Unttum! Cok afedersınız dun telefondan gırmıstım de eh ordan da yuklenmıyor halıyle neyse daha konusmayayım yoksa batacagım
Spoiler:
11. Bölüm
“Şimdi sana tek şey soruyorum, bu oyuna devam edecek misin?” tek şey söyledim.
“Evet, ben bir savaşçıyım ve benim bir görevim var. Görevim bitinceye dek burada kalacağım anne… Sonra istersen beni al götür istersen çek git, fark yaratmaz…”
“Ah, o sandığı senin odana koyarken aklımdan ne geçiyordu acaba? Sen bilirsin! Karışamıyorum ki!” Sertçe arkasını döndü bana. Bir dakika bekledikten sonra hızla bana doğru koşup sarıldı. Islak ve masum bir şey omzuma düştü.
“Dikkatli ol,” cılız sesimle sadece “tamam” diyebildim. Tekrar gidecek gibi arkasını döndü sonra yine aynı şekilde döndü.
“Az kalsın unutuyordum! Parmaklarını şıklat ben gittikten sonra” simsiyah bir koridor açıldı aksinin tersine. İçine girip belirli belirsiz bir mutfağa yöneldi.
Parmak şıklatmak mı?
“Luna, acaba bana n- Luna!?” Luna donmuştu. Kızlar da öyle. Eda’nın gözleri yarı açık yarı kapalıydı. Seval de aynı şekildeydi. Tek farkla… Saçları havada sallanıyorken bir anda donmuştu. Komikti. Parmaklarımı şıklattım. Hepsi eski hallerine döndü. En iyisi onlara hiçbir şey anlatmamak sanırım…
“Bu aurayı bir kez daha görmek gerçekten ilginçti…”
“Ya evet… Şey ben biraz hava almak için dışarı çıkacağım.”dedim aklım karışık bir biçimde. Koridora geçip askılıktan ceketimi aldım.
“Peri,” dedi tam çıkacağım sırada Eda. “Efendim?”
“İstersen neşelenmek için Forum’a git. Bugün ünlü pop grubu CAM’ın konseri var orada, halka açık, belki rahatlarsın…”
“Fena fikir değilmiş. Bakarım, sağ ol,” gülümsedim ve evden çıktım. Ceketin iç cebine uzandım. Okula vermem gereken aidat… Okula gitmediğim için ödememiştim… 150 TL… Konsere gidebilirim… Hızla bir dolmuş yaklaşıyordu. Elimi salladım. Önümde durdu.
“Abisi, yer yok, taburede gider misin?” kafamı salladım. Elliliği uzattım.
“Bir kişi lütfen,” adam gözünün ucuyla beni süzdü. 48 TL para üstünü ancak ben inerken denkleştirdi.
“Al bakalım,”dedi ben inerken imalı imalı. Teşekkür edip indim. Forum aşırı derecede kalabalıktı. Kulağıma aşina bir ses geliyordu. Gitar ve bateri solosuyla beraber…
“Sadece dün gibi olsun… Sen gel yine, bekle, benim olursun…”
Demek ki konser başladı. Hızlı olayım bari…
Asansörün düğmesine bastım. Hemen açıldı, şanslıyım sanırım… Gevşek gevşek girdim içeri. İçerdeki aynaya bakıp şok oldum… Üzerimde son derece şık, kot bir ceket, içinde beyaz bir kısa kollu, altımdaysa ayıcıklı bir şort… Rezalet! Üst kata bastım. Hemen yanımdaki mağazaya adına bile bakmadan girdim. Pespembe kıyafetler vardı çıkıp bir sonrakine girdim. Pembeyi pek sevmiyorum… Bir sonraki mağazadan hemen kısa bir kot şort ve üstüne siyah-beyaz gitarlı bir tişört aldım. Allah’tan ayakkabılarım normaldi. Siyah converslerimi giymiştim çıkarken… Mağazanın kabininde kıyafetleri satın aldıktan sonra üstümü değiştim. Aynada kendime baktım. Şöyle böyle toparlamıştım. Saçlarımdaki gevşek tokaları çıkarttım. Mağazadan bir poşetle çıktım. Forumun ortasındaki su şelalesinin içine elimi daldırdım. Sonrada ıslak elimle saçlarıma şekil verdim. Bukle bukleydi artık karışık saçlarım. Dağınık ve asi bir görünüşüm vardı. (: İşte bunu seviyorum… (:
Yeniden asansöre bindim. En üst kata bastım. Aradan 1 dk. geçmemişti ki kapı açıldı. Tıklım tıklımdı her yer… CAM grubu yerden 20 cm yüksekliğinde bir platformda şarkı söylüyordu. 3 kişiydi grup, bu sene birden yıldızları parlamıştı. Sözde 2005 yılından beri var olan bir grup ama hiçbir internet sitesinde bununla ilgili bir bilgi yok. Çok gizemli takılıyorlar. Daha önce hiç yüzlerini görmedim açıkçası. Bir tek şarkılarını dinledim bu zamana kadar. Hepsi birbirinden güzel 12 şarkıları var. Üçünü Cenk, üçünü Afşın, üçünü Mazi ve diğer üçünü beraber söylüyorlar. Evet isimleri Cenk, Afşın ve Mazi… Ana solist Cenk. Ama diğerlerinin de sesleri muhteşem…
Kalabalığı yarıp en öne geçtim. Nasıl olduysa insanlar birden bire yol vermeye başladı bana… Yoksa yine şu aura meselesi mi?
“Sıradaki şarkı-” ses birden kesildi. Herkes bana baktı bir anda. Büyük ekranda ben gösteriliyordum. Neler oluyor? Büyük ekran solisti gösterdi. Cenk… Kara, uzun saçlarıyla, bebek suratıyla tam bir baş yapıt… Hele o ne renk olduğunu çıkaramadığım gözleri… Baby-face bu olsa gerek… Ama neden bana bakıyor? Büyük ekranda yeni bir yüz belirdi. Asi bakışlı, yakışıklı biri… Eda’nın söz ettiği şu Afşın bu olmalı… Harbi çocuğa benziyor. Ve ekran sonuncuya döndü. O zaman bu da Mazi… Diğerlerinden daha uslu birine benziyor diyebilirdim çenesindeki bir tutam sakalı ve saçlarındaki açık rengi saymasaydım… Tekrar soliste döndü ekran. Dudakları kıpırdayacak gibiydi ama konuşamıyordu.
“Sıradaki şarkı küçük bir aradan sonra…” Alkışlar başladı. Grup sahneden indi. Hepsinin suratı allak bullaktı. Sanırım dokunduğum her şey ölüyor… Ceketimi elime alıp Forum’un terasına çıktım. Lanetlendim sanırım… Neden böyle oldu ki? Mahperi’nin dedikleri… Yani ben kendime böyle bir eziyet mi çektiriyorum? Gözlerimden düşen yaşları önemsemedim. Terasın dibindeki bir banka geçip oturdum. Rüzgar zaten gözyaşlarımı siler… Birkaç saniye sonra ağlamam durur diyordum ama daha beter ağlamaya başladım. Aklımdan türlü türlü şeyler geçiyordu. Suratım Hazar Denizine dönmüştü. Sanırım ceketimin cebinde mendil olacaktı. Ceketime uzandığım an arkamdan bir mendil uzatıldı.
“Al bakalım,” Solist elindeki beyaz mendili bana uzatıyordu.
“Teşekkür ederim,”dedim kibarca. Hayret hiçbir hayran belirtisi göstermemiştim. Mendili alıp yüzümü güzelce sildim ve buruşturup çöpe attım.
“Hayranlarımdan birinin bile bunu yapacağını düşünmüyordum,”dedi yanıma oturarak.
“Neden?”
“Hepsi verdiğim şeylere tapıyor… Saklıyor, kokluyor, öpüyor… Saçına bağlayan bile oluyor.”
“Sadece basit bir mendil için mi? Saçma!” yüzüme birkaç saniye şaşkınlıkla baktı.
“İlginç birisin…”
“Sen de öyle…” yine şaşırmıştı.
“Hey, farkında mısın bilmiyorum ama ben bir ünlüyüm!” bunu bekliyordum.
“Ben de bir insan, tanıştığıma memnun oldum,” gülümsedi.
“Harbi kızmışsın,”
“Biliyorum,”
“Sen neden beni ilginç buldun?” Gözümle süzdüm iyice onu, üzerinde gömlek tarzı, kahve tonunda harika bir şey vardı. Kollarını kıvırmış, yakasını açmıştı. Ellerinde yine aynı tonda kısa eldivenler vardı. Ve yine aynı tonda bir şort giymişti. Botları da aynı renkti. Bu şaheseri bozan tek şey botundaki kırmızılıktı. Çorap değildi. Ama çok belirgindi.
“Bir erkeğe göre çok şıksınız Cenk Bey, ancak şu kırmızılık ne işe yarıyor bilmiyorum, bisikletlerdeki kedigözü gibi bir şey mi yoksa?” küçük bir kahkaha patlattı.
“O kırmızılık asiliğimizi ifade ediyor,”
“Ama Mazi’de yok…”
“Çok dikkatlisin, onun da saçında açık renk olan bir yer var. O kırmızıyı sevmiyor da…”
“Hmm… Anladım,” ceketimi kavradım. Artık kalkayım, sonra izleyicileri beni linç eder…
“Güzel bir sohbetti, siz devam edin konserinize…” Banktan kalkıp biraz ilerledim. Manzaraya baktım. O sırada kolumdan tuttu.
“Bu güzel sohbet için teşekkür ederim… Adını alabilir miyim?” kolumu elinden çektim. Tipik ünlü işte…
“Peri, tanıştığıma memnun oldum.”
“Ben de öyle…”
----------------------------------------
Mamoru –
Altın saçlara sahip, güzel de… Ama o Helen mi? Peki ya Peri?
Forum’daki konsere giden her insanın aklından bunlar geçmiyor ama benim geçiyor işte, kendimi bir aşk çokgeninin içinde gibi hissediyorum…
Minibüs ani bir fren yaptı. Yolcu mu alacak bu adam? Zaten küçücük araçta 16 kişi gidiyoruz!
“Abisi, yer yok, taburede gider misin?” Bu şoförlere inanamıyorum. Kız içeri girdi. Bir dakika bu kız Peri mi? Yok canım o böyle deli gibi giyinmez.
“Bir kişi lütfen,” bu ses! Cidden de o! Neden pijama gibi bir şeyle Forum’a gidiyor ki? En arkada oturmasaydım onunla konuşurdum! Ama kahretsin ki en arkadayım! İnerken hemen ardından inecektim ama yaşlı bir bayanın inmesini bekledim. O da kuş gibi uçup gitti. Yavaşça içeri girdim ben de. Asansöre binip en üst kata çıktım. Konser başlamıştı. Ama sevdiğim şarkıları söylemiyorlardı. Ben de beklemek için terasa çıktım. En köşedeki banka oturdum. Aklım hala Helen’deydi…
“Oturabilir miyim?” kafamı çevirip şirin kıza baktım. Sarı saçlı mavi gözlü güzel bir kızdı. Sarı saçları iki yandan örülmüştü. Mavi gözleri derin ve içtendi.
“Tabii, buyurun,” beş dakika boyunca ağzını bile açmadı.
“Bir insanın bu kadar sessiz olabileceğini bilmiyordum.”
“Neden?”
“Ben grubun söz yazarıyım, herkes beni görünce konuşmaya başlıyor ve zamanımı harcıyorlar…”
“Saçmaymış!”
“Tuhaf birisiniz!”
“Siz de öyle…”
“Ben bir grubun hem de çok ünlü bir grubun söz yazarıyım diyorum! Duymuyor musunuz?”
“Ben de sıradan biriyim işte, oldu mu?”
“Sert birisiniz,”
“Biliyorum, öyleyimdir…”
“Siz de mi konseri bekliyorsunuz?”
“Ah, evet, şu an çaldıkları parçayı pek beğenmiyorum.”
“Ben de, ben yazmadığım için sanırım ayrıca bana kötü şeyleri hatırlatıyorlar…”
“Hmm… Anladım,” ceketimi kapattım. Sevdiğim bir parça başlamıştı.
“İşte bunu sevdim, ben kalkayım artık,”
“Ah, bir dakika, bana isminizi demediniz.” Hey Allah’ım ya, ismimi ne yapacak?
“Mamoru, Japonum, siz?”
“İncilay, ama bana İnci de lütfen,” Iyh! İğrenç!
“Peki,”
Müzik susmuştu ben içeri girince, acaba yanlış bir şeye mi bastım? Yok, basmamışım… Ee? Ne oldu burda? Büyük ekrana baktım.
“Peri…”dedim usulca. Arabadakinden çok farklıydı. Adeta bir güzellik abidesiydi. Sarı uzun saçlarını açmıştı, dalga dalgaydı. Üstünde aynı ceket vardı fakat içindeki o pijamadan kurtulmuştu. Şimdi gayet olgun biri gibiydi. Platformdaki sanatçılar hayretle ona bakıyorlardı.
“Sıradaki şarkı küçük bir aradan sonra,”dedi solist ve platformdan indiler. Ekran artık Peri’yi göstermiyordu. Yanımdaki bir genci dürttüm. Sarışın ve uzun boylu genç gözlerinin altındaki siyah makyajla tiksindirici bir biçimde gülümsüyordu.
“O kız da kim?” çocuk güldü.
“Tanımıyor musun? Bir de fanım diye buralara gelmişsin! O Cenk’in kız arkadaşı ya! Röportajlarında diyordu ya hani hep bir sarışın kız arkadaşım olsun, derin gözlerine bakayım istedim diye. Ah ne kadar cahilsin!” Darbe yemiştim resmen.
“Peri ve Cenk mi?” gencin gözleri büyüdü.
“Kızın adı Peri mi?” hemen koşup uzaklaştı. Ben de biraz hava almak için terasa çıktım. Az önceki banka oturacaktım ki onları gördüm: Peri ve Cenk… El eleler! Bu nasıl olur? Cenk Peri’nin yanına oturdu. Göz gözeler! Oh ne güzel! Benim burda içim içimi yesin Helen mi Peri mi diye, hanımefendi sevgili yapsın kendine ünlü bir tane! Terastan çıkıp bir kafeye girdim. Sinirlerim biraz yatışmak istiyor…
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız