22.Bölüm:Bedendeki Kalıcı İzler
Önceki bölümün sonu:
Sonunda bulduğum çıkış kapısına hızla yönelip Misa’yı tek kolumla tutarken kilidi açtım,ardından da kapının kulpuna dokundum..
Hızlıca bastırıp açtığımda karşımda:elindeki evin anahtarıyla bana bakan Misa’nın annesini gördüm..Karşımdaki kadının sorgulayan bakışları,benim kızgın bakışlarımla buluşuyordu..
Şimdi ne olacaktı??
…………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Suijitsuna Misa’nın kolunu göstermemeye dikkat ederken sesini zorlayarak:
-Öhhööm!!Şey..Bayanın sesini duyunca kırık balkon camını gördüm;İçeri daldım..Bayanı da baygın görünce..kucakladım..ancak..içeri giren kişi:gitmiş sanırsam..dedim.Kadının elindeki anahtar düşerken Suijitsuna Misa’yı şaşkın bakışlar arasında binadan çıkarıyordu..
Hızlı adımlarla taksiye bindi,taksici ona anlayamayan gözlerle bakarken titreyen elleriyle Misa’nın saçını okşuyordu:birden acı dolu gözlerini şoföre çevirip:
-Merkezdeki otele lütfen..Hızlıca!!
Misa’nın annesi Kioko bir anda kızını hayatından sadece iki kere gördüğü bir adamın kolları arasında görünce büyük bir şok geçirdi:acaba Misa’ya bir şey olacağını bildiği için mi hızlı sürdürtmüştü taksi şoförüne?..Peki Misa’ya ne olmuştu? Kioko bunları düşünürken düşünceleri arttı,arttı ve arttı..Sonra da:kendini binanın çamurlu mermerinde hissetti;Alice ve Andrew ,Kioko’nun başında onun duyamadığı şeyleri söylerken sadece kalbinin atışını duyuyordu..
Sonra yavaşladı;gözleri kapanırken kulaklarında her şeye rağmen o tanımadığı adamın cümleleri yankılanıyordu..’’Kimdi o??’’sorusunu defalarca soran beyni çılgınlar gibi onu yaşama bağlamaya çabalıyordu..Ve:
-Kioko..Kioko!!KİOKO!! diyen iki ince bayan sesi;büyük binada yankı yapıyordu.
Kioko bayıldıktan sonra Andrew Alice’in yardımlarıyla can dostunu salondaki koltuğa yatırmayı başardı.Kioko uyurken Andrew pencerenin kırıklarını,Misa’nın yatağını inceleme vakti buldu:gördüğü kan onu iyice korkutuyordu..
Kioko gözlerini açtığında olayın üstünden en fazla bir saat geçmişti.Hemen ağrıyan göğüs kafesini umursamadan kalkıp,öksürükler içerisinde Misa’nın odasına,duvarlardan yardım alarak gitti,yatağın altına eğilip kızının ısırılmış elma şeklinde olan kutusu içindeki özel günlüğünü aldı.Andrew ile Alice onu şaşkınlıklarla izlerken Kioko içeri hışımla daldı;elindeki günlüğü öksürükler içinde Alice’ fırlatıp:
-Açıkla!!Hemen.Hem de her şeyi..!! dediğinde Alice’in suratı beyazdan mora,mordan kırmızıya renk değiştiriyordu adeta..Kasılmış olan bedeni ile titremesini artık durduramayan Alice yavaşça önündeki günlüğe uzandı yutkunurken;eline aldı ve gözlerinden yaşlar akarken sayfaları şokla çevirdi;Kioko bu gecenin tarihinde durmasını söyledi:bu gece hakkında hiçbir şey yazmıyordu…
Alice sayfayı çevirdi:sonra da:
-As..Aslında..ben tümünü okudum..(gözlerini Kioko’unun gözlerinden kaçırarak)Misa:buradan kaçacak ve seni yarı yolda bırakacak,senden nefret ediyor..Chiris denen o kabadayıya aşık olmuş..Tanımadığı kişilerle konuşuyor;okumaktan da nefret ediyor:gittiği oyunculuk okulundan da..Burada kaçış planı yazıyor Kioko teyze..diyerek cümlelerini tamamlamışken kaçırdığı gözleri titreyen elleriyle,ardından elleri de günlüğe dokundu..Kioko ‘’hayır..’’anlamında başını inanamayan bir ifade ile sallarken gözlerinden acısının ıslaklığı akıyordu;minik öksürükler büyüklerine büründü..
Ambulans çağırıldı ve Kioko acilen hastaneye kaldırıldı…Direk yoğun bakıma alınan Kioko’nun doktoru Hugh Swnford hastasına bir makineymiş gibi,hiçbir şey olmamış gibi bakıyordu..Bundan rahatsızlık duyan Andrew’in,Misa’ya olan nefret: içinde karadelik gibi büyüyordu,Alice’in elindeki Misa’nın günlüğünü kapıp dünün tarihini açtı:oradaki numarayı inceleyip:
-Kaçtığın kişinin numarası bu değil mi?Onunla bu ince ayrıntılı planlardan yaptın ve onu arayıp seni almasını söyledin..Ancak korktun ve kapıyı açmadın:pencereden girdi;üstüne geldi..Ona karşı koydun;ya yaralandın ya da..deyip hışınla numarayı çevirdi…
2 saattir ,otel doktorlarının yaptıkları müdahaleye rağmen uyanmadı Misa..Suijitsuna onu kurtarabildiği için mutluydu:ancak uyanmıyordu bir türlü;onu omuzlarından tutup:
-Uyan Misa!!diye sarsmayı ne de çok istiyordu şuan..Odadaki ölü sessizliği telefonunun melodisi bozarken telefonu kaptı:tanımadığı bir numaraydı..Misa’nın duymaması için banyoya çekilip açtı:
-Efendim??
-Sen de kim oluyorsun?O küçük oyununuz işe yaradı mı bayım?Misa’ya ver hemen!!
-Asıl siz kim oluyorsunuz?!Misa baygın!!Ne oyunu,neyden bahsediyorsunuz siz BEE?!! Karşısındaki kadının bana ses vermesini beklerken:kadının :’’Hayır…Hayır!!Kioko!!Ölemezsin!!’’diyen çığlığı ;kulağı parçalayan o :’’biiiiiipp..!!’’sesi geliyordu..Kafasına sanki kocaman bir saksı düşmüştü:
-Misa’nın teyzesi..Kioko..öldü mü??Bayan Kioko öldü mü!!???
Suijitsuna çıldırmış bir şekilde banyoda dolanırken kapı açıldı:hızla arkasını dönerken:gözleri acılı Misa’nın gözleri ile buluştu:
-Suijitsuna..dedi titreyen bedenin önünce yumruk yaptığı elleri,eğdiği başıyla…annem öldü mü yoksa??
Suijitsuna elindeki telefonu düşürüp hemen ona sarıldı:çığlık atarak ağlamaya başlamıştı Prensesi..
MİSA
Minik rüyalar görürüz hepimiz..Hani hep isteriz olmasını:ve bazen..Bazen oluverir..Ancak her şeyin bazı bedelleri vardır;uyandığınız odanın tanıdık olmaması , başka bir yerden gelen bağıran bir erkeğin sesi gibi..Bir dakika!!Suijitsuna?!
Hemen kanlı elbisemle ayağa kalkıp koluma baktım:bantlıydı..Sesin geldiği yere doğru yaklaştım:
-Asıl siz kim oluyorsunuz?!Misa baygın!!Ne oyunu,neyden bahsediyorsunuz siz BEE?!! Dedi..Sanki bir şeyler duyuyormuş gibi suskundu ..Ardından:
-Misa’nın teyzesi..Kioko..öldü mü??Bayan Kioko öldü mü!!??? Hı? Başımın içine bir şey oluyordu sanki..Gözlerim çıkar ararken kolum kulpa dokundu:bastırdı ve kapıyı açtı..Karşımdaki adam birden şaşkınlıkla arkasını dönüp bana baktı:ellerim önde birleşmiş yumrukken bedenim titriyordu:büyük bir güç boşalması ile boşluk yayılırken başımdan ayağıma kadar, sessizce sordum:
-Suijitsuna…Annem öldü mü yoksa? Sessizlik..Ağlamak gibi bir güçsüzlüğe kapıldım:telefonun yere düşme sesi,ardından Suijitsuna’nın beni saran kolları..Çığlıklar içinde kurtulmaya çalışırken beynimin ne emir verdiğini duyamıyordum..Suijitsuna her defasından daha da sıkı tutuyordu beni..Tüm gücümle ona vururken beni kendine çekip sarılıyordu;sonunda güçsüz kaldığımda ona karşı koymadan öylece bekledim..Pili bitmiş oyuncaktan farksızdım.
Gözlerimden yaşlar akarken beni kucaklayan kolları yatakla buluşturdu,arkamdan sımsıkı sarılırken başımın arkası çok acıyordu,ağlayan gözlerim ıslanmayı ısrarla sürdürürken zaman geçiyordu..Annem ..Benim biricik annem öldü..Nasıl olurdu??
O günden öğrendiğim çok şey var:boşluğun ne manaya geldiğini öğrenmiştim..’’Bir insan aslında ne zaman yalnızdır?’’:sorusunun cevabını öğrenmiştim..Ve..Beninki gibi bir annenin değerini..Ben ölmek isterken anneciğim ölmüştü..Ama o güçlüydü..
Ağlarken birden durdum:arkamı dönüp Suijitsuna’ya:
-Ben biliyorum..korkutmak için yapıyorlar:annem..annem bana söz vermişti:uyanacağını biliyorum.Uyanacak değil mi? ona doğrulamasını bekleyen bakışlar atarken gözlerimiz birleşiyordu:gözleri kıpkırmızıydı..Sessizce inledim:’’Suijitsuna..değil m..i?’’Gözlerim doldu:hızla ona sarıldım:ikimiz de ağlıyorduk..
İlk defa o zaman nefret etmiştim kendimden:’’nefret nedir?’’ sorusunun cevabını yani..Bana ait olanı da tabii..Suijitsuna bana aitti..
Bir zaman sonra acının verdiği yük,göz yaşının verdiği ağrı ile Suijitsuna’nın kolları arasında uykuya daldığımı hissettim.
Saatler sonra ;tekrar büyük bir baş ağrısıyla uyandığımda karşımda Alice duruyordu,Suijitsuna siyah bir takım giymişti üstüne:iki koca bavul vardı odanın ortasında:elinde de iki bilet..
Alice’e şokla bakarken doğruldum:
-Ne zaman buraya geldim ben??Suijitsuna,Alice..Çok kötü bir rüya gördüm:annem..dediğimde başımı öne eğip elbiseme baktım ve devam ettim:annem ölmüştü…Başımı kaldırdığımda Suijitsuna bana yaklaşıp:
-Prenses ..Sana ağlama demeyeceğim ancak iyi olmanı istiyorum:her şekilde yanında olacağım..Ancak bayan Kioko Japonya’da gömülmek istemiş..Gece yarısına bilet aldım:teyzen,ben ve sen gidiyoruz..Alice’den birkaç parça bir şey getirmesini istedim..Üstünü değiştirmene yardımcı olacaktır sanırım;hava karardı;ben de bu sırada otelden çıkışımı yapacağım..Her şey hazır..Naaşı Tokyo’da karşılayacağız..Ne zaman döneceğimiz belli olmaz:okulunu dondurmasını rica ettim bir dostumdan:İstanbul’dan her şeyi halledecek..o hala konuşuyordu..Ama ben duymuyordum:bir süre sonra gözlerimden yaşlar akmaya devam ederken Alice bana yaklaştı;Suijitsuna ise kapıdan dışarı çıkmak üzereydi..
Alice bana dokununca elbisemi çekiştirip:
-DOKUNMA BANA!! Ben hallederim..ağlarken titreyen sesimle bağırmam Suijitsuna’nın kapının eşiğinden dönmesine sebep olmuştu..Alice’e yaklaşıp:
-Tamam…Ben halederim,sen masanın üstündeki(masayı işaret ediyordu bu sırada) evrakları al ve resepsiyona in:odamın numarasını ve çıkış yapacağımı söyle..dedi..Olduğum yerde bir öne bir arkaya sallanırken Alice hızla evrakları kapıp elindeki çantayı Suijitsuna’ya verdi ve odadan ayrıldı..
Suijitsuna banyoya gidip muslukla bir şeyler yaptıktan sonra ellerinde ıslak havlularla döndü:onları yatağın kenarına koyarken dikkatle beni izliyordu,hala sallanan bana elini uzattı:tepki vermeyince bana yaklaşıp elbisemin fermuarını açtı:üstümdeki elbiseden bedenime geçen kanı silmeye başlarken beni hala inceliyordu..Birden başını kaldırıp:
-Kendine zarar verirken ne düşünüyordun ki?Ölebilirdin..Seni kaybetseydim..diyip durdu:ağlamayı kesen bana bakıp elini yanağıma koydu:üstümde hiçbir şeyin olmamasını umursamadan sıkıca sarıldım ona,bu kadar acı çekerken bile yanımdaydı..Bilirsiniz:canınız yandığında düşünceleriniz kilitleniverir;Alice her şekilde canımı yakan kişiydi:günlüğümdeki Ole ağabeyimin kalacağı otelin aslında Suijitsuna’nın kalacağı yer olduğunu anlamak çok zorlamamış olsa gerekti..Ben bunları düşünürken bir put gibi duruyordum:sadece izliyordum:beynimden gelen ağrıya karşı durmaya çalışırken dahi hareket etme isteği duymuyordum.
Suijitsuna üstümü sildikten sonra kuruladı ve giyinmeme yardımcı olmaya başladı:siyah kilotlu çoraplarımı giyerken ;uzun kollu ,boğazlı siyah ve fırfırlı elbisemi çantadan çıkarttı ve fermuar yerini aramaya koyuldu,çorabımı giymeyi tamamlayıp başımı ona çevirdim:
-Düğmelerini açmayı dene..dedim siyah atletime uzanırken..Atletimi de giydikten sonra elbisenin düğmeleri bulup açmış bir şekilde yaklaştı ; başımdan geçirdi..Düğmeleri kapatırken içeri Alice girdi.
Suijitsuna yaptığı işle ilgilenirken Alice’e başını çevirdi:
-Bir iki yardımcıdan hazırlattığım bu bavulları arabaya yerleştirmelerini söyle lütfen..dedi:onu odada istemediğimi biliyordu..Alice dişlerini sıkıp odadan ayrıldığında Suijitsuna hala onun kapıyı kapatmasını bekliyordu:Alice kapıyı kapayınca da bana dönüp düğmeleri iliklemeyi tamamladı:suratımı da insan görünümüne soktuktan sonra(ki gözlerimin altı şişti ve gözlerim kan çanağıydı.) saçlarımı düzeltmek için paketinden yeni çıkarttığı bir fırçayla arkama geçti:yavaşça saçlarımı tarayıp kendince topladıktan sonra son hazırlıkları yapıp odadan çıktık:biz çıkarken içeri bavulları taşıyacak olan yardımcılar giriyorlardı:Suijitsuna elini belime koyup yürümemde yardımcı oluyordu:tıpkı o günkü gibi..O kıvılcımları bu şekilde hissetmek acınasıydı..Çünkü o beni o an sahiplenmişti ve ben çok geç fark etmiştim..Çünkü

benim tek gerçeğimdi..
Koridorda yürürken yanımızdan geçen yardımcıların fısıltıları geldi durmuş beynime:
-O kanlı elbise de neyin nesi?Kandan geçilmiyor oda..! diye fısıldarken diğeri girdi söze:
-Kıza ne yaptı kim bilir..Boşver duyacak şimdi!Bavulları öküz ölüsü gibi:hemen kurtulalım şunlardan..
Suijitsuna’nın yanağındaki kasın seğirdiğini fark ettim:kızmış olmalıydı..Asansör,araba..karanlık yollar ve gürültülü havaalanı..İç hatların önünde bekleyen Andrew teyzeyi görünce ülkeme üç kişi gideceğimizi anımsadım.Sesimi çıkarmadan kontrollerden geçerken o kadın bana nefret dolu gözlerle bakıyordu..Suijitsuna birilerine bavulları almasını söyledikten sonra şoföre parasını verip geldi:
-Adınız Andrew’dı sanırım..Buradan İstanbul’a ve oradan da Tokyo’ya uçacağız..Bu kadar kısa sürede ancak aktarmalı bulabildim..Acele edelim lütfen.dedikten sonra elini tekrar belime koyup bana yardımcı oldu.
45 dakikalık İzmir-İstanbul uçuşunun ardından dış hatlara geçtik.İki saat roterli uçağımıza bindiğimizde Andrew teyzenin daha önce hiç uçağa binmediğini anımsadım:11 saat boyunca havada olmak ona ne gibi duygular yaşatacaktı kim bilir..Peki annemin naaşı nasıl gelecekti?Nereden alacaktım onun tabutunu?
Bunları düşünürken Suijitsuna bana sıkıca sarılıp:
-Şişşt..sakin ol..Her şey yoluna girecek..diye fısıldıyordu başımı okşarken;Andrew teyze iki koltuk ilerideydi:fazla görünmüyordu ama ağladığı belliydi..
12 saat sonra
Gözyaşı dolu bir yolculuktan sonra direk annemi gömmeye gelmiştik ..Tokyo’da Tamareien Mezarlığındaydık şimdi:(Japonya’da mezarlık ile ilgili araştırma yaptım ancak hiçbir bilgi edinemedim..Onun için bir yerden alıntı yaptığım ad ile devam edeceğim.)..Teyzem bana bir pislikmişim gibi bakarken Suijitsuna’nın her şeyi önceden ayarlamış olması yüreğime su serpmişti..
Annem gömüldükten sonra beni annemin karar toprak altındaki bedeni ile baş başa bıraktılar..Mezar taşına bakıp hıçkırarak ağlamaya başladım tekrardan..Toprağa dokunup bir avuç aldım:
-Anne..Duyuyor musun beni??Ne oldu sana:hadi kalk..Kız bana!!Bağır çağır,ceza ver!!Ama..ama..sadece..kalk..Tek istediğim oradan kalkman..Toprak yakışmadı anne..Biliyorum..Çok kırdım seni..ama bilirsin işte:yalnızlığı kaldıramıyorum:yanımda ol anne..(birden duraksadım:mezarın önünde diz çöküp toprağı yumruklamaya başladım) ANNE!!Uyansana!!Söz veriyorum iyi bir kız olacağım..Gerçekten..
Başımı uzakta ağlayan Suijitsuna’ya çevirip:
-Hey Suijitsuna…!Söyle uyansın..Seni dinler belki..(başımı birden teyzeme çevirdim)teyze..neden bana öyle bakıyorsun??Ne yaptım ben!!?Benim yaptığım neyden dolayı öldü de nefret ediyorsun benden!!?.(başımı mezara çevirip alnımı toprağa yasladım)Neden anne??Bak..buradayım işte..Anne!İnsanlar sen olmayınca nefret ediyor benden..Sensiz olmaz..
Öylece durup sayıklarken aynı cümleleri Andrew ile Suijitsuna yaklaştı:Suijitsuna beni ayağa kaldırmaya çalışırken :
-Bırak!! Deyip tekrar diz çöktüm annemin mezarı önünde..Devam ettim sonra da:
-Yanılıyorsunuz ki…O uyanacak..Biliyorum..O çok güçlüdür.. Bir anda bandajlardan tutulup ayağa kaldırıldım teyzem tarafından:
-Yeter!!Seni yalancı,seni serseri,pislik kız!!Annen senin yüzünden öldü:günlüğüne yazdığın o plan saçmalığı yüzünden:Alice her şeyi anlattı:kimle kaçacağını:her şeyi!!Annen akciğer kanseriydi seni gerizekalı!!Yaptıklarına dayanamadı!! (Bandajlı kolumu tutan eli ,sesi titremeye başladı) Sen bundan sonra benim değerli Misa’m falan değilsin..Bu yanındaki adamla,(sesini alçaltmaya özen gösterip devam etti) her kimse artık,ne halt yiyorsan ye..Benim yanımda kalamazsın..!!
Tüm duyularım tıkanmıştı bir anda..Kolumu sarsıp bıraktıktan sonra dizlerimin üstüne düştüm..Beyaz bandaj kırmızıya boyanırken Suijitsuna beni arkadan sarıp ayağa kaldırdı:onun kolları arasında ayakta dururken teyzeme baktım..Ağlamayı kesmiştim:yaşadığım ŞOKlar büyüktü..
Demiştim size:’’Pişmanım..çünkü her plan tam anlamıyla işlemiyor.’’
DÜZENLENMİŞTİR..