Specialisist //Evangelion// Bölüm 25 - Gizemli Koruyucu Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 6, 7, 8, 9, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj

Keyifle okuyun
-YEŞİL AKSİS !
Patlamadan çıkan enerji toprak parçalarını ve kafesleri etrafa savurmuştu . Zümrüt görüş alanın daralması yüzünden hiç bir şey göremiyordu . Yakut'u da görememesi daha kötüydü . Ahzen'in yerde yattığını görebiliyordu fakat ...
Hepsi kötü durumdaydı . Zümrüt ayağa kalkarken sis hafiften dağılmıştı . Tam olarak dağıldığında yalnız olmadıklarını fark etmişti .
-Neden geldiniz ?
-NEDEN BERÇEM'İ KAÇIRDINIZ !?
-Kristale ulaşmış olanlara yardım edebilirdi .
-Bu ne tür bir bahane ?
-Sakin olun .
-HAHAHAHA ! Bana sakin olmamı söylüyorsunuz . HAHAHA ! KAPAYIN ÇENENİZİ ! DUYGUSAL GÜÇLERİN TÜMÜNÜ KONTROL EDEBİLİYORUM ! EĞER OLMAK İSTESEYDİM ÖYLE OLURDUM SENİ APTAL ! SOYLU YETENEĞE SAHİP OLMAMANIZ NE KÖTÜ ! DİĞER YETENEKLERİ GÖREMİYORSUNUZ !
-Bayan eğer sakin olamıyorsanız beceriksiz bir yetenek kullanıcısı olduğunuzu bariz şekilde anlatmış olursunuz .
-SEN NE DEDİĞİNİN FARKINDA MISIN !? BEN ZÜMRÜT YALDIZ ! 8. SOYLU YETENEK KULLANICISI ! BENİMLE BÖYLE KONUŞAMAZSIN !
-Bayan ! Susar mısınız lütfen ? Burası bana ait ve izinsiz girmeniz doğru bir şey değil .
-İNSANLARI KAÇIRMANIN İYİ BİR ŞEY OLDUĞUNU SÖYLEMEK ÜZERE OLMAYASIN SAKIN !? BERÇEM NEREDE !?
-BAYAN ! Kardeşiniz burada . O da kristale ulaşmıştı . Ama kendi kendisine yardım edemezdi . Burada enerjimizden faydalanarak iyileşti . Fakat az önce ona yetenek kullandırdınız . Yine güçsüz düştüğü için enerji emebilmesi için daha güvenli bir yere götürüy-
-KIYAMET ATEŞİ VOLKANI !
-Ha ? Neler ol-
Her yer alevler içindeydi . Toprağın altından lavlar fışkırıyordu . Yakın çevre yok oluyordu . Zümrüt koşarak Ahzen'in yanına gitmişti . Ahzen kendine gelince mekanik kanatlarını açıp Zümrüt'ü kucağına almıştı . Uçarak mekanı terk ediyorlardı . Zümrüt gökyüzünde bir kaç gölge görmüştü . Onlar Berçem ve Yakut olmalıydılar . Ahzen'e oraya gitmesini işaret etmişti . Ve her zamanki gibi yine Zümrüt haklıydı . Berçem ve Yakut'u iki kişi taşıyordu .
-ONLARI BIRAKIN !
-Gökyüzünde mi ? Saçmalama !
-ALEV NEFESİ !
-Sen ne yapıyorsun !
Zorunlu olarak alçalan iki taşıyıcının vücudunda bazı bölgeler yanmıştı . Yere indiklerinde yavaşça ve nazik bir şekilde Berçem ile Yakut'u yere bırakmışlardı .
-Alın ! Kardeşleriniz burada .
-Onlar benim kardeşim değil ...
-Ne ? Tanımadığınız biri için -
-Kapa çeneni .
Zümrüt Berçem'i kucağına almıştı . Bilinçsiz olduğu belliydi . Yakut'un bilinci yerindeydi fakat zihni bulanıktı .
-Ahzen çekil ! Duygusal Güç - Çift Zihin !
Zümrüt ve Yakut'un zihinleri bağlanmıştı . Yakut otomatik olarak Berçem'i almış ve fotonları bükmeye başlamıştı . Havalandıklarında Ahzen de Zümrüt'ü alıp kanatlarını açmıştı . Uçmaya başladıklarında birbirlerine yetişmişlerdi ...
-FIRAT ! Fırat arıyor ! Ezgi !
-Efendim ?
-Fırat arıyor !
-Açsana beni neden bekliyorsun .
-Tamam. Alo ?
-Alo ? Selam Ozan . Ne yapıyorsun ?
Nasıl bu kadar rahat olabiliyordu ?
-Hiç işte . Oteldeyiz işte geziniyoruz .
-Güzel . Biz de bir oteldeyiz . Antalya'dasınız değil mi ?
-Evet . Yarı otel , yarı su parkı bir oteldeyiz . Bayağı eğleniyoruz Ezgi ile .
-Ne güzel . Belki karşılaşırız . Eee nasıl geçiyor ? Okulun açılmasına da az kaldı zaten . Çok yakında istemesek de görüşeceğiz .
-Doğru evet . Hala bizim okuldasın değil mi ?
-Evet . Ezgi abla da bizim okulda mı ?
-Abla demen çok mantıksız . Bir kere bu nasıl desem -
Ezgi hışımla Ozan'a bakıyordu .
-Eee ya aramızda çok az yaş farkı var işte onun için demiyorum .
-Afferin Ozan , afferin . Kötü laf etme oyarım seni .
-Gerçi ben benden 3 yaş büyük ablama bile abla demiyorum ama neyse. Ezgi abla demeye alışmışım .
-Ya ya sorma . Neyse kapatmam lazım . Sonra görüşürüz .
-Görüşürüz
Ozan telefonu kapatır kapatmaz Ezgi'ye dönmüştü .
-Nasıl rahat konuşuyordu ki ?
-Zihnini bulandırmışlardır büyük ihtimalle . Her neyse gel atıştırmalık bir şeyler yeriz .
-Tamam gidelim .
Aynı sırada Fırat da aynı şeyleri düşünüyordu . Sıradan bir günde biraz atıştırmalık almak için otelde geziye çıkmıştı . Fakat çığlıklar ve parlamalar bir o kadar sıradan bir gün olmadığına işaretti ...

