Black Butterfly--FİNALE KADAR YAYINLANDI!! Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 6, 7, 8 ... 27, 28, 29, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): OleSea


13. BÖLÜM: MEZARLIK
Yağmur..Gökyüzünde çakan şimşeğin sesini her damarımda hissederken önümde duran pencereden bacaklarımı yere sarkıtmış bir şekilde duruyordum..Her yağmurun damlası,parçalanan bir ruhun gözyaşıdır:ölü ruhların minik varoluşlarının , minik kanıtıdır..
Elimi minik damlalara doğru uzatıp bekledim elime dökülmesini..İçimden bir parça buraya ait olmadığımı söylüyordu:’’ gel..’ diye sesleniyordu bana..Evet..Gitmeliyim..Karşıdan gördüklerim benim nereye ait olduğumu muhteşem derecede simgeliyordu..
Bacaklarımı hızla arasına soktuğum demir parmaklıklardan çektim:arkamı döndüğümde annem bana bakıyordu:
-Gitmek mi istiyorsun?? dedi elleri belinde..Arkamı dönüp yağmura baktım :
-Sanırım..İzin verirsen.. dedim ..Başıyla onayladığını belirtince hemen odama daldım:kapımı kapatıp dolaba saldırdım:içerisinden bir kot pantolon,uzun kollu bir tişört ve bluz aldıktan sonra giyindim..
Kendimi dışarıya attığımda:ruhumu çarşıya varan 72 merdivende koşarken buldum..Hızlıca benden 2 kilometre uzaklıktaki mezarlığa varmak adına koştum:sonra yoruldum..Merkeze geldiğimde yağmur hızlandı,tüm insanlar kenara çekilirken ben yağmurun altında ıslanıyordum,hızlıca yürümekten,ıslanmaktan ve soluğumu tutmaktan boğazım yanıyordu..360 derece etrafımda dönüp baktım sadece..Çaresizlik kadar kötü ne olabilirdi ki?Hatta yolunu bulamayan,yolunu bulsa da amacını bilmeyen biri için?
Yavaşça yakınımdaki çiçekçiye vardım,içeri girdim,kadın ıslak pantolonumdan yukarıya doğru baktı:sarı kıvırcık saçlarım ıslaklıktan dolayı asıl uzunluğunu belli ediyordu,şaşkın gözlerini suratına çevirip:
-Ne istiyorsun velet?! Dedi..Saçımı sola toparlayıp kızgınca:
-Çiçek!Beyaz gül olsun.. dedim..kadın bana garip garip bakıp buketi tamamladı,buketi verirken bile küçümsüyordu beni..Parayı verdiğim gibi hışınla dükkandan çıktım..
Buketi ters tutarak arabaların olduğu yerden hızlıca koşmaya başladım:mezarlığa vardığım nefes nefese kalmıştım..
Mezarlığa girdim,yavaşça dolanmaya başladım,yağmur ağaçların arasında oynadığım saklambaç oyununa kanıyordu:ıslatamıyordu beni..
Adaşımın mezarına yaklaştıkça bir erkeğin orada oturduğunu gördüm:bu olabilir mi?Hayal mi görüyorum? Diye düşünürken beni gören adam yerinden kalkıp arkasına döndü,hiç bakmadan direk yürüdü öne doğru:tıpkı onun gibi:Suijitsuna gibi..
Misa ‘nın mezarlığına geldiğimde ayakta duramıyordum,mezara dayanıp ellerimi suratımda birleştirdim:hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım:neden bilmiyordum ancak içimde bir fırtına kopuyordu.Dizlerim bedenimi ayakta tutacak kadar kuvvetli değildi..Çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım..
Adaşımın mezarına döndüm:
-Görüyor musun Misa,ne kadar da yalnızım:korumaya çalıştıklarım bile yoklar yanımda..Bu sana.. deyip buketi mezarına koydum gözlerimdeki yaşları silip ayağa doğrulmaya çalışırken..
Başıma ağlama,koşma ve düşüncelerle verdiğim büyük baskı şimdi bana büyük bir ağrı olarak dönüyordu..Elimi okşadığım buketten çekip alnına koydum:
-Lanet olsun! Karanlık.. dedim..Bu sefer düşmektense kendimi mezarın beyaz mermerine yasladım,boylu boyunca uzanan bana biri yaklaştı:
-Prenses!İyi misin?
………………………………………………….Suijitsuna
Onu burada bu halde bulacağımı hiç tahmin etmezdim:mezarlığa girdiğinde yorgun,kızgın ve ağlamaklı görünüyordu,beni görünce gözleri doldu:ona kendimi belli etmemeliydim:talihimi tam anlamıyla döndürmemeliydim..Hemen doğrulup yürümeye başladım:onun mırıldanan hıçkırıklı sesini duydum,beyaz mermere uzanmış bedenini gördüm..Ona yaklaştım:lanet okuyordu..Sessizce:
-Prenses!İyi misin? Dedim..Gözleri ağırlaştı..Beni duymuyordu,yine de dudaklarında kocaman bir gülümsemeden sonra kendini bıraktı..Bayıldı;hem de kollarımda!
Hemen onu bir kolumla tutup telefonuma uzandım:
-Alo 112 nasıl yardımcı olabilirim? Sakin olmaya kendimi zorlayarak:
-İlçenin mezarlığında bir kız bayıldı,bilinci yerinde değil..Yardım edin,ona bir şeyler oluyor!! Dedim avazım çıktığı kadar..Yağmur kolumdaki prensesi benden almak istermişçesine hızlandı:gözlerinden iki damla yaş aktıktan sonra:
-Suijtsuna beni tanımadı bile… diye sayıkladı..Ben ne yaptım böyle..?
DÜZENLENMİŞTİR.
Yağmur..Gökyüzünde çakan şimşeğin sesini her damarımda hissederken önümde duran pencereden bacaklarımı yere sarkıtmış bir şekilde duruyordum..Her yağmurun damlası,parçalanan bir ruhun gözyaşıdır:ölü ruhların minik varoluşlarının , minik kanıtıdır..
Elimi minik damlalara doğru uzatıp bekledim elime dökülmesini..İçimden bir parça buraya ait olmadığımı söylüyordu:’’ gel..’ diye sesleniyordu bana..Evet..Gitmeliyim..Karşıdan gördüklerim benim nereye ait olduğumu muhteşem derecede simgeliyordu..
Bacaklarımı hızla arasına soktuğum demir parmaklıklardan çektim:arkamı döndüğümde annem bana bakıyordu:
-Gitmek mi istiyorsun?? dedi elleri belinde..Arkamı dönüp yağmura baktım :
-Sanırım..İzin verirsen.. dedim ..Başıyla onayladığını belirtince hemen odama daldım:kapımı kapatıp dolaba saldırdım:içerisinden bir kot pantolon,uzun kollu bir tişört ve bluz aldıktan sonra giyindim..
Kendimi dışarıya attığımda:ruhumu çarşıya varan 72 merdivende koşarken buldum..Hızlıca benden 2 kilometre uzaklıktaki mezarlığa varmak adına koştum:sonra yoruldum..Merkeze geldiğimde yağmur hızlandı,tüm insanlar kenara çekilirken ben yağmurun altında ıslanıyordum,hızlıca yürümekten,ıslanmaktan ve soluğumu tutmaktan boğazım yanıyordu..360 derece etrafımda dönüp baktım sadece..Çaresizlik kadar kötü ne olabilirdi ki?Hatta yolunu bulamayan,yolunu bulsa da amacını bilmeyen biri için?
Yavaşça yakınımdaki çiçekçiye vardım,içeri girdim,kadın ıslak pantolonumdan yukarıya doğru baktı:sarı kıvırcık saçlarım ıslaklıktan dolayı asıl uzunluğunu belli ediyordu,şaşkın gözlerini suratına çevirip:
-Ne istiyorsun velet?! Dedi..Saçımı sola toparlayıp kızgınca:
-Çiçek!Beyaz gül olsun.. dedim..kadın bana garip garip bakıp buketi tamamladı,buketi verirken bile küçümsüyordu beni..Parayı verdiğim gibi hışınla dükkandan çıktım..
Buketi ters tutarak arabaların olduğu yerden hızlıca koşmaya başladım:mezarlığa vardığım nefes nefese kalmıştım..
Mezarlığa girdim,yavaşça dolanmaya başladım,yağmur ağaçların arasında oynadığım saklambaç oyununa kanıyordu:ıslatamıyordu beni..
Adaşımın mezarına yaklaştıkça bir erkeğin orada oturduğunu gördüm:bu olabilir mi?Hayal mi görüyorum? Diye düşünürken beni gören adam yerinden kalkıp arkasına döndü,hiç bakmadan direk yürüdü öne doğru:tıpkı onun gibi:Suijitsuna gibi..
Misa ‘nın mezarlığına geldiğimde ayakta duramıyordum,mezara dayanıp ellerimi suratımda birleştirdim:hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım:neden bilmiyordum ancak içimde bir fırtına kopuyordu.Dizlerim bedenimi ayakta tutacak kadar kuvvetli değildi..Çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım..
Adaşımın mezarına döndüm:
-Görüyor musun Misa,ne kadar da yalnızım:korumaya çalıştıklarım bile yoklar yanımda..Bu sana.. deyip buketi mezarına koydum gözlerimdeki yaşları silip ayağa doğrulmaya çalışırken..
Başıma ağlama,koşma ve düşüncelerle verdiğim büyük baskı şimdi bana büyük bir ağrı olarak dönüyordu..Elimi okşadığım buketten çekip alnına koydum:
-Lanet olsun! Karanlık.. dedim..Bu sefer düşmektense kendimi mezarın beyaz mermerine yasladım,boylu boyunca uzanan bana biri yaklaştı:
-Prenses!İyi misin?
………………………………………………….Suijitsuna
Onu burada bu halde bulacağımı hiç tahmin etmezdim:mezarlığa girdiğinde yorgun,kızgın ve ağlamaklı görünüyordu,beni görünce gözleri doldu:ona kendimi belli etmemeliydim:talihimi tam anlamıyla döndürmemeliydim..Hemen doğrulup yürümeye başladım:onun mırıldanan hıçkırıklı sesini duydum,beyaz mermere uzanmış bedenini gördüm..Ona yaklaştım:lanet okuyordu..Sessizce:
-Prenses!İyi misin? Dedim..Gözleri ağırlaştı..Beni duymuyordu,yine de dudaklarında kocaman bir gülümsemeden sonra kendini bıraktı..Bayıldı;hem de kollarımda!
Hemen onu bir kolumla tutup telefonuma uzandım:
-Alo 112 nasıl yardımcı olabilirim? Sakin olmaya kendimi zorlayarak:
-İlçenin mezarlığında bir kız bayıldı,bilinci yerinde değil..Yardım edin,ona bir şeyler oluyor!! Dedim avazım çıktığı kadar..Yağmur kolumdaki prensesi benden almak istermişçesine hızlandı:gözlerinden iki damla yaş aktıktan sonra:
-Suijtsuna beni tanımadı bile… diye sayıkladı..Ben ne yaptım böyle..?
DÜZENLENMİŞTİR.

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Kohana Mai
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): OleSea

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): OleSea


iyadaaa
yapma yorum atamıyorum ama okuyoruz
*Kedi bakışı*
yeni bölüüm istiyorum sadece hihihii eni kıramaz


yeni bölüüm istiyorum sadece hihihii eni kıramaz

..../l、
゙(゚、 。 7
l、゙ ~ヽ
じしf_, )ノ
Fanficimi okumak isteyenler buraya! http://www.venusforum.net/fanart-ve-fanfic/huzur/
゙(゚、 。 7
l、゙ ~ヽ
じしf_, )ノ
Alex Clarie yazmış:
Fanficimi okumak isteyenler buraya! http://www.venusforum.net/fanart-ve-fanfic/huzur/
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): OleSea

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): OleSea

14.BÖLÜM:YALANCI…
O zaman böyle olacağını hiç düşünmemiştim:beni ambulansa kaldırırlarken bile elimi tutuyordu,ambulansta bir an olsun yanımdan ayrılmamıştı..Ve sonra indirilme ve gözümü acıtan spotlar..Sıra sıra ilerliyorlar,kafamın içindeki bir şey hareket etmemi engelliyordu,kollarımı açıp Suijitsuna’ya sarılmak isterken gözlerimi dahi açamıyordum..
Kapılar kapandı,yanımdaki kadınlar beni soyup kuruttuktan sonra üstüme bir şey giydirdiler,hissediyordum:hatta izliyordum onları:bedenime uzunca bir kordonla bağlıydım ve uyuyan ben ile hemşireleri izliyordum..Hemşireler işlerini bitirince doktor odaya girdi,bedenime birkaç test uygulayıp nabzıma,ateşime ve tansiyonuma baktı..Endişeyle titredi..Hemen eline bir iğne alıp hemşirelere bağırdı:
-Buraya gelin,bilincini açamıyorum,ilaç tedavisi uygulayacağız:yine uyanmazsa…dışarıda bekleyen eşine acı haberi vereceğiz..Güzel kızmış…Üzüldüm… bu sözlerin ardından hemşireler hızla iğneler yapıp serumuma ilaçlar bağladılar..
Ölüyorum!Lanet olsun ki ölüyorum!Daha bitmedi:hayattan beklediklerimi alamadım henüz..Bitemez..Olmaz..
Doktor odadan çıktı..Kendimi bir uçurumdan düşüyormuş gibi hissediyordum,yatağın içinde irkildim,hala diriydim ancak hareket edemiyordum..Ölüm uyku gibi..
5 saat sonra..
Gözlerimi açtığımda elimi tutan kişinin Chiris olduğunu anladım..Suijitsuna neredeydi?Helene elini başıma koyup ayağa fırladı:
-Doktor bey!Doktor bey!Uyandı!..Doktor hemen içeri girip:
-Günaydın bayan..Kendinizi iyi hissettiğinizde sizinle ‘’özel’’ olarak konuşmak isterim..Başımı olumlu manada sallayarak doğrulmaya çalıştım..Başımda sarılı bir bant vardı,,ona dokununca başımın çok acıdığını hissettim..Doktor araya girip:
-Başınıza dokunmazsanız iyi olacak,ağrı kesiciler etkisini yitirirse bilinciniz tekrar kapanabilir ve tekrar açabilmemiz mümkün olmaz.. deyip Chiris’e nefretle bakıp odadan ayrıldı..Helene daha neler olduğunu anlamaya çalışırken:
-Senin 2 gün bizde kalacağını söyledim annene..Chiris seni hastaneye getirdiğinde baygınmışsın..Değil mi Chiris? .. ne?Yoo..
Chiris olumlu bir şekilde bakıp:
-Evet tatlım..merkezin ortasında bayıldın,ne işin vardı o yağmurda? Ona yaşlı gözlerle bakıp:
-Ben orada değildim ki..Ben mezarlığa gittim..Suijitsuna..evet onu gördüm.. Chiris ayağa kalkıp:
-Yok öyle bir şey! Seni ben getirdim..Suijitsuna mı ne,her kimse o getirmedi seni..Helene’yi arayan bendim..Seni takip ettim..
Kızdım..Hem de çok.. Çocuğum ama asla aptal değilim..Kolumdaki damarıma bağlı serumu çekip ayağa fırladım,kanlar fışkırıp kolumu boyamasının ardından yere damlarken:
-Yalancı!Sen lanet olası evindeydin!Seni gördüm!Lanet olası bir kızla beraberdin!Yağmur günahlarını kapatmaz Chiris..BENİ BURAYA SUİJİTSUNA GETİRDİ..!!!! Sana asla inanmam..(hızla Helene’ye döndüm,kendisi hem kızarmış hem de kolumdan süzülen kana bakıyordu)Helene,ne yalanı uyduruyorsun?O nerede??Gitti mi??
Suijitsuna…………………………………………………………………………………………………………………………….
Elleri buz gibiydi:soğuk ve kırık bir kalbin simgesi gibi…Ne düşünüyordum ki?Ben salağın biriyim…Onu kontrole aldıklarında dışarıda kaldım..Ve doktorun biri çıkıp bana yaklaştı:
-Eşinizi uyandıramıyoruz,bilinci kapalı:kendinizi her ihtimale karşı hazırlayın.. bu sözler kulağımda defalarca yankılandı’’bilinci kapalı-lı-lı…uyanmayabilir…’’
Ellerimi bir anda doktorun yakasında buldum:
-Bana bak doktor:onu uyandırmazsan mesleki hayatını bitireceğim.(Gözlerim iyice büyüyüp onun kilerine bakıyordu)ONU NE YAP ET UYANDIR!! Gürledim resmen..Bütün kat bana bakıyordu..Umurumda değil:onu istiyordum..Prenses’e belki gereğinden fazla değer veriyordum ancak onun yanımda olmasını istiyordum..
Soğuk duvara yaslandım,kollarımı bağlayıp yukarıya doğru baktım..Düşünce insanın kendi içinden,kendisiyle konuşmasıdır..Kendimle konuşuyordum..Defalarca aynı şeyi soruyordum:’’Onu benimle götürebilir miyim??Beni sever mi,yanımda yaşamak ister mi?’’..Aynı soruyu ta ki biri omzuma dokunana kadar sordum kendime..
Bana dokunan kıza baktım:siyah saçları çok uzun değildi,rap çiler gibi bol giyinmişti,elinde ise bir telefon vardı..Kendime geldiğim gibi:
-Sen de kimsin?Onun cebindeki telefondan bulduğum numaranın sahibi sen misin? , dedim..Kız başını sallayarak onayladı..Telefonuna bakıp:
-Annesini arayıp 2 gece bizde kalacağını söyledim,zor ikna ettim..Sevgilisi de çok üzüldü , birazdan burada olur..Doğrusu en son ondan intikam alıyordu ama..Neyse..Çok konuştum:Sen kimsin?.. aklım durdu..Sevgili?İntikam?Uyanamaz?Bilinci kapalı?Ne oluyor?
Başım dönüyordu,kıza acı bir bakış attım:
-Benim kim olduğum önemli değil,onun adı ne?Kaç yaşında?Se..sev..işte o çocukla iyi anlaşıyor mu? Boğazımda koca bir yumruk gizlenmiş , beni gözyaşlarına boğmak için didiniyordu..Kız telefona bakan gözlerini bana devirip:
-Adı Misa..14 yaşında..Sevgilisiyle yani senin deyişinle o çocuktan:intikam istediği bir gerçek ama onu seviyor bir yandan da..Yine de her şeye rağmen evlerine gittiğimde , üşüdüm ve dolabından bir hırka çıkardım:onu elimden kaptığı gibi ilginç bir hançerin üstüne katlayıp koydu..Değerli birinden hediyeymiş;veren kişiyi bulamadığı için , yanında olmadığı için üzgün olduğunu söyledi.. O günden beri kafam karışıyor arada bir..
Elimi alnıma götürüp sinirlerime dokundum:
-Adı Misa demek..Anlıyorum..Ben şimdi gidiyorum..O, onu kimin getirdiğini sorarsa sevgilisinin getirdiğini söyle lütfen..Ben sadece insanlık görevimi yerine getirdim(sesim iyice alçalarak) ve onu çok sevdiğimi..Hançerimi sakladığı için teşekkür ettiğimi de söylersen mutlu olurum,görüşürüz hanfendi..dedim ve başına elini koyup sevdikten sonra yoluma baktım,biri koşarak geliyordu:bu çelimsiz , serseri kılıklı kişiyle mi beraberdin değerli Misa’m.?
Bana İstanbul’un yolları göründü..Umarım mutlu olursunuz..
DÜZENLENMİŞTİR..
O zaman böyle olacağını hiç düşünmemiştim:beni ambulansa kaldırırlarken bile elimi tutuyordu,ambulansta bir an olsun yanımdan ayrılmamıştı..Ve sonra indirilme ve gözümü acıtan spotlar..Sıra sıra ilerliyorlar,kafamın içindeki bir şey hareket etmemi engelliyordu,kollarımı açıp Suijitsuna’ya sarılmak isterken gözlerimi dahi açamıyordum..
Kapılar kapandı,yanımdaki kadınlar beni soyup kuruttuktan sonra üstüme bir şey giydirdiler,hissediyordum:hatta izliyordum onları:bedenime uzunca bir kordonla bağlıydım ve uyuyan ben ile hemşireleri izliyordum..Hemşireler işlerini bitirince doktor odaya girdi,bedenime birkaç test uygulayıp nabzıma,ateşime ve tansiyonuma baktı..Endişeyle titredi..Hemen eline bir iğne alıp hemşirelere bağırdı:
-Buraya gelin,bilincini açamıyorum,ilaç tedavisi uygulayacağız:yine uyanmazsa…dışarıda bekleyen eşine acı haberi vereceğiz..Güzel kızmış…Üzüldüm… bu sözlerin ardından hemşireler hızla iğneler yapıp serumuma ilaçlar bağladılar..
Ölüyorum!Lanet olsun ki ölüyorum!Daha bitmedi:hayattan beklediklerimi alamadım henüz..Bitemez..Olmaz..
Doktor odadan çıktı..Kendimi bir uçurumdan düşüyormuş gibi hissediyordum,yatağın içinde irkildim,hala diriydim ancak hareket edemiyordum..Ölüm uyku gibi..
5 saat sonra..
Gözlerimi açtığımda elimi tutan kişinin Chiris olduğunu anladım..Suijitsuna neredeydi?Helene elini başıma koyup ayağa fırladı:
-Doktor bey!Doktor bey!Uyandı!..Doktor hemen içeri girip:
-Günaydın bayan..Kendinizi iyi hissettiğinizde sizinle ‘’özel’’ olarak konuşmak isterim..Başımı olumlu manada sallayarak doğrulmaya çalıştım..Başımda sarılı bir bant vardı,,ona dokununca başımın çok acıdığını hissettim..Doktor araya girip:
-Başınıza dokunmazsanız iyi olacak,ağrı kesiciler etkisini yitirirse bilinciniz tekrar kapanabilir ve tekrar açabilmemiz mümkün olmaz.. deyip Chiris’e nefretle bakıp odadan ayrıldı..Helene daha neler olduğunu anlamaya çalışırken:
-Senin 2 gün bizde kalacağını söyledim annene..Chiris seni hastaneye getirdiğinde baygınmışsın..Değil mi Chiris? .. ne?Yoo..
Chiris olumlu bir şekilde bakıp:
-Evet tatlım..merkezin ortasında bayıldın,ne işin vardı o yağmurda? Ona yaşlı gözlerle bakıp:
-Ben orada değildim ki..Ben mezarlığa gittim..Suijitsuna..evet onu gördüm.. Chiris ayağa kalkıp:
-Yok öyle bir şey! Seni ben getirdim..Suijitsuna mı ne,her kimse o getirmedi seni..Helene’yi arayan bendim..Seni takip ettim..
Kızdım..Hem de çok.. Çocuğum ama asla aptal değilim..Kolumdaki damarıma bağlı serumu çekip ayağa fırladım,kanlar fışkırıp kolumu boyamasının ardından yere damlarken:
-Yalancı!Sen lanet olası evindeydin!Seni gördüm!Lanet olası bir kızla beraberdin!Yağmur günahlarını kapatmaz Chiris..BENİ BURAYA SUİJİTSUNA GETİRDİ..!!!! Sana asla inanmam..(hızla Helene’ye döndüm,kendisi hem kızarmış hem de kolumdan süzülen kana bakıyordu)Helene,ne yalanı uyduruyorsun?O nerede??Gitti mi??
Suijitsuna…………………………………………………………………………………………………………………………….
Elleri buz gibiydi:soğuk ve kırık bir kalbin simgesi gibi…Ne düşünüyordum ki?Ben salağın biriyim…Onu kontrole aldıklarında dışarıda kaldım..Ve doktorun biri çıkıp bana yaklaştı:
-Eşinizi uyandıramıyoruz,bilinci kapalı:kendinizi her ihtimale karşı hazırlayın.. bu sözler kulağımda defalarca yankılandı’’bilinci kapalı-lı-lı…uyanmayabilir…’’
Ellerimi bir anda doktorun yakasında buldum:
-Bana bak doktor:onu uyandırmazsan mesleki hayatını bitireceğim.(Gözlerim iyice büyüyüp onun kilerine bakıyordu)ONU NE YAP ET UYANDIR!! Gürledim resmen..Bütün kat bana bakıyordu..Umurumda değil:onu istiyordum..Prenses’e belki gereğinden fazla değer veriyordum ancak onun yanımda olmasını istiyordum..
Soğuk duvara yaslandım,kollarımı bağlayıp yukarıya doğru baktım..Düşünce insanın kendi içinden,kendisiyle konuşmasıdır..Kendimle konuşuyordum..Defalarca aynı şeyi soruyordum:’’Onu benimle götürebilir miyim??Beni sever mi,yanımda yaşamak ister mi?’’..Aynı soruyu ta ki biri omzuma dokunana kadar sordum kendime..
Bana dokunan kıza baktım:siyah saçları çok uzun değildi,rap çiler gibi bol giyinmişti,elinde ise bir telefon vardı..Kendime geldiğim gibi:
-Sen de kimsin?Onun cebindeki telefondan bulduğum numaranın sahibi sen misin? , dedim..Kız başını sallayarak onayladı..Telefonuna bakıp:
-Annesini arayıp 2 gece bizde kalacağını söyledim,zor ikna ettim..Sevgilisi de çok üzüldü , birazdan burada olur..Doğrusu en son ondan intikam alıyordu ama..Neyse..Çok konuştum:Sen kimsin?.. aklım durdu..Sevgili?İntikam?Uyanamaz?Bilinci kapalı?Ne oluyor?
Başım dönüyordu,kıza acı bir bakış attım:
-Benim kim olduğum önemli değil,onun adı ne?Kaç yaşında?Se..sev..işte o çocukla iyi anlaşıyor mu? Boğazımda koca bir yumruk gizlenmiş , beni gözyaşlarına boğmak için didiniyordu..Kız telefona bakan gözlerini bana devirip:
-Adı Misa..14 yaşında..Sevgilisiyle yani senin deyişinle o çocuktan:intikam istediği bir gerçek ama onu seviyor bir yandan da..Yine de her şeye rağmen evlerine gittiğimde , üşüdüm ve dolabından bir hırka çıkardım:onu elimden kaptığı gibi ilginç bir hançerin üstüne katlayıp koydu..Değerli birinden hediyeymiş;veren kişiyi bulamadığı için , yanında olmadığı için üzgün olduğunu söyledi.. O günden beri kafam karışıyor arada bir..
Elimi alnıma götürüp sinirlerime dokundum:
-Adı Misa demek..Anlıyorum..Ben şimdi gidiyorum..O, onu kimin getirdiğini sorarsa sevgilisinin getirdiğini söyle lütfen..Ben sadece insanlık görevimi yerine getirdim(sesim iyice alçalarak) ve onu çok sevdiğimi..Hançerimi sakladığı için teşekkür ettiğimi de söylersen mutlu olurum,görüşürüz hanfendi..dedim ve başına elini koyup sevdikten sonra yoluma baktım,biri koşarak geliyordu:bu çelimsiz , serseri kılıklı kişiyle mi beraberdin değerli Misa’m.?
Bana İstanbul’un yolları göründü..Umarım mutlu olursunuz..
DÜZENLENMİŞTİR..

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Kohana Mai
…NOKTALARIN SONSUZLUĞUNU BİLİR MİYDİNİZ?
Yalanlar Dünyasına girmiştim ve çıkışı bulamıyordum..Bir o tarafa bir bu tarafa savrulup onun gerçekliğini kanıtlamaya çabalıyordum beynime..
Dona kalmış olan Helene hemen kalkıp hemşireyi çağırdı,kolumu,yeri ve kanı gören hemşire ilk önce şaşkınlıkla sonra da kızgınlıkla baktı suratıma..Kenardaki koltuğa yığılıp:
-Hemşire bakma öyle suratıma..Beni getiren adam burada mı?
15.BÖLÜM:YALANLAR DÜNYASINDAN ÇAKIŞIN BEDELİNİ AĞIR ÖDEDİM…
Hemşire bana bakan gözlerini Chiris iler Helene’ye çevirince kolumu tutmayı bırakıp ayağa fırladım:
-Lanet olası kadın!Onlar değil ben soruyorum , eşim burada mı?? , Helene ile Chiris donakaldılar,umurumda değildi ama..Onu görmek,sarılmak ve öpmek istiyordum..Bana ‘’ gel..’’ demesini , götürmesini istiyordum..Sonsuza kadar onunla yok olmak istiyordum..
Kadın bana bakıp:
-Ne eşinden bahsediyorsunuz küçük hanim?Şu bey efendi getirdi sizi,o bayan da sonradan geldi zaten..Travma sonucu düş görmüşsünüz.. izninizle.. deyip kolumu tuttu,kanı silmeden direk serum için yeni bir delik açıp hırsla batırdı Chiris ile Helene’ye bakarken..İşini bitirip kolumu da temizledikten sonra odadan ayrıldı..
Acıdan sımsızlayan kolumu tutup ayağa kalktım,ayakta duvara yaslanmış bir şekilde bana bakan Chiris’e yaklaşıp elimin tersiyle bir tane indirdim..Yaşlı gözlerle devam ettim:
-Sana inanmıyorum.. dişlerimi ona bir tane daha patlatmamak için sıkarken Helene bana korkuyla bakıyordu:hemen ona döndüm:
-Sana da..! İkinize de inanmıyorum! Helene! Lanet olsun,Suijitsuna nerede??Beni aptal yerine koymayın..O nerede?!!!.. Helene’ye yaklaşıp suratına baktım..Gözleri korkuyla bakmaktan çok karmaşık duygularla kaplıydı..
Bir anda arkasını dönüp:
-Lanet olsun!Evet’Biri seni getirmiş,senin telefonundan numaramı bulup aradı,bende geldim..Adını söylemedi,senin için değerli olduğunu bilseydim Chiris’i söylemezdim.Onu duyunca seni sevdiğini mırıldandı , seni buraya sevgilinin getirmiş olduğunu söylememizi istedi..! ve birden duraksadı..Pot kırmıştı!..
-Nasıl yani? Dedim. Nasıl yani ona Chiris’i mi söyledin,başka neyi söyledin Helene?? Dediğim anda içeri doktor girdi..
-Bayan Misa..Sizinle konuşmalıyız.. Odama buyurur musunuz? Deyince hemen kapıya doğru yürümektense üstüme arkamı kapatacak bir çarşaf alıp sardıktan sonra onu tutarak doktorun peşine takıldım...Hastane kıyafetlerinin arkasındaki düğmeler uzun aralıklı olduğu için neyiniz varsa ortaya çıkar..
Uzun koridorda ilerlerken Suijitsuna’nın bana ne kadar kızmış olabileceğini düşünüyordum:onu bekleseydim keşke..Bekleseydim ve burada olsaydı:sonra ailemden izin koparıp bir bahane ile giderdim onunla?? Evet!Bu olabilirdi..Ona elimden geldiğince kahvaltı hazırlardım..Onu mutlu etmeye çalışırdım..Sonra yağmur yağınca da , şimşekten korktuğumu söyleyip yanına yuvarlanırdım??Olmaz mıydı,olamaz mıydı?
Düşüncelerimden doktorun kapısında yazan yazı kurtardı beni..Şöyle yazıyordu: Prof.Dr.Alexandrev Lovski.. başımı kaldırıp:
-Yabancısınız demek.. dedim..Dr.Lovski bana gözlüklerinin üstünden bakıp:
-Sizin gibi bayan Misa..Odama buyurun lütfen.. deyip kapıyı açtı..Aksanı Rusları anımsatsa da oldukça düzgün konuşuyordu..İçeri girince de arkamdan kapatıp koyu renkteki ahşap masasının önüne geçti..Bana da deri koltuklardan birine oturmamı işaret edip kendi koltuğuna oturdu..
Suratıma acıklı bir bakış attıktan sonra:
-Bayan Misa….
2 saat sonra..
Doktorun odasında ayakta geziniyordum,dikenlerin üstünde duruyormuşum gibi hissediyordum…Dr.Lovski ayakta dolanmaktan vazgeçip masansın önündeki kağıtlara baktı:
-Bu mümkün değil..! Böyle bir şey mesleğimi etkiler..Çocuksun daha sen.. kızgın sözcükler Türkçe lisanını bozmuş ,kelimelerdeki harflerin iyice yutulmasına sebep olmuştu..başımı , ateşler fırlayan gözlerimi suratına döndürüp:
-Kızınızı kurtarırım..Bunun karşılığını da alırım..Kızınıza uyan nakil bende..Nakli yapın ve ağzınızı sıkı tutun..Anlaşıldı mı?
Hızla bana yaklaştı:korkuyla suratına bakarken geriye doğru adım attım,bir süre sonra hızlı adımları yavaşladı,ben de duvara yaslandım..Artık geriye adım atamazdım..Elini iki göğsümün ortasına koyup:
-Hızlı nefes alımı:korkuyorsunuz..Gelişiminiz(dokunduğu yere yutkunarak baktı) hızlı.. elini tuttuğum çarşafa götürüp hızla çekti,gözlerim büyükçe açıldı,ağızım kilitlendi..Elini dokunduğu yerden çekmemişti,kolları arasında titremeye başladım..
-N..Ne..Ne yapıyorsunuz?? Dedim fısıltıyla..Kafam durdu,nefes alamıyordum..Elini arkaya götürüp belime hafifçe dokundu,beni kendine iyice yakınlaştırıp ,boynuma yaklaştı,sıcak nefesini boynumda hissediyordum..Kolunu belime iyice sarıp boynuma bir öpücük koyunca bedenim titredi,korkuyla sarsılıp kollarımla onu itmeye kalktım..Sonunda dudağımdaki kilidi kırıp:
-Ben 14 yaşındayım!Bırak beni! Diyerek bağırdım kulağına..
Gayet rahat olan Dr.Lovski kulağıma yaklaşıp fısıldadı:
-Ameliyat için hazırlanın bayan Misa…Bir daha da bir erkeğin karşısına bu şekilde çıkmayın.. deyip elini koyduğu yerden çekip masasına yöneldi..
Beni bıraktığı gibi yere yığıldım,rahatlıkla bakan Dr.Lovski’ye bakıyordum..Büyük bir şok geçiriyordum..Bir günde kaç tane şok geçirilebilirdi?Ben bugün bolca..
Dr.Lovski’nin duvara yasladığı kolumu hareket ettirmeyi başarınca hemen yerdeki çarşafa uzanıp onu üstüme aldım..Üzerime örttüğüm çarşafı tutup karşımdaki doktora iğrendiğimi belli eden gözlerimle daha bir keskince baktım..
Kısa bir süre sonra odadan ayrılıp odama gittim..Chiris ile Helene bekliyorlardı beni..Onların yerine başkasını görmek isterdim..Onun burada olmasını ,bana destek çıkmasını isterdim..
Odaya girip yatağın kenarına oturdum,elimi kapıya işaret yapıp:
-Defolun!İkiniz de..Hayatımdan defolun!! İkisi de birden toz olmuşlardı..Hemen çıkmışlardı…Onlar odadan çıkar çıkmaz bir çığlık atıp kendimi yere attım:diz çöküp ağlamaya başladım..
Onu istiyordum..Suijitsuna’nın ben ameliyattayken burada,elimi tutmasını istiyordum..
Yarım saat sonra içeri bir sedye ve hemşireler girdi,ben de hiç karşı koymadan sedyeye yatıp gözlerimi kapadım..Hemşire koluma serumu bağlarken gözlerimi tavana dikip:
-Ameliyatımı onaylayan belgeyi kim imzaladı? Dedim.Hemşire işine devam ederken:
-Chiris denen kişi bayan..Ağabeyi olduğunu iddia etti,durumuzun ciddiyetini gizlemek amacıyla Dr.Lovski ameliyatınızın nakil olduğunu değil hafif bir ameliyat olduğunu söyledi..Kimseye ciddiyetinizin söylenmemesi konusunda ikna etmişsiniz sanırım..diyordu..Dr.Lovski’nin kafası iyi çalışıyordu anlaşılan:nakili ne için yaptığını bile kimseye belli etmeden arkadan hallediyordu işini:onun kızını kurtarmamın karşılığı aramızda minik bir sır olacaktı..
Odadan çıkarılırken kapının önünde ameliyata gireceğim haberini almış olan Helene şok olmuş ifadesiyle bakıyordu suratıma..
Ameliyathaneye giderken hastanenin ciğerleri delen kokusunu derin derin çekiyordum içime..Korkuyla titriyor,arzuyla Suijitsuna’nın burada olmasını istiyor ve bu ameliyatta güçlü olmayı diliyordum..Geçirdiğim bu olaylardan kimsenin,hatta annemin bile haberi yoktu..
Karanlık..Eldivenini giymiş bir sürü doktor..Bana bakıyorlardı..Dr.Lovski de..Bir süre sonra kolumda bir acı hissettim ve bir ses:
-10’dan geriye sayın bayan Misa… ağlamaklı sesimle:
-10..9..8……7…6…….
DÜZENLENMİŞTİR..
Yalanlar Dünyasına girmiştim ve çıkışı bulamıyordum..Bir o tarafa bir bu tarafa savrulup onun gerçekliğini kanıtlamaya çabalıyordum beynime..
Dona kalmış olan Helene hemen kalkıp hemşireyi çağırdı,kolumu,yeri ve kanı gören hemşire ilk önce şaşkınlıkla sonra da kızgınlıkla baktı suratıma..Kenardaki koltuğa yığılıp:
-Hemşire bakma öyle suratıma..Beni getiren adam burada mı?
15.BÖLÜM:YALANLAR DÜNYASINDAN ÇAKIŞIN BEDELİNİ AĞIR ÖDEDİM…
Hemşire bana bakan gözlerini Chiris iler Helene’ye çevirince kolumu tutmayı bırakıp ayağa fırladım:
-Lanet olası kadın!Onlar değil ben soruyorum , eşim burada mı?? , Helene ile Chiris donakaldılar,umurumda değildi ama..Onu görmek,sarılmak ve öpmek istiyordum..Bana ‘’ gel..’’ demesini , götürmesini istiyordum..Sonsuza kadar onunla yok olmak istiyordum..
Kadın bana bakıp:
-Ne eşinden bahsediyorsunuz küçük hanim?Şu bey efendi getirdi sizi,o bayan da sonradan geldi zaten..Travma sonucu düş görmüşsünüz.. izninizle.. deyip kolumu tuttu,kanı silmeden direk serum için yeni bir delik açıp hırsla batırdı Chiris ile Helene’ye bakarken..İşini bitirip kolumu da temizledikten sonra odadan ayrıldı..
Acıdan sımsızlayan kolumu tutup ayağa kalktım,ayakta duvara yaslanmış bir şekilde bana bakan Chiris’e yaklaşıp elimin tersiyle bir tane indirdim..Yaşlı gözlerle devam ettim:
-Sana inanmıyorum.. dişlerimi ona bir tane daha patlatmamak için sıkarken Helene bana korkuyla bakıyordu:hemen ona döndüm:
-Sana da..! İkinize de inanmıyorum! Helene! Lanet olsun,Suijitsuna nerede??Beni aptal yerine koymayın..O nerede?!!!.. Helene’ye yaklaşıp suratına baktım..Gözleri korkuyla bakmaktan çok karmaşık duygularla kaplıydı..
Bir anda arkasını dönüp:
-Lanet olsun!Evet’Biri seni getirmiş,senin telefonundan numaramı bulup aradı,bende geldim..Adını söylemedi,senin için değerli olduğunu bilseydim Chiris’i söylemezdim.Onu duyunca seni sevdiğini mırıldandı , seni buraya sevgilinin getirmiş olduğunu söylememizi istedi..! ve birden duraksadı..Pot kırmıştı!..
-Nasıl yani? Dedim. Nasıl yani ona Chiris’i mi söyledin,başka neyi söyledin Helene?? Dediğim anda içeri doktor girdi..
-Bayan Misa..Sizinle konuşmalıyız.. Odama buyurur musunuz? Deyince hemen kapıya doğru yürümektense üstüme arkamı kapatacak bir çarşaf alıp sardıktan sonra onu tutarak doktorun peşine takıldım...Hastane kıyafetlerinin arkasındaki düğmeler uzun aralıklı olduğu için neyiniz varsa ortaya çıkar..
Uzun koridorda ilerlerken Suijitsuna’nın bana ne kadar kızmış olabileceğini düşünüyordum:onu bekleseydim keşke..Bekleseydim ve burada olsaydı:sonra ailemden izin koparıp bir bahane ile giderdim onunla?? Evet!Bu olabilirdi..Ona elimden geldiğince kahvaltı hazırlardım..Onu mutlu etmeye çalışırdım..Sonra yağmur yağınca da , şimşekten korktuğumu söyleyip yanına yuvarlanırdım??Olmaz mıydı,olamaz mıydı?
Düşüncelerimden doktorun kapısında yazan yazı kurtardı beni..Şöyle yazıyordu: Prof.Dr.Alexandrev Lovski.. başımı kaldırıp:
-Yabancısınız demek.. dedim..Dr.Lovski bana gözlüklerinin üstünden bakıp:
-Sizin gibi bayan Misa..Odama buyurun lütfen.. deyip kapıyı açtı..Aksanı Rusları anımsatsa da oldukça düzgün konuşuyordu..İçeri girince de arkamdan kapatıp koyu renkteki ahşap masasının önüne geçti..Bana da deri koltuklardan birine oturmamı işaret edip kendi koltuğuna oturdu..
Suratıma acıklı bir bakış attıktan sonra:
-Bayan Misa….
2 saat sonra..
Doktorun odasında ayakta geziniyordum,dikenlerin üstünde duruyormuşum gibi hissediyordum…Dr.Lovski ayakta dolanmaktan vazgeçip masansın önündeki kağıtlara baktı:
-Bu mümkün değil..! Böyle bir şey mesleğimi etkiler..Çocuksun daha sen.. kızgın sözcükler Türkçe lisanını bozmuş ,kelimelerdeki harflerin iyice yutulmasına sebep olmuştu..başımı , ateşler fırlayan gözlerimi suratına döndürüp:
-Kızınızı kurtarırım..Bunun karşılığını da alırım..Kızınıza uyan nakil bende..Nakli yapın ve ağzınızı sıkı tutun..Anlaşıldı mı?
Hızla bana yaklaştı:korkuyla suratına bakarken geriye doğru adım attım,bir süre sonra hızlı adımları yavaşladı,ben de duvara yaslandım..Artık geriye adım atamazdım..Elini iki göğsümün ortasına koyup:
-Hızlı nefes alımı:korkuyorsunuz..Gelişiminiz(dokunduğu yere yutkunarak baktı) hızlı.. elini tuttuğum çarşafa götürüp hızla çekti,gözlerim büyükçe açıldı,ağızım kilitlendi..Elini dokunduğu yerden çekmemişti,kolları arasında titremeye başladım..
-N..Ne..Ne yapıyorsunuz?? Dedim fısıltıyla..Kafam durdu,nefes alamıyordum..Elini arkaya götürüp belime hafifçe dokundu,beni kendine iyice yakınlaştırıp ,boynuma yaklaştı,sıcak nefesini boynumda hissediyordum..Kolunu belime iyice sarıp boynuma bir öpücük koyunca bedenim titredi,korkuyla sarsılıp kollarımla onu itmeye kalktım..Sonunda dudağımdaki kilidi kırıp:
-Ben 14 yaşındayım!Bırak beni! Diyerek bağırdım kulağına..
Gayet rahat olan Dr.Lovski kulağıma yaklaşıp fısıldadı:
-Ameliyat için hazırlanın bayan Misa…Bir daha da bir erkeğin karşısına bu şekilde çıkmayın.. deyip elini koyduğu yerden çekip masasına yöneldi..
Beni bıraktığı gibi yere yığıldım,rahatlıkla bakan Dr.Lovski’ye bakıyordum..Büyük bir şok geçiriyordum..Bir günde kaç tane şok geçirilebilirdi?Ben bugün bolca..
Dr.Lovski’nin duvara yasladığı kolumu hareket ettirmeyi başarınca hemen yerdeki çarşafa uzanıp onu üstüme aldım..Üzerime örttüğüm çarşafı tutup karşımdaki doktora iğrendiğimi belli eden gözlerimle daha bir keskince baktım..
Kısa bir süre sonra odadan ayrılıp odama gittim..Chiris ile Helene bekliyorlardı beni..Onların yerine başkasını görmek isterdim..Onun burada olmasını ,bana destek çıkmasını isterdim..
Odaya girip yatağın kenarına oturdum,elimi kapıya işaret yapıp:
-Defolun!İkiniz de..Hayatımdan defolun!! İkisi de birden toz olmuşlardı..Hemen çıkmışlardı…Onlar odadan çıkar çıkmaz bir çığlık atıp kendimi yere attım:diz çöküp ağlamaya başladım..
Onu istiyordum..Suijitsuna’nın ben ameliyattayken burada,elimi tutmasını istiyordum..
Yarım saat sonra içeri bir sedye ve hemşireler girdi,ben de hiç karşı koymadan sedyeye yatıp gözlerimi kapadım..Hemşire koluma serumu bağlarken gözlerimi tavana dikip:
-Ameliyatımı onaylayan belgeyi kim imzaladı? Dedim.Hemşire işine devam ederken:
-Chiris denen kişi bayan..Ağabeyi olduğunu iddia etti,durumuzun ciddiyetini gizlemek amacıyla Dr.Lovski ameliyatınızın nakil olduğunu değil hafif bir ameliyat olduğunu söyledi..Kimseye ciddiyetinizin söylenmemesi konusunda ikna etmişsiniz sanırım..diyordu..Dr.Lovski’nin kafası iyi çalışıyordu anlaşılan:nakili ne için yaptığını bile kimseye belli etmeden arkadan hallediyordu işini:onun kızını kurtarmamın karşılığı aramızda minik bir sır olacaktı..
Odadan çıkarılırken kapının önünde ameliyata gireceğim haberini almış olan Helene şok olmuş ifadesiyle bakıyordu suratıma..
Ameliyathaneye giderken hastanenin ciğerleri delen kokusunu derin derin çekiyordum içime..Korkuyla titriyor,arzuyla Suijitsuna’nın burada olmasını istiyor ve bu ameliyatta güçlü olmayı diliyordum..Geçirdiğim bu olaylardan kimsenin,hatta annemin bile haberi yoktu..
Karanlık..Eldivenini giymiş bir sürü doktor..Bana bakıyorlardı..Dr.Lovski de..Bir süre sonra kolumda bir acı hissettim ve bir ses:
-10’dan geriye sayın bayan Misa… ağlamaklı sesimle:
-10..9..8……7…6…….
DÜZENLENMİŞTİR..

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Kohana Mai
7. sayfa (Toplam 29 sayfa) [ 428 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |