of of aman allahım sonun da efsun öğretisinin tamamını okumayı başardım hemde bir hafta içinde geç kaldım azcık ama güç olmadı ve artık efsun öğretisi bi okuyuccuya daha sahipp ehem nese azcık yorum gerçi zaman olmadığından diğer yorumları okuyamadım ancak:

olumlu:

kurgu kesinlikle harikulade gözde abla ya olayların akışı, konu, temanın işlenişi vs bitirdi beni olağan üstü yeteneklisin sen bee ya o kadar bi "efsun öğretisi" dir gidiyordu forumda ama ben bu kadar beklememiştim çok çok tebrikler kendi efsun dilini oluşturuşşun ve ufa kelime oyunların da hariika tek geçiyomö seni bu alemde

şu adını gene unuttuğum nötr kafedeki kızı unutmadım ben şahsen zainin i tanıyordu ve bu onu kesinlikle efsunlu yapıyottr bencee sonra slithliam kesinlikle güvenilmez biri son zamanhlarda azıcık iyi biri gibi görünüyor olabilir ama ben celenore a da bi ara güvenmiştim kessin onda da bişi olcek ki zaten şu karanlık efsun u da destek veriyor bana aşklar da süper ama liam-pally yada zainin-pally hangiis bilemiyorum.. çünkü zaininin de hafif pally ye eğilimi bariz bence

olumsuz diil ama eleşitri .

bazı önemli olayları önemsiz gibi geçmişin gibime geldi , yani anlık ama önemli olaylar...
mesela şu liam la gizli şehirdeler çiçeklerin yanında, cennet alevi yanıyo , ve orda tek cümleyle geçmişin .. fazla sakin olmuş gibi.. me3sela slithliam ve zainin palomitayı ilk bi dükkana sıkıştırmışlardı, orda kız koşarak dışarı çıkmıştı, ben o bölümü anlam ak için 3 kere okudum yani kızın o duygu yükselişini kendini dışarı atışını felan vurgulayabilirdin

sonra bazı yerlerde özne sorunu yaşadım .. yani bazı lafları kimin söylediğini felan.. ama o başlardaydı ve bide konuşma olan kısımlar daha belirgin olabilirmiydi ne ? yani virgül ler arası yerine ni bilim başka bi şekilde
ve bide devrik cimleler ahenk yakalama konuısunda önemlidir ncak bazı yerlerde çok devrik olmuş gibi yani hep özneler sondaydı felan başlarda
ama bunlar kesinlikle seni profesyonle yazarlardan ayıran farklar.. yani sen muhteşemsin ben seni okuduğum romanlara la kıyaslayınca bunlar çıkıyo ama bu senin fanfic de bi numara olduğun gerçeğini değiştirmezz ve bu arada hafta da bir koysana şunları yetişemiyom

nesem ellerine asğlık tekrar dan diecewk çok da bişi yok zaten iki kelimeyle:

EFSUN ÖĞRETİSİ...

Dur dur dur...dışarı çıkmaya hazırlanmadan sana da cevap yazayım hemen XD

Olumlu yorumların çok teşekkür ederim (sanki devamı eleştirilere kızack gibi oldu ama hayır XD Eleştirilerine de ayrıca teşekkür ederim)

Eleştirilere gelince:

@Şehirdeki çiçeklerin yanında cennet alevi yanıyor mu? Cennet alevinin yanmasıyla o çiçeklerin bir ilgisi yok ...Orda şeydi Palomita okşadıkça o çiçeklerin ışığı artıyordu.O sırada Liam geliyordu Palomita ile konuşurken cennet alevi yanmaya başlıyordu. Şehirdekiler anlamasın diye Palomita acıya dayanmaya çalışıyordu...yani yada ben soruyu anlamamış da olabilirim o.O

@Dükkan olayında haklı olabilirsin.Başta olayların akışını biraz hızlandırmak istiyorum kendime hakim olamadan.Hem ben hikaye aksın istiyorum hem de okuyanlar bir süre monoton gidince hep böyle gideceğini düşünebiliyorlar.Sanırım bu ikisinden kaynaklanıyor ama elimden geldiğince engellemeye çalışıyorum bu duyguyu XD daha dikkat edeceğim^^

@Özne probleminde de hak veriyorum sana aslında romanların tarzını aklımda tutarak o şekilde bir yazı stili seçtim. "cümle, dedi ... + gerektiği yerlerde konuşanınduyguları hareketleri, konuşmaya deva mediyorsa yine cümle" gibi...Hatta kitap okurken ben de karıştırıyorum aslında XD ehem buna bi çözüm nasıl getireibirimm düşüneceğim kısa çizgi olabilir ara cümleler artık elimden geldiğince de paragraf başı yapmaya çalışırım...bakalım...

@Ben aslında haftada bir koyuyordum bir ara baya önden yazınca okuyucular da isteyince bu hali aldı ama yine azaltacağım arkadaşlar haberiniz olsun...yoğunluğun yanı sıra yorumlar az, geriden gelmesi.Okuyanların geç okuyunca gözünün korkup okumaması vb. sabaplardan dolayı...mesela en fazla haftada 2-3 olabilir ama 2 ideal gibi...

ehem cevap ha evet hı bişii diil de hımm ben orda çiçek felan derken zamanı daha doğrusu geçtiği yeri tarif etmek için de dim yoksa biliyorum çiçekle alakası yok sadece o acını gelişini ve cennet alevini yuanması nı felan böle ne bilim kız işte içimde tuhaf bişi var yükselen bir duygu vardı ama ben anlamıyom felan gibi bişi şekilde gelebilirdi diye şeettim yani XD ama ben zaten pek anlamam klaç kere fanfic yazdım ki

uu aşk dolu bir bölümdü *.* liam-palo gerçekten çok tutkuyla bağlılar birbirlerine *-* Yeni böl. merak ediyorum hep böyle aşk dolu olmayacağı kesin =D

ve sonunda hepsini okudum

sun-chan gerçekten sen normal bi insan değilsin, ne çok şey oldu öyle feleğim şaştı resmem

liam ve slithliama güveniyorum,ama çok merak ettim sonu nereye varcak bu işin, liamla palomita evlenir bu gidişle , baksana leydi meydi

kutsal hanımın canı çok acımıştır heralde yaa ama anlayışlı olması lazım

YE-Nİ BÖ-LÜM ŞAK ŞAK ŞAK YE-Nİ BÖ-LÜM ŞAK ŞAK ŞAK

Gene çok güzel ve romantizm kokan bi bölümdü~
Diyorum ben Slithliam'da var bi'şeyler, iyi mi kötü mü belli değil XD sanki Slithliam olarak çok iyi ama Lord ünvanı altındak kötü bi karakter gibi... Konsül'de bi'şeyler dönüyor bence XD Hem Konsül Perisi'ne olanlar da aklıma geldi de... Konsül'de ikiye bölünme var yav, Slithliam herhalde o yüzden arada kalıyor ve bunu söyleyemiyor O.o Evet evet bu teorimin olasılığı var
Ayrıca bu kadar bol bol romantik bölümden sonra işlerin çok karışacağını düşünüyorum XD

@Daydream: Hııı tamam anladım^^ Niye anlamam diye kestirip atıyorsun ki böyle düşündeyim zaten yorum diye yırtınmazdım XD

@Buki: Kız ben de seni merak eder olmuştum XD Neyse...kısa ve öz yorumun için ve hoş tespitin için teşekkürler XD

@Tsukino-Usagi: İşte bir kaçak daha XD Tamam ya normal değilim ben o kadar söylediniz ki ben de kabul ediyorum artık XD

Bu işin sonu nereye varacak? Güzel soru...bir dahaki bölüm bunu ipucunu verecek ve akabinde ilginç olaylar size sona dair ışık tutmaya başlayacak...

Kutsal Hanım'ı anlamak lazım tabi gerçi burdaki kime koşulsuz güvenilebiliyor ki?

@Tornado: Ahhh azizim ah...başlardaki gibi bol bol yorum yapmaya başladın çok memnun ettin beni.

Senin de güzel tespitin için tebrik ederim Konsül Perisi ile ilgili olaylar civarında bunu aktarmaya çalışmıştım ama kim ne düşünüyor? Slithliam bu yüzden mi bu durumda? Bunu gelecek gösterecek...

Yeni okumaya başlayan arkadaşlar, kendini özlettirip dönenler ve de varlığını hiç eksik ettirmeyenler yorumlarınız için çok çok teşekkür ederim.Sessiz kalanlar yorumlarınızı bekliyorum.Beyin fırtınası lütfen XD Yeni bölüm Pazartesi...

Slithliam kat kat yeniden inşa edilen Saklı Şehrin üst katlarının birinden evden çıkan Liam’ın yüzünde bir gülümseme ile alt katlara inmesini izledi.Bir iki saniye sonra yanına gelen kişiye dönüp derin bir nefes verdi:

-Ne olursa olsun aşk her yerde kendini göstermeye devam ediyor değil mi?, parmağıyla kardeşini işaret etti.

Kızıl gözlerini kısarak keskin bir bakış attı Zainin , Liam’a: -Aşkın kendini göstermesi değil önemli olan, dedi bakışlarını Slithliam’a çevirerek, nasıl devam edeceği ya da edemeyeceği…

-Gerekirse pusulayı ondan alırsın değil mi?

-Gerekirse…ama sen öncesinden Pusulayı almazsan.

-İkimiz de bu oyunu iyi biliyoruz.Bilmeyenleri gözümüzü kırpmadan harcıyoruz.Merak ediyorum bir an için içinin sızladığı oldu mu hiç?

-Bunun cevabı hiç önemli değil.Bir gerçek var ki o da ikimizin de kendi bildiği yoldan bu oyunu sürdüreceği.

-Doğru, dedi Slithliam cam mavisi gözlerini kapayarak, Pusula…ah daha doğrusu Palomita… seni nasıl değiştirdiğini anlayamıyordum ama açıkçası onunla birkaç dakikalık özel bir görüşme bunu anlamama yardımcı oldu.

Zainin hızla ona bir iki adım attı: -Ona ne yaptın? Palomita’dan uzak dur!

-Bakıyorum da resmiyeti iyice elden bıraktık? Madem öyle…, Zainin’i gözlerinin parlamasıyla duvara yapıştırması bir oldu, ona hiçbir şey yapmadım Zainin. Sadece konuştum ama gerekirse yaparım… “Gerekirse” Zainin…yaparım.

Şimdi de Zainin’in gözleri tüm kızıllığıyla parlamıştı ve Slithliam’ı yere iyi bir çukur oluşturmayı sağlayacak kadar şiddetle düşürmüştü:

-Benim yapabileceklerimin yanında senin cesaretin sönük kalır! Palomita beni ne kadar değiştirmiş görünse de asıl amacımdan sapmış değilim…

İki adam da doğrulmuş bir an tetikte birbirlerine baktılar sonra ikisi de saldırmayacaklarını belli ederek gardlarını düşürdüler.

-Birbirimizi birçok kişiden fazla anlıyoruz, dedi Slithliam, ama aramızdaki büyük farkı oluşturan anlayamadığımız o minik kısım.En başında bunların hepsine engel olabilirdim.Buna çalıştım ama sen ve dostların her şeyi yokuşa sürdünüz.

-Hiçbir şey değişmeyecekti.Senin ve yandaşlarının gizli kapaklı akıl oyunları hiçbir işe yaramıyor.Ona olan sevgin ne kadar güçlü olsa da koruma konusunda başarısızdın.

-Peki sonunda kimden kaçtı? Benden mi yoksa senden mi? Senin olayların ortasına balıklama dalman da bir işe yaramıyormuş demek ki…Uyan Zainin gittiğin yol karanlık!

-Ben karanlıkta da önümü görürüm…Lordum ,diyerek referans verdi ve oradan uzaklaştı Zainin.Slithliam da işlerin böyle gideceğine iyice kanaat getirmiş oldu “Hanımım…sizin için…” diye mırıldandı Slithliam “…yeminimi tutmaya devam ediyorum”

****

Yatağın içinde dönüp duran kız uyuyamayacağından iyice emin olunca kalkıp evin dışına çıkmaya karar verdi.Kapıdan çıkmasıyla tanıdık biriyle çarpışması bir oldu

-Zainin?

-Demek adımı hatırlıyorsun?,dedi alay ederek gümüş efsuncu.

-Bana kızgın mısın?Ama neden ? Seni bulmak için geldim oraya…

-Ve beni bırakıp başkasıyla yola devam etmeye karar verdin., gözlerini kıza dikmişti.

Palomita gözlerini kırpıştırdı afallayarak.Neden Zainin’in böyle davrandığını anlamıyordu.Liam’ın da onun da yeri onun için bambaşkaydı.Liam’ın yanına koşması ayrı bir yolda ilerlediğini anlamına gemliyordu ki…

-Bundan sonra kararlarını daha dikkatli ver, dedi ciddiyetle Zainin, sakın bana ihanet etme Lithyasis…

Hızla yoluna devam eden gümüş efsuncunun ardından bakakalmıştı Palomita.İşlerin bu hale gelmesine üzülüyordu.Zainin bıraktığı Zainin değildi.İlk gördüğü zamanki gibi hatta daha da soğuktu.Çantasındaki usturlaba baktı.Bunu ona verdiği zamandan beri ne değişmişti?Kafasını kaldırdığında Slithliam’ı gördü.Onu daha iyi tanıyordu ya da öyle düşünüyordu.Zainin’i ise gittikçe tanıyamamaya başlamıştı.Buraya geldiklerinden beri çok az konuşmuşlardı.Konuştukları zaman ise ya lithyasislik dersleri ya da pusulalık ile ilgiliydi.”Yine beni kendinden uzak tutmaya mı çalışıyor?” diye düşündü “ama neden?”

****

Alt yapı işlerinin bitmesi şerefine tüm halk biraz eğlenmeye karar vermişti.Ellerindeki az yiyeceği boşa harcamıyorlardı ama gülüp eğlenip konuşmaya çalışıyorlardı.Korag, Rat ve Dlathia bile ordaki insanlarla kaynaşmıştı iyice.

-Ya bak gel dinle ver şu kılıcını harika bi’ silah haline getirip geri vericez sana, diye ısrar ediyordu Walker.

-Bu benim büyük büyük büyük babamdan kalma seni kendini bilmez mucit! Emanete saygı!

-Aman ya!Hep bu geri kafalılar gelişime engel oluyor zaten, dedi Flyer.

-Kime geri kafalı diyorsun sen?!

Üçü hararetli tartışmayı sürdürürken Korag ve Dlathia da şehrin ileri gelenleri ile konuşuyorlardı.Bu konuşma ortasında küçük bir çocuğa gözü kaydı Dlathia’nın.

-Bir şey mi oldu sayın efsuncu?, dedi ileri gelenlerden biri.

-Oğlum beni merak etmiştir, diye iç geçirdi kadın, onu çok özledim.Umarım usta ona dikkat ediyordur.

-Hepimiz o yetiştirmedi mi neticede?, dedi Korag, ona da iyi bakıyordur merak etme.

-Yine de…bazen iyi yetiştirmek işe yaramayabiliyor.Sonunda herkes farkı yöne savruluyor halimize bak.

Korag bir kez daha olgun bir tavra bürünmüştü.Kadının omzuna elini koydu ve farklı yönlerden topluluğa karışan Zainin, Palomita, Slithliam ve Liam’ı gösterdi: -Ama sonunda efsunla yazılmış kaderler mutlaka kesişir, değil mi?

Dlathia tüm kader ortaklarına baktı ve Korag’ın içinde sakladığı o bilge adama hayranlık duydu: -Haklısın dostum.Çok haklısın…

zaininle slithliam ve palomita arasında soğuk rüzgarlar esmeye başlamış bakıyorum da birbirlerini yere çarpmalar pas vermemezlikler felan
şu çılgın mucitlerin çılgınlıkları da tam gaz devam bu arada ehehe
işlerin nereye varacağını merak ediyorum doğrusu yine güzel bi bölümdü

Dürüst olıyım mı Sun, bu bölüm kesemedi beni XD Çok kısa geldi O.o
Pek bi olay geçmediği için bir şey de diyemeyeceğim... Sadece Slithiam'ım Zainin'e yolunun karanlık olduğunu söylemesi dikkatimi çekti. Kim dürüst kim değil kimin yolu doğru belli olmuyo ya O.O
Bi de XD Belli ki yakında aksiyon olacak diyorduk ve galiba aksiyonu kaynağını farkettim az önce XD "Lithyasislik Sınavı" olmayacak mıydı Palomita

+1 diyorum ^^ benim diyceklerimin tamı tamına aynısı =D

zainin palomitayı liamdan kıskanıomu bana mı öle gelio
zaininle sihtliamın arası gene bozuk arlarında uçurumlar açılmış hayırdır ne iş ?
bu bölümde liam pek görünmedi buna üzülmelimiyim acaba ?
palomita zainini deiştirdi ama bu nasıl oldu kız nabtıki deişti zainin yoksa ona aşıkmı ahh.. keşkeee...
bu arada palomitanın Lithyasislik Sınavı ne zmn gerçekten yada palomita geçebilcekmi ??
kutsal hanımı getirceklermi geri
anam ne çok soru warmış kafamda daha warda war ama yazılmaz
sun nee-chan çok güzeldi bölüm eline sağlık
bu arada gerçekten pek bi aksiyon yoktu durgundu ama genede güzel bi bölümdü
yeni bölümü bekliyorum

Hımmmmmmmmmmmmm, biraz romantik bölüm olmuş ama fenada olmalış hani

*** Liam ile Palomita arasındaki sevgi devam ediyor ama bakalım. Zainin acaba Kutsal Hanım'ı hala seviyormu yoksa farkında olmadan Palomita'ya aşıkmı oldu anlayamadım


*** Slithliam sanki bir şeyler planlıyor gibi, sessiz otorite tarafından kandırılmış olmasın Kutsal Hanım'ı görebilmek amacı ile


*** Konsül üyesi = Sessiz Otorite bence, madem biliyor olacakları o zaman aynı zamanda planlıyorda olamazmı her şeyi şeytani bir zekayla


*** Ben yine diyorumki Cehennem Suyu çözecek işi

Öğreti 18: Sonunda imkansız olacağını bile bile bir karar vermiş. Tahtanın sivri ucunu çevirip canavara fırlatmış umutsuzca seçim yapmayı reddederek kendi seçimini oluşturmuş. Sadece sesiyle ona ulaşan deniz kızının sihriyle birleşen tahta parçası canavarın alnına saplanmış ve canavar acıyla haykırarak kendini denize atmış.Verdiği karar iki arkadaşını da kurtarmış.Ama canavarın kendini denize atmasıyla artarak yükselttiği dev dalgaların kıyıya vardıklarında hepsinin sonunu hazırladığını görememiş.

Palomita günlerdir düşünüyordu.Şehirde çalışırken, efsun kitaplarını okurken, insanlarla konuşurken… Kadim asayı ve Kutsal Hanımın emanet olan usturlabın ona nasıl yol göstereceğini düşünürken daha derin bir düşünce yerini almıştı. “Kime yol göstereceğim?” Zainin ve gümüş efsun çetesine yol göstereceği kesindi ama kafasını kurcalayan Zainin’in hiç hoşlanmadığı Laim ve hatta bunun ötesinde kadim asa ile usturlabın işlevini anlatan Slithlliam’dı. Lord Slihtliam şehirdeyken saraydakinden ya da başkenttekinden çok daha farklı davranıyordu.Ama ısrarla her seferinde “Burada yaptıklarım yüzünden değiştiğimi sanma… bana güvenme” diye hatırlatıyordu.Yine de onun hakkındaki gerçekleri öğrendikten ve onu böyle gördükten sonra eskisi gibi taş kalpli hatta ruhsuz biri olarak düşünemiyordu onu. Palomita’ya göre o da Zainin kadar Kutsal Hanımı bulmayı hak ediyordu.Ama Palomita’nın bu düşüncesi her şeyi karmaşıklaştırıyordu.

Derin bir iç çekti genç kız…O sırada yanında olan Madga kızı gibi sevdiği Palomita’nın saçını okşayarak gülümsedi:

-Ne o?Yoksa aklın birinde mi?, diye laf attı şakayla karışık

-Hı? Ah…şey…

-Tamam masallardaki gibi sonsuza kadar mutlu yaşadılar kısmına henüz gelmedik ama birliktesiniz ya kızım an azından bu anın tadını çıkar.

-Sorun o değil , dedi Palomita nasıl anlatacağını bilemeyerek.Herkese de her şeyi açık açık anlatamazdı.Kutsal Hanımı bulmak apayrı önemli bir konuydu., Mesela birbirine düşman iki kişi olsa ikisinin de iyi ama karanlık yönleri olsa…ve…ikisinin de istediği şey ortak olsa…ama o iki kişinin ve etrafındakilerin başı büyük bir dertte olsa…ve bunların hepsini geçirecek sorunları çözecek çare sende olsa…kime yardım edeceğine nasıl karar verirdin?

-Ne kadar karışık bir soru bu böyle , dedi Madga.

-Öyle, dedi başını eğerek Palomita.

-Bu iki kişinin de o çareyi hak ettiklerini mi düşünüyorsun ve ulaşmak istedikleri şeyi ikisinin de hak ettiğini…,Palomita başını evet anlamında salladı, hmmm…Madem masallarla başladık, dedi zarif orta yaşlı kadın, o zaman bir masalla devam edelim.

Palomita anlamsızca baktı ve kadını dinlemeye başladı.

-Bir grup çocuk varmış çok çok eskiden.Minik huzurlu bir krallıkta yaşarlarmış. Ama bir gün bir maceraya atılmak istemişler.Ve her şeylerini toplayıp yola koyulmuşlar.Bu gruptaki çocuklardan ikisi aynı grupta olmalarına rağmen düşmanlarmış birbirlerine.Çocukları çoğu zaman zor duruma sokan da onların bu düşmanlık olmuş zaten atıldıkları maceralarda.

Az gitmişler uz gitmişler dere tepe düz gitmişler.Sonunda karşılarına bir deniz çıkmış.Şimdiye kadar hiç deniz görmemiş olan çocuklar dingin denize hayran kalmışlar ve kıyıya bağlı büyük sandalı da görünce denizi hatta ötesini keşfetmek istemişler.Çocuklar sandala binip açılmışlar deniz dedikleri sessiz sakin dinginliğe.Fakat dinginlik uzun sürmemiş.Büyük bir fırtına çıkmış denizde ve çocuklar dört bir yana savrulmuş sandal parçalanmış.Grubun içinde en küçük ve zayıf olan “ufaklık” dedikleri çocuk şanslıymış ve fırtına geçtiğinde sandalın kalan en büyük parçasına çıkabilmiş.Arkadaşlarını bir bir bulup olduğu sandal parçasına çıkarmış.Sonunda karşısına düşman olan iki arkadaşı çıkmış.İki düşman çocuk o denizde boğulacakların bilseler bile o kadar kaptırmışlar ki kendilerini düşmanlıklarına o anda bile kavga ediyorlarmış.
Lakin denizin getirdiği sorunlar bunlarla kalmamış.İki çocuğa ulaşmaya çalışırken ufaklık ve diğer çocukların karşılarına çirkin kötü bir canavar çıkmış.Ufaklık hangi arkadaşına ulaşmak isterse canavar vazgeçtiğine yöneliyormuş.

Sonunda bir deniz kızı seslenmiş derinlerden “Bu canavar denizde terk edilenlerle beslenir.” Demiş “Sen hangisinden vazgeçersen onun sonu olacak”

Ufaklık da deniz kızına seslenmiş “Neden bana yardım etmiyorsun?İkisini de kurtaralım…”

-Yapamam , demiş deniz kızı, denizin kuralları vardır.Sana sadece sesimle yardım edebilirim.

Ufaklık çaresizce kurtardığı arkadaşlarının da üzerinde olduğu sandal parçasına bakmış ve kopmuş uzun bir tahta parçası görmüş.Bunu uzatarak birini kurtarabileceğiniz düşünmüş ama bu hala diğerinden vazgeçeceği gerçeğini değiştirmiyormuş.

“Ne yapmalıyım deniz kızı?” demiş ufaklık. “İkisi de yaşamayı hak ediyor.İkisi de kıyıya çıkmayı hak ediyor.”

“Karar sana ait …” demiş usulca deniz kızı.

Ufaklık üzülerek bakmış.Sonunda imkansız olacağını bile bile bir karar vermiş. Tahtanın sivri ucunu çevirip canavar fırlatmış umutsuzca seçim yapmayı reddederek kendi seçimini oluşturmuş.Deniz kızı da bu kararı takdir etmiş ve ufaklığa denizin derinliklerinden yukarı sihrini göndererek yardım etmiş asil kararı yüzünden.

Sihirle birleşen tahta parçası canavarın alnına saplanmış ve canavar acıyla haykırarak kendini denize atmış.Ufaklık iki arkadaşının da hayatını kurtarmış.

-Yani kendi yolunu kendi çizmiş.

-Doğru, dedi Madga, en güçsüz olmasına rağmen cesareti ve deniz kızının yardımı ile kendi seçimini yapmış.Ama olaylar böyle bitmemiş.

-Pusula!, diye seslenen Zainin’in sinirli sesini duydu Palomita.Az sonra da Zainin girdi içeri, Konuşmamız gerek!

Palomita çaresiz yerinden kalkmış “Sonra anlatırsın devamını ama bu kadarı bile yetti teşekkürler yardımın için Madga” diyerek sinirle onu bekleyen Zainin’in yanına gitti genç efsun öğrencisi.

-Neden bana söylemedin?, dedi öfkeyle Zainin.

-Neyi?, anlamayamamıştı Palomita.

- Usturlabın sana tepki vermeye başladığını? Sana anlatmak için bunu bekliyordum…Üstelik Slithliam’ın sana neler anlattığını söyleme gereği bile duymadın!

-Ben…öyle yapmak istemedim…Sadece düşünüyordum.

-Neyi? Lord Slithliam’ın ağına en güzel nasıl düşebileceğini mi?

-Yapma Zainin farklı yollardan gitseniz de o da Kutsal Hanımı-

-SANA NELER OLUYOR?, diye gürledi gümüş efsun ustası.,Sen pusula olarak benim yanımda olmalısın üç ay önce hayatına giren bir adamın değil, Lithyasis olarak benim yanımda olmalısın bir yıla yakın süredir seni kölesi yapmak isteyen adamın değil…

-Ya Palomita olarak, dedi kız gözlerini Zainin’in kızıl gözlerine dikerek, bakıyorum da diğer kimliklerime o kadar çok kapılmışsın ki neticede Palomita isimli bir insanoğlu olduğumu unutmuşsun.Asıl sana neler oluyor Zainin? İki aydır benimle efsun dışında bir tek kelime konuşmadın.İki aydır hiçbirimizin yanına bile doğru düzgün yaklaşmıyorsun.İki aydır sadece Slithliam’a olan düşmanlığını içinde büyüterek Kutsal Hanım’ın çığlığını dinleyerek yalnızlığını derinleştiriyorsun.

Zainin durakladı.Bir süre kızın dediklerini düşündü ama geri adım atmadı: -Ben başından beri neysem oyum…Sakın diğer insanoğulları gibi ihanet etme…

-Nasıl bunu düşünürsün?, başını iki yana salladı umutsuzca, bir karar vermemi mi istiyorsun? Tamam kararımı verdim.Şehrin girişi olan tepedeki mağara…gece “herkes” orda olsun.

-Ne planlıyorsun?

-Aramızdaki düşmanlık canavarını sadece sesiyle bize ulaşan deniz kızının sihrinin yardımıyla tahta sopamla öldürmeyi…, diyerek arkasını dönüp sessizce uzaklaştı üzgün bir şekilde.