Ayışığı Günlüğü...~(^_^)~ Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 8, 9, 10 ... 38, 39, 40, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Neo Queen Serenity
Yaa durun yaa Mamoru'dan ayrılmadı ki. Ne başlaması. Zaten bu hikaye Usagi'nin tembel olup da bir pok başaramamasından çıkan bir hikaye değil mi? Şimdi Mamoru'nun gelip gelmemesi mühim değil asıl mühim olan Usagi'nin hangi meslekte kendini bulacağıdır. Bence bana kalırsa anaokulu öğretmeni olabilir ya da yazar yani manga-ka gibi bir şey. En çok Usagi'ye uyan bu bence.
Neyse gene harika bir bölümdü açıkçası ve Haruka'nın gelmesi çok çok iyi olmuş.
Bir şey daha Usagi'yi hep ben bir başkası için önemli bulmuşumdur. Sonuçta Usagi, herkesin sevgilisi ve dostu olmayı becerebilmiş yani.. Öyle düşünüyorum...


Neyse gene harika bir bölümdü açıkçası ve Haruka'nın gelmesi çok çok iyi olmuş.
Bir şey daha Usagi'yi hep ben bir başkası için önemli bulmuşumdur. Sonuçta Usagi, herkesin sevgilisi ve dostu olmayı becerebilmiş yani.. Öyle düşünüyorum...




KALBİMİN ANAHTARINI BULUP İÇİMDEKİ MANZARAYI KEŞFEDEBİLEN HERHANGİ BİR KİŞİ İÇİMDE HAPSOLMAYI GÖZE ALMIŞTIR


bezgin yazmış:
Aman diyim.

(Okul zamanın oda arkadaşlarıma bu bölümle alakalı çok emeğim vadır. Saolsunlar

Ha Usagi mi, şu an elinde bir Residence projesi birde Kadın Sığınma Evi projesi var, onlarla uğraşıyor. Size selamı varmış öyle dedi

(Sanki sizi tanıyor da, bu kız hakikaten tuhaf

Ayrıca çok güzel bi reklam metnine dönüşmüş, yorumun bezgin



Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Bahar

* * * * * *
Michiru o muhteşem elbisesi ile, sahnede…
İnsanların hayranlıkla ona bakışlarını izledim. İzlenmeyecek gibi değildi ki, zarifliğiyle ortamı yumuşatıyordu sanki. Bu kadar zarif bir kızın, bir koruyucu, savaşçı olduğuna inanmak gerçekten zor.
Çaprazımda oturan Uminoya baktım. Oldum olası Michiruya hayrandı. Hakkında bir sürü bilgi edinmişti bir dönem. Hatta Harukayı erkek zannedip, sevgili olduklarını bilgisini Uminodan duymuştum. Gerçi Harukanın bir kız olduğunu öğrenmemizde geç olmamıştı. Minakoyla takip etmeler araştırmalar. Nasıl böyle bir saçmalığa düşmüştüm bende bilmiyorum. O zamanda Harukanın okul formaları bizi şaşırtmıştı. Sivilde bile bayan gibi giyinmez de kendisi…
Diğer yanımda İkra, o tanımadığı halde Michiruya hayranlıkla bakıyordu. Hemde gözlerindeki o ışıkla büyülenmiş gibi seyrediyordu onu.
Sanırım artık bulunduğum ortamlarda insanları gözlemliyorum. Aslında bunu kasıtlı yapmıyorum, genelde kendiliğinden gelişen bir durum. Çok fazla empati yapıyorum belki. O an karşımdaki insanın neler düşündüğü fikri hep bir yerden aklıma giriyor. Gerçi bundan çokta şikayetçi değilim. İnsanları tanımaya çalışıyorum. En azından bunu öğrenmek istiyorum.
Evet günlüğüm, bu durumdan çok bahsettim ama konuma dönmek istiyorum izninle.
Herkes büyük bir duygusal coşkuyla konseri dinlerken, sahneye odaklanmışken Harukanın göz ucu ile İkrayı izlemesi tabi ki dikkatimi çekti. Aslında Harukanın ne düşündüğünü kestirmek çokta zor değildi. Sonraki buluşmamızda konuyu anlamış bulundum zaten. Harukanın İkra hakkında soruları, konuyu anlamama yardımcı oldu… Ama açık söylemek gerekirse Harukadan “Bu kızdan uzak dur, çok güvenilir gözükmüyor” tarzı bir şeyler gevelemesini bekledim. O ise beni şaşırtarak sadece “Kendine dikkat et Usagi” dedi. Tabi bu benim şahsi düşüncem…
Genelde Haruka yeni tanıdığımız insanları bizden uzak tutmaya çalışır (dı).
Aa esas olay… İstanbul parktan dönerken( Geçen hız denemesi için gittiğimiz yer) Haruka beni eve bıraktı. Bende gelmesi için ısrar edince, gelmek zorunda kaldı. Henüz kapımı kapatmamışken, İkranın panik halindeki sesini duydum.”Usagiiiii….” ne oluyor diye dönüp bakarken, o çoktan kapımın önünde, konuşmaya başlamıştı bile. “ Usagi nerdesin sen, seni bi çocukla gördüm, çay bahçesinde. Arabayla oradan geçerken. İnip soramadım da ,kimdir necidir… Aklıma neler geldi neler, seni kaçırdılar filan zannettim.. Aaa kaç saattir seni bekiyorum, telefonunda kapalıydı.. Korktum başına bişiy geldi diye. “ bu cümleleri sıralarken sıkı sıkı bana sarılmıştı. Harukanın benim elimde can çekişmesini anlamıştım işte. Kendimi bir an toplayıp “ Du-dur nefesim kesildi… iyiyim ben bişiyim yok” Gözlerimin içine bakan endişeli bir çift göz… Ağlamaya meyilli üstelik… O an Harukanın merakla içerden kalkıp gelmesi ile aralanan kapının sesi bu duygusal anı bozdu. İkranın Harukayı görmesi ile bana dönüp “Misafirim var deseydin ya “ diye sessizce fısıldaması bir oldu. Ben ne diyeceğimi bilmezken o dönüp koca bir gülümsemeyle “ Hoş geldiniz “ diye lafı çaktı…
Bu kadar trajediden sonra tabi ki onları tanıştırdım. İkrayı da kahve için bize davet ettim. Açıkçası gelmeyeceğini düşünmüştüm. Bu onu istemediğimden değil tabi ki … Sadece Harukaya birkaç soru sorma fırsatım olur beklentisiydi. İkra, ben, Haruka kahvelerimizi içtik. Sohbet ettik diyemeyeceğim, çünkü havada sinek uçsa sesi duyulacak bir haldeydi ortam. Neyse ki kahvesini ilk bitiren ikra oldu. “ Ee bende kalkayım siz baş başa kalmak istersiniz dimi? “dedi. Yüzündeki anlamsız gülümsemeyi o an çözemedim.
Tabi kokusu sonra çıktı. Oda aynı yanılgının kurbanı olmuştu. Harukayı sevgilim zannederek. Aklıma geldikçe gülüyorum. Demek ki bu konu artık uluslar arası bir sorun oldu.
(Bu kızı artık değişime uğratsak iyi olacak. Yoksa başımıza iş açılacak.)
Harukanın bakışları ile İkrayı göz hapsine aldığı belli. Ondan hoşlanmadı.
Uminoyu, tanıdığı için ona sorun çıkaracağını sanmıyorum.
Konser sonrası kulise koştum. Herkes bu başarılı sanatçıyı ilk tebrik eden olmak için çabalarken, ben sadece özlediğin bir arkadaşıma kavuşma hevesindeydim. Ardımdan gelen Harukanın yavaş hareketlerini görünce kalabalığın içinde çığlığı bastım ”Harukaa, acele ett” başıyla beni onayladıktan sonra, İkra ve Uminoya dönerek birşeyler söyledi. Sonra yanıma gelip “Burdan ona ulaşamayız, kalabalığa bi bak, kısa yoldan gidelim. Hadi bu taraftan” deyip kolumdan tuttu. Beraberce binanın arka kapısına gittik. Uzun koridorlu, beyaz mermerli bir merdivenle, yukarı çıktık.
Karşımıza çıkan ikinci kapıda durduk. Haruka gözerime bakarak “Hadi” dedi. Kapıyı tıklatarak içeri girdim.
Michiru gülümseyerek bana bakıyordu. Yanına koştum. Sarıldık. “Michiru harikaydın tebrikler” dedim. Geri çekildi, elimi tutarak “Teşekkürler Usagi ” dedi.
Nezaketi, ağırbaşlılığı, başarıları ile hep örnekti Michiru. Uzun bir aradan sonra görüyordum onu. Saçları biraz daha uzamıştı. Onda görebildiğim tek değişiklik buydu sanırım. Bildiğiniz klasik “Nasılsın- iyiyim “ sohbetine koyulduk.
Aradan 10-15 dk geçti sanırım. Harukanın sorusuyla aklım başıma geldi. “Usagi arkadaşların nerede” sorusu üzerine dışarı çıktım. Biraz ilerde görevlilerle tartışan Uminoyu görünce rahatladım. Haruka görevliyle konuşunca Umino da bize katıldı. İkra yanında yoktu. Sorduğumda ise kendini iyi hissetmediği için eve gittiğini söyledi Umino.
Michiru ve Harukayla uzun konuştuk. İyiler, Michiru bu konserler için çok çalışmış. Böyle bir teklif gelince de kabul etmiş.
Farkındayım, onlar genelde benim durumumu merak ettiler. Bunu açık açık sormadılar tabi ki. Kendi taktikleriyle durum hakkında bilgi topladılar. Onlar ne kadar beni tanıyorsa, bende onlar tanıyorum artık.
Sohbetlerinde bana dair -aslında biz senin kararınla ilgilenmiyoruz, bizi çok alakadar etmiyor- izlenimi verseler de, yüzlerindeki ifadeden – ne halt yemeye buradasın Usagi- düşüncesi okunuyordu.
Çok güzel geçen bir gece sonunda evime geldim. Umino çok yorgun bir vaziyette dairesine gitti. Bende kapıyı açmaya çalışırken ikra aklıma geldi. Saate baktığımda gece yarısını geçmişti. Ama merakımı gideremediğim için, ikranın kapısını tıklattım. Birkaç dakika sonra kapı açıldı. İkra pijamaları ile karşımdaydı. İyi olup olmadığını sordum. “Uyuyordum, başım ağrıdı biraz… Erken kaçtım” dedi…
İyi geceler dileyip evime geçtim. Açıkçası ben Harukanın hareketlerinden rahatsız olduğunu düşündüm. Gerçi Haruka düşüncelerini çok güzel saklardı. Bunu kendi bilerek belli etmese, tanımayan biri anlayamazdı. Ama şurası da bir gerçek İkra da anlayabilecek kapasitede bir insan.
Ne diyeyim günlüğüm, umarım İkra Harukanın kendisi hakkındaki düşüncelerini anlamamıştır. Onun üzülmesini istemem çünkü…
Son birkaç günüm böyle geçti. Artık yeni bir yıldayız, umarım hepimize mutluluk, huzur, sevgi getirir bu sene… Yeni yıla yalnız gireceğimi düşünmüştüm. Ama düşündüğüm gibi olamadı.. Hayat süprizleri seviyor.
Yeni bir kitaba başladım, tamda yeni yılın sabah saatlerinde. Komşumuz Handan hanım okumam için vermişti. Üzerinde bazı açıklamalar yaparak, benim için daha anlaşılır bi hale getirmişti bu kitabı. Okumak için kendi kendime söz vermiştim. Çünkü benim için emek harcanmış bi kitaptı, değeri diğerlerinde yüksekti. Ama yılın ilk saatlerinde okuyacağım diye bir planım yoktu.
Michiru ve Harukayla güzel sade bir yeni yıl kutlamasına davet edildim. Şık bir yerde güzel bir gece geçirdik. O an için oranın şıklığı mükemmelliği hiç umurumda değildi. En salaş yerde bile mutluluk naraları atabilirdim. O mutlu saatlerden sonra evime geldim. Arkadaşlarım beni eve bıraktıktan sonra otele geçtiler. Saat 1:30 sanırım. Evime girdiğimde ışıkları açmadım. Sokak lambasından gelen ışık azda olsa odamı aydınlatıyordu. Yorgundum ama uykum yoktu. Sadece battaniyemi aldım üstüme, üçlü koltuğa oturdum. Penceremden gelen ışık tam buraya düşüyordu. Önümde ki sehpada duran kitaba uzandım. Alelade bir sayfa açtım. Okuduklarım bana o kadar yakın gelmişti ki o an,senle paylaşmak istedim. Kitabı geri versem de bu sözleri hatırlamalıyım. Kitapta rastgele açtığım bu sayfada şunlar yazıyordu.
“Sormuşlar bir bilgine:
HAYAT ne? Demiş biri.
Bilgin cevap vermiş
İki yönlü bir yol devam eder bilinmeze. Sen görmemezlikten gelsen de vardır bir yoldaş her köşesinde. Bazen çıkarsın zorlukla dar bir yokuştan bazen de aşarsın dertleri sanki uçuyormuş gibi inerek buradan.
Peki, SEVGİ nedir? Demiş biri.
Kalbine sığmayacak kadar geniş, dedikodusunu yapamayacağın kadar temiz, kokusunu alamayacağın kadar uzak, hayal edemeyeceğin kadar yakın...
Ya KORKU nedir? Diye atılmış diğeri,
Bir yağmur damlasındaki barut kokusu. Belki de saklanılan bir hayal yontusu ya bir miniğin haykırışı, ya da yüreği yaralı bir kuşun feryadı....
Peki ya UMUT nerededir? Diye atılmış bir umut avcısı.
Bilinmezde değildir bilirim, demiş yerini, kaygılı ve tasalı. Aradın boşuna her yeri ama unuttun en kolay yeri besbelli; bunu derken işaret etti insanın en derinden yaralanan yerini...
Peki DOST kimdir? Diye sormuş biri.
Demiş; paylaştın mı sevgini, korkunu, ümidini ve yenilgini, verdin mi desteğini, sordun mu halini, yolladın mı yüreğini, ağladın mı onun gibi…
Hissettin mi DOSTLUĞU? Demiş diğeri.
Bilgin demiş: Karşılığı olmadan verilir mi hiç yürekteki sevgi?
Dostluk dediğin; tek bir ruhun, iki ayrı bedende dirilmesi…
Bizim için dostluk biraz daha farklıydı sanrım;
“Tek bir ruhun, iki ayrı bedende dirilmesi” değil de,
“Tek bir ruhun birçok bedende dirilmesiydi”
Dostlarım iyi ki varsınız, sizi çok seviyorum.
(Tabiki senide çok seviyorum günlüğüm)
Michiru o muhteşem elbisesi ile, sahnede…

İnsanların hayranlıkla ona bakışlarını izledim. İzlenmeyecek gibi değildi ki, zarifliğiyle ortamı yumuşatıyordu sanki. Bu kadar zarif bir kızın, bir koruyucu, savaşçı olduğuna inanmak gerçekten zor.
Çaprazımda oturan Uminoya baktım. Oldum olası Michiruya hayrandı. Hakkında bir sürü bilgi edinmişti bir dönem. Hatta Harukayı erkek zannedip, sevgili olduklarını bilgisini Uminodan duymuştum. Gerçi Harukanın bir kız olduğunu öğrenmemizde geç olmamıştı. Minakoyla takip etmeler araştırmalar. Nasıl böyle bir saçmalığa düşmüştüm bende bilmiyorum. O zamanda Harukanın okul formaları bizi şaşırtmıştı. Sivilde bile bayan gibi giyinmez de kendisi…
Diğer yanımda İkra, o tanımadığı halde Michiruya hayranlıkla bakıyordu. Hemde gözlerindeki o ışıkla büyülenmiş gibi seyrediyordu onu.
Sanırım artık bulunduğum ortamlarda insanları gözlemliyorum. Aslında bunu kasıtlı yapmıyorum, genelde kendiliğinden gelişen bir durum. Çok fazla empati yapıyorum belki. O an karşımdaki insanın neler düşündüğü fikri hep bir yerden aklıma giriyor. Gerçi bundan çokta şikayetçi değilim. İnsanları tanımaya çalışıyorum. En azından bunu öğrenmek istiyorum.
Evet günlüğüm, bu durumdan çok bahsettim ama konuma dönmek istiyorum izninle.
Herkes büyük bir duygusal coşkuyla konseri dinlerken, sahneye odaklanmışken Harukanın göz ucu ile İkrayı izlemesi tabi ki dikkatimi çekti. Aslında Harukanın ne düşündüğünü kestirmek çokta zor değildi. Sonraki buluşmamızda konuyu anlamış bulundum zaten. Harukanın İkra hakkında soruları, konuyu anlamama yardımcı oldu… Ama açık söylemek gerekirse Harukadan “Bu kızdan uzak dur, çok güvenilir gözükmüyor” tarzı bir şeyler gevelemesini bekledim. O ise beni şaşırtarak sadece “Kendine dikkat et Usagi” dedi. Tabi bu benim şahsi düşüncem…
Genelde Haruka yeni tanıdığımız insanları bizden uzak tutmaya çalışır (dı).
Aa esas olay… İstanbul parktan dönerken( Geçen hız denemesi için gittiğimiz yer) Haruka beni eve bıraktı. Bende gelmesi için ısrar edince, gelmek zorunda kaldı. Henüz kapımı kapatmamışken, İkranın panik halindeki sesini duydum.”Usagiiiii….” ne oluyor diye dönüp bakarken, o çoktan kapımın önünde, konuşmaya başlamıştı bile. “ Usagi nerdesin sen, seni bi çocukla gördüm, çay bahçesinde. Arabayla oradan geçerken. İnip soramadım da ,kimdir necidir… Aklıma neler geldi neler, seni kaçırdılar filan zannettim.. Aaa kaç saattir seni bekiyorum, telefonunda kapalıydı.. Korktum başına bişiy geldi diye. “ bu cümleleri sıralarken sıkı sıkı bana sarılmıştı. Harukanın benim elimde can çekişmesini anlamıştım işte. Kendimi bir an toplayıp “ Du-dur nefesim kesildi… iyiyim ben bişiyim yok” Gözlerimin içine bakan endişeli bir çift göz… Ağlamaya meyilli üstelik… O an Harukanın merakla içerden kalkıp gelmesi ile aralanan kapının sesi bu duygusal anı bozdu. İkranın Harukayı görmesi ile bana dönüp “Misafirim var deseydin ya “ diye sessizce fısıldaması bir oldu. Ben ne diyeceğimi bilmezken o dönüp koca bir gülümsemeyle “ Hoş geldiniz “ diye lafı çaktı…
Bu kadar trajediden sonra tabi ki onları tanıştırdım. İkrayı da kahve için bize davet ettim. Açıkçası gelmeyeceğini düşünmüştüm. Bu onu istemediğimden değil tabi ki … Sadece Harukaya birkaç soru sorma fırsatım olur beklentisiydi. İkra, ben, Haruka kahvelerimizi içtik. Sohbet ettik diyemeyeceğim, çünkü havada sinek uçsa sesi duyulacak bir haldeydi ortam. Neyse ki kahvesini ilk bitiren ikra oldu. “ Ee bende kalkayım siz baş başa kalmak istersiniz dimi? “dedi. Yüzündeki anlamsız gülümsemeyi o an çözemedim.
Tabi kokusu sonra çıktı. Oda aynı yanılgının kurbanı olmuştu. Harukayı sevgilim zannederek. Aklıma geldikçe gülüyorum. Demek ki bu konu artık uluslar arası bir sorun oldu.
(Bu kızı artık değişime uğratsak iyi olacak. Yoksa başımıza iş açılacak.)
Harukanın bakışları ile İkrayı göz hapsine aldığı belli. Ondan hoşlanmadı.
Uminoyu, tanıdığı için ona sorun çıkaracağını sanmıyorum.
Konser sonrası kulise koştum. Herkes bu başarılı sanatçıyı ilk tebrik eden olmak için çabalarken, ben sadece özlediğin bir arkadaşıma kavuşma hevesindeydim. Ardımdan gelen Harukanın yavaş hareketlerini görünce kalabalığın içinde çığlığı bastım ”Harukaa, acele ett” başıyla beni onayladıktan sonra, İkra ve Uminoya dönerek birşeyler söyledi. Sonra yanıma gelip “Burdan ona ulaşamayız, kalabalığa bi bak, kısa yoldan gidelim. Hadi bu taraftan” deyip kolumdan tuttu. Beraberce binanın arka kapısına gittik. Uzun koridorlu, beyaz mermerli bir merdivenle, yukarı çıktık.

Karşımıza çıkan ikinci kapıda durduk. Haruka gözerime bakarak “Hadi” dedi. Kapıyı tıklatarak içeri girdim.

Michiru gülümseyerek bana bakıyordu. Yanına koştum. Sarıldık. “Michiru harikaydın tebrikler” dedim. Geri çekildi, elimi tutarak “Teşekkürler Usagi ” dedi.
Nezaketi, ağırbaşlılığı, başarıları ile hep örnekti Michiru. Uzun bir aradan sonra görüyordum onu. Saçları biraz daha uzamıştı. Onda görebildiğim tek değişiklik buydu sanırım. Bildiğiniz klasik “Nasılsın- iyiyim “ sohbetine koyulduk.
Aradan 10-15 dk geçti sanırım. Harukanın sorusuyla aklım başıma geldi. “Usagi arkadaşların nerede” sorusu üzerine dışarı çıktım. Biraz ilerde görevlilerle tartışan Uminoyu görünce rahatladım. Haruka görevliyle konuşunca Umino da bize katıldı. İkra yanında yoktu. Sorduğumda ise kendini iyi hissetmediği için eve gittiğini söyledi Umino.
Michiru ve Harukayla uzun konuştuk. İyiler, Michiru bu konserler için çok çalışmış. Böyle bir teklif gelince de kabul etmiş.
Farkındayım, onlar genelde benim durumumu merak ettiler. Bunu açık açık sormadılar tabi ki. Kendi taktikleriyle durum hakkında bilgi topladılar. Onlar ne kadar beni tanıyorsa, bende onlar tanıyorum artık.
Sohbetlerinde bana dair -aslında biz senin kararınla ilgilenmiyoruz, bizi çok alakadar etmiyor- izlenimi verseler de, yüzlerindeki ifadeden – ne halt yemeye buradasın Usagi- düşüncesi okunuyordu.

Çok güzel geçen bir gece sonunda evime geldim. Umino çok yorgun bir vaziyette dairesine gitti. Bende kapıyı açmaya çalışırken ikra aklıma geldi. Saate baktığımda gece yarısını geçmişti. Ama merakımı gideremediğim için, ikranın kapısını tıklattım. Birkaç dakika sonra kapı açıldı. İkra pijamaları ile karşımdaydı. İyi olup olmadığını sordum. “Uyuyordum, başım ağrıdı biraz… Erken kaçtım” dedi…
İyi geceler dileyip evime geçtim. Açıkçası ben Harukanın hareketlerinden rahatsız olduğunu düşündüm. Gerçi Haruka düşüncelerini çok güzel saklardı. Bunu kendi bilerek belli etmese, tanımayan biri anlayamazdı. Ama şurası da bir gerçek İkra da anlayabilecek kapasitede bir insan.
Ne diyeyim günlüğüm, umarım İkra Harukanın kendisi hakkındaki düşüncelerini anlamamıştır. Onun üzülmesini istemem çünkü…
Son birkaç günüm böyle geçti. Artık yeni bir yıldayız, umarım hepimize mutluluk, huzur, sevgi getirir bu sene… Yeni yıla yalnız gireceğimi düşünmüştüm. Ama düşündüğüm gibi olamadı.. Hayat süprizleri seviyor.
Yeni bir kitaba başladım, tamda yeni yılın sabah saatlerinde. Komşumuz Handan hanım okumam için vermişti. Üzerinde bazı açıklamalar yaparak, benim için daha anlaşılır bi hale getirmişti bu kitabı. Okumak için kendi kendime söz vermiştim. Çünkü benim için emek harcanmış bi kitaptı, değeri diğerlerinde yüksekti. Ama yılın ilk saatlerinde okuyacağım diye bir planım yoktu.
Michiru ve Harukayla güzel sade bir yeni yıl kutlamasına davet edildim. Şık bir yerde güzel bir gece geçirdik. O an için oranın şıklığı mükemmelliği hiç umurumda değildi. En salaş yerde bile mutluluk naraları atabilirdim. O mutlu saatlerden sonra evime geldim. Arkadaşlarım beni eve bıraktıktan sonra otele geçtiler. Saat 1:30 sanırım. Evime girdiğimde ışıkları açmadım. Sokak lambasından gelen ışık azda olsa odamı aydınlatıyordu. Yorgundum ama uykum yoktu. Sadece battaniyemi aldım üstüme, üçlü koltuğa oturdum. Penceremden gelen ışık tam buraya düşüyordu. Önümde ki sehpada duran kitaba uzandım. Alelade bir sayfa açtım. Okuduklarım bana o kadar yakın gelmişti ki o an,senle paylaşmak istedim. Kitabı geri versem de bu sözleri hatırlamalıyım. Kitapta rastgele açtığım bu sayfada şunlar yazıyordu.
“Sormuşlar bir bilgine:
HAYAT ne? Demiş biri.
Bilgin cevap vermiş
İki yönlü bir yol devam eder bilinmeze. Sen görmemezlikten gelsen de vardır bir yoldaş her köşesinde. Bazen çıkarsın zorlukla dar bir yokuştan bazen de aşarsın dertleri sanki uçuyormuş gibi inerek buradan.
Peki, SEVGİ nedir? Demiş biri.
Kalbine sığmayacak kadar geniş, dedikodusunu yapamayacağın kadar temiz, kokusunu alamayacağın kadar uzak, hayal edemeyeceğin kadar yakın...
Ya KORKU nedir? Diye atılmış diğeri,
Bir yağmur damlasındaki barut kokusu. Belki de saklanılan bir hayal yontusu ya bir miniğin haykırışı, ya da yüreği yaralı bir kuşun feryadı....
Peki ya UMUT nerededir? Diye atılmış bir umut avcısı.
Bilinmezde değildir bilirim, demiş yerini, kaygılı ve tasalı. Aradın boşuna her yeri ama unuttun en kolay yeri besbelli; bunu derken işaret etti insanın en derinden yaralanan yerini...
Peki DOST kimdir? Diye sormuş biri.
Demiş; paylaştın mı sevgini, korkunu, ümidini ve yenilgini, verdin mi desteğini, sordun mu halini, yolladın mı yüreğini, ağladın mı onun gibi…
Hissettin mi DOSTLUĞU? Demiş diğeri.
Bilgin demiş: Karşılığı olmadan verilir mi hiç yürekteki sevgi?
Dostluk dediğin; tek bir ruhun, iki ayrı bedende dirilmesi…
Bizim için dostluk biraz daha farklıydı sanrım;
“Tek bir ruhun, iki ayrı bedende dirilmesi” değil de,
“Tek bir ruhun birçok bedende dirilmesiydi”
Dostlarım iyi ki varsınız, sizi çok seviyorum.
(Tabiki senide çok seviyorum günlüğüm)

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): haruka-usa
Hissettin mi DOSTLUĞU? Demiş diğeri.
Bilgin demiş: Karşılığı olmadan verilir mi hiç yürekteki sevgi?
Dostluk dediğin; tek bir ruhun, iki ayrı bedende dirilmesi… ''Kesinlikle katılıyorum iyiki benimde böyle dostlarım var
)
Çok güzel bir bölümdü çok teşekkürler. Ama usagi bencede uzak dursun o kızdan o baş ağrısında sankim tuhaf birşeyler var normal bir ağrı değil gibi hissettim. hem haruka da öyle diyorsa doğrudur zaten. Dikkat usagim dikkat et kendine.
Bilgin demiş: Karşılığı olmadan verilir mi hiç yürekteki sevgi?
Dostluk dediğin; tek bir ruhun, iki ayrı bedende dirilmesi… ''Kesinlikle katılıyorum iyiki benimde böyle dostlarım var

Çok güzel bir bölümdü çok teşekkürler. Ama usagi bencede uzak dursun o kızdan o baş ağrısında sankim tuhaf birşeyler var normal bir ağrı değil gibi hissettim. hem haruka da öyle diyorsa doğrudur zaten. Dikkat usagim dikkat et kendine.
SeNi ÇoK çOk ÇoK ama ÇoK SeviYoRuM BaHaR'mm ♥♥♥♥♥♥♥♥
~~~~~~~~~~~~~ larum *,* ~~~~~~~~~~~~~~~

Spoiler:
~~~~~~~~~~~~~ larum *,* ~~~~~~~~~~~~~~~
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Bahar
...
Wayy bende diyorum, "Herkesler unuttu beni
kimseler yok ortada
... "
@ haruka-usa
Yawrum saat kaçta yatıyon sen yahu
Sabahın dördün de, rüyanda mı gördün günlüğü
Hemen de Haruka sevemedi diye, ikrayı çöpe atmayalım ya
... Bi bakayım ilerleyen zamanlarda, hakkında fikir sahibi oluruz. Daha çok iyi tanımıyorum nede olsa:)
Ayrıca teşekkürler gecenin (pardon sabahın
) bir vakti, okuduğun için
USAKO dan selam, sana 
Wayy bende diyorum, "Herkesler unuttu beni


@ haruka-usa
Yawrum saat kaçta yatıyon sen yahu


Hemen de Haruka sevemedi diye, ikrayı çöpe atmayalım ya

Ayrıca teşekkürler gecenin (pardon sabahın




jandark yazmış:
Ne unutmak mıı ben hergün bakıyorum acaba yazdımı diye düzenli takip ettiğim tek bölüm burası forumda

Benn bütün gün uyumuştum gece uyandım o yüzden geceden beri anime izliyorum. tam anime seçerken bir baktım e-postama bildirim gelmiş açtım baktım oda nee ay ışığıı gönlüğüüüü

valla bilemicem haruka ne dediyse çıktı ''bitek hotaruda yanılmıştı da neyse


usakoma kocaman sevgilerimi ve öpücüklerimi yolluyorum

SeNi ÇoK çOk ÇoK ama ÇoK SeviYoRuM BaHaR'mm ♥♥♥♥♥♥♥♥
~~~~~~~~~~~~~ larum *,* ~~~~~~~~~~~~~~~

Spoiler:
~~~~~~~~~~~~~ larum *,* ~~~~~~~~~~~~~~~
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Bahar





9. sayfa (Toplam 40 sayfa) [ 588 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |