Martı Johathan Livingston |
Yazar
Mesaj
Yazar: Richard Bach
"Durgun denizin minik dalgacıkları üzerinde, güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı. Sahilden bir mil uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ilerleyen bir balıkçı teknesi, martılara kahvaltı zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı, bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. İşte zor bir gün daha başlıyordu. Sahilin ve teknenin çok ötesinde, bir martı, Jonathan Livingston, tek başına uçuş çalışmaları yapıyordu. Yüz fite yükseldiğinde perdeli ayaklarını indiriyor, gagasını kaldırıyor ve ona acı veren bir kavisi oluşturabilmek için kanatlarını iyice geriyordu. Eğer bu kavisi oluşturabilirse daha yavaş uçabilecekti. Şimdi rüzgâr hafifçe yüzünü yalıyordu."
Yukarıdaki paragraf kitabın girişinden bir alıntıdır. Martı Jonathan çok hırslı, azimli ve çalışmayı seven bir martıdır. Arkadaşlarından dışlanacağını bile bile yemek bulmak için değil, uçmayı zevk ve başarı haline getirmek için uçar. Her zaman daha ileriyi hedefler. Hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmaz; risk alır. Diğer martıların yemek yiyerek boşa zaman geçirdiklerini düşünür. Jonathan sınır tanımayan, kendini tanıyan ve kendisini her an geliştirme çabasında olan bir martıdır. Hiçbir zaman denemekten korkmaz, öğrenme hırsı vardır. Jonathan Livingston, diğer martı arkadaşlarından daha farklıdır; çünkü sadece Jonathan’ın uçma tutkusu vardır. Diğer martılar yemek için uçarken, Jonathan sevdiği işi yapmak ve öğrenmek için uçar.
Yazar, Jonathan’ı özgür insanın sembolü olarak yaratmıştır. Kitaptaki olaylar, insan yaşamıyla bağlantılıdır. Örneğin; insanlar nasıl kurallara uymayıp cezalandırılırsa, Martı Jonathan da yaşamın kurallarına uymayıp Sarp Kayalıklarda sürgüne gönderilmiştir... Ancak, Jonathan orada kendi dünyasını, yazarın deyişiyle kendi “cennet”ini yaratmıştır. Onun cenneti “özgürlüğü ve öğrenme çabasını” oluşturur. Ayrıca Jonathan öğrenmeyi seven bir martı olduğu için, uçmanın inceliklerini bilmek ister; kendisini her an geliştirmeyi ve asla boşa zaman geçirmemeyi hedefler. Martı Jonathan’ın kendisi gibi düşünen birçok arkadaşı vardır. Bunlardan biri Chiang’dir. Chiang onun arkadaşı değil, öğretmeni sayılır. Chiang yaşlı; ama hiçbir şeyden yılmayan bir martıdır. Onun da Martı Jonathan gibi uçma tutkusu vardır. Jonathan’a bütün teknikleri, uçma becerilerini o öğretmiştir. Yaşlı martı Chiang, Jonathan’a en büyük desteği verir. Jonathan kendini geliştirdikten sonra küçük martıları uçmaya hazırlamıştır. Bu öğrencilerinden Kirk, Maynard ve Fletcher en başarılı öğrencilerindendir. Onlar da Martı Jonathan gibi aynı felsefeye sahiptir. Sarp Kayalıklar, deniz kıyısı, liman, gökyüzü ve cennet kitaptaki mekânları oluşturur. Jonathan’ın sürgüne gönderilmesi, sarp kayalıklarda; diğer martıların yemek araması, liman ve deniz kıyısında; bütün martıların, özellikle de Jonathan’ın, uçma denemeleri yapması ise gökyüzünde gerçekleşir. Cennet ise, Jonathan’ın kendi dünyasını sembolize eder. Yazar kitaptaki zamanı bize ayrıntılı olarak anlatmamıştır; fakat Jonathan bütün uçma denemelerini, gece ve gündüz yapmıştır.
Kitaptaki öyküleme ve betimleme anlatım biçimlerini, diyaloglar ve monologlar ise anlatım tekniklerini oluşturur. Kitaptan betimlemeye uygun bir alıntı yapılabilir: “Durgun denizin minik dalgacıkları üzerinde, güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı. Öyküleme olarak ise “Sahilden bir mil uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ilerleyen bir balıkçı teknesi, martılara kahvaltı zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı, bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. İşte zor bir gün daha başlıyordu...” alıntısı yapılabilir. Kitapta diyaloglara çok sık rastlanır.
* * *
Ortaokul sonunda Edebiyat öğretmenimizin zoruyla okumuştum (Her Türk genci gibi ^^) Ama sonradan gerçekten yararlı bir kitap olduğuna inandığım bir eser. Bana göre anlatılanı anlamakla olay başlar.
"Durgun denizin minik dalgacıkları üzerinde, güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı. Sahilden bir mil uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ilerleyen bir balıkçı teknesi, martılara kahvaltı zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı, bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. İşte zor bir gün daha başlıyordu. Sahilin ve teknenin çok ötesinde, bir martı, Jonathan Livingston, tek başına uçuş çalışmaları yapıyordu. Yüz fite yükseldiğinde perdeli ayaklarını indiriyor, gagasını kaldırıyor ve ona acı veren bir kavisi oluşturabilmek için kanatlarını iyice geriyordu. Eğer bu kavisi oluşturabilirse daha yavaş uçabilecekti. Şimdi rüzgâr hafifçe yüzünü yalıyordu."
Yukarıdaki paragraf kitabın girişinden bir alıntıdır. Martı Jonathan çok hırslı, azimli ve çalışmayı seven bir martıdır. Arkadaşlarından dışlanacağını bile bile yemek bulmak için değil, uçmayı zevk ve başarı haline getirmek için uçar. Her zaman daha ileriyi hedefler. Hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmaz; risk alır. Diğer martıların yemek yiyerek boşa zaman geçirdiklerini düşünür. Jonathan sınır tanımayan, kendini tanıyan ve kendisini her an geliştirme çabasında olan bir martıdır. Hiçbir zaman denemekten korkmaz, öğrenme hırsı vardır. Jonathan Livingston, diğer martı arkadaşlarından daha farklıdır; çünkü sadece Jonathan’ın uçma tutkusu vardır. Diğer martılar yemek için uçarken, Jonathan sevdiği işi yapmak ve öğrenmek için uçar.
Yazar, Jonathan’ı özgür insanın sembolü olarak yaratmıştır. Kitaptaki olaylar, insan yaşamıyla bağlantılıdır. Örneğin; insanlar nasıl kurallara uymayıp cezalandırılırsa, Martı Jonathan da yaşamın kurallarına uymayıp Sarp Kayalıklarda sürgüne gönderilmiştir... Ancak, Jonathan orada kendi dünyasını, yazarın deyişiyle kendi “cennet”ini yaratmıştır. Onun cenneti “özgürlüğü ve öğrenme çabasını” oluşturur. Ayrıca Jonathan öğrenmeyi seven bir martı olduğu için, uçmanın inceliklerini bilmek ister; kendisini her an geliştirmeyi ve asla boşa zaman geçirmemeyi hedefler. Martı Jonathan’ın kendisi gibi düşünen birçok arkadaşı vardır. Bunlardan biri Chiang’dir. Chiang onun arkadaşı değil, öğretmeni sayılır. Chiang yaşlı; ama hiçbir şeyden yılmayan bir martıdır. Onun da Martı Jonathan gibi uçma tutkusu vardır. Jonathan’a bütün teknikleri, uçma becerilerini o öğretmiştir. Yaşlı martı Chiang, Jonathan’a en büyük desteği verir. Jonathan kendini geliştirdikten sonra küçük martıları uçmaya hazırlamıştır. Bu öğrencilerinden Kirk, Maynard ve Fletcher en başarılı öğrencilerindendir. Onlar da Martı Jonathan gibi aynı felsefeye sahiptir. Sarp Kayalıklar, deniz kıyısı, liman, gökyüzü ve cennet kitaptaki mekânları oluşturur. Jonathan’ın sürgüne gönderilmesi, sarp kayalıklarda; diğer martıların yemek araması, liman ve deniz kıyısında; bütün martıların, özellikle de Jonathan’ın, uçma denemeleri yapması ise gökyüzünde gerçekleşir. Cennet ise, Jonathan’ın kendi dünyasını sembolize eder. Yazar kitaptaki zamanı bize ayrıntılı olarak anlatmamıştır; fakat Jonathan bütün uçma denemelerini, gece ve gündüz yapmıştır.
Kitaptaki öyküleme ve betimleme anlatım biçimlerini, diyaloglar ve monologlar ise anlatım tekniklerini oluşturur. Kitaptan betimlemeye uygun bir alıntı yapılabilir: “Durgun denizin minik dalgacıkları üzerinde, güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı. Öyküleme olarak ise “Sahilden bir mil uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ilerleyen bir balıkçı teknesi, martılara kahvaltı zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı, bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. İşte zor bir gün daha başlıyordu...” alıntısı yapılabilir. Kitapta diyaloglara çok sık rastlanır.
* * *
Ortaokul sonunda Edebiyat öğretmenimizin zoruyla okumuştum (Her Türk genci gibi ^^) Ama sonradan gerçekten yararlı bir kitap olduğuna inandığım bir eser. Bana göre anlatılanı anlamakla olay başlar.
Sailor Moon / Sailor Venus Fan Sitesi
Forum Kuralları | İstek - Şikayet Kutusu
Daha 1 ay önce okudum ve tam da aradığım türden bir konusu var özgürlük gibi bir şey bu kadar güzel dile getirilidi ancak
dil ve anlatım dersi için hakkında ödev hazırladım ve ana düşüncesine şunu yazdım(yani hatırladığım kadarıyla bunu yazdım )
İnsanın yapabileceklerinin sınırı yoktur,sınırlar yalnızca yapabileceklerinin farkında olmayanlar içindir.
dil ve anlatım dersi için hakkında ödev hazırladım ve ana düşüncesine şunu yazdım(yani hatırladığım kadarıyla bunu yazdım )
İnsanın yapabileceklerinin sınırı yoktur,sınırlar yalnızca yapabileceklerinin farkında olmayanlar içindir.
Çok teşekkür ederim Küboş*uum
Spoiler:
bu kitabı merak edip okumuştum. VEE gerçkten çok beğenmiştim. hala unutmam. çocukluğumun en sevdiğim kitaplarından bir tanesiydi .diğer kitap ise küçük kara balıktır...
O
kadar güzel unutmuştun ki beni, Hatırlatmaya kıyamadım...
teşekkürler sun
kadar güzel unutmuştun ki beni, Hatırlatmaya kıyamadım...
teşekkürler sun
Spoiler:
Aslında bu kitap hakkında söylenecek o kadar çok şey var ki;
Jonathan, özgürlüğü kanatlarında arayan bir martı. Bir martının özgür olmadığını düşünmesi ne kadar garip geliyor insana. Oysa yalnızca uçmak, özgürlük değildir diyor kitap. Özgürlük ne için uçtuğunu bilmektir.
Kitap tamamen bizi simgeliyor aslında. Jonathan, bizimle yaşayıp farklı olabilenler. Kitaptaki gibi farklı olanın kabul edilmediği bir dünyada yaşıyoruz aslında, ama farklı olmak, kendini bulmaktır. Farklı olmak, özgür olabilmektir. İşte bunları anlatıyor kitap.
Ve kitaptan bir kaç alıntıyla bitirelim bu yazıyı;
"...Zaman ve uzaklıkla sınırlı olmayanı yaşıyoruz biz. Uzaklığı yenince hep aynı yerdeyiz, zamanı yenince hep aynı anın içindeyiz. Böylece her an için birlikte olacağımızı düşünmedin mi?"
"Oysa düşüncelerinize vurulan zinciri koparın, o zaman bedeninizin de özgürlüğe kavuştuğunu göreceksiniz."
"Tek gerçek yasa,özgürlüğü sağlayan yasadır. Başka yasa yoktur."
"Bir martı, özgürlüğün sınırsız dönüşümü ve yüce martının bir imgesidir. Bedeninize gelince... Bir kanat ucundan öbür kanat ucuna değin tüm bedeniniz, onu düşünebildiğinizden aşkın değildir."
Özgürlüğü anlatan en güzel kitaplardan...
"Hiç mi sınır yok Jonathan?"...
Jonathan, özgürlüğü kanatlarında arayan bir martı. Bir martının özgür olmadığını düşünmesi ne kadar garip geliyor insana. Oysa yalnızca uçmak, özgürlük değildir diyor kitap. Özgürlük ne için uçtuğunu bilmektir.
Kitap tamamen bizi simgeliyor aslında. Jonathan, bizimle yaşayıp farklı olabilenler. Kitaptaki gibi farklı olanın kabul edilmediği bir dünyada yaşıyoruz aslında, ama farklı olmak, kendini bulmaktır. Farklı olmak, özgür olabilmektir. İşte bunları anlatıyor kitap.
Ve kitaptan bir kaç alıntıyla bitirelim bu yazıyı;
"...Zaman ve uzaklıkla sınırlı olmayanı yaşıyoruz biz. Uzaklığı yenince hep aynı yerdeyiz, zamanı yenince hep aynı anın içindeyiz. Böylece her an için birlikte olacağımızı düşünmedin mi?"
"Oysa düşüncelerinize vurulan zinciri koparın, o zaman bedeninizin de özgürlüğe kavuştuğunu göreceksiniz."
"Tek gerçek yasa,özgürlüğü sağlayan yasadır. Başka yasa yoktur."
"Bir martı, özgürlüğün sınırsız dönüşümü ve yüce martının bir imgesidir. Bedeninize gelince... Bir kanat ucundan öbür kanat ucuna değin tüm bedeniniz, onu düşünebildiğinizden aşkın değildir."
Özgürlüğü anlatan en güzel kitaplardan...
"Hiç mi sınır yok Jonathan?"...
''Durgun denizin minik dalgacıkları üzerinde, güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı. Sahilden bir mil uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ilerleyen bir balıkçı teknesi, martılara kahvaltı zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı, bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. İşte zor bir gün daha başlıyordu.''...
bu cümleler bana o anı yaşattı sanki,mutlaka okuyacağım çok güzel bir kitap olduğu belli
bu cümleler bana o anı yaşattı sanki,mutlaka okuyacağım çok güzel bir kitap olduğu belli
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 13 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |