@ d@ml@: Kısa mı geldi, ben çok uğraşmıştım uzun ve güzle olsun diye ama bu kadar olmuş demek ben=beceriksiz xD Resimlerden de emin diilüm Aslı^m buluyir ben bulamıyorum maalesef Yorumun için çok teşekkürler Damlaa Sorularının cevaplarını da ilerleyen bölümlerde göreceksin inşallah
@ SaturnSavascısı:Teşekkürler Gökçennn^m
ya hayır sen beni yanlış anlamışsın.demeye çalıştığım öyle güzel heyecanlı ve akıcıydı ki hemen okudum ve o yüzden kısa geldi.sen de çok güzel yazıyosun canım
By Hotaru_Usagi çooooook teşekkürler ^^
I’ve been looking in the mirror for so long. That I’ve come to believe my souls on the other side. EVANESCENCE~~
Yeni bölüm yeni bölüüm Aslı^m yazdı bu bölümü de yeni bölüm de yolda İyi okumalarr
Spoiler:
Sınava çalışmak istiyorum ama kendimi masa başında düşünürken buluyorum hep.Dün geceyi,Ann'i ve Yukio'yu...
Duvardaki yazıları görünce aklıma, korku filmlerindeki gibi üstleri başları perişan halde korkunç yaratıklar gelmişti.Fakat Yukio ve Ann ilk
anda zihnimde canlandırdıklarımdan çok farklıydı.Garip.Bir hayaletin görünüşüne bu kadar düşkün olacağı hiç aklıma gelmezdi.
Herhalde perişan olan tek şey bendim.Yukio da bana besbelli acımıştı.
Bir de insan hayalet olmayı kendisi nasıl seçebiliyor ki...'İstersen sen de yaşayabilirsin' demişti.Yani onlar hayalet ol-
mayı kendileri mi seçmişti.Fakat karşılığında mutlaka birşey olmalı.Yani durup dururken hayalet olunmaz ki...
"Lian! saat 8.30 bilmem haberin var mı ? "
"İyi de bunu söylemek için biraz geç değil mi , okula geç kaldım..."
Mia ellerini beline koymuş tam homurdanmaya başlamışken deli gibi indim merdivenlerden.
Okulda da aynı sorular bütün gün zihnimi meşgul etmiş durmuştu.Nihayet eve gitmeme son bir ders kaldı.Fakat zaman hiç geçmi-
yordu sanki.Defterime birşeyler çizip oyalanmaya çalıştıysam da faydası olmadı.Başımı ellerimin arasına koyup tahtada yazı-
lanlara baktım boş boş.Fakat ne göreyim!Ann ... ba-bana bakıp gülüyodu.Hem de sınıfta!Çığlık atmamak kendimi zor tuttum.
Öğretmen tahtanın diğer ucuna geçerken Ann'in silüetini yarmıştı.Korkunç..Hemen gözlerimi kapattım.Ann'i bilinçaltımın derin-
liklerine göndermeye çalıştım.Fakat böyle korktuğumu görmek onu mutlu ediyor ve benimle daha çok uğraşmasına fırsat veriyordu.
En iyisi hiç yokmuş gibi davranmaktı.Kafamı kaldırdım ve defterime not almaya başladım.Şu Ann neden benimle uğraşıyor sanki...
Okuldan sonra tek başıma kalabileceğim bir yer aradım yol boyunca.Ann ile tekrar karşılaşmamak için olabildiğince hızlı koşmaya
çalıştım.Toprak bir yola girdim ve ayağıma dolanan ağaç kütüğüyle birlikte yere kapaklanıverdim.
Galiba ayak bileğim burkuldu.Elimle sızlayan yere bastırıp beklemeye başladım.Off gerçekten kötü oldu bu.Ayağa bile kalkamıyorum şimdi.
Kendimi daha fazla tutamayıp başım dizlerimin üstünde ağlamaya başladım.Kendimi hiç bu kadar güçsüz ve çaresiz hissetmemiştim.
"Lian,iyi misin"
Ses tanıdık ama beni nasıl bulmuştu ki.Elime geçen toprak,taş ne varsa sesin geldiği yere fırlattım.
"Ayağımı burktum..Git burdan!"
"Seni kızdıracak birşey mi yaptım.Eğer öyleyse çok özür dilerim.."
"Senin yüzünden..Ann sınıfa kadar geldi ve sen hiçbir şey yapmadın!Senin yüzünden şimdi burdayım ve kımıldayamıyorum."
Hıçkırarak ağlamaya devam ettim Yukio'nun da sesi kesilmişti.
"Birşeyler olduğunu tahmin etmiştim gerçekten özür dilerim"
Yukio'ya bakmadan omuz silktim.Tahmin etmiş...
"Ann'e aldırma kötü birisi değil sana zarar vereceğini sanmıyorum hem biz seni korumak için burdayız"
"O zaman söyle ona ... En azından okulda peşimi bıraksın"
"Denerim.Ayağına bakabilir miyim?"
cevabımı beklemeden elini bileğimin üzerine koydu.Bu çocuk da ne yapmaya çalışıyor derken bileğimdeki şişliğin azaldığını
gördüm şaşırarak.
"Sen yaraları mı tedavi ediyorsun? Çok şaşırdım."
"Evet bazen.Hayaletlerin kendilerine özgü özel güçleri vardır küçük hanım"
Güldüm.Ben hayalet olsaydım nasıl bir özelliğim olurdu acaba.Uçmayı isterdim.Ama hayaletler uçabildiğine göre zihin okumayı isterdim herhalde.Ya da geleceği çizebilmek...Yukio'yla eve çok yaklaşmıştık.Ben anahtarlarımı çıkarırken o
kapının içinden geçti.İçeri girdiğimizde Ann son derece sinirli bir şekilde bize bakıyordu.
*rol tanrısı*~Aslıı^m.
Spoiler:
ssf.~
21 Hzr 2011 14:39
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): *rol tanrısı*
Yeni bir bölüm daha. Günde iki bölüm oldu Aslı'ya teşekkür edin bakiyim xD Neyse çok güzel olmuş ben bayıldım İyi okumalar minna-san!
Spoiler:
Yukio her ne kadar Ann'in "zararsız" olduğunu söylese de benim için hep ürkütücü biri olarak kalmaya devam edecek sanırım.
"Siz nerelerde oyalanıyordunuz.Okuldan çıktığımdan beri sizi bekliyorum."
Yukio bana bakarak durdu nerede olduğumuzu söyleyecekti sanırım sonra aniden Hiiiç , dedi.
Bu Ann'i daha da sinirlendirmişti.Bu sefer gazap dolu bakışlarını benim üzerime çevirdi.Her ne kadar ürksem de umursamaz
görünmeye çalışarak Yukio gibi sessiz kalmaya devam ettim.Ann bu sefer daha ileri giderek kollarımı yakalamıştı ki Yukio ,
"Kızı rahat bırak,senin yüzünden zor bir gün geçirdi zaten ! " diye bağırmaya başladı.
Şimdi onların kavgalarının arasında kalmıştım.
"Ben onu kontrol etmeye gittim,zarar verecek değilim şu melek tavırlarından da gına geldi.Benim işime karışma!"
"Onu korkutuyorsun ama..."
"Hayır hayır korkmuyorum sadece okulda yanlış bişey yapmaktan çekiniyordum." dedim. Tabi Yukio böyle olmadığını çok iyi biliyordu.
Bal gibi de korkuyordum işte.Korkuyorum!!
"Lian,orada ne diye dikiliyorsun.Üstün başın ne hale gelmiş!!Baban seni böyle görmesin.Hem sen nerelerdeydin ?..."
Mia'nın sesi ilk defa benim için endişeli çıkıyordu.Yukio ve Ann ise hala kavga ediyordu.Mia o kadar soru sormuş ve odadaki
gürültü kafamı o kadar karıştırmıştı ki.
"Eve dönerken düştüm sonra ... sanırım ben ..."
"Neyse daha fazla oyalanma da akşam yemeğine kadar temizlenmiş ol."
Odama doğru yürürken Yukio ve Ann'in seslerinin kesildiğini farkettim.Etrafta da görünmüyorlardı.Yoksa bir yere gizlenmiş
beni mi izliyorlar ? Yok canım.Bence hala bir yerlerde tartışmaya devam ediyorlar.
***
(Hikayenin bu ikinci paragrafı tanrısal bakış açısı ile yazılmıştır.)
"Yukio bana hala o kızı nereye götürdüğünü söylemedin."
Az önceki Ann'den eser kalmamıştı sanki.Yukio'nun yanında oldukça sakin ve mutlu görünüyordu.
"Ann, o kızın bir adı var biliyor musun."
"Biliyorum ne oldu ki ?"
"Lian'dan neden bu kadar nefret ediyorsun ?"
"Neden nefret edecek mişim ki.Sadece acıyorum ona.Bir de benim senin gibi olmadığımı bilmesini istiyorum"
"İlk karşılaşmamızda sen de öyleydin Ann , hatta daha endişeliydin."
"Hiç de.Ben hep güçlüydüm."
Yukio güldü.(Bu kız gerçekten hafızasını yitirdi.)
Ann başını Yukio'nun dizine koymuş düşünüyordu.'Lian olmasaydı herşey çok
başka olabilirdi.Şimdi Yukio'nun gözü Lian'dan başka birşey görmüyor.Hatta eminim bensiz daha mutlu olacağını düşünüyor.O
yüzden bugün nerde olduklarını bana söylemedi.O kızı tekrar oraya götürecek.Fakat beni bu sefer atlatmalarına
olanak vermeyeceğim.'
Yukio'nun düşünceleri ise tam da Ann'in tahmin ettiği gibiydi.Lian'dan başka birşey düşünemiyordu.'Eğer Ann yine canını sıkarsa
onu bugünkü yere götürürüm.Orayı Ann bilmeyecek.Kızı hırpalamaktan öldürecek bir gün...'
O sırada Ann Yukio'nun kolundaki sargıları fark etmişti.
"Senin koluna ne oldu böyle nasıl yara aldın.Birisini mi tedavi ettin yoksa ?"
Evet,Yukio insanları tedavi edebiliyordu.Fakat bunu yaparken kendisi de yara alıyordu.Hayaletlerin güçleri sınırsız değildi.Eğer
yeteneklerini kullandıklarında farklı tepkimelerle karşılaşabiliyorlardı.Eğer çok sık kullanırlarsa uzun bir süre o yeteneklerinden
mahrum kalabiliyorlardı.
"Aaa.. o mu ? Heh! yolda yaralı bir kediyi tedavi ederken oldu ölmek üzereydi.."
***
Yukio ve Ann'in hala bana görünmemeleri garip.Beni koruyacakları şeyi bir türlü öğrenemedim.Nasıl birşey olabilir acaba...
"Bence bunları şimdi düşünme , zamanı geldiğinde öğreneceksin zaten"
Arkadaşlar notepad'de ı'lar i olarak görünyüor imla hataları var özür dilerim
Spoiler:
Yukio? Ne isi var burada?! Çalistigimi görmüyor mu? A-ayrica, aklimdan geçenleri nasil bildi?! Tam konusmak için agzimi açmistim ki:
"Ah o mu, biz insanlarin aklindan geçenleri okuyabiliriz. Ancak sadece özel kisilerin."
Kendini begenmis bir ifade takinmisti. Ellerini beline koyup siritti. Bu hareketi hiç beklemiyordum dogrusu. Sanirim yüzüm kizarmisti çünkü Yukio'nun yüz ifadesi degisti ve ellerini iki yana sallayarak "Hayir, hayir." isareti yapiyordu.
"Yok onu demek istemedim. Meslea biz seni korumak zorundayiz ya ondan."
Yüzümdeki ifade kizginliga dönüsmüstü. Masamdaki kitaplara vurarak sandalyemden kalktim, Yukio'nun önüne geldim ve:
"Peki n'için hala nedenini söylemiyorsunuz?!"
"Zamani gelince ögreneceksin zaten. O zaman..."
Sinirlenmistim, çok sinirlenmistim çünkü en azindan saygi görmeyi umuyordum ama yoktu, o da yoktu. Yukio'nun sözü kesilmisti çünkü ben içinden geçip kapiyi açacaktim ancak içimden geçemeyip yere düstüm.
"Bizi görebilenler içimizden geçemez Lian." dedi.
Ters bir cevap verecektim ki kolundaki sargiyi fark ettim. Yerden hizlica kalkip elimi sarginin üzerine koydum. Demek ki görebilenler dokunadabiliyormus.
"Bu nasil oldu?"
Hemen elini çekip kafasinin arkasina koyup gülmeye basladi. Ama gülmeyi de beceremiyor sersem ne yazik ki.
"O mu, o... Biçak kesti."
"Yaa, hayaletleri biçak da kesiyor demek? Sizi görüyormus o zaman."
Ciddi bir ifade takindi.
"Dogrulari söyle." diye üsteledim.
"Eh, öyle olsun ama Ann'e söyleme."
"Pekala?" Sesim onaylar gibi degil de soru sorar gibi çikmisti.
"Bugün seni iyilestirdigimi hatirliyorsun degil mi?"
"Evet..." kollarimi birbirine doladim sabirsizlaniyordum artik.
O sirada kapidan içeri Ann geçti. Çok sinirli gözüküyordu.
"Demek onu iyilestirdin YUKIO!"
"Ann? Git buradan! Sonra konusacagiz."
Sonra Ann'e dogru elini salladi ve Ann kayboldu.
"Ne yaptin?" gözlerim fal tasi gibi açilmisti.
"Hiç, bir özel güç daha. Neyse iste biz hayaletlerin belli güçleri vardir." durdu ve bir süre düsündü. Sanki nasil açiklayacagini bulmaya çalisiyormus gibi. "Bu güçleri kullandigimizda da bir bedel öderiz. Mesela Ann'in gitmesi ve senin hafizani okumak için bir bedel daha ödedim..."
"Iki." diye düzelttim. çünkü hafizami iki defa okumustu.
"Hayir bir, çünkü durmadan devam ettim okumaya. Neyse konu bu degil, örnegin kolumdaki yara bunun bedelinin göstergesi."
"Iyi de hayaletler yaralanamaz."
Kalbi kirilmis gözüküyordu. "Bir zamanlar biz de insandik unutma. Ama evet haklisin, öyle. Bu, sadece..."
"Ne???"
"Aslinda sey, ben de bilmiyorum. Hayalet bilgeye sormak lazim."
"Harika!"
"Bence sen yarinki final sinavina çalismalisin."
"Ah, dogru ya!" Kafamda simsekler çakmisti. Ben onu tamamen unutmustum. Hemen masaya oturup haril haril çalismaya basladim. Ama sanirim yaklasik 10 dakika sonra kafam geri düstü ve sandalyeden düsüyordum. Bir sekilde uyaniktim. Ama hareket edemiyordum. Nasil oldu bilmiyorum. Her sey çok hizliydi. Ben odada çalisirken meger Yukio gitmemis. Ben sandalyeden düserken hemen kosarak geldi ve beni tuttu. Ikimiz birden yere düstük. Sonrasini, eh sey hatirlamiyorum.
***
Gözlerimi açtigimda Mia basimdaydi. Babam da.... Bana endiseli endiseli bakiyorlardi. Hayret, Mia da öyle bakiyordu. Ne oldu ya bu kadina? O zaman fark ettim ki yatagimda yatiyorum. Mia ile babamin arkasinda Yukio ile Ann tartisiyorlardi ama onlari duyamayacak kadar yorgundum. Babam:
"Kizim, bir gümbürtü duyduk ve odana çiktigimizda yerdeydin."
"E, sey sanirim sandalyeden düstüm."
Yorgunluktan bayilmis olmaliydim. Kaç gecelerdir çigliklardan uyuyamiyordum ki sagolsun Ann.
Mia -bu sefer sesi endiseliydi- :
"O zaman bugün dinlen ve okula gitme."
"Saçmalamayin iyiyim ben." Yataktan kalktim iyi falan degildim ama iyi gibi görünmeye çalisarak: "Bugün okulda final sinavlari var gidecegim, beni merak etmeyin olur mu?" Sonra yüzüme zoraki bir gülümseme yerlestirdim.
***
Üstümü degistirip evden çiktim. Arkamdan Ann ve Yukio'nun geldigini de pekala biliyordum. Ama onlara simdilik aldirmayarak okula gidecektim ve sinava girecektim. Onlarla evde görüsecektik.
***
Okula girip siraya oturdugumda, daha önce fark etmedigim bir seyi fark ettim. Siki durun igrenç bir durum, söylüyorum: Erkekler bana bakiyordu! Ama ben güzel degildim ki. Sirin de degildim. Ama sonra 'Oh be' dememe sebep olan bir seyi fark etmistim. -Benim oturdugum siranin yaninda bahçeye bakan pencereler var- Ögretmenimiz disarida duruyordu. Tabii erkekler 40 yasindaki ögretmenimize bakmiyorlardi tabii. Ögretmenin yaninda bir kiz vardi. Kiz çok güzeldi. Bizim sinifimiza dogru gözlerini kaydirdi. Gözleri beni buldu, dudaklari tebessüm etti. Kizin kestane rengi gözleri parliyordu. Saç rengi benimkinden daha koyuydu. Bir Amerika'liya pek benzemiyordu aslinda. -Bizim sinifimiz birinci kattaydi- Ögretmenimiz ve kiz okulun bahçe kapisinin önünde bir seyler konusuyordu. Sonra kapidan içeri girdiler ve giris kapisindan da. Sinifa girdiklerinde yine tüm gözler onlara çevrildi. Ögretmen:
"Kizim, kendini sinif arkadaslarina tanit bakalim."
Kizin gözleri isildadi ve konusmaya basladi. Sesi çok sirin ve mütevaziydi.
"Ben Vivian Ellenghor. Buraya Nidohryn Lisesi'nden transfer oldum. Lise ikinci sinifta okuyorum."
Yilin sonu gelmisti zaten ne transferi? Dogru ya, ben de son haftalarda tasinmistim. belli ki bu kiz da benimle ayni talihi paylasiyordu. Yoksa talihsizligi mi demeliyim?
Sonra ögretmen benim yanimdaki bos sirayi göstererek:
"Oraya oturabilirsin tatlim." dedi.
Kiz yanima geldiginde onu daha yakindan görebildim. Yüzü pürüzsüzdü. Benim yüzüme hiç mi hiç benzemiyordu. Ben sivilceli bir kizdim. Tamam çok da fazla degil ama onunki tamamen pürüzsüzdü. Yüzümden utanarak elimi alnima götürdüm -sivilceleri gizlemek için tabii ki-. Sonra kiz atesim çiktigini falan sanmis olacak ki:
"Hasta misin?" diye. Sordu.
"Ha-hayir sadece üsüdüm." dedim. Ne alakaydi ki? Elimi alnima götürüp 'üsüdüm' demistim. Aslinda kiz gülmemek için kendini zor tutuyor gibi duruyordu.
"Gülebilirsin." dedim. Aslinda kendimi aptal yerine koymus gibi hissediyordum ki öyleydim. Ama kiz kahkaha atmadi. Onun yerine tebessüm etti. Kendimi daha da aptal hissetmistim. Çok lanet bir his. Neyse ki ögretmen sinav kagitlarini dagitmaya basladi ben de konusmaktan kurtuldum. Neler diyorum ben? Sinav var diye seviniyor muyum? Yok canim.
***
Sinav beklenmedik bir sekilde güzel geçmisti. Ama yanimda oturan Vivi'nin ise yüzünden duygularini anlamak çok, hem de çok zordu. Son derste ögretmen notlarimizi okudu. Vivi'den önce beni okudu. Ben çaliskan ve zeki bir ögrenciyim yani öyle diyorlar. A+ almisim ^^ -Transfer olunca önceki okulumun notlarini aliyorlar.- Vivi ise, o A+ almisti. Çok iyi bir ögrenci.
"Adin neydi?" diye sordu Vivi. Ah dogru kendimi tanitmayi unutmustum.
"Lian. Yanghee Lian."
"Sen Japon musun?"
"Ah aslinda evet ama ben çok küçükken Amerika'ya tasindik."
"Anliyorum. Japonlari ve o taraftaki Asyalilari çok severim."
"Tesekkürler."
"Okuldan sonra bir planin var mi?"
Arkadan Ann kulagima fisildadi.
"Okuldan sonra çok planin var." Neredeyse yerimden firlayacaktim. Artik bunlari yapmasalar diye düsündüm.
"Eee, aslinda eve gitmem gerekiyor."
Tebessüm etti. "Pekala baska zaman gezeriz ^^." dedi.
"Elbette, tabii." diyerek esyalarimi toplamaya basladim. Siniftan çikip eve yürürken Ann ve Yukio'ya sordum:
"Ne isim varmis benim?"
Yukio ve Ann birbirlerine baktilar. Ann dudak büktü.
"Lian, o kizdan garip bir enerji hissettik."
"Nasil yani o bir hayalet mi?" diye sordum kollarimi iki yana kaldirip alay eder gibi. Bir yandan da yolun ortasinda durup degisik hareketler yaptigimi görenlerin bana acayip acayip baktiklarini fark edip yolumda ilerlemeye devam ettim. Ayagim hala aciyordu. Biraz topalliyormusum gibime geldi.
"Sahi sabah neden tartisiyordunuz siz?"
Yukio homurdanarak:
"Yok bir sey Ann'in gereksiz davranislari."
Ann sesini yükselterek:
"Ama sen kendi canini önemsemiyorsun Yuk Bey!"
"Ne önemsememesi?" telaslaniyordum. "Hayaletlerin cani yok ki..."
"Lian bunlari simdi anlayamazsin biraz daha sabir ögreneceksin elbet." dedi Yukio.
Ama ben simdi duymak istiyordum, hem de her seyi.
Kapinin önüne gelince içeriden babamla Mia'nin konusmalarini duydum.
"Bence onu doktora götürmeliyiz Dan."
"Bence de. Sandalyesinden düstü ve geçende de ayagini incitti."
Anahtari kapiya sokup çevirdim ve kapi öylece açildi.
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız