Deniz Anası o_O Sayfaya git: 1, 2, 3, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Deniz Anası
Yeryüzündeki bütün canlıların birbirinden farklı vücut yapıları, yaşam tarzları ve kompleks sistemleri vardır. Genelde bu canlılar hakkında uzun uzun düşünmez, onlardaki muhteşem özelliklerin farkına varamayız. Oysa her bir canlı, bizi şaşırtacak birçok özelliklerle donatılmıştır.
İşte denizanası da bu canlılardan biridir. Çoğumuz, değil deniz anası hakkında araştırma yapmak, denizde yüzerken onunla karşılaşma olasılığını bile düşünmek istemeyiz. Oysa bu canlılarda da bizleri şaşırtacak birçok özellik vardır.
Yeryüzündeki denizlerde ve okyanuslarda yaklaşık olarak 200 farklı denizanası türü bulunmaktadır. Yaşadıkları bölgelere ve okyanuslara göre denizanalarının boyları, renkleri ve zehir şiddetleri değişir. Denizanalarının vücutlarının %95'i sudan, %3-4'ü tuzdan ve %1-2'si proteinden oluşur. Bu hayvanların kalpleri, beyinleri, gözleri, kemikleri ya da solungaçları yoktur. Onlar sinir hücrelerinden oluşmuş bir iletişim ağı sayesinde hareket ederler.
Denizanalarının muhteşem taktikleri
Yırtıcı hayvanları düşünecek olsanız denizanası belki de en son aklınıza gelecek hayvandır. Oysa zararsız görünmelerine rağmen denizanaları denizlerin en tehlikeli canlılarındandır. Denizanasının bir ya da birden çok ağzı vardır. Vücudunun bu ana kısmının altında, dokungaçları yani kolları uzanır. Hemen hemen bütün iklim koşullarında yaşamlarını sürdürebilen denizanalarının pek çok türü canlılar için son derece tehlikelidir. Saydam bir yapıları olan bu canlılar avlarını dokungaçlarındaki zehri fışkırtarak yakalar ve düşmanlarını da bu zehirle öldürürler.
Deniz anası yüzerken dokungaçlarını arkasında sürükler. Onun başka balıklar gibi avına saldırmasına gerek yoktur. Sadece diğer hayvanların gelip dokungacına değmesi yeterlidir. Dokungaçlardaki zehirli hücreler hayvanı sokar ve felç eder. Bu sokucu hücrelerin her biri, bir dokunma ya da bir kimyasalın etkisiyle harekete geçen ve diğer hücreleri de harekete geçiren çok küçük zıpkınlara sahiptir. Aynı anda bu hücreden bir de öldürücü bir toxin yayılmaktadır. Denizanalarının tehlikeleri işte salgıladıkları bu toksinin potansiyeline göre değişir. Bu yüzden bazı denizanaları öldürücüyken bazıları değildir. Avustralya'da yaşayan bir tür denizanasının toksini o kadar güçlüdür ki, bu tür kobra yılanından bile öldürücüdür. Hiç şüphe yoktur ki, güneşle temas ettiğinde kısa süre içinde kuruyup yok olan, neredeyse tamamı sudan oluşan bir canlının vücudunda kimyasal madde üretebilmesi büyük bir mucizedir.
Denizin, gün ışığının bile ulaşamadığı derinliklerinde yaşayan , zehiri olmayan denizanaları ise daha da şaşırtıcı bir özelliğe sahiptirler. Onların bu riskli ve güvensiz ortamlar için eşsiz birer savunma mekanizmaları vardır. Düşmanları olan deniz kaplumbağalarından, deniz kuşlarından, balıklar ve balinalardan kurtulmak için planlı ve metodlu bir şekilde hareket ederler. Düşmanlarından kaçarken bütün vücutlarında ışık yanar. Ancak düşman tam onları ısırmaya kalktığında çan görünümlü kısımlarındaki ışığı kapatırlar ve ışığı yanık kalan dokungaçlarını gövdelerinden ayırırlar. Böylece düşmanın dikkati dokungaçlara çekilmiş olur. Denizanaları da bu durumdan faydalanarak hemen oradan uzaklaşırlar.
Atolla ve Periphylla denizanaları düşman saldırısına uğradıklarında bütün vücutlarını derhal aydınlatıverirler. Bu türün özelliği ışıklarını yakıp söndürmesidir. Tam avını yutmaya hazırlanırken karşısında selektör gibi yanıp sönen bu ilginç denizanalarını gören saldırgan, doğal olarak ardına bakmadan kaçmaya başlar.
Tüm bu karmaşık sistemleri, bir beyine bile sahip olmayan denizanalarının kendi kendilerine meydana getirdiklerini düşünmek, akla ve mantığa tamamen aykırıdır. Denizanasının bunu ayarlayabilmesi için, içinde yaşadığı ortamın zifiri karanlık olacağını ve bu karanlıkta mutlaka bir ışığa ihtiyaç duyacağını önceden bilmesi gerekir. Üstelik kendisinden sonraki nesilleri de düşünerek uzun vadeli ve köklü tedbirler almalı ve düşmanını yanıltacak taktikler geliştirmelidir. Bu da elbette imkansızdır.
Su altı robotları denizanalarını anlamaya çalışıyor!
Bilim adamları denizanalarındaki muhteşem özellikleri keşfetmek için çeşitli araştırmalar yapıyorlar. Örneğin, Kaliforniya'daki Monterey Bay Aquarium Araştırma Enstitüsü'nde çalışan ekolojist Bruce Robison ve Kaliforniya'da Stanford Üniversitesi'ndeki robot laboratuarında görevli olan çalışma arkadaşı Jason Rife; açık denizlerde denizaltı robotlarıyla destkeli kameralarla denizanaları ve benzeri canlıları kendi yaşam bölgelerinde inceliyorlar. Rife, bunun için araştırma gemisine bir kabloyla bağlı, uzaktan kumandalı özel bir kamera sistemi geliştiriyor. Su yüzeyinden 900 ila 3 000 fit aşağıda ilginç bir denizanasına rastlayan ekip mekanizmadaki otopilotu devreye sokarak hayvanı bu karanlık dünyada detaylıca inceliyor. Araştırmada bu jelatinimsi hayvanların kumsalların yakınında gördüğümüz denizanalarından çok daha farklı özelliklere sahip oldukları keşfediliyor.
Denizanalarının yemlerini yakalamak için ağlardan oluşan üç boyutlu evler oluşturdukları tespit ediliyor. Bu evin kaba dış ağı, hantal parçacıkları yakalıyor, evin içindeki filtre, mikroskobik yemek parçacıklarını bir boru aracılığı ile hayvanın ağzına gönderiyor. Bu ev birikmiş parçalar yüzünden zarar görürse hayvan bunu bırakıp yeni bir ev inşa ediyor. Bu davranış, denizanalarının adaptasyon özelliklerini de ortaya çıkarıyor. Bilim adamları denizanalarının sanılandan daha da karmaşık davranışlar sergilediklerini itiraf ediyorlar. Bu canlılar temel sinir sistemleri sayesinde koku alabiliyor, yemeklerinin tadına varabiliyor ve ışık üretebiliyorlar.
Denizanalarının tüm bu özellikleri son derece ilginçtir. Sadece peltemsi birer su kütlesi olan denizanaları, çeşitli taktikler uygulayarak avlanmak, düşmanlarından kurtulmak gibi bilinçli davranışlarda bulunmaktadırlar. Bu bilincin ve çözümler üreten aklın denizanalarına ait olamayacağı çok açıktır. Denizanalarını, özelliklerini ve yaptıklarını düşünen kişi, bu canlıların kendi kendilerine hiçbir şey yapamayacaklarını, herşeye hakim olan bir güç tarafından yönetildiklerini anlayacaktır. Hiç benzeri olmayan bu güç Rabbimiz olan Allah'a aittir. Allah, deniz altında yarattığı çeşit çeşit canlılar, bu canlılardaki örneksiz tasarımlar ve muhteşem özellikler ile bize sonsuz sanatını ve sınırsız ilmini göstermektedir. Allah Kuran'da şöyle haber verir:
"Yerde sizin için üretip-türettiği çeşitli renklerdekileri de (faydanıza verdi). Şüphesiz bunda, öğüt alıp düşünen bir topluluk için ayetler vardır. Denizi de sizin emrinize veren O'dur, ondan taze et yemektesiniz ve giyiminizde ondan süs-eşyaları çıkarmaktasınız. Gemilerin onda (suları) yara yara akıp gittiğini görüyorsun. (Bütün bunlar) O'nun fazlından aramanız ve şükretmeniz içindir. " (Nahl Suresi, 13-14)
kynk :
http://www.harunyahya.net/V2/Lang/tr/Pg/WorkDetail/Number/1002
ve bi kaç anım:
6 yşlrındayken tatil için marmra kıyılarına doğru gitmiştik tabe ben 6 yaşlarındayım yüzme bilmiom =P mecbur simitle girdim habola hobola denize dalarken arkadaşlarla sn tut deniz anası bnm simitime çık -__-" arkdaşlarım tabe bağırdı cığırmaya deniz anası diye tbe soğukkanlı olmk gerek ben öle olamadım direk simiti üstümden çıkarmaya bşldım o ara düşmüş olmalı bktığımda yoktu hernekadr kendilerini göremesemde ark.oyndığı oyunmu deilmi belli deil
bi arada tşlrın üstünde genç bi grup çivilerle işkence ediyolrdı hyvncğıza
bikç görüntü
güxellermiş baya =)
buda deniz ve anası =P
aslında bi zaralrını görmedim güzel hyvnlr =P ama uzak duurn zehirliler xD
Yeryüzündeki bütün canlıların birbirinden farklı vücut yapıları, yaşam tarzları ve kompleks sistemleri vardır. Genelde bu canlılar hakkında uzun uzun düşünmez, onlardaki muhteşem özelliklerin farkına varamayız. Oysa her bir canlı, bizi şaşırtacak birçok özelliklerle donatılmıştır.
İşte denizanası da bu canlılardan biridir. Çoğumuz, değil deniz anası hakkında araştırma yapmak, denizde yüzerken onunla karşılaşma olasılığını bile düşünmek istemeyiz. Oysa bu canlılarda da bizleri şaşırtacak birçok özellik vardır.
Yeryüzündeki denizlerde ve okyanuslarda yaklaşık olarak 200 farklı denizanası türü bulunmaktadır. Yaşadıkları bölgelere ve okyanuslara göre denizanalarının boyları, renkleri ve zehir şiddetleri değişir. Denizanalarının vücutlarının %95'i sudan, %3-4'ü tuzdan ve %1-2'si proteinden oluşur. Bu hayvanların kalpleri, beyinleri, gözleri, kemikleri ya da solungaçları yoktur. Onlar sinir hücrelerinden oluşmuş bir iletişim ağı sayesinde hareket ederler.
Denizanalarının muhteşem taktikleri
Yırtıcı hayvanları düşünecek olsanız denizanası belki de en son aklınıza gelecek hayvandır. Oysa zararsız görünmelerine rağmen denizanaları denizlerin en tehlikeli canlılarındandır. Denizanasının bir ya da birden çok ağzı vardır. Vücudunun bu ana kısmının altında, dokungaçları yani kolları uzanır. Hemen hemen bütün iklim koşullarında yaşamlarını sürdürebilen denizanalarının pek çok türü canlılar için son derece tehlikelidir. Saydam bir yapıları olan bu canlılar avlarını dokungaçlarındaki zehri fışkırtarak yakalar ve düşmanlarını da bu zehirle öldürürler.
Deniz anası yüzerken dokungaçlarını arkasında sürükler. Onun başka balıklar gibi avına saldırmasına gerek yoktur. Sadece diğer hayvanların gelip dokungacına değmesi yeterlidir. Dokungaçlardaki zehirli hücreler hayvanı sokar ve felç eder. Bu sokucu hücrelerin her biri, bir dokunma ya da bir kimyasalın etkisiyle harekete geçen ve diğer hücreleri de harekete geçiren çok küçük zıpkınlara sahiptir. Aynı anda bu hücreden bir de öldürücü bir toxin yayılmaktadır. Denizanalarının tehlikeleri işte salgıladıkları bu toksinin potansiyeline göre değişir. Bu yüzden bazı denizanaları öldürücüyken bazıları değildir. Avustralya'da yaşayan bir tür denizanasının toksini o kadar güçlüdür ki, bu tür kobra yılanından bile öldürücüdür. Hiç şüphe yoktur ki, güneşle temas ettiğinde kısa süre içinde kuruyup yok olan, neredeyse tamamı sudan oluşan bir canlının vücudunda kimyasal madde üretebilmesi büyük bir mucizedir.
Denizin, gün ışığının bile ulaşamadığı derinliklerinde yaşayan , zehiri olmayan denizanaları ise daha da şaşırtıcı bir özelliğe sahiptirler. Onların bu riskli ve güvensiz ortamlar için eşsiz birer savunma mekanizmaları vardır. Düşmanları olan deniz kaplumbağalarından, deniz kuşlarından, balıklar ve balinalardan kurtulmak için planlı ve metodlu bir şekilde hareket ederler. Düşmanlarından kaçarken bütün vücutlarında ışık yanar. Ancak düşman tam onları ısırmaya kalktığında çan görünümlü kısımlarındaki ışığı kapatırlar ve ışığı yanık kalan dokungaçlarını gövdelerinden ayırırlar. Böylece düşmanın dikkati dokungaçlara çekilmiş olur. Denizanaları da bu durumdan faydalanarak hemen oradan uzaklaşırlar.
Atolla ve Periphylla denizanaları düşman saldırısına uğradıklarında bütün vücutlarını derhal aydınlatıverirler. Bu türün özelliği ışıklarını yakıp söndürmesidir. Tam avını yutmaya hazırlanırken karşısında selektör gibi yanıp sönen bu ilginç denizanalarını gören saldırgan, doğal olarak ardına bakmadan kaçmaya başlar.
Tüm bu karmaşık sistemleri, bir beyine bile sahip olmayan denizanalarının kendi kendilerine meydana getirdiklerini düşünmek, akla ve mantığa tamamen aykırıdır. Denizanasının bunu ayarlayabilmesi için, içinde yaşadığı ortamın zifiri karanlık olacağını ve bu karanlıkta mutlaka bir ışığa ihtiyaç duyacağını önceden bilmesi gerekir. Üstelik kendisinden sonraki nesilleri de düşünerek uzun vadeli ve köklü tedbirler almalı ve düşmanını yanıltacak taktikler geliştirmelidir. Bu da elbette imkansızdır.
Su altı robotları denizanalarını anlamaya çalışıyor!
Bilim adamları denizanalarındaki muhteşem özellikleri keşfetmek için çeşitli araştırmalar yapıyorlar. Örneğin, Kaliforniya'daki Monterey Bay Aquarium Araştırma Enstitüsü'nde çalışan ekolojist Bruce Robison ve Kaliforniya'da Stanford Üniversitesi'ndeki robot laboratuarında görevli olan çalışma arkadaşı Jason Rife; açık denizlerde denizaltı robotlarıyla destkeli kameralarla denizanaları ve benzeri canlıları kendi yaşam bölgelerinde inceliyorlar. Rife, bunun için araştırma gemisine bir kabloyla bağlı, uzaktan kumandalı özel bir kamera sistemi geliştiriyor. Su yüzeyinden 900 ila 3 000 fit aşağıda ilginç bir denizanasına rastlayan ekip mekanizmadaki otopilotu devreye sokarak hayvanı bu karanlık dünyada detaylıca inceliyor. Araştırmada bu jelatinimsi hayvanların kumsalların yakınında gördüğümüz denizanalarından çok daha farklı özelliklere sahip oldukları keşfediliyor.
Denizanalarının yemlerini yakalamak için ağlardan oluşan üç boyutlu evler oluşturdukları tespit ediliyor. Bu evin kaba dış ağı, hantal parçacıkları yakalıyor, evin içindeki filtre, mikroskobik yemek parçacıklarını bir boru aracılığı ile hayvanın ağzına gönderiyor. Bu ev birikmiş parçalar yüzünden zarar görürse hayvan bunu bırakıp yeni bir ev inşa ediyor. Bu davranış, denizanalarının adaptasyon özelliklerini de ortaya çıkarıyor. Bilim adamları denizanalarının sanılandan daha da karmaşık davranışlar sergilediklerini itiraf ediyorlar. Bu canlılar temel sinir sistemleri sayesinde koku alabiliyor, yemeklerinin tadına varabiliyor ve ışık üretebiliyorlar.
Denizanalarının tüm bu özellikleri son derece ilginçtir. Sadece peltemsi birer su kütlesi olan denizanaları, çeşitli taktikler uygulayarak avlanmak, düşmanlarından kurtulmak gibi bilinçli davranışlarda bulunmaktadırlar. Bu bilincin ve çözümler üreten aklın denizanalarına ait olamayacağı çok açıktır. Denizanalarını, özelliklerini ve yaptıklarını düşünen kişi, bu canlıların kendi kendilerine hiçbir şey yapamayacaklarını, herşeye hakim olan bir güç tarafından yönetildiklerini anlayacaktır. Hiç benzeri olmayan bu güç Rabbimiz olan Allah'a aittir. Allah, deniz altında yarattığı çeşit çeşit canlılar, bu canlılardaki örneksiz tasarımlar ve muhteşem özellikler ile bize sonsuz sanatını ve sınırsız ilmini göstermektedir. Allah Kuran'da şöyle haber verir:
"Yerde sizin için üretip-türettiği çeşitli renklerdekileri de (faydanıza verdi). Şüphesiz bunda, öğüt alıp düşünen bir topluluk için ayetler vardır. Denizi de sizin emrinize veren O'dur, ondan taze et yemektesiniz ve giyiminizde ondan süs-eşyaları çıkarmaktasınız. Gemilerin onda (suları) yara yara akıp gittiğini görüyorsun. (Bütün bunlar) O'nun fazlından aramanız ve şükretmeniz içindir. " (Nahl Suresi, 13-14)
kynk :
http://www.harunyahya.net/V2/Lang/tr/Pg/WorkDetail/Number/1002
ve bi kaç anım:
6 yşlrındayken tatil için marmra kıyılarına doğru gitmiştik tabe ben 6 yaşlarındayım yüzme bilmiom =P mecbur simitle girdim habola hobola denize dalarken arkadaşlarla sn tut deniz anası bnm simitime çık -__-" arkdaşlarım tabe bağırdı cığırmaya deniz anası diye tbe soğukkanlı olmk gerek ben öle olamadım direk simiti üstümden çıkarmaya bşldım o ara düşmüş olmalı bktığımda yoktu hernekadr kendilerini göremesemde ark.oyndığı oyunmu deilmi belli deil
bi arada tşlrın üstünde genç bi grup çivilerle işkence ediyolrdı hyvncğıza
bikç görüntü
güxellermiş baya =)
buda deniz ve anası =P
aslında bi zaralrını görmedim güzel hyvnlr =P ama uzak duurn zehirliler xD
Farklı bir hayvan he*-* Deniz anası =)) En sondaki resim harika ama =D Deniz gel yavrum =D Tamam anne ya*-* Ben yüzme bilmeidğim için denize gitmişliğimd epek fazla olmadığı için görmedim açıkcaıs. Ama korkmuşumdur da. Zaten yüzme bilmiyorum bir d ebana yapışırlar filan güm diye denizi boylarım-_-
garip hayvanlar. ama resimlerde çok sevimli çıkmışlar
hatırlıyorumda bir keresinde bir adam denizanasını dışarı çıkarıp kumların üstüne koymuştu. zavallı hayvancık tam ne oldu bilmiyorum ama zaten %90 falan sudan olşuyor buharlaşıp öldü sanırım
hatırlıyorumda bir keresinde bir adam denizanasını dışarı çıkarıp kumların üstüne koymuştu. zavallı hayvancık tam ne oldu bilmiyorum ama zaten %90 falan sudan olşuyor buharlaşıp öldü sanırım
imza by Daydream *-*
Spoiler:
°•.•°•.Girugamesh (ギルガメッシュ) Türkiye.•°•.•°
prenses serenity yazmış:
Tam 2 sene önce Rahmi Koçun müzesine gitmiştik ordaki denizin kenarı Deniz anası doluydu bir arkadaşım merakından ayaklarını denize sokup dokunmak istedi de hoca zehirli olabir deyince çocuk bir irkildi ki az kalsın denizde onaların anında oluyordu
umi yazmış:
Vış caniler*-* Aklıma eskiden yaptığımız şey geldi Bir çuval salyangoz topladık abilerimle Sonra içlerinden böcükleri çivilerle çıkarmaya çalışmıştık........... Sonra da çuvalın hepsini aşağı attık 3. kattan. İnşaatlık alan olduğu için önemli değildi tabii atmamız. ama kendi çocukluk canilikleirmizi hatırladım*-* Abimleirn suçu-_- Ne bileyim ben bücürüm daha o zamanlar*-* Ki şimdi bir böceği ezmem ben
denzi anaları göründükleri kadar da masum değiller. ısırıp zehirleyebiliyorlarmış insanları. hatırladığım kadarıyla öyleydi. belki başkadır.
paylaşımın için teşekkürler.
paylaşımın için teşekkürler.
Ümitsiz insanlar ağır hastalara benzerler.
Hayata her zaman daha kuvvetle sarılırlar.
Spoiler:
evet zehirli olabiliyorlar. seveceksek uzaktan sevmek daha iyi
imza by Daydream *-*
Spoiler:
°•.•°•.Girugamesh (ギルガメッシュ) Türkiye.•°•.•°
prenses serenity yazmış:
cani abla bende slyangozlrın içini hep mrak ettiğimden çivilerle deştiğim olmuştur senin gibi kan bağı işte nprsn
o gençlerin yptığı berbttı ama gelmiş bbnm gibi küçük bi çocuğun önünde tabi o zamanlr çivilerle piş piş deş ıyyk T_T ameliyt ypıolrdı herhl
1. sayfa (Toplam 3 sayfa) [ 43 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |