vay be... bi solukta okudum bütün bölümleri

sun-chan tebrikler tebrikler tebrikler muhteşem gidiyo, neler oldu öyle

ve ben abinin hastalığının anladım galiba, cennet alevini dengeleyen cehennem suyu olabilir mi acaba birbirinden tamamen farklı iki kardeş ve birbirine tam zıt iki güç

Vay...aralıklarla da olsa yorumlar geliyor ha ? ^^ Nerelerdesin kız XD Neyse neyse siz iyi çalışın da...ama sonra döününce "Çok bölüm ibrimiş...." diyip gözünüz korkmasın o.O

Ehem...tekrar tekrar duyurulur yeni bölüm cuma günü...

Ayrıca Palomita'nın abisinin bu kadar soğumuş olabileceğinide sanmıyorum ondan Bence buda Slithliam'ın bir sınavı, bakalım abisine srtmı dönecek Palomita yada onu koşulsuz severek sınavı geçecekmi Bence böyle

evet, mantıklı geliyo

YE-Nİ BÖ-LÜM ŞAK ŞAK ŞAK YE-Nİ BÖ-LÜM ŞAK ŞAK ŞAK

edit: işte kaybolma nedenim http://forum.venus.gen.tr/viewtopic.php?p=323701#323701

Palomita son bir güçle kendini toparladı ve asasını çağırdı.En son asanın üstünde usturlabı bıraktığı için asa usturlap ile birlikte ortaya çıktı.Genç efsuncu asasını sımsıkı kavrayıp gemiyi korumak için efsunlu sözler mırıldanmaya başladı. “Nie to uma i gok flasta kldra!” Kızıl bir güçle önce Palomita’nın yüzüğü parladı daha sonra asa bu gücü desteklercesine gücünü ortaya çıkardı.Zainin, Liam ve Dlathia da geminin diğer yerlerine geçip aynı efsunlu sözleri söylemeye başladılar.Bir süre sonra yıldırımlar tam gemiye yönelmişken oluşturdukları yeşil,gümüş, gri, kızıl renklerde parlayan kalkan gemiyi sarmalamıştı bile.

Sadece Wilson ve Vincent değil diğerleri de şaşkınlıkla etraflarına bakıyordu.Vincent Rat’ döndü:

-Sence bunu ne kadar devam ettirebilirler?

Rat endişeliydi:-Bu sıradan bir fırtına değil…hiçbir fikrim yok…

-Onlar da sıradan değiller sanıyordum, dedi Vincent.

Rat şaşırarak uzun simsiyah saçlı adama başını kaldırıp baktı.Genç adam diğer herkesten daha çok onlara güveniyor gibiydi garip bir şekilde. Sanki onların güçlerini kestirebiliyor gibiydi.Kendine öyle geldiğini düşündü ve yine etrafındaki fırtınaya baktı.Kuzenlere dönüp:

-Umarım gemiyi gerçekten sağlam yapmışsınızdır, dedi.

Kuzenler ilk kez ciddi gibiydiler:

-Biz elimizden geleni yaptık ama bu fırtına efsunlu…

-…üstelik görünüşe göre bizim bildiğimiz efsunlardan çok daha üst seviyede…

Palomita gözlerini araladı: -Hissediyor musunuz?, dedi diğerlerine
Liam, Zainin ve Dlathia da gözlerini açtı “Gemi bize güç veriyor” diye başlarıyla onayladılar.

“Üzgünüm ama sizi şimdilik ben ödünç alıyorum” diye duyuldu Liam, Palomita ve Zainin’in zihininde nazik hoş bir ses “Gemiyi Dlathia korumak zorunda…”

Üçününde zihinin de gün batımında durgun bir deniz ve denizin üstünde batmadan durabilen bir kızın siluetinin görünmesiyle ortadan kayboldular.

********

Palomita gözlerini açtı, yavaşça doğruldu.Sahili karanlığa gömülü bir deniz kıyısındaydı.Önündeki manzara ise huzur vericiydi.Gemide son gördükleri gün batımı manzarası ve güneşin ışığıyla sadece silueti görünen kız suyun üstünde dans ediyordu.Elinde sade ama şık bir asa vardı.Onu son bir havada çevirip tuttu ve dönüp Palomita’ya baktı.Konuştuğunda o kız olduğunu bir kez daha sesinden anladı.

-Hoş geldin Saena.

-Sen de kimsin?, dedi Palomita kızın yüzünü seçmeye çalışarak.

-Buna da sıra gelecek ama önce aklındaki başka bir soruyu yanıtlamak istiyorum.Gemiye ne olacak?

Palomita şaşırdı ama ilk kez rastlamıyordu bu güce.Konsüldekiler de daha önce zihnini okumuştu:-Evet…lütfen bana ihtiyaçları var…bize…, durakladı ve etrafına baktı bir telaş.

-İkinci soru , dedi yumuşak sesiyle kız, diğerleri nerde?

Palomita kıza bakıyordu endişeyle.Kız kıkırdadı ve asasını havada çevirdi.Yavaşça suyun altından yosunlarla sarılmış Zainin ve Liam çıktı.Baygınlardı.

-Yooo! ,sinirle kıza baktı, Onlar ne yaptın!?

-Sakinleş pusula, dedi uyararak kız, onlar iyiler.Bu yosunlar suyun altında nefes almalarını sağladı efsunlarıyla.Birazdan kendilerine gelirler.Biz de bu esnada ilk sorunu yanıtlarız, Palomita her halinden çok güçlü olduğu anlaşılan kızı sessizce dinlemeye karar verdi.Bunu fark eden kız da duruldu, Güzel…yeri geldiğinde dinlemeyi öğrenmişsin.Bakalım daha ne meziyetlerin var? Önce sorunun cevabı…Gemiyi bir süre daha Dlathia koruyabilir zaten gemide ona güç verecek ama elbette o sizin gibi değil üstelik yalnız yani geminin parçalanması an meselesi…

Palomita gözlerini kocaman açtı: -A…ama o Nuh’un gemisi! Bu olamaz!

-Evet bu yüzden o kıyıda yüzyıllar sonra gemi usul usul birleşmeye başladı .O kendini tamamlayacaktı zaten siz sadece hızlandırdınız göreviniz için…Gemi yine bir yerlerde sizden sonra birleşir.Kim bilir hangi boyutta hangi zamanda_

-Hayır…arkadaşlarım…abim…

-Öleceklerini söylemedim, dedi kız sakince, yine de garanti edemem.Kader her şeyin üstünde bir güçtür.Şimdi diğer soruna gelelim, o sırada Liam ve Zainin uyanmıştı.Bir telaş etraflarına bakındılar sonra kıza daha yakın oldukları için onu gördüler.Gerçi görmelerine ihtiyaç yoktu bile.Kızın onlara ulaştırdığı büyük güç ile ilk anda kim olduğunu anlamışlardı ama inanamıyorlardı.

-Bu imkansız!, dedi Zainin, Siz olamazsınız…

-Si…siz yok oldunuz bilinmeyen zamanın ötesinde burada ırkınızı yaydıktan sonra…hiçliğe karıştınız.

-Hiçlik dediğiniz şey burası ırkımın yozlaşmış ama belki de saflığa en yakın temsilcileri.Ben ölmedim ömrüm hepinizinkinden çok daha uzun ve gücüm hepinizinkinden fazla.

İkisi de genç kızı sorgulamadan başlarını yere eğmişler yosunlardan kurtulmaya yeltenmemişlerdi bile: - Büyük onur Khons-Atea

-Khons-Atea?, Palomita hiçbir şey anlamamıştı…genç kız gülümsedi artık tamamen görülüyordu.İnanılmaz duru bir güzelliği küt kahverengi saçları bazen mavi bazen yeşil gibi görünen gözleri vardı.

-Ne demek olduğun bilsen şu an diz çökmüş olurdun, dedi kıza bakıp, saygısızlığını cahilliğine veriyorum merak etme.

-O bizim-

-Sus gümüş efsuncu! Benden izinsiz konuşmanız yasak!

Zainin sessizleşti.

-Ben Atlantis’in son liderinin kızıyım insanoğlu.Babam Atlantis yok olmadan hemen önce yok oldu dolayısıyla son liderim de denebilir.

-Dalga geçiyorsun, dedi Palomita elinde olmadan ve cezasını da kızın güzel gözlerini kısmasıyla acıyla yerde iki büklüm olarak çekti bir süre.Sonra acı yavaş yavaş geçti, ta…tamam.Özür dilerim Khonos-Atea.

-Ay tanrısından aldığım makamın pek bir anlamı kalmadı, dedi hüzünle kız.Bana Atea diyebilirsin, diğerleri baktı, ama sadece sana bu izni veriyorum Saena.

-İyi ama neden? Ve bana neden Saena diyorsun?

-Bunu daha sonra kendin öğrenirsin.Şimdi öğrenmen gereken başka gerçekler var.Senden yeterince sır saklandı.Sanırım hepsini açıklama görevi de bana kalıyor.

-Efendim hayır!AHHH!

-Liam! Lütfen ona zarar verme…

-Sadece nesillerce aktarılan saygıyı hatırlatıyorum., dedi kız sakin bir şekilde.

Palomita’nın eli ayağı birbirine dolanmıştı.

-Sakin ol Saena hiçbirinize zarar vermeyeceğim sadece öğrenmen gerekenleri sana anlatacağım.Saklanan o kadar çok sır var ki senden.Ah bir dakika son konuğumuz da gelsin, asasını savurmasıyla sudan diğerleri gibi yosunlarla sarılmış Slithliam yükseldi.O da genç kıza bakıp başını yere eğdi, Güzeeel genç lord!Ben de tam sırlarınızdan bahsediyordum.Pusulanın etrafında onca yalan mıknatısı varken nasıl doğru yönü gösterecek acaba?

Palomita olanlara inanamıyordu birkaç dakika içinde bu masum görünüşlü kız hepsini ele geçirmişti.Ve hiç birinin gücü parmaklarını kıpırdatmaya bile yetmiyordu. Bu kız gerçekten efsanevi Atlantis kıtasının lideri miydi? Atlantisle bu gezegenin nasıl bir bağı vardı? Ve neden bu kız her şeyi bilip üstelik hayatlarına müdahale hakkını kendinde buluyordu? Ya da şimdiye kadar neden müdahale etmemişti? Palomita kızın tüm bu soruları bildiğinden emindi ama cevabını tahmin ediyordu.

-Evet doğru tahmin ediyorsun, dedi kız, sırası gelecek.Önce kendinle ilgili sırları dinle.Kutsal Hanım’dan başlayalım ne dersiniz?, Zainin ve Slithliam sadece başlarını hızla kaldırabildiler masum kızın ürkütücü bakışlarıyla karşılaştıklarında taş kesilmiş gibi kaldılar, İçinde Kutsal Hanım olarak bildiğin sesin yanında ona çok benzeyen başka bir ses daha duyuyorsun değil mi? , Palomita başı ile onayladı, hatta bazen yüzüğün beyazlaşıyor bazen kararıyor, değil mi?

-Evet ama bunun onunla ne ilgisi var?

-Kutsal efendi ve Hanımların kötü ya da iyi olmaları neye bağlıdır biliyor musun Saena? Sıradan insanlar gibi tek ruha sahip değildirler. Onlar içlerinde iki ruh barındırırlar.Biri karanlık biri aydınlıktır.İki ruhun da kendine has güçleri vardır.Ama ikisinin de bedeni tektir.Kutsal Hanım ya da efendi birini sevemez çünkü bu onu zayıflatır.Karanlık olan birini sevmeye kalkarsa aydınlık onun içinde bir kalp oluşturur usulca, aydınlık olan severse kötülük onun yüreğini yok eder. Sevmek iki ruh için de kaybetmek demektir.Kutsal Hanım saklandı bulunmak istemedi çünkü Zainin’e aşıktı…ama diğer ruh da güçlenmişti o bulunmak istiyordu…Zainin onun kurtuluşu demekti.Ama birbirine bağlı her iki ruh için de tek pusula sensin.Bu nedenle ikisi de seni yönlendirmeye çalışıyor biri ona ulaşmanı diğeri ise onu bulamamanı istiyor.Ve bu iki kişi de-Zainin ve Slithliam’ı gösterdi- bu yolda kendi kaderlerini çiziyorlar.Doğru ikisi de ve hatta Dlathia da bunu en başından beri biliyordu.Ama hiç biri bunu sana anlatamazdı çünkü karanlık efsun bir şekilde hepsine sinmiş durumda. Konuşmaları yasak.Neden mi ben rahatlıkla söyleyebiliyorum? Bunu benimle ilgili gerçekleri öğrenirken anlayacaksın.Ne zaman karanlık ruhun etkisine girsen yüzüğün kararıyor ve ne zaman aydınlık kutsal hanım sana hükmetse o zaman yüzüğün saf bir ışıkla parlıyor…

-Yani ben konsül Perisi’ni karanlık kutsal hanımın etkisinde mi öldürmeye çalıştım?, dedi dehşet içinde Palomita.

-Konsül Perisini mi öldürmeye çalıştın?, dedi Zainin ve Slithliam şaşınlıkla.
Atea gülmüştü:-Bakın küçük kızın da sırları olabiliyormuş…yine de bu sizinkilerin yanında beyaz yalan kalır.Ve gelelim başka bir “küçük” sırra…cennet alevinin acısını azaltan o tılsımlar konusunda Slithliam haklı.Ama Zainin daha sonra bir deva bulacakları hususunda yanılıyor.Bu lanete tek çare Liam ya da onun gibi altın kana sahip birisi.Aslında buna yanılıyor demek de yanlış olur sanırım.Çünkü Zainin bunun pek ala farkında.Ve biliyor musun Liam da bunun olacağının farkında…hatta diyebilirim ki biliyor.

-Bu ne demek oluyor?

-Bu lanetten kurtulmanın tek yolu altın kandan birinin kanını çoğunu sana aktarmasından başka bir şey değil.

-NEEEE?

- Doğru duydun…Hatta sana bunu nasıl Liam’ın bildiğini de göstereyim.
Su hafif hafif dalgalandı ve suların bir kısmı yükselerek bir beden oluşturdu. Atea’nın yanında beliren Yitik Ruh’tan başkası değildi.

-Sana bunu da söyledi ve bana söylemedin mi?, dedi Palomita sinirle Liam’a dönüp, Bir dakika o gün…o gün bunu demek istedin…, Liam’ın ve Slithliam’ın ona bazı şeyleri anlattığı geceyi düşündü.

-Üzgünüm…seni endişelendirmek istemedim.

-Bense gerçekleri en azından birileri biraz olsun bilsin istedim, dedi kız asasıyla suyla oynarcasına dokunurken, Yitik ruh yüz yıllardır bana bağlı en sağdık kişidir.

Çocuk görünümlü Konsül üyesi selam verdi: -Sadakat hak edenindir efendim.

-Haklısın eski dostum, dedi kız, sanırım sana sadık kimse yok ha Saena?
Palomita başı yere eğik sessizce duruyordu. Öğrendiği her şeyin altında eziliyor gibiydi.İçinde şu an Kutsal Hanım’dan eser yoktu.Koca bir boşluktu içinde olan.Ve boşlukta yanan bir duygu, küllerin yeniden korlaşmasından çıkan bir çığlıktı içinde yükselen.Herkese her şeye karşı yükselen bir ses…özgürlüğe kanat çırpmak isteyen bir ötüş…

-Bu nedir?, dedi Palomita usulca ellerini kalbinin üstünde birleştirdi, bu sesi sen de duyuyor musun? Cennet alevini aldığımdan beri zaman zaman onu duyuyorum…bana onu anlat.

-Bana, sana anlattıklarım ve Yitik Ruhu yıllar öncesinde bu işe karıştırarak hayatlarınıza müdahale ettiğim için kızmak yerine bunu mu soruyorsun?Benden nefret etmiyor musun?
Palomita çarpık bir gülümseme ile:-Bunun cevabını sonra alacaksın, dedi, önce bunu öğrenmek istiyorum.

-Cennet alevi ile onun tek bir ilgisi var o da cennet alevinin bu külü köz haline getirmek için ilk kıvılcımı çakması.Bunun dışında cennet alevinin onunla hiçbir ilgisi yok. O hep senin içindeydi. Uygun kişiyi arar bu güç…Ve o kişinin doğacağını anladığında onun beninde doğar…O hep sendin.Nesilden nesile can bulmak için bekledi.Bana eş güçlerden biri ve sana saygı göstermemin sebebi…sana Saena dememin sebebi.

-Saena…, diye mırıldandı, içimde ılık bir kanat çırpış hissediyorum, gözlerini kapadı sanki o sese ulaşacak gibi hissediyordu.Gözlerini açtığında gözleri tamamen kızıllaşmıştı artık, yakında buluşacağız değil mi?

-Çok yakında, dedi Atea, o zaman geldiğinde umarım benim burada seni beklediğimi hatırlarsın.

-Beni tam olarak kimin beklediğini öğrenmek isterim…tam anlamıyla…

-Öyle olsun…Dediğim gibi ben Atlantis’in son liderinin kızıyım.Babam Atlantis yok olmadan hemen önce yok oldu dolayısıyla liderlik bana geçti.Ay tanrısını temsil eden Khonos makamımızı gösterir ve Atlantis’i temsil eden Atea kelimeleridir ; Khonos-Atea her lidere verilen isimdir. Bu gezegene Atlantis ve Mu kıtaları halklarından güçlerini yitirmeyenleri lordumla birlikte buraya getirdik ve-

-Dur bir dakika, dedi Palomita bir telaş, Mu kıtası mı? Lord mu? Güçlerini yitirmeyen halklar mı?

-Aynen öyle, dedi hüzünle yeşil mavi gözleri dolarak, Bu kıtalar hakkında çok bilgin olmadığın belli ama bunun neden böyle olduğunu biliyorum. Efsanelerden her zaman uzak tutuldun.Çünkü bilsen ilgi duyacaktın.Bilsen öğrenecektin.Hayatındaki herkes , bazısı bilerek bazısı bilmeyerek seni bunlardan uzak tuttu. Mu ve Atlantis kıtaları büyük güçlere sahip iki kıta idi. Mu kıtası Güneşi yüce güç olarak bilirdi. Bu nedenle başa geçen her rahibe Ra-Mu adı verilirdi. Tüm güçlerine ve barışçıl politikalarına rağmen bu iki cennet kıta ve üstün ırkları gerek yöneticilerinin gerekse halkını sapkınlaşmasıyla büyük bir savaşlara girdi.Öyle savaşlar ki her savaş dünya ya büyük bir yıkım getirdi.Ve nihayetinde Nuh tufanı olarak bilinen tufan koptu. Ben, sevgilim yani lordum Ra-Mu ve halkımızdan güçlerini yitirmeyenler ile gemiye sığındık.Bize bir şans daha tanındı.Ama bazı şartları vardı bu şansın.En önemlisi son şans dünyadan başka bir gezegende sıfırdan başlamamızdı.İkincisi teknoloji dünyanın geleceğiydi.Çünkü dünyanın geleceğini kuran efsun değil teknoloji olacaktı.Bizim için ise tam tersi geçerliydi.Gideceğimiz yerde her şey efsun üstüne kurulu olacaktı.Orada bizim yeteneklerimiz nadir burada ise teknoloji nadiren görülecekti ve öyle de oldu.Ra-Mu Mu kıtasının son yöneticisinin oğlu idi.Tüm savaşlara rağmen bizim sevgimiz devam etti.Ve tufanda birbirimize kavuştuğumuzda bu gezegene geldik.Sonuç MAGNUSFE gezegeni ve halkı oldu. Magus sizin Latince olarak bildiğiniz dilin öncesi olan dilimizde de vardı ve efsun da aynı şekilde Osmanlıca olarak bilinen dilden önce yine dilimizde olan bir diğer kelimeydi.Sihir anlamına gelen bu iki kelimeyi birleştirerek oluşturduğumuz bir isimdi.Ve istedik ki bu kelimelere de yeni bir anlam katarak yaptığımız hataları tekrarlamayarak yeni bir gezegen kuralım.Başardık da…getirdiğimiz halk ve bizim çocuklarımız buranın halkının temelini oluşturdu.Barış görevimizi de düşünerek bize ulaşabilen ya da bizim ulaşmamıza layık olan ırklara da kucak açtık. Başlarda Kutsal efendi ve kutsal hanımlar sadece bizim çocuklarımızdı.Kabul etmeliyim ki düşman iki ırkı dost etmek istememiz ve birlikte olmamızın lanetinin bu kadar ağır olacağını düşünmemiştik.Sapkınların laneti ilk çocuğumuz hariç diğerlerinin çift ruha sahip olmasına sebep oldu.Bazen aydınlık yönü Atlantis’ten bazen Mu’dan olurdu…bir süre sonra soyumuz sona erdi.Halkımız da buradaki karma ırka karışıp gitti.Bizden geriye kalan tek şey öğretiler oldu.Güçlerinin büyük kısmını gezegene dağıtılmasıyla artık Kutsal Hanım ya da efendiler burada herhangi bir ırktan ya da başka bir gezende ortaya çıkabiliyordu.Ve maalesef tüm bunları hak etmiştik belki de.Başaramadık…yine savaşlar yine halk içinde kötülükler ortaya çıktı ve hatta kötü yöneticiler ortaya çıktı.Diğer ırklara kucak açtığımız ve ırklar bizi bu hale getirdiği için ilk kutsal efendi olarak bilinen ilk oğlumuzun içindeki intikam duygusunu bastıramadık.Ordusunu kumlara karıştırdık ve onu hapsettik ama aynı zamanda oğlumuz tarafından ayrı yerlere hapsedildik.Bugüne kadar ben her seferinde bu durgun sularda sessizce lorduma ağıtlar yaktım, onun ağıtlarını yüreğimde hissettim ve oğlumu bir kez bile anne şefkati ile anamadım., genç kız hüzünle bir kez daha suya değdirdi asasını ve suyun içinden binlerce taştan heykel yükseldi, Şu gördüğün heykeller onların her biri benim ilk oğlum. Bir çok boyuttan, ırktan varlıkların yavrularının bedenine ruhunun bir parçasını yerleştirerek onların içinde büyüdü.Sonra da bana ulaşmaya çalıştı öldürmek için ve her seferinde tekrar ve tekrar onu öldürdüm.Şimdi başka bir bedende ve bana yine çok yaklaştı.Burası benim hapishanem…burası benim cehennemim…ben bir mahkumum.

-İyi ama sen ve lordun en güçlüler değil miydiniz?

-Oğlumuz ikimizin gücünün tamamını taşıyan tek çocuğumuz olduğu için soyumuzun tükenmesinden kurtulabildi.Üstelik bizim ırklarımıza bahşedilmeyen başka bir güç de bahşedilmişti ona.Ve bu yüzden bize karşı çıkabilen tek kişi oldu.

Atea Liam, Zainin ve Slihtliam’ı Palomita’nın durduğu deniz kıyısına bıraktı ve hepsine tek tek baktı:

- Gerçekler ortaya bir gün mutlaka çıkar …Yıkım yaratacak olsa bile…Ben belki de son kez doğru bildiğim şeyi yaptım, hepsi yok olmadan önce gülümsedi, tufana dikkat edin…

Uzun zaman sonra süper bi bölüm
Atea kaç zamandır beklenen şeyleri bi kerede kustu attı resmen valla XD Ne diye söyledi acaba Palomita'yı beklenen bir şeye karşı hazırlamaya falan mı çalışıyor
Mu ve Atlantis'e değinmen çok güzel olmuş. Hani bi tez vardı "Türkler Mu'dan geldi" falan diye, acaba Ra-Mu da Türk müydü? asdafasd XD
Liam bundan sonra Palomita'ya ne dicek merak ediyorum. Ama içimden bir ses bi savaşta bişeyler olcak ve Liam kanını Palomita'ya vererek kendini feda edicek diyor
Yeni bölümü bekliyoruz

offfff süperr bi bölümdü sun abla
yalnız şu atae olayı biraz kafamı karıştırdı şimdi onunla palomita arasında ne alaka war anlayamadım
ayrıca şu cennet alevi olayıda çok kafa karıştırdı ne güzel kurtuldu sanmıştım alvden


süper bi bölümdü eline sağlık lütfen yeni bölümü erken yaz geç yazınca nerde kaldığımızı fln unutyoruz olaylar karışıyo

nesi karıştırdı kafanı canım atea ' nın?

Özetle atlantisin son yöneticisi atea ve mu kıtasının son temsilcisi kıtaları yok oluruken (ki bu da bir tufan zamanı oluyor) güçlerini yitiren insanlar dünyada yeni bir düzen kurarken atea ve ra-mu güçlerini yitirmeyen insanlarla bu gezegende yeni bir düzen kurmuşlar.Çocukları kutsal hanım ve efendiler olmuş. ayrısa diğer ırkları da kabul etmişler gezegenlerine.Ama zamanla ırkları saflığını yitirmiş.

Biraz geri dönecek olursak dünyadaki tufanın çıkmasının sebebi mu ve atlantis halklarının doğru yoldan sapmaları olmuş.Ve ne kadar yeni gezegen gitselerde bu saplınlığın etkisi ilk çocukları hariç tüm kutsal hanım ve fendilerin 2 ruhla doğmasına sebep olmuş. İyi ve kötüruh...hangisi baskın gelirse o şekilde yönetilmiş gezegen...kutsal hanım ve efendilerin üstün gücü vardı güçleri gezegene dağıtılmadan önce (bu hikayenin öncelerinde anlatılmışt) ondn sonra her yerden çıkabilir olmuş kutsal hanım ve fendler ama çift ruhu olma devam etmiş.

Palomita ile bağlantısı...Palomita Kutsal Hanımı arıyor...ve Palomita dünya halkından.Ve Palomita'nın içinde Atea'nın ona saygı duymasını sağlayan bir güç var...

Başka bir soru?

yok herşeyi anladım çok güzel özetledim saol sun chan
bu arada palom,tanın içinde saygı duymasını sağlayan şey kutsal mahluklamı alakalı
(alınma kutsal hanımı sevmiyorum )

Yani...Atea tam ne demek istiyor bilinmez (sizin açınızdan tabi ) sanmıyorum Kutsal Hanım ile ilgili olduğunu...Karakterlere kızmakta serbestsiniz hiiiç alınmam merak etmeyin XD her karaktere kızabilir sevmeyebilir ya da sevebilirsiniz...buna ana karakterler dahil...

muhteşem bi bölümdü sun-chan
atlantis ve mu kıtaları, saena ismi, atea ve diğer tüm olaylar gerçekten çok ama çok güzel olmuş

bu arada bütün bu olaylar benim 1 metre ötemde oluyormuş gibi hissediyorum çok güzel bi duygu

Böyle hissetmene sevindim...gerekli alt yapı bitti diyebilirim...olaylar örgüsü artık bizi bambaşka bir noktaya taşıyacak...bakalım beğenecek misiniz?

sun abla yeni bölümü ne zaman koycaksın . ??

YE-Nİ BÖ-LÜM ŞAK ŞAK ŞAK YE-Nİ BÖ-LÜM ŞAK ŞAK ŞAK

Bekliyoruz