-YEŞİL AKSİS !
Patlamadan çıkan enerji toprak parçalarını ve kafesleri etrafa savurmuştu . Zümrüt görüş alanın daralması yüzünden hiç bir şey göremiyordu . Yakut'u da görememesi daha kötüydü . Ahzen'in yerde yattığını görebiliyordu fakat ...
Hepsi kötü durumdaydı . Zümrüt ayağa kalkarken sis hafiften dağılmıştı . Tam olarak dağıldığında yalnız olmadıklarını fark etmişti .
-Neden geldiniz ?
-NEDEN BERÇEM'İ KAÇIRDINIZ !?
-Kristale ulaşmış olanlara yardım edebilirdi .
-Bu ne tür bir bahane ?
-Sakin olun .
-HAHAHAHA ! Bana sakin olmamı söylüyorsunuz . HAHAHA ! KAPAYIN ÇENENİZİ ! DUYGUSAL GÜÇLERİN TÜMÜNÜ KONTROL EDEBİLİYORUM ! EĞER OLMAK İSTESEYDİM ÖYLE OLURDUM SENİ APTAL ! SOYLU YETENEĞE SAHİP OLMAMANIZ NE KÖTÜ ! DİĞER YETENEKLERİ GÖREMİYORSUNUZ !
-Bayan eğer sakin olamıyorsanız beceriksiz bir yetenek kullanıcısı olduğunuzu bariz şekilde anlatmış olursunuz .
-SEN NE DEDİĞİNİN FARKINDA MISIN !? BEN ZÜMRÜT YALDIZ ! 8. SOYLU YETENEK KULLANICISI ! BENİMLE BÖYLE KONUŞAMAZSIN !
-Bayan ! Susar mısınız lütfen ? Burası bana ait ve izinsiz girmeniz doğru bir şey değil .
-İNSANLARI KAÇIRMANIN İYİ BİR ŞEY OLDUĞUNU SÖYLEMEK ÜZERE OLMAYASIN SAKIN !? BERÇEM NEREDE !?
-BAYAN ! Kardeşiniz burada . O da kristale ulaşmıştı . Ama kendi kendisine yardım edemezdi . Burada enerjimizden faydalanarak iyileşti . Fakat az önce ona yetenek kullandırdınız . Yine güçsüz düştüğü için enerji emebilmesi için daha güvenli bir yere götürüy-
-KIYAMET ATEŞİ VOLKANI !
-Ha ? Neler ol-
Her yer alevler içindeydi . Toprağın altından lavlar fışkırıyordu . Yakın çevre yok oluyordu . Zümrüt koşarak Ahzen'in yanına gitmişti . Ahzen kendine gelince mekanik kanatlarını açıp Zümrüt'ü kucağına almıştı . Uçarak mekanı terk ediyorlardı . Zümrüt gökyüzünde bir kaç gölge görmüştü . Onlar Berçem ve Yakut olmalıydılar . Ahzen'e oraya gitmesini işaret etmişti . Ve her zamanki gibi yine Zümrüt haklıydı . Berçem ve Yakut'u iki kişi taşıyordu .
-ONLARI BIRAKIN !
-Gökyüzünde mi ? Saçmalama !
-ALEV NEFESİ !
-Sen ne yapıyorsun !
Zorunlu olarak alçalan iki taşıyıcının vücudunda bazı bölgeler yanmıştı . Yere indiklerinde yavaşça ve nazik bir şekilde Berçem ile Yakut'u yere bırakmışlardı .
-Alın ! Kardeşleriniz burada .
-Onlar benim kardeşim değil ...
-Ne ? Tanımadığınız biri için -
-Kapa çeneni .
Zümrüt Berçem'i kucağına almıştı . Bilinçsiz olduğu belliydi . Yakut'un bilinci yerindeydi fakat zihni bulanıktı .
-Ahzen çekil ! Duygusal Güç - Çift Zihin !
Zümrüt ve Yakut'un zihinleri bağlanmıştı . Yakut otomatik olarak Berçem'i almış ve fotonları bükmeye başlamıştı . Havalandıklarında Ahzen de Zümrüt'ü alıp kanatlarını açmıştı . Uçmaya başladıklarında birbirlerine yetişmişlerdi ...
-FIRAT ! Fırat arıyor ! Ezgi !
-Efendim ?
-Fırat arıyor !
-Açsana beni neden bekliyorsun .
-Tamam. Alo ?
-Alo ? Selam Ozan . Ne yapıyorsun ?
Nasıl bu kadar rahat olabiliyordu ?
-Hiç işte . Oteldeyiz işte geziniyoruz .
-Güzel . Biz de bir oteldeyiz . Antalya'dasınız değil mi ?
-Evet . Yarı otel , yarı su parkı bir oteldeyiz . Bayağı eğleniyoruz Ezgi ile .
-Ne güzel . Belki karşılaşırız . Eee nasıl geçiyor ? Okulun açılmasına da az kaldı zaten . Çok yakında istemesek de görüşeceğiz .
-Doğru evet . Hala bizim okuldasın değil mi ?
-Evet . Ezgi abla da bizim okulda mı ?
-Abla demen çok mantıksız . Bir kere bu nasıl desem -
Ezgi hışımla Ozan'a bakıyordu .
-Eee ya aramızda çok az yaş farkı var işte onun için demiyorum .
-Afferin Ozan , afferin . Kötü laf etme oyarım seni .
-Gerçi ben benden 3 yaş büyük ablama bile abla demiyorum ama neyse. Ezgi abla demeye alışmışım .
-Ya ya sorma . Neyse kapatmam lazım . Sonra görüşürüz .
-Görüşürüz
Ozan telefonu kapatır kapatmaz Ezgi'ye dönmüştü .
-Nasıl rahat konuşuyordu ki ?
-Zihnini bulandırmışlardır büyük ihtimalle . Her neyse gel atıştırmalık bir şeyler yeriz .
-Tamam gidelim .
Aynı sırada Fırat da aynı şeyleri düşünüyordu . Sıradan bir günde biraz atıştırmalık almak için otelde geziye çıkmıştı . Fakat çığlıklar ve parlamalar bir o kadar sıradan bir gün olmadığına işaretti ...
- BU NAL DIM -





-KRİSTALİZE EDİLMİŞ GÜÇ ! CENNET PARLAMASI !
Tehlikenin farkına varmadan önce bu sesi duymuşlardı . Otel sarsıldığında Ezgi ve Ozan dışarıya koşuşturuyorlardı .
-Ozan ? Duydun mu ?
-Evet . Hadi hızlan . Seni bekleyemem .
-Kapa çeneni ...
Dışarı çıktıklarında Ceren'i yerde bulmuşlardı . Gökyüzünde parlayan bir şey vardı fakat onun bir kişi mi yoksa bir nesne mi olduğunu anlayamamışlardı .
-Ceren ne oldu ?
-Yukarıda ! Saldırın !
-STATİK SİKLON !
-Gaus Kalkanı !
Çarpışan enerjiler ve elektrik kalkanı zorluyordu . Ozan kalkanın kırılma noktasını biliyordu ama zamanı gelmeden saldırı kesilmişti .
-Sen ! Vladimir !
-TANRI HARBİ !
-KRİSTALİZE EDİLMİŞ GÜÇ ! CENNE-
Elindeki haçtan fırlayan enerji kristal kalkanı parçalayarak Ceren'i yaralamış ilerliyordu . Ozan'ın kalkanına çarptığı an kalkan kırılmıştı .
-OZAN !
-EZGi !
-KADER ÇARPIŞMASI !
Ezgi enerji ışınını yollamıştı fakat geç kalmıştı . Ozan yere düşmüştü ve elleri kan içindeydi . Işın Vladimir'e doğru ilerliyordu . Vladimir ışın yaklaştığında estetik bir hamleyle yana çekilmişti . O sırada Diaspro'nun da hedeflerini etkisiz bırakmada onun kadar başarılı olduğunu düşünüyordu .
-Ağlayan Gardiyan !
-Ne olu -
Sarı ışıklar gökyüzünden düşerken Fırat geriye itilmişti . Diaspro saldırılarında oldukça başarılı olmuştu . Ona karşı gelebilecek kimse yoktu. İşi oldukça kolaylaşmıştı .
-Sen ! Enerji senden geliyor evet ! Neden karşı koymuyorsun ? Yeteneğin kullanmaktan utanacağın kadar berbat olsa gerek . Haha ha !
-Uçabiliyor musun ? Ah , Ezgi ve diğerleri gibi yeteneğin var . Seni daha önce görmedim ama emin ol içimde yetenek falan gizli değil !
-Denizkızı Harmonisi !
-Ne ? Kim yap-
Diaspro çarpan ses dalgaları yüzünden kanatlarının kontrolünü kaybetmişti. Yere düşerken gözünün ucuyla siyah saçları rüzgarda dalgalanan bir kız görmüştü . Lanet olsun sana Vladimir ... Senin kadar güçlü değilim ...
-İyi misiniz ?
-Kimsin sen ?
-Elmas . 14. soylu yetenek kullanıcısı . Okyanus Yakamozu . Tanıştığıma memnun olmak isterim . Sizler kimsiniz ?
-Fırat . Soylu yetenek kullanıcısı falan değilim . Yeteneğim yok . Lakabım falan da yok . Tanıştığıma memnun oldum .
Fırat mı ? Bu isim tanıdık geliyor . Selen bir kaç kez telaffuz etmişti gibi hatırlıyorum .
-Tanıştığıma memnun oldum . Koşarak buraya en hızlı varan ben oldum . Diğerleri birazdan gelir .
-Elmas !
-Geldiler . Samur ! Zümrüt ! Yağmur !
-Ne oldu ?
-İleriye düştü . Diaspro'ydu sanırım . Kalkmadan gidip bağlayın .
-AĞLAYAN GARDİYAN !
-Lanet kalkmış . Okyanus Çığlığı !
Saldırıyı engellemeye yetmemişti . Sadece gücünü düşürmüştü .
-Çekilin ! ASTRAL GÜÇ ! JUNO'NUN KALKANI !
Samur'un elinde yeşil bir kalkan oluşmuştu . Hemen öne atılıp kalkanı önünde tutmuştu . Çarpan ışıklar kalkan tarafından emilmişti . Bazıları ise savrulmuştu .
-Sen hava kullanıcısı değil miydin !?
-Kapa çeneni ! Astral Güç ! Satürn'ün Halkası !
Bileğinin etrafında küçük bir halka meydana gelmişti . Halka genişleyerek elinden çıkmış ve hızla Diaspro'ya ilerliyordu . İlerlerken ise büyümeyi sürdürüyordu . Diaspro'ya sadece ucu çarpmıştı fakat halka kıvrılarak bir kurdeleye dönüşmüştü ve Diaspro'yu çevrelemişti . Lanet Vladimir ... Acaba ne yapıyorsun şu an ?..
-EZGİ !
-Beybin ! Koş yardımın gerekli !
-Ne oluyor ?
-Yukarıda !
Beybin yine aynı yüze esir olmuştu ... Vladimir'i görmek istemiyordu fakat yine karşılaşmışlardı .
-Statik Siklon !
-Çapraz Kesici !
Ceren yarım yamalak ayağa kalkmıştı ve son kalan gücünü de harcamıştı.
Yere yeniden düştüğünde Vladimir aldığı kristal darbesi yüzünden saldırısını tamamlayamamıştı .
-CEREN !
-Beybin ... Onunla savaş . Yenebilirsin . Ezgi'ye yardım etmelisin . Bunu yapmalısın . Benim için ...
Gözlerinden akan kanla birleşik gözyaşı yüz kısmından aldığı darbenin eseriydi ... Ve ölümün bir göstergesiydi ...
Bu aralar ablamın bilgisayarından yazıyorum . Bir süre yazamazsam endişelenmeyin . Bu arada beğenmeyenin saçını başını yolarım

- BU NAL DIM -
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Luna.Usagi
SailorTwilight yazmış:
Beğenmedim

Şaka

Çabuk yazmaya çalış merak ediyorum kim ölecek diye yeter ölsün birisi





Bırda
-CEREN !
-Yap ... şimdi .
-CEREN !
-Kapayın çenenizi ! STA-
-DUR !
-Sempra ?..
-Hemen buradan git Vladimir . Yoksa senin için kötü olur .
-Sen ... Evet sen ... Sen kaçırdın evet ... ANDREA'YI SEN KAÇIRDIN !
-Sana gitmeni söylediğimi zannediyorum .
-KAPA ÇENENİ ! SERAPHİM ! UYAN VE BANA YARDIMA GEL !
Hiç bir şey olmamıştı . Elindeki haç kısa bir süreliğine parladıktan sonra sönmüştü .
-Seraphim ? Neden böyle yapıyorsun ?
-Bana böyle hitap edemezsin Vladimir ... Ben Seraphim'im . YÜCE MELEK SERAPHİM !
-Hayır değilsin .
-Sempra ?
-Ben de Talesma'yı kutsal bir varlık sanıyordum . Ama değilmiş . Onlara hükmedenler bizleriz Vladimir , neden anlamıyorsun ? Daha fazla kullanılmak istemiyorsan hemen ona susmasını söyle . Patron sensin ...
Beybin ve Ezgi şok olmuş bir şekilde onları izliyordu .
-Ezgi ? Bunlar ne yapıyor ?
-Bilmiyorum Beybin ... Bilmi- AAHHH !
-EZGİ !
-Sanırım hanımefendinin bir sorunu var . Neden ilgilenmiyorsun Vladimir ?
-KAPA ÇENENİ APTAL SEMPRA ! SANA DAHA FAZLA KANMAYACAĞIM !
Ezgi ellerini başında tutuyordu. İki büklüm olmuş bir şekilde yerde uzanıyordu . Beybin Ezgi'den tuhaf bir enerji hissediyordu . Daha önce hissetmediği bir enerjiydi . Sonra Ezgi yavaşça kalkmaya başlamıştı .
-Ezgi ? İyi misin ?
-Ah . Bilmiyorum . İçimden bir enerji daha çıktığını hissedebiliyorum ama ne enerjisi olabilir ki ?
-Ruhlarınız uyanıyor hanımefendi . Geçmiş zamanlarda sizin yeteneklerinizi kullananlar uyanıyor .
-Bunu daha önce duymuştum ... Celesti demişti sanırım .
-Celesti ? Garrdiyan Celesti mi ? Ünlü Yeşil Aksis mi ? Onunla nasıl karşılaşabildiniz ?
-Berçem diye birinden söz etti . Onun eski ruhlarındanmış . Onun emriyle bir kişiyi taklit etmişti . Gerçek kimliğini itiraf edince bunları duymuştum .
-Ruhu çoktan uyanmış ... Bunu bilseydik Zümrüt'e kaptırmazdık ... Lanet olsun ! VLADİMİR ! Seninle daha sonra karşılaşacağız ! Şimdi sırası değil !
-HAYIR ! HİÇ BİR YERE GİTMİYORSUN !
-Sonra görüşürüz Vladimir ...
Ve birden kaybolmuştu . Çok hızlı olmalıydı . Veya bir çeşit yetenekti . Vladimir hala Sempra'nın olduğu yere bakıyordu . Beybin tam olarak ayağa kalkmıştı . Dimdik bir pozisyonda yukarıya doğru bakıyordu .
-Vladimir ! Ceren'e sen saldırdın ! Ozan'a da sen saldırdığına göre sırada bizim savaşımız var ! Ezgi ! Geride dur !
-Hayır !
-Geride dur ! Sadece dediğimi yap !
-Hayır ! Savaşabilirim .
-Hayır dedim sana değil mi ? Geride dur !
-Sohbetinizi bölmek istemem ama benimle savaşmayı kim düşünüyorsa hayal kurmayı engellemesi gerekir . Savaş anında noktalanacaktır !
-KAPA ÇENENİ ! Klementis Şok !
5 yapraklı çiçek şeklinde mor bir enerji dalgası etrafa yayılıyordu . Fakat Vladimir'e varmadan geri çekilmişti . Beybin'in elinde mor bir çiçek duruyordu . Ve birden sıçramıştı .
-AL BUNU !
Elindeki çiçek tamamen saf elektrik enerjisinden oluşuyordu . Vladimir'e çarptığında parlayarak enerjisini saçmıştı . Beybin yere indiğinde Vladimir de düşmüştü .
-İşim bitmedi ! Elektro Darbe !
Evet ... Yapabilirsin Beybin ... Bunu biliyordum ....
Ceren ölmek üzere gibi hissediyordu fakat kristali onun ölmesine izin vermiyordu . Ve sonra bir şey parlamaya başladı . İçindeydi , hissedebiliyordu . Ve sonra kristali vücudunu terk etmeye başladı . Beybin , Vladimir'e elektrik yüklü bir darbe geçirmişti . İşi bitince arkasına döndüğünde Ceren yukarı doğru bakıyordu . Göğüs kafesinden dışarıya bir kristal çıkıyordu . Ve sonra tamamen çıkmıştı ...
-CEREN !
-Galiba burada bitiyor Beybin ... Özür dilerim ... Yapamadım ....
-CEREN ! HAYIR ! Bu böyle olmayacak ! CEREN ! Kalkmalısın ! Hadi kalk !
-Faydasız ...
-Ceren ... Ceren ... Ceren ! CEREN !
Silik bir gülümseme Ceren'in yüzüne oturmuştu . Adeta huzura kavuşmuş gibiydi . Veya kavuşuyordu ...

-CEREN !
-Yap ... şimdi .
-CEREN !
-Kapayın çenenizi ! STA-
-DUR !
-Sempra ?..
-Hemen buradan git Vladimir . Yoksa senin için kötü olur .
-Sen ... Evet sen ... Sen kaçırdın evet ... ANDREA'YI SEN KAÇIRDIN !
-Sana gitmeni söylediğimi zannediyorum .
-KAPA ÇENENİ ! SERAPHİM ! UYAN VE BANA YARDIMA GEL !
Hiç bir şey olmamıştı . Elindeki haç kısa bir süreliğine parladıktan sonra sönmüştü .
-Seraphim ? Neden böyle yapıyorsun ?
-Bana böyle hitap edemezsin Vladimir ... Ben Seraphim'im . YÜCE MELEK SERAPHİM !
-Hayır değilsin .
-Sempra ?
-Ben de Talesma'yı kutsal bir varlık sanıyordum . Ama değilmiş . Onlara hükmedenler bizleriz Vladimir , neden anlamıyorsun ? Daha fazla kullanılmak istemiyorsan hemen ona susmasını söyle . Patron sensin ...
Beybin ve Ezgi şok olmuş bir şekilde onları izliyordu .
-Ezgi ? Bunlar ne yapıyor ?
-Bilmiyorum Beybin ... Bilmi- AAHHH !
-EZGİ !
-Sanırım hanımefendinin bir sorunu var . Neden ilgilenmiyorsun Vladimir ?
-KAPA ÇENENİ APTAL SEMPRA ! SANA DAHA FAZLA KANMAYACAĞIM !
Ezgi ellerini başında tutuyordu. İki büklüm olmuş bir şekilde yerde uzanıyordu . Beybin Ezgi'den tuhaf bir enerji hissediyordu . Daha önce hissetmediği bir enerjiydi . Sonra Ezgi yavaşça kalkmaya başlamıştı .
-Ezgi ? İyi misin ?
-Ah . Bilmiyorum . İçimden bir enerji daha çıktığını hissedebiliyorum ama ne enerjisi olabilir ki ?
-Ruhlarınız uyanıyor hanımefendi . Geçmiş zamanlarda sizin yeteneklerinizi kullananlar uyanıyor .
-Bunu daha önce duymuştum ... Celesti demişti sanırım .
-Celesti ? Garrdiyan Celesti mi ? Ünlü Yeşil Aksis mi ? Onunla nasıl karşılaşabildiniz ?
-Berçem diye birinden söz etti . Onun eski ruhlarındanmış . Onun emriyle bir kişiyi taklit etmişti . Gerçek kimliğini itiraf edince bunları duymuştum .
-Ruhu çoktan uyanmış ... Bunu bilseydik Zümrüt'e kaptırmazdık ... Lanet olsun ! VLADİMİR ! Seninle daha sonra karşılaşacağız ! Şimdi sırası değil !
-HAYIR ! HİÇ BİR YERE GİTMİYORSUN !
-Sonra görüşürüz Vladimir ...
Ve birden kaybolmuştu . Çok hızlı olmalıydı . Veya bir çeşit yetenekti . Vladimir hala Sempra'nın olduğu yere bakıyordu . Beybin tam olarak ayağa kalkmıştı . Dimdik bir pozisyonda yukarıya doğru bakıyordu .
-Vladimir ! Ceren'e sen saldırdın ! Ozan'a da sen saldırdığına göre sırada bizim savaşımız var ! Ezgi ! Geride dur !
-Hayır !
-Geride dur ! Sadece dediğimi yap !
-Hayır ! Savaşabilirim .
-Hayır dedim sana değil mi ? Geride dur !
-Sohbetinizi bölmek istemem ama benimle savaşmayı kim düşünüyorsa hayal kurmayı engellemesi gerekir . Savaş anında noktalanacaktır !
-KAPA ÇENENİ ! Klementis Şok !
5 yapraklı çiçek şeklinde mor bir enerji dalgası etrafa yayılıyordu . Fakat Vladimir'e varmadan geri çekilmişti . Beybin'in elinde mor bir çiçek duruyordu . Ve birden sıçramıştı .
-AL BUNU !
Elindeki çiçek tamamen saf elektrik enerjisinden oluşuyordu . Vladimir'e çarptığında parlayarak enerjisini saçmıştı . Beybin yere indiğinde Vladimir de düşmüştü .
-İşim bitmedi ! Elektro Darbe !
Evet ... Yapabilirsin Beybin ... Bunu biliyordum ....
Ceren ölmek üzere gibi hissediyordu fakat kristali onun ölmesine izin vermiyordu . Ve sonra bir şey parlamaya başladı . İçindeydi , hissedebiliyordu . Ve sonra kristali vücudunu terk etmeye başladı . Beybin , Vladimir'e elektrik yüklü bir darbe geçirmişti . İşi bitince arkasına döndüğünde Ceren yukarı doğru bakıyordu . Göğüs kafesinden dışarıya bir kristal çıkıyordu . Ve sonra tamamen çıkmıştı ...
-CEREN !
-Galiba burada bitiyor Beybin ... Özür dilerim ... Yapamadım ....
-CEREN ! HAYIR ! Bu böyle olmayacak ! CEREN ! Kalkmalısın ! Hadi kalk !
-Faydasız ...
-Ceren ... Ceren ... Ceren ! CEREN !
Silik bir gülümseme Ceren'in yüzüne oturmuştu . Adeta huzura kavuşmuş gibiydi . Veya kavuşuyordu ...
Spoiler:
- BU NAL DIM -
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): Luna.Usagi, özcan


Ve bir yıl daha geride kaldı ...
-Lanet olasıca okulun , ilk günü ile son günü hariç pek zevk aldığımı söyleyemem ...
-Düşüncelerimiz ne kadar benziyor ...
Okulun ilk gününde yeni gelecek olanları beklemenin coşkusu gerilimi arttırıyordu . Fırat , Onur , Ozan ve Lerzan aslında okul açılmadan önce de okulun İngilizce kurslarına katılmışlardı . Yeni gelecekleri tek tük öğrenebilmişlerdi . Fakat hala bilmedikleri bazı şeyler vardı ...
-Şevvaaaaaaaaaaal !
-Fırat ! Gel buraya !
-Hey ne yapıyorsun ?
-Hiç işte ... Yanınızda mı ?
-Ozan mı ?
-Evet
-Onurla beraber ...
Şevval kahverengi ve sarı karışımı bir saça sahip , mavi gözlü bir kızdı . Gerçi Fırat çoğu zaman onun göz renginin kahverengi ve mavi arasında gidip geldiğini söylüyordu . Kısa sayılamayacak kadar yeterli bir uzunluktaydı . Hele de diğer kızlara göre . Garip bir kızdı ve okula yeni gelmişti . Gerçi okula gelmeden önce Fırat onu tanıyordu . Yeni sayılırdı ama ona okul hakkında o rehberlik yapmıştı . Aynı sitede oturmanın iyi yanlarından biri buydu .
-Ece'leri gördün mü ?
-Hayır . Bir haftadır onlara uğramadım .
-Kemal ile Ece geçen gün beni çağırdılar . Zaten Zeytin'i gezdirmeye çıkacaktım . Hava almış oldum . SBS yüzünden annem çok fena baskı yapıyor .
-Şevval ? Zeytin'i başka birinden almıştın değil mi ? Sanırım Melisa'nın sevgilisiydi (!) .
-Haha haha . Evet Gürkan'dan almıştım .
-Mizgin'in arkadaşlarından biri ... Hep enerjik kalan o lanet köpek bir gün olsun üzerime çıkmaktan vazgeçmeyecek galiba .
-Deme öyle Zeytin'e ! Çok tatlı bir köpek o .
-Evet ne demezsin . Çikolata kadar tatlı . Ama bitterinden .
-Espri yapmayı kes . Veya denemeye çalışmayı kes . Hadi sınıflara .
-7/B'de misin sen de ?
-Hayır 7/C ama acele et .
-Gören Türkiye birincisi zanneder . Ne ders düşkünü ama .
Fırat sınıfa vardığında ilk boş gördüğü yere atlamıştı . Ozan ve Onur arka taraflarda birlikte oturuyorlardı . Lerzan ise ayrı bir yerde tek başına oturuyordu .
-Selam !
-Hah senenin ilk gününde geldi yine .
-Haha . Aynı okulda ve aynı sınıftayız . İstersen şansını daha fazla zorlama Onur .
-Buraya otursana Fırat .
-Yok ben yeni gelenlerden biriyle oturacağım . Sen de öyle yap .
-Zaten kimse olmadığına göre öyle olacak .
Sınıfa öğrenciler doluşmaya başlamıştı . Bir kaç tanesini tanıyorlardı fakat diğer yeni gelenlere coşkulu bir şekilde bakıyorlardı . Sınıfa aşırı derecede uzun boylu bir kişi girmişti .
-Ozan ! Şu tarafa bak !
-OHA ! Kaç metre o ya ?
-Susun sanki uzun insan görmediniz daha önce !
Şu çocuklar . Onlardan bir enerji geliyor . Ama yan yana oturdukları için oraya gidemem . Şu çocuk . O yalnız ... Ve enerjiler taşıyor .
-Oturabilir miyim ?
-Ben de bunu bekliyordum ! Harika ! Yeni biri yanıma oturacak . Buyur gel.
-Tamam .
Oturduktan sonra hemen yüzünü Fırat'a dönmüştü .
-Ben Ziya .
-Ben de Fırat . Yanıma oturmakla iyi ettin ama şu aptallar çok saldırgan olduğumu düşünüyor .
-Ne anlamda ?
-Boş ver ...
Öğle arası olduğunda Ziya ve Fırat yemeğe birlikte çıkmışlardı .Fırat , Ozan , Onur ve Lerzan ile Ziya'yı tanıştırmıştı . Birlikte dışarıya çıkmışlardı . Fırat , koşarak Beybin'in yanına gitmişti . Geçen sene Japon esprisi ile Beybin konu olmuştu . Fırat yine aynı espriyi yapmaya gitmişti .
-Saçlarınızı çin çan çon ile yıkıyorsunuz değil mi hanımefendi ?
-Fırat ! Aynı espriyi yapmaktan hiç bıkmayacak mısın ?
-Hayır . Peki sen yanındakinin kim olduğunu açıklayacak mısın ?
-Ceren . O da Sanat Sokağı'nda oturuyor .
-Yeni mi tanıştınız ?
-Hayır daha önce de tanıyordum .
-Her neyse . Selam Ceren . Zaten adımın Fırat olduğunu duymuşsundur tanışma faslı gereksiz .
-Selam . Zaten sen de adımı söylediğine göre gereksiz evet .
Fırat , Ceren'den çıkan "aşırı" ince sesi duyunca bir an duraksamıştı . Gözlüklü ve minyon tipli olan bu kızdan aslında böyle bir ses beklemeliydi . Siyah ve uzun saçları vardı . Az da olsa Beybin'e benziyordu . Elinde bir fındıklı gofret vardı .
Ne doyurucu yemek ama . Yemekhaneye çıktıklarından şüpheliyim .
-Ah , evet geçelim oraları . Neyse benim gitmem lazım . Bir selam verip giderim diye düşünmüştüm zaten . Aynı sınıftayız yakında daha iyi tanışırız. Neyse görüşürüz .
-Görüşebilirsek tabi .
-Kapa o çeneni .
-Defol !
-Tamam seni lanet Japon . Gidiyorum .
Ziya ve diğerlerinin yanına gitmek için arkasını döndüğünde onların hala yerinde olmadıklarını görmüştü . Nereye gittiklerini bilmediği için etrafta araması gerekiyordu . En iyi yol olarak okulun arka tarafına bakmaya gitmişti . Ama bahçede yürürken okulun dışında olan bir kaç kişi görmüştü. Ve gittikçe yaklaşıyorlardı . Sonra yüzler belirlenmeye başladı ...
-Diaspro ?
-Evet ? Bir sorun mu var ?
-Andrea nerede ?
-Aslında dün de onu görmedim ...
-Ne ! Andrea iki gündür yok mu ?
-Hayır ... Cidden bilmiyorum . Ben de senin bildiğini düşünmüştüm ...
-Lanet olsun !
2 kişi ona doğru geliyordu . Elinde tılsım tutan bir adam ve yanında kahverengi saçlı bir kadın ...
Spoiler zamanı sanırım
-Lanet olasıca okulun , ilk günü ile son günü hariç pek zevk aldığımı söyleyemem ...
-Düşüncelerimiz ne kadar benziyor ...
Okulun ilk gününde yeni gelecek olanları beklemenin coşkusu gerilimi arttırıyordu . Fırat , Onur , Ozan ve Lerzan aslında okul açılmadan önce de okulun İngilizce kurslarına katılmışlardı . Yeni gelecekleri tek tük öğrenebilmişlerdi . Fakat hala bilmedikleri bazı şeyler vardı ...
-Şevvaaaaaaaaaaal !
-Fırat ! Gel buraya !
-Hey ne yapıyorsun ?
-Hiç işte ... Yanınızda mı ?
-Ozan mı ?
-Evet
-Onurla beraber ...
Şevval kahverengi ve sarı karışımı bir saça sahip , mavi gözlü bir kızdı . Gerçi Fırat çoğu zaman onun göz renginin kahverengi ve mavi arasında gidip geldiğini söylüyordu . Kısa sayılamayacak kadar yeterli bir uzunluktaydı . Hele de diğer kızlara göre . Garip bir kızdı ve okula yeni gelmişti . Gerçi okula gelmeden önce Fırat onu tanıyordu . Yeni sayılırdı ama ona okul hakkında o rehberlik yapmıştı . Aynı sitede oturmanın iyi yanlarından biri buydu .
-Ece'leri gördün mü ?
-Hayır . Bir haftadır onlara uğramadım .
-Kemal ile Ece geçen gün beni çağırdılar . Zaten Zeytin'i gezdirmeye çıkacaktım . Hava almış oldum . SBS yüzünden annem çok fena baskı yapıyor .
-Şevval ? Zeytin'i başka birinden almıştın değil mi ? Sanırım Melisa'nın sevgilisiydi (!) .
-Haha haha . Evet Gürkan'dan almıştım .
-Mizgin'in arkadaşlarından biri ... Hep enerjik kalan o lanet köpek bir gün olsun üzerime çıkmaktan vazgeçmeyecek galiba .
-Deme öyle Zeytin'e ! Çok tatlı bir köpek o .
-Evet ne demezsin . Çikolata kadar tatlı . Ama bitterinden .
-Espri yapmayı kes . Veya denemeye çalışmayı kes . Hadi sınıflara .
-7/B'de misin sen de ?
-Hayır 7/C ama acele et .
-Gören Türkiye birincisi zanneder . Ne ders düşkünü ama .
Fırat sınıfa vardığında ilk boş gördüğü yere atlamıştı . Ozan ve Onur arka taraflarda birlikte oturuyorlardı . Lerzan ise ayrı bir yerde tek başına oturuyordu .
-Selam !
-Hah senenin ilk gününde geldi yine .
-Haha . Aynı okulda ve aynı sınıftayız . İstersen şansını daha fazla zorlama Onur .
-Buraya otursana Fırat .
-Yok ben yeni gelenlerden biriyle oturacağım . Sen de öyle yap .
-Zaten kimse olmadığına göre öyle olacak .
Sınıfa öğrenciler doluşmaya başlamıştı . Bir kaç tanesini tanıyorlardı fakat diğer yeni gelenlere coşkulu bir şekilde bakıyorlardı . Sınıfa aşırı derecede uzun boylu bir kişi girmişti .
-Ozan ! Şu tarafa bak !
-OHA ! Kaç metre o ya ?
-Susun sanki uzun insan görmediniz daha önce !
Şu çocuklar . Onlardan bir enerji geliyor . Ama yan yana oturdukları için oraya gidemem . Şu çocuk . O yalnız ... Ve enerjiler taşıyor .
-Oturabilir miyim ?
-Ben de bunu bekliyordum ! Harika ! Yeni biri yanıma oturacak . Buyur gel.
-Tamam .
Oturduktan sonra hemen yüzünü Fırat'a dönmüştü .
-Ben Ziya .
-Ben de Fırat . Yanıma oturmakla iyi ettin ama şu aptallar çok saldırgan olduğumu düşünüyor .
-Ne anlamda ?
-Boş ver ...
Öğle arası olduğunda Ziya ve Fırat yemeğe birlikte çıkmışlardı .Fırat , Ozan , Onur ve Lerzan ile Ziya'yı tanıştırmıştı . Birlikte dışarıya çıkmışlardı . Fırat , koşarak Beybin'in yanına gitmişti . Geçen sene Japon esprisi ile Beybin konu olmuştu . Fırat yine aynı espriyi yapmaya gitmişti .
-Saçlarınızı çin çan çon ile yıkıyorsunuz değil mi hanımefendi ?
-Fırat ! Aynı espriyi yapmaktan hiç bıkmayacak mısın ?
-Hayır . Peki sen yanındakinin kim olduğunu açıklayacak mısın ?
-Ceren . O da Sanat Sokağı'nda oturuyor .
-Yeni mi tanıştınız ?
-Hayır daha önce de tanıyordum .
-Her neyse . Selam Ceren . Zaten adımın Fırat olduğunu duymuşsundur tanışma faslı gereksiz .
-Selam . Zaten sen de adımı söylediğine göre gereksiz evet .
Fırat , Ceren'den çıkan "aşırı" ince sesi duyunca bir an duraksamıştı . Gözlüklü ve minyon tipli olan bu kızdan aslında böyle bir ses beklemeliydi . Siyah ve uzun saçları vardı . Az da olsa Beybin'e benziyordu . Elinde bir fındıklı gofret vardı .
Ne doyurucu yemek ama . Yemekhaneye çıktıklarından şüpheliyim .
-Ah , evet geçelim oraları . Neyse benim gitmem lazım . Bir selam verip giderim diye düşünmüştüm zaten . Aynı sınıftayız yakında daha iyi tanışırız. Neyse görüşürüz .
-Görüşebilirsek tabi .
-Kapa o çeneni .
-Defol !
-Tamam seni lanet Japon . Gidiyorum .
Ziya ve diğerlerinin yanına gitmek için arkasını döndüğünde onların hala yerinde olmadıklarını görmüştü . Nereye gittiklerini bilmediği için etrafta araması gerekiyordu . En iyi yol olarak okulun arka tarafına bakmaya gitmişti . Ama bahçede yürürken okulun dışında olan bir kaç kişi görmüştü. Ve gittikçe yaklaşıyorlardı . Sonra yüzler belirlenmeye başladı ...
-Diaspro ?
-Evet ? Bir sorun mu var ?
-Andrea nerede ?
-Aslında dün de onu görmedim ...
-Ne ! Andrea iki gündür yok mu ?
-Hayır ... Cidden bilmiyorum . Ben de senin bildiğini düşünmüştüm ...
-Lanet olsun !
2 kişi ona doğru geliyordu . Elinde tılsım tutan bir adam ve yanında kahverengi saçlı bir kadın ...
Spoiler zamanı sanırım

Spoiler:
- BU NAL DIM -
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): özcan

Wıy wıy wııy
Ben hep böyle geç geleyim Bir sürü bölüm okuyarak Keyif yapıyorum
3 Bölümde Süperdi Muhteşemdi hatta
Cerenin ölmediğine Sevindim doğrusu ama ona Orda ne oldu ?
Diaspro ve O diğerleri bizimkilerle aynı sınıfta mı
Pardon Aynı okulda mı
Fıratın gücü yokmuymuuş Şaşırdım valla
Yada gücü var ama Soyluların ki gibi değil Doğrumu ?
Amma Uzun yorum oldu
Pekalaa Yeni bölüm için hazırda bekliyoruz-m

Ben hep böyle geç geleyim Bir sürü bölüm okuyarak Keyif yapıyorum

3 Bölümde Süperdi Muhteşemdi hatta

Cerenin ölmediğine Sevindim doğrusu ama ona Orda ne oldu ?
Diaspro ve O diğerleri bizimkilerle aynı sınıfta mı

Pardon Aynı okulda mı

Fıratın gücü yokmuymuuş Şaşırdım valla

Yada gücü var ama Soyluların ki gibi değil Doğrumu ?

Amma Uzun yorum oldu

Pekalaa Yeni bölüm için hazırda bekliyoruz-m




O çok tatlı.♥
Spoiler:

7. sayfa (Toplam 9 sayfa) [ 130 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |