EFSUN ÖĞRETİSİ Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 9, 10, 11 ... 62, 63, 64, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj




Buyur canım yeni böüm^^
Zainin ve diğerleri Palomita ile Dlathia’nın dönüşünü bekliyorlardı.Uzun süre geçmiş olmasına rağmen geri gelmemişlerdi ve içlerine bir kurt düşmüştü ama ortalığı sebepsiz yere birbirine katmak sadece işleri daha da karıştırırdı.Sonunda Zainin ayğakalktı:
-Yeterince bekledim. Onları aramaya gidiyorum…
-Olmaz diye atıldı kısa boylu adam.Senin geldiğini anlarlar ortalıkta çok görünürsen.Han müşterileri ses çıkarmaz ama şehirde çok görülmemelisin.
-Haklı, diyerek ayağa üstündeki takıların şıngırtıları arasında yürüdü zenci adam, biz bakarız.Sen burada bekle ve sakin ol.
-Şimdiden ortalığı ayaklandırdı küçük cadı, dedi Daisy gözlerini devirerek.
-Daisy…
-Ne var baba? Bak içerde Faél annesini sorup dururken uyuyakaldı. Babasına olduğu gibi annesinin de şehir gardiyanları tarafından öldürüleceğini düşünüyor.
Yaşlılıktan hallice adam başını iki yana salladı ve hazırlana adamlara döndü:
-Rat, Gvstn…Hızlı ama dikkatli olun…
-Merak etme usta diye iki parmağıyla işaret çaktı zenci adam, kızı sevmesem de Dlathia için bu işi en temiz şekilde halledeceğiz.
- Gvstn ! –dedi sinirle ve Zainin’e döndü- kardeşin ve öğrencini getireceğiz., deyip diğer adama sinirle baktı.
-Tamam tamam… dedi diğeri de, öyle işte…Hadi neyse gidelim.
İki adam çıktıktan sonra derin bir nefes vererek başını arka attı Zainin.Alçak bir sesle:
-Aynı şeyler olmayacak…olmamalı…
-Merak etme, biz senin yanındayız. Ben Faél’e bakayım bir, diyerek ağır ağır üst kata çıkmaya başladı Togch.
-Neden hep senden düşük ya da senden fazla yüksekte olan birine güveniyorsun? Anlamıyor musun, biri senin lağımda boğar diğeri ise sahte cennetinde kölesi yapar…
-Ben kişi ile ilgili olarak bir kez yanıldım ama bu da her zaman böyle olmak zorunda demek değil.
- Peki ya Kutsal Hanım? Niye onu kurtarma görevini reddetmedin?
- Bu görevi bana konsül verdi Daisy. Reddemezdim.
-Edebilirdin! Birçok görevi reddettiğin gibi raddedebilirdin ama sen sadece günahını düzeltmek istiyorsun.
Tam ardını dönüp gidecekti ki Daisy önüne geçti: -Neden?, ağlamaklıydı. Zainin’in elini tuttu, neden burada kalmıyorsun? Bırak onları kendi kaderlerine…Saray, Kutsal Hanım, Pusula, Lord Slithliam…Hepsini boşver…bu onların kaderi senin değil.
-Bu hepimizin kaderi, deyip elini çekti ciddiyetle.Kızı omuzlarından kavradı, gücünü etrafındaki bencilliğinle itmek yerine onları koruman için kullanmalısın. Kardeşin gibi…
- Kendinle çeliştiğinin farkında mısın? Önceden başkalarını korumak için her şeyini feda eden birine hiç de böyle söylememiştin.
- Ben… bu farklı…
- Merak etme ben hem kendimi hem etrafımdaki koruyacağım! , ne düşündüğün gibi bencilim ne de zayıf. Ben de bir efsuncuyum! Artık gümüş kandan olmasam da … hala efsuncuyum! Kardeşim…ona gelince o da aptalca davrandı. Tıpkı senin gibi yanlış kişiye güvendi ve cezamız işte…ayrıyız ve gümüş kanımız bozuldu. Ben –asla- buraya ait olanların dışındakilere güvenmeyeceğim! Bana söz vermedin ama ben kendime bir söz verdim…birgün sana tüm gerçeği göstereceğim…, deyip üst kata koşarak uzaklaştı.
Yan odadan sesiz de Korag gözüktü:
-Hala vazgeçmedi Zainin. Ona hepimiz anlatmaya çalıştık ama seni anlamak istemiyor. Hayalinden vazgeçmedi.
-Elimden daha fazla bir şey gelmez. Kendi yolunu çizme vakti. Ben bir kabusun ta kendisiyim onun hayali olamam. Hepinizin üstünden çekilmeye çalışıyorum ama her seferinden yollarımız çakışıyor.
-Yıllarca buraya bu yüzden mi uğramadın? Bu şekilde senden nefret edemeyiz Zainin…sana ne isim verirlerse versinler her zaman bizim için önemli olacaksın.
- Benden vazgeçin Karog. Lideriniz olarak sizi hayal kırıklığına uğrattım. Dağılmanıza, yasaklanmanıza sebep oldum. Usta artık eğitim veremiyor. Kız kardeşimi eşi benim yüzümden öldü. Her şey benim bir kişiye sizden daha bağlıyım diye oldu. Ve olmaya devam ediyor… Ben yine de… vazgeçemiyorum…Onun vazgeçmiş olmasını da hazmedemiyorum. Ben sadece daha çok üzüntü, daha çok acı getireceğim bunu hepiniz anlayın artık. Buradan bir kez daha ayrıldığımda…beni bir daha görmeyeceksiniz.
- Bu ne demek oluyor?
Zainin yüzüne yine maskesini takmıştı sanki : -Kim bilir?
**
-Güneş tamamen doğdu…, dedi siyah gözlerini kısarken Gvstn.
-Çabuk olmalıyız. Kız ortalıkta çok dolaşmadan bulmalıyız.
Dar sokaklarda yüzü asık kalabalığn içinde geçerken her yere göz gezdiriyorlar. Güvendikleri birkaç kişiye bile üstü kapalı bir şekilde sorular soruyorlardı. Ama hiçbir şey bulamamışlardı. Öğlen olmak üzereydi.
-Lanet olsun! Nerede bunlar?
-Bir dakika…, dedi Rat., Güneş…
-Ne olmuş öğlen oldu?
-Ben de onu diyorum. Sen en son güneşin ne zaman bu kadar parlak olduğunu gördün?
-Yani sence…bu bir işaret mi?
-Kesinlikle! Ama biz savaşçıyız efsuncu değiliz…bunu çözmek için efsuna ihtiyacımız var.
-Annem hep efsuncu olmamı isterdi. Bense hırsızlık dışında efsunu bir işe yaradığını ne düşünür ne de başka bir amaçla kullanırdım.
-Çocukluk hikayene şu an gerek yok eski efsun hırsızı…şimdi savaşçı olarak görevimizi yerine getirmeliyiz.
-Aman be iyi! O halde hemen hana dönelim…
Alelacele hana dönen iki adam çıkardıkları sonucu anlattılar ve Zainin hemen efsunu yapmak üzere dudaklarını aramıştı ki Daisy onu durdurdu.
-Bir işe de karışma…sana burada kal dedik gece değil mi?
-Ama…
-Senin liderliğin eskidendi . Gümüş Efsun Birliği bitti, Zainin, dedi Daisy., Şimdi lider benim . Gümüş Efsun Çetesinin lideri…anladın mı? Ve bu işe sen karışmayacaksın! Gidiyoruz beyler… “ Shigra uni mono!”
Daisy’nin mor papatya yakalığı göz kamaştırıcı bir şekilde parladı ve gök yüzündeki tüm güneş ışığı hanın üstünde toplandı. Rat, Gvstn, Korag ve Daisy ışığın içinde kayboldular.
Zainin de Togch’a döndü : -Usta biz de hazırlanalım ki onlar döndüğünde hemen Palomita ile gidebilelim…
-Orası kolay ben çoğunu haletlim zaten. Ama Zainin bu kıza neden bu kadar güveniyorsun? Birliğin lideriyken bile onlara çok nadiren isimleriyle hitap ederdin.
- Artık o kadar matah biri değilim…
-Yine de o kıza hocalık yapıyorsun. Kölen olmasa bile sana saygı ile itaat etmesini sağlamalısın. Yoksa birgün sana karşı gelebilir.
-İnsan olsa bile… o diğerlerinde farklı . Hem tek ihanet edenler insanlar değil değil mi? Ben de sana karşı çıkarak birçok şey yapmadım mı? Ama sen hala bana güveniyorsun.
- Sen benim sadece öğrencim değilsin Zainin. Oğlum gibisin…
-Bu yüzden bu kadar endişeleniyorsun, diğerleri de…biliyorum. Ama ben de ona güveniyorum. Sebeplerim var.
-Pekala öyle olsun. Son hazırlıkları yapalım o halde.
Zainin ve diğerleri Palomita ile Dlathia’nın dönüşünü bekliyorlardı.Uzun süre geçmiş olmasına rağmen geri gelmemişlerdi ve içlerine bir kurt düşmüştü ama ortalığı sebepsiz yere birbirine katmak sadece işleri daha da karıştırırdı.Sonunda Zainin ayğakalktı:
-Yeterince bekledim. Onları aramaya gidiyorum…
-Olmaz diye atıldı kısa boylu adam.Senin geldiğini anlarlar ortalıkta çok görünürsen.Han müşterileri ses çıkarmaz ama şehirde çok görülmemelisin.
-Haklı, diyerek ayağa üstündeki takıların şıngırtıları arasında yürüdü zenci adam, biz bakarız.Sen burada bekle ve sakin ol.
-Şimdiden ortalığı ayaklandırdı küçük cadı, dedi Daisy gözlerini devirerek.
-Daisy…
-Ne var baba? Bak içerde Faél annesini sorup dururken uyuyakaldı. Babasına olduğu gibi annesinin de şehir gardiyanları tarafından öldürüleceğini düşünüyor.
Yaşlılıktan hallice adam başını iki yana salladı ve hazırlana adamlara döndü:
-Rat, Gvstn…Hızlı ama dikkatli olun…
-Merak etme usta diye iki parmağıyla işaret çaktı zenci adam, kızı sevmesem de Dlathia için bu işi en temiz şekilde halledeceğiz.
- Gvstn ! –dedi sinirle ve Zainin’e döndü- kardeşin ve öğrencini getireceğiz., deyip diğer adama sinirle baktı.
-Tamam tamam… dedi diğeri de, öyle işte…Hadi neyse gidelim.
İki adam çıktıktan sonra derin bir nefes vererek başını arka attı Zainin.Alçak bir sesle:
-Aynı şeyler olmayacak…olmamalı…
-Merak etme, biz senin yanındayız. Ben Faél’e bakayım bir, diyerek ağır ağır üst kata çıkmaya başladı Togch.
-Neden hep senden düşük ya da senden fazla yüksekte olan birine güveniyorsun? Anlamıyor musun, biri senin lağımda boğar diğeri ise sahte cennetinde kölesi yapar…
-Ben kişi ile ilgili olarak bir kez yanıldım ama bu da her zaman böyle olmak zorunda demek değil.
- Peki ya Kutsal Hanım? Niye onu kurtarma görevini reddetmedin?
- Bu görevi bana konsül verdi Daisy. Reddemezdim.
-Edebilirdin! Birçok görevi reddettiğin gibi raddedebilirdin ama sen sadece günahını düzeltmek istiyorsun.
Tam ardını dönüp gidecekti ki Daisy önüne geçti: -Neden?, ağlamaklıydı. Zainin’in elini tuttu, neden burada kalmıyorsun? Bırak onları kendi kaderlerine…Saray, Kutsal Hanım, Pusula, Lord Slithliam…Hepsini boşver…bu onların kaderi senin değil.
-Bu hepimizin kaderi, deyip elini çekti ciddiyetle.Kızı omuzlarından kavradı, gücünü etrafındaki bencilliğinle itmek yerine onları koruman için kullanmalısın. Kardeşin gibi…
- Kendinle çeliştiğinin farkında mısın? Önceden başkalarını korumak için her şeyini feda eden birine hiç de böyle söylememiştin.
- Ben… bu farklı…
- Merak etme ben hem kendimi hem etrafımdaki koruyacağım! , ne düşündüğün gibi bencilim ne de zayıf. Ben de bir efsuncuyum! Artık gümüş kandan olmasam da … hala efsuncuyum! Kardeşim…ona gelince o da aptalca davrandı. Tıpkı senin gibi yanlış kişiye güvendi ve cezamız işte…ayrıyız ve gümüş kanımız bozuldu. Ben –asla- buraya ait olanların dışındakilere güvenmeyeceğim! Bana söz vermedin ama ben kendime bir söz verdim…birgün sana tüm gerçeği göstereceğim…, deyip üst kata koşarak uzaklaştı.
Yan odadan sesiz de Korag gözüktü:
-Hala vazgeçmedi Zainin. Ona hepimiz anlatmaya çalıştık ama seni anlamak istemiyor. Hayalinden vazgeçmedi.
-Elimden daha fazla bir şey gelmez. Kendi yolunu çizme vakti. Ben bir kabusun ta kendisiyim onun hayali olamam. Hepinizin üstünden çekilmeye çalışıyorum ama her seferinden yollarımız çakışıyor.
-Yıllarca buraya bu yüzden mi uğramadın? Bu şekilde senden nefret edemeyiz Zainin…sana ne isim verirlerse versinler her zaman bizim için önemli olacaksın.
- Benden vazgeçin Karog. Lideriniz olarak sizi hayal kırıklığına uğrattım. Dağılmanıza, yasaklanmanıza sebep oldum. Usta artık eğitim veremiyor. Kız kardeşimi eşi benim yüzümden öldü. Her şey benim bir kişiye sizden daha bağlıyım diye oldu. Ve olmaya devam ediyor… Ben yine de… vazgeçemiyorum…Onun vazgeçmiş olmasını da hazmedemiyorum. Ben sadece daha çok üzüntü, daha çok acı getireceğim bunu hepiniz anlayın artık. Buradan bir kez daha ayrıldığımda…beni bir daha görmeyeceksiniz.
- Bu ne demek oluyor?
Zainin yüzüne yine maskesini takmıştı sanki : -Kim bilir?
**
-Güneş tamamen doğdu…, dedi siyah gözlerini kısarken Gvstn.
-Çabuk olmalıyız. Kız ortalıkta çok dolaşmadan bulmalıyız.
Dar sokaklarda yüzü asık kalabalığn içinde geçerken her yere göz gezdiriyorlar. Güvendikleri birkaç kişiye bile üstü kapalı bir şekilde sorular soruyorlardı. Ama hiçbir şey bulamamışlardı. Öğlen olmak üzereydi.
-Lanet olsun! Nerede bunlar?
-Bir dakika…, dedi Rat., Güneş…
-Ne olmuş öğlen oldu?
-Ben de onu diyorum. Sen en son güneşin ne zaman bu kadar parlak olduğunu gördün?
-Yani sence…bu bir işaret mi?
-Kesinlikle! Ama biz savaşçıyız efsuncu değiliz…bunu çözmek için efsuna ihtiyacımız var.
-Annem hep efsuncu olmamı isterdi. Bense hırsızlık dışında efsunu bir işe yaradığını ne düşünür ne de başka bir amaçla kullanırdım.
-Çocukluk hikayene şu an gerek yok eski efsun hırsızı…şimdi savaşçı olarak görevimizi yerine getirmeliyiz.
-Aman be iyi! O halde hemen hana dönelim…
Alelacele hana dönen iki adam çıkardıkları sonucu anlattılar ve Zainin hemen efsunu yapmak üzere dudaklarını aramıştı ki Daisy onu durdurdu.
-Bir işe de karışma…sana burada kal dedik gece değil mi?
-Ama…
-Senin liderliğin eskidendi . Gümüş Efsun Birliği bitti, Zainin, dedi Daisy., Şimdi lider benim . Gümüş Efsun Çetesinin lideri…anladın mı? Ve bu işe sen karışmayacaksın! Gidiyoruz beyler… “ Shigra uni mono!”
Daisy’nin mor papatya yakalığı göz kamaştırıcı bir şekilde parladı ve gök yüzündeki tüm güneş ışığı hanın üstünde toplandı. Rat, Gvstn, Korag ve Daisy ışığın içinde kayboldular.
Zainin de Togch’a döndü : -Usta biz de hazırlanalım ki onlar döndüğünde hemen Palomita ile gidebilelim…
-Orası kolay ben çoğunu haletlim zaten. Ama Zainin bu kıza neden bu kadar güveniyorsun? Birliğin lideriyken bile onlara çok nadiren isimleriyle hitap ederdin.
- Artık o kadar matah biri değilim…
-Yine de o kıza hocalık yapıyorsun. Kölen olmasa bile sana saygı ile itaat etmesini sağlamalısın. Yoksa birgün sana karşı gelebilir.
-İnsan olsa bile… o diğerlerinde farklı . Hem tek ihanet edenler insanlar değil değil mi? Ben de sana karşı çıkarak birçok şey yapmadım mı? Ama sen hala bana güveniyorsun.
- Sen benim sadece öğrencim değilsin Zainin. Oğlum gibisin…
-Bu yüzden bu kadar endişeleniyorsun, diğerleri de…biliyorum. Ama ben de ona güveniyorum. Sebeplerim var.
-Pekala öyle olsun. Son hazırlıkları yapalım o halde.

Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:

ay çok güzeldi *-* off yaa feci merak ettim valla palomita & zainin arasında bir değişik ilişki var bence..
ama aynı zamanda palomita zainin himayesine girmeyecek bence kendi bildiğinde gidip onu terk edebilme ihtimali var gibi gibi ..
yeni böl. bekliyorum sun-chan emeğine sağlık 



Lacrimis struit insidias cum femina plorat. 🌙


Konuyu hiç dağıtmadan gidiyorsun ve her şeyi-herkesi en ince detaylarına kadar betimleyerek kafamızda eksiksiz canlandırmamızı sağlıyorsun, harika bir öykücü olur senden
Bence, Palomita kaçırıldığını haber vermek amaçlı güneşi daha parlakmış gösterme efsunu yaptı
Zainin'de geçmişteki hatalarını, kalbinde affedebilmel,k için bu kadar önem veriyor Palomita'ya




Bence, Palomita kaçırıldığını haber vermek amaçlı güneşi daha parlakmış gösterme efsunu yaptı







Yapılan efsunla verilen ip ucu birleşmiş ve onları gitmeleri gereken yere yönlendirmişti.Daisy gözlerini açtığında kendini hiç tanımadığı bir yerde buldu.İşin başka bir garip yanı ise etrafındakiler ona endişe ile bakıyor ve sarsıyor sesleniyorlardı.
-Ne matah ip ucu ama! Diye isyan edip bir küfür savurdu Gvstn, Ne yapacağız şimdi ?
Ağaç gibi kök saldı sanki…
-Daisy..konuş bizimle…Daisy!, Korag oldukça endişeli görünüyordu.
Daisy anlayamamıştı kendini gayet iyi hissediyordu. Konuşmak için ağzını açmak istediğinde her şeyin farkına vardı genç kız.Bedeni sanki bi kabuk olmuştu. Konuşamıyor hareket edemiyordu.Bir efsun ancak onu bu hale getirebilirdi. Belki de ip ucu niteliğindeki efsunun yan etkisiydi…ya da bir tuzaktı.Etraf karanlıktı ve çalılar sık ağaçlarla doluydu.Grup iyice ne yapacağını bilemez hale gelmişti. O sırada ilerden bir ışık çaktı.Altın rengi bir ışık…
-Lanet olsun!, diyerek hançerini çekti Rat.Diğerleri de savunmalarını almışlar ve Daisy’i çevrelemişlerdi.
-Buraya gelebileceğinizi sanmıyordum, dedi tanıdık ses, Tabii Kutsal Hanımın minik ipucu olmasaydı gelemezdiniz.
-Sen! Nasıl bir lordsun? Nasıl başkenti yönetebilirsin? Kutsal Hanım en çok senin için değerli olmalıydı!
-Hala öyle!, derken sinilendi Lord Slithliam.Mavi gözlerine öfke doldu…, gerçeklerle yüzleştiğinizde, o zaman sizin için her şey bitmiş olacak.
-Ne gerçeği Lord bozuntusu!, diyerek bir bıçak savurdu Gvstn.Bıçağı Lorda ulaşamadan karanlığın içinde yok olup gitti…, Bu da ne böyle? Bu altın efsunu değil!
-Ne kadar zekisin?, diyerek güldü Lord.Elini havaya kaldırdı ve parmağını şıklattı.Hemen ardında birkaç kişi daha belirdi.Kişilerin ortaya çıkmasıyla ortam daha da gerilmişti.
-DLATHIA!
Güzel kadın yarın baygın ve oldukça kötü bir durumdaydı. Lordun adamlarının onu tutmasıyla zar zor ayakta durabiliyordu: Gidin…, diye güçlükle mırıldandı.
-Seni alamdan hiçbir yere gitmeyeceğiz!, dedi Korag.Koca adam sinirlenerek koşmaya başladı ama bilinmeyen bir engele çarpıp şiddetle geriye savruldu.Yine aynı garip efsundu bu.
-Neler oluyor burada?, dedi doğrulurken Korag.
Daisy konuşamasa da olanları sinirle seyrediyordu “Bu efsun…hem çok tanıdık hem de bambaşka…Ürkütücü…”
-Kendini göstersene hayatım, diyerek birkaç adım yana çekildi Lord yüzünde yan bir gülümseme ile.
Grup gözlerine inanamamıştı.Daisy ise haklı olmanın acısını yaşıyordu içten içe “BU KIZ!SENİ…”
-Karşılarında Palomita duruyor onlara boş gözlerle bakıyordu…
-Benim akıllı Pusulam…yo kölem…hadi onlara efendinin isteğini uygula…
Palomita birkaç adım ileri attı.Dlathia ise gücünü toplamaya çalışıyor ona sesleniyordu:-Palomita! Dur! Kendine gel!
-O kendinde , dedi Lord keyifle, sonunda olacağı şeyin minicik bir yansıması bu daha.
-Ona ne yaptın?, dedi kendini tutup aklında bir sürü plan geçirirken Rat.
-Hiçbir şey…size söyledim…o aslında bu. En başından beri benimdi. Artık vazgeçin!
Palomita elini ileri doğru uzattı: - Klasfe do gropa!
Adamlar tıpkı Daisy gibi hareket edememeye başlamıştı.Hızla vücutları sertleşirken sonunda sadece boyunların yukarısı normal haldeydi.Lord elini kaldırdı ve Palomita durdu.
-Şimdi!Af dileyin! Af dileyin ki Kutsal Hanım da sizi affetsin!
-Sen delisin Slithliam! Koca bir deli! Kutsal Hanım bizi buraya bunun için mi getirdi? O bizi korumak için kendini feda eder! Asıl tüm bunlar bittiğinde Zainin Kutsal Hanımı bulduğunda o seni affetmeyecek!, Korag bir şey yapamamanın siniri ile debeleniyordu.
-Zainin’in kimi ya da neyi bulacağı hiç belli olmaz sizi saflar…Size son bir şans veriyorum! Ya bana katılın ya da o sefil hayatlarınız şu an burada sona ersin!
- Biz değil senin emrine girmek senin olduğun havayı bile solumak istemiyoruz!
-Öyle olsun ufaklık , dedi Lord ve işareti verdi.Adamlarından biri Palomita’nın eline bir hançer verdi, Onları efsunla değil kendi ellerinle öldürmeni istiyorum, dedi.
Kız tereddütsüz ilerlemeye başladı ve hançeri havya kaldırdı.O sırada son gücünü de toparlayan Dlathia adamları efsunla itip Palomita’nın önüne geçti ve hançer onun omzuna saplandı.
-Lanet olası! Sen gerçekten de bu musun? , derken ağlıyordu Korag.Palomita adamın yüzüne baktı , durakladı ve başını Lorda çevirdi.
-Öldür onları!, diyerek emrini teyit etti Lord.
Kız yeniden onlara döndü.Hançeri ikinci kez bu sefer önünde diz çökmüş Dlathiaya savurmak için kaldırdı.Ama Dlathia ona sadece gülümsedi:
-Palomita neden yüreğini ona teslim ediyorsun? Sen bu değilsin…
“O tam da bu! Tam da bir insanoğlu” derken ağlayamadığı için daha çok acı çekiyordu Daisy.
Palomita’nın gözünden bir damla yaş geldi ve mırıldandı:-Ben…kimim?
-Sen Palomitasın! Sen Pusulasın!, on anda gözleri kızın yüzüğüne kaymıştı yüzük iyice siyahlaşmıştı., sana neler oluyor?
-Ben…istemiyorum…,gözlerinden yaşlar akıyordu., ben…tutsak olmak istemiyorum… Çok yalnızdım…artık özgür olmak istiyorum…
-Olacaksın hayatım, dedi Lord, onları öldürdükten sonra…
Kız hançeri indirirken bir kez daha durdu.Yüzük kızıllığına dönmeye yüz tutmuştu.”İstemiyorum…öldürmek istemiyorum!” biraz daha indi hançer “Hayır…bana bunu yaptırma…her kimsen…uzak dur benden…Ben bunu istemiyorum!” Kendine kızıl yüzüğünün parlamasıyla gelen Palomita hemen Daisy’e bir efsun gönderdi “Dfenb!” “Bana yardım et Daisy!” Hızla çözüldüğünü hissetti Daisy ve hemen öne atıldı.
-Çekil önümden pis insan, diyerek Palomita’yı kenara itmişti ki Lord ona bir efsun savurdu ve kız acıyla haykırdı.
-Hayır! Daisy!, Palomita Lorda hışımla döndü, bana ne yaptın?
-Sadece seni çağırdım ve sen de bana geldin…
-Saçmalıyorsun!
-Öyle mi? Yanındaki gümüş efsuncuya sor istersen.
-Yalancı!Yalancı! Yalancı!
-Palomita sakinleş! Yoksa yine kendini kaybedeceksin!, diyen Dlathiya’nın sözleri ile yüzüğünün karardığın gördü Palomita.
-Hayır! Ben onları korumak istiyorum! KORUMAK İSTİYORUM!
Bu sefer de kızıllığı açılan yüzük yine faklı bir enerji yaymaya başladı ama bu bir öncekinden çok faklıydı.Şimdi tüm grup eski haline gelmekle kalmamış yaraları da iyileşmişti.
-Palomita bunu nasıl yaptın?, dedi Rat şaşkınlıkla.Ama Palomita cevap vermedi yine bilinçsizce konuşmaya başladı:
-Bu insanları rahat bırak…beni rahat bırak…
-Gerçekte istediğin bu değil…derken birkaç adım geri attı Lord, Sen de biliyorsun ki sen benimsin!
-Slithliam! Bu gezegen için her şeyi yaparı- öhö..öhö…öhö…
Palomita histerik bir öksürüğe kapıldı.Zar zor bastırıp yüzüğüne baktı yine kızıllaşacak gibiydi.Hızla ellerini havaya kaldırdı ve “Tekoysra dye fgom!”
Aynı anda Lord ve tüm adamları efsun yapsa da güneş ışıklarının birleşmesiyle saydamlaşan grubun içinden geçip gitmişti tüm efsunlar ve savrulan bıçaklar…
Palomita yok olmadan önce son kez Slithliam’a konuştu:- Beni rahat bırak…yalvarırım…, ve ışığın içinde hepsi yok oldu.
Lord ise yumruğunu sıksa da sonra gülmeye başladı:-Bir gün yine bana geleceksin kendi isteğinle…hem de tamamen…bekliyor olacağım…
**
Hanın içinde beliren beyaz ışık herkesi şaşkınlığa uğratmıştı.Işıkla gelenler olanları anlamaya çalışıyor ışığı bekleyenler ise Palomita’nın nasıl böylesine bir efsunu yaptığını anlamaya çalışıyordu. Palomita iyice kızıllaşan yüzüğüne baktı.
-Yine hiçliğe kaçmadan önce ricamı sana da söylemek istiyorum Zainin…Zainin…bu ismin yükünü taşıyan sadece sen olmamalıydın biliyorum ama daha fazla acı çekmemen için…senin sevdiklerinin…herkesin iyiliği için…vazgeç.
-Sen!, dedi Zainin şaşkın bir şekilde sonra kendini topladı, vageçmeyeceğim! Olanları tek başına yüklenmene, kendini günahkar ilan etmene izin vermeyeceğim! İçinde yaşadığın savaşa ben de dahilim…
-Hayır…olanlar benim yüzümden…
-İkimizin yüzünden!Elini uzat…birlikte başarabiliriz…
Kızın gözleri yaşlarla dolmuştu elini uzattı.Tam Zainin’in elinin tutacaktı ki hızla geri çekildi:
-Hayır…Bu yanlış! Bu bedenin sahibine, tüm insanlara yazık…Bunun önüne geçilmeli, geçilecek!Bu bencilliğe düşen ben olmayacağım!
-Asıl bencil sensin! Benim yerime de karar veremezsin! Böylesine korkakça saklanamazsın!
Kız başını iki yana salladı: -Hoşça kal…
Ve yüzük tamamen kızıl olmuştu.Palomita ona bakan insanların yüzlerine bakındıktan bir süre sonra bitkinlikle yere yığıldı.
-Ne matah ip ucu ama! Diye isyan edip bir küfür savurdu Gvstn, Ne yapacağız şimdi ?
Ağaç gibi kök saldı sanki…
-Daisy..konuş bizimle…Daisy!, Korag oldukça endişeli görünüyordu.
Daisy anlayamamıştı kendini gayet iyi hissediyordu. Konuşmak için ağzını açmak istediğinde her şeyin farkına vardı genç kız.Bedeni sanki bi kabuk olmuştu. Konuşamıyor hareket edemiyordu.Bir efsun ancak onu bu hale getirebilirdi. Belki de ip ucu niteliğindeki efsunun yan etkisiydi…ya da bir tuzaktı.Etraf karanlıktı ve çalılar sık ağaçlarla doluydu.Grup iyice ne yapacağını bilemez hale gelmişti. O sırada ilerden bir ışık çaktı.Altın rengi bir ışık…
-Lanet olsun!, diyerek hançerini çekti Rat.Diğerleri de savunmalarını almışlar ve Daisy’i çevrelemişlerdi.
-Buraya gelebileceğinizi sanmıyordum, dedi tanıdık ses, Tabii Kutsal Hanımın minik ipucu olmasaydı gelemezdiniz.
-Sen! Nasıl bir lordsun? Nasıl başkenti yönetebilirsin? Kutsal Hanım en çok senin için değerli olmalıydı!
-Hala öyle!, derken sinilendi Lord Slithliam.Mavi gözlerine öfke doldu…, gerçeklerle yüzleştiğinizde, o zaman sizin için her şey bitmiş olacak.
-Ne gerçeği Lord bozuntusu!, diyerek bir bıçak savurdu Gvstn.Bıçağı Lorda ulaşamadan karanlığın içinde yok olup gitti…, Bu da ne böyle? Bu altın efsunu değil!
-Ne kadar zekisin?, diyerek güldü Lord.Elini havaya kaldırdı ve parmağını şıklattı.Hemen ardında birkaç kişi daha belirdi.Kişilerin ortaya çıkmasıyla ortam daha da gerilmişti.
-DLATHIA!
Güzel kadın yarın baygın ve oldukça kötü bir durumdaydı. Lordun adamlarının onu tutmasıyla zar zor ayakta durabiliyordu: Gidin…, diye güçlükle mırıldandı.
-Seni alamdan hiçbir yere gitmeyeceğiz!, dedi Korag.Koca adam sinirlenerek koşmaya başladı ama bilinmeyen bir engele çarpıp şiddetle geriye savruldu.Yine aynı garip efsundu bu.
-Neler oluyor burada?, dedi doğrulurken Korag.
Daisy konuşamasa da olanları sinirle seyrediyordu “Bu efsun…hem çok tanıdık hem de bambaşka…Ürkütücü…”
-Kendini göstersene hayatım, diyerek birkaç adım yana çekildi Lord yüzünde yan bir gülümseme ile.
Grup gözlerine inanamamıştı.Daisy ise haklı olmanın acısını yaşıyordu içten içe “BU KIZ!SENİ…”
-Karşılarında Palomita duruyor onlara boş gözlerle bakıyordu…
-Benim akıllı Pusulam…yo kölem…hadi onlara efendinin isteğini uygula…
Palomita birkaç adım ileri attı.Dlathia ise gücünü toplamaya çalışıyor ona sesleniyordu:-Palomita! Dur! Kendine gel!
-O kendinde , dedi Lord keyifle, sonunda olacağı şeyin minicik bir yansıması bu daha.
-Ona ne yaptın?, dedi kendini tutup aklında bir sürü plan geçirirken Rat.
-Hiçbir şey…size söyledim…o aslında bu. En başından beri benimdi. Artık vazgeçin!
Palomita elini ileri doğru uzattı: - Klasfe do gropa!
Adamlar tıpkı Daisy gibi hareket edememeye başlamıştı.Hızla vücutları sertleşirken sonunda sadece boyunların yukarısı normal haldeydi.Lord elini kaldırdı ve Palomita durdu.
-Şimdi!Af dileyin! Af dileyin ki Kutsal Hanım da sizi affetsin!
-Sen delisin Slithliam! Koca bir deli! Kutsal Hanım bizi buraya bunun için mi getirdi? O bizi korumak için kendini feda eder! Asıl tüm bunlar bittiğinde Zainin Kutsal Hanımı bulduğunda o seni affetmeyecek!, Korag bir şey yapamamanın siniri ile debeleniyordu.
-Zainin’in kimi ya da neyi bulacağı hiç belli olmaz sizi saflar…Size son bir şans veriyorum! Ya bana katılın ya da o sefil hayatlarınız şu an burada sona ersin!
- Biz değil senin emrine girmek senin olduğun havayı bile solumak istemiyoruz!
-Öyle olsun ufaklık , dedi Lord ve işareti verdi.Adamlarından biri Palomita’nın eline bir hançer verdi, Onları efsunla değil kendi ellerinle öldürmeni istiyorum, dedi.
Kız tereddütsüz ilerlemeye başladı ve hançeri havya kaldırdı.O sırada son gücünü de toparlayan Dlathia adamları efsunla itip Palomita’nın önüne geçti ve hançer onun omzuna saplandı.
-Lanet olası! Sen gerçekten de bu musun? , derken ağlıyordu Korag.Palomita adamın yüzüne baktı , durakladı ve başını Lorda çevirdi.
-Öldür onları!, diyerek emrini teyit etti Lord.
Kız yeniden onlara döndü.Hançeri ikinci kez bu sefer önünde diz çökmüş Dlathiaya savurmak için kaldırdı.Ama Dlathia ona sadece gülümsedi:
-Palomita neden yüreğini ona teslim ediyorsun? Sen bu değilsin…
“O tam da bu! Tam da bir insanoğlu” derken ağlayamadığı için daha çok acı çekiyordu Daisy.
Palomita’nın gözünden bir damla yaş geldi ve mırıldandı:-Ben…kimim?
-Sen Palomitasın! Sen Pusulasın!, on anda gözleri kızın yüzüğüne kaymıştı yüzük iyice siyahlaşmıştı., sana neler oluyor?
-Ben…istemiyorum…,gözlerinden yaşlar akıyordu., ben…tutsak olmak istemiyorum… Çok yalnızdım…artık özgür olmak istiyorum…
-Olacaksın hayatım, dedi Lord, onları öldürdükten sonra…
Kız hançeri indirirken bir kez daha durdu.Yüzük kızıllığına dönmeye yüz tutmuştu.”İstemiyorum…öldürmek istemiyorum!” biraz daha indi hançer “Hayır…bana bunu yaptırma…her kimsen…uzak dur benden…Ben bunu istemiyorum!” Kendine kızıl yüzüğünün parlamasıyla gelen Palomita hemen Daisy’e bir efsun gönderdi “Dfenb!” “Bana yardım et Daisy!” Hızla çözüldüğünü hissetti Daisy ve hemen öne atıldı.
-Çekil önümden pis insan, diyerek Palomita’yı kenara itmişti ki Lord ona bir efsun savurdu ve kız acıyla haykırdı.
-Hayır! Daisy!, Palomita Lorda hışımla döndü, bana ne yaptın?
-Sadece seni çağırdım ve sen de bana geldin…
-Saçmalıyorsun!
-Öyle mi? Yanındaki gümüş efsuncuya sor istersen.
-Yalancı!Yalancı! Yalancı!
-Palomita sakinleş! Yoksa yine kendini kaybedeceksin!, diyen Dlathiya’nın sözleri ile yüzüğünün karardığın gördü Palomita.
-Hayır! Ben onları korumak istiyorum! KORUMAK İSTİYORUM!
Bu sefer de kızıllığı açılan yüzük yine faklı bir enerji yaymaya başladı ama bu bir öncekinden çok faklıydı.Şimdi tüm grup eski haline gelmekle kalmamış yaraları da iyileşmişti.
-Palomita bunu nasıl yaptın?, dedi Rat şaşkınlıkla.Ama Palomita cevap vermedi yine bilinçsizce konuşmaya başladı:
-Bu insanları rahat bırak…beni rahat bırak…
-Gerçekte istediğin bu değil…derken birkaç adım geri attı Lord, Sen de biliyorsun ki sen benimsin!
-Slithliam! Bu gezegen için her şeyi yaparı- öhö..öhö…öhö…
Palomita histerik bir öksürüğe kapıldı.Zar zor bastırıp yüzüğüne baktı yine kızıllaşacak gibiydi.Hızla ellerini havaya kaldırdı ve “Tekoysra dye fgom!”
Aynı anda Lord ve tüm adamları efsun yapsa da güneş ışıklarının birleşmesiyle saydamlaşan grubun içinden geçip gitmişti tüm efsunlar ve savrulan bıçaklar…
Palomita yok olmadan önce son kez Slithliam’a konuştu:- Beni rahat bırak…yalvarırım…, ve ışığın içinde hepsi yok oldu.
Lord ise yumruğunu sıksa da sonra gülmeye başladı:-Bir gün yine bana geleceksin kendi isteğinle…hem de tamamen…bekliyor olacağım…
**
Hanın içinde beliren beyaz ışık herkesi şaşkınlığa uğratmıştı.Işıkla gelenler olanları anlamaya çalışıyor ışığı bekleyenler ise Palomita’nın nasıl böylesine bir efsunu yaptığını anlamaya çalışıyordu. Palomita iyice kızıllaşan yüzüğüne baktı.
-Yine hiçliğe kaçmadan önce ricamı sana da söylemek istiyorum Zainin…Zainin…bu ismin yükünü taşıyan sadece sen olmamalıydın biliyorum ama daha fazla acı çekmemen için…senin sevdiklerinin…herkesin iyiliği için…vazgeç.
-Sen!, dedi Zainin şaşkın bir şekilde sonra kendini topladı, vageçmeyeceğim! Olanları tek başına yüklenmene, kendini günahkar ilan etmene izin vermeyeceğim! İçinde yaşadığın savaşa ben de dahilim…
-Hayır…olanlar benim yüzümden…
-İkimizin yüzünden!Elini uzat…birlikte başarabiliriz…
Kızın gözleri yaşlarla dolmuştu elini uzattı.Tam Zainin’in elinin tutacaktı ki hızla geri çekildi:
-Hayır…Bu yanlış! Bu bedenin sahibine, tüm insanlara yazık…Bunun önüne geçilmeli, geçilecek!Bu bencilliğe düşen ben olmayacağım!
-Asıl bencil sensin! Benim yerime de karar veremezsin! Böylesine korkakça saklanamazsın!
Kız başını iki yana salladı: -Hoşça kal…
Ve yüzük tamamen kızıl olmuştu.Palomita ona bakan insanların yüzlerine bakındıktan bir süre sonra bitkinlikle yere yığıldı.

Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:

ben daha yeni başladım fanficini okumaya.öğreti 3 teyim.güzel gidiyor devam et.fantastik unsurları severim.
http://myanimelist.net/profile/Marvelgirl
animelist aldım yuhaa ^ . ^
animelist aldım yuhaa ^ . ^


Çok güzeldiii ama ama ama... o hanımla palo arasında bir bağ var sanki arada bir kızın bedenini ele geçiriyor gibi hissediyorum
yazık kıza beee
neyse yeni böl. bekliyorum *_* saol sun-chan ayrıca cidden R.I.S.A. gibi buda kitap olmaya musait bir hikaye





Lacrimis struit insidias cum femina plorat. 🌙


Palomita ile Kutsal Hanım arasında ruhsal bir bağ var ve o bağ sayesinde lordu durdurabiliyor Kutsal Hanım
Ama lord nasıl olduda Palomita'nın ruhuna hükmedebildi ve Zainin buna engel olamadı
Bu bölümde çok güzeldi ellerine sağlık Gözde, fanların olarak yeni bölümleri bekliyor olacağız 





10. sayfa (Toplam 64 sayfa) [ 955 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |