ettin?! Bir ölümlüyü kendi dünyamiza çagiramayiz , unuttun mu? Fisiltici Güllerin büyüsüne kapilip uykusundan hiç uyanamayabilirdi.Ya da babam onu görüp öldürte bilirdi! Bana bak, seni Kennosukeyi koruman için tuttum.Madem sana güvenebilecegimi söyledin, öyleyse sözünün arkasinda dur!."
Fisiltici güllerin o kadar büyülü sesleri vardi ki onlari bir kere dinleyen insan bir daha daldigi uykudan uyanamazdi, ya da uyandirilirsa hayati boyunca krala hizmet etmesi gerekirdi.
"Ah, efendim lütfen bagislayin beni.Ben sadece onu güllerden uzak tutmak istemistim , hepsi bu.Izin verin hatami telafi edeyim , ne isterseniz yaparim"dedi.Ellie'nin onu azarlamasi kendisini üzmüstü ancak Prenses Ellie'nin hakli oldugunu pekala biliyordu.Bir kaç saniye sonra Ellie gülümseyerek :
"Pekala , demek hatani telafi etmek istiyorsun.Öyleyse bu pazar günü benim yerime geçip evde kal, benim biriyle bulusmam gerekiyor.Eger bu iyiligi benim için yaparsan , beni çok mutlu edersin"dedi.Gül perisinin (diger ismiyle Rosie'nin) kafasi karasmisti ancak hiçbirsey sormamaya karar verdi...
Hadi bu günümüze dönelim ^^
"Pekala , ben çikiyorum sakin kimseye birsey belli etme , hatta evde durmamaya çalis ben gelirken sana haber verecegim.Ayrica çok gecikmemeye çalisacagim"dedi.Eger annesiyle babasini kendisi ikna edemiyorsa o da bu sekilde evden gizlice gidecekti! Rossie sadece basini sallamakla yetindi...
15 dakika sonra Lunapark'in önünde ...
Kennosuke Lunapark'in duvarina yaslanmis , kolundaki saate bakiyordu.O da henüz yeni gelmisti gelmisti.Basini kaldirip mavi gökyüzüne bakti.Bugün hava sanslarina oldukça güzeldi. Aslinda Londra da böyle birseyin olmasi inanilmazdi.Az sonra Kennosuke basini yana çevirdi , ve Hanabinin gelmekte oldugunu gördü.Hemen ona dogru ilerledi ve :
"Ah , demek geldin mükemmel görünüyorsun"dedi.Hanabi'nin üzerinde kirmizi askili bir bluz ve buz mavisi renginde bir pantalon vardi.Ayakkabi olarak bilekis kirmizi babetlerini giymisti ve birde boynunda , gül perisi ile iltibata geçebilmesi için bir kolyesi vardi.
"Tesekkürler,sen de mükemmel görünüyorsunbeyaz sana yakismis "dedi.Kennosuke tek kasini kaldirip , Hanabiye bakti ve :
"Ben ilk basta , Lunaparktan baslariz diye düsündüm , sen ne dersin ?."Hanabi'nin cevabi ise gülümsemek oldu...
Birkaç saat sonra Hanabi ve Kennosuke bir lokanta da sohbet ediyorlardi.Hanabi artik gitmesi gerektigini çok iyi biliyordu ancak , o biraz daha kalmak istiyordu.
Pekala Kennosukeden gerçekten de hoslaniyordu.
Sesinin garip çikmasindan nefret ederek:
"Sanirim artik gitsem iyi olacak, anneme erken gelecegime dair söz verdim"dedi.Yalan söylemekten nefret ediyordu özellikle de Kennosukeye karsi!
Kennosuke bir kaç kez gözlerini kirpistirdi ve :
"Ah bu kadar çabuk mu ? Neyse umarim baska zaman da görüsürüz, seni eve birakmami ister misin ?"
"Ah , hayir buna hiç gerek yok gerçekten , kendim giderim.Öyleyse yarin okulda görüsürüz."dedi.Kendisi de biraz fazla acele ettiginin farkindaydi , ancak içinde garip bir his vardi ve bu yüzden hemen eve gitmek istiyordu.
Kennosukeden yeterince uzaklastigindan emin olunca , hizla evini hayal edip gitti...
Eve geldiginde Rossie , bir saga bir sola gidip geliyordu.Ellie sevimli bir sesle:
"Eh , iste geldim! Birsey oldu mu ben yokken ?" Gül perisi tam agzini açmis birsey söyleyecekti ki Ellie annesinin onu çagirdigini duydu ve :
"Ah , annem! Hemen git burdan çabuk çabuk !"Gül Perisi aninda ortadan kayboldu ve Ellie son hizla asagi indi.
Asagi indiginde annesi ve yaninda genç bir adam onu bekliyorlardi.Annesi gülümseyerek:
"Ellie , hayatim bak bu bay Peter.Kendisi bir bir arkadasimin oglu ve seni çok merak ettigi için gelmis.Neyse ben sizi yalniz birakayimda tanisin."dedi annesi ve hizla uzaklasti.
Annesinin gözleri donuk mu bakiyordu sanki ?
Adam oldukça gizemli gözüküyordu.Bay Peter yavasça Ellie'ye yaklasti ve elini öperek;
Sizinle tanistigima memnun oldum bayan Ellie...
Umarim begenirsiniz bayagi bir kafa patlattim ^^
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): sailor usagi


2. sayfa (Toplam 3 sayfa) [ 40 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |