Olabilir

İyi olur. Satıştan aldığımız parayla da masrafları çıkarırız daha ne olsun

XD XD XD

Hem belki sonra insanlığın kayıp kökeni için falanda teklif gelir yazarın yeteneğini gördüklerinde

"Merhaba Ay Savaşçısı ve kızlar."Prenses Kakyuu her zamanki gülümseyişiyle yaklaştı. Kırmızı saçları aynı kırmızı renkteki paltosu gibi karlarla kaplanmıştı. Diğerleri de hemen hemen öyleydi."Hey Ay Suratlı"dedi Seiya selam verip.

"Seiya!"Usagi gülümseyerek arkadaşlarının yanına koştu. Ami ve diğerleri-Rei hariç- ziyaretçilerinin yanına koştu."Dünya son gördüğümüzden beri çok değişmiş."

"Taiki haklı baya bir soğumuş..."

"Ve kar"diye kardeşi Yaten'i tamamladı Seiya, omuzundaki karları silkelerken."Mesajımızı almışsınız!"

"Evet Merkür. Doğrusunu söylemek gerekirse algılamak çok zor oldu. Çok zayıf bir sinyaldi ve sizden geldiğini anlayınca şaşırdık."Prenses Kakyuu şimdi endişeli bir halde idi. Yaten göz ucuyla sessiz sedasız önüne bakarak oturan Mars'a baktı."Sorun nedir?"

"Ah, Rei'nin büyükbabası düşman tarafından öldürüldü."diye fısıldadı Minako. Yıldız ışıkları bunu duyunca üzgün göslerle Rei'e baktılar."Buna üzüldüm. Yeni düşman kim?"dedi Prenses.

"Birkaç sene önce Buz Kadın diye biri dünya ya saldırmıştı. Doğrusu bu ikinci saldırısıydı. Ay Savaşçıı onu yok etmişti ama geri döndü."dedi Mamoru. O sırada kendisini süzen Seiya'a baktı."Yani bizi daha önceden yenebildiğiniz bir düşmanı yenmek için mi çağırdınız?"Mamoru kendisine meydan okuyan gözlerle bakan seiya'nın gözlerini karşılık verircesine baktı."Sizce sizle iletişimimizi bozan bu kadın mı?"

"Yo, hayır değil. Bu dünya da başka birşey var."

"Prensesimiz?"

"Doğru. Kral Yakta diye birini daha önce duydunuz mu Prenses?"Luna prensesin endişesini sezmişti."Yakta! O serbest mi?"

"Onu tanıyor musunuz?"dedi Makoto. Herkes şaşırmıştı. Prenses korkmuş bir yüz ifadesi ile dışarıya baktı."B...ben onun kim olduğunu ve tehlikesini biliyorum."

"Büyükbabam onunla dövüşmememizi söyledi."Rei sonunda ayağa kalkıp konuşmuştu. Prensesin daha fazla şey bildiğinden emindi."Doğru. Onu yenemezsiniz."

"Nedenmiş o?"

"Ay Savaşçısı... Kral Yakta'ın eski dünya kralı olduğunu biliyorum. Yıllarca bu dünya da hapis tutuldu. O Dünya kralı, bu da gücünü dünya dan aldığı anlamına geliyor. Hiçbiriniz farkınızda değilsiniz belki ama dünya bu evrende en güçlü enerji merkezinin olduğu gezegen. "

"Ama Mamoru da prens!"

"Prens Endymion kral dahi olsa asla onların gücüne erişemez"

"Neden?"dedi Mamoru. Sonradan aklına gelecek geldi. Kara Ay klanı saldırdığında-eğer çok güçlü olsaydı- eşini ve insanlarını koruyabilirdi. Ayrıca Usagi'den çok daha güçlü olması anlamına gelirdi ama Usagi özünde hep kendisinden daha güçlü olmuştur.

"Kral Yakta düşündüğünüzden çok daha yaşlı bir kişidir. İnsanlığın ilk medeniyet kurdukları zamanda yaşamış birinden bahsediyoruz. Mu, Atlantis, Uygur...bunların yok oluşuna tanıklık etmiştir. İnsanların eskiden ne kadar güçlü olduğunu öğrenseniz şaşardınız. Prens Endymion ise insanların güçsüzleştiği bir dönemden geliyor. O enerjiye sahip ama onu kullanmayı asla öğrenemedi."

"Kral Abadren?"

"O da eski insanlardan."

"Sana öğretmedi mi Mamo-chan?"

"Hayır Usagi. Fazla vakti olduğunu söyleyemem."

"Doğru."dedi prenses."Şimdi bir an önce dünya dan ayrılmamız gerekiyor."

"NE?"Hepsi birden şaşmış bir şekilde prensese bakıyorlardı. Yıldız ışıkları bile şaşmıştı. Seiya bir an Usaginin kendi gezegenine geleceğini düşünerek sevindi."Bizi dünyayı kendi haline mi terk etmemizi istiyorsunuz?"Haruka kızmıştı ve buna niyeti kesinlikle yoktu."Bunu yapamayız.dedi Michiru."Bize verilen görev açıktır Prenses. Canımız pahasına burası korunacak."

"Plüton. Kral Abadren bulunmaz ise bu dünya yok olacak hem de düşündüğünüzden çok daha kısa zamanda."Usagi ve diğerleri bu gerçeği akıllarında canlandırıken hiçbiri daha önce bu kadar aciz olduklarını hissetmemişlerdi.

ay çok güzel bi bölümdü devam devam devam *.* *.* *.*

Mükemmel bir bölümdü yine Devammm

Teşekkürler kızlar, en kısa sürede inşallah

"Yine de gidemem...ben... gidemem."dedi usagi gözleri dolarak. Kızlar da Usagi'ye katıldılar.Prenses pes etmiş bir şekilde içini çekerek Usagi'ye baktı."Prenses Serenity..."

"Hı?"

"Siz Ay prensesiniz. Kral Yakta sizi ele geçirmemeli ve Prens Endymion'da."

"Neden?"dedi Mamo-chan."Basit sizi öldürmek isteyecektir. Akriha ve Kral Abadren sizi dünyaya varis kıldı. Kral Yakta için siz birer tehtitsiniz. Belki diğer savaşçılar olmayabilir ama siz tehtitsiniz."

"O zaman biz burada kalıp dünya yı koruyacağız. "diye öne çıktı Haruka.

"Prenses Kakyuu, o zaman sizden prensesimizi ve prensimizi buradan alıp götürmenizi istiyoruz."

"Setsuna hayır!"

"Usagi aptallaşma. Siz onun için tehtit iseniz o zaman hem sizi hem dünyayı koruyamayız."

"Kendimi koruyabilirim Michiru."

"LAF DİNLE USAGİ!"

"Rei..."Usagi arkadaşının alevlenmiş gözlerine baktı. sonunda pes ederek kafasını salladı."O zaman bir saat sonra Tokyo kulesinde buluşalım prenses, prens."

"Anlaştık."dedi Mamoru. Prenses ve üç ışık vedalaşıp dışarı çıktılar. fırtına dinmişti ama soğukluk aynıydı. her yer kar altında kalmıoştı. Neredeyse tüm binalar karın altında kaybolmuş devasa tepeler gibi görünüyorlardı. Dışarıda bırakın bir insanı bir hayvan bile yoktu.

"Prensesimiz... Amacınız nedir?"

"Seiya..."diyerek esmer oğlana döndü prenses. Gözlerinde anlamlı bir bakış vardı."Prenses Serenity burada olmamalı. Yakta onu görmemeli."

"Neden?"

"Bazı şeyler zamanla ortaya çıkar. Evren savaşçısının evini bulmamız, onunla bağlantıya geçmemiz gerekiyor."

"Peki onları bizim gezegene mi götüreceğiz?"

"Hayır. Hep birlikte kralı arayacağız. Tek kurtuluşumuz o ve Akriha."Hiçbiri daha fazla konuşmayarak ortadan kayboldular.

TOKYO KULESİ

"Güzel bir manzara"Simla kulenin içinden yarattığı şaheserine bakıyordu. Heryer istediği gibi olmuştu. Soğuk, karlı,buzlu ve ölü. Hayal meyal hatırladığına göre evi de böyle idi. Amacına neredeyse ulaşmıştı ve gezegen sasvaşçıları bu sefer hiçbir şey yapamamışlardı. Zafer kendisinindi.

"Ve yapamayacaklarda. Zafer gerçekten de bizim."

"Efendim!"dedi Simla. Kral Yakta gayet keyifli bir şekilde karşısında duruyordu. Asa görünürde yoktu ama üzerinde bir yerde olduğundan emindi."Döndüğünüzü bilmiyordum. İstediğinizi aldınız mı efendim?"

"Ah evet aldım."

"O kim efendim?"Kadın karanlıkta bir cisim gördü. uzun boylu bir adamdı ama daha net görebildiği birşey yoktu. Belki kısa saçlı..."Kral Satre"dedi Yakta. Satre gün ışığına çıkınca Simla onu net görebildi. beyaz saçlı, beyaz sakallıyı ve hayır upuzun saçı vardı sakalı gibi. üzerinde simsiyah bir elbise vardı. Kenarlar altın renk işlemeler ile süslenmiş. Tam ortası altın renk hilal ile taçlanmıştı. Adamın gözlerinde zevk ve zafer parıltısı vardı."Dünya çok değişmiş."

"Ah evet çok değişti ama eski haline döndürmemek için bir sebep göremiyorum. Nasıl olsa evren kontrolümüze geçeceğine göre bu zor olmayacak."

"Keşke bunu yıllar önce ben söylediğimde kötü görmeseydin."

"Ah, cehalet ve gençlik eski dostum. Neticeye bakalım buradasın ve amacına ulaşacaksın. Bana kazık atmaya kalkmazsın değil mi?"

"Ohh hayır dostum buna cesaret edemem."dedi yaşlı adam. ciddi görünüyor gibiydi ama yinede kim bilebilirdi ki?"Umarım dostum."dedi Yakta tehtitkar bir bakış atarak. Satre bu bakışın manasını iyi biliyordu. İlk ihanetinde ölüm onu bulacaktı. Simla ise konuşulanlardan pek birşey anlamamıştı.

"Bir sorun var mı Simla?"

"Dünya dışındna ziyaretçilerimiz var efendim. Kim olduklarını bilmiyorum ama dostumuz olmadıkları kesin."

"Hmmm."

Yakta düşünceli gözlerle dışarıya baktı.Abadren olamazdı zira çoktan harekete geçmiş olurdu. Başka birileri olmalıydı. En sonunda savaşçıları yok etme zamanı gelmişti. Onlar harekete geçmeden...

çok güzel olmuş yakta neden serenity'yi görmememli? ve nereye gidecekler? devam devam devam devam devam*.* *.* *.* *.*

evet bunlar güzel soru aslında bir ipucu bırakmıştım önceki yazılarımda ehehehehe

Devamı daha ilginç olacak gibi.Yeni bölümü en kısa zamanda koyarsın umarım

İnşallah bakalım okulu ile ilgili önemli bir sorun var biraz oraya odaklandım.

Çok güzel olmuş ama gerçekten neden görmemeli?? Aşk falan mı?? O halde sorunun hallettikten hemen sonra yeni bölümü bekliyoruz