SONSUZ NEFES ~ Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Kapak harika olmuş bayıldım ;D
Hikaye zaten süper özellikle betimlemelerin müthiş ^^
Gizemli olmuş bu yönüne de bayıldım ama yaş konusu belirtmede bi sıkıntı var.
Belki benim gözümden kaçmış olabilir ama Nazlı ve Kıvanç kaç yaşlarında??
Hikaye zaten süper özellikle betimlemelerin müthiş ^^
Gizemli olmuş bu yönüne de bayıldım ama yaş konusu belirtmede bi sıkıntı var.
Belki benim gözümden kaçmış olabilir ama Nazlı ve Kıvanç kaç yaşlarında??
dream until your dream come true...
irma ~~ Sağolasın teşekkür ederim ^^ Soruların da maşallah gizem olsun diye açıklamadıklarım hep Ama sabret ilerleyen bölümlerde sorularına cevap bulacaksın.
SaILoRSuN ~~ Gibisi yok abla kıvancın aşkı ortada. Ama Nazlı karşılık verir mi bilmem. Ve evet ikisinin de keşfetmesi gereken şeyler var. En önemlisi SES in nedeni.
Princess Moon ~~ Teşekkür ederim. ^^
venusyıldızı ~~ Bekle bakalım ^^
FeverMoon. ~~ Çok teşekkür ederim ama o kadar da değil ^^' En kısa zamanda yeni bölüm hazır.
Buki ~~ Teşekkür ederim ^^Ama acaba Güç gerçekten güç mü.
Usagi Tsukiano ~~ Teşekkürler ^^ Sağol
Sailor Star Fighter ~~ *hıh* yazma ben ben sadece msn den yorum almayı sevmiyom teşekkür ederim bu arada ^^
Misaki ~~ çok teşekkürler ^^ Arkadaşlar olacak
minako-chan ~~ Teşekkür edrrim ^^ Beğenmene sevindim.
Gold ~~ Yeni bölüm sorularının dermanı olacak merak etme
~~ Teşekkür ederim ^^ İkiside 25 yaşında ilk bölümde vermiştim. İşte Nazlı yı anlatırken 25 yaşındaydı tıpkı benim gibi die geçiyor
Yeni bölümü akşama doğru eklemeyi planlıyorum ^^
SaILoRSuN ~~ Gibisi yok abla kıvancın aşkı ortada. Ama Nazlı karşılık verir mi bilmem. Ve evet ikisinin de keşfetmesi gereken şeyler var. En önemlisi SES in nedeni.
Princess Moon ~~ Teşekkür ederim. ^^
venusyıldızı ~~ Bekle bakalım ^^
FeverMoon. ~~ Çok teşekkür ederim ama o kadar da değil ^^' En kısa zamanda yeni bölüm hazır.
Buki ~~ Teşekkür ederim ^^Ama acaba Güç gerçekten güç mü.
Usagi Tsukiano ~~ Teşekkürler ^^ Sağol
Sailor Star Fighter ~~ *hıh* yazma ben ben sadece msn den yorum almayı sevmiyom teşekkür ederim bu arada ^^
Misaki ~~ çok teşekkürler ^^ Arkadaşlar olacak
minako-chan ~~ Teşekkür edrrim ^^ Beğenmene sevindim.
Gold ~~ Yeni bölüm sorularının dermanı olacak merak etme
~~ Teşekkür ederim ^^ İkiside 25 yaşında ilk bölümde vermiştim. İşte Nazlı yı anlatırken 25 yaşındaydı tıpkı benim gibi die geçiyor
Yeni bölümü akşama doğru eklemeyi planlıyorum ^^
Oh my god >.<
Bunu bitirdikten sonra yayın evi'ne falan götürsen basarlar.
Şaka yapmıyorum ya da takılmıyorum ciddi ciddi basarlar.
Adamın adına bittim, Kıvanç. xD
Hem böyle birinci kişi ağzından anlatılan hikayelere de bayılırım... Ben de yazıyorum bi tane ama siteye koymayı hiç düşünmedim xD
"Sonsuz Nefes". Kitabın adını bulmak için çok uğraştın mı bir anda mı aklına geldi xD Çok uğraştıysan tebrikler, bir anda aklına geldiyse zeka fışkırıyo zeka =P
Sonuç; bayılmak ben =P takipteyim =]
Hehe, güzelmiş =P
Bunu bitirdikten sonra yayın evi'ne falan götürsen basarlar.
Şaka yapmıyorum ya da takılmıyorum ciddi ciddi basarlar.
Adamın adına bittim, Kıvanç. xD
Hem böyle birinci kişi ağzından anlatılan hikayelere de bayılırım... Ben de yazıyorum bi tane ama siteye koymayı hiç düşünmedim xD
"Sonsuz Nefes". Kitabın adını bulmak için çok uğraştın mı bir anda mı aklına geldi xD Çok uğraştıysan tebrikler, bir anda aklına geldiyse zeka fışkırıyo zeka =P
Sonuç; bayılmak ben =P takipteyim =]
<Daydream> yazmış:
Hehe, güzelmiş =P
Min-Hyeok Gang aşksın seeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen >.<
tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3
not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.
tipini yerim oy oy "unni!" >.< Bana Hande unni de evlenelim <3 Sasuke ve Hitsugaya baskılı yastıklarda uyuruz beraber <3 Sana yemek ısmarlayayım ablan olayım <3
not: you've fallen for me dizisindeki Lee Shin'den bi tane de ben istiyorum. evcil hayvan gibi lan.
Tolga sonunda buna da mı el attın len u.u Sırada ne var albüm mü çıkarıcan asdfsgsahgsf xD
Şaka bi yana güzel olmuş aferim u.u Bölümlerin daha uzun olabilir ama, kısa kalmışlar. Ancak tasvirler olsun o olsun bu olsun şu olsun gayet güzel *-*
Adamın adı Kıvanç ve psikolog.. Hımm... Çok tanıdık geldi nedense asdasgfadf xD
Şaka bi yana güzel olmuş aferim u.u Bölümlerin daha uzun olabilir ama, kısa kalmışlar. Ancak tasvirler olsun o olsun bu olsun şu olsun gayet güzel *-*
Adamın adı Kıvanç ve psikolog.. Hımm... Çok tanıdık geldi nedense asdasgfadf xD
by me~
teşekkürler tusako~ ^-^
aslını istersen day ilk bölümü okudum ikinciye de göz gezdirdim...Israrların sonucu okumasan ayıp olacağını düşündüm...
Oldukça iyi betimlemeler bana bir ara betimleme hastası olduğum zamanları hatırlattı.Bazı betimleme hataların var ancak burada sorun yaratacağını düşünmüyorum...
Kısa kısa yazmak güzel devam et seni geliştirmeyeceğinden uzun bir yorum yazıcam..
İmla hataların yok bu oldukça iyi anlatım bozuklukları olmuş ancak yeni başlayan biri için oldukça doğal...
Betimlemelerinle doldurmuşsun metinlerini...Betimleme yapmak güzeldir hoştur okuyucuyu kendine bağlar ancak bu şekilde gidersen hikaye sıkar ki sen bile sıkılırsın...Sonra hikaye yarım kalır...Bu iki bölümde biraz olaylar hareketlenmeli...Betimlemelerini azalt kötü olduğundan değil gerçekten çok iyiler ancak betimlemeler bazen fazla olduğunda hikayenin akışını tıkar.
Tabi betimlemesiz bir edebi hikaye de olmaz.Birazcık azlat.Ve bukinin söylediği gibi konuşma cümlelerini ayır.Okuyucunun gözünü yorar ve bu senin aleyinedir.
Kısa kısa gidebilirsin.Artı ikinci bölümüne bakmadım ama gizemli bir hikaye yaratmak istiyorsan denklemini kurman lazım ama okuyucuya sezdirmemen gerek...Her anı hesaplamalısın.Olay kurgusu kur kendine eğer yapmadıysan...
Görsel açılardan oldukça iyi ama her bölümün başına resim koyma yoksa resim bulamazsın sonunda ki biliyorsun bu resimleri bile iki günde buldun...
Neyse güzel oldukça iyi bir yazım tarzı devam etmeni isterim ancak önerilerimi dikkate al! =)
Oldukça iyi betimlemeler bana bir ara betimleme hastası olduğum zamanları hatırlattı.Bazı betimleme hataların var ancak burada sorun yaratacağını düşünmüyorum...
Kısa kısa yazmak güzel devam et seni geliştirmeyeceğinden uzun bir yorum yazıcam..
İmla hataların yok bu oldukça iyi anlatım bozuklukları olmuş ancak yeni başlayan biri için oldukça doğal...
Betimlemelerinle doldurmuşsun metinlerini...Betimleme yapmak güzeldir hoştur okuyucuyu kendine bağlar ancak bu şekilde gidersen hikaye sıkar ki sen bile sıkılırsın...Sonra hikaye yarım kalır...Bu iki bölümde biraz olaylar hareketlenmeli...Betimlemelerini azalt kötü olduğundan değil gerçekten çok iyiler ancak betimlemeler bazen fazla olduğunda hikayenin akışını tıkar.
Tabi betimlemesiz bir edebi hikaye de olmaz.Birazcık azlat.Ve bukinin söylediği gibi konuşma cümlelerini ayır.Okuyucunun gözünü yorar ve bu senin aleyinedir.
Kısa kısa gidebilirsin.Artı ikinci bölümüne bakmadım ama gizemli bir hikaye yaratmak istiyorsan denklemini kurman lazım ama okuyucuya sezdirmemen gerek...Her anı hesaplamalısın.Olay kurgusu kur kendine eğer yapmadıysan...
Görsel açılardan oldukça iyi ama her bölümün başına resim koyma yoksa resim bulamazsın sonunda ki biliyorsun bu resimleri bile iki günde buldun...
Neyse güzel oldukça iyi bir yazım tarzı devam etmeni isterim ancak önerilerimi dikkate al! =)
Pasión de los cielos...
Neo_Queen_Serenity ~~ teşekkür ederim ^^ Bu arada bunu dayden zeka fışkırıyo dedirtmek için demiyorum ama isim bir anlık bişi idi. Ben bu yazıya önce başlamıştım aslında. Mat defterimin arkasında bir dokuz sayfa felan duruyudu XD ismi yoktu sonra bulurum demiştim. Sonra bir anda gaza gedim ve bu yazıyı yeniden bi elden geçirip koymaya başlaıdm siteye tam ilk bölümü koydum yollucem uyarı mesajı çıktı yeni konu açarken başlık belirtmelisindiye XD anaa dedim lan ben başlığı unuttum sonra aman zaten kimse ookumaz bunu dedim şu olsun dedim koydum
Neo-Queen Serenity~~ sağolasın ^^
~~ olabilir cannııım ^^ Geliyor yeni bölüm.
Tornado ~~ ilk olarak savol ^^ XD sonra sesim iyi değil hacı az idare eder bişi olsa sana inat bi karaoke kaydeder kordum buraya XD Kıvancı anladık ta senin piskolofiyle alakan ne
dArk JeaNNe ~~ İşte yorum XD Böle olur kanka savol ^^ Dediklerini ilerleyen bölümlerde dikkate alacağım ^^ bölüm 3 şimdi hazır onda da bu şekilde ama daha sonraları için dikkat edecem söz ^^
Neo-Queen Serenity~~ sağolasın ^^
~~ olabilir cannııım ^^ Geliyor yeni bölüm.
Tornado ~~ ilk olarak savol ^^ XD sonra sesim iyi değil hacı az idare eder bişi olsa sana inat bi karaoke kaydeder kordum buraya XD Kıvancı anladık ta senin piskolofiyle alakan ne
dArk JeaNNe ~~ İşte yorum XD Böle olur kanka savol ^^ Dediklerini ilerleyen bölümlerde dikkate alacağım ^^ bölüm 3 şimdi hazır onda da bu şekilde ama daha sonraları için dikkat edecem söz ^^
.
.
.
.
Bölüm 3
“Ölüm yada güç… Peki Nazlı daha önce de bu tarz şeyler söylemiş miydi?” Karşılaştığımız durumun kesinlikle şizofreni olmadığına emindim. İlk dayanağım şizofrenlerin asla hastalıklarını kabul etmediği gerçeğiydi. Onlar kendilerine hayallerinden bir dünya kurar ardından bu dünyayı gerçek kabul ederlerdi. Kendi gerçekliklerinden başka her gerçeğe kulakları kapalı olurdu. Ama Nazlı durumun normal olmadığının, kendi ayağıyla bir psikologa gelecek kadar farkındaydı. İkincisi ise şizofrenler normal görünmezlerdi. Bakışları hep kaskatı, hareketleri yok denecek kadar az olurdu. Oysa Nazlı normal – aslında normalden kat kat daha iyi – görünüyordu. Hareketleri, duruşu, bakışı…
“ Evet, yani tam olarak değil belki ama yani demek istediğim ölümden söz etmemişti hiç. Ama güçten bahsediyor hep. Kaderine inan, görevini yap ve bana kulak ver gibi şeyler de söylüyor. Neyden bahsettiğini bilmiyorum. Kafam… çok karışık.” Açık kahve saçının bir tutamını nazikçe kulağının arkasına götürdüğünde, gözlerindeki çaresizliği gördüm.
“Çok ilginç,” diyecek hiçbir şey bulamıyordum. Durumun karışıklığı yetmezmiş gibi Nazlı karşımda kıyas kabul edilemez güzelliği ile bana bakarken kafamı toplamakta güçlük çekiyordum. Yavaşça ayağa kalktım ve masama yöneldim. “inan bana benim kafam da oldukça karışık.” diyebildim otururken.
“Yalnızken daha çok duyuyorum sesini. Çığlık atmak geliyor içimden, ama sesim çıkmıyor. Duvarlar kayboluyor bir anda ve kocaman bir karanlığın ortasında kalıveriyorum. Evimde de duramaz oldum bu yüzden. Her gece bir arkadaşımla dışarı çıkıyorum son zamanlarda ama o beni rüyamda bile buluyor.” Yavaş ve narin hareketlerle yattığı yerden doğrulup otururken hayretle onu izliyordum. Zarafet… sonra gözünü bana dikip, enerjisinin son kırıntılarını kullanıyormuş gibi tek solukta sormuştu sorusunu. “Bana yardım edebilir misin? ”
“Bir akşam yemeğine ne dersin!?” Ne demiştim ben? Bir anda ağzımdan kaçmıştı. Yani bunu deli gibi istiyordum ama söylememem gerekirdi.” Yani demek istediğim yalnız kalmaman için.” Gözleri şaşkınlıkla iri iri açıldığından hızla saçmalamaya başlamıştım.” Ya-yani doktor-hasta ilişkisi çerçevesinde… demek istediğim hasta olduğun değil ama… yani iyiliğin…”
“Bu bir çıkma teklifi miydi?” İri iri açılmış şaşkın gözleriyle bana bakmayı sürdürüyordu. Yüz hatları kusursuz bir şekilde anlamsızdı. Ne düşündüğünü anlayamıyordum. Ayağa kalkıp, söylenerek burayı terk etmesi an meselesi gibiydi. Sonra beni çok şaşırtacak bir şey yaptı. Gülümsüyordu… Belki de onunla tanıştığımızdan beri ilk defa ama bunu da mükemmel bir şekilde yapıyordu. Ben hayretle onu izlerken o konuşmasını sürdürdü.” Ne o surat öyle? Benim için bir sakıncası yok, gidebiliriz. Ama bu akşam başkasına sözüm var.” Artık resmen kıkırdıyordu. Nefes alıyor muydum? Bilmiyordum…
“Yani şimdi yemeğe… gidiyor muyuz?”
“Evet,” İpek saçlarını nazikçe arkaya attı.” Ama yarın akşam. Saat sekiz gibi benim için uygun. Telefonum var nasılsa. Telefonlaşırız.” Yine bir zarafet gösterisi gibi olduğu yerden kalktı ve bana biraz daha yaklaştı.
“ Ne oldu? Nereye?”
“Süremiz doldu. Bunu senin takip edip söylemen gerekmiyor muydu?” ellerini göğsünde birleştirmiş bana bakıyordu.
“Ah evet,” kızarmaya başladığımı hissediyordum.” Sanırım birini düşüyordum.”
Gülümsemesi bütün yüzüne yayıldı. “ Pekâlâ, yarın görüşmek üzere,” ellerini indirmiş, ardından sağ elini biraz kaldırıp yarım bir şekilde el sallayarak veda etmişti. Ben de ne yaptığımı bilmez bir şekilde karşılık verdikten sonra da arkasını dönüp açık kahve saçlarının dansı eşliğinde odadan çıkmıştı. Kafam karmakarışıktı. Sesi tamamen unutmuş, sadece Nazlıyı düşünüyordum. Bir süre boş boş kapanan kapıya baktıktan sonra içimde yepyeni bir korku dalgası hissettim. Yarın ne olacaktı? Bir kıza karşı böyle şeyler hissetmeyeli, birlikte bir şeyler yapmayalı çok uzun zaman oluyordu. Ya yanlış bir şey yapıp, başlamadan bitirirsem her şeyi? Bir şeyler yapmalıydım. Sonra aklıma gelen şeye ben bile şaşırdım. Tabi ya! Bana yardım edebilecek bir kişi tanıyordum.
Telefonu mu çıkarıp listeden ismi buldum. Arama tuşuna basıp telefonu kulağıma götürdüğümde içimdeki korku dalgasının yerini çoktan heyecan almıştı.
Biip… Biip… Biip… Bi-
“Ooo Kıvanç, ne haber kanka yaa!” Sesinde şaşkınlık ve heyecanın yanında çözemediğim başka bir şey daha vardı.
“İyiyim Cem sen nasılsın?” Ben de heyecanlıydım ama ses tonumu sakin tutabilmeyi psikologluğa başlarken öğrenmiştim.
“Bomba gibi! Şaşırdım yalnız… ne oldu da aradınız beyefendi. Siz bu numarayı bilir miydiniz?”
“Evet, tabi… Ben… Bir durum var ve senin ilgi alanına giriyor.” Cem in kızlarla arası hep iyi olmuştu. Cem üniversitede arkadaş grubumuzun en çılgın karakteriydi. Kafasına eseni yapan hızlı çapkındı o. Çıkmadığı kız kalmamıştı üniversitede. Ama zaman geçiyor, olgunlaşıyorduk. Onunda artık durulduğunu umuyordum.
“Kızlar mı? Parti mi?” Ardından bir kahkaha koparmıştı. Ve anlaşılan durulmamıştı.
“Pekâlâ, kızlar…” ona Nazlı’dan bahsetmeli miydim hala bilmiyordum. Ama telefonu açtığıma göre geri dönüşü yoktu.
“Ne oldu, ev işlerini yaptıracak birine mi ihtiyacın var?” Sesinde belirgin bir ima vardı. Ama sözlerine devam ederken sesine kayıtsız bir ton katmıştı.”Ya da –pek ihtimal vermiyorum ama – birinden falan mı hoşlanıyorsun.”
“Ne demek pek ihtimal vermiyorum! Evet, biri var! Yani… anlatırım sonra, seninle konuşmam gerekiyor.” Birden gaza gelmiştim.”Belki bana ne yapmam gerektiği konusunda biraz yardım edersin.”Sonlara doğru sesim duyulamayacak kadar kısılmıştı.
“Evvet, kanka doğru adrestesin! Şuan işlerim var,” anlarsın ya der gibi bir sesi vardı.” ama yarın konuşabiliriz. Ben iş çıkışı gelir seni alırım, beraber bir yerlere gider konuşuruz.”
“Tamam tamam ben fazla uzatmayayım o zaman. Yarın görüşürüz hadi kendine iyi bak.” Ondan da bir ‘bayyy’ sesi geldikten sonra telefonu kapatıp derin bir nefes aldım. Yarın yorucu bir gün olacaktı.
***
Eve giderken de aklımda hep Nazlı vardı. Nasıl olmuştu da bu kadar kısa bir sürede ona şuursuz bir şekilde bağlanmıştım? Bilmiyordum… Ama saçları, gözleri biran bile gözümün önünden ayrılmıyordu. Sonra kollarımın arasındayken ki anı düşündüm. Kokusunu hala hissediyordum. Tam hayallerimin en yoğun olduğu bir zamanda ani bir korna sesi ile irkildim. Karşımdan bir araba hızla bana doğru geliyordu. Ani bir hareketle direksiyonu sağa kırdım ve frene asıldım. Kazadan kıl payı kurtulmuştum. Birkaç derin nefes daha aldım, ve eve gidene kadar Nazlıyı aklımdan uzaklaştırmaya uğraştım.
Anahtarı çelik kapının kilidine yerleştirip açtım. Kapıyı araladım ama içeri girmedim. Kapanın girişinde öylece dikilip boş, kocaman evi inceledim. Ailemin yokluğunda bu koca ev benim için bir evden, anlamsız boş bir yere dönüşmüştü. Beni buraya bağlayan hiç bir şey yok gibi, buraya artık evim demekte güçlük çekiyordum. İçeri adımımı atıp kapıyı kapattım. Işıkları açarak odama doğru yürüdüm. Yürürken de nasıl olup da bu kadar yalnız kaldığımı düşünüyordum. Annemi ve babamı bir kaza da kaybetmiştim. Aslında pek kaza da denemezdi. Annem ve babam her zaman öğleden sonraları sahile yürüyüşe çıkarlardı. Bir sahil kentinde olmanın faydaları… O gün de yürüyüşten geliyorlarmış. Yollarının üzerindeki bir inşaatta eksik çakılan birkaç tahta yüzünden bina yıkılmıştı. Ve bu ihmal, o sırada hemen yanındaki kaldırımda yürüyen ailemin hayatına mal olmuştu.
Odamda ki büyük boy aynamın önüne dikilip kendimi baştan aşağı süzdüm. Acı anılarım yüzünden yine ağlayıvermiştim anlaşılan. Elimi gözüme götürüp bir damla göz yaşının sildim. Ardından diğer elimle kravatımı çözdüm. Canım yemek yemek istemiyordu. Bir an önce kendimi yatağa atmak ve yarına kucak açmak istiyordum.
***
Kocaman karanlık bir boşlukta süzülüyordum. Ne bir ses, ne bir görüntü, hiç bir şey yoktu. Neresiydi burası? Rüya mı görüyordum? Hayır, rüyalar bu kadar canlı ve gerçekçi olmazdı. Peki, bu nasıl oluyordu da ayaklarım yere değmeden, öylece boşlukta süzülüyordum. Ben ne olduğunu bulmaya çalışırken, derin kuvvetli bir ses yankılandı boşlukta. Nerden geldiğini bilmiyordum. Etrafımda bir yerden mi, yoksa içimde bir yerden mi geliyordu bilmiyordum. Yalnızca duyuyordum. Aslında duymak değil de hissetmek gibiydi. Derinlerden yükselen önlenemez bir güç gibi…
“Zaman daralıyor… Efsane kendini var kılacak… Kıvılcımların seçim şansı yok… Sen insanoğlu, içindeki sese kulak ver… Kaderin sana sonsuz güç vaat ediyor…”
----------------------------------------------
Bu bölüm daha uzun diğerlerinden
.
.
.
Bölüm 3
“Ölüm yada güç… Peki Nazlı daha önce de bu tarz şeyler söylemiş miydi?” Karşılaştığımız durumun kesinlikle şizofreni olmadığına emindim. İlk dayanağım şizofrenlerin asla hastalıklarını kabul etmediği gerçeğiydi. Onlar kendilerine hayallerinden bir dünya kurar ardından bu dünyayı gerçek kabul ederlerdi. Kendi gerçekliklerinden başka her gerçeğe kulakları kapalı olurdu. Ama Nazlı durumun normal olmadığının, kendi ayağıyla bir psikologa gelecek kadar farkındaydı. İkincisi ise şizofrenler normal görünmezlerdi. Bakışları hep kaskatı, hareketleri yok denecek kadar az olurdu. Oysa Nazlı normal – aslında normalden kat kat daha iyi – görünüyordu. Hareketleri, duruşu, bakışı…
“ Evet, yani tam olarak değil belki ama yani demek istediğim ölümden söz etmemişti hiç. Ama güçten bahsediyor hep. Kaderine inan, görevini yap ve bana kulak ver gibi şeyler de söylüyor. Neyden bahsettiğini bilmiyorum. Kafam… çok karışık.” Açık kahve saçının bir tutamını nazikçe kulağının arkasına götürdüğünde, gözlerindeki çaresizliği gördüm.
“Çok ilginç,” diyecek hiçbir şey bulamıyordum. Durumun karışıklığı yetmezmiş gibi Nazlı karşımda kıyas kabul edilemez güzelliği ile bana bakarken kafamı toplamakta güçlük çekiyordum. Yavaşça ayağa kalktım ve masama yöneldim. “inan bana benim kafam da oldukça karışık.” diyebildim otururken.
“Yalnızken daha çok duyuyorum sesini. Çığlık atmak geliyor içimden, ama sesim çıkmıyor. Duvarlar kayboluyor bir anda ve kocaman bir karanlığın ortasında kalıveriyorum. Evimde de duramaz oldum bu yüzden. Her gece bir arkadaşımla dışarı çıkıyorum son zamanlarda ama o beni rüyamda bile buluyor.” Yavaş ve narin hareketlerle yattığı yerden doğrulup otururken hayretle onu izliyordum. Zarafet… sonra gözünü bana dikip, enerjisinin son kırıntılarını kullanıyormuş gibi tek solukta sormuştu sorusunu. “Bana yardım edebilir misin? ”
“Bir akşam yemeğine ne dersin!?” Ne demiştim ben? Bir anda ağzımdan kaçmıştı. Yani bunu deli gibi istiyordum ama söylememem gerekirdi.” Yani demek istediğim yalnız kalmaman için.” Gözleri şaşkınlıkla iri iri açıldığından hızla saçmalamaya başlamıştım.” Ya-yani doktor-hasta ilişkisi çerçevesinde… demek istediğim hasta olduğun değil ama… yani iyiliğin…”
“Bu bir çıkma teklifi miydi?” İri iri açılmış şaşkın gözleriyle bana bakmayı sürdürüyordu. Yüz hatları kusursuz bir şekilde anlamsızdı. Ne düşündüğünü anlayamıyordum. Ayağa kalkıp, söylenerek burayı terk etmesi an meselesi gibiydi. Sonra beni çok şaşırtacak bir şey yaptı. Gülümsüyordu… Belki de onunla tanıştığımızdan beri ilk defa ama bunu da mükemmel bir şekilde yapıyordu. Ben hayretle onu izlerken o konuşmasını sürdürdü.” Ne o surat öyle? Benim için bir sakıncası yok, gidebiliriz. Ama bu akşam başkasına sözüm var.” Artık resmen kıkırdıyordu. Nefes alıyor muydum? Bilmiyordum…
“Yani şimdi yemeğe… gidiyor muyuz?”
“Evet,” İpek saçlarını nazikçe arkaya attı.” Ama yarın akşam. Saat sekiz gibi benim için uygun. Telefonum var nasılsa. Telefonlaşırız.” Yine bir zarafet gösterisi gibi olduğu yerden kalktı ve bana biraz daha yaklaştı.
“ Ne oldu? Nereye?”
“Süremiz doldu. Bunu senin takip edip söylemen gerekmiyor muydu?” ellerini göğsünde birleştirmiş bana bakıyordu.
“Ah evet,” kızarmaya başladığımı hissediyordum.” Sanırım birini düşüyordum.”
Gülümsemesi bütün yüzüne yayıldı. “ Pekâlâ, yarın görüşmek üzere,” ellerini indirmiş, ardından sağ elini biraz kaldırıp yarım bir şekilde el sallayarak veda etmişti. Ben de ne yaptığımı bilmez bir şekilde karşılık verdikten sonra da arkasını dönüp açık kahve saçlarının dansı eşliğinde odadan çıkmıştı. Kafam karmakarışıktı. Sesi tamamen unutmuş, sadece Nazlıyı düşünüyordum. Bir süre boş boş kapanan kapıya baktıktan sonra içimde yepyeni bir korku dalgası hissettim. Yarın ne olacaktı? Bir kıza karşı böyle şeyler hissetmeyeli, birlikte bir şeyler yapmayalı çok uzun zaman oluyordu. Ya yanlış bir şey yapıp, başlamadan bitirirsem her şeyi? Bir şeyler yapmalıydım. Sonra aklıma gelen şeye ben bile şaşırdım. Tabi ya! Bana yardım edebilecek bir kişi tanıyordum.
Telefonu mu çıkarıp listeden ismi buldum. Arama tuşuna basıp telefonu kulağıma götürdüğümde içimdeki korku dalgasının yerini çoktan heyecan almıştı.
Biip… Biip… Biip… Bi-
“Ooo Kıvanç, ne haber kanka yaa!” Sesinde şaşkınlık ve heyecanın yanında çözemediğim başka bir şey daha vardı.
“İyiyim Cem sen nasılsın?” Ben de heyecanlıydım ama ses tonumu sakin tutabilmeyi psikologluğa başlarken öğrenmiştim.
“Bomba gibi! Şaşırdım yalnız… ne oldu da aradınız beyefendi. Siz bu numarayı bilir miydiniz?”
“Evet, tabi… Ben… Bir durum var ve senin ilgi alanına giriyor.” Cem in kızlarla arası hep iyi olmuştu. Cem üniversitede arkadaş grubumuzun en çılgın karakteriydi. Kafasına eseni yapan hızlı çapkındı o. Çıkmadığı kız kalmamıştı üniversitede. Ama zaman geçiyor, olgunlaşıyorduk. Onunda artık durulduğunu umuyordum.
“Kızlar mı? Parti mi?” Ardından bir kahkaha koparmıştı. Ve anlaşılan durulmamıştı.
“Pekâlâ, kızlar…” ona Nazlı’dan bahsetmeli miydim hala bilmiyordum. Ama telefonu açtığıma göre geri dönüşü yoktu.
“Ne oldu, ev işlerini yaptıracak birine mi ihtiyacın var?” Sesinde belirgin bir ima vardı. Ama sözlerine devam ederken sesine kayıtsız bir ton katmıştı.”Ya da –pek ihtimal vermiyorum ama – birinden falan mı hoşlanıyorsun.”
“Ne demek pek ihtimal vermiyorum! Evet, biri var! Yani… anlatırım sonra, seninle konuşmam gerekiyor.” Birden gaza gelmiştim.”Belki bana ne yapmam gerektiği konusunda biraz yardım edersin.”Sonlara doğru sesim duyulamayacak kadar kısılmıştı.
“Evvet, kanka doğru adrestesin! Şuan işlerim var,” anlarsın ya der gibi bir sesi vardı.” ama yarın konuşabiliriz. Ben iş çıkışı gelir seni alırım, beraber bir yerlere gider konuşuruz.”
“Tamam tamam ben fazla uzatmayayım o zaman. Yarın görüşürüz hadi kendine iyi bak.” Ondan da bir ‘bayyy’ sesi geldikten sonra telefonu kapatıp derin bir nefes aldım. Yarın yorucu bir gün olacaktı.
***
Eve giderken de aklımda hep Nazlı vardı. Nasıl olmuştu da bu kadar kısa bir sürede ona şuursuz bir şekilde bağlanmıştım? Bilmiyordum… Ama saçları, gözleri biran bile gözümün önünden ayrılmıyordu. Sonra kollarımın arasındayken ki anı düşündüm. Kokusunu hala hissediyordum. Tam hayallerimin en yoğun olduğu bir zamanda ani bir korna sesi ile irkildim. Karşımdan bir araba hızla bana doğru geliyordu. Ani bir hareketle direksiyonu sağa kırdım ve frene asıldım. Kazadan kıl payı kurtulmuştum. Birkaç derin nefes daha aldım, ve eve gidene kadar Nazlıyı aklımdan uzaklaştırmaya uğraştım.
Anahtarı çelik kapının kilidine yerleştirip açtım. Kapıyı araladım ama içeri girmedim. Kapanın girişinde öylece dikilip boş, kocaman evi inceledim. Ailemin yokluğunda bu koca ev benim için bir evden, anlamsız boş bir yere dönüşmüştü. Beni buraya bağlayan hiç bir şey yok gibi, buraya artık evim demekte güçlük çekiyordum. İçeri adımımı atıp kapıyı kapattım. Işıkları açarak odama doğru yürüdüm. Yürürken de nasıl olup da bu kadar yalnız kaldığımı düşünüyordum. Annemi ve babamı bir kaza da kaybetmiştim. Aslında pek kaza da denemezdi. Annem ve babam her zaman öğleden sonraları sahile yürüyüşe çıkarlardı. Bir sahil kentinde olmanın faydaları… O gün de yürüyüşten geliyorlarmış. Yollarının üzerindeki bir inşaatta eksik çakılan birkaç tahta yüzünden bina yıkılmıştı. Ve bu ihmal, o sırada hemen yanındaki kaldırımda yürüyen ailemin hayatına mal olmuştu.
Odamda ki büyük boy aynamın önüne dikilip kendimi baştan aşağı süzdüm. Acı anılarım yüzünden yine ağlayıvermiştim anlaşılan. Elimi gözüme götürüp bir damla göz yaşının sildim. Ardından diğer elimle kravatımı çözdüm. Canım yemek yemek istemiyordu. Bir an önce kendimi yatağa atmak ve yarına kucak açmak istiyordum.
***
Kocaman karanlık bir boşlukta süzülüyordum. Ne bir ses, ne bir görüntü, hiç bir şey yoktu. Neresiydi burası? Rüya mı görüyordum? Hayır, rüyalar bu kadar canlı ve gerçekçi olmazdı. Peki, bu nasıl oluyordu da ayaklarım yere değmeden, öylece boşlukta süzülüyordum. Ben ne olduğunu bulmaya çalışırken, derin kuvvetli bir ses yankılandı boşlukta. Nerden geldiğini bilmiyordum. Etrafımda bir yerden mi, yoksa içimde bir yerden mi geliyordu bilmiyordum. Yalnızca duyuyordum. Aslında duymak değil de hissetmek gibiydi. Derinlerden yükselen önlenemez bir güç gibi…
“Zaman daralıyor… Efsane kendini var kılacak… Kıvılcımların seçim şansı yok… Sen insanoğlu, içindeki sese kulak ver… Kaderin sana sonsuz güç vaat ediyor…”
----------------------------------------------
Bu bölüm daha uzun diğerlerinden
Ooo süper bir bölümdü.
Anlaşılan Kıvanç Nazlı'ya çok kötü vurulmuş.Az daha kaza yapıyodu ya.
Bir de bölümün sonunda ne oldu Kıvanç'a öyle ya o da mı Nazlı'nın duyduğu sesi duymaya başladı yoksa.
Bu ikisine birşey olmasa bari.Tam da çıkmaya başlayacaklardı.
Anlaşılan Kıvanç Nazlı'ya çok kötü vurulmuş.Az daha kaza yapıyodu ya.
Bir de bölümün sonunda ne oldu Kıvanç'a öyle ya o da mı Nazlı'nın duyduğu sesi duymaya başladı yoksa.
Bu ikisine birşey olmasa bari.Tam da çıkmaya başlayacaklardı.
By Gold (Esin*mm harikasın *-*)
Artık anlatım olayını geçiyorum bu çizgide devam et zamanla daha da oturur...Hmmm...Kıvancın ani teklifi beni bile şaşırttı o.O şaşırtan başka bir nokta kızın da hemen kabul etmesi XD Bence nazlı bizim gördüğümüzden çok daha farklı bir kişiliğe sahip ama bunu zamanla anlayacağız...
Ses vakitin daraldığını söylüyor yemekde büyük bir olay patlak verebilir...
Ve Kıvanç ın yeni arkadaşı...neşeli kişilik bakalım nele yapacak XD Bizin kıza asılabilir belki ^^'
Olaylar hızlanıyor...
Ses vakitin daraldığını söylüyor yemekde büyük bir olay patlak verebilir...
Ve Kıvanç ın yeni arkadaşı...neşeli kişilik bakalım nele yapacak XD Bizin kıza asılabilir belki ^^'
Olaylar hızlanıyor...
Sessizlik var olmamak değildir...Sessizliğim asaletimdendir... Buradayım...
Spoiler:
3. sayfa (Toplam 7 sayfa) [ 96 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |