Akina Yagami (Size tanıdık gelebilir:..)


31 yaşında olan Akina ailesine,geleneklerine çok düşkün bir yapıya sahiptir.Suijitsuna onun için çok değerlidir.Trick ve Ren'i yemeğe davet eden o olsa da Misa'yı da sevmekte ve Misa'yı sayglı,hoşgörülü,ailesine uygun bir gelin olarak kabul etmektedir.
(Yani Vampire Kinght'taki gibi cani bir varlık değil Akina abimiz asdf:D)

Gina Yagami



26 yaşına yeni girmiş olan Gina güzelliği ile büyük ün sarmış bir bayandır:zamanında peşinden çok koşan olmuş olsa da Akina Yagami'nin yakışıklılığı haricinde var olan zekası,tebessümü onu bu evliliğe sürüklemiştir.Geleneklerine çok bağlı olan Gina çoğu zaman koyu renkli kimono giymeyi tercih eder.
Misa'nın hanım hanımcık olduğunu düşünürken aynı zamanda kader yoldaşı olarak da görmektedir:Misa'nın olgunluğu onu büyülemiştir.
Trick olayında Gina Misa'ya olanları anlamış olduğundan dolayı niçin cezasını çekmesi gereken Trick'i aileye söylemediğini vurgulamak amacıyla üstünü neden değiştirdiğini sorar:Gina için Suijitsuna-Misa çifti ayrı bir mana taşımaktadır..

Kameko Yagami


Kameko 9 yaşında,asil,saygılı bir yapıya sahip olan:her zaman siyah-beyaz giyinen bir kızdır.En büyük ilgi alanı satranç olan Kameko yaşına göre olgunluğu ile ailede büyük övgüler toplamaktadır.
Trick'i Misa'ya zarar verirken görmüş ve bunu annesine söylemiştir.(Bu bölüm ,yazılan bölümlerde geçmiyor.)
Misa'nın zekasına güvenen ve ailenin bir üyesi olarak kabul eden yapısına bakılırsa en sevdiği şeylerden biri de Msa ablasıyla uyumaktır.
Kameko , Suijiitsuna'nın manevi kızıdır:Kameko doğduğunda abisine ,gelecekte bir aile kuracağına inanmadığı için Kameko'yu kızı olarak görüp göremeyeceğini bile sormuştur..

Mamoru Yagami


3 yaşındaki Mamoru oyuncaklarına bağlı,çok enerjik,hoplamayı zıplamayı aşırı seven'' evin afacanı'' olarak adlandırılan bir çocuktur.
Bölümlerde kendini pek göstermez:çoğu zaman ablasının yanındn ayrılmaz:bu da demektir ki:Evin afacanı yeni bölümlerde bazı şeylerin ortaya çıkmasında büyük rol üstlenecektir..

Naru Ooba



35 'ine yeni girmiş olan Naru:Sevimliliği,içtenliği,saflığı ve hoşgörüsüyle tanınır Yagami ailesinde:temizlik tutkusu yüzünden arada bir eşiyle minik tartışmalar yaşasa da bilgeç kişiliği ile bu alışkanlığının üstünü hemencecik örter..
Misa'yı ilk gördüğünde sarılması,Misa'yı kendine yakın bulmasından kaynaklanmaktadır:Naru asla sevmediği birine karşı sevgi sözcükleri veyatta hareketleri yapamayan biridir..

Kakashi Ooba



Sevgi dolu sakar eşini çok seven 38 yaşındaki bay Kakashi Yagami ailesinin şirketinde önemli bir mertebededir..Dişi tırnağıyla kazandığı parasıyla evler,arabalar satın almıştır:ailede gayet ciddi bir tavır sergilese de aslında çok duygusal ve düşünceli bir yapıya sahiptir..
Suijitsuna-Misa çifti ile ilgili önemli planları olsa da onları henüz dile getirmemiştir..Misa'nın baş ağrıları çok dikkatini çekmiştir aynı zamanda..(Misa'nın başının ağrıdığı hikayede geçmemektedir.)

Haruka Ooba



18'indeki Haruka,gayet havalı,sinsi bir kişiliğe sahip olsa da (cool aynı zamanda ) çok zeki bir yapıya sahiptir..Japonya genelinde yapılan sınavlarda ilk 10'a girmeyi her daim başaran Haruka umursamaz olarak görünse de dikkatli ,sevgi dludur:ailesine yardımcı olur ve en büyük emeli okulunu bitirip aile şirketindeki mesleğine başlamaktır..
Suijitsuna gibi bir insanın asla evlenmeyeeğine kanaat getirirken Misa gibi bir kızla geleceğini kurmayı planlaması onu etkilemiştir..Misa'yı fazla sevmese de ona karşı dostluk kurmaktan da çekinmemektedir..Arada sırada kanji çalıştırmakta ve Msai'nın zekasına hayretler ederekten derslerine devam etmektedir.

Naoko Ooba



15'inde olan Naoko :çok çalışkan,hayat dolu,sosyal,kitap kurgu olarak tanımlanabilir.Gelecekte Aile şirketinde görev yapmayı isteyen Naoko Misa'nın olgunluğuna,suskunluğuna hayretler etmektedr:her zaman:
-Ben asla senin kadar uzun süre susup,bir yerde oturamam..Bu çok sıkıcı , der..Ona göre onun bu ailedeki rollerinden biri Misa'yı güldürmek,annesini kaybettiğini unutturmaktır..
En merak ettiği şey :Misa'nın geçmişidir..
Renkli kısa kimonolar da favori giysileridir.

Elysi Tsugino


Mary Tsugino
(siyahlı olan)

Bu bayanlar özel bölümlerin özel karakterleri olduklarından ŞİMDİLİK fazla bilgi vermeyeceğim..Ama şunu söyleyebilirim:
Alice adlı üyemiz olan Beste'nin karakteridir..Çok ısrar etmsi üzerine bişeyler yapmaya çalıştım..Haydi hayırlısı..

Özel Bölüm 2:Kısım 2
Bir önceki bölümün sonu:
Suijitsuna içeri girdiğinde ben yer yatağından inmiş odada dolanıyordum:elindekileri yere atıp bana koştu:kollarımdan tutup suratıma..gözlerime baktı:ben titremeye sayıklamaya devam ettim:
-Suijitsuna..16.soy…silah!!Silahı bulmalıyım..silah..16.soy..kollarımdan tutan Suijitsuna’dan kurtulmaya çalışırken beni savurup sarstı ve suratıma baktı: şokla sayıklamayı bırakmıştım artık..Derin derin nefesler alıp onun gözlerindeki düşünceleri gördüm yavaşça..
-Ben iyiyim..Sadece..silahı bulmalıyım..Suijitsuna..ailenden çok özür dilediğimi söyle..huzurlarını kaçırdığım için falan.. gözlerim dolu doluydu: bir anda beynim çalışmaya başlamıştı sanki..Suijitsuna suratıma bakıp:
-Ailemin hiçbir şeyden haberi yok..şimdilik..
YENİ BÖLÜM:
Bir süre sonra bana bakmayı bırakıp sehpaya uzandı;su ile birkaç ağrı kesici olduğunu tahmin ettiğim ilaçları aldı.İlaçlardan nefret ederdim: ‘’onlar seni çok seviyorlar sanki..’’ demeyin..Boğazımdan zor geçiyor;midem bir garip oluyordu..Minik tartışmaların sonunda Suijitsuna 3 hapın hepsini bir hamlede içirdi bana.Düşüncelerim içimde konuşurken dudaklarım düşüncelerimi melodiye dökemiyordu..Bazen kendimi beceriksizin tekiymişim gibi hissediyordum.
Öyle miydim gerçekten?
Ağızım ilaçların verdiği etkiyle uyuşurken ayağa kalkıp dolabıma yaklaştım:safir renkli;uzun kollu,boğazlı elbisemi çıkarıp yavaşça giyindim;kısa elbiseyi siyah kilotlu çorap ve az öncekinden çok daha kısa topuğu olan ayakkabıyla tamamladıktan sonra Suijitsuna’ya dönüp,midemi zorlayarak dudaklarımı oynattım:
-Yemeğin sonuna kadar dayanabilirim..inelim..yeterince ayıp oldu..ne olursun bir şeyden bahsetme..Sonra hallederiz olur mu? (çoktan Suijitsuna’ya yaklaşmış ve elimi yanağına koymuştum.Tepkisini sessizcene bekliyordum;gözleri dolu doluydu..)Birden beni kendine hızla çekip sarıldı:
-Nasıl oluyor da bu kadar güçlüsün Misa?
-… ona cevap veremeden sadece sarılmasına karşılık verdim yorgunca;ağzımı açacak halim yokken aşağıya inmek istiyordum!
Ona sımsıkı sarılmış öylece dururken aklıma geldiği gibi bir anda onu yavaşça itekleyip elime peçeteyle keçeli kalem aldım:’’Burada eczane var mı?Varsa nerede?’’ yazdım.Bunu okuyan Suijitsuna :
-Neden? Diye sordu kuşkulu bir şekilde..Ona söyleyemezdim:kimseye söyleyemezdim..Çünkü zaten yeterince kişi biliyordu sırrımı: Victoria..Dr.Lovski..Alice..bu 3 kişi şimdilik yeterdi de artardı..Belki de daha fazlası biliyordu sırrımı;ne fark ederdi ki ‘’o’’ bilmemeliydi..
Ağızım iyice kenetlenirken defalarca yutkunarak kendimi konuşmaya zorladım:
-Aylardır..aksattığım..ilaçlarım…var… gözlerimi gözlerine dikip diyeceğini direk ağzına tıktım:sadece...ben alabilirim.. .Kızgınca kollarını bağlayıp kapı ağzına yaslandı;tek kaşı kalkıktı:
-Neden Misa? Kendimi iyice zorlayarak:
-Çünkü öyle gerekiyor Suijitsuna..Lütfen..konuyu kapayıp aşağıya inelim.. bu konunun burada kapanmayacağına adım kadar emindim;ancak mühim olan şuan için kapanmış olmasıydı.
Suijitsuna yaslandığı yerden rahatsızca çekilip bana yaklaştı ve koluma girdi;sessizce bana bakarken başımı ona çevirip baktım;kendimi zorlayarak gülümsedim..Birden pozisyon değiştirip seneler önce yaptığı gibi kolunu belime dolarken diğer eliyle de kendi beline sardığı elimi tutuyordu:
-Sadece..bu sefer o gün..seneler önceki o gün gibi susmayıp açıkça söyleyeceğim;o an da (yani o zaman da )söyleyemediklerimi:o gün dakikalar içersinde değerlenmiştin benim için:ve ben değer verdiğim kişiye bir şeyin olmasını istemiyorum Misa..Sana bir şeyin olmasını istemiyorum..
-Bana bir şey olamayacak..iyi olacağım.. dedikten sonra ritmik adımlarla yemek odasına ilerlemeye başladık:suratımdaki morlukları kapamak adına sürdüğüm makyaj malzemeleri acaba ne kadar sağlam tutup morarmış suratımı gizleyebilirdi?
Kapıyı açar açmaz tüm masa tekrar ama daha şaşkıncana baktı bizlere,özellikle de Trick ve Ren..Sesimi çıkarmadan Suijitsuna’nın çektiği sandalyeme kurulduktan sonra özürlerimi dile getirdim ,ardından da yemek devam etti.
Önüme koyulanları tembelce yemeğe zorlarken kendimi Gina teyze uzun uzun bakışlarını kelimelere döktü:
-Az önceki elbisen gayet iyiydi:niçin üstünü değiştirme gereği hissettin? Tüm masa susup bana bakmaya başlayınca Trick’in sinsi kıkırdamaları benliğimi sarıp elimdeki kaşığı düşürmemi sağladı;Suijitsuna beni o hale getirenin Trick olduğuna emin olmuş olmalıydı ki :
-Yeter!..Trick Misa’ya o şekilde bakmandan hiç hoşlanmadım!Kes şunu;en azından her şeyi ortaya dökmemi istemiyorsan.. herkes olan bitene anlam vermeye çalışırken ben ne yapacağıma iyice şaşırmış durumdaydım.Masadakiler Suijitsuna’yı sakinleştirmeye çalışınca Trick ayağa kalktı ve sevdiğim adama ağzına geleni söylemeye başladı,masaya yumruklar vuruldu:bende kızıp ayağa kalkınca dengem bozuldu ;sandalyeye yığıldım.Bunu gören Suijitsuna :
-Tamam kesin sesinizi!Ben doydum;izninizle gelecekteki eşimi de alıp odamıza çıkacağım,size afiyet olsun! , deyip beni nazikçe kaldırıp olanları ricam ile belli etmemeye çalışarak yukarı çıkardı,odamıza girdiğimizde kızgınlıktan köpürüyordu,beni yatırıp soyunmama yardımcı olduktan sonra en güvendiği yardımcıları başıma dikip odadan ayrıldı:ağrı kesicilerin etkisi geçiyor olmalıydı ki böyle canım yanıyordu.
Suijitsuna’nın odadan çıkmasından yarım saat geçtikten sonra adı Eleni (Eleni 45 inde,Rusya’dan gelen ve 25 yıldır Yagami ailesine hizmet eden,uzun zayıf bedenine yakıştırdığı uzun siyah eteği,beyaz eski moda gömleği,yaşına rağmen hiçbir beyazı bulunmayan simsiyah balerin topuzu saçı ile asil ve disiplinli bir tavra sahipti.Suijitsuna’yı küçüklüğünden beri tanıyan Eleni için Suijitsuna ne kadar değerliydiyse,Suijitsuna için de Eleni o kadar değerliydi ayrıca en güvendiği yaveriydi.Eleni eşi Yuri ile bu evde hem yaşıyor hem de çalışıyorlardı.) ile yaşlıca bir doktor girdi odaya,doktor beni muayene ettikten sonra Japonca :
-Bu kıza ne oldu böyle;tır mı geçirdiniz üzerinden?Her ne olduysa birkaç kası zedelenmiş ,başının ağrısının sebebini bilemeyeceğim:herhangi bir ilaç kullanıyor muydu diye sorar mısınız bayan Eleni? ,anlaşılan evdeki bireylerin çoğuyla İngilizce konuşmam kendi dilimi iyi bilmediğim havasını yaymıştı,Eleni bana dönerken zorla yutkunup kendi dilimde cevap verdim:
-Kullanıyordum doktor bey.Geldiğim yerden bir doktorumun verdiği ilaçlarım vardı ancak buraya gelince aksattım;yarın onları edineceğim.. deyince tüm yaverler biraz gurur biraz da şaşkınlıkla bakarken Eleni :’’Dilini bilmiyor’’ düşüncelerini tam anlamıyla dağıttığım için gurur duyan memnuniyetini belli ediyordu surat ifadesiyle.
Doktor çantasına dönüp birkaç ağrı kesici hap çıkarınca gözlerimin büyüdüğünü hissederken hemen geri çekildim:
-Aldığım haplar yetiyor bana..Hap yutmakta büyük problem yaşıyorum zaten:iğne ile halletseniz şu işi? Dedim korkuyla bakarken doktorun yüzüne..Doktor gülümseyip:
-Elbette evladım:olabilir..Yapacağım ağrı kesici ağrılarını dindirip seni uyutacaktır..(Eleni’ye dönüp) bayanın uzun süre uyuması gerekiyor o açıdan odanın tamamıyla karanlık olmasına dikkat edilmeli:biliyorsunuz hücreler zifiri karanlıkta yenilenme şansını elde ederler..Ve benim anladığım kadarıyla da bu hanımefendinin yatağından çabucak kalkması gerekecek..deyip dönmeme yardımcı olduktan sonra arka tarafıma yaptı iğneyi:bedenim acıdan artık uyuşmuş olmalıydı ki hiçbir şey hissetmedim.
İğneden sonra beni döndüren yaverler yavaşça odayı iyice karanlığa boğarken fısır fısırlardı:kapanan gözlerimi zorlamadan dinliyordum onları:genç yaver:
-Bay Suijitsuna aşağıya indikten sonra bayan Ren ile bay Trick’i kovunca çok şaşırdım:bayan Gina da dahil olmak üzere bay Suijitsuna’nın bu kadar kızgın olduğuna ilk defa şahit olduk.Bay Trick’in ,bay Suijitsuna’ya vurmaya kalkışması üzerine kavga da çıkınca iyice ortalık karıştı.
Diğeri ise:
-Hak etmedi değiller:bay Trick bayan Misa ve bay Suijitsuna masadan kalktıktan sonra çok keyiflendi:alkolün verdiği etkiyle ileri geri konuştu.
Yavaş yavaş görüntüleri gibi sesleri de yok oldu:uykuya daldım yavaşçana..
‘’Ne kadar da güzel bir orman..’’ diye düşünüyordum koyu yeşil tonlarının içinde , kara basarken;üstümdeki koyu yeşil;uzun kollu , boğazlı,ayaklarımı dahi kapatan kadife elbise ile dolanırken takılıp düşmemek için eğilip elbisenin iki kenarını avuçlayıp yoluma devam ettim:hoş bir klasik melodiye eşlik eden orman sakinleri önümde ilerlerken hepsinin siyah olması dikkatimi çekti:öylece hayvanları takip ederken ayağım oldukça süslü olan bir kutuya takıldı,hayvanların gidişine aldırmadan kutunun önüne çömelip dikkatlice bakarken seneler önce motor kazasında ezilmiş olan sarı kedim belirdi birden önümde:onu kucağıma özlemle alıp okşamaya başlayınca Drina’nın sırtında büyük bir yarığın olduğunu fark ettim:ardından da yavaş yavaş kutunun üstüne bedeni dağılmaya başladı:gözleri..ayakları..elimi yalayan minik dili bile bir taraftaydı şimdi:bu korkunç görüntü karşısında çığlık atarak ağlamaya başladım:
-Drina!Ölme!Geri dön!Drina!!!...ardından da kutu birden açıldı:içinde gümüş renkli silahım vardı ;büyülü işlemeleri kar bulutlarının ardından görünen:benim üstüme ışık tutan Güneş’in ışınlarıyla ne kadar da parıldıyordu..dokunacakken sırtımda büyük bir acı hissettim,elimi çekip kutuyu kapadım:sol göğsüme baktığımda koca bir ok saplanmıştı :kan yoktu:acı vardı..
Hayvanlar konvoyunu da kaybetmiştim..Acıyla inlerken terler içerisinde uyandım..Odam kapkaranlık:doktorun deyişiyle :’’zifiri karanlık’’tı..Derin nefesler alarak yanımdaki yatağa elimi uzattım:Suijitsuna burada değildi.
Ağrı kesicinin verdiği derin uykuda ölmüş kedimi görmek canımı inanılmaz yakarken ağlayarak ayağa kalktım:korkuyordum,canım yanıyordu:yalnızdım..
-Su..Suijitsuna.. diye inledim yavaşça..ses olmayınca odada olmadığına kesinlik getirip kapının olduğunu tahmin ettiğim yöne yöneldim:şansıma yandan geçen bir arabanın farları odayı aydınlatınca hızlı adımlarla,duvardan yardım alarak kapıya varıp açabildim.Mumlarla aydınlatılmış olan malikanede dolanırken Suijitsuna’nın nerede olduğunu gerçekten merak ediyordum:yavaşça mutfağa inen merdivenlere yaklaştım ve tutunarak zorla inmeye başladım:mutfağa inip bir bardak su içtikten sonra Suijitsuna’yı arayacaktım..
Merdivenleri tamamladığımda nefes nefese kaldığım için merdiven demirinden tutunarak son basamağa oturdum:üstüme baktım nefes hızımı düzenlemeye çalışırken..Kırmızı bana yakışmıyordu:kanın kırmızısı…Kendimi tutamayıp yeniden ağlamaya başladım:sinirlerim bozulmuştu:
-Neden..neden iyileşmiyorsun?..Neden iyileşemiyorum ben?... ağlayarak ayağa kalkıp mutfağın çift kapısına ulaşıp ittirdim:mum ışığının aydınlattığı mutfağa bakınca burada büyük bir kargaşanın yaşandığını anladım:sandalyeler yerdeydi,tabakların kırıkları vardı her tarafta..Başımı sol taraftaki antika saate çevirince saatin altıya geldiğini gördüm:acılarla karışık öksürükler eşliğinde masadan ardından da tezgahtan yardım alarak yürüyüp elime bir bardak aldım:acaba su neredeydi?
Arkamdan bir sesin geldiğini duyunca hızla döndüm:
-Bunu mu arıyorsun Misa? Dedi bir kadın..Siyahlar içindeydi:siyah bir pantolon;siyah boğazlı bir kazak,uzun siyah botlar..Gözüme ilişen tek şey griye yakın sarı saçlarıydı:uzun beline varan saçlarını at kuyruğu yapmıştı;bu Ren’di..Bir adım geri atmaya çalışınca arkamdan kuvvetli,daha bu akşam kollarını hissettiğim kişi ağzımı kapayıp beni yere yapıştırdı:bacaklarımla onu engellemeye çalışırken Ay iyice aydınlattı mutfağı:üstümde duran Trick elini ağzımdan çekmeden kulağıma yaklaşıp:
-Evet 16. Soyun değerli kızı Misa Yamashi..seçeneklerini biliyorsun…
3.ŞAHIZ
Türkiye’de..Ege’de saat öğlenin dördüne vurmak üzereydi..Saat 4’de buluşacakları halde bir buçuk saat öncesinden gelmiş ve denize en yakın banka kurulmuştu:El heykelinin yakınlarındaydı zaten..Bitmek üzere olan sigara paketine elini uzatıp yeni bir sigara daha çıkarttı:cırtlak kırmızı çakmağını ,dudaklarıyla kıstırdığı sigaraya iyice yaklaştırıp özenle ateşledi:yanan sigaradan ilk duman tutamları çıkarken o içine büyük bir nefes alıp oturmaya devam etti.
Birden yanına arkadaşı oturdu:elindeki koca zarfın üstündeki ada,tarihe bakıp doğruluğuna emin olduktan sonra banka bıraktı:
-Bize geldi ancak üstünde senin ismin yazılı..Japonya’dan..deyip kalktı,zarfa öylece baka kalan kişi onu eline alıp alaycı bir ses tonuyla okudu:’’Hanry..’’..
Zarfı teslim eden kişi Hanry’den iyice uzaklaştığına emin olduktan sonra bulduğu ilk kafeye girip oturdu:sırt çantasına uzanıp kendi adının da yazılı olduğu zarf ile diğer 4 zarfı çıkarıp masaya dizdi:üzerinde çeşitli tarihler olan zarflara öylece bakarken kafasının karıştığını,her şeyin allak bullak olduğunu hissediyordu.
-Tüm bu zarfları bana göndermenin sebebi ne Misa?..diyerek iç çekerken garsondan büyük bir bardak bira getirmesini istedi:ardından da kendi adının yazılı olduğu zarf haricinde hepsini sırt çantasına koyup zarfına dokundu:birası gelince de büyük bir yudum alıp :’’Chiris’’ yazan zarfın kenarını nazikçe yırttı.
Misa tüm bu zarfları Chiris’e göndermişti:üstünde adlar yazan bu zarflarda teslim edilecekleri tarihler de yazıyordu.’’Hanry : 16 Mart Saat 16:00 da teslim edilecek.’’ Yazarken Hanry’ninkinde kendi zarfında :’’Hanry’ninkini teslim ettikten sonra açabilirsin..’’yazıyordu.
Koca zarfın içinden minik birkaç zarf ve de deri bir defter çıktı:üstünde de büyük harflerle :’’SON PLAN’’ yazıyordu.Chiris’in kafası iyice karışırken birasından bir yudum daha alıp defterin kapağını açıp okumaya başladı.
Bu sırada deniz kenarında oturan Hanry sigarasını bitirip yenisini yakmıştı.İtinayla hazırlanmış olan zarfını alıp kenarından yırttıktan sonra içindekileri boşaltmaya başladı:2 mektup,birkaç kağıt ve belge,deri bir defter ve son olarak en dipteki kağıt..Dikkatini çeken kağıdı çıkarttı: açıp okudu:
-SENİN KİM OLDUĞUNU BİLİYORUM..
DÜZENLENMİŞTİR..