ya farkettim '-.- biliyorum koyamıyorum yeni bölümü! aslında defterime yazdım yeni bölümleri ama pc ye gecemiyorum, pcnin başında babam yarım saat süre veriyo hep grafik hem fanfic olmuyooo... ama bölüm bitmek üzere inş. koyacamm
16. Bölüm
Helen ben miyim? Korumaya çalışılan şu yüce prenses ve onun kalbindeki Gümüş Egemenlik kristali benim mi? Ve O… O, beni mi seviyor? Onun aşkı ben miyim?
“Aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaah!”avazım çıktığı kadar bağırıyordum. Kalbim tamamen parçalanmıştı. Ruhun bedenden çıkma vaktiydi.
“Şimdi kendi silahınla ölmeye hazırlan. Flame Sniper!” ok yaydan çıktı lafı sanırım bu gibi durumlar için var… Zaman durmuştu sanki; ok yavaşça bedenimin az ilerisindeki temsili kalbime yaklaşıyordu. Ölüm bile susuyor…
Ok tam kalbimin önündeyken araya bir siluet girdi.
“Ah!” kim olduğunu görmüyordum ama gözlerimden yaşlar akıyordu. Siluet önce diz çöktü. Ben de puslu gözlerimle yanına eğildim. Başını kollarımın arasına aldım. Gözlerimin buğusu çözüldüğünde daha da beter ağladım. Kollarımın arasındaki siluet sevdiğim adamdı. İlk aşkımdı. Belki de ilk ve son…
“Mamoru!?” dedi cılız sesim smokinindeki bordo kanı görünce. İçimden çığlık atmak avazım çıktığı kadar bağırmak istiyordum. Ama olmuyordu, yerimden bile kımıldayamıyordum. Ölüyordu gözlerimin önünde göz göre göre… Elimden hiçbir şey gelmiyordu işte, o gidiyordu. Bedeni gitgide silikleşiyordu. Veda vakti gelmişti. İşte o an aklıma bir şey geldi. Hep yapmak istediğim şeyi yapacaktım. Sürekli düşlediğim şeyi yapacaktım. Parmaklarımla derin mavi gözlerini kapattım ve kulağına eğilip fısıldadım.
“Seni seviyorum” ve dudaklarından öptüm onu. Bunu yapınca kalbimin olduğu yerden beyaz bir ışık huzmesi çıktı. Bu beyaz ışık şekillenerek kristalimsi bir yapıya dönüştü. Gümüş Egemenlik Kristali… Ellerimle kristali sıkıca kavradım. Kirke’nin şaşkın bakışları arasında kristali havaya kaldırdım.
“Ey Kutsal Helios, Roma’dan Apollon, duy beni ve gel yanı başıma! Kardeşin Ay’ın yanı başına! Selene, Roma’dan Artemis, seni çağırıyorum… Duy ve gel, yeni neslin, Helen’in yardımına ihtiyacı var!” Kristal ışık saçmaya başladı. Üzerimdeki giysim hızla bembeyaz uzun bir elbiseye dönüştü. Saçlarım iki yandan odangolu toplandı. Alnım cayır cayır yanarak bir hilal işareti oluşturdu. O hilalle anılarım da canlandı…
“Bundan yüzyıllar önce Dünya’da açmıştım gözlerimi, Ay yasalarınca yeni doğan kraliyet mensubu yetişmesi için bir başka gezegene gönderilirmiş, beni de en yakın gezegen olan Dünya’ya gönderdi annem. Adımı baban koydu… ‘Helen’ ve karşılığında seni de Ay’a gönderdi. Daha on beşimde vuruldum sana Endymion… Ahaha.. Tabi Ay yaşıma göre 115, hahaha… Latmos’un eteklerinde dolanırken görmüştüm seni…” Endymion başıyla onayladı.
“Ben de o zamandan beri vurgunum sana, sen orada beyaz elbisenle, altın sarısı uzun saçlarınla, rüzgârın önünde Pan’la dans ederken vuruldum sana… Her aileni ziyarete geldiğinde Latmos’dan gizlice kaçar, sarayın uzun sütunlarının ardından seni izlerdim…”dedi elimi tutarak şairane sesiyle. Dudaklarıma küçük bir buse kondurdu.
“Bize ne olacak?”dedim tereddütle, çünkü aşkımız yasaktı. Çünkü Endymion’un hiç tanımadığı bir nişanlısı vardı. Adı Kirke’ydi. Duyduğuma göre bir tanrıçaydı. Babası daha on yaşındayken Endymion’u Kirke’ye vaad etmişti. Ama onun haberi yoktu…
“Ben onu değil, seni seviyorum Helen…”
“Ne olur bana Helen deme, aklıma Paris geliyor!” evet kral beni de dünyadaki bir prens olan Paris’e vaad etmişti.
“Pekala, o zaman sana ne diyeyim güzel perim?”
“Güzel perim? Bana Peri de o zaman…”
“Tamam Peri’m sana Peri diyeceğim…” el ele Latmos’un manzarasını seyre daldık. Aniden gökten kırmızı bir ateş pahası düştü. İçinden Kirke çıktı.
“Beni beğenmedin ha? Ben kimim biliyor mu senin kalbin? Ben Kirke’yim, Kirke! Zatıalinizin nişan hanımı! Bu albızlar alasıca kızı mı tercih edersin bana? Seni döndüreceğim bir fare kobaya! Yok, yok daha beterini yapacağım! Bu çok basit olur!” ellerini havada birleştirdi. Kısık sesle birşeyler söyledi ve … gerisi puslu bir karanlık… tek bildiğim ardımdan gelen bir ses…
“PERİ’M!!!”
I'm the bone of my sword.
08 Oca 2011 14:41
sailor chibi chibi moon Ay Savaşçısı
Yaş: 28 Kayıt: 17 Hzr 2010 Mesajlar: 769 Cinsiyet: Kız Nerden: İzmir Teşekkür: 220
Durumu: Çevrimdışı
sailor chibi chibi moon Ay Savaşçısı
Konu: Yanıt: Saf Dilek (My Sailor Moon)
wawwwww çok süperdii ellerine sağlık yeni bölümü bekliyorum
hikaye giderek mitolojileşiyor...
yine de aklıma takılan bir şey var. Cenk ve grubuna ne oldu? sani fanfic'in yönü değişti gibi. yine de ben beğeniyorum
devamını bekliyorum...
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız