Black Butterfly--FİNALE KADAR YAYINLANDI!! Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 27, 28, 29, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): OleSea

Evet...Bu bölümü birazcık uzattım:pek bir olay olmuyor:daha asıl konuya girmeme iki bölüm var..Ondan sonra sıl konuya gireceğim ve daha da heyecanlı olacak..Umarım beğenirsiniz..
BÖLÜM 4 : İLGİNÇ TESADÜFLER
Ekim ayının en sevdiğim yanı havuzun kapanmış olmasına rağmen fazla serin olmamasıydı:bir gün okuldan sonra güzelce yıkanıp üstüme kısa pembe bir elbise geçirdim:o elbise bana teyzemden hediyeydi:ben de zaten teyzeme gidiyordum.
Saçlarım yanmasın diye kurutma makinesiyle kurutmuyordum:bu çoğu zaman evdeki tartışma konusu oluyordu..Saçlarımın ıslaklığını alması için havuza bakan balkona çıktığımda karşımda grubun başkanı Chiris’i gördüm.Chiris ağabey o zamanlar an yedisine daha yeni girecekti.
Beni beklediğini görünce şaşırdım ancak fazla belli etmemeye çalışarak:
-Ah!Chiris ağabey..ne oldu? , suratıma şaşkınca bakıp:
-Geçenlerde hiç Helene’de kaldın mı Misa? Bu sorusuna karşılık şaşkınlığımı koruyamadan ellerimi ıslak saçımdan çekip önümdeki demirlere koyup yaslandım:
-Bunu nerden biliyorsun Chiris ağabey?Helene’yi takip ediyorsun? Suratı kıpkırmızı olan o zamanlar ‘’ağabey’’ dediğim insan elbiseme bakıp:
-Sana pembe yakışıyor…Çarşıya iniyorsan eşlik edebilir miyim? Asılmalarını istemeyiz değil mi?..
Benimle dalga geçmesinden nefret ederdim:asılmakmış benim yaşımda birine kim asılırdı ki?Tek kaşımı kaldırıp:
-Benimle konuşmak istediğin bir şey var… dedim.Kırmızı suratı iyice gerilerek:
-Madem kabul ettin hadi çık da gidelim! Diyerek tersledi beni..Solumda bulunan masadaki çakmağı kaptığım gibi suratına geçirdim:
-Benimle böyle konuşma..Geliyorum:hem yürüyeceğiz..Mezarlığın oradan geçeceğim..
İçerde iş yerinden yorgun gelen anneme bakıp:
-Anne Chiris ağabeyle çarşıya yürüyebilir miyim? Dedim.Bana şaşkınlıkla bakıp bir şey demeden onayladı..Kapının önüne gidip çıkardığım terlikler yerine siyah babetlerimi çıkardım:siyaha o zaman da aşıktım…
Babetleri geçirdiğim gibi kendimi sitenin girişinde bekleyen Chiris ağabeyin yanına attım..
Tam aşağıya iniyorduk ki,yanımızda siyah bir araba durdu..Arabaya bakıp duraksadım:bir komşumuzun arabasıydı çok zengin olan bu komşumuz BMW marka arabalarıyla beni gezdirdiği çok olmuştu:kendisiyle çok iyi anlaşırdık:en azından 11 yaşında bir kızla 45 yaşında bir adamın geçinebileceği en iyi şekilde..
Yanımda duran Chiris ağabeye bakıp:
-Teyzene gittiğini duydum bırakayım seni gel.. şaşkınlıktan olduğum yer de çakıldım.Daha yürümeye başlamamıştım bile:bir de çiçekçiye uğrayacak mezarlıktan geçerken tanımadığım birkaç insanın mezarına çiçekleri koyacaktım..
İkisinin de kalbini kırmak istemiyordum:ne yapacaktım??Biri benimle çok iyi anlaşan bir adam diğeri ise özel bir konuyu danışmak isteyen:ağabeyim gibi gördüğüm insan..
DÜZENLENMİŞTİR.
BÖLÜM 4 : İLGİNÇ TESADÜFLER
Ekim ayının en sevdiğim yanı havuzun kapanmış olmasına rağmen fazla serin olmamasıydı:bir gün okuldan sonra güzelce yıkanıp üstüme kısa pembe bir elbise geçirdim:o elbise bana teyzemden hediyeydi:ben de zaten teyzeme gidiyordum.
Saçlarım yanmasın diye kurutma makinesiyle kurutmuyordum:bu çoğu zaman evdeki tartışma konusu oluyordu..Saçlarımın ıslaklığını alması için havuza bakan balkona çıktığımda karşımda grubun başkanı Chiris’i gördüm.Chiris ağabey o zamanlar an yedisine daha yeni girecekti.
Beni beklediğini görünce şaşırdım ancak fazla belli etmemeye çalışarak:
-Ah!Chiris ağabey..ne oldu? , suratıma şaşkınca bakıp:
-Geçenlerde hiç Helene’de kaldın mı Misa? Bu sorusuna karşılık şaşkınlığımı koruyamadan ellerimi ıslak saçımdan çekip önümdeki demirlere koyup yaslandım:
-Bunu nerden biliyorsun Chiris ağabey?Helene’yi takip ediyorsun? Suratı kıpkırmızı olan o zamanlar ‘’ağabey’’ dediğim insan elbiseme bakıp:
-Sana pembe yakışıyor…Çarşıya iniyorsan eşlik edebilir miyim? Asılmalarını istemeyiz değil mi?..
Benimle dalga geçmesinden nefret ederdim:asılmakmış benim yaşımda birine kim asılırdı ki?Tek kaşımı kaldırıp:
-Benimle konuşmak istediğin bir şey var… dedim.Kırmızı suratı iyice gerilerek:
-Madem kabul ettin hadi çık da gidelim! Diyerek tersledi beni..Solumda bulunan masadaki çakmağı kaptığım gibi suratına geçirdim:
-Benimle böyle konuşma..Geliyorum:hem yürüyeceğiz..Mezarlığın oradan geçeceğim..
İçerde iş yerinden yorgun gelen anneme bakıp:
-Anne Chiris ağabeyle çarşıya yürüyebilir miyim? Dedim.Bana şaşkınlıkla bakıp bir şey demeden onayladı..Kapının önüne gidip çıkardığım terlikler yerine siyah babetlerimi çıkardım:siyaha o zaman da aşıktım…
Babetleri geçirdiğim gibi kendimi sitenin girişinde bekleyen Chiris ağabeyin yanına attım..
Tam aşağıya iniyorduk ki,yanımızda siyah bir araba durdu..Arabaya bakıp duraksadım:bir komşumuzun arabasıydı çok zengin olan bu komşumuz BMW marka arabalarıyla beni gezdirdiği çok olmuştu:kendisiyle çok iyi anlaşırdık:en azından 11 yaşında bir kızla 45 yaşında bir adamın geçinebileceği en iyi şekilde..
Yanımda duran Chiris ağabeye bakıp:
-Teyzene gittiğini duydum bırakayım seni gel.. şaşkınlıktan olduğum yer de çakıldım.Daha yürümeye başlamamıştım bile:bir de çiçekçiye uğrayacak mezarlıktan geçerken tanımadığım birkaç insanın mezarına çiçekleri koyacaktım..
İkisinin de kalbini kırmak istemiyordum:ne yapacaktım??Biri benimle çok iyi anlaşan bir adam diğeri ise özel bir konuyu danışmak isteyen:ağabeyim gibi gördüğüm insan..
DÜZENLENMİŞTİR.


Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): OleSea
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): OleSea

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): OleSea

Ole yaa döktürmüşsün bitim devamını istiyorum
(*sevgiselalesi mod*)
seni seviyorum


(*sevgiselalesi mod*)
seni seviyorum

..../l、
゙(゚、 。 7
l、゙ ~ヽ
じしf_, )ノ
Fanficimi okumak isteyenler buraya! http://www.venusforum.net/fanart-ve-fanfic/huzur/
゙(゚、 。 7
l、゙ ~ヽ
じしf_, )ノ
Alex Clarie yazmış:
Fanficimi okumak isteyenler buraya! http://www.venusforum.net/fanart-ve-fanfic/huzur/


Kısa ama öz bölüm
5. BÖLÜM : TUTUŞMAZLIK:MİSA KARARSIZ
Komik olan şu ki Chiris ağabeyin diyeceği şeyin önemli veya merak uyandıracak bir konu olduğunu sanmıyordum.Chiris ağabeye şaşkın bir ifadele döndüm:adam ona , o da komşumuza bakıyordu..
Birden aralarındaki çekişmeli bakışma sonlandı ve Chiris ağabey yenilmiş ses tonuyla:
-Sen onunla git..Daha sonra konuşuruz.. deyince mahcup bir surat ifadesiyle baktım ona..O an ki surat ifadesi yıllar yılı onda hiç hissedemediğim bir masumiyeti simgeliyordu ..Bir şey demeden komşumuzun arabasının ön koltuğuna açılan kapıyı açıp utançla içeri girdim,gaza hırsla bastığında onun suratına bile bakamadım..
Bir süre sonra komşumuz son ses açtığı pop müziği iyice kısıp hızlıca sordu:
-Onun yanında ne işin vardı: o bir serseri?.. deyince başımı sağa çevirip geçtiğimiz yollara baktım:
-Konuşulacak özel konular varmış da… dedim üzgün bir sesle..Bir anda kendimi mezarlığın orda buldum:komşumuzun işi çıkınca beni mezarlığın kenarında bırakmak zorunda kaldı:bana mahcup olduğunu;bunu telafi edeceğini tekrar tekrar söylüyordu.Dolanmaya başladım.
Hava kararmıştı,mezarlığa korkuyla bakıp içimi çektim:ben öldüğümde benim mezarıma kimler gelecekti?Düşünceler içerisinde mezarlığın bitişiğindeki Çingene kadından bir buket çiçek aldım,ardından da mezarlığa bakıp içeri adımımı attım.
Birden başımın sol bölümünde büyük bir sarsıntı hissettim,gözlerim yaşardı,aldığım beyaz güller yere seriliyordu yavaşça,pembe elbisemin etek kısmı rüzgardan açılıyordu:bana ne oldu??
Kendimi bir mezarın üstünde buldum,suyla karışmış olan bu toprak ne kadar da rahatlatıcı:ölüyor muyum?Niçin başım acıyor?...
Bana yardım edecek biri yok mu,hareket edemiyorum…?
DÜZENLENMİŞTİR.

5. BÖLÜM : TUTUŞMAZLIK:MİSA KARARSIZ
Komik olan şu ki Chiris ağabeyin diyeceği şeyin önemli veya merak uyandıracak bir konu olduğunu sanmıyordum.Chiris ağabeye şaşkın bir ifadele döndüm:adam ona , o da komşumuza bakıyordu..
Birden aralarındaki çekişmeli bakışma sonlandı ve Chiris ağabey yenilmiş ses tonuyla:
-Sen onunla git..Daha sonra konuşuruz.. deyince mahcup bir surat ifadesiyle baktım ona..O an ki surat ifadesi yıllar yılı onda hiç hissedemediğim bir masumiyeti simgeliyordu ..Bir şey demeden komşumuzun arabasının ön koltuğuna açılan kapıyı açıp utançla içeri girdim,gaza hırsla bastığında onun suratına bile bakamadım..
Bir süre sonra komşumuz son ses açtığı pop müziği iyice kısıp hızlıca sordu:
-Onun yanında ne işin vardı: o bir serseri?.. deyince başımı sağa çevirip geçtiğimiz yollara baktım:
-Konuşulacak özel konular varmış da… dedim üzgün bir sesle..Bir anda kendimi mezarlığın orda buldum:komşumuzun işi çıkınca beni mezarlığın kenarında bırakmak zorunda kaldı:bana mahcup olduğunu;bunu telafi edeceğini tekrar tekrar söylüyordu.Dolanmaya başladım.
Hava kararmıştı,mezarlığa korkuyla bakıp içimi çektim:ben öldüğümde benim mezarıma kimler gelecekti?Düşünceler içerisinde mezarlığın bitişiğindeki Çingene kadından bir buket çiçek aldım,ardından da mezarlığa bakıp içeri adımımı attım.
Birden başımın sol bölümünde büyük bir sarsıntı hissettim,gözlerim yaşardı,aldığım beyaz güller yere seriliyordu yavaşça,pembe elbisemin etek kısmı rüzgardan açılıyordu:bana ne oldu??
Kendimi bir mezarın üstünde buldum,suyla karışmış olan bu toprak ne kadar da rahatlatıcı:ölüyor muyum?Niçin başım acıyor?...
Bana yardım edecek biri yok mu,hareket edemiyorum…?
DÜZENLENMİŞTİR.


Keşke bitirmeseydin yaaa çok merak ettim
Ama ama ben bayıldııım
Yeni bölüm istiyorum ulennn


Ama ama ben bayıldııım

Yeni bölüm istiyorum ulennn


..../l、
゙(゚、 。 7
l、゙ ~ヽ
じしf_, )ノ
Fanficimi okumak isteyenler buraya! http://www.venusforum.net/fanart-ve-fanfic/huzur/
゙(゚、 。 7
l、゙ ~ヽ
じしf_, )ノ
Alex Clarie yazmış:
Fanficimi okumak isteyenler buraya! http://www.venusforum.net/fanart-ve-fanfic/huzur/
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): OleSea

6. BÖLÜM:SIR
Uyuşmuş sol kolumu mezarın üstünden kalkabilmek için beyaz mermere dayadım:çoğu zaman uğradığım bir mezardı bu:adaşım olduğu için dikkatimi çekmişti:yaşasaydı belki tanışıp iyi dostlar olabilirdik??
Sol kolumla soğuk beyaz mermere dayandığım gibi kalkmaya yeltendim,sağ elimden de güç alıyordum,yere bakınca güllerin çamur olduğunu gördüm:lanet olsun!
Başım dönüyordu,kendime gelememiştim,sırtımda bir sıcaklık hissedince korku dolu gözlerle arkamı döndüm:benden büyük olan ağabey bana bakıyordu ,başımın sol yanını tutup:
-Ne bakıyorsun? Dedim ,benden korkmasını,bana zarar vermemesini diledim o an Tanrı’dan..Tek kelime etmeden beni kollarımdan tutup ayağa kaldırdı ,kapağının açılmamış olmasından anladığım kadarıyla yeni aldığı suyu uzattı:sessizce kabul edip suyu içtikten sonra adını sordum:Adı Suijitsuna’ymış..
İkimiz de Japon olduğumuz için bir garip oldum.
Biraz sonra bir mezara elindeki çiçekleri koyan Suijitsuna bana dönüp:
-Kendine dikkat et:prenses..Umarım bir daha karşılaşırız… deyince bir şey demeden bekledim..Bana yaklaşıp üstündeki uzun hırkayı uzattı:ilk önce suratımı buruşturup reddetsem de sırtıma geçirince gülücük fırlatıp teşekkür ettim..
Benden büyük olmasına rağmen saygılı davranması hoşuma gittiği için kendisi giderken arkasından baka kaldım..
Üşüyordum:sonuç olarak çamura düştüm ve sırtım ıslaktı:bana verdiği cekete iyice sarılıp:
-Umarım.. dedim sessizce..
Saat takmaktan nefret ederdim o zamanlar,ilk telefonum samsung’un kapaklısıydı:hemen telefonuma uzanıp saate baktım:dokuz buçuk!
Aman Tanrım!Anneme,teyzeme ne diyecektim,üstelik üstüm başım da çamur olmuştu:ki başım hala kötü durumdaydı..
İçimden lanetler okuyarak mezarlıktan çıktım,karşıdan karşıya geçerken bana öten kornaları bile duymuyordum:aslında duymazlıktan geliyordum:tek dileğim koca yokuşu çıkıp eve varabilmekti:gelen geçen bana bakıyordu..Kimin umurunda?
Bir zaman sonra üstümdeki hırkanın kollarını da giyip üstümü ilikledim:bu sayede elbisem görünmez hale geldi,Suijitsu’ya ne kadar teşekkür etsem azdı:bana prenses demesi beni etkiledi galiba..
Yokuşu bitirdiğimde soluk soluğaydım..Karşımda oturduğum yerdeki tek lunapark vardı,içimi çekip ağabeyin verdiği sudan bir yudum aldım..
Bacaklarım tutmuyordu,ses çıkarmadan yoluma devam ederken birinin bana seslendiğini duydum:
-Şiişşt kız! Hey sen! Başımı çevirmeden yürümeye devam edince saçımdan birinin tuttuğunu hissettim:
-Seni aşağılık herif! Diye bağırıp hayatımda ilk kez birine tüm gücümle vurdum:kendimde değildim:karşımdaki serseri bana hem şaşkınlık hem de nefretle bakıyordu:Lanet olsun! Bugün neden bu kadar berbat bir gün?
Olayı görenler de benim yanıma damlayınca yanımdaki kaldırıma çöküp:
-Sanırım yolun sonundayım… dedim..
Bitti mi?Bu kadar kolay pes edecek miydim?Evet:o zaman ettim:o gün pes ettim..
DÜZENLENMİŞTİR.
Uyuşmuş sol kolumu mezarın üstünden kalkabilmek için beyaz mermere dayadım:çoğu zaman uğradığım bir mezardı bu:adaşım olduğu için dikkatimi çekmişti:yaşasaydı belki tanışıp iyi dostlar olabilirdik??
Sol kolumla soğuk beyaz mermere dayandığım gibi kalkmaya yeltendim,sağ elimden de güç alıyordum,yere bakınca güllerin çamur olduğunu gördüm:lanet olsun!
Başım dönüyordu,kendime gelememiştim,sırtımda bir sıcaklık hissedince korku dolu gözlerle arkamı döndüm:benden büyük olan ağabey bana bakıyordu ,başımın sol yanını tutup:
-Ne bakıyorsun? Dedim ,benden korkmasını,bana zarar vermemesini diledim o an Tanrı’dan..Tek kelime etmeden beni kollarımdan tutup ayağa kaldırdı ,kapağının açılmamış olmasından anladığım kadarıyla yeni aldığı suyu uzattı:sessizce kabul edip suyu içtikten sonra adını sordum:Adı Suijitsuna’ymış..
İkimiz de Japon olduğumuz için bir garip oldum.
Biraz sonra bir mezara elindeki çiçekleri koyan Suijitsuna bana dönüp:
-Kendine dikkat et:prenses..Umarım bir daha karşılaşırız… deyince bir şey demeden bekledim..Bana yaklaşıp üstündeki uzun hırkayı uzattı:ilk önce suratımı buruşturup reddetsem de sırtıma geçirince gülücük fırlatıp teşekkür ettim..
Benden büyük olmasına rağmen saygılı davranması hoşuma gittiği için kendisi giderken arkasından baka kaldım..
Üşüyordum:sonuç olarak çamura düştüm ve sırtım ıslaktı:bana verdiği cekete iyice sarılıp:
-Umarım.. dedim sessizce..
Saat takmaktan nefret ederdim o zamanlar,ilk telefonum samsung’un kapaklısıydı:hemen telefonuma uzanıp saate baktım:dokuz buçuk!
Aman Tanrım!Anneme,teyzeme ne diyecektim,üstelik üstüm başım da çamur olmuştu:ki başım hala kötü durumdaydı..
İçimden lanetler okuyarak mezarlıktan çıktım,karşıdan karşıya geçerken bana öten kornaları bile duymuyordum:aslında duymazlıktan geliyordum:tek dileğim koca yokuşu çıkıp eve varabilmekti:gelen geçen bana bakıyordu..Kimin umurunda?
Bir zaman sonra üstümdeki hırkanın kollarını da giyip üstümü ilikledim:bu sayede elbisem görünmez hale geldi,Suijitsu’ya ne kadar teşekkür etsem azdı:bana prenses demesi beni etkiledi galiba..
Yokuşu bitirdiğimde soluk soluğaydım..Karşımda oturduğum yerdeki tek lunapark vardı,içimi çekip ağabeyin verdiği sudan bir yudum aldım..
Bacaklarım tutmuyordu,ses çıkarmadan yoluma devam ederken birinin bana seslendiğini duydum:
-Şiişşt kız! Hey sen! Başımı çevirmeden yürümeye devam edince saçımdan birinin tuttuğunu hissettim:
-Seni aşağılık herif! Diye bağırıp hayatımda ilk kez birine tüm gücümle vurdum:kendimde değildim:karşımdaki serseri bana hem şaşkınlık hem de nefretle bakıyordu:Lanet olsun! Bugün neden bu kadar berbat bir gün?
Olayı görenler de benim yanıma damlayınca yanımdaki kaldırıma çöküp:
-Sanırım yolun sonundayım… dedim..
Bitti mi?Bu kadar kolay pes edecek miydim?Evet:o zaman ettim:o gün pes ettim..
DÜZENLENMİŞTİR.


yazmadım yazmadım...DAYANAMADIM!bu bölümden sonra yazmamak olmazdı.mezara yığıldığı kısım çok heycanlanmıştım nulur ennn kısa sürede (1 salise lol) devam et 

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): OleSea
2. sayfa (Toplam 29 sayfa) [ 428 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |