EFSUN ÖĞRETİSİ Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 36, 37, 38 ... 62, 63, 64, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
Veee hepsini okudum XD
Sonunda Palomita ile Liam aşklarını itirafe tti muhaha işte bu anı bekliyordum U__U
Çok garip şeyler oldu ama O__o Orası ayrı mesele U___U
Palomita'nın duyduğu kuş sesi kesinlikle Anka Kuşu olmalı, bundan kesinlikle eminim XD Önceki bölümlerde lafı geçti çünkü.
Şimdilik aklıma söyleyebileceğim başka şeyler gelmiyor, yeni bölümü merakla bekliyorum~
Sonunda Palomita ile Liam aşklarını itirafe tti muhaha işte bu anı bekliyordum U__U
Çok garip şeyler oldu ama O__o Orası ayrı mesele U___U
Palomita'nın duyduğu kuş sesi kesinlikle Anka Kuşu olmalı, bundan kesinlikle eminim XD Önceki bölümlerde lafı geçti çünkü.
Şimdilik aklıma söyleyebileceğim başka şeyler gelmiyor, yeni bölümü merakla bekliyorum~

by me~

teşekkürler tusako~ ^-^

Çok hareketlendi son zamanlarda
Anlatım kabiliyetin çok yüksek SailorSun, akıcılık ve konunun çekiciliği de ekleyince üstüne
Bİrde bulduğun o öğretiler muhteşem ya, sanki binlerce yıl önce yaşamış bilgelerin sözleri gibi
*** Savaş sırasında "Vera" nında kendini feda etmesi, hatta çok farklı biçimde feda etmesi de beni duygulandırdı
Bakalım daha kimler gidecek
*** Zainin'in Palomita'ya yeni bir yaşama şansı vermesi bence en güzel olaydı, çünkü PAlomita ölseydi tüm gezegenin kaderide yok olmak olacaktı
Ama Kutsal Hanım'ın çığlığı çooooooooooooooooooooooooooookkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk... acı vericiydi, ona hepsinden daha çok üzüldüm
***
Liam'a olan aşkını sonunda itiraf etmesi Palomita'nın, harikaydı
Allah'tan ikiside kurtulduda, birbirleri ile yaşayacakları maceralar ve sevgiler henüz bitmedi
*** Özel ordu acaba nasıl yaratıklardan oluşuyordu ki, bu kadar ölümcül ve hatta durdurulamazdı








*** Savaş sırasında "Vera" nında kendini feda etmesi, hatta çok farklı biçimde feda etmesi de beni duygulandırdı




*** Zainin'in Palomita'ya yeni bir yaşama şansı vermesi bence en güzel olaydı, çünkü PAlomita ölseydi tüm gezegenin kaderide yok olmak olacaktı



***





*** Özel ordu acaba nasıl yaratıklardan oluşuyordu ki, bu kadar ölümcül ve hatta durdurulamazdı



Herkes bu anı bekliyordu sanırım XD o kadar garip şeyler oldu ki hepsini yazamamana şaşırmıyorum XD Aklına başka bir şey mi gelimiyor yoksa çok şey var da nasıl yazsan mı tam bilemiyosun XD neyse^^ vakit ayırıp arayı kapattığın ve yorum yaptığın için teşekkür ederim.
Ooooo Saffiru da yorum yapmış... ders nedeniyle şimdili sözü çok uzatmıyorum ^^'
Beyler hadi yorumlarınızı görelim
Bayanlar siz de devam XD
Ooooo Saffiru da yorum yapmış... ders nedeniyle şimdili sözü çok uzatmıyorum ^^'
Beyler hadi yorumlarınızı görelim

Bayanlar siz de devam XD

Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:


Öhm.. Evet kısa aradan sonra sizinleyim. (Buda radyo konuşması gibi oldu.
)
Sırasız yazıyorum. Söylediklerimde yanlışlık varsa uyarın lütfen.
Palomita Liam konusunda haklıydım. Her zaman kafamı kurcalamıştı şu iki duygunun birleşmesi. Ne yalan söyleyeyim sanki hep bu anı bekler gibiydim. Tabi ki bu şekilde olacağını bilmiyordum. Gerçekten çok şaşırdım. Sanırım Zainin seçimini yaptı. Kutsal Hanım'dan onu af etmesini isteyerek Palomita'yı ölümden döndürdü. Liam'ın aşkı için yapmayacağı şey yok gibi...
Diğer yanda Zainin var. Yüreği 2 kez burkulmuş Zainin. Daisy'i öpemeyen Zainin Palomitayı öptü. Bu ona karşı boş olmadığının göstergesi. Fakat son tablo... Gerçekten Zainin'i çok yaralamış olmalıdır.
Palomita'yı zor dönemler bekliyor. Bir yande Liam aşkı diğer yanda Zainin hocası... Bir gün birisini seçmesi gerekirse kimi seçeceğini gerçekten merak ediyorum...
Son yaşanılan savaşta gerçekten büyük kayıplar verildi. Hem yürekte, hem yer yüzünde...
Bir asil kan daha yok oldu...
Allahım neler saçmalıyorum ben ya. Yeni bölümü merakla bekliyorum...
Ve içimdeki ses bana ''Savaş Şimdi Başlıyor'' diyor

Sırasız yazıyorum. Söylediklerimde yanlışlık varsa uyarın lütfen.
Palomita Liam konusunda haklıydım. Her zaman kafamı kurcalamıştı şu iki duygunun birleşmesi. Ne yalan söyleyeyim sanki hep bu anı bekler gibiydim. Tabi ki bu şekilde olacağını bilmiyordum. Gerçekten çok şaşırdım. Sanırım Zainin seçimini yaptı. Kutsal Hanım'dan onu af etmesini isteyerek Palomita'yı ölümden döndürdü. Liam'ın aşkı için yapmayacağı şey yok gibi...
Diğer yanda Zainin var. Yüreği 2 kez burkulmuş Zainin. Daisy'i öpemeyen Zainin Palomitayı öptü. Bu ona karşı boş olmadığının göstergesi. Fakat son tablo... Gerçekten Zainin'i çok yaralamış olmalıdır.
Palomita'yı zor dönemler bekliyor. Bir yande Liam aşkı diğer yanda Zainin hocası... Bir gün birisini seçmesi gerekirse kimi seçeceğini gerçekten merak ediyorum...
Son yaşanılan savaşta gerçekten büyük kayıplar verildi. Hem yürekte, hem yer yüzünde...
Bir asil kan daha yok oldu...
Allahım neler saçmalıyorum ben ya. Yeni bölümü merakla bekliyorum...
Ve içimdeki ses bana ''Savaş Şimdi Başlıyor'' diyor


Vinnie~

vay SSf bir döndün pir döndün
Film fragmanındaki o etkileyici sesi duyar gibi oldum kulaklarımda XD minik bie noktada yanılmışsın ama...nasıl ifade etsem...ya da vazgeçtim izleyelim ve görelim (hı izleyim mi? ).
Bu aslında bir anlamda grubumuzun buluşması oldu...(ne buluşma her buluşmada birileri ölürse yakında kimse kalmaz sanırım XD )
Evet bir asil kan daha öldü...eee...asil kanlar kurtulacak diye bir kural yok değil mi?
Akşama doğru yeni bölüm sizlerle

Bu aslında bir anlamda grubumuzun buluşması oldu...(ne buluşma her buluşmada birileri ölürse yakında kimse kalmaz sanırım XD )
Evet bir asil kan daha öldü...eee...asil kanlar kurtulacak diye bir kural yok değil mi?
Akşama doğru yeni bölüm sizlerle


Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:




Öğreti 17: Efsunla yazılmış kaderler mutlaka kesişir.
Dlathia kendine has iyileştirme efsunu ile yaraları geçirmişti ama ruhlarındaki yaralar hala kanıyordu. Bitkin grup içinlerinde öfke ve hüznü yaşarken sığınacakları tek yere doğru günler süren bir yolculuk yapmak zorunda kalmışlardı. Liam ve Palomita’yı çöle getiren gök delen isimli makine oraya vardıklarında Daisy tarafından yok edilmişti çünkü.Saklı şehre varmak üzerelerdi. Palomita usulca Liam’ın koluna doladı kolunu utanarak. Liam’ı ayakta tutan tek güç sevdiği kızın artık onun duygularını anlamış olması, şüphelerini bir kenara atması ve onun da bu aşka karşılık vermesiydi.Şimdi lanet iki ye bölünmüştü.Artık Palomita cennet alevinin gerçek gücünü kullanabiliyor olsa da lanet hala Liam ve Palomita’nın enerjisini yavaş yavaş çekiyordu.O anda ise ikisi de bunu düşünmek istemiyordu çünkü ikisi de ölümden dönmüş ve birlikte yollarına devam ediyorlardı.Huzurlu sessizliği Palomita’nın merak dolu sorusu böldü:
-Liam?
-Hmm?
- Merak ediyorum da…
-Hiç şaşırmadım..Ah! , Palomita koluna bir yumruk atmıştı, Tamam tamam söyle evrende vazgeçemeyeceğim tek efsun…
Liam’ın romantik ve Munzur iltifatları hala Palomita’yı kıpkırmızı etmeye devam ediyordu ama kararlıydı hiç istifini bozmadan devam etti: -Şimdi böyle günlerdir yürüyoruz da…sen beni ormandan Saklı şehre kadar nasıl getirdin o kadar hızlı bir şekilde?
-Sakın bana aslında günlerdir boşuna kum yuttuğumu söylemeyin !, diye arkadan bağırdı Rat.
Liam tebessümle Palomita’nın koluna sarılmış koluna daha bir sıkı tutundu:-Çölün sınır noktalarında geçit giriş ve çıkışları vardır inşa ettiğimiz.Ama maalesef çölün ortasında işimizin olacağını hiç düşünememişiz.
-Tahmin edeyim bu planları şu “gök deleni” icat edenler mi yaptı?, gözlerini devirerek Palomita.
-Nasıl anladın?
- Sence bunu anlamamak mümkün mü?
-Şey bana ne kadar aşık olduğunu ölümün kenarına gelince anladığını düşünürsek…, derken gözlerini havaya çevirdi Liam yaramaz çocuklar gibi.
-Seni ben...!!!
Palomita Liam’ın kolunu yumruk yağmuruna tutmaya başlamıştı.Liam sonunda sinirli sevgilisini iyice sarmalayarak durdurabildi.Tabiyki bu hareketi kızın iki kat daha kızarmasına sebep olmuştu.
Arkalarından yürüyen grup bu güzel tablonun ruhlarındaki karanlığı geçirmeyeceğinin farkındaydı.Yine de sevginin varlığının devam ettiğini ve güzel şeyler ortaya çıkarabildiğini görmek onların sevgiye karşı tüm olanlardan sonra inançlarını kaybetmelerini engelliyordu. Bu yüzden buruk bir şekilde önden giden çifti izliyorlardı.
-Ne kadar yakışıyorlar, dedi dayanamayarak Korag.
-Ne demezsin…patlamaya hazır barut ve onu patlatacak olan ateş gibiler, dedi Zainin yanlarından hızla yürüyüp öndekilere doğru ilerlerken.
Rat, Dlathia’nın dalgın bakışlarını fark etti: - Olanlara ne diyorsun?
Kadın güzelliğinden bir şey kaybetmese de iyice çökmüş görünüyordu.Hayatındaki en önemli kişilerden birini kaybetmenin acısıyla: - Daisy kötü yana geçse bile hep bildiğimiz Daisy idi. Ama Zainin bizimle olsa da artık bildiğimiz Zainin değil.
-Daisy’nin değil de Palomita’nın hayatını kurtardı, dedi Korag düşünceli bir şekilde, Ona karşı bir şeyler hissediyor olabilir mi?
-Neden ikisine birden yardım etmedi ve Daisy’nin son dileği olan öpücüğü ona lütfetmezken Palomita’yı öpmesi ne anlama geliyor?, dedi Rat sakalını kaşıyarak.
-Gümüş efsuncular hayat bağışlama efsununu yüz yılda sadece bir kez yapabilirler.Hem Daisy’i hem de Palomita’yı kurtaramazdı aynı anda ölmek üzere olsalardı bile.Belki böyle bir an olmuş olsaydı tercihine göre hislerini anlayabilirdim, dedi Zainin’i inceleyerek ablası, ama Daisy çoktan ölmüştü.Kısacası Palomita’yı duyguları yüzünden değil aklındakiler yüzünden kurtarmış olabilir.Daisy’nin son dileğine gelince.O sadece bir veda öpücüğü istemişti.Hayat bağışlama efsunu son derece tehlikelidir.Düzgün bir şekilde gerçekleştirilemezse yapanın hayatını alabilir.Daisy bunu Zainin’den zaten istemezdi.Palomita’yı neden kurtardığını bilmiyorum ama Daisy’nin son dileğini niye gerçekleştirmediğini tahmin ediyorum.
-Söyle bize, dedi merakla Rat.
- Duygusal olabilecek sebepleri bir kenara bırakacak olursak Palomita’yı temelde hayatını kurtarmak için öptü kanlarını birleştirerek.O anda Kutsal Hanım’ın çığlığını hepimiz duyduk, Rat ve Korag başlarıyla onaylamıştı, Zainin ve Kutsal Hanım hala birbirini seviyor ne şekilde olursa olsun. Zainin Daisy’nin dileğini bu yüzden gerçekleştirmedi. Kutsal Hanım’a ihanet etmek demek olurdu bu.Kutsal Hanımın da canının ne kadar yanacağını biliyor olmalı.
-Ama öğrencisinin hayatı için bunu göze aldı, dedi Korag.
-Dediğim gibi, dedi Dlathia bitkin bir şekilde, bunu duygusal sebeplerle yapmamış olabilir.Onu artık tanıyamıyorum…ablası olsam bile…
Zainin sinirle Palomita ile Liam arasına girdi:-Çıktığımız savaşı bakıyorum da pek kolay atlattınız.Sizin için feda edilen canların üstünde ne kadar güzel dans ediyorsunuz.
Palomita kendini çok kötü hissetmişti.Yapmak istediği bu değildi.İçinden ne kadar üzüldüğünü ifade etmek imkansızdı.Sadece kaybetmek üzere olduğu ve tüm kalbiyle sevdiği adamın varlığının mutluluğuna kaptırmıştı genç kızın kalbi kendini.
Liam, üzülerek grubun arka tarafına ilerleyen Palomita’nın ardından sinirle Zainin’e baktı:-Kendine gel gümüş efsuncu!
-Şuna bak dedi, aşağılarcasına Zainin, sen artık lord değilsin Liam.Ailenin makamını reddettin ve çölün ortasında lidercilik oynamaya başladın.Ama kendini tatmin etmek için pusulayı kullanmana izin vermeyeceğim.
-Acaba Palomita’yı hala sadece bir pusula olarak gören ve bu şekilde onu kullanmak isteyen biri mi bana bunları öğretecek?, dedi Liam, Kusura bakma ama ben senin kadar karmaşık oyunlar oynayan biri asla olmadım.Slithliam da sen de Kutsal Hanımınız da umurum da değil…Benim umurumda olan tek kişi Palomita. O da başta dediğim gibi sadece amaçlarının dışında senin umurunda değil…
Zainin sinirlerine hakim olmakta güçlük çekiyordu:-O yüzden mi onun hayatını kurtardım?Başka bir pusula bulamaz mıydım sence?
-Bu güçleri taşıyabilecek başka bir pusula bulmak yıllarını alırdı.Onun hayatını kurtarmandan çok daha fazla bilmek istediğim şey onca pusulayı düşünmeden buraya getirirken onu neden en başında abimden kaçırdığın ve getirmek istemediğin?
-Bunun cevabını alacağını mı zannediyorsun kaçakların lideri?
-Tabiyki hayır ,dedi Liam sinsice psikolojik bir savaş yürütürken Zainin ile, ama bir şeyi kafana iyi sok gümüş efsuncu Palomita’ya karşı Kutsal Hanıma hissettiğine yakın minicik bir umut varsa bile onu hemen yok etsen iyi olur.Bu kızı kendi felaketine sürüklemene izin vermeyeceğim.
-Onu felakete sürükleyecek olanın kim olduğu bilinmez , dedi Zainin tam karşı ya gözlerini dikmiş bakarak, ben mi yoksa o mu?
-Bu da ne böyle , dedi gerilerden Palomita dehşet içinde yerdeki yüzlerce ölü asker cesedine bakarak.Sonra o da bakışlarını Zainin ve Liam’ın baktığı yere çevirdi.Tüm Saklı şehir halkı ve yirmiye yakın askeri ile kanlar içinde karşısında hala dimdik durmayı başarabilen güçlü bir savaşçı, Kutsal Hanımın nişanlısı, altın kandan olan bir efsuncu ve başkentin lordu…Devasa kılıcını yere saplamış onlara bakan Lord Slithliamdı.

Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:

Anaaaaam *_____* (bende bütün yorumlara böyle mi başlıyorum be)
Zainin? Palomita? Liam? Daisy? Calanore? Slithliam? Saymadığım isim kaldı mı xD ?
Neler oluyor yaa
Slithliam seni varya seni...
arkadan dolap çeviriyodun demi?
Gel öldür herkesi olur mu öyle şey aaa
Maşallah Liam'la Palomita'da çifte kumrular oldu hani
Zainin niye araya girdi ki acaba? Hem, anlamadım ben niye öptüğünü de
Zainin de karmaşık duygular içerisinde mi acaba? Gerçi kutsal hanımdan vazgeçmez o ama neyse
Liam gene iyisin Palomitanın 10 köşeli paraşütlü jetonu düşmüş bulunmakta xD
Ne geçiyor ya bu Liam'la Zainin arasında uff nasıl da merak ettim şimdi...
Sanki eskiden böyle bir savaş yapmışlar gibi, hem bu lord meselesi nerden çıktı? " sen artık lor değilsin" falan ne iş?
Süper bölümdü, diğer bölümleri de okuyamadığım için üzgünüm Sun Abla, gomen nasai
Ye-ni bö-lüm şak-şak-şak!

Zainin? Palomita? Liam? Daisy? Calanore? Slithliam? Saymadığım isim kaldı mı xD ?
Neler oluyor yaa
Slithliam seni varya seni...


Gel öldür herkesi olur mu öyle şey aaa

Maşallah Liam'la Palomita'da çifte kumrular oldu hani

Zainin niye araya girdi ki acaba? Hem, anlamadım ben niye öptüğünü de

Zainin de karmaşık duygular içerisinde mi acaba? Gerçi kutsal hanımdan vazgeçmez o ama neyse


Liam gene iyisin Palomitanın 10 köşeli paraşütlü jetonu düşmüş bulunmakta xD

Ne geçiyor ya bu Liam'la Zainin arasında uff nasıl da merak ettim şimdi...
Sanki eskiden böyle bir savaş yapmışlar gibi, hem bu lord meselesi nerden çıktı? " sen artık lor değilsin" falan ne iş?
Süper bölümdü, diğer bölümleri de okuyamadığım için üzgünüm Sun Abla, gomen nasai

Ye-ni bö-lüm şak-şak-şak!




lord shitliam aşkımm hoşgeldin aferin benim altın efsuncum
zainin kutsal hanım için mi yaptı bilinmez ama palomitaya karşı bişiyler hissettiği açık yoksa daisyi kurtarırdı ne olursa olsun...
liam ile palomita harbi çifte kumrular oldular ne o öyle milletin içinde sarmaş dolaş
tanrım romantik mi diyim maceralımı diyim bilemiorum süper bi bölümdü çook saol
yeni bölümü 102 gözle bekliorum (okadar olmasada anla sen işte )

zainin kutsal hanım için mi yaptı bilinmez ama palomitaya karşı bişiyler hissettiği açık yoksa daisyi kurtarırdı ne olursa olsun...
liam ile palomita harbi çifte kumrular oldular ne o öyle milletin içinde sarmaş dolaş

tanrım romantik mi diyim maceralımı diyim bilemiorum süper bi bölümdü çook saol
yeni bölümü 102 gözle bekliorum (okadar olmasada anla sen işte )


yok sun-chan bitirdim
koyduğun son iki bölümü de bugün okudum...ne diyeceğimi bilemiyorum *-* çok romantik ve heyecanlılardı
ayrıca liamın sözlerine de bayılıyorum
zainin gene eskisi gibi soğuk davranıyor...ama ben palomitanın yanında yumuşar diye düşünmüştüm...bu arada liamı da biraz kıskanıyormuş gibi geldi
acaba gerçekten de içinde "Palomita’ya karşı Kutsal Hanıma hissettiğine yakın minicik bir umut" olabilir mi?
Lord Slithliam da sonunda göründü
Eğer gerçekten de zalim değilse ilk kutsal efendinin ordusunun saklı şehre saldırdığını ve slithliamın da onları(saklı şehir halkını) korumak için savaştığını düşünüyorum...ne de olsa onların lideri kendi öz kardeşi^^ ama hala aklıma takılan bir nokta var: eğer slithliam aslında iyiyse neden daha önce palomitayı kullanarak daisy, korag, rat ve dlathiayı öldürmeye çalışmıştı?
Sun abla meraktan çatlatacaksın beni
Yeni bölüm ne zaman?
(Bu arada önceki mesajımda söylemeyi unutmuşum, yaptığın imzalar da en az hikaye kadar muhteşem
)



zainin gene eskisi gibi soğuk davranıyor...ama ben palomitanın yanında yumuşar diye düşünmüştüm...bu arada liamı da biraz kıskanıyormuş gibi geldi

Lord Slithliam da sonunda göründü


Sun abla meraktan çatlatacaksın beni

(Bu arada önceki mesajımda söylemeyi unutmuşum, yaptığın imzalar da en az hikaye kadar muhteşem


by Prenses Serenetty <3
Spoiler:

Oha Slithliam da geldi bayram oldu ortalık O.o
Ne demeye geldi acaba O.O Hadi Zanin saldırmaya kalkar ama Palomita bu durumda Slithliam'a mı Zainin'e mi arka çıkacak >.<
Bi de şu "umut" olayı O.o Yok be Zainin sadece Kutsal Hanımı seviyor olmalı >.< Aman Liam ile arasına girmesin olan hem Palomita'ya hem de Kutsal Hanım'a olur O.O
Ne demeye geldi acaba O.O Hadi Zanin saldırmaya kalkar ama Palomita bu durumda Slithliam'a mı Zainin'e mi arka çıkacak >.<
Bi de şu "umut" olayı O.o Yok be Zainin sadece Kutsal Hanımı seviyor olmalı >.< Aman Liam ile arasına girmesin olan hem Palomita'ya hem de Kutsal Hanım'a olur O.O

by me~

teşekkürler tusako~ ^-^

*** Liam ve Palomita'nın aşklarını yaşamaya başlamaları güzel, ama bence Palomita sonradan Liam'ı "şartlar öyle gerektirdiği için sevdiği" ni anlayacak ve Zainin'e gönlününü kapısını açacak
*** Lord Slithliam ve ölü askerler
Bence Liam'ın halkını o kurtarmış olabilir, diğerleri çölde savaşırken yani
Kardeşinin halkını ve kendi halkını 

*** Lord Slithliam ve ölü askerler





Lord slithliam sessizce onlara bakıyordu.İlk zamanlarda gördükleri buz mazisi üniformasından farklı daha gayri resmi giysiler giymişti.Koyu mavi giysileri altın ve gümüş kana bulanmış bir şekilde karşılarında duruyordu.İki grup ve Saklı Şehir halkı ,kendilerine verdikleri bir diğer isimle Aykırılar, sessizdi.Ortalıktaki gerginliği herkes hissediyordu. Gerginliği dağıtan hiç de beklenmeyen bir kişi olmuştu.
Dlathia arkalardan ağır adımlarla Slithliam’ın karşısına geçmiş ve birkaç saniye öylece bakmıştı.Sonra hafif bir tebessüm ile elini genç lordun alnına koydu “Nophe ingrues i dlathha …”
Slithliam’ın vücudundaki yaralar usulca iyileşmişlerdi.Saklı şehrin halkının bir kısmı hayran bir kısmı huzursuzdu.Uzun süredir efsunu doğrudan kullanmamışlardı.Slithliam acı bir şekilde gülümsedi ve kadının elini nazikçe indirdi:
-Altın kanların çoğu bana ait değil…bu kanlar askerlerimin, derken yerdeki parça parça duran cesetlere hüzünle baktı, gümüş ve altın kandan askerlerim cesurca savaştılar…Ordu aniden yok olana kadar birçok düşman askeri öldürdüler…,kadının gözünden usulca akan yaşı sildi, Yaşamak her zaman o kadar da güzel değil, değil mi? Hele de her zaman geride kalan olurken…
Dlathia, Slithliam göz yaşını sildiğinde fark etti ağladığını.Hemen kendini toparladı:
-Evet…çok acı veriyor…ama kalanlar için ayakta durmalıyız, diyerek kardeşine baktı Dlathia.
Slithliam da kendi kardeşine baktı: -Doğru…onlar bizi yanlarında istemeseler bile, bir yıldırım çakmasıyla Slithliam’ın devasa kılıcı yok olmuştu, kendi kardeşim hala bana uzaktan bakıyor…
Liam üzgündü ve aslında abisini özlemişti ama bitmek bilmeyen bu savaş yüzünden ondan hatta efsundan uzaklaşmak istemişti.Yitik ruh ona kaderinde olacakları anlatsa da o bu kaderi reddetmek istemişti.Yine de tüm çabasına rağmen başarısız olmuştu. Asla olmayacağını düşündüğü bir aşka düşmüş, yine efsunun ortasında bulmuştu kendini ve şimdi yıllardır sadece haberini aldığı abisi tam karşısındaydı.Belli ki Saklı şehrin halkını korumuştu ortaya çıkan ordudan.
-Çok uzun zaman oldu…, diyebildi sonunda Liam, ama hiç değişmemişsin.
-Sen ise çok değişmişsin, dedi Slithliam hafifçe esen rüzgar altın rengi saçlarını dalgalandırırken kardeşini cam mavisi gözleriyle inceliyordu sonunda kardeşinin de cam yeşili gözleriyle birleşti bakışları, Ruhun büyümüş…,ardında uzun zamandır görmediği Palomita’ya baktı, aşkı öğrenmişsin ve verdiği acıyı…, Zainin’e baktı, düşmanlarınla gerektiğinde dost olmayı da öğrenmişsin…tam bir lider olmuşsun.
Zainin’in sinirleri iyice bozulsa da efsunun getirdiği sınıf kurallarına uyarak konuşmaya çalıştı: -Kardeşlerin hasret gidermesini bölmek istemem ama…Lordum…Hepimiz çok yorgunuz.
Slithliam Zainin’i onayladı: -Yanlarında olduğun için çok şanslılar gümüş efsuncu, dedi takdirle, özellikle de Pusula…efsununu buradan hissettim.Yaşam bahşetme efsunu gibi önemli bir efsunu yapmak için başka kimse kılını kıpırdatmazdı.Ama şu an o çok önemli değil mi?
Zainin kızıl gözlerini kıstı: -Evet…önemli…
-Ve sen Pusula?Gerçi sanırım artık ben de sana Palomita demeliyim…herkesi sınıf kurallarını yıkmaya iyi alıştırmışsın. Bu kadar insanın senin için hayatını tehlikeye atması küçük bir kızın gururunu okşamış olsa gerek…
Palomita sinirlenmişti: -Siz beni ne sanıyorsunuz? Onların her biri benim için çok önemli insanlar! Bizim acımızı siz anlayamazsınız ve bizim sahip olduğumuz dostluk bağına siz asla sahip olamazsınız!
Slithliam’ın gülümsemesi silinmişti elindeki altın ve gümüş kanlara baktı: -Doğru…olamam…
Palomita başta geçmişte ona yönelttiği tehtidlerin yanında kontrolü altına aldığı zamanı düşünüp irkildi elinde olmadan sonra ise Liam’ın anlattığı diğer gerçekler aklına geldi ve dediklerinin verebileceği acıyı fark ederek pişman olsa da sözünü geri almadı.Slithliam arkasını döndü ve konuşmaya devam etti: -Halkını kurtardım ama şehrini kurtaramadım…üzgünüm…
Liam ve Palomita aynı anda şehrin gök yüzüne bakan açıklığı olan boşluğun başına koştular içlerinden bir şeyler koparak.Sanki şehir hiç var olmamış gibiydi her taraf sadece kayaydı.Liam öfke ile döndü:
-Ne oldu burada?
Madga kalabalığın içinden yavaşça çıktı ve Liam’a sarıldı:-Ordunun efsunu…şehri çok derinlere gönderdi… Teknoloji yetmedi kurtulmamıza… yok olmadan önce bizi Lord kurtardı.
Liam büyük bir üzüntüyle annesi gibi gördüğü kadına sarıldı.Palomita ilk kez ev diyebildiği bir yeri kaybetmişti.Ne diyeceğini bilemiyordu.Ona da Slithliam’ın yanından sessizce geçerek Korag sarıldı.
-Üzülme Palomita…bir yolunu buluruz…
Dost kucağının sıcaklığı bile acıyı geçirmiyordu:-Anlamıyorsun, dedi kız göz yaşları içinde, burası benim evimdi.Bunca insanın eviydi.Yeni hayat kurmak için gelmiş herkesin yuvasıydı.Şimdi yok oldu…
Saklı şehir halkından da artık insanlar kendilerini tutamıyordu.Herkes ağlamaya ya da kaderlerine küfretmeye başlamışlardı.Bazıları umutsuzca “Ne yapacağız?” diyordu.
-Hayır!, dedi Slithliam Korag’ın yanına gelerek, sen bu kadar zayıf mısın Lithyasis öğrencisi? Korag haklı bir yolu bulunur.Sadece binalar yok oldu, eşyalar, aletler…ama görmüyor musun? Tüm şehir hala burada…
Palomita şaşkınlıkla başını kaldırıp Lord Slithliam’ın buz bakışlı gözlerine baktı.Ne kadar sert ve duygusuz görünse de onda farklı bir şeyler olduğunu daha iyi görüyordu Palomita.Liam’ın ona anlattıklarını düşündü.Öğrense de Slithliam’a bir türlü yakıştıramadığı o asil ruhun yansımasını şimdi gözlerinde görüyordu.
-Doğru , dedi Liam, Saklı şehrin halkı birlikte olduktan sonra yerin altına efsunla gönderilmiş şehir önemli değil.Baştan kendi şehrimizi yeniden kurarız.Bu insanların hepsi bu mucizeyi gerçekleştirebilecek güce, azme, umuda ve , inanca sahip…Ve bizi bir arada tutan güvene…
-Liam…,dedi Palomita gözyaşlarını silerek baktı halkının karşısında Aykırıların Lideri olduğunu kanıtlarcasına cesaretle dimdik duran onlara seslenen adama…Genç kıza mı öyle gelmişti bilinmez sanki halk şimdi de Palomita’ya bakıyordu.Neden ondan bir ses beklediklerini anlayamamıştı ama karşısında neden Lider ve Lord olduklarını bir kez daha kanıtlayan iki kardeşin sözlerine katılmamak elinde değildi. Eğer o insanlar o şehirde olmasaydı ne anlamı olurdu ki şehrin? Güzel evinde aile sevgisini yaşayamamış ama kendi yaptıklarıyla konforu olmasa da aile sevgisini ona yaşatmıştı bu insanlar.Korag’a sarılmış ellerini çözdü ve Liam’ın yanına gidip sıkıca elini tuttu:
-Her şeye sahibiz…, dedi buğulu gözlerin ardından gülümseyerek.Buraya ilk adımını atmasını sağlayan öğretiyi düşündü “ Doğumuna ya da ölümüne karar veremezsin ama yaşam tarzını sen seçersin.” Diye mırıldandı , yine birlikte olacağımız yaşamı seçmek bizim elimizde…
Zainin öylece onları izliyordu.Rat Zainin’e bildiği gerçeği bir bıçak gibi bir kez daha sapladı:
-Eskiden liderim…eskinden sen de böyleydin.
Zainin küçük adama, Korag’a, ablasına ve ablasının elinde sıkıca tuttuğu Daisy’nin broşuna baktı ve belki de ilk kez gerçek ona bu kadar ağır gelmişti ki gümüş saçlı kızıl gözlü gümüş kanın asaleti damarlarında akan günahkar adam omuzlarındaki yükle ileride bir kayaya gidip oturmak değil resmen güç almak istercesine çökmüştü.
“Bana kızgın olduğunu biliyorum…”diye seslendi zihninden Zainin Kutsal Hanım’a “…ama her şeye rağmen bunca zaman senin peşinde gelmedim mi? Senin için birçok can feda etmedim mi? Öldüğünü söylediklerinde yaşadığına inanmadım mı? Dostlarıma birçok kez senin için sırtımı dönmedim mi? Tüm günahları senin için işlemedim mi? Sadece onu kurtarmak niyetiyle yapmak zorunda olduğum şey için beni bu yükle baş başa bırakamazsın…uzağımda olsan bile bana ruhunun destek olduğu hissederdim.Böylece, yokluğunla bu yükün altında beni bırakamazsın…”
Gümüş efsun çetesi ve eski liderleri Aykırılar olarak da bilinen Saklı şehir halkına, onların liderlerine, tüm gezegene kalpsizliği nam salmış olmasına rağmen onlara destek olan Slithliam’a ve dünyadan buraya ürkek bir kız olarak getirdiği zamanla gümüş efsuncuyu bir süreliğine olsa da değiştiren şimdi ise yeni sevgilerin ona verdiği güçle ve artan efsunuyla dimdik duran Palomita’ya baktılar.Bu onların uzun zaman önce başaramadıkları bir mucizeydi.
Palomita arkada kalan dostlarına baktı ve gülümseyip elini uzattı: - Siz de gelin dostlarım…
Hüzünle birbirine baksalar da sonunda başlarıyla onayladırlar ve Palomita’nın yanına geçtiler.Geride kalan tek kişi Zainin olmuştu.Slithliam’ın sözlerini düşündü karanlığa boğulan ruhu “Yaşamak her zaman o kadar da güzel değil , değil mi? Hele de her zaman geride kalan olurken…”
Dlathia arkalardan ağır adımlarla Slithliam’ın karşısına geçmiş ve birkaç saniye öylece bakmıştı.Sonra hafif bir tebessüm ile elini genç lordun alnına koydu “Nophe ingrues i dlathha …”
Slithliam’ın vücudundaki yaralar usulca iyileşmişlerdi.Saklı şehrin halkının bir kısmı hayran bir kısmı huzursuzdu.Uzun süredir efsunu doğrudan kullanmamışlardı.Slithliam acı bir şekilde gülümsedi ve kadının elini nazikçe indirdi:
-Altın kanların çoğu bana ait değil…bu kanlar askerlerimin, derken yerdeki parça parça duran cesetlere hüzünle baktı, gümüş ve altın kandan askerlerim cesurca savaştılar…Ordu aniden yok olana kadar birçok düşman askeri öldürdüler…,kadının gözünden usulca akan yaşı sildi, Yaşamak her zaman o kadar da güzel değil, değil mi? Hele de her zaman geride kalan olurken…
Dlathia, Slithliam göz yaşını sildiğinde fark etti ağladığını.Hemen kendini toparladı:
-Evet…çok acı veriyor…ama kalanlar için ayakta durmalıyız, diyerek kardeşine baktı Dlathia.
Slithliam da kendi kardeşine baktı: -Doğru…onlar bizi yanlarında istemeseler bile, bir yıldırım çakmasıyla Slithliam’ın devasa kılıcı yok olmuştu, kendi kardeşim hala bana uzaktan bakıyor…
Liam üzgündü ve aslında abisini özlemişti ama bitmek bilmeyen bu savaş yüzünden ondan hatta efsundan uzaklaşmak istemişti.Yitik ruh ona kaderinde olacakları anlatsa da o bu kaderi reddetmek istemişti.Yine de tüm çabasına rağmen başarısız olmuştu. Asla olmayacağını düşündüğü bir aşka düşmüş, yine efsunun ortasında bulmuştu kendini ve şimdi yıllardır sadece haberini aldığı abisi tam karşısındaydı.Belli ki Saklı şehrin halkını korumuştu ortaya çıkan ordudan.
-Çok uzun zaman oldu…, diyebildi sonunda Liam, ama hiç değişmemişsin.
-Sen ise çok değişmişsin, dedi Slithliam hafifçe esen rüzgar altın rengi saçlarını dalgalandırırken kardeşini cam mavisi gözleriyle inceliyordu sonunda kardeşinin de cam yeşili gözleriyle birleşti bakışları, Ruhun büyümüş…,ardında uzun zamandır görmediği Palomita’ya baktı, aşkı öğrenmişsin ve verdiği acıyı…, Zainin’e baktı, düşmanlarınla gerektiğinde dost olmayı da öğrenmişsin…tam bir lider olmuşsun.
Zainin’in sinirleri iyice bozulsa da efsunun getirdiği sınıf kurallarına uyarak konuşmaya çalıştı: -Kardeşlerin hasret gidermesini bölmek istemem ama…Lordum…Hepimiz çok yorgunuz.
Slithliam Zainin’i onayladı: -Yanlarında olduğun için çok şanslılar gümüş efsuncu, dedi takdirle, özellikle de Pusula…efsununu buradan hissettim.Yaşam bahşetme efsunu gibi önemli bir efsunu yapmak için başka kimse kılını kıpırdatmazdı.Ama şu an o çok önemli değil mi?
Zainin kızıl gözlerini kıstı: -Evet…önemli…
-Ve sen Pusula?Gerçi sanırım artık ben de sana Palomita demeliyim…herkesi sınıf kurallarını yıkmaya iyi alıştırmışsın. Bu kadar insanın senin için hayatını tehlikeye atması küçük bir kızın gururunu okşamış olsa gerek…
Palomita sinirlenmişti: -Siz beni ne sanıyorsunuz? Onların her biri benim için çok önemli insanlar! Bizim acımızı siz anlayamazsınız ve bizim sahip olduğumuz dostluk bağına siz asla sahip olamazsınız!
Slithliam’ın gülümsemesi silinmişti elindeki altın ve gümüş kanlara baktı: -Doğru…olamam…
Palomita başta geçmişte ona yönelttiği tehtidlerin yanında kontrolü altına aldığı zamanı düşünüp irkildi elinde olmadan sonra ise Liam’ın anlattığı diğer gerçekler aklına geldi ve dediklerinin verebileceği acıyı fark ederek pişman olsa da sözünü geri almadı.Slithliam arkasını döndü ve konuşmaya devam etti: -Halkını kurtardım ama şehrini kurtaramadım…üzgünüm…
Liam ve Palomita aynı anda şehrin gök yüzüne bakan açıklığı olan boşluğun başına koştular içlerinden bir şeyler koparak.Sanki şehir hiç var olmamış gibiydi her taraf sadece kayaydı.Liam öfke ile döndü:
-Ne oldu burada?
Madga kalabalığın içinden yavaşça çıktı ve Liam’a sarıldı:-Ordunun efsunu…şehri çok derinlere gönderdi… Teknoloji yetmedi kurtulmamıza… yok olmadan önce bizi Lord kurtardı.
Liam büyük bir üzüntüyle annesi gibi gördüğü kadına sarıldı.Palomita ilk kez ev diyebildiği bir yeri kaybetmişti.Ne diyeceğini bilemiyordu.Ona da Slithliam’ın yanından sessizce geçerek Korag sarıldı.
-Üzülme Palomita…bir yolunu buluruz…
Dost kucağının sıcaklığı bile acıyı geçirmiyordu:-Anlamıyorsun, dedi kız göz yaşları içinde, burası benim evimdi.Bunca insanın eviydi.Yeni hayat kurmak için gelmiş herkesin yuvasıydı.Şimdi yok oldu…
Saklı şehir halkından da artık insanlar kendilerini tutamıyordu.Herkes ağlamaya ya da kaderlerine küfretmeye başlamışlardı.Bazıları umutsuzca “Ne yapacağız?” diyordu.
-Hayır!, dedi Slithliam Korag’ın yanına gelerek, sen bu kadar zayıf mısın Lithyasis öğrencisi? Korag haklı bir yolu bulunur.Sadece binalar yok oldu, eşyalar, aletler…ama görmüyor musun? Tüm şehir hala burada…
Palomita şaşkınlıkla başını kaldırıp Lord Slithliam’ın buz bakışlı gözlerine baktı.Ne kadar sert ve duygusuz görünse de onda farklı bir şeyler olduğunu daha iyi görüyordu Palomita.Liam’ın ona anlattıklarını düşündü.Öğrense de Slithliam’a bir türlü yakıştıramadığı o asil ruhun yansımasını şimdi gözlerinde görüyordu.
-Doğru , dedi Liam, Saklı şehrin halkı birlikte olduktan sonra yerin altına efsunla gönderilmiş şehir önemli değil.Baştan kendi şehrimizi yeniden kurarız.Bu insanların hepsi bu mucizeyi gerçekleştirebilecek güce, azme, umuda ve , inanca sahip…Ve bizi bir arada tutan güvene…
-Liam…,dedi Palomita gözyaşlarını silerek baktı halkının karşısında Aykırıların Lideri olduğunu kanıtlarcasına cesaretle dimdik duran onlara seslenen adama…Genç kıza mı öyle gelmişti bilinmez sanki halk şimdi de Palomita’ya bakıyordu.Neden ondan bir ses beklediklerini anlayamamıştı ama karşısında neden Lider ve Lord olduklarını bir kez daha kanıtlayan iki kardeşin sözlerine katılmamak elinde değildi. Eğer o insanlar o şehirde olmasaydı ne anlamı olurdu ki şehrin? Güzel evinde aile sevgisini yaşayamamış ama kendi yaptıklarıyla konforu olmasa da aile sevgisini ona yaşatmıştı bu insanlar.Korag’a sarılmış ellerini çözdü ve Liam’ın yanına gidip sıkıca elini tuttu:
-Her şeye sahibiz…, dedi buğulu gözlerin ardından gülümseyerek.Buraya ilk adımını atmasını sağlayan öğretiyi düşündü “ Doğumuna ya da ölümüne karar veremezsin ama yaşam tarzını sen seçersin.” Diye mırıldandı , yine birlikte olacağımız yaşamı seçmek bizim elimizde…
Zainin öylece onları izliyordu.Rat Zainin’e bildiği gerçeği bir bıçak gibi bir kez daha sapladı:
-Eskiden liderim…eskinden sen de böyleydin.
Zainin küçük adama, Korag’a, ablasına ve ablasının elinde sıkıca tuttuğu Daisy’nin broşuna baktı ve belki de ilk kez gerçek ona bu kadar ağır gelmişti ki gümüş saçlı kızıl gözlü gümüş kanın asaleti damarlarında akan günahkar adam omuzlarındaki yükle ileride bir kayaya gidip oturmak değil resmen güç almak istercesine çökmüştü.
“Bana kızgın olduğunu biliyorum…”diye seslendi zihninden Zainin Kutsal Hanım’a “…ama her şeye rağmen bunca zaman senin peşinde gelmedim mi? Senin için birçok can feda etmedim mi? Öldüğünü söylediklerinde yaşadığına inanmadım mı? Dostlarıma birçok kez senin için sırtımı dönmedim mi? Tüm günahları senin için işlemedim mi? Sadece onu kurtarmak niyetiyle yapmak zorunda olduğum şey için beni bu yükle baş başa bırakamazsın…uzağımda olsan bile bana ruhunun destek olduğu hissederdim.Böylece, yokluğunla bu yükün altında beni bırakamazsın…”
Gümüş efsun çetesi ve eski liderleri Aykırılar olarak da bilinen Saklı şehir halkına, onların liderlerine, tüm gezegene kalpsizliği nam salmış olmasına rağmen onlara destek olan Slithliam’a ve dünyadan buraya ürkek bir kız olarak getirdiği zamanla gümüş efsuncuyu bir süreliğine olsa da değiştiren şimdi ise yeni sevgilerin ona verdiği güçle ve artan efsunuyla dimdik duran Palomita’ya baktılar.Bu onların uzun zaman önce başaramadıkları bir mucizeydi.
Palomita arkada kalan dostlarına baktı ve gülümseyip elini uzattı: - Siz de gelin dostlarım…
Hüzünle birbirine baksalar da sonunda başlarıyla onayladırlar ve Palomita’nın yanına geçtiler.Geride kalan tek kişi Zainin olmuştu.Slithliam’ın sözlerini düşündü karanlığa boğulan ruhu “Yaşamak her zaman o kadar da güzel değil , değil mi? Hele de her zaman geride kalan olurken…”

Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:

37. sayfa (Toplam 64 sayfa) [ 955 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |