Hana başının acısından yerde kıvrılmış inliyordu.Gözlerini açamayacak kadar halsizdi bu yüzden yalnızca bir mermerin üstünde yattığını sezebilecek kadar ortamı kavramıştı.Arada bir hararetli bir fısıltı diyaloğu duyuyordu ama onun dışında ortam sinirlerini bozacak kadar sesssizdi .O sırada kendine doğru gelen ayak seslerini duydu.Birinin ona doğru eğildiğini kavrayınca hızla kendini geriye attı.:
-Bırakın beni! lütfen !?,ama bu sözleri bir işe yaramamıştı açıkçası yaramayacağını o da biliyordu fakat içgüdüsel bir şekilde yardım istemişti ama o yerden kimse onu duyamazdı tabii.Sessizlik bir anda bozuldu:
-Beni tanımadığına eminim bende seni tanımıyordum ta ki Bıel'in her gün seni liseli aşıklar gibi seyretmeye başlayana dek....
-...
-Sonra bir gün senin sıradan olmadığını öğrendim sen Elsa taşına giden bir anahtardın bizim için daha doğrusu benim için ...-hahahhahha- Bıel'i kandırmak zor oldu ama onun da bir yardıma ihtiyacı vardı ve bizim masum köylümüzü bulunca iyice salaklaştı....,Soğuk ve iğrendirici bir ses tonu vardı sanki bütün kalbini hırsa boyamış gibiydi.Ve bir başka ses girdi araya:
-Elsa taşının ne olduğunu merak ettiğini biliyoruz ;o taş bütün dünyayı yıkabilecek sonra tekrar kurabilecek kadar sihir gücüyle dolu ve bizim iki saf prensimizden hangisi o taşı bulursa kral olcaklardı,dedi cırtlak ses tonu kısa bir sürede olsa iğrendirici bir şekilde odada yankılandı.Hana ne diyeceğini bilemedi o ve anahtar olmak hayır bu olamazdı:
-Bak ben ne dediğinizi anlamıyorum ne olur bırakın da gideyim ben...ben yalnızca gitmek istiyorum....,dedi ağlamaklı bir ses tonuyla cırtlak sesli olan adam :
-Hadi Nova köylümüzü biraz motive edelim bizim için yorulması gerekecek...,dedi ve tıslarcasına devam etti:
-Aslında insan olamayacak kadar güzel de belki de benim bu kızla motive olmam gerekecek,dedi ve öncekinden kat kat daha iğrenç bir şekilde kahkaha attı.Nova bu duruma sessiz kaldı.Bir süre kimse konuşmadı sonra Nova birden boğazını temizleyerek:
-Elsa taşı yalnızca bir taş değil karşına başka şeyler olarak çıkabilir...Her şey olabilir ta ki istediği sahibi bulana dek ama görüyoruz ki bu sefer öyle kolay bir yem olmayacak ,bu sırada odada bir patırtı koptu ve odanın kapısı yere aynı patırtıyla devrildi.O anda hiç bir kimse görünmemişti odada Hana yavaşça gözlerini araladı insanın gözlerini alacak kadar bembeyaz bir odadaydı.Ve oda bomboş olması bir yana dursun o kadar temizdi ki bir esir alınacak yer değilde prenses olunacak bir oda güzelliğindeydi.Yavaşça gözlerini kapıya doğru kaydırdı ve o anda Bıel'in iri vucudu ve sinirle parlayan gözlerini gördü.o anda onu saatlerce izleyebilirdi .Ama tabii şu an çok garip ve eskiden olsa saçma deyip geçeceği şeyler dönüyordu ortalıkta.Birden Nova çömeldiği yerden ayağa kalktı ve doğruldu sanki hiç bir şey olmamış gibi Hana'nın gözlerinin ta içine baktı:
-Seni buradan kimse kurtaramayacak aptal aşık prensimiz bile,ve birden arkasına döndü:
-Aslında prenslerimiz mi demeliydim?,dedi ve pencereyi işret etti.Monte birden irkildi :
-ya da prenslerimiz ve yardımcıları mı demeliydin Nova ,dedi cırtlak sesli adam ve tavana yapışmış Felıx ve Dena ya baktı Hana gayri ihtiyari bir şekilde:
-Yuh artık !,diye homurdandı.Nova güçlü ve uzun aralıklarla alkışlamaya başladı:
-Üzgünüm arkadaşınızı ödünç almam grekiyor,dedi ve aniden Hana kendini bambaşka bir odada buluverdi.Diğer odayla özdeşleşiyordu fakat bu odanın kapısı sağlamdı ve kimse yoktu cırtlak sesli adam dışında adam yavaşça hana'ya yaklaştı ve iğrendirici bir şekilde Hana'nın boynuna sürtündü:
-Bu kadar çabuk baş başa kalacağımızı bilemezdin değil mi?,dedi ve Hana 'nın geceliğini yavaşça omzundan aşağı indirdi:
-Ben de bilemezdim,dedi Hana geriye çekilmeye ve adamı üzerinden atmaya çalıştıysa da adamın ince kemikli kolları onu olduğu yere sabitlemişti.Ne yapacağını bilememişti ...Ne oluyordu böyle!!!birden elinde olmadan:
-Monte !,diye haykırdı.Yavaşça gözleri karardı ve ortamdamdan soyutlandığını hissetti.

böyle giderse bu fanfcimi hemen bitircem sonrada sildircem yhaa bn yeteneksizmiyim kimse bnm fanficmi okumuo

Avatarın güzelmiş.

bunun için mi yorum yazıosun??? avatarım için yeni bi başlık açarım merak etme fanficimle ilgilenmiosan buraya deilde öm'den atabilirdin.

Bence güzel yazıyorsun. Uzun zamandır takipediyorum. Ama şehir dışında olduğumdan telden giriyorum bu yüzden pek fazla yorum yazamıyorum. Eminim başka takip edenler de vardır. Yeni bölümü bekliyorum

teşekkürler yorumlar geldikten sonra yeni bölüme geçiorum genelde bugün yazmasam bile yarın kesin yazcam

yeni bölümler çok güzel olmuş *-* şu son bir kaç bölümü okumamıştım *-* şindik okudum gerçekten güzel olmuş

saol cnm

Şuan 6.bölüme kadar okuyabildim

Ama inan çok güzel *-*
Chi-sama'mın dediği gibi *-*

Bide bu karakterlerin resimlerini koysana

tmm koyarım sende zor yerden test yaptın ha karakterleri betimlemeden önce koysaydık iyiydi bi de şimdi onları ara dur nese bn yavaş yavaş koyarım resimleri

Bir anda kendini karanlık rutubetli bir odada buldu nerede olduğunu anlamak için elini öne doğru kaldırarak önünü yokladı ve böyle yavaşça yürümeye devam etti tam bir adım daha atacaktı ki eli bir bedene takıldı.birden geriye doğru çekildi yukarıdan gelen hafif ışık huzmesi adamın yüzünü aydınlatıyordu.Siyah saçları önüne düşmüş yüzü gözü kana bulanmış Monte vardı karşısında kafası düşmüş gözlerinin feri kaçmıştı.Elleri tavandan sarkan bir zincire bağlanmıştı. Hana ne yapacağını bilemeden ona doğru atıldı:
-Monte,diye haykırdı.Monte yavaşça kafasını kaldırdı.Gözleri derin bir kuyu gibiydi dibini görmekten hem ürküyor hem de merak ediyordu Hana.Daha yakında bakmak için Monte'nin başını ellerinin arasına aldı ve gözlerini hüzünle kısarak:
-Neler oluyor böyle?,dedi ağladığı belli olmasın diye fısıldamıştı ama artık çok geçti göz yaşları yağmur gibi yanaklarından aşağı iniyor ve Monte'nin ayaklarının dibine şıpır şıpır düşüyordu:
-Bu geçici bir daha iyi olacak,dedi Monte acıdan çıkmayan sesiyle konuşmaya devam etti:
-Ve buradan kurtulacağız hepimiz sağ olacak şekilde -Hana'ya moral vermek için buruk bir şekilde gülümsedi-sana söz veriyorum,Hana artık hıçkırıklarına karşı koyamıyordu Monte'nin göğsüne yaslanarak hıçkırmaya ve Monte'den ayrılmayacağına dair söz verdi.En az yarım saat o şekilde kaldı daha sonra Monte'nin göğsünden ayrılarak ayaklarının dibine kayarcasına çömeldi.Tam o sırada bir gürültü koptu Felıx ve Dena zindanımsı odanın içine resmen dalmışlardı.DEna Monte ve Hana'yı böyle gördüğüne inanamayarak bir kaç kere gözlerini kapadı ama onlardı ve onları sağ salim bulabilmişlerdi.Felıx elini havaya kaldırdı ve birden Montenin zincirleri koptu Monte yere inleyerek düştü:
-Bunu bana daha az acı vererek halledebilirdin,dedi Hana Monte'nin anında dönüşmelerini çok seviyordu 1-2 dakika önce umutsuz ama umutlu görünmeye çalışan bir adamken şimdi huysuz bir ihtiyara dönüşmüştü.Bu durumdan haz alması fazla uzun sürmedi Felıx telaşlı bir şekilde Monte'yi sırtına alarak:
-Burayı hemen terk etmemiz gerekiyor,dedi.Dena anlamsız bakışlarla Felıx'e baktı sonra birden gözleri ışıldadı:
-Bunu yapmamanı söylemiştim ,dedi Hana telaşla:
-Neyi!Dena ne diyorsun sen!,dedi ama artık çok geçti Dena onu çekiştirerek odanın çıkışına ilerletti:
-Yanmaya hazır mısın ,dedi Hana hiç bir şey anlamamıştı yalnızca daha da telaşlanmasına sebeb olmuştu bu karmaşık kelime oyunu.Felıx geride kalan Hana ve Dena'ya bakarak:
-Hadi!,diye bağırdı Hana bir santim bile ilerlemeden Dena'ya inatla baktı:
-Hayır tabiiki istemem ne saçmalıyorsun sen ??
-Ah! evet bunu tahmin ediyordum bu yüzden bu binanın kendini yok edeceğini şimdiden söylüyorum,dedi ve Hana'yı uzun ve karanlık koridora doğru sürükledibir ara Hana onun elinden kurtuldu çünkü onun çekiştirmeleri yüzünden sakat kalmak istemezdi hele de bu kadar şeyden sonra biraz arkada kalmıştı ama kolunun hala onda kalmasından dolayı kendini hala şanslı hissediyordu tabii bu da kısa sürdü çünkü birden arkasından ölü gibi soğuk bir el onu kendine çekti:
-Nereye gidiyordun küçük şeytan?,evet bu Nova idi. Hana çığlık atamayacak kadar korkmuştu.:
-Benden kaçamayacağını söylemiş miydim?,diyerek soğuk bir kahkaha yankılandı koridorda Dena ve diğerleri çoktan köşeyi dönmüşlerdi bile .Hana buz gibi olmuştu korkudan :
-Lütfen beni bırak ,diye inledi ama tabii ki Nova onaylamadığını belli etmek için onu daha da sıktı:
-Zavallı insan bu kadar erken ölmek zorunda değildin,dedi ve bileğinden kaydırarak yeşil zümrütlerle süslenmiş bir hançeri Hana'nın kalbine yöneltti artık çok geçti .Dena ve diğerleri koridorun sonunda göründüler Dena çıldırmış gibi çığlık atarcasına:
-Nova bırak onu hepimiz burada ölücez bina kendini yok edecek,dediyse de Nova inanmamış bir edayla:
-Tamam ben razıyım ama ilk önce o ölecek !,dedi Ve hızla hançeri Hana'ya yaklaştırdı:
-Beni niye öldürmek istiyorsun ben senin anahtarındım unuttun mu?,dedi son anda Hana.Nova sivri dişlerini göstererek gülümsedi:
-Ah! tatlım sen değil kalbin bana lazım !


-

bu Nova


Dena




bıel



Felıx tabi bunun biraz daha kaslı olduğunu düşünmeniz gerkcekXd

Biel <3

evet bıel ama monte'de çok tatlu gelio bana bkz:ilk sayfaya koydum ama evrim geçirdikten sonraki hali tabi