Saf Dilek (Bittii... ^^ )
Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 16, 17, 18 ... 20, 21, 22, Sonraki

Sailor Moon Forum -> Fanart ve Fanfic
 

Fanfıcım nasıl???
Tamamen mukemmel, boyle devam et, cok bekletme bızı :D
66%
 66%  [ 8 ]
sadece guzel dıyebılırım
25%
 25%  [ 3 ]
Tam anlamıyla berbat sen de buna fanfıc dıyosan bılemıyorum yanı :(
8%
 8%  [ 1 ]
Acıkcası bastan guzeldı ama sonradan sacmalamaya basladın, daha cok sailor moon ıstıyorum...
0%
 0%  [ 0 ]
Okuyorum ve bayılıyorum ancan yorum yazmıyorummmm
0%
 0%  [ 0 ]
Toplam Oylar : 12

Yazar
Mesaj
Daisy~
Biri Beni Durdursun
Biri Beni Durdursun



Yaş: 27
Kayıt: 07 Eyl 2010
Mesajlar: 977
Cinsiyet: Kız
Nerden: Tohsaka Malikanesi'nden
Teşekkür: 402

Durumu: Çevrimdışı

Daisy~
Biri Beni Durdursun
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek
Alıntıyla Cevap Gönder
Su an telden giriyorum. Pc ye varınca atıcam yeni bölümü söz #.#


I'm the bone of my sword.


En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
11 Şub 2011 1:18
Daisy~
Biri Beni Durdursun
Biri Beni Durdursun



Yaş: 27
Kayıt: 07 Eyl 2010
Mesajlar: 977
Cinsiyet: Kız
Nerden: Tohsaka Malikanesi'nden
Teşekkür: 402

Durumu: Çevrimdışı

Daisy~
Biri Beni Durdursun
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek
Alıntıyla Cevap Gönder
Bölüm 20

Zeus’a, seni seviyorum baba,”diye fısıldadım yemeğimin bir kısmını ateşgedenin içine atarken. Tabağımı alıp masama oturdum. Tek başıma… Yanımda kimse yok. Masamda da. Of, ne bir kadeh ne bir çatal var nasıl yememi bekliyorlar bu lazanyayı! Sandalyemi gıcırdatarak geri ittim. Masamda 10 sandalye vardı. Ama kimse yoktu. Hermes kulübesinden 5–6 kişi ayakta yiyordu yemeklerini. Yanlarına gittim.
“İsterseniz benim masamdaki sandalyeleri alabilirsiniz, Kheiron’a söylerim. Problem yok benim için.”dedim Hermes kulübesinin başındaki bir kıza. Siyah saçlarını suratıma savurarak döndü kız.
“Sen Zeus’un kızısın di mi? Al işte bir tane daha! Benden uzak dur ucube! Hemen git!” kız kolunu suratıma savurdu. Havada yakaladım. Kız ilahi hançerini çıkardı boşta kalan eliyle.
“Bunun ne demek olduğunu biliyorsun değil mi?”
“Evet, seni bir güzel döveceğim anlamına geliyor!”diye karşılık verdim kıza. Maia’yı cebimden çıkartıp kılıç formuna soktum. Kheiron olanları görüyordu ama birinin herhangi bir uzvunu bu şekilde yakalamak kavga demekti.
“Ne o? O cici kılıçla mı dövüşeceksin? Hah, ben sadece hançerimle işini bitiririm.”
“Bana karşı bir sorunun mu var senin?”
“Evet! Sen benim hayatımı mahvettin!”diyerek üzerime atladı kız. Maia’yı asa formuna getirdim. Üzerime atlayan kızı yere yatarak engelledim. Şimdi herkes bizi izliyordu. Ortayı boşaltmışlardı. Büyük bir çember oluşturmuş tempo tutuyorlardı. Gözüme Dean ve Annie takıldı. Dean’ın kolunda Cher’i gördüm. Korkmuştu. Percy olanları yanındaki sarışın bir kız, bir orman nymfesi ve bir satirle izliyordu. Onun birkaç beden ötesinde Fajtor vardı. Arkadaşları tutuyordu onu, kavgaya karışmak istiyor, debeleniyordu olduğu yerde. Bir dakika, neden Fajtor’un tişörtü yeşil? Dikkatimi dağınık bulan kız üzerime bir tekme savurdu. Geri çekildim. Şimdi ise hançeriyle suratımı çizmeye çalışıyordu. Sağa sola eğilerek kurtuluyordum darbelerinden. En sonunda yoruldu ve yavaşlaşmaya başladı. Fırsatı değerlendirerek Maia’yı havaya kaldırdım.
Esse gara nombarga!” Asanın ucundan altın bir iplik çıkarak kızın bileğine dolandı ve onu havaya kaldırdı. Suratı belimin hizasındaydı. Kavgayı bitirmeden önce ona vurmam gerekirdi. Eh, vurmak istemiyor da değilim! Maia ile kızın ipini kestim.
Texlas Yead!” ip kesilince kız kafasını sert zemine çarparak düştü. Maia’yı bir sopaya çevirerek kızın sırtına bir darbe indirdim. Sersemlemişti ama azimliydi. Kavga etmeliydi. Ben de bunu istiyordum. Arkadaşlarından biri ona benim sopamın uzunluğunda bir mızrak uzattı. Hançerini alanın ortasına bıraktı. Mızrakla hamle yapmaya başladı. Hamlelerinden kolayca kurtuldum. Karnının ortasına yaptığım bir vuruşla iki büklüm oldu siyah saçlı kız. Yerde kayarak kızın altına girdim ve tek bacağımı havaya kaldırarak kızı ayağımın üstüne aldım. Dizimi içeri çekerek gerildim ve bacağımı öne uzatarak kızı kalabalığın dışına attım. Kavganın bitmesi için hançeri aldım ve kalabalığı geçerek kızın suratına bir çizik attım. Çığlık atan kızı arkadaşları aceleyle kaldırdı. Kheiron geliyordu. Kesin kızacak şimdi bana, “Sen Zeus’un kızısın yakışır mı?” diyecek… Kheiron yanımıza gelerek hasar kontrolü yaptı. Kızın suratındaki kesiği inceledi ve hızla iyileştirdi kızın suratındaki yarayı. Bana sert bir bakış atarak gerisin geriye gitti. Evet yaptığım aptalcaydı ama bunu o kız istedi yani ben ne yapayım!? Kızın yanından geçerken suratımda bir acı hissettim. Dağılmaya başlamış olan kalabalık tekrar toplandı. Herkes nefesini tutmuş vereceğim tepkiye bakıyordu. Kıza döndüm. Yerde morarmış suratıyla salakça gülüyordu. Arkadaşları bile şaşırmış, kızın yanından uzaklaşmıştı. Elimi yüzüme götürdüm. Bordo kanımın içindeki gümüş parıltıları gördüm… Maia’yı tekrar asa haline getirdim.
Zeus eux pwella Lighting!” Elimde Zeus’un ilk şimşeği belirince herkes bir adım geriledi. Tabii bu sadece bir kopyasıydı. Şimşeğin aksinde suratımdaki yarayı gördüm. Gözümün altından kulak hizasına kadar olan kısım kan içindeydi. Şimşeğin ucunu yarama sürtmeye başladım. Acıtıyordu ama acıya dayanmak gerekir. Bazıları çığlık atıyordu, tiksiniyordu. Bazılarıysa etkilenmişti ve bazılarıysa beni cidden ilgilendirmiyordu. İşim bittiğinde suratımdaki yara kaybolmuştu. Maia asa formuna döndü ve cebime girdi. Bana bu zevki yaşattığı için kıza elimi uzattım ama tutmadı. O sırada dışarıda bir yerlerde bir şimşek çaktı. Bu babamdı… Yaptığım hareket doğru değildi biliyorum ama bunu içimden geldiği için yaptım. Masaların üstünden bir tepsi, kadeh, çatal ve lazanyamı kaparak Büyük Ev’den çıkıp kulübeme doğru yürümeye başladım. Of, Hay Styx kapsın onun canını! O kız kim ya, kim? Kim?
“Kim?”
“Efendim?” arkamı döndüm. Dönmemle beraber elimdeki tepsi arkamdakine çarparak yere düştü. Tanrılar sağ olsun ki, lazanyam yere düşmemişti. Sadece kadeh yuvarlanmıştı. Hemen tepsimi yerden kaldırdım. Kadehi almak için uzandım ama orada değildi.
“Bunu mu arıyorsun?”dedi gülerek karşımdaki çocuk. Bir an için onu Percy sandım ama değildi. Bu çocuğun gözleri… Endymion’unki gibiydi. Mavi mi yeşil mi anlamak zordu. Ama çok güzellerdi. Siyah dağınık saçları ve ince yüzüyle Endymion’a benziyordu zaten. Yakışıklıydı bir kere… ( Çok tatlı yaw :3 )
“Ah, evet, teşekkür ederim, ben Helen,”
“Tanıyorum seni,”dedi gözlerini hafifçe kısarak. “Ben Angelo, Hermes kulübesindenim.” Gülümsedim.
“İyi bir kulübe olmalı, gerçi bir ara oradaydım…”
“Evet onu da biliyorum Helen, bu arada Kim diyordun, Kim, derken?”
“Ah, evet. Şu yemekhanedeki kız kim o?”
“Kim,” dedi soğukkanlılıkla.
“Siyah saçlı o kız kim?” görmedi herhalde.
“Evet Kim,” ben sana soruyorum ya!
“Ya kim diyorum işte!” gülmeye başladı Angelo,
“Ben de Kim diyorum ya!” sinirlenmeye başladım.
“Yahu kim o kim!? Ben sana soruyorum sen bana!” kahkahalara boğulmuştu Angelo.
“Diyorum ki güzel bayan, o kız Kim, adı Kim!”
“Haa, Kimberly’nin Kim’i…” jetonum görmeyeli bayağı bir köşelendi sanırım.
“Evet,” kızarmıştım, ne kadar da mankafayım!
“Hah! Utanma kimse ilk seferinde anlayamıyor.”
“Ama senin kulübende alıştın sanırım…” çarpık bir gülüş attı bana.
“Hayır, leydim, o kız Ares kulübesinden.” Leydim mi? o.O’
“Ama Hermes’in önündeydi?”
“Şey, benimle biraz problemleri var. Kız arkadaşım-”
“Ah, bilmiyordum. Onu çekiştirmek istemem, özür dilerim, yani be-” eliyle ağzımı kapadı.
“Ah, hiç susmaz mısın sen?”dedi gülümseyerek. “Lafımın sonunu dinle, yoksa sarışınların cidden aptal olduğunu düşüneceğim,” kaşlarımı çattım. Sarışınlar aptal değil bir kere! Kulağıma yaklaşıp fısıldadı. “Bu fikrimi değiştirmiştin, lütfen bozma…” şaşkın bir şekilde Angelo’ya baktım. Gülümsüyordu hala…
“O benim, kız arkadaşımdı, bu sabah ayrıldık. Biraz sinirlendi tabii, o ve arkadaşları bu yüzden ayaktaydı. Masaya oturamazlar. Biliyorsun. Ama davranışın çok hoştu. Hermes kulübesindekiler zor sığar ama sığar… Endişelenme…” elini çekti.
“Haa, tamam, o zaman ben gideyim, görüşürüz,”dedim elinden kadehimi alarak. Kulübeme doğru yürüdüm. Arkamı döndüm. Bana bakıyordu, önüme döndüm. Biraz daha ilerledikten sonra tekrar arkama baktım. Yine bana bakıyordu. El salladım, o da salladı. Yani cidden bana bakıyordu. Kulübemin kapısından tekrar baktım. Hala bakıyordu! İçeri girip tepsimi masanın üstüne bıraktım. Perdeyi yavaşça çekerek ona bakmak istedim hala bana bakıyor mu diye. “AAAAAAAAAAAAAAA!!!” penceremin tam önündeydi. Ama o oradaydı, yani o orda, ben geldim, o kulübenin ordaydı ama şimdi nasıl yani o nasıl geldi ama ben daha yeni geldim ve onun gelmesi… Perdeyi sıyırıp camı açtım.
“Ödüm koptu! Manyak mısın oğlum sen!? Sen nasıl geldin buraya ya?”gülüyordu yine. Sevimli bir yüzü vardı bağıramıyordun.
“Benim babam Hermes! Yolcuların tanrısı! Ben süper hızlıyım. Bana yetişemezsin…”
“Hah, öyle mi? Ama suratına bunu” pencereyi suratına çarpıp tekrar açtım. “yapabilirim… Söylediğin kadar hızlı değilsin sanırım Angelo,” gülümsedim. Yerden kalkıp penceremi tuttu. Kendini hızla yukarı çekti. Odama girmişti!
“Hey, çık odamdan… Hızlı hem de!” gülümsedi yine.
“Tamam, ama bana görevini anlat Helen, sana yardım etmek istiyorum…” sanırım gitmeyecekti. Ben de ona olanları anlattım. Endymion’u, Kirke’yi, yaşadığım hayatı, Sailor Moon’u… Beni hayranlıkla dinliyordu. Yaşadıklarıma iyi dayandığımı söyledi. Endymion’u anlatırken gözlerimden yaşlar geliyordu.
“Ben onu kaybettim,”dedim gözlerimden yaşlar akarken. “O beni korudu ama artık kayıp! O yok! YOK! YOK, O! GİTTİ! Gitti, gitti, GİTTİ!” bağırarak ağlıyordum. Oturduğumuz Thalia’nın yatağından kalkıp tepinmeye başladım. Angelo kollarımdan tutarak beni durdurmaya çalıştı. Ama ayaklarımı yere vuruyor, tepiniyordum. Beni havaya kaldırmıştı ama ona da yumruklar savuruyordum. En sonunda sakinleşmeyeceğimi anlayarak sarıldı bana Angelo. Başımın üstüne bir buse kondurarak tekrar oturttu beni.
“Tamam, sakinleş Helen, ne olur… Bak ben buradayım, sana yardım edeceğim! Söz veriyorum onu beraber bulacağız. Anlaştık mı? Tamam, oldu mu?”dedi gözyaşlarımı silerek. Bana o kadar iyi davranıyordu ki… Burada pek görmediğim bir şeyi bu. Sarıldım ona. Ağlamaklı sesimle, “Teşekkür ederim, Ang.”dedim. Geldiği gibi çıktı odamdan, pencereden. Şu zor günlerimde yanımdaydı. Yanı başımda… Ama şimdi, ardında sadece rüzgarını bırakmıştı.




Balık Poseidon, Pullu Zeus ve Ares...
Helen, Angelo, Fajtor...



I'm the bone of my sword.


En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
13 Şub 2011 1:20
mini-usagi
Beni Görmeye Alışın
Beni Görmeye Alışın



Yaş: 27
Kayıt: 13 Oca 2011
Mesajlar: 216
Cinsiyet: Kız
Nerden: Naboo
Teşekkür: 69

Durumu: Çevrimdışı

mini-usagi
Beni Görmeye Alışın
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek
Alıntıyla Cevap Gönder
okurken içim bi tuhaf oldu çoooooooooooooooooooooooooooook güzellll Hayranlık Besliyor
zeus tabi kızar ilk şimşek bu boru mu Kahkaha Atıyor
burdaki bütün oğlanlar yakışıklı mı canım Çok Mutlu
bu arada o ares kulübesinden olan kız clarisse miydi Soru Soru

Tavuklar çiçek açmış ellerinde poğaça... Madem yüzme bilmiyon niye çıktın ağaca? Alakaya maydonoz bu ne biçim lacivert? Seni çok özledim, Yaşasın cumhuriyet!


FiRe SouL seni seviyorummmm <3
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
13 Şub 2011 10:16
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~

DarChi
Venüs Savaşçısı
Venüs Savaşçısı



Yaş: 26
Kayıt: 15 Ekm 2010
Mesajlar: 1,069
Teşekkür: 261

Durumu: Çevrimdışı

DarChi
Venüs Savaşçısı
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek
Alıntıyla Cevap Gönder
El ele el elee Verin Çocuklaar Elli milyonu bulun çocuklar Kahkaha Atıyor

Uyumla Oldu He Çok Mutlu
Bölüme Laf Yok *-*
O Çocuğu Merak Ettim Şimdiiii *-*
Yakışıklı diyince sen Çok Mutlu
Dövüştüğü Kızada sinir Oldum Madde
Gerzek Şey Madde

Hadi Devam Devam *-*




O çok tatlı.♥

Spoiler:
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
13 Şub 2011 23:44
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~

Daisy~
Biri Beni Durdursun
Biri Beni Durdursun



Yaş: 27
Kayıt: 07 Eyl 2010
Mesajlar: 977
Cinsiyet: Kız
Nerden: Tohsaka Malikanesi'nden
Teşekkür: 402

Durumu: Çevrimdışı

Daisy~
Biri Beni Durdursun
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek
Alıntıyla Cevap Gönder
mini-usagi :
tesekkür ederim.. Hayranlık Besliyor
boru mu Çok MutluÇok MutluÇok Mutlu
hepsi yakışıklı tabii, sonucunda yarı tanrı onlar Çok Mutlu
yok Clarisse değil..

DarChi:
Elli milyon XD
O çocugu herkes merak ediyor.. Aslında adını Taiki koycaktım ama SMdekiyle karışır diye koymadım Taiki:biricik demek de.. ben de Angelo olsun dedim..
Sinir bi kız zaten o..


I'm the bone of my sword.


En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
17 Şub 2011 18:57
Daisy~
Biri Beni Durdursun
Biri Beni Durdursun



Yaş: 27
Kayıt: 07 Eyl 2010
Mesajlar: 977
Cinsiyet: Kız
Nerden: Tohsaka Malikanesi'nden
Teşekkür: 402

Durumu: Çevrimdışı

Daisy~
Biri Beni Durdursun
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek
Alıntıyla Cevap Gönder
Başka yorum yok mu ya Üzgün ya da Ağlıyor Üzgün ya da Ağlıyor Üzgün ya da Ağlıyor Üzgün ya da Ağlıyor Üzgün ya da Ağlıyor Üzgün ya da Ağlıyor
Ama ben işime devam edeceğim..
Eveeet, şimdi de kahramanlarımızı tanıyacağız güzelce...

Helen Grace Hayranlık Besliyor :



Angelo Scudo Hayranlık Besliyor :





Cher Mois :



Cerise Noble :



Fajtor Bianco:



NOT: Angelo Scudo için kullandığım ünlü şahıs Logan Lerman olup normalde Percy Jackson diye bilinir, ama ne yapayım siyah saç mavi göz onda var Hayranlık Besliyor çok da tatlı ayrıcana.. Hayranlık Besliyor



I'm the bone of my sword.


En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
19 Şub 2011 17:38
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): mini-usagi

DarChi
Venüs Savaşçısı
Venüs Savaşçısı



Yaş: 26
Kayıt: 15 Ekm 2010
Mesajlar: 1,069
Teşekkür: 261

Durumu: Çevrimdışı

DarChi
Venüs Savaşçısı
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek
Alıntıyla Cevap Gönder
Yeap Muhteşem Kişilikleer *-*
Logaaaan *-*
Of Biz bu ellimilyondan kurtulak Angeloyu alak xD

Helende Az fena değil ha o.o
Cher kim ya dövüştüğü kız mı -_-
Neyse Çabucak bölüm istiyorum sabrım kalmadı artık =D




O çok tatlı.♥

Spoiler:
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
19 Şub 2011 19:12
Daisy~
Biri Beni Durdursun
Biri Beni Durdursun



Yaş: 27
Kayıt: 07 Eyl 2010
Mesajlar: 977
Cinsiyet: Kız
Nerden: Tohsaka Malikanesi'nden
Teşekkür: 402

Durumu: Çevrimdışı

Daisy~
Biri Beni Durdursun
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek
Alıntıyla Cevap Gönder
Logan Hayranlık Besliyor evet tatlı çocuk Hayranlık Besliyor
Cher'in adı az da olsa geçiyor eski bölümlerde.. dikkatli bakmanı öneririm Göz Kırpıyor

ben yeni bölümleri laptopla yazıyorum yakında pc ye geçiricem bölüm 23'e kadar var elimde ama daha çok kişinin okumasını stiyorum. Ankete göre en az 8 kişi okuyor bunu ama yoruma gelince en fazla 3 kişi, yorum yapanlara saygım var ama yapmayanlar da üzüyor beni... Üzgün ya da Ağlıyor


I'm the bone of my sword.


En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
20 Şub 2011 18:24
Daisy~
Biri Beni Durdursun
Biri Beni Durdursun



Yaş: 27
Kayıt: 07 Eyl 2010
Mesajlar: 977
Cinsiyet: Kız
Nerden: Tohsaka Malikanesi'nden
Teşekkür: 402

Durumu: Çevrimdışı

Daisy~
Biri Beni Durdursun
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek
Alıntıyla Cevap Gönder
21. Bölüm

“Kahramanlar, acilen Büyük Ev’de toplanmamız gerekiyor. Kheiron bizi bekliyor. Acele edin, hadi hadi, hızlı olun biraz!” Kamp ateşinin etrafında oturuyorduk. Ben, Annie, Dean, Cher, Angelo, Percy, Annabeth, Fajtor ve Cerise. Cerise ve Annabeth ile bu sabah tanıştım. Büyük Ev’de...

~ bu sabah büyük evde:

“Tamam, Angelo, ben iyiyim, cidden bak,” Angelo bütün sabah peşimden koşmuştu. Bir yerlerde düşüp bayılmamdan falan korkuyormuş. Bu çocuk bir âlem hani… Yemekhanenin kapısını açarak beni içeri buyur etti. Masama kadar eşlik edip sandalyemi çekti ve yerime oturttu. Ama sonra gitti… Yine yalnız kalmıştım. Tabağımı alıp adak adamaya ateşgedenin yanına gittim.
“Zeu- Ayy!”birinin çarpmasıyla birlikte tabağım ateşgedenin içine düşmüştü. Tabak ateşin içinde erimişti ve Hephaestus olarak tahmin ettiğim bir tanrı bana teşekkür etmişti. Kafamı çevirip bana çarpan kişiye baktım. Gözlerinde ufak bir korku vardı. Sütlü çikolata rengi gözlerde… Turuncu, düz ve uzun saçlarını savurdu kırmızı-sarı kazağının üstüne.
“Özür dilerim, Helen,” adımı biliyordu. “ah, tanışıyor muyduk?” kız gülümsedi. “Seni herkes tanıyor… F-, yani, çok methettiler seni tanışmamız ne kadar güzel öyle değil mi?” F? A dur biraz… Fajtor?
“Fajtor ile arkadaşsınız değil mi?” kız başıyla onayladı.
“Evet, ben Cerise, Ares Kulübesindenim. Yaşıtlarımın hemen hemen hepsini tanıyorum.” Vay be…
“Şey seninle biraz konuşalım mı? Benim masamda?” gözleri büyüdü kızın.
“Ama… Yasak…”
“Kheiron’a birkaç gün önce sordum. Görevde yanıma almak istediğim kişilerle masaya oturma haklarım var. Toplam 3 tane. Birini seninle harcamak istiyorum…” kız mutlu olmuştu.
“Pekâlâ, madem öyle diyorsun, öyle olsun.” Koluma giren Cerise ile Açık Büfeden yemek aldık. Ben yine lazanya almıştım. Cerise ise kadınbudu doldurmuştu tabağına. Masama geçip karşılıklı oturduk. Kadehlerimize birer vişne kola söyledikten sonra konuya girdim.
“Cerise, Fajtor’u yakından tanıdığını düşünüyorum. Bana onu biraz anlatır mısın?”
Gözleri birden ışıl ışıl olmuştu kızın. “Fajtor Bianco, görüp görebileceğin en yetenekli insan o, aslen babası Hephaestus değil ama demir işlerinden o kadar iyi anlıyor ki Kheiron onu Hephaestus kulübesine koydu. Tabii Hephaestus önce izin verdi.”
“Peki, neden yeşil kamp tişörtü giyiyor?” gözleri buğulandı, çikolata akıyordu sanki gözlerinden.
“Fajtor, yarı satir yarı melez… Babası satir, annesi Tanrı… En güçlü melez odur. Atlas’ın sırtlandığı dünyayı taşıyabilecek bir güce sahiptir. Kamp yöneticisi bile tolerans gösterir ona, çok iyi biridir, çok merhametli, çok güçlü, çok karizmatik, çok neşeli, eğlenceli biridir… Çok sevimlidir, kimseyi kırmak istemez. O…” sustu Cerise birden. Arkamı döndüm. Fajtor ve Cher geçiyordu. Daha doğrusu Cher Dean’ın koluna girmişti, Fajtor da onların ardından gidiyordu. “O… Cher Mois’e âşık…” Bir damla çikolata aktı gözünden güzel kızın. Yanımdaki peçetelikten bir peçete alıp uzattım.
“Sen de onu seviyorsun değil mi Cerise?” kız kafasını yukarı aşağı salladı. “Herkesten daha çok be Helen,” anlıyordum onu.
“Bak Cerise, birini seviyorsan asla vazgeçme, Cher onun farkında değil, hadi olsa bile bence Cher’in başka gözdeleri var. Hem sen hiç onunla konuştun mu? O senin nasıl bir arkadaşın? O sana karşı neler hissediyor?” “Ne hissettiğinin bir önemi yok, zaten beni asla sevmez, sevemez…” “Nedenmiş o?” “Benim kahrolası babam Ares, onun satir babası Jean’ı öldürdü. Fajtor daha 7 yaşındaydı. Kampta öğrendim ben de babamın bir satiri öldürdüğünü… Sonra Fajtor geldi kampa… O an yanına gittim, yardımcı oldum, en iyi dostuydum ta ki Clarisse ona bu gerçeği söyleyene kadar…” bir çikolata daha… Sormadan edemedim.
“Cerise gözünden çikolata akıyor! Neden?”
“babama yaptığım lanet yüzünden… Gözleri artık nereye bakarsa baksın kıpkırmızı olacak… İsteyerek yaptım… Babam da bana bu cezayı verdi. Gözlerimin rengi kaybolana kadar, her ağladığımda gözümden çikolata akacak… Bu da beni çok güçlü bir kız yaptı. Sadece Fajtor söz konusu olunca ağlıyorum.” Vay anasını! Kıza bak be!
“Şu Clarisse kimin nesi?” gülümsedi. Çikolataları elinin tersiyle silip yaladı.
Lezzetliymiş… Şey, Clarisse Ares Kulübesinin başkanı. Ona her derdimizi anlatmamız söylendi. Ben de bunu anlattım. O da babama bir lanet göndermemin akıllıca olduğunu söyledi. Ve ben laneti gönderdikten sonra Fajtor durumu öğrendi. Clarisse gerçek anlamda bir ucube!”elini yumruk yapıp masaya vurdu. Vurduğu yer bir oyuk gibi içeri batmıştı.
“Ah, çok affedersin isteyerek olmadı bu! Bu çok sinir bozucu bir güç…”
“Bir dakika nasıl bir güçmüş bu?” gülümsedi.
“Bu kampta erkek olmayıp da bu kadar güçlü olan tek kız benim… Vurdum mu inletirim. Kodum mu oturturum Çok Mutlu” kız gülmeye başlamıştı. Çok güzel ve şirin biriydi. İçli ve korkusuz, her şeye rağmen ağlamıyordu. Çok ama çok güçlüydü Cerise.
“Peki… Angelo Scudo? Hermes Kulübesinden…” bana şaşkın gözlerle baktı.
“Heleeeeen, sana inanmıyorum! O ateş pahasından mı hoşlanıyorsun! O tam bir ateş pahası! Kızıııım o çocuğun peşinde kampın bütün gözdeleri var! En son Kim ile çıkıyordu! O kız varya buraya gelmeden önce top modeldi! Ve onu reddetti! Sana inanamıyorum ya!” bu çok hızlı gelmişti doğrusu.
“Doğrusu ben ondan hoşlanmıyorum, yani hoş biri ama sürekli etrafımda ben de nasıl biridir diye sorayım demiştim…”
“Ne!? O seksi parça senin peşinde mi koşuyor? Oha… Kızıııım ne dediğinin farkında mısın? Çocuk seni gözüne kestirmiş… Dur bir dakika… Şu Angelo’nun yeni gözdesi, Kim ile ayrılmasına sebep olan kız… O sen misin? Tüm hafta Kimberly bütün kulübeleri dolaşıp tek tek hepimize kan kustu. Ve yemekhanedeki olayı o yüzden başlatmış! Kızım bir şey söyleyeyim mi sana?” hala şoktaydım.
“Ne!? Yani, söyle…”
“O çocuk güzel bir surat ve harika bir vücudun bir arada bulunduğu bir birleşim harikası, Gece Evi Serisindeki Eric Night gibi! Ve son bomba! Bu Eric sana vurgun!”
“Saçmalama lütfen Cerise,”suratım kızarmıştı. Ben Angelo ile… Yani Endymion…
“Ne kadar şanslısın be! Angelo Scudo bu kampın en seksi parçasıdır, güzellik…”
Yanımızdan geçen Cher söze girdi. Masaya oturduğunun farkında bile olmadan.
“Boş versene, o bütün gezegenin en seksi parçası!”
“Şu çocuğa ‘seksi’ demekten vazgeçin! Kheiron buraya bakıyor!”diye çıkıştım. Suratım kıpkırmızı bir halde lazanyama döndüm.
“Selam kızlar,” bu ses…
“Merhaba Angelo,”dedi Cerise ve Cher.
“Helen? Sen iyi misin?” ben kafamı kaldırıp cevap verene kadar Cher araya girmişti bile.
“evet, çok iyi, sesini duydu daha iyi oldu…” Cher’in koluna sert bir yumruk attı Cerise. Hem benim için hem de kendi için, bu kızı sevdim.
“öyle mi Helen?”
“Of, Cher işte saçmalıyor, iyiyim ben Angelo, ya sen?”
“Çok iyi, seni gördüm daha iyi oldum.” Ah tanrılarım! Çocuğun suratına bile bakamıyordum. Zorla kafamı kaldırıp Angelo’nun yüzüne baktım. Kızlar haklıydı.

“güzel bir surat ve harika bir vücudun bir arada bulunduğu bir birleşim…”

Siyah dalgalı saçları suratını kısmi olarak örtüyordu. O gözler… Endymion’un gözleri gibiydi. Hazar Denizinden bile güzeldi. Sanki Hazar ve Amazonlar birleşmiş bu çocuğun gözlerini oluşturmuşlardı. Bu surat bu gözler bu saçlar… Ah bana neler oluyor! Endymion! Sandalyemi geri iterek kalktım masadan. Ama kalkmamla oturmam bir oldu. Fajtor gelmişti masaya. O gelince mecburen oturdum.
“Bak Helen sana bir ayna getirdim. Burada kendine pek bakamıyorsun…”
“Sağ ol Faj,” aynayı elime aldım. Sarı saçlarım bukle bukle omuzlarıma dökülüyordu. Kusursuz yüzüm bembeyazdı. Mavi gözlerim ışıldıyordu. Yanaklarım hafif pembeleşmişti. Simsiyah kirpiklerim suratıma can katıyordu. Bu kız yaşıyor diyordu.
“Kendi güzelliğini görünce şoka uğradı sanırım…”dedi Angelo gülümseyerek.
“Ben artık kalkayım, afiyet olsun, Percy ile konuşmam gerekiyor da,” Angelo’nun suratı asıldı.
Percy Jackson değil mi?”
“Evet,”
“O şu an sevgilisinin yanında Helen, rahatsız etme istersen, Annabeth Chase sevgilisi biliyorsundur.”
“Evet Angelo biliyorum,” gözlerini kısarak baktı bana. Sonra da gülümsedi.
“Görüşürüz sonra…”
“şey madem neredeler onu da söyle,” Angelo hayal kırıklığı dolu bir bakışla beni süzdü.
“Uzun bir eşofman giysen iyi olur,”dedi şortuma bakarak. “Zeus yumruğuna tırmanacaklardı. Hava serin…”
“Peki, sağ ol Ang, arkadaşlar ben yarım saat sonra gelirim, sizinle atış sahasında buluşalım. Olur, mu?” hepsi kafasını salladı. Hızla çıkıp kulübeme gittim. Altıma blucinimi giyecektim ama Ang beni görürse eğer ona itaat ettiğimi düşünür diye giymedim. Kulübeme geldiğim aynı hızla Zeus Yumruğuna çıktım. Ortalıkta kimsecikler yoktu. Yine aynı hızla kampa indim. Atış sahasına ve antrenman sahasına baktım. Eğlenmek için Paint-ball oynayan bir grup gördüm. Sarışın bir kız ve siyah saçlı uzun boylu bir çocuk… Hemen yanlarına gittim. Percy’nin omzuna dokundum.
“Hey Helen! Sen de mi oynayacaksın yoksa?” gülümsedim.
“Hayır, Percy, ben-”
“Sen Helen Grace misin?” Sarışın kız başında turuncu bir bandana ve altındaki boyalı bluciniyle beni süzüyordu. Gözlerime baktı, gri gözleri donuk ve dehşet derecede güzeldi.
“Evet, o benim, sen de Annabeth olmalısın.”
“Evet, Percy senden oldukça çok bahsetti. Seni uzaktan da tanıyabiliyorum. O derece yani… Sen benim Annabeth olduğumu nereden anladın? Her şeyde olduğu gibi yine baban mı yardım etti? Baban mı kulağına fısıldadı?”dedi imalı bir şekilde. Percy’den bana ne? Ayrıca Zeus hakkında böyle konuşamaz…
“Hayır,”dedim gülerek “Konuşmandan anladım… Herkes bana seni anlattı da… Çok ve boş konuşuyormuşsun… Annen gibi… Boş konuşmaların Tanrıçası Athena’ydı değil mi?” kız öfkeyle bana baktı.
“Sen ne cüretle Athena’nın adını ağzına alırsın!”
“Sana ne hacet Zeus’un adını ağzına almak!?”
“Erre es koragas!”
“Yiyorsa düzgün söyle!”
“Kuzgunlar alsın canını!” Maia’yı çağırdım.
“Q nufga Maia!” O da kendi silahını çağırdı.
“Q nufga ilaheyi bronqza!” Savaş alanında olduğumuzdan kimse kızamazdı.
Eline ilahi bronz hançeri geldi. Sinsice gülümsedi ve bir şeyler mırıldandı. Eline hızla bir şey geldi ve o anda ortadan kayboldu. Bunu duymuştum. Görünmezlik şapkası… Hemen bir büyü yaptım.
“İşager aşager koma toma!” Koruyucu kalkan beni yerden yükseltti. Elime asamı aldım.
“Pombarba Redq!” başından aşağıya kırmızı boya döküldü kızın.
“Hay Styx!”diye küfretti.
“Senin gibi bir bilgelik tanrıçasının kızının ağzına hiç yakıştıramadım cık cık cık!”
Bana atlayacak gibiydi.
“Ha bu arada… Sanırım bir örümcek ağının üzerindesin,” çığlık atmaya başladı kız. Percy’nin kucağına atladı ve hançerini yere düşürdü. Hançerini elime çağırdım. Aşağıya indim.
Bana sataşma…” Ve bu kavgadan sonra uzun uzun konuştuk. Ve nasıl olduysa çok iyi anlaşır hale gelmiştik. Bunu nasıl başardık bilmiyorum. Ama artık çok iyi anlaşıyorduk…

İşte Annabeth ve Cerise ile bu şekilde tanıştım…

“Geliyor musun Helen?”diye sordu Angelo.
“Ah, tamam, geliyorum. Sadece biraz başım döndü.” Elimi tuttu.
“Dur yardım edeyim,” suratım yine pembeleşiyordu.



I'm the bone of my sword.


En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
06 Mar 2011 15:35
MrsHeroin
Anime Fan
Anime Fan



Yaş: 25
Kayıt: 09 Şub 2011
Mesajlar: 326
Nerden: Zamanın durduğu animelerin içinden..
Teşekkür: 139

Durumu: Çevrimdışı

MrsHeroin
Anime Fan
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek
Alıntıyla Cevap Gönder
ohaa Çok Mutlu süper olmuuuuuuuuuuş Çok Mutlu Endymion Angelo çıkıyomuş bide xDDDD ehehe Çok Mutlu

neyse uzun lafın kısası süperdi Çok Mutlu yeni bölümü bekliyorum Hayranlık Besliyor



Döndüüüm ^^


by me~




| Otaku Sisterhood | sailor chibi chibi moon | Neo-Queen Serenity | MrsHeroin |


Kardeşlik imzası Neo-chanımdan~


En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
07 Mar 2011 15:56
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~

Athena
Üye
Üye



Yaş: 29
Kayıt: 16 Nis 2010
Mesajlar: 92
Cinsiyet: Kız
Nerden: Olimpos'tan
Teşekkür: 25

Durumu: Çevrimdışı

Athena
Üye
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek
Alıntıyla Cevap Gönder
Süper bir bölümdü. Umarım Angelo Endymionun yerini almaya çalışmaz Çok Mutlu
Yeni bölümü merakla bekliyorum.



Hep düşünürdüm geçmişimi geleceğimi.
Ama asıl sır hatırlamadıklarımda gizli.
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
07 Mar 2011 22:43
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~

Daisy~
Biri Beni Durdursun
Biri Beni Durdursun



Yaş: 27
Kayıt: 07 Eyl 2010
Mesajlar: 977
Cinsiyet: Kız
Nerden: Tohsaka Malikanesi'nden
Teşekkür: 402

Durumu: Çevrimdışı

Daisy~
Biri Beni Durdursun
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek
Alıntıyla Cevap Gönder
22. Bölüm

“4 yolcu alacaksın yolculuğunda yanına,
Gerekir bir yarı-satir mecburen sana…

Athena’nın kızı gösterecek yolunu,
Birisi maalesef bulacak sonunu…

Hazar gözlü olacak kahraman,
Boynuz takacak yeni akran…

Kayıp olan adada bulunacak,
İkisinin yaşamına son verecek…

Ateş, güç ve hüzün…”

Kheiron’a tüm satırları tek tek söyledim. Kheiron gülümsedi.
“Bu çok bariz… Yanına Percy, Annabeth, Clarisse ve Kıvırcık’ı alacaksın.”dedi hızla. Benim öyle düşünmediğimi bilerek. Bütün kampı yuvarlak masanın etrafına toplamıştı. Beni kahinin yanına götürmüştü. Kahin bana görev iznini vermişti. Bu satırları söyleyip yollamıştı beni. Ama bu satırlar başka bir şey söylüyordu. Kheiron anlamıştı ama toylarla beni göndermek istemiyordu.
“Hayır Kheiron yanıma onları almayacağım!” büyük bir “Aaaa…”sesi çıktı kalabalıktan.
“Yarı-satir diyor, boynuz takacak diyor! Fajtor Bianco! Seni seçtim!” Fajtor gülerek öne çıktı.
“Athena’nın kızı! Cher Mois!” Cher şaşkınlıkla yanıma geldi.
“Güç ve ateş! Ares’in kızı! Cerise Noble!” Cerise Fajtor’un yanına geçti.
“Hazar gözlü olacak kahraman! Hermes’in oğlu! Angelo Scudo!” Angelo kızların elinden zorla kurtulmuştu.
Dördü de yanıma gelmişti. Onlara atış sahasında söylemiştim onları seçeceğimi ama Cher beni dikkate almamıştı. Şimdi ise şaşkınlıkla ve biraz da gururla karşımdaydı. Fajtor Cerise’e sarılmıştı mutluluktan, eh, Cerise’in de pek bir itirazı yoktu. Angelo bana sarılmak için yanıma gelirken kalabalığın arasına karıştım. Dean ve Annie tartışıyorlardı.
“Hayır, sen küçüksün seni seçmez zaten! Peki ben?”
“Sus be! Asıl beni almalıydı yanına! Helen!” beni görmüştü Annie.
“Neden bizi seçmedin!?”
“Annie, yaşın daha çok küçük ve daha çok toysun, bana yardımcı olamazsın… Dean, kahini duydun, Athena kızı dedi…”
“Peki,”dedi Dean. “Cher Mois’e iyi bak olur mu?” şaşkınlığım artmıştı.
“Cher mi? Onu seviyor musun?” Dean kaşları havada bir bakış attı bana.
“Biz çıkıyoruz Helen!” oha…
“Yuh! Sana inanmıyorum!” gülümsedi.
“başta sadece arkadaştık sonradan onu sevdiğimi fark ettim…”
“bak sana söz veremem Dean… Cher’in başına her şey gelebilir. Kehaneti duydun… Birimiz ölecek…” Dean sinirle kalabalığın arasına karıştı. Gittiği yöne baktığımda Angelo’yu gördüm. Hemen İlerleyerek Percy ve Annabeth’i buldum.
“Bu göreve gelmek isterdik Helen,”dedi Annabeth hüzünle.
“Üzgünüm ama Cher gelmeliydi.”
“Bize söylemediğin bir dize var değil mi?”dedi Percy tek kaşı havada. Olamaz!
“Ne alakası var?”
“Athena’nın kızı pekala da Annabeth olabilirdi. Ya da Hazar gözlü ben olabilirdim. Gücenmedim ama bir şeyleri atlıyorsun sanırım…” yakalanmıştım.
“Bak Percy, sizi de yanımda getirmek isterdim ama kehanet buna izin vermiyor. Kaderimde yazılı olanı yaşamam gerek… Lütfen anla beni… Lütfen…” Percy başını anlayışla salladı.
“Kehanetin son kısmını söyle, hadi…” boğazımı temizledim ve son kısmı söyledim.
“Bulduğunun ölümüyle solacak yüzün,
Yeni, alacak eskinin yerini,
Toylar sımsıkı tutacak elini…” dedim kâhinin sesini aktararak. “Yani toyları almam gerekiyor, asıl kahramanları değil. Anlayın beni,” Annabeth elimi tuttu.
“Seni anlıyorum Helen, sorun değil, biz zaten Titan avına çıkacaktık. Gerçekten sorun değil…” Annabeth’in elini sıktım avucumun içine alarak.
“Anlayacağınızı biliyordum. Gerçekten mükemmel dostlarsınız…”diyerek Annabeth’e sarıldım. Uzunca bir süre sarıldıktan sonra Percy’ye döndüm. Kollarını açmış beni bekliyordu. Ona da sarıldım sıkıca. Deniz kokan tuzlu kokusunu içime çektim. Onları gerçekten özleyecektim. Uzaktan bana seslenen Fajtor’u duydum.
“Heleeeeen!” Percy ve Annabeth’e veda edip Fajtor’u buldum. Telaşla beni arıyordu.
“Sorun ne?” kirli sakallarıyla oynayarak yanıtladı beni.
“Hemen kampı terk etmemiz gerekiyor! Kampe geliyor kampa! Kronos gözüne seni kestirmiş! Tüm melezlerden daha güçlü olduğun için seni yanına istiyor Helen! Çabuk kaçmalıyız!” kaşlarımı çattım. Bir bebek gibi kaçmayacaktım onlardan. Bu ne cüret? Ben bir melezim! Savaş için doğmuşum ben!
“Kaçmıyorum ulan! Kimse gelsin o Kampe! Alayına karşı koyuyorum be!” Fajtor kocaman açılmış gözleriyle süzdü beni.
“Özür dilerim Helen! Affet beni ne olur?”
“Ne için?” beni bacaklarımdan tutarak omzunun hizasında yukarı kaldırarak oturttu.
“İndir beni Faj!”
“Olmaz Helen! Birini daha o titanın merhametine bırakamam! Luke buraya geliyormuş Kampeyle!” Ah!
“Ondan korkmuyorum! Hem hazır değiliz ki!” gözlerini devirdi.
“Sihir yapabilirsin değil mi?” o da haklıydı.
“Ama yemek yapamam! Gamp’ın Temel Kanunlarından 5. Maddeye göre yoktan yemek var edemem!”
“Onu biz hallederiz! Hadi!”
“Bu sefer de ben üzgünüm Faj!” Sırtına Maia’yı batırdım. Maia batırıldığında uyutucu bir zehir salgılıyordu. Faj yere düşünce ben de yere kapaklandım. Bacağım kanıyordu. Üzerindeki ince yeleği yırtarak bacağıma bağladım. Hızla kamp alanının ortasına geçtim. Devasa bir Medusa’ya benzeyen yaratık kampın ortasındaydı. Yanında sarışın siyah takım elbiseli biri vardı. Kalabalığı yararak en öne geçtim.
“… Eğer bir adım daha atarsan, yemin ederim ki seni alnının çatından vururum Luke Castellan!” sarışın sadece güldü.
“Emin ol ki Kheiron, eskiden daha korkunçtun. Şimdi güç ben de! Bütün tanrılar yok olacak! Sen de! Bu rezil işe yaramaz melezlerin de! Şimdi Helen Grace! Zeus’un kızı! Bize katıl ve yaşa seni çirkin ucube! Yoksa ölüm bu kampı yutacak!” bir adım öne çıktım.
“Valla bu kampı ölüm mü yutar bilmem ama seni yutan sülük çoktan mideye indirmiş…” Luke denen adamın gözleri büyüdü adeta. Arkamdan birinin ‘ben sana uzun giy demedim mi’ diyişini duyuyordum. Angelo…
“Evet! Karşındayım, yiyorsa, erkeksen saldır bana! Hadi ne duruyorsun? Saldırsana! Yemiyor değil mi?” bana yaklaştı Luke. Maia’yı elimde sallama başladım. Bir adım öteme geldi Luke.
“Kronos titana bildireceğim, gücünü çektikten sonra seni bana ayırsın.”elini yüzümde gezdirdi. Tam Maia ile saldıracaktım ki arkamdan bir siluet geçip Luke’u yere indirdi.
“Dokunma!” bu… Angelo? Luke sinirle yerden kalktı. Silahını çekti. Ön kısmı ilahi bronzdan arka kısmıysa insani metalden yapılmış bir kılıcı vardı. Bunu duymuştum. Adı… Adı… Hah! Hatırladım, adı Arkadan Bıçaklayandı…
“Çek o pis patilerini üzerimden pis melez!”
“En son hatırladığım kadarıyla sen de bir melezsin!” Luke toprağa tükürerek lanet okudu.
“Ben buraya ait değilim! Ben saf bir kana sahibim. Ben safım…”
“Hee, saf olduğun belli! Beyin denen şey yok ki!” Luke silahıyla Angelo’ya saldırdı. 1, 2, 3… derken Angelo bütün saldırılarını atlattı Luke’un. Angelo’yu daha önce hiç savaşırken görmemiştim. Elindeki bronz kılıcı artistik hareketlerle çeviriyor, zayıf bölgelere hamle yapıyordu. Derken Luke elindeki bir taşla Angelo’nun arkasındaki ağacı vurdu. Ağaç dikenli yapraklarıyla sardı tüm vücudunu. Ve önüne bir diken daha gelmişti. Eğer bir kahramanlık yapmaya çalışırsa yüzü tamamen çizilecekti. Hemen Maia’yı kapıp saldırıya giriştim. Kılıcının her iki tarafını da mükemmel kullanıyordu. Ama yemiyordu. Aynı taşı meydana çıkardı. Ama benim Maia’m var… Sadece iki adım daha yaklaşsın… İşte o zaman onu kapana ben kıstıracağım. Bir anda etrafıma baktım. Herkes bir savaş içerisindeydi. Biz Luke’a dalınca millet de Kampe’ye dalmıştı. Luke bir adım attı. Kımıldamıyordum, korkmuş gibi geri çekiliyordum. Tam o anda, Luke bir adım daha atacakken Angelo kımıldamaya karar verdi. Yüzünü diken çizmişti. Kan içindeydi ama o haliyle bile beni korumak için öne atılıyordu.
“Ang dur! Dur!” Kılıcını çekip öne doğru atıldı. Luke bu saldırıyı beklemiyordu, Angelo’nun kılıç darbesiyle kolu kan içinde kaldı. İçinde yeşil parıltılar olan kanının damladığı yer çürümeye ve yok olmaya başladı. Luke’un koruyucusu Kampe savaşını bırakıp efendisinin yanına geldi. Onu sırtına koydu.
“Kalıp zarar görmemeli, SENİNLE sonra hesaplaşacağız Grace!”


I'm the bone of my sword.


En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
08 Mar 2011 22:23
DarChi
Venüs Savaşçısı
Venüs Savaşçısı



Yaş: 26
Kayıt: 15 Ekm 2010
Mesajlar: 1,069
Teşekkür: 261

Durumu: Çevrimdışı

DarChi
Venüs Savaşçısı
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek
Alıntıyla Cevap Gönder
Vay Anasını *-*
İki Bölüm Birdeeen Zarif
Öteki bölüm Neydi Öyle Çok Mutlu
Angelo = Eric Night valla Eric değil ama Stark desek doğru olur Dil Çıkartıyor
Tabi Bir Şekilde de Haklısın Çok Mutlu
Ben Cidden Ellimilyon gelsin istemiyorum Angelo Kalsın yahu Madde
Alınmayın ama Angelo Ellimilyondan Daha iyi Hayranlık Besliyor

Ang Ne yaptın adamım Şaşırmış Durumda
Kız Birşey planlamıştı Ya ama naparsın sevgi ile hareket ediyordu Kayan Gözler
Kız Ben Gaza Geldim Silelim Ellimilyon'u da Angeloyu Alalım Çok Mutlu

Devam et Devam *-*




O çok tatlı.♥

Spoiler:
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
09 Mar 2011 1:14
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~

MrsHeroin
Anime Fan
Anime Fan



Yaş: 25
Kayıt: 09 Şub 2011
Mesajlar: 326
Nerden: Zamanın durduğu animelerin içinden..
Teşekkür: 139

Durumu: Çevrimdışı

MrsHeroin
Anime Fan
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek
Alıntıyla Cevap Gönder
bırakın şu Ellimilyonu yaa bak angelo ne kadan mikemmel biri Hayranlık Besliyor
bence unutsun ellimilyonu xD Angeloya aşık olsun mutlu mesut
yaşasınlar işte xD ne istiyosunuz Helenden Hayranlık Besliyor kız bir türlü mutluluğa
kavuşamadı ...



Döndüüüm ^^


by me~




| Otaku Sisterhood | sailor chibi chibi moon | Neo-Queen Serenity | MrsHeroin |


Kardeşlik imzası Neo-chanımdan~


En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
09 Mar 2011 12:57
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~

Daisy~
Biri Beni Durdursun
Biri Beni Durdursun



Yaş: 27
Kayıt: 07 Eyl 2010
Mesajlar: 977
Cinsiyet: Kız
Nerden: Tohsaka Malikanesi'nden
Teşekkür: 402

Durumu: Çevrimdışı

Daisy~
Biri Beni Durdursun
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek
Alıntıyla Cevap Gönder
Eveeet, biliyorum uzun zamandır yeni bölüm yazamadım.. Başka bi proje üzerinde çalışıyordum.. Venüs'e de çok fazla uğrayamadım zaten..
Şimdi yeni bölüm isteyenleri bir göreyim duruma göre yeni bölümü atarım (:



I'm the bone of my sword.


En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
08 Nis 2011 22:25
 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 16, 17, 18 ... 20, 21, 22, Sonraki
17. sayfa (Toplam 22 sayfa) [ 330 mesaj ]  

 
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız