BÜYÜK YOLCULUK (yeni bölüm) Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 6, 7, 8, Sonraki |
Yazar
Mesaj
gülüm valla bi solukta okudum.o ağaç perilerini nerden buldun vala bravo etli ekmeğim
bide o yaşananların rüya olduğunu öğrenincede feci bozuldum haa
tam heyecanlanmış kanepeyi zıplamak suretiyle telef ederken rüya olduğunu anlayınca yımırta akı gibi yayıldım
neyse çok dırdır ettim.teknik yorum yapmıcem haddime deil.attığın her işte başarılsın meleğim..



Spoiler:

asiyem vinii*-* harikasın



[quote="neptune"]@usagididem
aslı çok sağol tatlım benim ya beğenmene çok sevindim
canımsın aman koltuğa dikkat
@Sailor Star Fighter
teşekkürler canee devamı gelecek inşallah
[/quote]
Gerçekten güzel bir başlangıç olmuş öncelikle tebrik ederim neptune.
Yaratıcılığın gerçekten mükemmel umarım böyle devam edersin devamını en kısa sürede içerisinde bekliyoruz...
aslı çok sağol tatlım benim ya beğenmene çok sevindim



@Sailor Star Fighter
teşekkürler canee devamı gelecek inşallah

Gerçekten güzel bir başlangıç olmuş öncelikle tebrik ederim neptune.
Yaratıcılığın gerçekten mükemmel umarım böyle devam edersin devamını en kısa sürede içerisinde bekliyoruz...

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): neptune

@Willhelmina teşekkürler beğenmenize sevindim
BÖLÜM 3- KAHİN
Masaya büyük bir sessizlik hakimdi.Büyük yemek salonunda sadece uçuşan perdelerin sesleri duyuluyordu.Sabahın erken saatlerinde bahar rüzgarı çocuksu bir neşe içerisinde perdeleri havalandırıyordu.Hizmetliler bile kahvaltı masasını ilk kez bu kadar sessiz görüyorlardı.Onlar da sessizliğin hakim olduğu salonda bu duyulmayan şarkıyı bozmamak için hizmetlerini sessizce görüyorlardı.Kraliçe masanın başında oturuyor, sessizce kahvaltısını ediyordu.Camellia ve prens karşılıklı oturmuşlardı.Camellia düşünceli bir şekilde çatalıyla oynuyordu. Prens kardeşine gözucuyla baktı.Camellia kahvaltıya annesiyle birlikte gelmişti.Normalde bütün yemek vakitlerinde en son o gelir hatta annesi ve prens masada onu beklerken herhangi bir meseleyi çözüme kavuşturmuş olurlardı.Üstelik Camellia tacını takmamıştı.Prensi en çok bu rahatsız etti.Sirius'ta prens ve prenses taçları, varislere; onsekiz yaşına bastıkları gün kral tarafından büyük bir törenle giydirilirdi.Bu güne kadar varisler çeşitli eğitimler ve dersler alırlardı.Camellia onsekiz yaşına bastığı gün büyük bir şenlik hazırlanmıştı.Akşama kadar süren şenliklerin sonunda Kral Leonard kızına tacını takmıştı.Kral daha sonra Camellia'nın kulağına bir şeyler fısıldamış ve onu alnından öpmüştü.Yüzüne büyük bir gülümseme yerleşen Camellia diz çöküp kralı selamlaması gerekirken babasına sarılmıştı.Babasının Camellia'ya söylediği sözler herkes için merak konusuydu.Camellia'nın en büyük sırrı bu olmuş ve o günden sonra tacını asla çıkarmamıştı.Prens yıllar sonra kardeşini ilk kez taçsız görmüştü.Canı sıkıldı, ağzını peçeteye silerek ayağa kalktı:
PRENS:Müsadenizle kraliçem.Afiyet olsun.
Kraliçe başını sallayarak prense gidebilmesi için onay verdi.Kraliçe sonbaharın en sarı günlerinden birinde kurumuş bir yaprak gibiydi.Kırmızı dudaklarının rengi solmuş uçuk bir pembe buraya yerleşmişti.Gözaltları morarmıştı.Prens annesini tanıyordu.Ağlamıştı.
PRENS:Camellia!(diyerek başıyla selam verdi.)
Camellia aynı şekile başıyla onayladı.Prens kapıda bekleyen başmuhafızı Kirke ile birlikte yemek salonundan çıktı.Camellia ve Kraliçe Alala bir an gözgöze geldiler.
ALALA:Kararlı mısın?(kızına bu soruyu cevabını bildiği halde sormuştu.)
Camellia hizmetlilere döndü:
CAMELLİA:Bizi yalnız bırakın!
Hizmetliler seri hareketlerle salondan dışarı çıktılar.Kapıda sadece hanımını bekleyen Semele kalmıştı.Dün geceden bu yana hanımı için endişeleniyordu. Camellia bir şey söylemeden çıkmış gece boyunca geri dönmemişti.Salona kraliçeyle geldiğini görünce rahatlamış onunla konuşmaya gittiğini anlamıştı.Camellia kapıda duran cariyesini farkettiğinde Semele'nin gözleri uykuyla boğuşuyor, ayakta duran kızcağızın kafası ikide bir önüne düşüyordu.Camellia içinde ona karşı büyük bir şefkat ve suçluluk hissetti.
CAMELLİA:Semele!
Birden kendine gelen Semele utanarak kafasını önüne eğdi:
SEMELE:Leydim!
CAMELLİA:Gidebilirsin.Akşama kadar dinlen.
SEMELE:Ama leydim. Ben....
Camellia sözünü kesmişti
CAMELLİA:(kesin bir tavırla)nE DİYORSAM O.
SEMELE:Peki leydim.
Semele salondan çıkınca Camellia annesine cevabını verdi:
CAMELLİA:Kararlıyım.
....................................................................
Sarayın hizmetlilerinin bulunduğu bölüme doğru prens hızla ilerliyordu.Yanında başmuhafızı Kirke vardı.Kapıdaki, koridorlardaki muhafızlar prens geçerken esas duruşta selam veriyorlardı.Prens kimseyi görmüyor gibiydi.Sonunda bir kapının önünde durdu.İçeriden sesler geliyor biri söyleniyordu.
PRENS:Burada bekle.
KİRKE:Peki lordum.
Prens kapıyı hiç çalmadan öylece odaya girmişti.Karşısında kır saçlı,bej renkli elbiseler içinde, hafif kilolu,mavi gözlü yaşlı bir adam vardı.İhtiyar prensin gelişini umursamıyor, dağınık odasında bir şeyler arıyordu.Homurtuları devam ediyor kendi kendine anlamsızca söyleniyordu.Prens kahini tanımasa yaşlı unutkan bir bunak olduğunu düşünebilirdi.Sirius prensi kapıdan içeri girmişti ve bu yaşlı kahin dönüp onun yüzüne bile bakmamıştı.Ne yapacağını bilmiyordu, öfkelenmişti:
PRENS:Metis ne yapıyorsun? Geldiğimin farkında değil misin?
Kahin bir an için durup prense baktı.Taş kesilmiş gibiydi.Hızlı ve isterik adımlarla prensin yanına geldi.Burnunun içine kadar girmişti:
KAHİN:Şiştt! Dinle! Duyuyor musun?
Prens bir an için durdu.Dikkat kesilmişti.Etrafı dinledi.Çıt çıkmıyordu.
PRENS:Hayır, ben bir şey duymuyorum.
Kahin kurnaz bir gülüş fırlattı:
KAHİN:Ben de zaten sessiz olduğundan emin olmak istiyordum.
Prens iyice inirlenmişti.Öfkesini bastırmak için elleriyle pelerinini sıkmaya başladı.
PRENS:Bana gitmem gerektiğini söyledin.
Kahin yine prense bakmıyor; kitapların, elbiselerin, minik kalın şişelerin, cam tüplerin birbirine girdiği odada arayışına devam ediyordu.Umursmaz bir tavırla cevap verdi:
KAHİN:Evet gitmelisin.
PRENS:Nereye ve niçin? Bana kaderimin bu olduğunu söyledin.Asla kral olamayacağımı, aradığım şeyin uzaklarda olduğunu söyledin.
Kahin odadaki araştırmasından başını kaldırdı:
KAHİN:Öyle mi dedim?
Prens öfkeden deliye dönmek üzereydi:
PRENS:Cevap istiyorum!(bunu bağırarak söylemişti)
Kahin durdu.Önündeki koltuğa yığılmış kitapları tere itti ve oturdu.Çıkan tozu eliyle savuşturdu.Prens sorgulayıcı gözlerle kendisine bakıyordu.Yüzüne bu kez bilge bir gülümseme yerleşti:
KAHİN:Çok öfkelisin genç Alan!Sana bunları söyledim evet! Kelimeler kuş gibidir Alan kolay kolay yakalanmazlar.
Alan'ın öfkesi biraz yatışmıştı:
ALAN:Niçin bilmece gibi konuşuyorsun.Söylediklerini düşündüm.Gitmeye karar verdim ama bana yol göstermelisin.Nereye gideceğim ve ne bulacağım?
KAHİN:Ne bulacağını sana kalbin gösterecek.
Kahin ayağakalktı.Odasındaki raflardan birinde aski, kalın bir kitap aldı. İçinden çıkan deri parşömeni prense uzattı:
KAHİN:Bu sana yol gösterecek.
Alan parşömeni aldı.Bu bir tür haritaydı.Sirius gezegeninde tek bir krallık vardı.Topraklar birer ülke büyüklüğünde eyaletlere ayrılmıştı.Her eyaletin bir beyi vardı.Bunlar saraya bağlıydılar.Asla tek başlarına karar veremezlersi.Bütün gezegende sarayın belirlediği kural ve yasalar geçerliydi.Her türden halk eşit hklara sahipti.Sınıf ayrımı yoktu ve Sirius'ta asla adaletsizlik olmazdı. Alan haritaya baktı:
ALAN:Peki ne arıyorum?
Kahin yatağının altından siyah kadife kumaşia sarılmış bir nesne çıkardı.Alan'a uzattı:
KAHİN:Ne aradağını sana kalbin söyleyecek.Bunu al.
ALAN:Nedir bu?
KAHİN:Gizli kitap.
Alan'ın bütün hücreleri donmuş kaskatı kesilmişti.Elindeki kitaba büyüğk bir şaşkınlıkla baktı.Yasak olan ataların kitabı elindeydi.Bu kitabın yıllar önce yok edilmesi gerekliydi.Kahin Alan'ın bir şey söylemesine müsade etmedi:
KAHİN:Bu kitabı sana yardım edecek ilk kişiye ver.Yarın sabah erkenden yola çıkmalısın.Hazırlığını yap. Şimdi git.
Alan büyük bir şaşkınlıkla odadan çıktı.

BÖLÜM 3- KAHİN
Masaya büyük bir sessizlik hakimdi.Büyük yemek salonunda sadece uçuşan perdelerin sesleri duyuluyordu.Sabahın erken saatlerinde bahar rüzgarı çocuksu bir neşe içerisinde perdeleri havalandırıyordu.Hizmetliler bile kahvaltı masasını ilk kez bu kadar sessiz görüyorlardı.Onlar da sessizliğin hakim olduğu salonda bu duyulmayan şarkıyı bozmamak için hizmetlerini sessizce görüyorlardı.Kraliçe masanın başında oturuyor, sessizce kahvaltısını ediyordu.Camellia ve prens karşılıklı oturmuşlardı.Camellia düşünceli bir şekilde çatalıyla oynuyordu. Prens kardeşine gözucuyla baktı.Camellia kahvaltıya annesiyle birlikte gelmişti.Normalde bütün yemek vakitlerinde en son o gelir hatta annesi ve prens masada onu beklerken herhangi bir meseleyi çözüme kavuşturmuş olurlardı.Üstelik Camellia tacını takmamıştı.Prensi en çok bu rahatsız etti.Sirius'ta prens ve prenses taçları, varislere; onsekiz yaşına bastıkları gün kral tarafından büyük bir törenle giydirilirdi.Bu güne kadar varisler çeşitli eğitimler ve dersler alırlardı.Camellia onsekiz yaşına bastığı gün büyük bir şenlik hazırlanmıştı.Akşama kadar süren şenliklerin sonunda Kral Leonard kızına tacını takmıştı.Kral daha sonra Camellia'nın kulağına bir şeyler fısıldamış ve onu alnından öpmüştü.Yüzüne büyük bir gülümseme yerleşen Camellia diz çöküp kralı selamlaması gerekirken babasına sarılmıştı.Babasının Camellia'ya söylediği sözler herkes için merak konusuydu.Camellia'nın en büyük sırrı bu olmuş ve o günden sonra tacını asla çıkarmamıştı.Prens yıllar sonra kardeşini ilk kez taçsız görmüştü.Canı sıkıldı, ağzını peçeteye silerek ayağa kalktı:
PRENS:Müsadenizle kraliçem.Afiyet olsun.
Kraliçe başını sallayarak prense gidebilmesi için onay verdi.Kraliçe sonbaharın en sarı günlerinden birinde kurumuş bir yaprak gibiydi.Kırmızı dudaklarının rengi solmuş uçuk bir pembe buraya yerleşmişti.Gözaltları morarmıştı.Prens annesini tanıyordu.Ağlamıştı.
PRENS:Camellia!(diyerek başıyla selam verdi.)
Camellia aynı şekile başıyla onayladı.Prens kapıda bekleyen başmuhafızı Kirke ile birlikte yemek salonundan çıktı.Camellia ve Kraliçe Alala bir an gözgöze geldiler.
ALALA:Kararlı mısın?(kızına bu soruyu cevabını bildiği halde sormuştu.)
Camellia hizmetlilere döndü:
CAMELLİA:Bizi yalnız bırakın!
Hizmetliler seri hareketlerle salondan dışarı çıktılar.Kapıda sadece hanımını bekleyen Semele kalmıştı.Dün geceden bu yana hanımı için endişeleniyordu. Camellia bir şey söylemeden çıkmış gece boyunca geri dönmemişti.Salona kraliçeyle geldiğini görünce rahatlamış onunla konuşmaya gittiğini anlamıştı.Camellia kapıda duran cariyesini farkettiğinde Semele'nin gözleri uykuyla boğuşuyor, ayakta duran kızcağızın kafası ikide bir önüne düşüyordu.Camellia içinde ona karşı büyük bir şefkat ve suçluluk hissetti.
CAMELLİA:Semele!
Birden kendine gelen Semele utanarak kafasını önüne eğdi:
SEMELE:Leydim!
CAMELLİA:Gidebilirsin.Akşama kadar dinlen.
SEMELE:Ama leydim. Ben....
Camellia sözünü kesmişti
CAMELLİA:(kesin bir tavırla)nE DİYORSAM O.
SEMELE:Peki leydim.
Semele salondan çıkınca Camellia annesine cevabını verdi:
CAMELLİA:Kararlıyım.
....................................................................
Sarayın hizmetlilerinin bulunduğu bölüme doğru prens hızla ilerliyordu.Yanında başmuhafızı Kirke vardı.Kapıdaki, koridorlardaki muhafızlar prens geçerken esas duruşta selam veriyorlardı.Prens kimseyi görmüyor gibiydi.Sonunda bir kapının önünde durdu.İçeriden sesler geliyor biri söyleniyordu.
PRENS:Burada bekle.
KİRKE:Peki lordum.
Prens kapıyı hiç çalmadan öylece odaya girmişti.Karşısında kır saçlı,bej renkli elbiseler içinde, hafif kilolu,mavi gözlü yaşlı bir adam vardı.İhtiyar prensin gelişini umursamıyor, dağınık odasında bir şeyler arıyordu.Homurtuları devam ediyor kendi kendine anlamsızca söyleniyordu.Prens kahini tanımasa yaşlı unutkan bir bunak olduğunu düşünebilirdi.Sirius prensi kapıdan içeri girmişti ve bu yaşlı kahin dönüp onun yüzüne bile bakmamıştı.Ne yapacağını bilmiyordu, öfkelenmişti:
PRENS:Metis ne yapıyorsun? Geldiğimin farkında değil misin?
Kahin bir an için durup prense baktı.Taş kesilmiş gibiydi.Hızlı ve isterik adımlarla prensin yanına geldi.Burnunun içine kadar girmişti:
KAHİN:Şiştt! Dinle! Duyuyor musun?
Prens bir an için durdu.Dikkat kesilmişti.Etrafı dinledi.Çıt çıkmıyordu.
PRENS:Hayır, ben bir şey duymuyorum.
Kahin kurnaz bir gülüş fırlattı:
KAHİN:Ben de zaten sessiz olduğundan emin olmak istiyordum.
Prens iyice inirlenmişti.Öfkesini bastırmak için elleriyle pelerinini sıkmaya başladı.
PRENS:Bana gitmem gerektiğini söyledin.
Kahin yine prense bakmıyor; kitapların, elbiselerin, minik kalın şişelerin, cam tüplerin birbirine girdiği odada arayışına devam ediyordu.Umursmaz bir tavırla cevap verdi:
KAHİN:Evet gitmelisin.
PRENS:Nereye ve niçin? Bana kaderimin bu olduğunu söyledin.Asla kral olamayacağımı, aradığım şeyin uzaklarda olduğunu söyledin.
Kahin odadaki araştırmasından başını kaldırdı:
KAHİN:Öyle mi dedim?
Prens öfkeden deliye dönmek üzereydi:
PRENS:Cevap istiyorum!(bunu bağırarak söylemişti)
Kahin durdu.Önündeki koltuğa yığılmış kitapları tere itti ve oturdu.Çıkan tozu eliyle savuşturdu.Prens sorgulayıcı gözlerle kendisine bakıyordu.Yüzüne bu kez bilge bir gülümseme yerleşti:
KAHİN:Çok öfkelisin genç Alan!Sana bunları söyledim evet! Kelimeler kuş gibidir Alan kolay kolay yakalanmazlar.
Alan'ın öfkesi biraz yatışmıştı:
ALAN:Niçin bilmece gibi konuşuyorsun.Söylediklerini düşündüm.Gitmeye karar verdim ama bana yol göstermelisin.Nereye gideceğim ve ne bulacağım?
KAHİN:Ne bulacağını sana kalbin gösterecek.
Kahin ayağakalktı.Odasındaki raflardan birinde aski, kalın bir kitap aldı. İçinden çıkan deri parşömeni prense uzattı:
KAHİN:Bu sana yol gösterecek.
Alan parşömeni aldı.Bu bir tür haritaydı.Sirius gezegeninde tek bir krallık vardı.Topraklar birer ülke büyüklüğünde eyaletlere ayrılmıştı.Her eyaletin bir beyi vardı.Bunlar saraya bağlıydılar.Asla tek başlarına karar veremezlersi.Bütün gezegende sarayın belirlediği kural ve yasalar geçerliydi.Her türden halk eşit hklara sahipti.Sınıf ayrımı yoktu ve Sirius'ta asla adaletsizlik olmazdı. Alan haritaya baktı:
ALAN:Peki ne arıyorum?
Kahin yatağının altından siyah kadife kumaşia sarılmış bir nesne çıkardı.Alan'a uzattı:
KAHİN:Ne aradağını sana kalbin söyleyecek.Bunu al.
ALAN:Nedir bu?
KAHİN:Gizli kitap.
Alan'ın bütün hücreleri donmuş kaskatı kesilmişti.Elindeki kitaba büyüğk bir şaşkınlıkla baktı.Yasak olan ataların kitabı elindeydi.Bu kitabın yıllar önce yok edilmesi gerekliydi.Kahin Alan'ın bir şey söylemesine müsade etmedi:
KAHİN:Bu kitabı sana yardım edecek ilk kişiye ver.Yarın sabah erkenden yola çıkmalısın.Hazırlığını yap. Şimdi git.
Alan büyük bir şaşkınlıkla odadan çıktı.




by BaLıMSuLTaN *-*



canım böcüğüm okuduğun için çok teşekkür ederim balım
beğenmene sevindim fındığım ya
heheh kahin benim en sevdiğim amca
ahanda itiraf ettim
muhahah taraflı yazar
rüyaya taktı zeki böcüğüm benim canee şimdi bir şey diyemem ilerleyen bölümlerde eğer rüya ile ilşgili sakladığım bir şeyler varsa çıkar ortaya zati
gizli kitap valla onunla her an her şey olabilir şimdi bahsetsem mi yoksa ileride mi versem diye çok düşündüm fazla soru işareti bırakmayayım diye çıtlattım biraz ama ters tepti herhalde
böcüğüm benim ileride merak ettiğin bütün soruların cevabını bulacaksın inşallah canee
bölümleri kısa zamanlı koymaya çalışıyorum ama hergün mümkün olmuyor tatlım ya ama uğraşırım balım senin için şaşkın böcüğüm beni
@SSF aman size bir şey olmasın kuzum
heheh devamı gelecek inşallah okuduğun için sağol canee


beğenmene sevindim fındığım ya





gizli kitap valla onunla her an her şey olabilir şimdi bahsetsem mi yoksa ileride mi versem diye çok düşündüm fazla soru işareti bırakmayayım diye çıtlattım biraz ama ters tepti herhalde

böcüğüm benim ileride merak ettiğin bütün soruların cevabını bulacaksın inşallah canee



bölümleri kısa zamanlı koymaya çalışıyorum ama hergün mümkün olmuyor tatlım ya ama uğraşırım balım senin için şaşkın böcüğüm beni

@SSF aman size bir şey olmasın kuzum







by BaLıMSuLTaN *-*



heheh ermiştir o ermiştir geceleri bi uyur erenlere kırklara karışır
gülümcüm hee yaw taktım bi rüyaya ama çoh meraklardayım yaww benmi çoh meraklıyum acep yoksam senmi çohh kurnaz bi yazarsın bilemedim
ama açıklamalarınla beni az'da olsa aydınlattığın için sağlo canee yaa
yeni bölümü meraklan bekliyorum haaa ona göre
NOT: daha erken biliyom ama baa bah böcüğüm mutlaka her hikayede aşk vardır
bu hikayede yaşanacak aşkları çoh merak ediyorum (ülen amma meraklıyum yaw
) şahsen hadi bakalım hayırlısı


gülümcüm hee yaw taktım bi rüyaya ama çoh meraklardayım yaww benmi çoh meraklıyum acep yoksam senmi çohh kurnaz bi yazarsın bilemedim






NOT: daha erken biliyom ama baa bah böcüğüm mutlaka her hikayede aşk vardır
bu hikayede yaşanacak aşkları çoh merak ediyorum (ülen amma meraklıyum yaw



Spoiler:

BÖLÜM 4- BAŞLANGIÇ
Telaşlı bir çift adım kahinin odasının önünde durdu.Kapıyı vurdu.Durdu dinledi, ses yoktu.Kapının kolunu tutup çevirdi.Kapı kilitliydi."Bu saatte nereye gider" diye geçirdi içinden.Hizmetlilerin kaldığı bölümün avluya açılan kapısına yöneldi.Muhafızlar sabahın bu ilk ışıklarında gördükleri kişi karşısında şaşkındılar.Prenses atış derslerine gittiği gibi giyinmişti.Siyah deri bir pantolon,uzun kahverengi deri çizmeler,siyah bir tunik ve koyu kahve bir pelerin.Kahverengi deri bir çantayı boynundan çapraz bir şekilde uzatmıştı.Uzun bukleli saçlarını yarım toplamış, kalan kısmı göğüslerine kadar dökülüyordu.Narin yüzü çok gergin hareketleri ise bir o kadar telaşlıydı.Boynunda henüz küçük bir çocukken kendisine verilenkraliyet nişanı aslıydı.Onun tuniğinin içine koydu.Sarayın arka çıkışına doğru yöneldi.Arka avlu; taş heykellerin bolca bulunduğu, bahçe düzenlemesi eşsiz yeşil bir cennet gibiydi.Hamadryadlar ağaçların üzerinde pinekliyordu.Nöbetçi muhafızlardan başka uyanık hiç kimse yoktu.Bir ses Camellia'yı durdurdu.
_Leydi Camellia!
Camellia döndü.Kendisine sesleneni görünce yüzüne geniş bir gülümseme geldi:
CAMELLİA:Metis! Odana geldim ama seni bulamadım.
Metis Camellia'nın ellerinden tuttu ve taş oturaklardan birisine oturdular.
KAHİN:Alan'ın seçme şansı yok fakat senin var Camellia.
CAMELLİA: (gülümseyerek)Herkesin seçme şansı vardır.Bunu kanıtlayacağım Metis Alan'ın da olacak!
Metis'in yüzüne bilge bir gülümseme geldi.Genç prensese baktı.Camellia'yı çocukluğundan beri çok severdi.Kral, kendisinden ısrarla prensin eğitimini üstlenmesini istemiş; ancak o bunu reddedip ancak Camellia ile ilgilenebileceğini belirtmişti. Böylece çocukluğundan beri onun atış dersleri dışındaki tüm eğitimiyle kendisi ilgilenmişti.Metis öğrencisini anlıyordu:
KAHİN:Nedeni gördüğün rüyalar mı genç Camellia?
Camellia uğramış gözlerle kahine bakıyordu.Yüzü dehşetli bir hal almış, kalp atışları hızlanmıştı.Nasıl bilebilirdi bunu.Rüyalarından sadece çocukluğundan beri bütün sırlarını paylaştığı Semele'nin ve Prens Alan'ın haberi vardı.Camellia'nın avuçları terlemişti.Sirius'ta kehanet; sadece saraydaki kahin tarafından yapılırdı.Halktan bu gücü olanların bunu kullanması yasaktı.Atalar zamanında çeşitli kehanetler kurulmuş amacı kötü olanlar tarafından bu güçler karışıklık çıkarmak için kullanılmıştı. Ozamandan beri kehanet ve karanlı diğer gü-çler yasaktı.Henedandan biri ise bu güce sahipse lanetli olarak nitelendirilir ve dışlanırdı.Camellia yutkundu, gözleri dolmuştu.Evet anlamında başını salladı.
KAHİN:Rüyalardan fazlası var değil mi camellia?
Camellia ne diyeceğini şaşırmıştı:
CAMELLİA:Sence ben lanetli miyim?
Kahin derin bir nefes aldı ve meraklı gözlerle öğrencisine baktı:
KAHİN:Sana öğrettiğim ilk dersi hatırlıyor musun?
CAMELLİA:Evet. "Nasıl bir insan olursan ol karşındakinin bildiği kadarsındır."
KAHİN:Peki sen nasıl bir insansın Camellia?
CAMELLİA:Karşımdaki söylesin.
KAHİN:Sen lanetli değilsin prenses. Unutma her şeyin bir sebebi vardır. Bunu asla unutma! Bunu al.
CAMELLİA:Nedir bu?
KAHİN:Bir zarf.Bunu en umutsuz ve çaresiz olduğun bir zamanda aç.
Camellia zarfı alıp çantasına koydu.Ayağa kalkyılar ve Camellia hocasına sarıldı:
CAMELLİA:Teşekkür ederim Metis. Herzaman yanımda olduğun için.
Kahin prensesin önünde eğildi:
KAHİN:Güle güle leydim.
Camellia arka kapıya doğru hızla ilerlemeye başladı.
___________________________________________________
ALAN:(sinirli bir tavırla)Prenses gezintiye mi çıkıyor?
Semele sarayın çıkışında prensesin atıyla birlikte hazır bulunuyordu.Kirke de prensin atını dün emrettiği gibi hazırlayıp buraya getirmişti. Prens kararlı bir şekilde Semele'ye baktı ve sorusunu tekrarladı:
ALAN:Pradise neden burada? Camellia gezintiye mi çıkıyor?
CAMELLİA:Hayır seninle geliyorum.
Ses prensin arkasından gelmişti.Alan arkasını döndü.Camellia eğitim kıyafetleri ile kendisine gülümsüyordu.
ALAN:Ne demek seninle geliyorum. Semele paradisei ahıra götür. Camellia kalıyor.
Camellia ağır adımlarla atının yanına gitti.Paradise Sirius'ta görülmüş en beyaz attı.Gün ışığı değdikçe gümüş gibi parlıyordu.Camellia atın başını okşadı:
CAMELLİA:Aferin kızıma. Yola hazır mısın?
Alan öfkelenmişti. Kardeşinin inadını bilirdi. Bir karar vermişse Camellia'yı döndürmek zordu.
ALAN:Bu bir gezinti değil Cam. Lütfen çocukluk etme. Leda'da kalacaksın.
Camellia atın başını okşamayı bırakıp ağabeyine döndü.Sabah rüzgarı prensin sarı yer yer gölgeli saçlarını dağıtıyor, mavi gözlerini kısmasına neden oluyordu.Yapılı vücudu ve uzun boyuyla sanki babası karşısında duruyordu.Kırmızı ve siyah kıyafetlere bürünmüştü.Belinde taht kılıcı vardı. Camellia kılıcı görünce yüreğine bir şey saplanır gibi oldu. Yüzünü çevirdi:
CAMELLİA:Senden emir almıyorum Alan ve sen kral olana kadar da almayacağım.
Bunu en sert tavrıyla söylemişti.Atının başında bekleyen Semele'ye sarıldı. Sorgulu gözlerini ona dikti:
SEMELE:İtediklerinizi hazırladım leydim. Hepsi denklerde.
Semele paradisi eğerlemiş, yolculuk için gereken her şeyi ve hanımının istediklerini ata yerleştirmişti.
SEMELE:Leydim lütfen dikkatli olun.
Camellia Semele'nin ellerini tuttu ve gülümsedi :
CAMELLİA:Merak etme! Kendine iyi bak. Hadi git şimdi.
Semele ağlayarak uzaklaştı. Camellia bir sıçrayışta paradisee binmişti.Paradise ayaklarını oynatıyor, yerinde duramıyordu.Alan da bir hamlede texe bindi. Kirke'e döndü:
ALAN:Kraliçeye gözkulak olun.
KİRKE.Emredersiniz lordum.
Alan Kirke'ün elini sıktı. Texin başını okşadı. Paradise ne kadar beyazsa tex se o kadar siyah idi.Tex şaha kalktı.Alan kardeşine döndü:
ALAN:Pelerininin başlığını tak. Yol boyunca çiftçiler olacak tanınmak iyi olmaz.
Camellia denileni yaptı. Alan heybesinden siyah kadife kumaşa sarılı bir nesne çıkarıp uzattı.
ALAN:Sanırım bunu sana vermem gerekiyor.Camellia dese olmaz sanki. İlla bi gizlilik. Yaşlı bunak!
Alan bunları söylerken gülümsemişti.Camellia ağabeyinin uzattığı nesneyi aldı:
CAMELLİA:Nedir bu?
ALAN:(umursamaz bir ifadeyle)Gizli kitap.
Camellia büyük bir şok geçiriyordu.
CAMELLİA:Nasıl olur?
ALAN:Hocana sor. Yaşlı Metis sürprizlerle dolu.
Camellia kitabı açmaya cesaret edememişti. Korkusu merakını bastırdı ve kitabı deri çantasına koydu.
CAMELLİA:(gülümseyerek)Mukaddes ormana kadar yarışalım mı?
ALAN:Beni geçebileceğini mi sanıyorsun? Hah!
Alan atını mahmuzlamıştı.Camellia sinirli bir şekilde güldü:
CAMELLİA:Ama bu haksızlık.Hadi paradise! Gösterelim şunlara!
YAZARDAN NOTLAR:
Telaşlı bir çift adım kahinin odasının önünde durdu.Kapıyı vurdu.Durdu dinledi, ses yoktu.Kapının kolunu tutup çevirdi.Kapı kilitliydi."Bu saatte nereye gider" diye geçirdi içinden.Hizmetlilerin kaldığı bölümün avluya açılan kapısına yöneldi.Muhafızlar sabahın bu ilk ışıklarında gördükleri kişi karşısında şaşkındılar.Prenses atış derslerine gittiği gibi giyinmişti.Siyah deri bir pantolon,uzun kahverengi deri çizmeler,siyah bir tunik ve koyu kahve bir pelerin.Kahverengi deri bir çantayı boynundan çapraz bir şekilde uzatmıştı.Uzun bukleli saçlarını yarım toplamış, kalan kısmı göğüslerine kadar dökülüyordu.Narin yüzü çok gergin hareketleri ise bir o kadar telaşlıydı.Boynunda henüz küçük bir çocukken kendisine verilenkraliyet nişanı aslıydı.Onun tuniğinin içine koydu.Sarayın arka çıkışına doğru yöneldi.Arka avlu; taş heykellerin bolca bulunduğu, bahçe düzenlemesi eşsiz yeşil bir cennet gibiydi.Hamadryadlar ağaçların üzerinde pinekliyordu.Nöbetçi muhafızlardan başka uyanık hiç kimse yoktu.Bir ses Camellia'yı durdurdu.
_Leydi Camellia!
Camellia döndü.Kendisine sesleneni görünce yüzüne geniş bir gülümseme geldi:
CAMELLİA:Metis! Odana geldim ama seni bulamadım.
Metis Camellia'nın ellerinden tuttu ve taş oturaklardan birisine oturdular.
KAHİN:Alan'ın seçme şansı yok fakat senin var Camellia.
CAMELLİA: (gülümseyerek)Herkesin seçme şansı vardır.Bunu kanıtlayacağım Metis Alan'ın da olacak!
Metis'in yüzüne bilge bir gülümseme geldi.Genç prensese baktı.Camellia'yı çocukluğundan beri çok severdi.Kral, kendisinden ısrarla prensin eğitimini üstlenmesini istemiş; ancak o bunu reddedip ancak Camellia ile ilgilenebileceğini belirtmişti. Böylece çocukluğundan beri onun atış dersleri dışındaki tüm eğitimiyle kendisi ilgilenmişti.Metis öğrencisini anlıyordu:
KAHİN:Nedeni gördüğün rüyalar mı genç Camellia?
Camellia uğramış gözlerle kahine bakıyordu.Yüzü dehşetli bir hal almış, kalp atışları hızlanmıştı.Nasıl bilebilirdi bunu.Rüyalarından sadece çocukluğundan beri bütün sırlarını paylaştığı Semele'nin ve Prens Alan'ın haberi vardı.Camellia'nın avuçları terlemişti.Sirius'ta kehanet; sadece saraydaki kahin tarafından yapılırdı.Halktan bu gücü olanların bunu kullanması yasaktı.Atalar zamanında çeşitli kehanetler kurulmuş amacı kötü olanlar tarafından bu güçler karışıklık çıkarmak için kullanılmıştı. Ozamandan beri kehanet ve karanlı diğer gü-çler yasaktı.Henedandan biri ise bu güce sahipse lanetli olarak nitelendirilir ve dışlanırdı.Camellia yutkundu, gözleri dolmuştu.Evet anlamında başını salladı.
KAHİN:Rüyalardan fazlası var değil mi camellia?
Camellia ne diyeceğini şaşırmıştı:
CAMELLİA:Sence ben lanetli miyim?
Kahin derin bir nefes aldı ve meraklı gözlerle öğrencisine baktı:
KAHİN:Sana öğrettiğim ilk dersi hatırlıyor musun?
CAMELLİA:Evet. "Nasıl bir insan olursan ol karşındakinin bildiği kadarsındır."
KAHİN:Peki sen nasıl bir insansın Camellia?
CAMELLİA:Karşımdaki söylesin.
KAHİN:Sen lanetli değilsin prenses. Unutma her şeyin bir sebebi vardır. Bunu asla unutma! Bunu al.
CAMELLİA:Nedir bu?
KAHİN:Bir zarf.Bunu en umutsuz ve çaresiz olduğun bir zamanda aç.
Camellia zarfı alıp çantasına koydu.Ayağa kalkyılar ve Camellia hocasına sarıldı:
CAMELLİA:Teşekkür ederim Metis. Herzaman yanımda olduğun için.
Kahin prensesin önünde eğildi:
KAHİN:Güle güle leydim.
Camellia arka kapıya doğru hızla ilerlemeye başladı.
___________________________________________________
ALAN:(sinirli bir tavırla)Prenses gezintiye mi çıkıyor?
Semele sarayın çıkışında prensesin atıyla birlikte hazır bulunuyordu.Kirke de prensin atını dün emrettiği gibi hazırlayıp buraya getirmişti. Prens kararlı bir şekilde Semele'ye baktı ve sorusunu tekrarladı:
ALAN:Pradise neden burada? Camellia gezintiye mi çıkıyor?
CAMELLİA:Hayır seninle geliyorum.
Ses prensin arkasından gelmişti.Alan arkasını döndü.Camellia eğitim kıyafetleri ile kendisine gülümsüyordu.
ALAN:Ne demek seninle geliyorum. Semele paradisei ahıra götür. Camellia kalıyor.
Camellia ağır adımlarla atının yanına gitti.Paradise Sirius'ta görülmüş en beyaz attı.Gün ışığı değdikçe gümüş gibi parlıyordu.Camellia atın başını okşadı:
CAMELLİA:Aferin kızıma. Yola hazır mısın?
Alan öfkelenmişti. Kardeşinin inadını bilirdi. Bir karar vermişse Camellia'yı döndürmek zordu.
ALAN:Bu bir gezinti değil Cam. Lütfen çocukluk etme. Leda'da kalacaksın.
Camellia atın başını okşamayı bırakıp ağabeyine döndü.Sabah rüzgarı prensin sarı yer yer gölgeli saçlarını dağıtıyor, mavi gözlerini kısmasına neden oluyordu.Yapılı vücudu ve uzun boyuyla sanki babası karşısında duruyordu.Kırmızı ve siyah kıyafetlere bürünmüştü.Belinde taht kılıcı vardı. Camellia kılıcı görünce yüreğine bir şey saplanır gibi oldu. Yüzünü çevirdi:
CAMELLİA:Senden emir almıyorum Alan ve sen kral olana kadar da almayacağım.
Bunu en sert tavrıyla söylemişti.Atının başında bekleyen Semele'ye sarıldı. Sorgulu gözlerini ona dikti:
SEMELE:İtediklerinizi hazırladım leydim. Hepsi denklerde.
Semele paradisi eğerlemiş, yolculuk için gereken her şeyi ve hanımının istediklerini ata yerleştirmişti.
SEMELE:Leydim lütfen dikkatli olun.
Camellia Semele'nin ellerini tuttu ve gülümsedi :
CAMELLİA:Merak etme! Kendine iyi bak. Hadi git şimdi.
Semele ağlayarak uzaklaştı. Camellia bir sıçrayışta paradisee binmişti.Paradise ayaklarını oynatıyor, yerinde duramıyordu.Alan da bir hamlede texe bindi. Kirke'e döndü:
ALAN:Kraliçeye gözkulak olun.
KİRKE.Emredersiniz lordum.
Alan Kirke'ün elini sıktı. Texin başını okşadı. Paradise ne kadar beyazsa tex se o kadar siyah idi.Tex şaha kalktı.Alan kardeşine döndü:
ALAN:Pelerininin başlığını tak. Yol boyunca çiftçiler olacak tanınmak iyi olmaz.
Camellia denileni yaptı. Alan heybesinden siyah kadife kumaşa sarılı bir nesne çıkarıp uzattı.
ALAN:Sanırım bunu sana vermem gerekiyor.Camellia dese olmaz sanki. İlla bi gizlilik. Yaşlı bunak!
Alan bunları söylerken gülümsemişti.Camellia ağabeyinin uzattığı nesneyi aldı:
CAMELLİA:Nedir bu?
ALAN:(umursamaz bir ifadeyle)Gizli kitap.
Camellia büyük bir şok geçiriyordu.
CAMELLİA:Nasıl olur?
ALAN:Hocana sor. Yaşlı Metis sürprizlerle dolu.
Camellia kitabı açmaya cesaret edememişti. Korkusu merakını bastırdı ve kitabı deri çantasına koydu.
CAMELLİA:(gülümseyerek)Mukaddes ormana kadar yarışalım mı?
ALAN:Beni geçebileceğini mi sanıyorsun? Hah!
Alan atını mahmuzlamıştı.Camellia sinirli bir şekilde güldü:
CAMELLİA:Ama bu haksızlık.Hadi paradise! Gösterelim şunlara!
YAZARDAN NOTLAR:
Spoiler:




by BaLıMSuLTaN *-*

aha gülüm bu kahin camellianın gördüğü rüyaları biliyomuydu
hem
e çocukluktan beri
peki o zaman neden yorumlayıp yardım etmedi
bide o kitabın içinde ne yazıyo
bide kahin o kitabı neden prensle yolladıda ilk elden vermedi
bide bideeee harikasın herşeyim.hastayım sana caneeee




bide o kitabın içinde ne yazıyo

bide kahin o kitabı neden prensle yolladıda ilk elden vermedi

bide bideeee harikasın herşeyim.hastayım sana caneeee


asiyem vinii*-* harikasın


2. sayfa (Toplam 8 sayfa) [ 107 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |