Saf Dilek (Bittii... ^^ )
Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 20, 21, 22, Sonraki

Sailor Moon Forum -> Fanart ve Fanfic
 

Fanfıcım nasıl???
Tamamen mukemmel, boyle devam et, cok bekletme bızı :D
66%
 66%  [ 8 ]
sadece guzel dıyebılırım
25%
 25%  [ 3 ]
Tam anlamıyla berbat sen de buna fanfıc dıyosan bılemıyorum yanı :(
8%
 8%  [ 1 ]
Acıkcası bastan guzeldı ama sonradan sacmalamaya basladın, daha cok sailor moon ıstıyorum...
0%
 0%  [ 0 ]
Okuyorum ve bayılıyorum ancan yorum yazmıyorummmm
0%
 0%  [ 0 ]
Toplam Oylar : 12

Yazar
Mesaj
*rol tanrısı*
Güzelliğin Savaşçısı
Güzelliğin Savaşçısı



Kayıt: 07 Tem 2010
Mesajlar: 1,389
Nerden: Eled Wethrin [gölgeli dağlar]
Teşekkür: 341

Durumu: Çevrimdışı

*rol tanrısı*
Güzelliğin Savaşçısı
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek (My Sailor Moon)
Alıntıyla Cevap Gönder
Çok güzel olmuş devammm Gülücük Dağıtıyor ...

[central] [/central]
[central][/central]

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
12 Eyl 2010 20:48
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~

Daisy~
Biri Beni Durdursun
Biri Beni Durdursun



Yaş: 27
Kayıt: 07 Eyl 2010
Mesajlar: 977
Cinsiyet: Kız
Nerden: Tohsaka Malikanesi'nden
Teşekkür: 402

Durumu: Çevrimdışı

Daisy~
Biri Beni Durdursun
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek (My Sailor Moon)
Alıntıyla Cevap Gönder
Eveeeet, önümüzdeki hafta sonu giremeyeceğim.. Malum okullar açılcak hazırlıklar felan.. O yüzden ben de hafta sonu için yazdığım 2 bölümü şimdi vereceğim.. Çok Mutlu
İyi okumalar dilerim..

3. Bölüm

“TAK!”
Perdeyi sıyırıp cama baktım.
“Aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa!” Siyah kedi kendini cama fırlatmıştı. Camın üstünde ezilmiş silueti görülüyordu. Hemen pencereyi açtım. Kediyi camımdan kazıdım resmen. Bir gözü şişmiş gibiydi buna rağmen bana dik dik bakıyordu. Sanki ben ona camıma atla demişim gibi!
“Ayber?” Kim dedi?
“Kim dedi onu?” sessizlik hakimdi odaya.
“Ayber sen misin?” kim konuştu?
“Benim de sen kimsin?” odada gizemli bir ses yankılandı. Odada kimse yok… Tabii…
“Kedicik!? Sen mi konuştun?” kedinin dudakları kımıldandı.
“Ayber misin sen?”
“Evet, Peri Ayber.”
“Ayber; Ay meyvesi… O sensin!” Ne diyor bu kedi?
“Buyur?”
“Ben… Senin Japonya da olman gerekmiyor muydu?”
“Nedenmiş o?”
“Çünkü saray Dünya üzerindeki Tokyo’da,”
“Anlamadım?”
“Neyse boş ver… Türkiye’de güzel yer. Hem diğerleri de burada olmalı…”
“Ne diyorsun sen be? Ne burda ve sen nasıl Türkçe konuşuyorsun?”
“Aslında Japonca ve İngilizce biliyorum ama burada kaldığım 11 ay sayesinde çat pat Türkçe konuşabiliyorum.”
“Hmm. Adın ne bakayım senin?”
“Princess Luna.”
“Princess… Prenses mi?” Gülmeye başladım bir kedi nasıl prenses olabilir?
“Lütfen kabalığı kes!”dedi zarif bir şekilde.
“Ben kaba biri değilim!” kafamı yavaşça sağa çevirip zarif olduğumu gösterecektim ama bu da işe yaramadı. Gözümü kapatıp kafamı sağa çevirdiğimde pencereyle çatışmış oldum. Luna patisini ağzına götürerek güldü.
“Komiksin…”
“Acaba hangimizin gözü şiş? Dur biliyorum; senin!”
“Ne!?” pencereden yansıyan aksini gördü.
“Başıma bu da mı gelecekti?” Bu sefer gülme sırası bendeydi.
“Hahahahahahahahaha!! Son gülen iyi güler!!”
Başımdan aşağı bir su döktü üstüme.
“Sen ne halt-”
“Sus!” birden su parıldadı ve havada bir ay işareti belirdi. Luna’nın gözleri parıldadı. Sevinmişti sanırım…
“Sailor Moon…” anlamsızca baktığımı görünce çevirdi.
“Ay Savaşçısı! Sen Ay Savaşçısısın!”
“Hayatta inanmam deeeermişim (: Eee? Hani benim elbiselerim? Prensim nerde?”
“Şimdi ellerini çapraz olarak havaya kaldır. Ve ‘Ayın Dilek Gücü Harekete Geç!’diye bağır. Hadisene!” Ellerimi yumruk olarak kaldırdım.
“Hayır, hayır ellerini açacaksın!” Ellerimi açık vaziyette kaldırdım.
“Öhhöm…” gözlerini devirdi. Ve zıpladı o yere inmeden söyledim.
“Ayın Dilek Gücü Harekete Geç!”

Birden üstümdeki kıyafetler gitti. Kendimi çıplak gibi hissetmeye başladım. Sonra pembe bir morfix bedenimi bir mayo gibi sardı. Ellerimi istemsizce kaldırdım. Gözlerimin önünde parmaklarım uzadı ve güzelleşti bakımlı bir el oldu. Üzerine de bir eldiven geçti. Bembeyazdı. Dirseğime kadar geliyordu ve ışıl ışıl ışıldıyordu. Ayaklarım da tıpkı kollarım gibi istemsizce kımıldandı. Ayaklarımın şeklinin değiştiğini hissedebiliyordum. Ayaklarımın üstüne kıpkırmızı bir çizme geldi aniden. Üzerimdeki o pembe mayodan bir broş çıktı. Broşun kulakçıklarındansa kocaman bir kurdele… Pembe mayo beyazlaştı ve kısacık bir etek çıktı. Birden iki büklüm oldum ve sıçradım. Yana perçem olan saçlarım şimdi ortadan ayrılmış buklelerdi. İki yandan toplanmış saçlarım uzadı ve baş kısımlarına yumrular geldi. Alnımdaki sivilceler yok oldu (burnumdakiler de). Saçlarım havalandı ve alnım tamamen açıldı. Alnımın tam ortasında ekvatordan basık bir elips geldi. Değerli bir taş gibiydi. Etrafına altın bir kaplama geldi. Kulaklarıma küpe, boynuma kolye ve saçımın üstüne kanatlar geldi. Dudaklarımdan hızla bir şey geçti. Rujdu sanırsam… Kirpiklerim uzadı ve gözlerimin önüne bir maske düştü. Ellerim ve kollarım istemsizce hareket etti: Sağ elim “iki” yaparak gözümün önüne, sol elimse belime gitti.

Ve tekrar odama döndüm Luna daha yeni yere iniyordu. Bir saniyeden bile az sürmüştüm demek ki… Odamdaki boy aynasına baktım. Kendimden tamamen farklı bir kıza dönüşmüştüm.
Luna’ya döndüm.



“Ne? Bana ne yaptın sen? Bu ne? Bu kıyafetler de nesi? Denizci gibi oldum!” Kulaklarımda bir ses çınlıyordu.
“İMDAAAAAAAAAAT!!!!!!!!!!!”
“Gözlüklerine bak!” dedi Luna. Maskemi taktım ve gördüm. Bizim okuldaki bir kızdı üzerinde hala forması vardı. Kuyumcudan bir şey alıyor gibiydi. Önünde de bir canavar vardı.
“Onu kurtarmalıyım! Hadi gidelim!” gitmeyi istememle gitmem bir oldu.
Yerde birçok insan yatıyordu. Ölü gibi mosmordular. Canavar kızı öldürecekti. Birşeyler yapmalıydım.
“Orda dur!” canavarın başı arkasına döndü. Korkunçtu. Bozuntuya vermedim.
“Sen de kimsin?”dedi canavar sakince.
Sanki ezbere biliyormuş gibi söyledim.
“Ben sevgi ve adaletin savunucusu; Sailor Moon yani Ay Savaşçısıyım.
Kutsal Ay adına seni cezalandıracağım!”
“Şimdi Ay Savaşçısı, Ayın Dilek Ateşi! de.” Ellerim bir silah pozisyonu aldı.(Rei gibi.) Nişan aldım.
“Ayın Dilek Ateşi!” parmaklarımın ucundan kocaman bir alev çıktı ve düşmana döndü. Canavarın bedeni bir mum gibi eridi. Canavar yok olmuştu. Ama yok olmadan önce bağırıyordu. “Efendi Cesur!”diye.
“Basitmiş yahu!”dedim ve Luna’ya döndüm.
“Bu insanlar nasıl iyileşecek?”
“Ayın İyileştirici Tacı Harekete geç!” tacımı çıkarttım ve frizbi gibi fırlattım.
“Ayın İyileştirici Tacı Harekete Geç!” herkes normal renklerine döndü.
“Mükemmel miyim ne?” gülümsedim. Eve döneceğim sırada hafif bir “pop” sesi duydum. Biri omzuma dokunmuştu. Başımı hafifçe çevirip arkama baktım. Sarışın 18 yaşlarında genç bir delikanlı vardı. Acayip yakışıklıydı. Kim olduğunu sormak için ağzımı açacakken beni omzumdan tuttuğu gibi duvara fırlattı. Sırtımın içine çivi geçmiş gibiydi. Canım acıyordu. Luna bana doğru koşuyordu.
“İyi misin? Ay Savaşçısı?” gülümsedim.
“Evet, iyiyim.” Duvardan kendimi kaldırdım ve yere düştüm. Gözlerim kapanıyordu.
“Luna?” Gözlerimin son gördüğü şey siyah bir siluetti.

4. Bölüm
Başım çok ağrıyordu. Patlayacakmış gibi. Kıvrılmış bir yerde yatıyordum. Sıcacık bir yerde… Acaba yatağımda mıyım? Yok, canım, Luna beni o kadar uzağa taşıyamaz. O zaman ben neredeyim? Gözlerimi açtım. Maskem hala gözlerimin üstündeydi. Maskeli bir siluet vardı sanki uçuyorduk ve anladığım kadarıyla beni taşıyordu. Luna gizlenmişti. Göremiyordum onu. Siluet gözlerimi açtığımı fark etti.
“Uyandın mı?” sesi çok güzeldi. Bir yere indi. Karanlık bir yere…
“Evet, sanırım…” ama uyumak istiyorum diyemedim.
“Ayakta durabilecek misin?” aslında hayır lütfen beni taşı!!
“Evet, sanırım…” uzaklaşırken pelerinli biri olduğunu gördüm. Siyah pelerinli ve başında bir şapkası vardı. Cebinden bir gül alıp sarışına attı. Gözlükler görüşümü puslandırıyordu. Çıkarttım.



Havada uçan bir kahramandı o.
“Vaay Canınaaaa… Çok havalı…” Sarışına baktım. Kimdi o? Canavarı hatırladım birden. “Efendi Cesur!” bu o! Bu Cesur olmalı!
“Ayyh!” Luna tırmalamıştı bacağımı. Ben bağırınca da sarışın ve pelerinli bana baktı.
“Aow! Şaşırmış Durumda ”Sarışınla pelerinli bakıştılar ve ikisi de aynı anda bana doğru koştular. Ne yapmalıyım? Sarışın tam beni yakalayacakken hiç yapmadığım bir hareketi yapıp ondan kaçtım. Sanırım ellerimin üstüne iniş yaptım. Sonra da pelerinli yeniden beni kucakladı. Hızla binanın tepesine çıktı.
“Ona saldırmalısın!”
“Ama saldırım onu etkilemeyecektir o çok güçlü görünüyor…”
“Yapabilirsin!” Bana sarıldı. Ve binadan atladı.
“Luna? Luna? Lunaaaaa? Luuuuunaaaaa?”
“Buradayım.”
“Ateşim onu öldürmez! Biliyorum…” düşünceli düşünceli baktı.
“Ayın Su Dileği Serabı!”demelisin.
“Tamam,” Cesur’un ortaya çıkmasını bekleyecektim. Ama buna pek gerek kalmadı. Çünkü o beni bulmuştu.
“Ay Savaşçısı? Ne garip bir isim… Daha orijinali yok muydu?” Ellerim yine kendilerince hareketlendiler; iki elimi göğsümün üstünde çapraz bir şekilde birleştirdim orada bir enerji toplanmaya başladı.
“Ayın Su Dileği Serabı!” toplanan enerjiyi dışarı saldım. Bir sis oturdu. Cesur beni göremiyordu ve aksi gibi ben de onu! Luna’nın sesi geldi.
“Masken!” Maskemi taktım tekrar. Pusluydu felan ama iyi görüyordum bu gözlükle. Cesur’u buldum sonunda. Sis sanırım onu etkilemişti. Öksürüyordu. Şimdi tam zamanıydı.
“Ayın Dilek Ateşi!” Ateş parmaklarımdan çıkıp Cesur’un kalbine vurdu. Bir “pop” sesiyle gitti.
Dizlerimin üstüne düştüm. Bitkin hissediyordum. Başım dönüyordu. Kusabilirdim. İleri geri sallanıyordum. Eğildim. Önümde iki siyah ayakkabı belirdi. Başımı yavaşça kaldırdım. Smokinli biriydi. Bu o! Bu pelerinli! Elini uzattı. Uzanıp elini tuttum. O an onun da hissettiğini düşündüğüm bir şey oldu. Benim elim buz kesti. Onunkiyse kaynadı. Ama elimi bırakmadı. Beni kaldırdı. Normalde uzun olan ben onun yanında kısacık kalıyordum.
“Ben…” bana sarıldı.
“İyisin değil mi?”
“E-evet! Çok iyiyim.” Yüzüne baktım. Maskeliydi o da benim gibi. Maskemi tuttu ve gözlerimin üstünden kaldırdı.
“Gözlerini saklamana gerek yok…”
“Senin de…” güldü. Yüzü çok güzeldi. Birden hareketlendi. Uçacak gibiydi.
“Bekle, kimsin sen?”


“Merhaba, Ay Savaşçısı… Ben Smokinli Şövalye… Seni unutmayacağım Ay Savaşçısı…”

Çocuk karizma! Vay be! Çok yakışıklı! Acaba o kim? Onu tanımak isterim…

Luna etrafta koşuyordu ve ben de bilinçsizce konuşuyordum.



“Çoooooook yakışıklı biri! Kim o? Kim?” Luna bir şeyler söylüyordu.
“Beni Dinle! Gitti bile, Peri!!!” o anda eski halime döndüm. Perçemim ve yumrusuz saçlarıma döndüm. Kıyafetlerim de okul kıyafetime döndü.
“Aferin sana! Şimdi eve nasıl döneceğiz!?”
“Taksi yok mu?”
“Of Luna!!” Ayağa kalktım. Kucağımdan bir şey düştü. Bu bir saatti…


Smokinli Şövalye –

“Biraz uzanmalıyım… Sonra zaten çok işim var…” büyük siyah yatağıma uzandım. Biraz uykuya dalmak iyi gelecektir. Gözlerimin altının morarmasını istemiyorum…
Gözlerimi kapattım. Derin bir uyku için ideal ortamdaydım - sonunda.
“Aaaaah!!!”
“Ay Savaşçısı!!”
Aniden kalktım. Bu da nesi böyle? Zaten aramacı olmak yorucu, şimdi bir de kurtarıcı mı olayım? O kız kimdi? O… O, o olamaz di mi? Ne alaka? Kalktım. Yorgunluktan ölüyorum! Ama o kızı kurtarmalıyım. Hızla giyindim ve camdan aşağıya atladım. Maskemi taktım. Kız bir kuyumcudaydı. Hedefler zaten kuyumcular! Bu kız da mı-? Yok canım, ne alaka?
Hızla binalardan atlayarak kuyumcuya vardım. Sarı saçlı oğlan güzel kızı duvara fırlatmıştı. Acımış olmalı… Kuyumcunun camından içeri girdim.
“Ölümün elimden olacak!” cebimden hemen bir gül çıkarıp fırlattım. Sarı, bana döndü.
“Ne hakla muhteşem dörtlüden Cesur’u vurursun!?”
“Asıl sen ne hakla bu insanları bu hale getirirsin!?” kıza doğru hamle yaptı. O kıza varmadan kızı oradan kaldırmalıydım. Hemen kıza doğru koştum ve onu kucaklayıp başka bir yere götürdüm. Yere indirdim.
“Hamle!” Kızı tekrar kucakladım. Başka bir yere götürüp tekrar bıraktım. Ama olmuyordu. Yılmadan geliyordu. Bir türlü kızı bırakamıyordum. Demek ki kızı sürekli kucağımda tutmalıydım. Kızı tutarken ona saldıramadığımdan sürekli savunmadaydım. O ise saldırıyordu. Amacı neydi bunun? Bu kız önemli birisi miydi? Kıza baktım. Güzel bir kızdı doğrusu. İnce ve hoştu. Yüzünde maskesi olan bir kızdı. Benim gibi… Üzerinde Sailor V ’nin kıyafetlerine benzeyen bir kıyafet vardı. Demek ki o da bir savaşçı…
“GÜM!” arkasına saklandığım cam parçalara ayrıldı. Binanın üst kısmına sıçradım. O sırada kız kıpırdandı. Yavaşça gözlerini kırpıştırdı. Maskeden gözlerinin rengini göremiyordum. Ama gözleri büyük ve renkliydi. Yüzümü ona döndüm.
“Uyandın mı?” yere indik. Karanlık ve loştu.
“Evet, sanırım…” sanırım mı? Komik bir kız… Biraz sarsılmışa benziyordu.
“Ayakta durabilecek misin?” Belinden tutuyordum.
“Evet, sanırım…” Sarı oğlan tehditkâr bir biçimde geliyordu. Ona doğru koştum. Cebimden bir gül alıp ona attım. Hamlemi geri püskürttü. Bu sefer kaçamayacaktı; cebimden sekiz gül çıkartıp attım. Hepsine yakalandı. Yüzüne hiç biri isabet etmedi ne yazık ki…
“Ayyh!” kızın sesini duyunca deliye döndü. Bir süre bana baktı. Sonra koşmaya başladı. Kız şaşkın şaşkın bakıyordu. Sarı ona saldırdı ama kız ters takla atıp ellerinin üstüne indi. O kadar esnek görünüyordu ki… Sarı ıskalamışken kızı tekrar kucakladım. Aslında kucaklamama gerek yoktu. Ama neden öyle yaptım bilemiyorum. Ona bakıp hızla binanın tepesine çıktım. Kucağımdan indirmedim.
“Ona saldırmalısın!” umutsuzdu.
“Ama saldırım onu etkilemeyecektir o çok güçlü görünüyor…” Maskesinin ardından gözleri kederli görünüyordu. Bu galiba onun ilk göreviydi.
“Yapabilirsin!” Ona güven vermek için mi yoksa istediğim için mi yaptım bilmiyorum ama ona sıkıca sarıldım. Sonra da binadan atladım. Amacım eve gidip uyumaktı ama yapamadım. Merak ediyordum. Ya ona bir şey olursa? Bana ne ki? İçim içimi yemeye başlamıştı. Hemen geri döndüm. Sarı oğlan kızı bulmuştu.
“Ay Savaşçısı?” İlginç, adı bu! Sarı gülerek devam etti. “Ne garip bir isim… Daha orijinali yok muydu?” Kız, iki elini göğsünün üstünde çapraz bir şekilde birleştirdi ve bekledi elleri parıldıyordu.
“Ayın Su Dileği Serabı!” diye bağırdı. Etraf birden gözle görülemeyecek kadar kalın bir sisle kaplandı.
“Masken!” dedi biri. Kendi maskemi gözüme oturttum. Ay Savaşçısı sarının yanındaydı. Elini bir silah gibi tutmuştu. Sesi duyuluyordu.
“Ayın Dilek Ateşi!” Ateş parmaklarından çıkıp Sarı’nın kalbine vurdu. Sarı garip bir tozla ortadan kayboldu. Güzel kız dizlerinin üstüne bitkin bir şekilde düştü. İleri geri sallanıyordu. Kusacakmışçasına eğildi. İyi olup olmadığına bakmak için yavaşça önüne indim. Kafasını yavaşça kaldırıp bana baktı. Kibar biri olduğumdan direkt elimi uzattım. Uzanıp elimi tuttu. Normal bir ısıda olan elim kaynamaya başladı. Onun eliyle soğuklaşmıştı. Ellerimizin arasından buhar çıkıyordu. Ama elini bırakmadım. Bırakmak istemedim mi ya da? Tutup onu kaldırdım. Kucağımdayken boyu çok uzun geliyordu. Ayaktayken benden kısa ve biraz kilolu görünüyordu. Hâlbuki onu taşırken hiç zorlanmamıştım. Kuş gibi hafifti. Acaba bana mı kilolu geliyordu?
“Ben…” istemsizce ona sarıldım. İyi gelmişti…
“İyisin değil mi?” diye sordum.
“E-evet! Çok iyiyim.” Yüzüme baktı. İyice inceledi. Acaba gözleri nasıl diye düşünmeden edemiyordum. Maskesini tuttum ve çektim. Masmavi gözleri vardı. Gökyüzü ve denizlerin birleşimi gibi… Parıldıyorlardı. Biraz kızarmıştı.
“Gözlerini saklamana gerek yok…”
“Senin de…” güldüm haklıydı. O da benim maskemi kaldıracak gibiydi. Aniden hareketlendim. Maskemi alacak gibi bakıyordu. Havaya uçtum.
“Bekle, kimsin sen?” gülümsedim.
“Merhaba, Ay Savaşçısı… Ben Smokinli Şövalye…
Seni unutmayacağım Ay Savaşçısı…”



I'm the bone of my sword.


En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
13 Eyl 2010 15:10
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): *rol tanrısı*, ~MìChíRû~

Neo-Queen Serenity
Efsane Üye
Efsane Üye



Kayıt: 05 Şub 2010
Mesajlar: 1,705
Nerden: bir vampirin kalbinden...
Teşekkür: 280

Durumu: Çevrimdışı

Neo-Queen Serenity
Efsane Üye
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek (My Sailor Moon)
Alıntıyla Cevap Gönder
ama bu özet gibi bişey yani fanfic değil Şaşırmış Durumda



By mE *-*


sitem: shugochara.forum.st

Spoiler:
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
13 Eyl 2010 15:27
CB
O Bir Yıldız!
O Bir Yıldız!



Yaş: 26
Kayıt: 22 Tem 2010
Mesajlar: 1,418
Cinsiyet: Kız
Nerden: Crystal Tokyo
Teşekkür: 388

Durumu: Çevrimdışı

CB
O Bir Yıldız!
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek (My Sailor Moon)
Alıntıyla Cevap Gönder
Amanınn süper Hayranlık Besliyor
Çok sıkı takip edicem xD
Devaaamını istiyoruuum Üzgün ya da Ağlıyor


imza için vinvin'e, ikon için de michiru-chan'a teşekkürleer <3
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
13 Eyl 2010 15:27
Daisy~
Biri Beni Durdursun
Biri Beni Durdursun



Yaş: 27
Kayıt: 07 Eyl 2010
Mesajlar: 977
Cinsiyet: Kız
Nerden: Tohsaka Malikanesi'nden
Teşekkür: 402

Durumu: Çevrimdışı

Daisy~
Biri Beni Durdursun
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek (My Sailor Moon)
Alıntıyla Cevap Gönder
(:
okulların olduğu hafta sonuna kadar yazamayaağım..



I'm the bone of my sword.


En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
13 Eyl 2010 15:32
Deno Starlight
Aşk'ın Koruyucusu
Aşk'ın Koruyucusu



Yaş: 29
Kayıt: 11 Nis 2010
Mesajlar: 1,211
Cinsiyet: Kız
Nerden: Ikebukuro
Teşekkür: 180

Durumu: Çevrimdışı

Deno Starlight
Aşk'ın Koruyucusu
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek (My Sailor Moon)
Alıntıyla Cevap Gönder
süper bi yazarsın Zarif

BENI BIR DAHA ODAMDAN VE BILGISAYARIMDAN AYIRMAYIN NE OLUR

ONO DAISUKE <3
Imzama tıklamanız halinde bloguma giriş yaparsınız
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
13 Eyl 2010 15:32
CB
O Bir Yıldız!
O Bir Yıldız!



Yaş: 26
Kayıt: 22 Tem 2010
Mesajlar: 1,418
Cinsiyet: Kız
Nerden: Crystal Tokyo
Teşekkür: 388

Durumu: Çevrimdışı

CB
O Bir Yıldız!
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek (My Sailor Moon)
Alıntıyla Cevap Gönder
Neee Çıldırmış Durumda Üzgün ya da Ağlıyor Üzgün ya da Ağlıyor Hüzünlü
Üzüldüm bekleyebilcekmiyim o kadar süre Çıldırmış Durumda


imza için vinvin'e, ikon için de michiru-chan'a teşekkürleer <3
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
13 Eyl 2010 15:41
Deno Starlight
Aşk'ın Koruyucusu
Aşk'ın Koruyucusu



Yaş: 29
Kayıt: 11 Nis 2010
Mesajlar: 1,211
Cinsiyet: Kız
Nerden: Ikebukuro
Teşekkür: 180

Durumu: Çevrimdışı

Deno Starlight
Aşk'ın Koruyucusu
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek (My Sailor Moon)
Alıntıyla Cevap Gönder
ü.ü çok üzüldüm bak şimdi Üzgün ya da Ağlıyor Üzgün ya da Ağlıyor

BENI BIR DAHA ODAMDAN VE BILGISAYARIMDAN AYIRMAYIN NE OLUR

ONO DAISUKE <3
Imzama tıklamanız halinde bloguma giriş yaparsınız
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger  
13 Eyl 2010 15:42
~MìChíRû~
Geçiyordum Uğradım
Geçiyordum Uğradım



Yaş: 27
Kayıt: 08 Eyl 2010
Mesajlar: 2
Cinsiyet: Kız
Teşekkür: 2

Durumu: Çevrimdışı

~MìChíRû~
Geçiyordum Uğradım
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek (My Sailor Moon)
Alıntıyla Cevap Gönder
çok güzel cnm devamını bekliyorum Gülücük Dağıtıyor

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
13 Eyl 2010 16:29
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~

Daisy~
Biri Beni Durdursun
Biri Beni Durdursun



Yaş: 27
Kayıt: 07 Eyl 2010
Mesajlar: 977
Cinsiyet: Kız
Nerden: Tohsaka Malikanesi'nden
Teşekkür: 402

Durumu: Çevrimdışı

Daisy~
Biri Beni Durdursun
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek (My Sailor Moon)
Alıntıyla Cevap Gönder
Neo-Queen Serenity yazmış:
ama bu özet gibi bişey yani fanfic değil Şaşırmış Durumda


Fanfiction, veya fan-fiction, veya kısaca fanfic, Türkçeleştirilmiş haliyle Hayran Kurgu, hayranların, bir dizi, bir film veya bir kitap gibi, hakları kendilerine ait olmayan orijinal eserler/karakterler üzerinde, herhangi bir kazanç beklentisi olmadan, eğlence amaçlı yazdıkları kurgu hikayelerdir. Bu kurgu hikayeler, tıpatıp orijinal yaratıcılarının kurdukları dünyalar üzerinde de gidebildikleri gibi, tamamen bambaşka dünyalar da yaratabilirler.

ben daha çok mangadakine uygun gidiyorum... tabii bazı farklı yönleri de var. resimler de yazıyı daha eğlenceli kılmak için...

Tesekkür ederim venus, MaKoTo ve Michiru'cumm..



I'm the bone of my sword.


En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
13 Eyl 2010 20:24
*rol tanrısı*
Güzelliğin Savaşçısı
Güzelliğin Savaşçısı



Kayıt: 07 Tem 2010
Mesajlar: 1,389
Nerden: Eled Wethrin [gölgeli dağlar]
Teşekkür: 341

Durumu: Çevrimdışı

*rol tanrısı*
Güzelliğin Savaşçısı
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek (My Sailor Moon)
Alıntıyla Cevap Gönder
kendi kattiklarin çok güzel yani sivilcelerim kayboldu kismi,resimler filan,emeğin için teşekkürler canimm ^.-

[central] [/central]
[central][/central]

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
13 Eyl 2010 23:05
~Athena~
Vazgeçilmez Üye
Vazgeçilmez Üye



Yaş: 29
Kayıt: 09 Ağu 2010
Mesajlar: 596
Nerden: Miranda Kalesinden <3
Teşekkür: 67

Durumu: Çevrimdışı

~Athena~
Vazgeçilmez Üye
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek (My Sailor Moon)
Alıntıyla Cevap Gönder
Hikayenin konusu çok güzel ve şuan kadar harika yazmışsın Hayranlık Besliyor Devamm!! Çok Mutlu



Teşekkürler küçük-melek Gülücük Dağıtıyor


Teşekkürler princess mercury Gülücük Dağıtıyor

Haruka'yı seviyorum!Seviyorum seviyorum!Se-vi-yo-rum!!! Çok Mutlu <3 (Seviyorum uleyyyn!!!! <3)
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
16 Eyl 2010 15:57
Daisy~
Biri Beni Durdursun
Biri Beni Durdursun



Yaş: 27
Kayıt: 07 Eyl 2010
Mesajlar: 977
Cinsiyet: Kız
Nerden: Tohsaka Malikanesi'nden
Teşekkür: 402

Durumu: Çevrimdışı

Daisy~
Biri Beni Durdursun
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek (My Sailor Moon)
Alıntıyla Cevap Gönder

5. Bölüm

Çoktan kahvaltımı yapıp evden çıkmıştım. Ay savaşçısıyken saçlarımdaki yumruları çok beğendiğim için saçlarımın öyle kalmasını istedim. Luna da yaptı. Bu yüzden evden geç çıktım. Birinci derse geç kalmak istemiyordum. Bu gün sürekli resim çizecektik. İyi olduğum bir yönümdü bu. Koşup hemen sınıfa girdim. Çantamdaki yağlı boyaları çıkarttım ve elime bir tuval aldım. Ne çizeceğimi rüyamda görmüştüm ve onu çizmekte kararlıydım. Öğretmen derse girdi ve başlamamızı söyledi. Hızla sarı boyaya daldım öyle hızlı çalışıyordum ki etrafımdakiler resim çizmeyi bırakıp bana bakmaya başladılar. Kimse bir anlam verememişti. Ama bence anlamlıydı. 3. dersin sonunda resmimi bitirdim. Öğretmen çok beğendiğini ve yarın alabileceğimi söyledi. Ben de izin alıp erkenden çıktım.
Luna eve erken gelmemin zihnimi açacağını söylüyor… Ben de işimi erkenden bitiriyorum… Bu gün araştırma yapacakmış. Eve girip dinlenirim bu arada diye düşündüm. Camın dışında çocuklar vardı. Perdeyi sıyırdım. Odamın camından dışarıya baktım. Herkes eğleniyor, ne güzel…
“Aaah!” başıma bir kâğıt geldi.
“Hey sen! Seni koca kafalı! Bir kızın suratına kâğıt topu atmaya utanmıyor musun?” Çocuk arkasına döndü.
“Sen!? Şu çekip giden çocuk! Sinir şey!”
“Odangolarını hatırlamıyorum taklitçi.” Tango mu ney?
“Kimi?”
Yürüyüp gitti. “Hep böyle yapıyor. Geri zekâlı!”
“Periiiii! Koş gel! Şuna bir bak!” hemen içeri döndüm. Luna yanında biriyle bana bakıyordu. Kahverengi saçlı, mavi gözlü bir kız. Vücut hatları belirgin birisi… Gözlerinin altında mor halkalar var. Sanırım okulda görmüştüm onu.
“Ben Peri,” elimi uzattım.
“Ben de Eda… Merkür Savaşçısıyım.” Dedi elimi sıkarak. Gözlerimi devirdim.
“Nasıl yani? Luna!?”
“sen okula giderken onunla karşılaştım. Alnında Merkür işareti göründü. Ben de ona her şeyi anlattım. O su savaşçısı… Kabul etti ve o artık bir savaşçı… Sırada Ateşin savaşçısı var.” Bu kadar basit mi bir savaşçıyı bulmak? Bu kadar basit miydi yani? Artık hiç bir güzelliği yok!
“Peki, o nerede biliyor musun?”
“Evet, tabii ki!” Luna acaba ben yokken uzaya mı gidiyor? Acaba IQsu kaç?
“Neresiymiş?”
“Buralarda eski zamanlardan kalma bir tapınak var. Tanjant’tan aşağı doğru inerken… Görmüşsündür muhakkak. O kız da orada kalıyor. Tapınak bekçisi olarak… Büyükannesiyle beraber yaşıyor. 14 yaşında ve G.A. Özel Lisesine gidiyor.”
“G.A. ?”
“Gazi Anadolu,” Hmm. Bu liseyi duymuştum sanki. İlginç bir yere benziyordu.
“Peki, onun olduğunu nereden biliyorsun?”
“Araştırdım. Kızın 6. hissi kuvvetliymiş. Ateşin içine bakarak kehanetler söylüyormuş ve kargaları varmış…”
“En önemlisini unuttun!”dedim hiddetle.
“Neyi?” kafası karışmıştı.
“Adı ne?” gözlerini devirdi. O cevap vermeden Eda söyledi.
“Yaren Yumak.”
“Yumak mı!? Ne alaka!?” gülmeye başladım…
“Dalga geçmesene Peri, Ayber’in anlamını çoğu kişi bilmez.”dedi Eda ciddiyetle.
“Üzgünüm… Hadi onu görmeye gidelim…” Eda hemen dönüştü. Elinde bir kalem ve masmavi bir kostümü vardı. Saçları şimdi masmaviydi. Ayrıca bel kısmında bir yumru da vardı. Benimki gibi kollu bir kıyafeti yoktu. Kolsuzdu.
“Ne diye dönüştün?”
“Kısa yoldan varalım diye.”
“Peki,” dönüştüm. Bana dikkatle baktı. “Hadi gidelim!”
Tapınağın önüne indik direkt. Işınlanıyor gibiydik. Ben sarsılmıştım. Eda ise normaldi. Eda gözlük çıkarttı bir tane. Benimki gibi değildi. Onunki gerçek bir gözlüktü.
“Bunu bana Luna verdi. Birşeyleri incelememi sağlıyor.”
“Bunu neden bana vermedin Luna?”
“Ben-”
“Şaka canım şaka! Eee? Giriyor muyuz?”
“Biraz araştırdım gözlüğümden. Burada bir otobüs varmış. Ve bu otobüse binenler bir daha geri dönmüyormuş. Suçu da Yaren’e atıyorlarmış çünkü kaybolanlar en son buraya geliyorlarmış. Yaren de bu işi araştırmak için bugün o otobüse binecek.” Saatine baktı.
“Olamaz! Dershaneme geciktim. Üzgünüm tatlım tek başına kaldın.”
“Önemli değil, benim kendi yardımım var,”dedim Smokinli Şövalyeyi düşünerek.
“Peki, o halde bir şey olursa haber ver.”
“Nasıl vereyim ki? Telefonum yok maalesef…”
“Luna bu gün bitirdin değil mi?”
“Evet,” ne çabuk anlaşmışlardı. Benden iyiydi araları. Kıskandım mı ne!?
“Nedir bu?”
“Bir iletişim cihazı, saat biçiminde, al Peri bu senin,” benimki pembeydi. Eda’nın ki maviydi.
“Tamam, o halde anlaştık. Sonra görüşürüz.” Başıyla onayladı ve koşmaya başladı. Ben de aksi yönde koşmaya başladım. O otobüs benden tam 3 km. ötedeydi. Hayatta yetişemezdim. Bu yüzden de aktarmalı gitmeye karar verdim. Tapınağın karşısındaki duraktan bir minibüs kalkıyordu. Hemen koşup yetiştim. En arka koltukta genç biri kitap okuyordu. Yanına oturdum. Kitabına bayağı dalmış görünüyordu. Ben de Luna’yla konuşmaya başladım.
“Luna, bu otobüse ne diyorlardı?”
“Şeytanın 6 otobüsü”
“Hmm. Açıkçası biraz tırstım…” Luna kafasını sallıyordu. Patilerini savuruyordu.
“Ah Luna çok sıkıcısın konuşsana!”
“Evet, ben de duymak istiyorum, biraz daha konuş Luna,” dedi o çocuk.
“Aaaaaaa! Yine mi sen?”dedim dikkatle bakınca.
“Ne diye bağırıyorsun ki? Hem sence de çok sık karşılaşmıyor muyuz odango?” ne o yha?
“Ne işin var senin bu otobüste?”
“Okula otobüsle gidip geliyorum.”
“Sıradan bir öğrenci misin yani,”dedim. Sonra da mırıldanarak Luna’ya mırıldanarak “Duy da inanma,” dedim.
“Bir lise öğrencisiyim,” Okul kartını çıkardı.
“Mamoru Chiba, 10. sınıf, Fen Lisesi…” Mamoru mu? O da nece öyle? Chiba mı? Bu çocuk nereli? Kartın altına baktım: Japonya! Yuh!
“otobüse bindiğine göre şeytanın 6 otobüsünü duydun di mi?”
“Evet, duydum bu rotada değil mi?” Bu çocuğun yandan bakınca yüzü… Smokinli Şövalyeye ne kadar da benziyor…
Hızla başımı çevirdim. Olamazdı! Ya da olur muydu? Elimi çeneme koyup düşünmeye başladım. O… Bu sersem olamaz o! O çok kibar ve yakışıklı… Bu çocuksa çok sersem! Ama yakışıklı olduğu da bir gerçek… Birden bağırdı.
“Adaletin savunucusu!” gözlerimi kocaman açtım.
“Ne? Ne dedin?” Luna gözlerini yumdu. Kalbim yerinden çıkacaktı.
“Hiçbir şey! Gereksiz!”
Otobüs yavaşladı. İnmem gereken yer burasıydı. Yerimden kalkıp indim. Arkamdan o da indi. Dönüp gidecektim ama bu sürekli karşılaşmalarda sorun olmasın diye kendimi tanıtmak istedim.
“Peri,” döndü ve baktı.
“Efendim?”
“Adım diyorum odangon değil, Peri.”
“Odango, yumru demek… Tanıştığıma memnun oldum Peri,”elini uzattı. Elini sıkacakken birden uzun bir çığlık duydum. Kaçıyormuş gibi yapıp bir bankın arkasına saklandım. Arkamdan bağırıyordu.
“Korkak,” güldü ve sesin olduğu yere doğru yürümeye başladı.
Kimmiş acaba korkak! Sersem şey! Her seferinde nasıl da beni sinir etmeyi beceriyor bilemiyorum.
“Peri, dönüş hadi.”
“Şimdi olmaz!”
Etraftan insanlar geçiyordu sürekli. Koşarak otobüsün olduğu yere gittim. İçeride bir kız vardı ve baygın haldeydi. Siyah upuzun saçları vardı. Oldukça çekiciydi.
“Bu Yaren!” Hemen otobüse koştum. Luna bana bir kalem verdi. “Kimliğini gizle!”
“Hostes Dileği!” Birden bire güzel genç bir hostese dönüştüm. Buna alışıyorum galiba… Otobüs havalanıyordu, son gücümle koşup otobüsü yakaladım. Luna sırtımdan kayıyordu! Olamaz!
“Lunaaaaaaaaaaa…” Luna’yı aşağıdan birisi tuttu.
“Smokinli Şövalye?”
Havalanıp bir kara delikten geçtik. Otobüse tırmandım ve içerideki bir koltuğa oturdum. İletişim cihazına seslendim.
“Luna, cevap ver!”
“Peri, Peri neredesin!?”dedi Eda’nın telaşlı sesi.
“Eda, bir deliğe girdim! Şimdi de bir kale görünüyor dışarıda! Luna! Ne yapayım?”
“Hemen dönüş ve savaş!”
“Tamam!”dedim tereddütle.
“Ayın Dilek Gücü Harekete Geç!”
Dönüşümüm bittiğinde karşımda Eda duruyordu.
“Eda!? Sen nasıl-”
“Vay vay vay,” Cesur’un sesiydi bu… “Savaşçımız da gelmiş, kim bu yanındaki çırağın mı?” Yaren’i sıkıca kavradı. Kızın suratı kızarıyordu.
“Yaren’in gitmesine izin ver! Masum insanları bu işe karıştırma!”
“Ayın Dilek Tacı Sıkıştır!” diyerek tacımı ona fırlattım. Taç onu ip gibi bağlamıştı. Eda bir kırmızı bir kalemi Yaren’e fırlattı. Yaren’in alnında kocaman bir işaret belirdi.
“Ateşin Savaşçısı!?”dedim inanamayarak. Birden etraf ısındı. Yaren’in her yanı alevler içindeydi. Gözleri kıpkırmızıydı. Kargalarına seslendi ve sonra ilginç sesler çıkardı.
“Aku – Ryo – Tai – San! Defol!” Cesur alevler içerisinde yok oldu. Artık öyle biri yoktu. Yaren’e şaşkın şaşkın baktım. Bu kadar kolay mı? İlerden hafif bir sesle biri geldi. Kızıl saçlı, mavi gözlü birisi…
“Nefret’in zulmüne kaldınız! Ahmaklar!”dedi ve Cesur’un yanmış bedenini götürdü.
“Ne yani? Öldü mü şimdi o?”diye sordum korkarak.
“Evet,” diye onayladı Yaren. “Zebani saldırısından sağ çıkamaz…”

--------------------------------------------

Smokinli Şövalye –

Bu otobüsü ya şimdi araştırmalıyım ya da hiç bakmamalıyım. Bugün ya da asla! O zaman bugün! Hızla hazırlıklarımı yapmalıyım. Okul çantama kıyafetlerimi doldurmalıyım. Daha sonra da iki otobüs için ayrı ayrı para almalıyım. Aktarmalı gitmek en iyisi.

1 saat sonra…

En arkadaki boş koltuğa oturmak en mantıklısıydı. Zaten kimsecikler de yoktu etrafta. En arka koltuğa kurulup bir kitap açtım önüme. Fransız Edebiyatıyla ilgili olan ödevim için de yararlı olabilir. Şimdi yol boyunca sıkılmayacağımı da biliyorum. Rahatça yayılabilirim koltuğa. İyice yayılıp kitabı okumaya başladım. Otobüs durup duraktan yolcu aldı. Birisi gelip yanıma oturdu.
“Luna, bu otobüse ne diyorlardı?”
“Şeytanın 6 otobüsü” tek kişi oturdu sanıyordum.
“Hmm. Açıkçası biraz tırstım…” bu ses…
“Ah Luna çok sıkıcısın konuşsana!” bu o kız! Hemen dalga geçme moduma girdim.
“Evet, ben de duymak istiyorum, biraz daha konuş Luna,” dedim.
“Aaaaaaa! Yine mi sen?”dedi kızarak.
“Ne diye bağırıyorsun ki? Hem sence de çok sık karşılaşmıyor muyuz odango?”
“Ne işin var senin bu otobüste?” ne saçma bir soru bu böyle?
“Okula otobüsle gidip geliyorum.”
“Sıradan bir öğrenci misin yani,”dedi. Başka ne olabilirim 15 yaşında?
“Bir lise öğrencisiyim,” Okul kartımı çıkardım.
“Mamoru Chiba, 10. sınıf, Fen Lisesi…” düşünceli bir biçimde kartı inceledi.
“Otobüse bindiğine göre şeytanın 6 otobüsünü duydun di mi?”
“Evet, duydum bu rotada değil mi?”
Hızla başını çevirdi. Yanlış bir şey mi söyledim ben? Elini çenesine koyup düşüncelere daldı. Aslında bu kız yandan bakınca… Ay Savaşçısına ne kadar da çok benziyor… Yok canım ne alaka? Bir kere Ay Savaşçısı mükemmel birisi ve çok da güzel… Aslında bu kız ondan da güzel… O olabilir mi? Sevginin…
“Adaletin savunucusu,” olamaz!
“Ne? Ne dedin?” of yha!
“Hiçbir şey! Gereksiz!”
Otobüs yavaşladı. İnmem gereken yer burasıydı. Kız benden önce davrandı. Ben de onun ardından yerimden kalkıp indim. İndiğimi fark etti. Olduğu yerde durdu.
“Peri,” döndüm.
“Efendim?”
“Adım diyorum odangon değil, Peri.” Hmm… Bir peri gibisin zaten, ne diyorum ben!?
“Odango, yumru demek… Tanıştığıma memnun oldum Peri,”elimi uzattım. Elimi sıkacaktı ama o sırada biri bağırmaya başladı. Peri, korkup bir bankın ardına saklandı. Dalga geçmek istedim ama üstüne de gitmedim.
“Korkak,” dedim sadece ve güldüm. Diğer otobüse doğru yürümeye başladım.
Hemen Smokinli Şövalye oldum. Ve otobüsün yanına gittim. Birden bir parıltı oldu. Kim olduğunu görememiştim. Birden otobüse doğru bir hostes ilerledi. Otobüsü zar zor tuttu. Sırtından da bir şey düştü gidip yakaladım.
“Smokinli Şövalye! Yoo! Olamaz!” diye bağırdı… O Ay Savaşçısı mıydı? Resmen gözlerimin önünde dönüştü ve ben göremedim! Kim bu kız...? Elimdeki şey birden canlandı ve benden kaçtı. Kahverengi saçlı bir kıza gitti. Uzaktan bir ses duydum:
“Luna, cevap ver!”

Kayan Gözler


I'm the bone of my sword.


En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
25 Eyl 2010 20:22
*rol tanrısı*
Güzelliğin Savaşçısı
Güzelliğin Savaşçısı



Kayıt: 07 Tem 2010
Mesajlar: 1,389
Nerden: Eled Wethrin [gölgeli dağlar]
Teşekkür: 341

Durumu: Çevrimdışı

*rol tanrısı*
Güzelliğin Savaşçısı
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek (My Sailor Moon)
Alıntıyla Cevap Gönder
Harikasın canımm yeni bölüm geldi sonunda Çok Mutlu ^^

[central] [/central]
[central][/central]

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
25 Eyl 2010 20:30
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~

~Athena~
Vazgeçilmez Üye
Vazgeçilmez Üye



Yaş: 29
Kayıt: 09 Ağu 2010
Mesajlar: 596
Nerden: Miranda Kalesinden <3
Teşekkür: 67

Durumu: Çevrimdışı

~Athena~
Vazgeçilmez Üye
Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Konu: Yanıt: Saf Dilek (My Sailor Moon)
Alıntıyla Cevap Gönder
Mangaya göre gidiyorsun çoğunlukla ama gerçekten güzel yazmışsın Hayranlık Besliyor Devammm Çok Mutlu



Teşekkürler küçük-melek Gülücük Dağıtıyor


Teşekkürler princess mercury Gülücük Dağıtıyor

Haruka'yı seviyorum!Seviyorum seviyorum!Se-vi-yo-rum!!! Çok Mutlu <3 (Seviyorum uleyyyn!!!! <3)
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
25 Eyl 2010 21:45
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 20, 21, 22, Sonraki
2. sayfa (Toplam 22 sayfa) [ 330 mesaj ]  

 
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız