Yume No Tsubasa... Yeni Bir Efsane.. Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj


ertesi gün.. gazetelerin manşetlerini süslüyordum yaptığım çılgınca hareket için.. bir günde eski klübüme transfer olmuştum bütün tazminatları ödeyerek.. mutlu olmam gereken yerde olmalıydım sonuç itibarı ile.. belki bu acımı daha çok dindirecek belki biraz olsun minako benden uzak olacaktı. ya yüreğim? o nasıl dayanacak ve bu yeniz düzene ayak uyduracaktı?? keşke bir mucize olsa da minako geri dönse diyen bu yürek şimdi artık onu unutmalıyım mı diyecekti?.. hayatımın kadını ebedi aşkım minakoma nasıl yapacaktım bunu? çok zor olacaktı belki ama yapmak zorundaydım ve yapacaktım da.. hayata kaldığım yerden devam etmeliydim.. sanırım minako da bunu isterdi.. eski evime gelmiştim yalnızlığımı en güzel yaşadığım yere.. burası her yerden çok daha sakin bir yerdi.. kafamı toplayabilir biraz olsun dört bir yandan gelen sıkıntı psikolojisine ara verebilirdim.. balkonuma çıkıp sıcak bir kahve ile gün batımı.. herşeyi unutturabilir miydi? evet ama sadece kahvenin fincanda olduğu süre zarfında.. dışarı çıkmak istiyordum.. ama birşey beni engelliyordu..ne olursa olsun çıktım dışarı takımın akşam antrenmanına gittim.. orada bir zamanlar benim pozisyonumda oynayan genç bir çocuk vardı.. ona baka kalmıştım nedense çünkü hareketleri aynı benim hareketlerimdi.. kendimi tutamayıp sahaya inmeye karar verdim.. beni gören ilk kişi can dostum Yusuke Kobayashi olmuştu.. daha sonra benim bugünkü başarımın mimarı olan sevgili koçum Mizuno Hattori olmuştu.. ikisinin de bana sevgi dolu tavırlarla yaklaşması biraz olsun içimi rahatlatmıştı.. ve antrenman boyunca izlediğim o çocuk hayran hayran bakışları ile yanıma yaklaştı..
-aman allahım!! kai suzuke!! bu sensin!!
K:evet benim evlat.. seni izliyordum antrenman boyunca..
-sahi mi? o zaman sizin hayranınız olduğumu anlamışınızdır..
K:evet.. anladım tabi ki..
-a bu arada kendimi tanıtmayı unuttum ^^' adım ken-ichi kenahara..
K:memnun oldum ken-ichi.. artık seninle takım arkadaşıyız buna sevinmelisin..
-sahi mi aman tanrım *.* bu harika..
28 yaşımın verdiği olgunluk her halimden belli oluyordu.. bu karşımdaki 17 yaşında bir çocuktu sadece ama ona bir kardeş gözüyle bakmıştım aniden.. ve içimdeki bu isteğin sebebi neydi hala çözememiştim...
DEVAM EDECEK..
-aman allahım!! kai suzuke!! bu sensin!!
K:evet benim evlat.. seni izliyordum antrenman boyunca..
-sahi mi? o zaman sizin hayranınız olduğumu anlamışınızdır..
K:evet.. anladım tabi ki..
-a bu arada kendimi tanıtmayı unuttum ^^' adım ken-ichi kenahara..
K:memnun oldum ken-ichi.. artık seninle takım arkadaşıyız buna sevinmelisin..
-sahi mi aman tanrım *.* bu harika..
28 yaşımın verdiği olgunluk her halimden belli oluyordu.. bu karşımdaki 17 yaşında bir çocuktu sadece ama ona bir kardeş gözüyle bakmıştım aniden.. ve içimdeki bu isteğin sebebi neydi hala çözememiştim...
DEVAM EDECEK..
Kai Suzuke Genshi Corporation
bebeğim midori ye sonsuz thx. emeğine sağlık canım kızım <3
Kavuşmamız an meselesi


bebeğim midori ye sonsuz thx. emeğine sağlık canım kızım <3
Kavuşmamız an meselesi

Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): Yuki_Chan, özcan

okuyorum ve ruh halleri anlatımını beğendim bunun dışında tasvirlerde biraz daha çabalsan daha iyi olacak ha bide unutmadan kısa kısa bölümler yerine uzun bir bölüm daha hafızada kalıcı olacaktır yani hem olayların gelişimi açısından hem bizim açımızdan:) kolay gelsin:) anime karakteri harbiden hoş


antrenmanlara son sürat başlamıştım.. eksiklerimi kapatmak için bu müthiş bir fırsattı.. bi an geçmişimle yüzleştim o anda.. antrenman yaptığım zamanlar minako beni hep kenardan izlerdi.. şimdi o kenarlara baktığımda koca bir boşluk sadece futbol tutkusu ile gelen birkaç insan vardı.. onlara yapacağım herşeyden etkilenebilirlerdi ama bu sefer kimi neden etkileyecektim ki.. antrenman sonunda evime doğru yol almadan önce alışveriş merkezine gitmek geldi içimden.. nedense evde eksik varmış gibi sanki tek yaşamıyormuşcasına alışveriş yapmak geliyordu içimden.. minako yanımda olacak benden her türlü isteğini dile getirecekmişcesine gidiyordum.. raflara baktığımda onun yaşarken reklamında oynadığı mısır gevreğine bakıyordum.. uzun altın saçları öle güzeldi ki.. bakmaya doyamıyor baktıkça gözlerim doluyordu.. ve sırf aşkım için o mısır gevreğinden tam 20 kutu almıştım.. eve gittiğimde tv de benimle ilgili bir haber vardı acaba milli takıma geri dönecek miyim diye.. ilgisizce haberi izlerken birden telefonum çaldı.. ilk başta umursamadım ama daha sonra ısrarla çalınca bakmak zorunda kaldım.. şaşırtıcıydı çünkü arayan seiyaydı.. seiya ve rei evliliklerinin 5. yılına girmişlerdi.. ekip dağılırken onlarda almanyaya gitme kararı almışlardı ve şimdi orada yaşıyorlardı.. seiya bir bebeği olduğunun haberini vermek için beni aramıştı ve en kısa zamanda japonyaya geri geleceklerini söylüyordu.. telefonu kapattığımda olduğum yerde öylece dikilmiştim.. kızım kairi nin doğumu aklıma geliyordu minako nun o mutluluğu uyuyamadığımız geceler ve bebek bakmakta acemi olan biz ikimiz için o olağanüstü eğlenceli anlar.. şimdi hepsi geride kalmıştı.. kairi halası ile beraberdi ve 5 yaşına gelmişti bile.. annesinin öldüğünden haberi yoktu ve o zavallıcık ne zaman öğrenecekti kimbilir? ama hikari nin söylediğine göre bazen resimlerini görüp ağlıyormuş o da benim gibi.. ah minakom.. neden gittin? hani söz vermiştin bana seni bırakmayacağım diye.. oldu mu şimdi bu?
ağlıyordum bir kez daha.. o sapasağlam duruşum bir anda yerle bir olmuştu.. yaptığım onca şey anlamsız geliyordu şimdi.. kazandığım savaşlar insanlık için mücadele ve futbol.. minako olmadan herşey anlamsızdı ve onun yerini hiç kimse dolduramayacaktı.. bırakmıştım hayatı oluruna.. belki ölümüm daha kısa sürede olacaktı bu sayede.. monoton bir yaşam tarzına erişmiştim bu üç yıl içinde.. onsuz geçen tam 3 yıl, 36 ay ve binlerce gün onbinlerce saat ve milyonlarca dakika.. hepsi birer boşluktan ibaret.. ne yapsam? bıraksam kendimi hayata bana istediği şekli verse.. bi yardımcım olsa yanımda hayata tutunabilmem için.. ama bu imkansız.. bu sefer hikari yi aramak gelmişti benim içimden.. o da öyle endişeleniyordu ki benim için ama kraliyet ona emanetti gelemezdi çünkü o minakonun ölümünden sonra tahta oturan kraliçeydi ve kralın olmadığı o ülkenin tüm yükü onun omuzlarındaydı dahası küçük prenses de ona emanetti.. tüm bunlara rağmen ben herşeyi boşlamıştım ve hikari bana hiç ama hiç kırgın değildi o beni anlayan tek kişiydi.. canım kuzenim biricik kuzenim.. ailemden kalan tek parçamdı o benim kanımdan canımdan gelen tek kişi.. şimdi ona öyle çok ihtiyacım var ki..
devam edecek..

devam edecek..
Kai Suzuke Genshi Corporation
bebeğim midori ye sonsuz thx. emeğine sağlık canım kızım <3
Kavuşmamız an meselesi


bebeğim midori ye sonsuz thx. emeğine sağlık canım kızım <3
Kavuşmamız an meselesi

Bu mesaja teşekkür edenler (3 kişi): Yuki_Chan, Neo Queen Serenity, özcan
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): kai suzuke



Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Neo Queen Serenity
aradan kaç gün geçti hatırlamıyorum bile.. öyle sıradanlaşmıştım ki yaptığım hiçbirşey aklıma dahi gelmiyordu.. herşeyden uzaklaşmak istiyordum hatta kendimden bile.. hikari beni yanına çağırıyordu en kısa zamanda çünkü benim gidişatımın iyi olmadığını biliyordu ve gözünün önünde olmamı istiyordu.. sabahın 8 i olmasına karşın kendimi çok enerjik hissediyordum.. enerjiktim.. ta ki mutfaktan aldığım mısır gevreği tabağını elimden düşürene kadar.. elim ayağım bir anda tir tir titremeye başlamıştı.. minako.. aşkım.. hıçkırıklara boğulmuştum birden ve elime ne geçerse fırlatmaya başladım yıkıyordum ortalığı resmen.. ve o aksiyon benim ağlama çığlıklarımı bastırmıştı bile.. sakinleştiğimde ev savaş alanı gibiydi.. bir iki numara ile iki dakikada toplasam da evi ellerimi kestiğimi unutmuştum.. ellerim kan içindeydi..oturup ağlıyordum sessizce.. derken telefon çaldı.. ellerimi silip açmıştım telefonu.. arayan usagi'ydi.. çok şaşırmıştım.. tokyoya geldiklerini ve nerede olduğumu sormuştu.. osakada olduğumu söylediğim zaman yarın sabah orada oluruz cevabını almıştım.. önemli bişi mi vardı diye düşündüm ama önemli olmasa o cümleyi kurmazdı.. usagi.. minako öldüğü zaman bana en çok destek çıkan kişi idi mamoru ile.. 3 ay önce amerika ya gitmişlerdi mamoru nun işi sebebi ile ve şimdi geri geldiklerine göre kalıcı olmalılar.. ne ilginçtir ki bu sıralar dostlarım beni aramaya başlamışlardı.. acaba minako onu çok özlediğimi anladı da dostları beni unutmasın diye müdahale mi ediyordu? bunu yapardı benim meleğim.. benim yalnız olmamam gerektiğini biliyordu çünkü ve beni yalnız bıraktığı için kimbilir ne kadar pişmandı.. ama geri dönüşü yok.. keşke olsa.. bana bir şans verseler ve minako yeniden bana dönse yada onun ruhu başka bir bedende canlansa da beni yine o içtenliği ile sevse bağlansa.. dünyalar benim olurdu.. akşam antrenmanından sonra klüp yemeğine davetliydim.. orada takım arkadaşlarımın eşleri dostları da yer alıyordu ama ben yalnızdım.. beni tanıyanlar acırcasına bakıyorlardı bana belki de.. minakonun gidişinin bana en çok koyan yanı bu olmuştu.. onun yokluğunun bana verdiği acı her halimden belli oluyordu ama soruyorum size herşeyini kaybetmiş bir insan nasıl bir ruh hali içinde olabilirdi? geleceğinin temellerini atan kadını.. kraliçesi.. meleği herşeyi.. şimdi gitti.. eve döndüğümde bahçeden gelen sesler üzerine oraya yönelmiştim.. çardağın ışıkları yanıyordu ve hamakta birileri vardı.. kimdi bu? hızla oraya gittiğimde gördüğüm manzara karşısında adeta başımdan aşağı kaynar sular inmişti.. öylece kala kalmıştım..
Kai Suzuke Genshi Corporation
bebeğim midori ye sonsuz thx. emeğine sağlık canım kızım <3
Kavuşmamız an meselesi


bebeğim midori ye sonsuz thx. emeğine sağlık canım kızım <3
Kavuşmamız an meselesi

Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): Yuki_Chan, Neo Queen Serenity

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): kai suzuke

2. sayfa (Toplam 5 sayfa) [ 65 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |