Specialisist //Evangelion// Bölüm 25 - Gizemli Koruyucu Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5 ... 7, 8, 9, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
Hayır Fırat'ın gücü yok
Şu an Fırat yerinde başka biri var ve diğerlerini kandırıyor . Ah her neyse şimdi 6. bölümü veriyorum ^^
Soylu Güçler veya Daha Ötesi .
-Bu lanet alarmı ne zaman çöpe atacağız ?
-Uyanmayı öğrenirsen atarız . Ama şimdi kalkman lazım .
-Aaaah . Tamam ...
-Sıkıcı bir güne sıkıcı bir başlangıç yapmak , aman ne hoş . Ayrıca bana dokunmayı kes Yağmur !
-Yataktan anca böyle kalkıyorsun.
-Aman ne hoş yardım , zorla okula götürmek...
Mutfağa gittiklerinde yemek masası her zamanki gibi donatılmıştı . Kahrolasıca lüks yemekler ,diye düşünüyordu Samur . Tabii bu onları büyük bir iştahla yediği gerçeğini değiştiremezdi . Hizmetçileri seviyordu , onlar cana yakın insanlardı . Fakat ona hizmet etmelerinden hoşlanmıyordu .
-Kahvaltıyı beğendiniz mi ?
İkiside aynı ağızdan :
-Evet , teşekkürler .
Okula varmışlardı fakat , henüz onları bekleyen sürprizin farkında değildiler . Okulları değişmişti . Bu kadar hızlı olmasını ikisi de beklemiyordu . Lanet olasıca para , diye düşünüyorlardı .
-Bugün aramıza katılan 4 yeni öğrenci var .
4'mü ? Mükemmel zamanlama . Ben , Yağmur , Berçem ve Yakut geldik ama onlar bizimle aynı sınıfta olamazlar . Bizler dışında kim gelmiş olabilir ki ? Ahh ! Zümrüt sana yüzlerce kez lanet olsun !
-Evet lütfen buraya buyurun .
4 öğrenci ayağa kalkarak öğretmenin yanına gittiler . Özellikle saçları yandan bağlı olan 2 kişi birbirine nefretle bakıyordu .
-Ah sanırım siz ikizsiniz .
-Ah evet ben ve -
-Sondaki siyah saçlı kız değil mi ?
-Hayır efendim . Onlarla sadece arkadaşız
-Öylemi ? Oysa siz ikiniz daha çok benziyorsunuz . Senin ikizin kim peki ?
-Yağmur hocam . Sarı saçlı olan .
-Ah tahmin etmeliydim . Sizlerden özür dilerim henüz soyadınız bilmiyordum . Şimdi soyadlerinizle beraber adlarınızı alabilir miyiz ?
-Ben Samur Cemre Hokkabaz .
-Ben Yağmur Ceren Hokkabaz .
-Ben Elmas Yaldız .
-Ben Zümrüt Yaldız .
-Tanıştığıma memnun oldum bende Edebiyat hocanız Mehmet Akyıl . Yerlerinizi bulmanız lazım . Ah Sen ve Zümrüt şuraya oturun . Yağmur ve Elmas'ta en son köşeye oturabilirler .
Lanet Zümrüt ! Onla oturmak istemiyorum . Ah neyse ilk gün katlanmam lazım . Sonuçta buraya geçmeyi biz istemiştik . Fakat bu aptallar neden bizle beraber geldiler o garip . Öğle arasında okul dışında bir kafeye gitmişlerdi . Abileri Ahzen de oradaydı . Oda mı bu okula geldi . Ah lanet olasıca üniversitene gitmeyi neden denemiyorsun ki ? Lanet olasıca son yılını bitir ve git .
-Eksen bozulmaları başladı ...
-Berçem ! Ahzen'in yanındayız !
-Sakin ol Samur oda bizlerden .
-NE ? O DA MI YETENEKLİYDİ ? SİZLERDEN NEFRET ETMEK İÇİN BANA SON BAHANEMİ DE VERDİNİZ ! YETER ARTIK ! HER ŞEYİ EN SON ÖĞRENEN OLMAK ZORUNDA MIYIM ?
-Sus lütfen . Diğerlerine de yeni söyledim ...
-Ne ?
-Evet ... Ben de sizin yetenekli olduğunuzu bilmiyordum ...
-Ah . Bu bir şaka mı ? Neden her şeyi geç öğreniyorum ? En fazla Zümrüt'e güvenebilirdim ... Kusura bakma . Bu arada ... Selen de gelecek.
-Saçmalama ! Onun gücü bile -
-Var ...
-YİNE EN SON BEN ÖĞRENİYORUM ! NEDEN ACABA ?
-Sakin ol . Dediğim gibi onlar da yeni öğrendiler .
-Berçem ile Yakut biliyor muydu ?
-Onların senden biraz daha erken haberi -
-SUS! Konuşma daha fazla ! Anlayacağımı anladım beni istemiyorsunuz .
Dışarıya çıkacaktı fakat kapı bir nedenden dolayı açılmıyordu . Soğuktu ... Her yer soğuktu . Etraf buz tutmuştu ve hafif bir sis vardı .
-Ahzen bunu sen mi yaptın ? Bu ne tarz bir yetenek ?
-Ben yapmadım . Selen yapmış olmalı .
-Doğru ...
-Selen ?
-Evet herhangi bir şeyi soğutabilirim . Ve şeklini bozabilirim .
-Bir dakika . Soylu yetenek sınıflandırılmasında en iyi 16. bu yetenek !
-Sence sokakta yaşayan bir dilenciye mi benziyorum ? Soylu yetenek olmasına bu kadar şaşırman hiç doğal değil . Sizlerde soylu yetenek taşıyorsunuz .
-Evette , nereden biliyorsun ?
-Lakabı Buzlar Kraliçesi olan birinin bunları bilmesi normal .
-Lakabın da mı var ?
-Evet tabii . Soylu yetenek sahibi olanların 20'sinde de var .
-Ben ...
-Fırtınanın Kızı .
-Ha ?
-Zümrüt sen Ateşin Ruhu'sun . Yağmur , sen Şafak Çiçeği'sin . Elmas sen ise Okyanus Yakamozu'sun .
-Ben ?
-Ah pardon seni unuttum Berçem . Galiba Yeşil Aksis'ti .
-Garip isimler .
-Peki ben ?
Diye heyecanla atılmıştı Yakut .
-Şey ... Sanırım senin yeteneğin soylu değil .
-Ah tamam ...
Ve sonra sarsıntının şiddetiyle hepsi yerdeydi . Deprem olup olmadığı farketmezdi . Sonuçta dışarıdan iniltiler ve çığlıklar geliyordu ...

Soylu Güçler veya Daha Ötesi .
-Bu lanet alarmı ne zaman çöpe atacağız ?
-Uyanmayı öğrenirsen atarız . Ama şimdi kalkman lazım .
-Aaaah . Tamam ...
-Sıkıcı bir güne sıkıcı bir başlangıç yapmak , aman ne hoş . Ayrıca bana dokunmayı kes Yağmur !
-Yataktan anca böyle kalkıyorsun.
-Aman ne hoş yardım , zorla okula götürmek...
Mutfağa gittiklerinde yemek masası her zamanki gibi donatılmıştı . Kahrolasıca lüks yemekler ,diye düşünüyordu Samur . Tabii bu onları büyük bir iştahla yediği gerçeğini değiştiremezdi . Hizmetçileri seviyordu , onlar cana yakın insanlardı . Fakat ona hizmet etmelerinden hoşlanmıyordu .
-Kahvaltıyı beğendiniz mi ?
İkiside aynı ağızdan :
-Evet , teşekkürler .
Okula varmışlardı fakat , henüz onları bekleyen sürprizin farkında değildiler . Okulları değişmişti . Bu kadar hızlı olmasını ikisi de beklemiyordu . Lanet olasıca para , diye düşünüyorlardı .
-Bugün aramıza katılan 4 yeni öğrenci var .
4'mü ? Mükemmel zamanlama . Ben , Yağmur , Berçem ve Yakut geldik ama onlar bizimle aynı sınıfta olamazlar . Bizler dışında kim gelmiş olabilir ki ? Ahh ! Zümrüt sana yüzlerce kez lanet olsun !
-Evet lütfen buraya buyurun .
4 öğrenci ayağa kalkarak öğretmenin yanına gittiler . Özellikle saçları yandan bağlı olan 2 kişi birbirine nefretle bakıyordu .
-Ah sanırım siz ikizsiniz .
-Ah evet ben ve -
-Sondaki siyah saçlı kız değil mi ?
-Hayır efendim . Onlarla sadece arkadaşız
-Öylemi ? Oysa siz ikiniz daha çok benziyorsunuz . Senin ikizin kim peki ?
-Yağmur hocam . Sarı saçlı olan .
-Ah tahmin etmeliydim . Sizlerden özür dilerim henüz soyadınız bilmiyordum . Şimdi soyadlerinizle beraber adlarınızı alabilir miyiz ?
-Ben Samur Cemre Hokkabaz .
-Ben Yağmur Ceren Hokkabaz .
-Ben Elmas Yaldız .
-Ben Zümrüt Yaldız .
-Tanıştığıma memnun oldum bende Edebiyat hocanız Mehmet Akyıl . Yerlerinizi bulmanız lazım . Ah Sen ve Zümrüt şuraya oturun . Yağmur ve Elmas'ta en son köşeye oturabilirler .
Lanet Zümrüt ! Onla oturmak istemiyorum . Ah neyse ilk gün katlanmam lazım . Sonuçta buraya geçmeyi biz istemiştik . Fakat bu aptallar neden bizle beraber geldiler o garip . Öğle arasında okul dışında bir kafeye gitmişlerdi . Abileri Ahzen de oradaydı . Oda mı bu okula geldi . Ah lanet olasıca üniversitene gitmeyi neden denemiyorsun ki ? Lanet olasıca son yılını bitir ve git .
-Eksen bozulmaları başladı ...
-Berçem ! Ahzen'in yanındayız !
-Sakin ol Samur oda bizlerden .
-NE ? O DA MI YETENEKLİYDİ ? SİZLERDEN NEFRET ETMEK İÇİN BANA SON BAHANEMİ DE VERDİNİZ ! YETER ARTIK ! HER ŞEYİ EN SON ÖĞRENEN OLMAK ZORUNDA MIYIM ?
-Sus lütfen . Diğerlerine de yeni söyledim ...
-Ne ?
-Evet ... Ben de sizin yetenekli olduğunuzu bilmiyordum ...
-Ah . Bu bir şaka mı ? Neden her şeyi geç öğreniyorum ? En fazla Zümrüt'e güvenebilirdim ... Kusura bakma . Bu arada ... Selen de gelecek.
-Saçmalama ! Onun gücü bile -
-Var ...
-YİNE EN SON BEN ÖĞRENİYORUM ! NEDEN ACABA ?
-Sakin ol . Dediğim gibi onlar da yeni öğrendiler .
-Berçem ile Yakut biliyor muydu ?
-Onların senden biraz daha erken haberi -
-SUS! Konuşma daha fazla ! Anlayacağımı anladım beni istemiyorsunuz .
Dışarıya çıkacaktı fakat kapı bir nedenden dolayı açılmıyordu . Soğuktu ... Her yer soğuktu . Etraf buz tutmuştu ve hafif bir sis vardı .
-Ahzen bunu sen mi yaptın ? Bu ne tarz bir yetenek ?
-Ben yapmadım . Selen yapmış olmalı .
-Doğru ...
-Selen ?
-Evet herhangi bir şeyi soğutabilirim . Ve şeklini bozabilirim .
-Bir dakika . Soylu yetenek sınıflandırılmasında en iyi 16. bu yetenek !
-Sence sokakta yaşayan bir dilenciye mi benziyorum ? Soylu yetenek olmasına bu kadar şaşırman hiç doğal değil . Sizlerde soylu yetenek taşıyorsunuz .
-Evette , nereden biliyorsun ?
-Lakabı Buzlar Kraliçesi olan birinin bunları bilmesi normal .
-Lakabın da mı var ?
-Evet tabii . Soylu yetenek sahibi olanların 20'sinde de var .
-Ben ...
-Fırtınanın Kızı .
-Ha ?
-Zümrüt sen Ateşin Ruhu'sun . Yağmur , sen Şafak Çiçeği'sin . Elmas sen ise Okyanus Yakamozu'sun .
-Ben ?
-Ah pardon seni unuttum Berçem . Galiba Yeşil Aksis'ti .
-Garip isimler .
-Peki ben ?
Diye heyecanla atılmıştı Yakut .
-Şey ... Sanırım senin yeteneğin soylu değil .
-Ah tamam ...
Ve sonra sarsıntının şiddetiyle hepsi yerdeydi . Deprem olup olmadığı farketmezdi . Sonuçta dışarıdan iniltiler ve çığlıklar geliyordu ...
- BU NAL DIM -

Aynen Şöyleyim " Hönk "
Şimdi Bunlar İki Dünya Arasında Gidip Geliyorlar O zaman Fırat ile Arkadaşlarının Dünyası ile Şu Samur'ların Dünyası Ayrı
En İyisi Sen Anlat Ben Okuyım Yoksa Anlayamıcam

Şimdi Bunlar İki Dünya Arasında Gidip Geliyorlar O zaman Fırat ile Arkadaşlarının Dünyası ile Şu Samur'ların Dünyası Ayrı

En İyisi Sen Anlat Ben Okuyım Yoksa Anlayamıcam




O çok tatlı.♥
Spoiler:


fırat yerinde başka biri var u.u bukalemun fırat copy diyelim
diyalog dolu bir bölüm ve olacakları çok merak ediyorum xD hele ki kimliği ortaya çıktığındaki ifadeleri xD

diyalog dolu bir bölüm ve olacakları çok merak ediyorum xD hele ki kimliği ortaya çıktığındaki ifadeleri xD

Önce alevlerin arasında acı çekersin.Sonra da boğularak ölürsün.Ne var ki hiç bir zaman bedeninin küle dönüştüğünü göremezsin

Ah evet
Sırada 7. bölüm
Savrulmuş bir şekilde olanları izlemek kimseye yardım etmeyecekti . Toplanmaları lazımdı . Ve insanlara yardım etmeleri ...
-Kalkın ! Dışarıda bir şeyler dönüyor ve bunları öğrenmemiz lazım !
-Bana emir verme Selen !
-Şimdi sırası değil kalk !
Dışarıya çıkmaya çalıştılar fakat kapı açılmıyordu . Selen'in buzları hala etkiliydi .
-Çekilin ! Alaz Nefesi ...
Nereden geldiği belli olmayan alevler kapıyı örtüyordu . İrkilerek geri çekildiler . Alevler ise 2-3 saniye içerisinde kaybolmuştu . Zümrüt elini uzattı ve kapıyı açtı . Açılmıştı fakat Zümrüt'ün elinde yanık izleri bırakmıştı . Fakat şu an pek umursanılacak bir şey değildi .
-Meteor mu ? Hayır daha küçük .
Yolun ortasında bir taş duruyordu . Daha doğrusu bir kristal . Parlıyordu fakat çoğu kısmı yanmıştı . Ve açıkçası kimse ona dokunmak istemezdi .
-Yağmur , bu sence ne olabilir ?
-Göktaşı ?
-Meteordan ne farkı var ? Olamaz dedim ya .
-Elmas'a sorun o zaman .
-Ah , hayır sormayın . Bu benim alanıma girmiyor . Samur ?
-Hayır . Bu kesinlikle uzaydan değil .
-Peki yanmış kabuklar nasıl oluşmuş olabilir ?
-Bu Zümrüt'e sorulması gereken başka bir soruyu doğurur . Zümrüt , senin tekniğin ne kadar mesafeyi yakıyordu ?
-Ah , emin değilim . Fakat bu benden çıkmış olabilir .
-Onu , bunu bırakın da bu nereden geldi sorun o .
-Gökyüzü ?
-Kim fırlattı ?
-Nereden bilelim ? Bırakın bunları etrafa bakın .
Herkes şaşkın gözlerle olanları izliyordu . Ve çoğunluğu ise kristale ve Samur'un grubuna bakıyordu . Onların kristale bu kadar yakın olması insanların ilgisini çekiyordu .
-Aptallar ... Hala bizi hissetmediler . Hadi ortaya çıkalım .
-Hey sizi beceriksizler ! Bizim farkımıza bile varamadınız . Sizlerde yetenek olduğundan şüpheliyim .
-Neredesin sen ? Ortaya çık ki görelim .
-Yukarı bakmanız yeterli ...
Sarı saçlı iki kişi havada süzülerek onlara bakıyordu . Biri uzun saçlı ve kızdı . Arkasında sarı kanatlar vardı . Diğeri uzun saçlıydı ve erkekti . Gözleri sarı parlıyordu . Ve garip olanı havada ne ile durduğu belli değildi .
-Neden buraya gelmiyorsunuz ? Çok mu korkunç görünüyoruz .
-Belki uçamadığımızdandır ha ?
-Tamam o zaman biz geliriz .
-Yağmur hazırlan geliyorlar .
-Tamam .
Yere yavaşça iniyorlardı . Onları bekleyen sürprizden habersiz gibiydiler . Çok yaklaşmışlardı . Ve ayaklarının ucu yere değdiğinde zamanı gelmişti .
-Terra Paradoks !
Hızlıca havaya kalkan toprak parçaları etraflarını kafes şeklinde sarmışlardı . Gittikçe genişleyen bu kafes içindekileri ucu olmayan şekilsiz bir labirente sokuyordu . Kurtulması zordu ama yeterince dayanıklı bir labirent değildi . Özellikle içinde 2 kişi varsa rahatlıkla kurtulabilirlerdi .
-Garip bir yer değil mi ?
-Ah evet . Neyse gevezelik etme ve şuraya saldır Diaspro .
-Tamamdır yapıyorum . Ağlayan Gardiyan !
Bir anda büyük bir gümbürtü sesi gelmişti . Topraklar içeriye çökmüştü ve çıkış açılmasına rağmen o yolu tıkamıştı . Yani kaçış yoktu .
-İşe yaramadı . Sen dene .
-Elektrikle mi ? Saçmalama . Doğa kanunları nedir bilir misin ?
-Ah tamam . O zaman 2. gücünü aktif ette birlikte saldıralım .
-Tamam !
-Ağlayan Gardiyan !
-Seraphim !
Bu sefer büyük bir patlama olmuştu ve labirent parçalanmıştı . Taşlar ve topraklar etrafa saçılmıştı . Hiç bir şey olmamış gibi dışarı çıktılar . Tabii elbiseleri kötü durumdaydı .
-Lanet olsun ! Böyle devam edemeyiz . Ben gidiyorum .
-Ah , seni lüks kırması defol . Sensiz de yaparım .
-Haha , görünüşe göre tek kaldın .
-Hah , sanki ona ihtiyacım varmış gibi . Statik Siklon !
-Ebedi Sis ! Hadi ! Şu an bizim yerimizi anlayamaz saldırın !
-Yıkıcı Güç ! Birincil Tayfun ! Dahası lazım !
-Sıra bizde o zaman Fırat !Haydi! Çifte Güç ! Bilinç Bozan !
-AAAHH ! Lanet olsun ! LANET OLSUN !
Sis kalktığında ikisi de tamamen gitmişti . Bu nereden geldiği belli olmayan misafirler onları iyi bir sonuca sürüklemişti . Güçlerini kazandıklarından beri zarar almadan çıktıkları bir savaş yoktu . İlk kez zafere kayıpsız ulaşmışlardı .
-Ah kazandık !
-Sanki sen bir şey yapmışsın gibi ...
-Boşuna uğraşma Samur . Bu sefer kavga çıkartamazsın .
-Ah çok umurumdaydı sanki .
-Hadi amaaa . Bu sefer kavga etmeyin .
-AAAAAAAAAAAHHHH ! İNANAMIYORUM , İNANAMIYORUM !
-Ne oldu iyi misin ?
-KRİSTALİ KAZANDIM ! GÜÇ TOPUM DEĞİŞTİ !
-Ciddi olamazsın . Daha ben bile kazanamadım .
-Yeteneklerimin artması başıma gelen en güzel ikinci şey olmalı.
-Birincisi neydi ?
-Yeteneklerimi kazanmam .

Savrulmuş bir şekilde olanları izlemek kimseye yardım etmeyecekti . Toplanmaları lazımdı . Ve insanlara yardım etmeleri ...
-Kalkın ! Dışarıda bir şeyler dönüyor ve bunları öğrenmemiz lazım !
-Bana emir verme Selen !
-Şimdi sırası değil kalk !
Dışarıya çıkmaya çalıştılar fakat kapı açılmıyordu . Selen'in buzları hala etkiliydi .
-Çekilin ! Alaz Nefesi ...
Nereden geldiği belli olmayan alevler kapıyı örtüyordu . İrkilerek geri çekildiler . Alevler ise 2-3 saniye içerisinde kaybolmuştu . Zümrüt elini uzattı ve kapıyı açtı . Açılmıştı fakat Zümrüt'ün elinde yanık izleri bırakmıştı . Fakat şu an pek umursanılacak bir şey değildi .
-Meteor mu ? Hayır daha küçük .
Yolun ortasında bir taş duruyordu . Daha doğrusu bir kristal . Parlıyordu fakat çoğu kısmı yanmıştı . Ve açıkçası kimse ona dokunmak istemezdi .
-Yağmur , bu sence ne olabilir ?
-Göktaşı ?
-Meteordan ne farkı var ? Olamaz dedim ya .
-Elmas'a sorun o zaman .
-Ah , hayır sormayın . Bu benim alanıma girmiyor . Samur ?
-Hayır . Bu kesinlikle uzaydan değil .
-Peki yanmış kabuklar nasıl oluşmuş olabilir ?
-Bu Zümrüt'e sorulması gereken başka bir soruyu doğurur . Zümrüt , senin tekniğin ne kadar mesafeyi yakıyordu ?
-Ah , emin değilim . Fakat bu benden çıkmış olabilir .
-Onu , bunu bırakın da bu nereden geldi sorun o .
-Gökyüzü ?
-Kim fırlattı ?
-Nereden bilelim ? Bırakın bunları etrafa bakın .
Herkes şaşkın gözlerle olanları izliyordu . Ve çoğunluğu ise kristale ve Samur'un grubuna bakıyordu . Onların kristale bu kadar yakın olması insanların ilgisini çekiyordu .
-Aptallar ... Hala bizi hissetmediler . Hadi ortaya çıkalım .
-Hey sizi beceriksizler ! Bizim farkımıza bile varamadınız . Sizlerde yetenek olduğundan şüpheliyim .
-Neredesin sen ? Ortaya çık ki görelim .
-Yukarı bakmanız yeterli ...
Sarı saçlı iki kişi havada süzülerek onlara bakıyordu . Biri uzun saçlı ve kızdı . Arkasında sarı kanatlar vardı . Diğeri uzun saçlıydı ve erkekti . Gözleri sarı parlıyordu . Ve garip olanı havada ne ile durduğu belli değildi .
-Neden buraya gelmiyorsunuz ? Çok mu korkunç görünüyoruz .
-Belki uçamadığımızdandır ha ?
-Tamam o zaman biz geliriz .
-Yağmur hazırlan geliyorlar .
-Tamam .
Yere yavaşça iniyorlardı . Onları bekleyen sürprizden habersiz gibiydiler . Çok yaklaşmışlardı . Ve ayaklarının ucu yere değdiğinde zamanı gelmişti .
-Terra Paradoks !
Hızlıca havaya kalkan toprak parçaları etraflarını kafes şeklinde sarmışlardı . Gittikçe genişleyen bu kafes içindekileri ucu olmayan şekilsiz bir labirente sokuyordu . Kurtulması zordu ama yeterince dayanıklı bir labirent değildi . Özellikle içinde 2 kişi varsa rahatlıkla kurtulabilirlerdi .
-Garip bir yer değil mi ?
-Ah evet . Neyse gevezelik etme ve şuraya saldır Diaspro .
-Tamamdır yapıyorum . Ağlayan Gardiyan !
Bir anda büyük bir gümbürtü sesi gelmişti . Topraklar içeriye çökmüştü ve çıkış açılmasına rağmen o yolu tıkamıştı . Yani kaçış yoktu .
-İşe yaramadı . Sen dene .
-Elektrikle mi ? Saçmalama . Doğa kanunları nedir bilir misin ?
-Ah tamam . O zaman 2. gücünü aktif ette birlikte saldıralım .
-Tamam !
-Ağlayan Gardiyan !
-Seraphim !
Bu sefer büyük bir patlama olmuştu ve labirent parçalanmıştı . Taşlar ve topraklar etrafa saçılmıştı . Hiç bir şey olmamış gibi dışarı çıktılar . Tabii elbiseleri kötü durumdaydı .
-Lanet olsun ! Böyle devam edemeyiz . Ben gidiyorum .
-Ah , seni lüks kırması defol . Sensiz de yaparım .
-Haha , görünüşe göre tek kaldın .
-Hah , sanki ona ihtiyacım varmış gibi . Statik Siklon !
-Ebedi Sis ! Hadi ! Şu an bizim yerimizi anlayamaz saldırın !
-Yıkıcı Güç ! Birincil Tayfun ! Dahası lazım !
-Sıra bizde o zaman Fırat !Haydi! Çifte Güç ! Bilinç Bozan !
-AAAHH ! Lanet olsun ! LANET OLSUN !
Sis kalktığında ikisi de tamamen gitmişti . Bu nereden geldiği belli olmayan misafirler onları iyi bir sonuca sürüklemişti . Güçlerini kazandıklarından beri zarar almadan çıktıkları bir savaş yoktu . İlk kez zafere kayıpsız ulaşmışlardı .
-Ah kazandık !
-Sanki sen bir şey yapmışsın gibi ...
-Boşuna uğraşma Samur . Bu sefer kavga çıkartamazsın .
-Ah çok umurumdaydı sanki .
-Hadi amaaa . Bu sefer kavga etmeyin .
-AAAAAAAAAAAHHHH ! İNANAMIYORUM , İNANAMIYORUM !
-Ne oldu iyi misin ?
-KRİSTALİ KAZANDIM ! GÜÇ TOPUM DEĞİŞTİ !
-Ciddi olamazsın . Daha ben bile kazanamadım .
-Yeteneklerimin artması başıma gelen en güzel ikinci şey olmalı.
-Birincisi neydi ?
-Yeteneklerimi kazanmam .
- BU NAL DIM -

Süper Bölümdüü
O gelen iki kişi düşman mı (soruya bak sanki belli değilmiş gibi
)
Nasıl Düşmanlar İstedikleri ne (bak bu soru oldu
)
Ya birde En sonda Krastali alan Samur mu ?
Orda Karıştım
(karışmadığım bir yer söleyin
)
Canım Süper Yazıyorsun
Devaam

O gelen iki kişi düşman mı (soruya bak sanki belli değilmiş gibi

Nasıl Düşmanlar İstedikleri ne (bak bu soru oldu

Ya birde En sonda Krastali alan Samur mu ?
Orda Karıştım


Canım Süper Yazıyorsun

Devaam




O çok tatlı.♥
Spoiler:

Ah sağol
Zümrüt kavga etmeyin dedikten hemen sonra , Berçem bağırıyor. Yani kristali alan Berçem
Evet 2 düşman gelmişti fakat ne istediklerini söyleyemem şimdilik
Biraz saklımız olsun ama değil mi ?
Şimdi gelecek bölümler için spoiler vakti




Şimdi gelecek bölümler için spoiler vakti




Spoiler:
- BU NAL DIM -


-SANA SON KEZ SÖYLÜYORUM ! O NEREDE ?
-Günaydın çocuklar .
-Günaydın Berna Hocam !
-Eee bugün nasılsınız ?
-Ha ?
-Hocaya öyle cevap verilmez .
-Şaşırdık bir an ...
-Karne gününde ciddiyet olmaz . Eee nasılsınız ?
-İyiyiz hocam siz ?
-Ben de iyiyim . Oturabilirsiniz .
Her zamanki gibi bir okul günü başlangıcı yeterince sıkıcıydı . Ama asıl sorun karne günü olmasına rağmen sıkıcı olmasıydı . 7. sınıfa geçmeden önceki son okul gününü yaşamak heyecan verici olmalıydı . Fakat sahte gülümsemeler arkasındaki sıkıntıyı gizlemeye yetmiyordu . Bir süre önce gerçeği öğrenmişlerdi . Gerçekleri öğrenmişlerdi ...
-3 kişi daha mı ? Şaka yapıyor olmalısın .
-Aslında belki 4'tür . Tam emin değilim ama okulda bir kaç kişide daha güç topu var o kısım kesin .
-Enerji izleri nerelerde yoğun ?
-Aslında sizin sınıfta en yoğun olduğu yer ama bu sizden kaynaklıdır muhtemelen . Lerzan'ın sınıfındaki enerji de Lerzan'dan gelemeyecek kadar fazla . Oradan biri çıkabilir . Dikkatli olun .
-Kim çıkabilir ki oradan ? Büyük ihtimalle Lerzan'ın enerjisi fazla taşmıştır .
-Hayır . Bu sefer güç topu da hissediyorum . Eminim orada birden fazla güç topu var .
-Başka nerede olabilir .
-Dediğim gibi belki sizin sınıfta . Ah birde 8. sınıflardan bazı şeyler seziyorum .
-Senin dışında bizden büyük biri daha mı ? Belki bize katılır . Hatta belki siz çıkarsınıııız .
-Kapa çeneni öyle bir şey olmayacak . Ayrıca bir değil daha fazlası da olabilir , çünkü hissettiğim enerji güç topu olmayabilir.
-Kristali olan birisi bu okulda ne arasın ?
-Yeteneğini kullanmak istemiyordur belki .
-O zaman nasıl kristale ulaşmış olabilir ki ?
-Sizde haklısınız . Ama yeteneğini diğerlerinden saklıyor olabilir .
-Bu daha mantıklı . Olma ihtimali diğerlerinden daha yüksek .
-Tabii yüksek . Zaten olmak zorunda . Çünkü sonuçta o kişiyi bilmiyoruz . İyi saklanan birisi olmalı .
-Onur ! Ben geldim .
-Şeyma geliyor susun . Bizde seni bekliyorduk Şeyma
Evet ne demezsin . Kesinlikle birinin sohbetimizi bölmeye ihtiyacımız vardı değil mi ?
-Onur bir gelir misin ?
-Tamam .
Onların her zaman çıktığı tenha yere gitmişlerdi . Çıkarken yolda garip enerjiler seziyordu ama aldırış etmedi . Sonuçta Şeyma'ya bir şey belli etmemesi gerekiyordu .
-Onur ?
-Efendim ?
-Sende değişik misin ?
-Nasıl yani ?
-Güçlerin ... Değişik mi ?
-Pardon ?
-Benden saklamana gerek yok . Bende de bazı güçler var . Kristale ulaşmama çok az kaldı .
-Ciddi olamazsın .
-Hayır bunlar doğru . Ayrıca kimde güç topu var sezebiliyorum .
-Bunun için mi buradayız ? Anlamış mıydın bende olduğunu ?
-Evet ama sorun bu değil . Çok daha fazlası okulun içinde .
-Ozan ve Ezgi'yi diyorsan onlar sorun değil.
-Lerzan ?
-O da sorun değil . Biliyorduk zaten birbirimizi .
-Ve bu okulda benim dışımda 4 kişi daha var .
-Ezgi de bugün bir şeyler sezmişti . Kim onlar ?
-Biri Yusuf 8'lerden . Diğeri Beybin . Diğeri de Elif . Ve sanırım biri daha olmalı .
-Beybin ? Elif ? Ciddi değilsin değil mi .
-Ben enerji değil güç topunu seziyorum . Tahminlerim doğru olmalı .
-Her neyse şimdi gel -
Okul binası sallanıyor mu ? Bu hissin nereden geldiğini biliyorum . Fakat Ozan durduk yere neden silahını ateşlesin ki ?
-Şeyma koş bir şeyler oluyor !
-Enerji ! Evet altta birinden enerji geliyor koş !
Vardıklarında Ozan , Fırat'ın boğazını sıkıyordu ve duvara dayamıştı . Ezgi bir bariyerle ortalığı kapatmıştı . Lerzan ise kılıcı hazır bekliyordu . Sanki bir suçluyu idam cezasına hazırlıyor gibiydiler .
-Ne yapıyorsunuz siz ?
-Onur ! Enerji Fırat'tan geliyor !
-Hayır gelmiyor ! Bu Fırat bile değil !
-Ezgi ne yapıyorsunuz ? Bıraksanıza çocuğu .
-Bu Fırat Değil !
-Seni son kez uyarıyorum Fırat'ın yerini söyle !
-Fırat benim !
-SANA SON KEZ SÖYLÜYORUM ! O NEREDE ?
-Günaydın çocuklar .
-Günaydın Berna Hocam !
-Eee bugün nasılsınız ?
-Ha ?
-Hocaya öyle cevap verilmez .
-Şaşırdık bir an ...
-Karne gününde ciddiyet olmaz . Eee nasılsınız ?
-İyiyiz hocam siz ?
-Ben de iyiyim . Oturabilirsiniz .
Her zamanki gibi bir okul günü başlangıcı yeterince sıkıcıydı . Ama asıl sorun karne günü olmasına rağmen sıkıcı olmasıydı . 7. sınıfa geçmeden önceki son okul gününü yaşamak heyecan verici olmalıydı . Fakat sahte gülümsemeler arkasındaki sıkıntıyı gizlemeye yetmiyordu . Bir süre önce gerçeği öğrenmişlerdi . Gerçekleri öğrenmişlerdi ...
-3 kişi daha mı ? Şaka yapıyor olmalısın .
-Aslında belki 4'tür . Tam emin değilim ama okulda bir kaç kişide daha güç topu var o kısım kesin .
-Enerji izleri nerelerde yoğun ?
-Aslında sizin sınıfta en yoğun olduğu yer ama bu sizden kaynaklıdır muhtemelen . Lerzan'ın sınıfındaki enerji de Lerzan'dan gelemeyecek kadar fazla . Oradan biri çıkabilir . Dikkatli olun .
-Kim çıkabilir ki oradan ? Büyük ihtimalle Lerzan'ın enerjisi fazla taşmıştır .
-Hayır . Bu sefer güç topu da hissediyorum . Eminim orada birden fazla güç topu var .
-Başka nerede olabilir .
-Dediğim gibi belki sizin sınıfta . Ah birde 8. sınıflardan bazı şeyler seziyorum .
-Senin dışında bizden büyük biri daha mı ? Belki bize katılır . Hatta belki siz çıkarsınıııız .
-Kapa çeneni öyle bir şey olmayacak . Ayrıca bir değil daha fazlası da olabilir , çünkü hissettiğim enerji güç topu olmayabilir.
-Kristali olan birisi bu okulda ne arasın ?
-Yeteneğini kullanmak istemiyordur belki .
-O zaman nasıl kristale ulaşmış olabilir ki ?
-Sizde haklısınız . Ama yeteneğini diğerlerinden saklıyor olabilir .
-Bu daha mantıklı . Olma ihtimali diğerlerinden daha yüksek .
-Tabii yüksek . Zaten olmak zorunda . Çünkü sonuçta o kişiyi bilmiyoruz . İyi saklanan birisi olmalı .
-Onur ! Ben geldim .
-Şeyma geliyor susun . Bizde seni bekliyorduk Şeyma
Evet ne demezsin . Kesinlikle birinin sohbetimizi bölmeye ihtiyacımız vardı değil mi ?
-Onur bir gelir misin ?
-Tamam .
Onların her zaman çıktığı tenha yere gitmişlerdi . Çıkarken yolda garip enerjiler seziyordu ama aldırış etmedi . Sonuçta Şeyma'ya bir şey belli etmemesi gerekiyordu .
-Onur ?
-Efendim ?
-Sende değişik misin ?
-Nasıl yani ?
-Güçlerin ... Değişik mi ?
-Pardon ?
-Benden saklamana gerek yok . Bende de bazı güçler var . Kristale ulaşmama çok az kaldı .
-Ciddi olamazsın .
-Hayır bunlar doğru . Ayrıca kimde güç topu var sezebiliyorum .
-Bunun için mi buradayız ? Anlamış mıydın bende olduğunu ?
-Evet ama sorun bu değil . Çok daha fazlası okulun içinde .
-Ozan ve Ezgi'yi diyorsan onlar sorun değil.
-Lerzan ?
-O da sorun değil . Biliyorduk zaten birbirimizi .
-Ve bu okulda benim dışımda 4 kişi daha var .
-Ezgi de bugün bir şeyler sezmişti . Kim onlar ?
-Biri Yusuf 8'lerden . Diğeri Beybin . Diğeri de Elif . Ve sanırım biri daha olmalı .
-Beybin ? Elif ? Ciddi değilsin değil mi .
-Ben enerji değil güç topunu seziyorum . Tahminlerim doğru olmalı .
-Her neyse şimdi gel -
Okul binası sallanıyor mu ? Bu hissin nereden geldiğini biliyorum . Fakat Ozan durduk yere neden silahını ateşlesin ki ?
-Şeyma koş bir şeyler oluyor !
-Enerji ! Evet altta birinden enerji geliyor koş !
Vardıklarında Ozan , Fırat'ın boğazını sıkıyordu ve duvara dayamıştı . Ezgi bir bariyerle ortalığı kapatmıştı . Lerzan ise kılıcı hazır bekliyordu . Sanki bir suçluyu idam cezasına hazırlıyor gibiydiler .
-Ne yapıyorsunuz siz ?
-Onur ! Enerji Fırat'tan geliyor !
-Hayır gelmiyor ! Bu Fırat bile değil !
-Ezgi ne yapıyorsunuz ? Bıraksanıza çocuğu .
-Bu Fırat Değil !
-Seni son kez uyarıyorum Fırat'ın yerini söyle !
-Fırat benim !
-SANA SON KEZ SÖYLÜYORUM ! O NEREDE ?
- BU NAL DIM -


8. bölümdü o
Unuymuşum yazmayı ismini XD Her neyse al bak 9. bölüm
Ah ... Sanırım yine aynı iğrenç yemekler . İnsanların bunları yemekten bıktıklarını ne zaman anlayacaklar o kadar merak ediyorum ki ...
Sıkıcı sayılabilecek bir otelde bulunmak Ceren gibi fantastik ve macera dolu şeyleri seven bir kız için hiç de iyi değildi . En azından en yakın arkadaşı olan Beybin ile aynı şehirde bulunuyorlardı . Bu da onlara görüşme fırsatı tanıyordu . Beybin'in hayatı mı ? Klasik ve sıkıcı günler birbirini kovalıyordu onun için . Ezgi ve Ozan ile tatil yapmak hiç iyi sayılmazdı . Sonuçta onlar iki kardeşti fakat Beybin , Ceren ile gezmek , yüzmek , yemek ve eğlenmek istiyordu .
-Yeter be ! Ben Ceren'in yanına gidiyorum .
-Üfff . Sudan bahaneler yaratıp bizden kurtulmaya çalışma Beybin . Zaten akşam birlikte yemek yiyeceksiniz .
-Ama bu sıkıcı olduğunuz gerçeğini değiştirmez .
-Bir şey mi dedin ?
-Hayır .
Akşam klasik ve olabildiğince lüks bir yerde yemek yemek Ceren'in tarzına hiç uymuyordu . Beybin ise ahtapot etini yemek için diğerleriyle yarışmaya hazırdı .
-Hadi Ceren ! Hadi Ceren ! Ahtapot isteyelim ! Yanında da kumpir , pizza ve kokteyl !
-Beybin ben o kadar yiyebileceğimi sanmıyorum . Hem ayrıca ahtapot tiksindirici bir hayvandır .
-Kapa çeneni ! Burada yemek kuralları bana aittir .
-Üff tamam . Ama abartmadan sipariş et .
-Tamaaam .
Yemeklerle donatılan masanın %60'lık kısmı Beybin'in siparişleriyle doluydu . Ve siparişlerinin % 70'i ahtapot üzerineydi .
-Çok güzel ! Çok güzel ! Hadi ye Ceren !
-Sakin ol çü-
Beybin'in ahtapotuna gelen bir hançer tüm herkesi ayağa kaldırmaya yeterliydi . Ah ne şanssız kişiler , diye düşündü Ceren . Şanssız olanlar Beybin ve ailesi değildi . Onlara saldıranlardı ...
-AHTAPOTUMA KİM HANÇER FIRLATTI ! ORTAYA ÇIKIN ! GELİN HEPİNİZİ ÖLDÜRÜRÜM !
-Aoooo . Ozan herkesi buradan uzaklaştır . Biz hallederiz . Tabii Beybin bize şok vermezse .
-İşte o biraz zor . Bu insanlar zor çıkar .
-KİM DEDİM ! KİM !
-Beybin sakin ol .
-SUS CEREN SUS ! AHTAPOTUMA BAKAR MISIN ?
-Beybin sakin ol önemli olan ahtapot değ-
-AHTAPOTUMA HANÇER ATANLARIN KAFASINI PARÇALAMAK ! HAKLISIN CEREN !
-Burdayım hanımefendi .
Sarı uzun saçlarıyla olabildiğince yakışıklı olan bu çocuk Beybin'in dilinin tutulmasına yetmişti . Tutku dolu bakışları onu başka yerlere sürüklüyordu. Düşmanına aşık olduğu için kendinden utanması lazımdı fakat yapamıyordu . Bu olamazdı . Beybin böyle bir şey yaparsa kendini öldürebilirdi . Düşmana aşık olmaktansa onu yapmayı tercih ederdi . Ama bugün hakkında hiç bir fikri yoktu .
-Beybin ! Orada hadi !
-Ozan acele et !
-Ezgi geliyor !
-Ceren eğil !
-AAAAAAAAAAH!
-CEREN !
Elektrik şokunun bu kadar acıtabileceğini bilmiyordu . Beybin bir kaç kez onu tehdit etmişti fakat umursamıyordu . Sonuçta onlar arkadaştı fakat bu kişiyi tanıması bile imkansızdı .
-Ah . Sanırım sadece iki kişi kaldı . Haha-
-Kapa çeneni Vladimir ! Geçen sefer yenilmiştin diye ilk hedef senindi ! Şimdi sıra bende .
-Vladimir ?
-Tanıştığıma memnun olmak isterdim fakat sizden ne kadar nefret ettiğimi tahmin edemezsiniz . Şimdi ! Statik Siklon !
-Daha önce yenildiğin bir saldırıyı kullanman çok saçma ...
-Ezgi ! Yıldırım teknikleri !
-Anlaşıldı ! Sessiz Gardiyan !
Çarpışan yıldırım ve kalkan birbirini deaktive etmekle kalmamış , kullanıcılarını geriye sürüklemişti . Beybin ise enerji saçılmalarından yere düşmüştü ama hala gözleri aynı yere bakıyordu . Ceren zar zor kalkmıştı . Ama şu an tek düşündüğü Beybin'in neden hareket etmediğiydi .
-Beybin kalk ! Beybin !
-Hanımefendi meşgûl olmalı . Benimle gelmeye ne dersiniz ?
-Ha ?
-Savaşmaya ... Teke tek .
-Ezgi ! Sen sarı saçlı kızı al ! Bu çocuk benim olacak !
-Hahaha . Gördün mü Diaspro ? Soylu derecelerden biri sana kaldı . Şanslısın fakat benim kadar değil .
-Saçmalamayı kes ve bir an önce güç toplarını al !
-Ah tamam . Hadi gelin hanımefendi . Sizle bir savaşımız var .
Vladimir'in arkasından koşturan Ceren bir anda Beybin'i unuttukları aklına geldi . Fakat Ozan oradadır diyerek koşmaya devam etti . Uçan bir düşmana yetişemezdi tabii ama deniyordu .
-Geldik hanımefendi .
Otelin bahçesinde olduklarını anlamıştı . Fakat neden burası diye sormadı . Savaş vakti başlamıştı .
-Çapraz Kesici !
-Statik Siklon !
-AAAH !
-AAAAH !
İkisi birden darbe almıştı . Fakat Vladimir daha çabuk toparlanmıştı .
-Hah ! Beni o kadar kolay yenemezsin ! 2. Güç Aktif ! SERAPHİM !
Ceren bir an hayal gördüğünü sanmıştı fakat değildi ...
O sırada Ezgi ise çarpışmaya hazırlanmıştı .
-Gel buraya seni pislik ! Yoksa ben geliyorum ! KATLİAM GÜNEŞİ !
Etrafa saçılan daireler Ezgi'nin elindeki bir noktadan geliyordu . Bu nokta giderek büyüyerek güneşe benziyordu .
-Bunla beni yenemezsin ! Constantin !
İç içe geçmiş yüzlerce yıldızlardan oluşan kalkan yeterli bir korumaydı fakat hemen yok oluyordu .
-Sıradakine hazır ol o zaman Diaspro aptalı ! Kızıl Dev !
Elindeki güneş tamamen büyümüştü . Ve şimdi Ezgi onu fırlatıyordu . Diaspro'ya çarpan dev top onu yere sermişti . Kanatlarının ışıltısı sönmüştü ve sarı saçlarının düzeni bozulmuştu . O sırada Vladimir de kendi düşmanı ile karşı karşıyaydı . Ceren hayal görmüyordu . Karşısındaki bir ... melekti. Dev kanatlarını gökyüzüne doğrultmuş bir melek ...
-Buda ne ?
-Seraphim ... Tanrının en büyük rütbeli meleğidir .
-Saçmalama ! Tanrının en büyük meleği denilen bir şey yok ! 4 büyük melek var !
-Ah ! Din uyuşmazlığından nefret ederim . Şimdi çeneni kapa ve izle !
-Kutsal gökyüzünün kızıl , turuncu , mavi ve lacivert tonlarını kontrol eden senden bir kez daha gücünü isteyeceğim . Şimdi ! GÜRLE SERAPHİM !
Elindeki haçı yukarıya doğru kaldırmıştı . Seraphim kanatlarını çırpıp yok olmuştu fakat şimdide enerjiler topluluğu haçın içine doğru çekiliyordu .
Ceren neye uğradığını şaşırmıştı fakat saldırması gerekiyordu .
Kristalize Edilmiş Güç ! Cennet Parlaması !
Bir çok kristali birleştirerek bir yansıtıcı yaratmıştı . Fakat bu yansıtıcı gökyüzünde güneş olmadığı için tek kaynak olan Seraphim Haçı'ndan ışık alıyordu . Yansıtıcı sayesinde Ceren tüm saldırıları karşılayabilirdi fakat ummadığı bir şey olmuştu ...


Ah ... Sanırım yine aynı iğrenç yemekler . İnsanların bunları yemekten bıktıklarını ne zaman anlayacaklar o kadar merak ediyorum ki ...
Sıkıcı sayılabilecek bir otelde bulunmak Ceren gibi fantastik ve macera dolu şeyleri seven bir kız için hiç de iyi değildi . En azından en yakın arkadaşı olan Beybin ile aynı şehirde bulunuyorlardı . Bu da onlara görüşme fırsatı tanıyordu . Beybin'in hayatı mı ? Klasik ve sıkıcı günler birbirini kovalıyordu onun için . Ezgi ve Ozan ile tatil yapmak hiç iyi sayılmazdı . Sonuçta onlar iki kardeşti fakat Beybin , Ceren ile gezmek , yüzmek , yemek ve eğlenmek istiyordu .
-Yeter be ! Ben Ceren'in yanına gidiyorum .
-Üfff . Sudan bahaneler yaratıp bizden kurtulmaya çalışma Beybin . Zaten akşam birlikte yemek yiyeceksiniz .
-Ama bu sıkıcı olduğunuz gerçeğini değiştirmez .
-Bir şey mi dedin ?
-Hayır .
Akşam klasik ve olabildiğince lüks bir yerde yemek yemek Ceren'in tarzına hiç uymuyordu . Beybin ise ahtapot etini yemek için diğerleriyle yarışmaya hazırdı .
-Hadi Ceren ! Hadi Ceren ! Ahtapot isteyelim ! Yanında da kumpir , pizza ve kokteyl !
-Beybin ben o kadar yiyebileceğimi sanmıyorum . Hem ayrıca ahtapot tiksindirici bir hayvandır .
-Kapa çeneni ! Burada yemek kuralları bana aittir .
-Üff tamam . Ama abartmadan sipariş et .
-Tamaaam .
Yemeklerle donatılan masanın %60'lık kısmı Beybin'in siparişleriyle doluydu . Ve siparişlerinin % 70'i ahtapot üzerineydi .
-Çok güzel ! Çok güzel ! Hadi ye Ceren !
-Sakin ol çü-
Beybin'in ahtapotuna gelen bir hançer tüm herkesi ayağa kaldırmaya yeterliydi . Ah ne şanssız kişiler , diye düşündü Ceren . Şanssız olanlar Beybin ve ailesi değildi . Onlara saldıranlardı ...
-AHTAPOTUMA KİM HANÇER FIRLATTI ! ORTAYA ÇIKIN ! GELİN HEPİNİZİ ÖLDÜRÜRÜM !
-Aoooo . Ozan herkesi buradan uzaklaştır . Biz hallederiz . Tabii Beybin bize şok vermezse .
-İşte o biraz zor . Bu insanlar zor çıkar .
-KİM DEDİM ! KİM !
-Beybin sakin ol .
-SUS CEREN SUS ! AHTAPOTUMA BAKAR MISIN ?
-Beybin sakin ol önemli olan ahtapot değ-
-AHTAPOTUMA HANÇER ATANLARIN KAFASINI PARÇALAMAK ! HAKLISIN CEREN !
-Burdayım hanımefendi .
Sarı uzun saçlarıyla olabildiğince yakışıklı olan bu çocuk Beybin'in dilinin tutulmasına yetmişti . Tutku dolu bakışları onu başka yerlere sürüklüyordu. Düşmanına aşık olduğu için kendinden utanması lazımdı fakat yapamıyordu . Bu olamazdı . Beybin böyle bir şey yaparsa kendini öldürebilirdi . Düşmana aşık olmaktansa onu yapmayı tercih ederdi . Ama bugün hakkında hiç bir fikri yoktu .
-Beybin ! Orada hadi !
-Ozan acele et !
-Ezgi geliyor !
-Ceren eğil !
-AAAAAAAAAAH!
-CEREN !
Elektrik şokunun bu kadar acıtabileceğini bilmiyordu . Beybin bir kaç kez onu tehdit etmişti fakat umursamıyordu . Sonuçta onlar arkadaştı fakat bu kişiyi tanıması bile imkansızdı .
-Ah . Sanırım sadece iki kişi kaldı . Haha-
-Kapa çeneni Vladimir ! Geçen sefer yenilmiştin diye ilk hedef senindi ! Şimdi sıra bende .
-Vladimir ?
-Tanıştığıma memnun olmak isterdim fakat sizden ne kadar nefret ettiğimi tahmin edemezsiniz . Şimdi ! Statik Siklon !
-Daha önce yenildiğin bir saldırıyı kullanman çok saçma ...
-Ezgi ! Yıldırım teknikleri !
-Anlaşıldı ! Sessiz Gardiyan !
Çarpışan yıldırım ve kalkan birbirini deaktive etmekle kalmamış , kullanıcılarını geriye sürüklemişti . Beybin ise enerji saçılmalarından yere düşmüştü ama hala gözleri aynı yere bakıyordu . Ceren zar zor kalkmıştı . Ama şu an tek düşündüğü Beybin'in neden hareket etmediğiydi .
-Beybin kalk ! Beybin !
-Hanımefendi meşgûl olmalı . Benimle gelmeye ne dersiniz ?
-Ha ?
-Savaşmaya ... Teke tek .
-Ezgi ! Sen sarı saçlı kızı al ! Bu çocuk benim olacak !
-Hahaha . Gördün mü Diaspro ? Soylu derecelerden biri sana kaldı . Şanslısın fakat benim kadar değil .
-Saçmalamayı kes ve bir an önce güç toplarını al !
-Ah tamam . Hadi gelin hanımefendi . Sizle bir savaşımız var .
Vladimir'in arkasından koşturan Ceren bir anda Beybin'i unuttukları aklına geldi . Fakat Ozan oradadır diyerek koşmaya devam etti . Uçan bir düşmana yetişemezdi tabii ama deniyordu .
-Geldik hanımefendi .
Otelin bahçesinde olduklarını anlamıştı . Fakat neden burası diye sormadı . Savaş vakti başlamıştı .
-Çapraz Kesici !
-Statik Siklon !
-AAAH !
-AAAAH !
İkisi birden darbe almıştı . Fakat Vladimir daha çabuk toparlanmıştı .
-Hah ! Beni o kadar kolay yenemezsin ! 2. Güç Aktif ! SERAPHİM !
Ceren bir an hayal gördüğünü sanmıştı fakat değildi ...
O sırada Ezgi ise çarpışmaya hazırlanmıştı .
-Gel buraya seni pislik ! Yoksa ben geliyorum ! KATLİAM GÜNEŞİ !
Etrafa saçılan daireler Ezgi'nin elindeki bir noktadan geliyordu . Bu nokta giderek büyüyerek güneşe benziyordu .
-Bunla beni yenemezsin ! Constantin !
İç içe geçmiş yüzlerce yıldızlardan oluşan kalkan yeterli bir korumaydı fakat hemen yok oluyordu .
-Sıradakine hazır ol o zaman Diaspro aptalı ! Kızıl Dev !
Elindeki güneş tamamen büyümüştü . Ve şimdi Ezgi onu fırlatıyordu . Diaspro'ya çarpan dev top onu yere sermişti . Kanatlarının ışıltısı sönmüştü ve sarı saçlarının düzeni bozulmuştu . O sırada Vladimir de kendi düşmanı ile karşı karşıyaydı . Ceren hayal görmüyordu . Karşısındaki bir ... melekti. Dev kanatlarını gökyüzüne doğrultmuş bir melek ...
-Buda ne ?
-Seraphim ... Tanrının en büyük rütbeli meleğidir .
-Saçmalama ! Tanrının en büyük meleği denilen bir şey yok ! 4 büyük melek var !
-Ah ! Din uyuşmazlığından nefret ederim . Şimdi çeneni kapa ve izle !
-Kutsal gökyüzünün kızıl , turuncu , mavi ve lacivert tonlarını kontrol eden senden bir kez daha gücünü isteyeceğim . Şimdi ! GÜRLE SERAPHİM !
Elindeki haçı yukarıya doğru kaldırmıştı . Seraphim kanatlarını çırpıp yok olmuştu fakat şimdide enerjiler topluluğu haçın içine doğru çekiliyordu .
Ceren neye uğradığını şaşırmıştı fakat saldırması gerekiyordu .
Kristalize Edilmiş Güç ! Cennet Parlaması !
Bir çok kristali birleştirerek bir yansıtıcı yaratmıştı . Fakat bu yansıtıcı gökyüzünde güneş olmadığı için tek kaynak olan Seraphim Haçı'ndan ışık alıyordu . Yansıtıcı sayesinde Ceren tüm saldırıları karşılayabilirdi fakat ummadığı bir şey olmuştu ...
- BU NAL DIM -

kristalize edilmiş güç cennet parlamasını sevdim devam et 


Uploaded with ImageShack.us

Ahanda böleyim
İki bölüm gelmiş ve ben geç kalmışım
Ama Süperdi ya
Şimdi biraz kafam karıştı açıklama istiycem
8.bölümde şeyma geliyor kişileri sayıyordu dimi 9. bölümde de sen o saydıkları arasından beybinin başına gelenlerimi anlattın ?
Peki o kişi Fırat değil mi
O zaman Kim ?
Çok mu sordum ya
Ama Suçlu sensin Bu kadar güzel ve Kafa karıştırıcı hikaye yazmasan bunlar olmaz

İki bölüm gelmiş ve ben geç kalmışım

Ama Süperdi ya

Şimdi biraz kafam karıştı açıklama istiycem

8.bölümde şeyma geliyor kişileri sayıyordu dimi 9. bölümde de sen o saydıkları arasından beybinin başına gelenlerimi anlattın ?
Peki o kişi Fırat değil mi

O zaman Kim ?
Çok mu sordum ya

Ama Suçlu sensin Bu kadar güzel ve Kafa karıştırıcı hikaye yazmasan bunlar olmaz




O çok tatlı.♥
Spoiler:

Ah
Spoiler
9. bölümde yaz tatiline geçtik
7. sınıfta aramıza katılacaklardan Ceren'i anlatıyorum . Beybin , Ozan , Ezgi ve Fırat aynı şehirde tatil yapmaktalar ve bu karşılaşmalarına sebep oluyor . Daha önce Samur ve onun grubuna saldıran kişiler sayısı daha az olan bir grubu tercih ediyor . Hem bu grupta da soylu yetenekler bulunmaktadır . Ezgi ve Ceren güçlerinin karanlık yönlerini keşfedeceklerdir . Fırat'ta güç topu olduğu gerekçesiyle ona da saldırılar gelecektir . Ve Diaspro ile Vladimir daha önce hiç bilmedikleri bazı Soylu Yetenek sırlarıyla karşılaşacaklardır . Sıradaki bölümün adını veriyorum şimdi
//Sahipsiz\\




//Sahipsiz\\
- BU NAL DIM -


4. sayfa (Toplam 9 sayfa) [ 130 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |