Kızıl Cadı : Yelkenlerin Açılışı Sayfaya git: 1, 2, 3 ... 37, 38, 39, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Kızıl Cadı, bir Çarşamba akşamı saat 23:20 sularında yazmış olduğum küçük bir kurgudan doğan yepyeni bir hikaye. Hiçbir yerden esinlendiğim söylenemez. Birazcık korsanlıktan esinlenmişimdir en fazla o kadar. Yoksa geri kalan kısımlarıyla tamamen bana aittir. Hatta birkaç arkadaşıma okuttum ve bitince bir-iki tane özel olarak bastırtmayı felan düşünüyorum. Öncelikle hikayenin içinden aşırdığım küçük bir iki kısmı sizlere okutmak istiyorum. Beğenilirse eğer, Kızıl Cadı birinci bölümle karşınıza çıkacak ^^
İyi okumalar ^^
İyi okumalar ^^
Spoiler:
I'm the bone of my sword.
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Valkyrie Cain
Hayırlı Olsun Yeni Hikayeen İlk Yorumda bendeen
Kafiyeli Oldu bu ne güzeel
Süper Bişi Olacak gibi görünüyor *-* Ben Şimdiden Meraklandım o.o
Kızın Adını Bilmiyoz Ya ana kahramanımız kimdir acaba
Ve Şunu Merak Ediyorum Onun Ailesinden Kimseye bişi olmamasının Sebebi Kızın Güçleri ile ilgili mi ?
İlk bölümü bekleyemiyorum
Kafiyeli Oldu bu ne güzeel
Süper Bişi Olacak gibi görünüyor *-* Ben Şimdiden Meraklandım o.o
Kızın Adını Bilmiyoz Ya ana kahramanımız kimdir acaba
Ve Şunu Merak Ediyorum Onun Ailesinden Kimseye bişi olmamasının Sebebi Kızın Güçleri ile ilgili mi ?
İlk bölümü bekleyemiyorum
O çok tatlı.♥
Spoiler:
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~
Çok enteresan buldum. ewet uyugun kelime bu sanırım Enteresan. ^^
Çok fazla ölü ve kayıp var. Bu hikaye tam olarak nasıl başlar nasıl devam eder. Ufaktan ilgimi çekti. Şimdilik bu kadar yorumluyayım da bakalım..
İlerleyen günlerde, ilginç şeyler okuyacağız gibi.
@Karekterlerin yerli olması, iyi olmuş. Malum son zamanlarda biçok fanfic'te hep yabancı isimler tercih ediliyor. Ee tabi bu herkesin kendi tercihidir.
Saygı duyarız.
Çok fazla ölü ve kayıp var. Bu hikaye tam olarak nasıl başlar nasıl devam eder. Ufaktan ilgimi çekti. Şimdilik bu kadar yorumluyayım da bakalım..
İlerleyen günlerde, ilginç şeyler okuyacağız gibi.
@Karekterlerin yerli olması, iyi olmuş. Malum son zamanlarda biçok fanfic'te hep yabancı isimler tercih ediliyor. Ee tabi bu herkesin kendi tercihidir.
Saygı duyarız.
Spoiler:
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~
yeni bir çağ açılıyor!!!
vuuuuuv!!
Haruka-chan senden de bunu beklerdim!!!
çok hoşuma gitti.
iyice de meraklandırdı.
çok usta yazıyorsun.
ben hiçbir zaman senin gibi olamayacağım.
dün gece rüyamda harry potterın 8. kitabı çıkmıştı ve ron i,le ilgiliydi
ben de antalyadaki bi çeviri grubuna katılıp herkesle beraber çevirmeye başladım
bunu niye söyledim bilmiyorum.
ama boşver.
çok beğendim hemen bölümlerin başlamasını istiyorum!!
vuuuuuv!!
Haruka-chan senden de bunu beklerdim!!!
çok hoşuma gitti.
iyice de meraklandırdı.
çok usta yazıyorsun.
ben hiçbir zaman senin gibi olamayacağım.
dün gece rüyamda harry potterın 8. kitabı çıkmıştı ve ron i,le ilgiliydi
ben de antalyadaki bi çeviri grubuna katılıp herkesle beraber çevirmeye başladım
bunu niye söyledim bilmiyorum.
ama boşver.
çok beğendim hemen bölümlerin başlamasını istiyorum!!
İsim Makotom-->Valkyrie Cain
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~
İlk bölümü vermeden önce bir şey demek istiyorum ^^
Öhöm öhm, izninizle ^^
Ben bu hikayeyi kitap formatında yazdıgım için kendi bilgisayarımda, bölümleri iki sayfa halinde vereceğim, o yüzden birinci bölümün bitmesi zaman alabilir.. ^^
Spoiler:
(Bölüm spoiler'ın içinde, bazen arkadaşlar farkedemeyebiliyor ^^)
I'm the bone of my sword.
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Valkyrie Cain
bergejan
hahaaa
orda nasıl güldüm anlatamam ya
ay kız da çok karamsar haa
Damla.
insanozor.
kendimi hatırlattı.
bu arada,
1.70 boy varken 50 kilo çok zayıf gösterir haberin olsun
öyle bir arkadaşım var da ordan biliyorum. kız 1.70, 55 kilo, ama dal gibi.
nese boşver.
bergejan'a gıcık oldum.
en kısa zamanda devamını isterim!
hahaaa
orda nasıl güldüm anlatamam ya
ay kız da çok karamsar haa
Damla.
insanozor.
kendimi hatırlattı.
bu arada,
1.70 boy varken 50 kilo çok zayıf gösterir haberin olsun
öyle bir arkadaşım var da ordan biliyorum. kız 1.70, 55 kilo, ama dal gibi.
nese boşver.
bergejan'a gıcık oldum.
en kısa zamanda devamını isterim!
İsim Makotom-->Valkyrie Cain
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~
Çok hoş bir anlatım tarzın var. Okurken hayalimde canlandı bütün okul. ^_^
Su ile olan kısım çok hoşuma gitti. Çok güzel tabir etmişsin. Bende çok severim Su'yu.
Bergejan, olayı fecii xDxD gerçi öyle tipler baya var.
Ama Damla'ın nasıl bir cevap vereceğini sabırsızlıkla bekliyorum
Kalemine sağlık canım
Su ile olan kısım çok hoşuma gitti. Çok güzel tabir etmişsin. Bende çok severim Su'yu.
Bergejan, olayı fecii xDxD gerçi öyle tipler baya var.
Ama Damla'ın nasıl bir cevap vereceğini sabırsızlıkla bekliyorum
Kalemine sağlık canım
Spoiler:
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~
Yağmur : Evet oldukça karamsar.. 1.72'yim ve şu an 55-56 kilo olmalıyım ramazanın da verdiği etkiyle ama şunu söylemeliyim ki, hiç de zayıf göstermiyor ^^ Kendimden biliyorum. Yılın başında 1.70 ve 50 kiloydum ^^
laru : Öyle tipler sürüyle tabii.. Anlatımımı begenmene çok sevindim ^^ Teşekkür ederim ^^
Bu arada bu kısım 2010, yani belirtmek istedim ^^
Bergejan'a fazla takılmayın önemsiz biri o Yeni bölüm birkaç yorumdan sonra gelir ^^
laru : Öyle tipler sürüyle tabii.. Anlatımımı begenmene çok sevindim ^^ Teşekkür ederim ^^
Bu arada bu kısım 2010, yani belirtmek istedim ^^
Bergejan'a fazla takılmayın önemsiz biri o Yeni bölüm birkaç yorumdan sonra gelir ^^
I'm the bone of my sword.
Bergejan asdfgdanjs ßhérqéJaNN falan asdgfgfda öldüm gülmekten
Damla'yı çok sevdim ben
Tıpkı ben yani Tabii ben 13 yaş 47 kilo ve 1.75 boyla sıska mı sıska bir kızceyzim u.u
Hadi neyse uzatmayalım takipteyim hala :3
Damla'yı çok sevdim ben
Tıpkı ben yani Tabii ben 13 yaş 47 kilo ve 1.75 boyla sıska mı sıska bir kızceyzim u.u
Hadi neyse uzatmayalım takipteyim hala :3
imza için vinvin'e, ikon için de michiru-chan'a teşekkürleer <3
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~
Aslında yeni bölümü akşama atacaktım ama giremeyebilirim diye, şimdiden atayım dedim. İyi okumalar ^^
Devam ~~
Sarışın uzun boylu ve zayıftı. Gözleri açık maviden griye dönük, donuk bir renge sahipti. Kravatı göz simetrimi bozacak şekilde sola kaymış, gömleğinin düğmelerinden bazıları açıktı. Neyse ki pantolonunda da benzer bir durum yok..
"No, thanks, just get away from me, ha? And, please.. Please..! Correct your uniform, you're like an idiot.. I'm so sorry but no one doesn't look at you.." yüzündeki sersem ifade gitmişti. Şimdi daha çok insana benziyordu. Gömleğinin birkaç düğmesini kapadıktan sonra bana yeni gelenlerin girdiği sırayı gösterdi. Karşılığında ben de o göz simetrisini bozan tuhaf kravatını düzelttim. Sıraya doğru ilerledikçe, okulun hiçte bahsettikleri gibi bir yer olmadığını anladım ne yazıkki..
Bana okuldaki her öğrencinin ahlaklı, temiz, disiplinli kişiler olacağı söylenmişti..
Ama görüyorum ki burası da o koca arayan zavallıların tünediği bir yermiş..
Karşıma çıkan ilk kızın saçlarının dibi sarıydı. Saçlarını açmış, üstüne bir de maşayla şekillendirmişti. Etek desen bir karış bile değil, o derece hani. Okulun kurallarında belirtilen o 'Katı Ayakkabı Kuralı' pek geçerli değil sanırsam.. Pembe, sarı, uçuk yeşil ayakkabısını giyen gelmiş, giyen gelmiş.. Ben de düzgün bir okul sanıp tüm kurallara uymak için boşa çaba harcadım. Sanki biz bilmiyorduk okula saçımızı açıp gelmeyi.. Havanız kime? Hele şu gözlerini boyayanlar yok mu? Ne dayaklıktır onlar.. Neyse yine elalemin kızına dadanmayayım. Son sefer kötü olmuştu..
Yeni gelenlerin hepsini bir sıraya sokup B Bloğun önüne getirdiler. Zaten ben de şans olsaydı A Bloğa giderdim, kendimi o havalı camlardan birinden aşağı bırakırdım. Ama nerede ben de o şans.. Sırayla adlarımızı okudular. A sınfı, B sınıfı, C sınıfı.. Herhalde okula sondan 3. olarak girdiğim için beni E sınıfına alırlar dedim ama D sınıfının son sırasında beni okudu pos bıyıklı edebiyat hocası.. -Aynı zamanda müdür yardımcısı- Bloğun ikinci katına çıktık tüm sınıf. 9-D sınıfı.. Eski sınıfımı şimdiden özleceğim anlaşılan. Hepsi bir cins bakıyor. Sanki limuzinlerine zorla doluştuk. Herkes güzel bir masa kapmanın peşindeydi. Arkalara doğru ilerledim. Önlerde oturan şu parlak öğrenci imajını hiç sevmiyorum. Yalaka tipler işte.. Sallandıracaksın bunlar gibi iki tanesini Tanjant'ta, bak bakalım bir daha derste el kaldırıyorlar mı? Ya ne diyorum ben? Sıcak başıma vurdu herhalde..
Neredeyse herkes yerleşmişti. Uzun boylu, kumral, zayıf bir çocuğun peşine takıldım. Saçları hafif dalgalıydı, yüzü de oldukça tatlıydı, aslında yakışıklı bir çocuktu. Yüzünde çarpık bir gülümseme vardı. Çok gülen insanlarda olduğu gibi onun da yanaklarının üstünde belirli belirsiz çizgiler vardı. Bu çocukla iyi anlaşabilirim sanırım. Sınıftaki sıralar tekliydi. Dört sıra halinde arkaya doğru uzanıyordu sıralar. Kumral çocuk kapı tarafında, yani tahtadan bakıldığında en sol duvar tarafta, oturuyordu. Ben de hemen onun yanındaki sıraya oturmak istedim, ama doluydu. Yani üzerinde sadece kalem kağıt vardı. Biri oturmuş olmalıydı.
Sandalyeyi çekip bir öne oturdum. Daha sonra farkettim ki o kalem ve kağıt başka birininmiş.. Yani orası aslında boştu. Şimdi oturmuşken bir arkaya geçmek tuhaf görünür diye kımıldamadım yerimden. Önüme dönüp somurttum. Oraya ben oturmalıydım. Keşke birkaç saniye daha bekleseydim. Ama napalım.. Kimse oturmazsa zil çaldığında yer değişebilirim belki. Yine erken konuştum, yanımdan yine uzun boylu biri geçti. Çok dikkat edemedim ama sanırım bu çocuk siyah saçlıydı. Gıcırdatarak sandalyeyi çekti ve kumral çocukla konuşmaya başladı. Onlara arkamı dönmüştüm ama o ikisinin konuştuğunu anlayabiliyordum. İyi arkadaş olmalılar. Çok samimi bir konuşma içerisindeydiler. Bense sıkıntıdan ölüyoruum! Etraftaki herkes birbirini tanıyor önceden.. Eski arkadaşlar felan.
Benimse elimdeki tek şey eski okulumdan hiç konuşmadığım iki çocuk. Ve henüz sınıfa bile gelmemiş olan dershaneden tanıdığım ama hiç konuşmadığım bir kız. Söyleyin doktor, yaşayacak mıyım?
Çingeneye benzettiğim, kısa tıknaz kadın sınıfa girdi. Anlaşılan öğretmenimizmiş. Sınıfa şöyle bir baktı. Sonra tahtada kürsüsüne geçerek tek tek isimlerimizi sordu.
Ben de dinlemeye başladım. Diş telleri olan kız Mine, kısa sinir bozucu sesli olan Suna, barbie bebek Eylül, afrodit Yıldız, sınıfa geç kalmış olan dershaneden tanıdığım kız Sultan, konuşkan bir tipi olmayan Çağlar, benim kumral yakışıklı Tolga, bodyguard tipli sert çocuk Mehmet, ön sıralardaki ciyaklayan çinli kız Ayçin, ardından yine aynı isme sahip zeki gözlüklü kız Ayçin, kapalı bir kız olan Seher ve erkek gibi kız Ezel. Sıra bana gelmişti. Yavaşça yerimden kalktım. Yine aynı şey oluyordu. Hep olduğu gibi bundan nefret ediyordum. Her zaman olduğu gibi yine kalabalık önünde kalbim atmıyordu. Nefes alamıyordum yine. Yine..
"E şey, ben," hoca gözlerimin içinin de içine bakıyordu.
"Damla Soysert. İlçeden geliyorum." hoca onaylar biçimde kafasını salladı. İlk defa olmalı bu, az konuşmuştum. Ellerimi hızla kavuşturup masama uzandım.
Arkamdaki çocuk kalkmıştı. Kafamı kaldırıp tipine bile bakmadım. Kafamı kaldıramıyordum çünkü. İnsanların bu salak kız da amma tirek çıktı yahu, bakışlarını kaldıramazdım şuan.
"Ben Cenker Yasin. Cenk deseniz de olur. Fazla umursamıyorum." Çocuğun etkileyici bir ses tonu vardı. Kafamı kaldırdım ve acı gerçekle karşılaştım. Herkes bana bakıyordu işte, salak kız bir ayakta duramadı diye. Gerçi tam gözlerime değil. Biraz kafamın üstüne, hatta bayağı bir üstüne.. Ah, salak ben.. Bana değil, Cenk'e bakıyorlar. Meraklı biriyimdir. Ya öğrenirim ya öğrenirim hesabı.. Arkamı döndüm yavaşça. Ama dediğim gibi 'yavaşça'. Çocuk da arkasını dönmüştü.
Sadece o uzun, siyah ve parlak saçlarını görebiliyordum şimdi. Arkasındaki zeki çocuk Adnan, komik kişilik Özgür, Eskiden tanıdığım Alper, saf kız Jülide, sakin kız Zeynep, ilginç bir adı olan Mai. Hoca adının anlamını sorduğunda ayağa kalkmıştı siyah uzun saçlı kız.
"Aslında annemler Mavi koyacakmış adımı, ama nüfus memuru Mai yazmış.." eski sınıfım olsa gülmekten kırılırdı. Ama bu gençler çok ciddiydi. Çok ciddi. Daha sonra ayağa en az 90 kiloluk kız Hacer kalktı, ardından zeki adam Zeki, şirin çocuk vampir Selimhan, iki tane daha Özgür, taş gibi hatun Cansu, salak çocuk Yusuf ve fanatik futbolcu Adem kalktı ayağa. Sıcakkanlı insanlara benziyorlardı aslında hepsi. Tabii birkaçı hariç. Yıldız çok süslüydü. Yusuf'un bir problemi var gibiydi. Soyadı Yolcu olan Özgür bilerek kendini aşağılıyordu. Alper kendini bir şey sananan gerizekalı bir tipti. Kilolu Hacer herkese karışıyordu. Mesela hoca Zeynep'e puanını sorduğunda direkt ortaya atılıp,
"Ben aslında geçen sene tam puan yaptım sınavdan fakat yanlışlıkla, nasıl oldu bilmem, benim gibi biri nasıl yaptı bu hatayı bilemem, ama ufak bir kaydırma yapmışım.. O yüzden buradayım yoksa benim kalitem İstanbul'dan aşağısı değil.." ama iyi laf koymuştu Adem.
"Seni istemiyoruz burada zaten, sen git sumo güreşine devam et.. Bence okula alırken bir boy ve kilo sınırlaması olması gerekiyor. Önüne gelen herkesi alırsa bu okul.. Olmuyor ama.. Kalitesi düşüyor okulun, görüldüğü gibi.." sınıfçak alkışlamıştık Adem'i.. Tam bir Karadeniz çocuğuydu.
"Evet çocuklar, ben de yabancı dil öğretmeniniz Esin Güçlü. İngilizce derslerinize ben gireceğim." konuşkan olan çinli Ayçin ayağa kalktı hemen. Siyah lüle lüle saçlarını tek eliyle arkaya attı.
"Hocam, buralardaki son gelişmelere bağlı olarak okulun kapanacağı söylenmişti, doğru mu?" zeki adam Zeki söz alarak saygılı bir şekilde ayağa kalktı. Uzun ve sıska biriydi Zeki. Geldiğinden beri pek birileriyle konuşmamıştı. Arkasında oturan Selimle biraz muhabbet etmişti. Ama sınıf ortamında suskun ve tatlı birine benziyordu. Kravatını düzeltip cevapladı Ayçin'in sorusunu.
"Evet, son zamanlarda sahilde kaybolma olayları ve cesetler bulunuyor. Kimin yaptığı bilinmemekle birlikte polis ve hükümet olayın üstünü kapatıyor. Ancak Fersah grubundan birkaç kişinin kaybolması ve bazılarının çocuklarının ölümü üzerine şu anda büyük bir kriz yaşanıyor. Ancak bunun eğitime mani olduğu söylenemez."
Zeki, gerçekten zekiydi. Her halde bu okuldaki her öğrencinin başarılı olduğu bir alan vardı. Ben hariç.. Hepsi en az bir spor dalıyla uğraşmış, kolej ya da özel okulda okumuştu. Yeteneklerini geliştirme amaçlı hepsi kurslara gitmişti. Herkesin gözünden zeka fışkırıyordu sanki. Hepsi okula yüksek bir puanla girmiştir eminim. Ben yedeklerden girdim. Hatta yedeklerden bile girememem gerekiyordu ama bir mucize midir bilinmez, okula kabul edildim. Babamın o sevinç naraları hala kulaklarımda. Benim gibi bir kızı olduğu için şanslı olduğunu düşünüyor.. Zeki ve çalışkan bir kızı var sanıyor ama yanılıyor. Hiç de öyle biri değilim ben.
~ devam edecek..
Devam ~~
Sarışın uzun boylu ve zayıftı. Gözleri açık maviden griye dönük, donuk bir renge sahipti. Kravatı göz simetrimi bozacak şekilde sola kaymış, gömleğinin düğmelerinden bazıları açıktı. Neyse ki pantolonunda da benzer bir durum yok..
"No, thanks, just get away from me, ha? And, please.. Please..! Correct your uniform, you're like an idiot.. I'm so sorry but no one doesn't look at you.." yüzündeki sersem ifade gitmişti. Şimdi daha çok insana benziyordu. Gömleğinin birkaç düğmesini kapadıktan sonra bana yeni gelenlerin girdiği sırayı gösterdi. Karşılığında ben de o göz simetrisini bozan tuhaf kravatını düzelttim. Sıraya doğru ilerledikçe, okulun hiçte bahsettikleri gibi bir yer olmadığını anladım ne yazıkki..
Bana okuldaki her öğrencinin ahlaklı, temiz, disiplinli kişiler olacağı söylenmişti..
Ama görüyorum ki burası da o koca arayan zavallıların tünediği bir yermiş..
Karşıma çıkan ilk kızın saçlarının dibi sarıydı. Saçlarını açmış, üstüne bir de maşayla şekillendirmişti. Etek desen bir karış bile değil, o derece hani. Okulun kurallarında belirtilen o 'Katı Ayakkabı Kuralı' pek geçerli değil sanırsam.. Pembe, sarı, uçuk yeşil ayakkabısını giyen gelmiş, giyen gelmiş.. Ben de düzgün bir okul sanıp tüm kurallara uymak için boşa çaba harcadım. Sanki biz bilmiyorduk okula saçımızı açıp gelmeyi.. Havanız kime? Hele şu gözlerini boyayanlar yok mu? Ne dayaklıktır onlar.. Neyse yine elalemin kızına dadanmayayım. Son sefer kötü olmuştu..
Yeni gelenlerin hepsini bir sıraya sokup B Bloğun önüne getirdiler. Zaten ben de şans olsaydı A Bloğa giderdim, kendimi o havalı camlardan birinden aşağı bırakırdım. Ama nerede ben de o şans.. Sırayla adlarımızı okudular. A sınfı, B sınıfı, C sınıfı.. Herhalde okula sondan 3. olarak girdiğim için beni E sınıfına alırlar dedim ama D sınıfının son sırasında beni okudu pos bıyıklı edebiyat hocası.. -Aynı zamanda müdür yardımcısı- Bloğun ikinci katına çıktık tüm sınıf. 9-D sınıfı.. Eski sınıfımı şimdiden özleceğim anlaşılan. Hepsi bir cins bakıyor. Sanki limuzinlerine zorla doluştuk. Herkes güzel bir masa kapmanın peşindeydi. Arkalara doğru ilerledim. Önlerde oturan şu parlak öğrenci imajını hiç sevmiyorum. Yalaka tipler işte.. Sallandıracaksın bunlar gibi iki tanesini Tanjant'ta, bak bakalım bir daha derste el kaldırıyorlar mı? Ya ne diyorum ben? Sıcak başıma vurdu herhalde..
Neredeyse herkes yerleşmişti. Uzun boylu, kumral, zayıf bir çocuğun peşine takıldım. Saçları hafif dalgalıydı, yüzü de oldukça tatlıydı, aslında yakışıklı bir çocuktu. Yüzünde çarpık bir gülümseme vardı. Çok gülen insanlarda olduğu gibi onun da yanaklarının üstünde belirli belirsiz çizgiler vardı. Bu çocukla iyi anlaşabilirim sanırım. Sınıftaki sıralar tekliydi. Dört sıra halinde arkaya doğru uzanıyordu sıralar. Kumral çocuk kapı tarafında, yani tahtadan bakıldığında en sol duvar tarafta, oturuyordu. Ben de hemen onun yanındaki sıraya oturmak istedim, ama doluydu. Yani üzerinde sadece kalem kağıt vardı. Biri oturmuş olmalıydı.
Sandalyeyi çekip bir öne oturdum. Daha sonra farkettim ki o kalem ve kağıt başka birininmiş.. Yani orası aslında boştu. Şimdi oturmuşken bir arkaya geçmek tuhaf görünür diye kımıldamadım yerimden. Önüme dönüp somurttum. Oraya ben oturmalıydım. Keşke birkaç saniye daha bekleseydim. Ama napalım.. Kimse oturmazsa zil çaldığında yer değişebilirim belki. Yine erken konuştum, yanımdan yine uzun boylu biri geçti. Çok dikkat edemedim ama sanırım bu çocuk siyah saçlıydı. Gıcırdatarak sandalyeyi çekti ve kumral çocukla konuşmaya başladı. Onlara arkamı dönmüştüm ama o ikisinin konuştuğunu anlayabiliyordum. İyi arkadaş olmalılar. Çok samimi bir konuşma içerisindeydiler. Bense sıkıntıdan ölüyoruum! Etraftaki herkes birbirini tanıyor önceden.. Eski arkadaşlar felan.
Benimse elimdeki tek şey eski okulumdan hiç konuşmadığım iki çocuk. Ve henüz sınıfa bile gelmemiş olan dershaneden tanıdığım ama hiç konuşmadığım bir kız. Söyleyin doktor, yaşayacak mıyım?
Çingeneye benzettiğim, kısa tıknaz kadın sınıfa girdi. Anlaşılan öğretmenimizmiş. Sınıfa şöyle bir baktı. Sonra tahtada kürsüsüne geçerek tek tek isimlerimizi sordu.
Ben de dinlemeye başladım. Diş telleri olan kız Mine, kısa sinir bozucu sesli olan Suna, barbie bebek Eylül, afrodit Yıldız, sınıfa geç kalmış olan dershaneden tanıdığım kız Sultan, konuşkan bir tipi olmayan Çağlar, benim kumral yakışıklı Tolga, bodyguard tipli sert çocuk Mehmet, ön sıralardaki ciyaklayan çinli kız Ayçin, ardından yine aynı isme sahip zeki gözlüklü kız Ayçin, kapalı bir kız olan Seher ve erkek gibi kız Ezel. Sıra bana gelmişti. Yavaşça yerimden kalktım. Yine aynı şey oluyordu. Hep olduğu gibi bundan nefret ediyordum. Her zaman olduğu gibi yine kalabalık önünde kalbim atmıyordu. Nefes alamıyordum yine. Yine..
"E şey, ben," hoca gözlerimin içinin de içine bakıyordu.
"Damla Soysert. İlçeden geliyorum." hoca onaylar biçimde kafasını salladı. İlk defa olmalı bu, az konuşmuştum. Ellerimi hızla kavuşturup masama uzandım.
Arkamdaki çocuk kalkmıştı. Kafamı kaldırıp tipine bile bakmadım. Kafamı kaldıramıyordum çünkü. İnsanların bu salak kız da amma tirek çıktı yahu, bakışlarını kaldıramazdım şuan.
"Ben Cenker Yasin. Cenk deseniz de olur. Fazla umursamıyorum." Çocuğun etkileyici bir ses tonu vardı. Kafamı kaldırdım ve acı gerçekle karşılaştım. Herkes bana bakıyordu işte, salak kız bir ayakta duramadı diye. Gerçi tam gözlerime değil. Biraz kafamın üstüne, hatta bayağı bir üstüne.. Ah, salak ben.. Bana değil, Cenk'e bakıyorlar. Meraklı biriyimdir. Ya öğrenirim ya öğrenirim hesabı.. Arkamı döndüm yavaşça. Ama dediğim gibi 'yavaşça'. Çocuk da arkasını dönmüştü.
Sadece o uzun, siyah ve parlak saçlarını görebiliyordum şimdi. Arkasındaki zeki çocuk Adnan, komik kişilik Özgür, Eskiden tanıdığım Alper, saf kız Jülide, sakin kız Zeynep, ilginç bir adı olan Mai. Hoca adının anlamını sorduğunda ayağa kalkmıştı siyah uzun saçlı kız.
"Aslında annemler Mavi koyacakmış adımı, ama nüfus memuru Mai yazmış.." eski sınıfım olsa gülmekten kırılırdı. Ama bu gençler çok ciddiydi. Çok ciddi. Daha sonra ayağa en az 90 kiloluk kız Hacer kalktı, ardından zeki adam Zeki, şirin çocuk vampir Selimhan, iki tane daha Özgür, taş gibi hatun Cansu, salak çocuk Yusuf ve fanatik futbolcu Adem kalktı ayağa. Sıcakkanlı insanlara benziyorlardı aslında hepsi. Tabii birkaçı hariç. Yıldız çok süslüydü. Yusuf'un bir problemi var gibiydi. Soyadı Yolcu olan Özgür bilerek kendini aşağılıyordu. Alper kendini bir şey sananan gerizekalı bir tipti. Kilolu Hacer herkese karışıyordu. Mesela hoca Zeynep'e puanını sorduğunda direkt ortaya atılıp,
"Ben aslında geçen sene tam puan yaptım sınavdan fakat yanlışlıkla, nasıl oldu bilmem, benim gibi biri nasıl yaptı bu hatayı bilemem, ama ufak bir kaydırma yapmışım.. O yüzden buradayım yoksa benim kalitem İstanbul'dan aşağısı değil.." ama iyi laf koymuştu Adem.
"Seni istemiyoruz burada zaten, sen git sumo güreşine devam et.. Bence okula alırken bir boy ve kilo sınırlaması olması gerekiyor. Önüne gelen herkesi alırsa bu okul.. Olmuyor ama.. Kalitesi düşüyor okulun, görüldüğü gibi.." sınıfçak alkışlamıştık Adem'i.. Tam bir Karadeniz çocuğuydu.
"Evet çocuklar, ben de yabancı dil öğretmeniniz Esin Güçlü. İngilizce derslerinize ben gireceğim." konuşkan olan çinli Ayçin ayağa kalktı hemen. Siyah lüle lüle saçlarını tek eliyle arkaya attı.
"Hocam, buralardaki son gelişmelere bağlı olarak okulun kapanacağı söylenmişti, doğru mu?" zeki adam Zeki söz alarak saygılı bir şekilde ayağa kalktı. Uzun ve sıska biriydi Zeki. Geldiğinden beri pek birileriyle konuşmamıştı. Arkasında oturan Selimle biraz muhabbet etmişti. Ama sınıf ortamında suskun ve tatlı birine benziyordu. Kravatını düzeltip cevapladı Ayçin'in sorusunu.
"Evet, son zamanlarda sahilde kaybolma olayları ve cesetler bulunuyor. Kimin yaptığı bilinmemekle birlikte polis ve hükümet olayın üstünü kapatıyor. Ancak Fersah grubundan birkaç kişinin kaybolması ve bazılarının çocuklarının ölümü üzerine şu anda büyük bir kriz yaşanıyor. Ancak bunun eğitime mani olduğu söylenemez."
Zeki, gerçekten zekiydi. Her halde bu okuldaki her öğrencinin başarılı olduğu bir alan vardı. Ben hariç.. Hepsi en az bir spor dalıyla uğraşmış, kolej ya da özel okulda okumuştu. Yeteneklerini geliştirme amaçlı hepsi kurslara gitmişti. Herkesin gözünden zeka fışkırıyordu sanki. Hepsi okula yüksek bir puanla girmiştir eminim. Ben yedeklerden girdim. Hatta yedeklerden bile girememem gerekiyordu ama bir mucize midir bilinmez, okula kabul edildim. Babamın o sevinç naraları hala kulaklarımda. Benim gibi bir kızı olduğu için şanslı olduğunu düşünüyor.. Zeki ve çalışkan bir kızı var sanıyor ama yanılıyor. Hiç de öyle biri değilim ben.
~ devam edecek..
I'm the bone of my sword.
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): laru, Valkyrie Cain
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~
çok çok çok üzgünüm bölümü koyduğunu görmemişiiim
ama şimdi gördüüüüm
ve okuduum!
çok güzeldi cidden. hiç bitmesin istedim.
aslında, bence çok kısaydı! bence senin yazdığın bir fanficin bölümleri en az bunun 10 katı kadar oılmalı!
yoksa yetmez!
noluuuur daha uzun yaz nooooluyyy
ama şimdi gördüüüüm
ve okuduum!
çok güzeldi cidden. hiç bitmesin istedim.
aslında, bence çok kısaydı! bence senin yazdığın bir fanficin bölümleri en az bunun 10 katı kadar oılmalı!
yoksa yetmez!
noluuuur daha uzun yaz nooooluyyy
İsim Makotom-->Valkyrie Cain
1. sayfa (Toplam 39 sayfa) [ 576 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |