Saf Dilek (Bittii... ^^ ) Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 15, 16, 17 ... 20, 21, 22, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~
19. Bölüm –Percy Jackson-
Bakın, tatilimin bir kerecik olsun normal geçmesini istemem suç mu? Ne var yani basket takımına seçilememişsem? İlla koçumun bir Kiklop olup beni yemesi mi lazım!? Elinden Annabeth sayesinde kurtuldum tanrılara şükürler olsun ki!
“Teşekkürler Annabeth, öğleden sonra sinemaya gidemeyeceğimiz için üzgünüm…”
Gri gözlerini yola dikmişti Annabeth. “Önemi yok, alt tarafı aptal bir sinema işte, yosun kafa…” boynundaki kolyesiyle oynuyordu hınçla. Ben de kendi kolyemle oynamaya başladım. Yol boyu hiç konuşmadık. Acaba bana kırıldı mı? Ah, tabii ki de kırıldı! O bir kız sonucunda! Araba ani bir frenle durdu. Annabeth cebindeki bir tomar parayı şoföre uzattı. Bavullarımı bagajdan aldım ve tepeye doğru tırmanmaya başladık. Thalia’nın ağacını geçtikten sonra kampın sıcacık atmosferine girdik. Yine dolu doluydu kamp. Yeni gelenler Hermes kulübesini doldurmuşlardı. Artık uyku tulumlarıyla dışarıda yatan erkek kampçıları görmek mümkündü. İki Hermes çocuğu takıldı gözüme. Bir Munzurluk planlıyorlardı büyük ihtimal. Ne de olsa Hermes hem yolcuların hem de hırsızların tanrısıdır. İki çocuk yavaşça Zeus kulübesinin önünde duran bir kızın devasa bavuluna yanaştılar. Hemen bavullarımı kulübemin önüne attım ve onlara yetiştim.
“Yapmayın çocuklar,” iki çocuk hemen uzaklaştılar. Yeni geldiler herhalde, yoksa o kadar sert bir görünüşüm yoktur aslında. Kıza döndüm. Üzerinde turuncu melez kampı tişörtü vardı. Sarı saçlarını atkuyruğu biçminde toplamıştı. Altında koyu renk blucini, siyah spor ayakkabıları vardı. Zeus kulübesinin kapısına uzandı. İkaz ettim hemen. “Giremezsin!” Kız sarı saçlarını savurarak bana döndü. İşte o an yere çivilendim. Sanki karşımda bir cehennem tazısı vardı. Yerimden milim kımıldayamadım. Medusa çarpmış gibiydim. Sanki Hades… Neyse ya anladınız siz onu o derece yani. Şimdiye kadar birçok güzel kadın görmüştüm. Annem, Athena, Afrodit, Annab- neyse siz onu da anladınız. Ehem… Ama bu kız hepsinden daha güzeldi. Asimetrik kahkülleri o masmavi gözlerini kapatıyordu. Ama o güzel gözler ışıl ışıldı. Masmavi… Annemin mavi şekerlemelerini hatırlatıyordu bana. Büyülenmiştim.
“Girebilirim bence,”diyerek transtan çıkardı beni. Çok net bir sesi vardı. Yüzü gibi… Berrak ve saf… Bu kızın beni sevmesini istiyordum. Onun gözünde büyümek felan işte. Ehem…
“Yeni geldin sanırım. Ben, Percy Jackson,” fazla hava atar gibi oldu sanki. “Poseidon’un oğluyum. Ve sen şimdilik Hermes kulübesinde kalmalısın, orası Zeus’un kulübesi ve genellikle boştur.” Tam bir geri zekâlı gibi konuştum. Hay Styx! Kız kıkırdayarak güldü.
“Seninle böyle tanışmayı ummamıştım, Percy.”diyerek elini uzattı. “Ben Helen Grace. Zeus’un kızıyım.”
Hadi canım sen de! Ben de Afrodit’im zaten! Zeus’un maşallahı var. Önce Thalia şimdi Helen. Hadi benzeseler gam yemeyeceğim!
“Tanıştığımıza memnun oldum Helen, buyur gir kulübene,”diyerek elini sıktım dostane bir şekilde. “Sen de gelsene,” suratımın birden kızardığını hissettim.
‘Percy, o senin kuzenin oluyor!’ dedi içimden bir ses. Diğeriyse yanıtı yapıştırdı. ‘Sanki ailemde akraba evliliği yapmayan biri varmış gibi…’ “Eee, şey peki madem…”
İçeri girdik. Kulübenin dışı kadar içi de mükemmeldi. Sadece iki ranza vardı. Herhalde dünyada bir aile planlama programına gitmişti Zeus. Ranza dediğime de bakmayın. İkisi de çift kişilik bazalardı. Başlık kısımlarında iki adet şimşek vardı. Simsiyah saten kaplıydı yataklar. Cibinlikleri bile vardı. Zeus’un kulübesi bu kadar şatafatlıysa Hera ne yapmış çok merak ediyorum doğrusu… Bir yatak darmadağındı. Thalia… Helen duvardaki bir deliğe küçük ama uzun bir çubuk yerleştirdi. Odanın ışıkları yandı. Karşı duvarda da aynı şekilde bir kalkan izi gördüm. Zeus harbiden planlamış çocukları herhalde.
“Maia için yaptırmış,”dedi hüzünle Helen. Çekinerek Helen’e annesini sordum. Thalia’nın annesi bir pop yıldızıydı.
“O bir enerji varlık. Aslen Türk, ben de Türk’üm. Adı Mahperi, benimki de Peri, ama herkes bana Helen diyor, alışmışım. Bu kampa 2. gelişim. İlk gelişimde Hermes kulübesindeydim. Bir görev izni için yeniden buradayım, kahramanlara ihtiyacım var. Kheiron bana sen ve Anna’dan bahsetti,” “Annabeth!”diye atıldım hemen. “Üzgünüm, Annabeth tamam, anladığım kadarıyla Perseus, sen buraların kahramanıymışsın…” mutlu olmuştum. Bunları Helen gibi birinden duymak muhteşemdi.
“Ne görevi?”
“Endymion, ortadan kayboldu ve onu bulmam gerek. O bana lazım…”
“Üzgünüm ama bir erkek için kahramanları yanına alman saçma değil mi?” kızmıştı. Ama bağırmadı.
“Endymion’un önemini bilmiyorsun sen, o dünyanın koruyucusu, eğer onun başına en ufak bir şey gelirse, tanrılar titanlara yenilir. Anlıyor musun?” gerçekten de iyi bir sebepmiş…
“Neyse, silahını görebilir miyim Percy?” elimi cebime attım. Dalgakıran’ım her zaman cebime geri dönerdi. Kalemi çıkardım ve kapağına bastım. Dalgakıran’ın açılışı odada yankılandı. Mavi gözlerini dehşetle kırpıştırdı.
“Eee, odanın akustiği güzelmiş.”dedim sersemce. Kılıcı elimden aldı ve yavaşça fısıldadı.
“Anaklusmos…” kılıcım daha da büyüdü ve Herkül’ün elindeki boyutlarına ulaştı. “Nasıl yaptın bunu!?”kız inci dişlerini göstererek güldü. “Beni tanıyor… Maia’dan önce kısa bir süre onu ve Aegis’i kullanmıştım.” Tanrılarım! Bu kzın yapamadığı bir şey var mı!?
Bakın, tatilimin bir kerecik olsun normal geçmesini istemem suç mu? Ne var yani basket takımına seçilememişsem? İlla koçumun bir Kiklop olup beni yemesi mi lazım!? Elinden Annabeth sayesinde kurtuldum tanrılara şükürler olsun ki!
“Teşekkürler Annabeth, öğleden sonra sinemaya gidemeyeceğimiz için üzgünüm…”
Gri gözlerini yola dikmişti Annabeth. “Önemi yok, alt tarafı aptal bir sinema işte, yosun kafa…” boynundaki kolyesiyle oynuyordu hınçla. Ben de kendi kolyemle oynamaya başladım. Yol boyu hiç konuşmadık. Acaba bana kırıldı mı? Ah, tabii ki de kırıldı! O bir kız sonucunda! Araba ani bir frenle durdu. Annabeth cebindeki bir tomar parayı şoföre uzattı. Bavullarımı bagajdan aldım ve tepeye doğru tırmanmaya başladık. Thalia’nın ağacını geçtikten sonra kampın sıcacık atmosferine girdik. Yine dolu doluydu kamp. Yeni gelenler Hermes kulübesini doldurmuşlardı. Artık uyku tulumlarıyla dışarıda yatan erkek kampçıları görmek mümkündü. İki Hermes çocuğu takıldı gözüme. Bir Munzurluk planlıyorlardı büyük ihtimal. Ne de olsa Hermes hem yolcuların hem de hırsızların tanrısıdır. İki çocuk yavaşça Zeus kulübesinin önünde duran bir kızın devasa bavuluna yanaştılar. Hemen bavullarımı kulübemin önüne attım ve onlara yetiştim.
“Yapmayın çocuklar,” iki çocuk hemen uzaklaştılar. Yeni geldiler herhalde, yoksa o kadar sert bir görünüşüm yoktur aslında. Kıza döndüm. Üzerinde turuncu melez kampı tişörtü vardı. Sarı saçlarını atkuyruğu biçminde toplamıştı. Altında koyu renk blucini, siyah spor ayakkabıları vardı. Zeus kulübesinin kapısına uzandı. İkaz ettim hemen. “Giremezsin!” Kız sarı saçlarını savurarak bana döndü. İşte o an yere çivilendim. Sanki karşımda bir cehennem tazısı vardı. Yerimden milim kımıldayamadım. Medusa çarpmış gibiydim. Sanki Hades… Neyse ya anladınız siz onu o derece yani. Şimdiye kadar birçok güzel kadın görmüştüm. Annem, Athena, Afrodit, Annab- neyse siz onu da anladınız. Ehem… Ama bu kız hepsinden daha güzeldi. Asimetrik kahkülleri o masmavi gözlerini kapatıyordu. Ama o güzel gözler ışıl ışıldı. Masmavi… Annemin mavi şekerlemelerini hatırlatıyordu bana. Büyülenmiştim.
“Girebilirim bence,”diyerek transtan çıkardı beni. Çok net bir sesi vardı. Yüzü gibi… Berrak ve saf… Bu kızın beni sevmesini istiyordum. Onun gözünde büyümek felan işte. Ehem…
“Yeni geldin sanırım. Ben, Percy Jackson,” fazla hava atar gibi oldu sanki. “Poseidon’un oğluyum. Ve sen şimdilik Hermes kulübesinde kalmalısın, orası Zeus’un kulübesi ve genellikle boştur.” Tam bir geri zekâlı gibi konuştum. Hay Styx! Kız kıkırdayarak güldü.
“Seninle böyle tanışmayı ummamıştım, Percy.”diyerek elini uzattı. “Ben Helen Grace. Zeus’un kızıyım.”
Hadi canım sen de! Ben de Afrodit’im zaten! Zeus’un maşallahı var. Önce Thalia şimdi Helen. Hadi benzeseler gam yemeyeceğim!
“Tanıştığımıza memnun oldum Helen, buyur gir kulübene,”diyerek elini sıktım dostane bir şekilde. “Sen de gelsene,” suratımın birden kızardığını hissettim.
‘Percy, o senin kuzenin oluyor!’ dedi içimden bir ses. Diğeriyse yanıtı yapıştırdı. ‘Sanki ailemde akraba evliliği yapmayan biri varmış gibi…’ “Eee, şey peki madem…”
İçeri girdik. Kulübenin dışı kadar içi de mükemmeldi. Sadece iki ranza vardı. Herhalde dünyada bir aile planlama programına gitmişti Zeus. Ranza dediğime de bakmayın. İkisi de çift kişilik bazalardı. Başlık kısımlarında iki adet şimşek vardı. Simsiyah saten kaplıydı yataklar. Cibinlikleri bile vardı. Zeus’un kulübesi bu kadar şatafatlıysa Hera ne yapmış çok merak ediyorum doğrusu… Bir yatak darmadağındı. Thalia… Helen duvardaki bir deliğe küçük ama uzun bir çubuk yerleştirdi. Odanın ışıkları yandı. Karşı duvarda da aynı şekilde bir kalkan izi gördüm. Zeus harbiden planlamış çocukları herhalde.
“Maia için yaptırmış,”dedi hüzünle Helen. Çekinerek Helen’e annesini sordum. Thalia’nın annesi bir pop yıldızıydı.
“O bir enerji varlık. Aslen Türk, ben de Türk’üm. Adı Mahperi, benimki de Peri, ama herkes bana Helen diyor, alışmışım. Bu kampa 2. gelişim. İlk gelişimde Hermes kulübesindeydim. Bir görev izni için yeniden buradayım, kahramanlara ihtiyacım var. Kheiron bana sen ve Anna’dan bahsetti,” “Annabeth!”diye atıldım hemen. “Üzgünüm, Annabeth tamam, anladığım kadarıyla Perseus, sen buraların kahramanıymışsın…” mutlu olmuştum. Bunları Helen gibi birinden duymak muhteşemdi.
“Ne görevi?”
“Endymion, ortadan kayboldu ve onu bulmam gerek. O bana lazım…”
“Üzgünüm ama bir erkek için kahramanları yanına alman saçma değil mi?” kızmıştı. Ama bağırmadı.
“Endymion’un önemini bilmiyorsun sen, o dünyanın koruyucusu, eğer onun başına en ufak bir şey gelirse, tanrılar titanlara yenilir. Anlıyor musun?” gerçekten de iyi bir sebepmiş…
“Neyse, silahını görebilir miyim Percy?” elimi cebime attım. Dalgakıran’ım her zaman cebime geri dönerdi. Kalemi çıkardım ve kapağına bastım. Dalgakıran’ın açılışı odada yankılandı. Mavi gözlerini dehşetle kırpıştırdı.
“Eee, odanın akustiği güzelmiş.”dedim sersemce. Kılıcı elimden aldı ve yavaşça fısıldadı.
“Anaklusmos…” kılıcım daha da büyüdü ve Herkül’ün elindeki boyutlarına ulaştı. “Nasıl yaptın bunu!?”kız inci dişlerini göstererek güldü. “Beni tanıyor… Maia’dan önce kısa bir süre onu ve Aegis’i kullanmıştım.” Tanrılarım! Bu kzın yapamadığı bir şey var mı!?
I'm the bone of my sword.


Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~
Yorumlarına hastayım yaa
Bir iki yorumdan sonra yeni bölümü koyarım, yani inş
(*) Ben de Percylerin gelmesini çok isterim ama SMden çok farklı bir konu olur ve saçma kaçar açıkçası, hem Percy titanlarla savaşmalı
Neyse fazla konuşmiiiim 

Bir iki yorumdan sonra yeni bölümü koyarım, yani inş

(*) Ben de Percylerin gelmesini çok isterim ama SMden çok farklı bir konu olur ve saçma kaçar açıkçası, hem Percy titanlarla savaşmalı


I'm the bone of my sword.


çok güzel gidiyorsun devam ettt




VENÜS FORUM SENİ ÇOK SEVİYORUMMMMMM
http://1.bp.blogspot.com/_2s6meg-yAco/SpmsKjALtxI/AAAAAAAAAHY/wfd66C3M654/s320/sailor_saturn_imza1.png
http://1.bp.blogspot.com/_2s6meg-yAco/SpmsKjALtxI/AAAAAAAAAHY/wfd66C3M654/s320/sailor_saturn_imza1.png
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~

Haruka~ yazmış:
Vay Bende Yorumlarımı Hiç Sevmiyoduum

Saol İltifatın İçin

Ya Bişi mi Olur canım Tamamen SM ile Aynı Şekilde Gitmesin Oda

Hatta Mamoru'yu atalım Percy x Helen Olsun

Ana Spoiler Geldi Sanırsaam

Titanlar'la Savaşacak Ha Helen'de Ellimilyon'u kurtarmaya gitcek

Hadi Bakalım Devam *-*



O çok tatlı.♥
Spoiler:
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~
bence mükemmel bi bölüm olmuş
ama bi yerde bi hata yaptın. peri en başta dileklerini dilerken bir dileği de mangayı takip etmekti. bunlar mangada var mıydı
ama dediğim gibi çok güzel 



Tavuklar çiçek açmış ellerinde poğaça... Madem yüzme bilmiyon niye çıktın ağaca? Alakaya maydonoz bu ne biçim lacivert? Seni çok özledim, Yaşasın cumhuriyet!
FiRe SouL seni seviyorummmm <3


FiRe SouL seni seviyorummmm <3
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Daisy~
DarChi yazmış:
Ellimilyon



mini-usagi yazmış:
yoook öyle değil o, genel olarak manga istedi, çünkü olaylar mangada daha hızlı gelişiyordu ve mutlu bir hayata ermesi daha kolay olacaktı. Ama Peri'nin eklediği daha bi sürü madde var. İçlerinden biri Melez Kampına gitmek istiyorum olabilir.. Bunu sandık yönetiyor. Ups. Spoiler

Akİ yazmış:
melek, cin, peri!? kızın adı Peri


Teşekkür ederim tüm yorumlar için

I'm the bone of my sword.


tamam o zaman
anladım saol . gereksiz klişe derken? çok gereksiz derken?

Tavuklar çiçek açmış ellerinde poğaça... Madem yüzme bilmiyon niye çıktın ağaca? Alakaya maydonoz bu ne biçim lacivert? Seni çok özledim, Yaşasın cumhuriyet!
FiRe SouL seni seviyorummmm <3


FiRe SouL seni seviyorummmm <3




16. sayfa (Toplam 22 sayfa) [ 330 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |